15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 16 KASIM 2020 PAZARTESİ HABER/YORUM PKK’nin Türkiye’deki bir numaralı ismi Cemal Sürgeç öldürüldü 25 yıldır dağ kadrosunda Ahiret ve kötülük L aiklik karşıtı açıklamalarıyla yıllardır tepki çeken Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, “Ahirete inancı olmayan insandan her türlü kötülük beklenir” ifadesinin tepkileri hâlâ sürüyor. Ali Erbaş bu açıklamasıyla, kendisini dindar olarak tanımlamayan milyonlarca ateist, agnostik ve deist vatandaşa hakaret etmiş olduğu gibi iyilik, kötülük, ahlak ve erdem kavramlarını da tersyüz etmiş oldu! Anlaşılan, ahlakı ve iyiliği dinlerin tekelinde sanan Erbaş, dinden bağımsız bir ahlak ve erdem anlayışının var olduğunu bilmemektedir. Erbaş, “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” atasözünü ciddiye alırsa, belki bu konuda kendisini geliştirebilir. Ancak Erbaş kötü bir niyetle, vatandaşları kutuplaştırmak, ayrıştırmak ve bölmek amacıyla bunları ifade ediyorsa, İslamcı faşist bir bakış açısıyla, ahlakı, erdemi ve iyiliği kasıtlı olarak dinlere indirgiyorsa, böyle bir insanın bir şey öğrenme olasılığı da yoktur. HHH Ahlakın tarihi, ister tektanrıcı dinler olsun, ister çoktanrıcı dinler olsun, dinlerin tarihinden çok daha eskidir. İnsan var olduğu andan itibaren bir ahlakın içine doğmuştur. Çünkü insan toplumsal bir canlıdır. İnsan tek başına yalıtılmış bir birey olarak yaşayamaz. Ahlak o nedenle insanın doğası gereği bir zorunluluktur. Söz konusu ahlak, kültürel, bilimsel, felsefi, siyasi, dini koşullara göre, bazen dinsel bazen de dindışı bir çerçevede karşımıza çıkar. Ahlak dinlerle birlikte ortaya çıkmamıştır. Önce ahlak vardır, dinler sonradan ahlaka eşlik etmişlerdir veya bir ahlak anlayışı ortaya koymuşlardır. Homo Sapiens’in yüz binlerce yıllık bir tarihi vardır. Avcı, toplayıcı göçebe toplum modelinden, tarımsal üretime ve yerleşik düzene geçişin, yani uygarlığın yaklaşık 14 bin yıllık bir tarihi vardır. Museviliğin yaklaşık 3 bin yıllık, Hıristiyanlığın yaklaşık 2 bin yıllık, İslamın yaklaşık 1300 yıllık bir tarihi vardır. İnsanlık ve uygarlık tarihi açısından bakacak olursak, İslam yeni bir dindir. İslamdan, Hıristiyanlıktan ve Musevilikten önce insanların belli bir ahlak ve erdem anlayışları, iyilik ile kötülük arasında ayrım yapma yetileri vardı. Bunu anlamak için sadece insanın ve uygarlığın tarihine değil, çok daha yakın bir zaman dilimine, yaklaşık 2 bin 400 yıl önceki antik Yunan felsefesine bakmak da yeterli olacaktır. Platon’un ve Aristoteles’in ahlak felsefesi alanındaki metinleri bunun en büyük kanıtıdır. Platon ve Aristoteles, ahlak, erdem, adalet, cesaret, dostluk, dayanışma, ölçülülük, sevgi, iyilik, güzellik konularında düşünceler ve kuramlar geliştirmişler, “güçlü olan haklıdır” zihniyetine karşı bir ömür boyu mücadele vermişlerdir. Platon ve Aristoteles yaşarken, Hıristiyanlık ve İslam dinleri yoktu. Musevilik de o dönemde Ortadoğu’da küçük bir azınlık diniydi ve Platon ile Aristoteles bu dinden haberdar bile değillerdi. Nitekim Platon’un ve Aristoteles’in metinlerinde Musa’ya ve Museviliğe yönelik hiçbir referans yoktur. 18., 19. ve 20. yüzyılda da Hume, Marx, Sartre, Russell gibi birçok ateist veya agnostik filozof, dinden bağımsız bir ahlak, erdem ve adalet anlayışı geliştirmişlerdi. HHH “Kılıç hakkı” kafasıyla dünyaya bakan, kılıçkalkan zihniyetiyle bir sözde ahlak, hak ve hukuk anlayışı geliştiren kişilerin bunları kavraması kolay değildir. Bu dogmatik ve despotik kişiler, insanlara ahlak dersi vereceğine, din adına, Nijerya’da 2 milyon, Sudan’da 1.5 milyon, Lübnan’da 200 bin, İran’da 8 bin insanın katledilmesini; El Kaide, Taliban, El Nusra, IŞİD gibi terör örgütlerinin 10 bini aşkın insanı öldürmesini; Çorum, Maraş, Sivas olaylarında yüzü aşkın insanın yaşamdan kopartılmasını; Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu gibi aydınların suikasta kurban gitmelerini açıklasınlar! Böylece ahiret inancı olanlardan da kötülük beklenebileceğini görürler! 16 KASIM 2020 SAYI: 34736 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:17 07:46 12:54 15:28 17:52 19:15 Ankara 06:01 07:28 12:38 15:15 17:39 19:00 İzmir 06:22 07:47 13:01 15:42 18:05 19:25 Tunceli’de jandarma özel harekât timlerisözde Dersim saha komutanı görevini yaptınin düzenlediği operasğı, Karadeniz ile Erzinyonda bir mağara içercan ve Erzurum bölgelesinde öldürülen ‘Yılrinden de sorumlu oldumaz Kod’ isimli Cemal ğu belirtildi. Sürgeç’in Sürgeç’in terör örgütü PKK’nin “Karadeniz PKK’nin Türkiye sınırlaAçılım Grubu” olarak rı içindeki en önemli is Cemal Sürgeç adlandırdığı Karadeniz mi olduğu ortaya çıktı. bölgesine ilk giden grup Tunceli’nin Merkeze bağlı Ah içinde yer aldığını ve PKK’nin Kapanos Vadisi içindeki bir mağa radeniz yapılanmasını gerçekleşraya 4 gün önce düzenlenen ope tiren isim olduğu belirtildi. Yılrasyonla ilgili yeni bilgiler ortaya larca Karadeniz Bölgesi’nde kaçıktı. Güvenlik kaynaklarının ver lan Cemal Sürgeç’in Karadeniz diği bilgiye göre PKK’nin Türki Bölgesi’nde birçok eyleme katılye sınırları içindeki bir numara dığı birçok güvenlik görevlisinin lı ismi olan Cemal Sürgeç’in yak şehit edilmesi eylemlerine de bizlaşık 25 yıldır örgütün dağ kadro zat katıldığı öğrenildi. su içinde yer aldığı, PKK’nin söz Cemal Sürgeç’in geçen yıl yaşade silahlı kanadı olan HPK aske nan bir çatışmada yaralandığı ve ri konsey üyesi de olan Cemal vücudunda şarapnel parçası kalSürgeç’in aynı zamanda PKK’nin dığı için arazide rahat dolaşamadığı, bu nedenle bir mağarada sürekli gizlendiğini belirlendi. Bulunduğu mağarada hiç dışarı çıkmayan Yılmaz kod isimli Cemal Sürgeç’in yeri geçen hafta güvenlik güçleri tarafından tespit edildi. Tunceli, Ovacık, Pülümür üçgeni içinde yer alan Ahpanos vadisi içinde bir mağarada gizlenen Cemal Sürgeç’in bulunduğu mağaraya başka bir bölgeden gelen bir örgüt üyesinin girdiğini tespit eden güvenlik birimleri 34 gün önce mağarayı F16 savaş uçağı ile tam isabet ile vurdu. 12 Kasım günü karadan bölgeye ulaşan JÖH timleri girdikleri mağarada Cemal Sürgeç’in cesedine ulaştı. Parmak izinde Cemal Sürgeç olduğu anlaşılan cenaze ve otopsi ve DNA tespiti için Malatya Adli Tıp kurumuna gönderildi. l TUNCELİ / Cumhuriyet Emniyet ve MİT’ten IŞİD operasyonu Ankara’da keşif ve istihbarat çalışması yaptıkları tespit edilen yabancı uyruklu 2 terörist, Emniyet ve MİT’in ortak operasyonuyla yakalandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Ankara Bölge Başkanlığı’nın koordinesinde düzenlenen operasyonda, IŞİD bünyesinde çatışma bölgelerindeyken aktif silahlı faaliyet gösterdikleri ve Ankara’da keşif ve istihbarat çalışması yaptıkları tespit edilen şüphelilerin saklandıkları evlerde arama yapıldı. Çok sayıda örgütsel doküman ve dijital materyalin ele geçirildiği operasyonda A.E.E ve H.E.E gözaltına alındı. Dijital materyallerde yapılan incelemede, 2 Kasım’da Viyana’da 4 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD’in terör saldırısına ait görüntüler ortaya çıktı. Uzman ekipler, şüphelilerden A.E.E’nin cep telefonunda da koordinat belirleme, üç boyutlu haritayla konum paylaşma özelliğine sahip bir programın kullanma kılavuzunun silinmiş olduğunu belirledi. Bunun üzerine söz konusu materyaller üzerinde bilişim uzmanlarınca yapılan incelemelerle şüphelilerin IŞİD içinde faaliyet gösterdikleri dönemde çekilmiş çok sayıda video ve fotoğrafa ulaşıldı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 zanlı cezaevine gönderildi. l ANKARA/ Cumhuriyet ORDU’DA YAŞAYAN 74 YAŞINDAKİ SARI’NIN CANSIZ BEDENI EVINDE BULUNDU Yaşlı kadın domuz bağıyla öldürülmüş Ordu’nun Korgan ilçesinde yalnız yaşadığı evde, çarşafa sarılı halde cansız bedeni bulunan Makbule Sarı’nın (74), 3 gün önce elleri ve ayakları domuz bağıyla bağlanarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Evde yapılan incelemede ise para ve değerli eşyaların çalındığı tespit edildi. Yapılan ön otopsi ve incelemede ilk tespitlere göre; Sarı’nın cesedi üzerinde travmatik bulgulara rastlanıldı. İç organlarının çürümeye başladığı belirlenen Sarı’nın, yaklaşık 3 gün önce birkaç kişi tarafından elleri ve ayaklarından domuz bağıyla bağlanıp öldürüldüğü saptandı. Yaşlı kadının cesedinden alınan bazı örnekler, kesin ölüm raporunun belirlenmesi için incelenmek üzere Trabzon Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Sarı’nın ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında özel ekip kuruldu. Mahallede ve evin çevresinde geniş çaplı araştırma yürüten ekiplerin birçok kişinin ifadesine başvurduğu bildirildi. l DHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6789 1/ Oturulan yerin tamamen boş 1 M Ü R E K K E P 1 bırakılmış bir zemin katın üzerine 2 kurulduğu Türk ev tipi. 2/ Karakter... Deve yavrusu. 3/ Yeşil ile 3 mavi arası renk... Verme, ödeme. 4 4/ Türkmenistan’ın plaka kodu... 5 ÜME R A SOM 2 REY RU RA 3 ER PALET K ARAKU L A K 4 Kedi ya da köpek yavrusu. 5/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. 6/ Açık yeşil renkli, mayhoş ve 6 7 K ULU İ LE 5 ES EL İ F M 6 kokulu bir elma cinsi... Bir nota. 8 P O R T A L U R 7 7/ Orta Asya’da yaşayan Şamanist 9 Türkler arasında çeşitli şeylerden MA K EMR E 8 anlam çıkartarak bakılan fal... Katıksız, duru, temiz. 8/ İlgi eki... Gözde sarıya çalar kestanerengi... İlkel benlik. 9/ Uyku ile koma arasında derin baygınlık hali. lına / Anda yedim üzümü” 9 (Yunus Emre). 3/ Futboldaki video hakem uygulamasının kısa yazılışı... Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü. 4/ Şamatacı, datılabilen. 7/ İri ve siyah taneli bir üzüm cinsi. 8/ Utanma duyguYUKARIDAN AŞAĞIYA: edepsiz kimse. 5/ Lenf düğümle su... Daha çok mehter müziğinde 1/ Delişmen, çılgın ve şımarık rinin iltihaplanması... Bir nota. 6/ kullanılan üflemeli bir çalgı. 9/ tavırlı kimseler için kullanılan Japon lirik dramı... Akdeniz’de, Tespihlerin baş tarafına geçirilen sözcük. 2/ Bir şeyin erebilecegi hapishanesiyle tanınmış küçük uzunca parça... Kaz Dağı’nın antik uzaklık; menzil... “Çıktım dabir Fransız adası... Kolaylıkla al dönemlerdeki adı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Şam karşıtlığının maliyeti Şam’da iki gün süren önemli bir konferans vardı: Uluslararası Sığınmacı ve Yerelde Yer Değiştiren Kişiler Konferansı. 27 ülkeden heyetlerin katıldığı konferansın amacı, çoğu komşu ülkelerde bulunan Suriyeli sığınmacıların ülkeye dönüşü için bir program belirlemekti. Şam’da “geri dönüş” konusunun gündeme gelmesi, kuşkusuz öncelikle Atlantik’in Esad’ı devirmek ve Suriye’yi etnik ve mezhepsel temelde parçalamak üzere başlattığı operasyonun artık sona geldiğine ve tersine, Suriye’nin yeniden imar sorununu, yeniden birlik sorununu çözme aşamasına geçtiğine işaret etmektedir. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konferans mesajında, sığınmacının artık eve dönüş yaparak vatanlarını yeniden inşa etmeye başlayabileceğini çünkü artık Suriye’nin büyük kısmında huzur ve istikrar oluştuğunu savundu. Sığınmacıların önündeki iki engel Sığınmacılar konusundaki en önemli problem, sığınmacıların bulundukları ülkelerden dönmek isteyip istemeyeceğidir. Savaşta rejim karşıtı konumlanmaktan döndüğünde bir evi olmamaya kadar uzanan pek çok faktör, Suriyeli sığınmacıların vatana dönme kararını etkilemekte. Ancak Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın “vatanına dönmek isteyen sığınmacılara kucak açan” mesajı, dönüşler konusunda iyimser bir olasılığa işaret ediyor. Esad’a göre sığınmacıların dönüşünün önünde iki engel var: 1. Yaptırım: Ülkenin altyapısı yıllarca süren çatışmalar nedeniyle büyük yıkım yaşadı. Sığınmacıların dönüşünü kolaylaştırmak için altyapıyı yeninden inşa etmek gerekiyor. Ancak Esad haklı olarak “ABD ve müttefikleri, haksız yaptırımlarla Suriye’nin yeniden inşa edilmesini engelliyorlar” diyor. 2. Terör: Esad, sığınmacıların dönüşünün önündeki bir diğer problemin de ülkenin bazı bölgelerinde hâlâ terör ve şiddet sorununun yaşanması olduğunu belirtiyor. Türkiye davet edilmedi Şam’daki konferansta Rusya ve Çin başta 27 ülke vardı ama Türkiye yoktu! Neden? Çünkü maalesef AKP hükümeti Şam’a, “Emevi Camisi’nde zafer namazı kılma” hedefiyle girmeyi planlıyordu. Geçen yıllar içinde o hedefin hayal olduğunu gördüyse de hâlâ Esad karşıtlığını sürdürdüğü ve Şam’la diplomatik bağı olmadığı için Şam’a gidemedi. Oysa Şam’da konuşulan sorun, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Zira Türkiye’de yaklaşık 5 milyon Suriyeli sığınmacı var. Esad’ın konferans mesajında AKP hükümetine yönelttiği suçlama, ülkemizin neden Şam’da olamadığını da resmediyor maalesef. Esad, Batılı ülkelerle Türkiye’yi, sığınmacıların Suriye’ye dönmesini engellemekle suçladı. Esad’a göre kimi ülkeler, bu insani sorunu “en korkunç biçimde pazarlık konusu” yapmaktadır. Sığınmacı, AKP için araç Evet, acı bir gerçektir: Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de bulunmasının baş sorumlusu AKP hükümetidir. AKP Suriye’de rejimi yıkma hedefi belirlemeseydi, dünyanın dört bir tarafından gelen savaşçılara sınırını açmasaydı, Suriyeli muhaliflerden bir ordu kurmasaydı, Türkiye’nin sığınmacılar diye bir sorunu olmayacaktı! O nedenle AKP’nin sorumluluğunun üzerinden atlayarak kaba bir Suriyeli sığınmacı karşıtlığı yapmak hem politik hem de insani olarak büyük yanlıştır. AKP hükümeti için Suriyeli sığınmacılar, birincisi Suriye içinde bir tampon/güvenli bölge kazanmanın aracı olarak, ikincisi de AB’den fon alabilmenin aracı olarak kullanıldı. Fırsat kaçıyor Tüm bunların hayal olduğunu sıradan yurttaşlar bile görüyor ama Ankara’nın politika yapıcıları “pay kapma” hedefiyle yanlışlarında ısrar ediyorlar. Suriye’de PYD devletçiğini engelleme hedefli askeri operasyonlar başladığında, bunun Ankara’yı Şam’la anlaşmaya mecbur edeceği savunuluyordu. Defalarca uyardık: Şam’la anlaşmadan PYD devletçiğine karşı yapılacak askeri müdahale “eksik çözümdür”, “kesin çözüm” getirmez. Tersine AKP bunu kendi “nüfuz alanını” kurma hedefi için kullanacaktır. Nitekim öyle oldu: Aradan geçen dört yıl boyunca AKP hükümeti Şam’la anlaşmamakta diretti ve Halep merkezli bir nüfuz alanı oluşturmaya çalıştı. Halep’te Suriye ordusu kontrolü sağlayınca da hedef Afrinİdlib merkezli daha küçük bir nüfuz alanına dönüştü. Bunun da hayal olduğu ortada. Ancak AKP’nin “fetih” ısrarı, şimdi Türkiye’nin önüne gelmiş olan Suriyeli sığınmacı sorununu çözme fırsatını bile tepmiş oluyor!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle