15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 11 KASIM 2020 ÇARŞAMBA HABER 155 gün sonra tahliye edilen gazeteci Yıldız, yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlattı: Albayrak’ın istifası bir başlangıç Berat Albayrak sosyal medya aracılığıyla istifa etti, iktidar süreci yönetemedi, medyanın icazetsiz yayın yapamayan hali Abdülhamit dönemindeki sansür uygulamalarını aratmadı. Dışarıdan bakıldığında, şeklen ilk göze çarpan olgular bunlar. Ya içeriye bakarsak? Her şeyden önce Albayrak istifa etti. Yani görevden alınmadı. Sembolik anlamı var. Yine Albayrak, “at izi ile it izi karıştı” diyerek parti içindeki kliklere, iktidar mücadelesine vurgu yaparak ayrıldı. Önemliydi, özetle Erdoğan’dan habersiz gerçekleşen ve bir gün boyunca yönetilemeyen istifa krizi, AKP’nin ve genel olarak rejimin iç bütünlüğü açısından geniş, aileye kadar uzanan ve yönetilemeyen derin çatlakların varlığını açık etti. Ekonomi cephesine gelince… Berat Albayrak döneminde işsizlik, hayat pahalılığı arttı. Rezervlerimiz tükendi, paramız pul oldu, yoksullaştık. Peki ama onu oraya kim getirdi ve kendi partisinden, tabanından itirazlar giderek yükselirken işler bu noktaya gelene kadar onu orada kim tuttu? İzleyen soru da şu: Bu kişinin bu konuma getirilmesinde ve başka bir kişi yokmuş gibi, halkın ekonomisi yokuş aşağı giderken ısrarla tutulmasında hangi vasfı, özelliği belirleyici oldu? Asıl sorularımız bunlar ve yanıtları herkes biliyor. Bu sorulara yanıt vermemek, bütün faturayı Berat Albayrak’a kesmek anlamına gelir. Oysa Albayrak sonuçtur. Açık olan şu ki ekonomik kötüye gidiş karşısında ülke yerine şahısların “dava”sını kurtarma çizgisi, makamlara şahısları getirerek ya da şahısları götürerek memleketi düze çıkaramaz. Yeni gelenlerle, ballı ihaleleri alan firmaların ekmeği mi kesilecek; hakkı için direnen emekçiye, toprağının yağmalanmasına direnen köylüye karşı tutum mu değişecek? Hayır. Şahıslar üzerinden mesaj, egemenliğin kaynağı olan halka değil, İngiltere’deki sıcak paracılara, Amerika’daki yeni iktidar merkezlerine ve partiden ayrılmayı düşünen isimleredir. Geniş tabanlı cumhuriyetçilik Ya ideolojik düzlemde nasıl okumalıyız? İşte bamteli burası. Albayrak’ın Erdoğan’ın damadı olması ve onun yönetiminde açığa çıkan kötü ekonomik tablo, denetimsiz, kamusal vasfını yitirmiş Saray rejimiyle halkın ekmeğinin küçülmesi arasında bir ilişki kurulmasına ve dolayısıyla tepkilerin aile merkezli görünen yeni sisteme karşı siyasallaşmasına olanak sağladı. İşte tam da bu tablo, cumhuriyetçilik fikrinin tabanını da nesnel olarak genişletti. Bugün birkaç ailenin egemenliğine karşı halk egemenliği fikrinin gelişmesinde Erdoğan’ın damadını ısrarla o makamda tutmasının payı büyük. Öyleyse Albayrak’ın istifasıyla birlikte, ideolojik düzlemde kazanan, nesnel açıdan Cumhuriyetçiliktir. Aileyle, akrabalıkla yönetilmeyi sindirmeyen ve bunun evine, ekmeğine bir faydasının olmadığını gören geniş halk kitleleri açısından adını nasıl koyarsak koyalım, Cumhuriyetçilik hâkim düşüncedir. Kaldı ki bu memlekette aile bağlarıyla siyaset iddiası tutmaz; Menderes’ten, Özal’dan, Erbakan’dan sonra çocuklarında, aile bireylerinde tuttu mu? Hayır. Şimdi de tutmadı. Bu, Cumhuriyetin başarısıdır. Yeni Osmanlıcıların anlamadığı yer burası. Bu inat, ekmeğimizi ve aşımızı küçülttü. Hatayı yapanların ekmeği küçüldü mü? Son olarak bu istifa, yeni rejimin kayırmacılık anlayışını en tepeden ve en sağlam görünen yerinden sarsmanın olanaklarını da gösterdi. Bu liyakat karşıtı sistemin başarısızlığı, halka yaramadığı en tepeden tescillendi. Milyonlar işsiz, gençler eğitim aldığı alanda iş bulamıyor, yükselmeleri engelleniyor. Çoğu genç yurtdışına gitmek istiyor. Adamını bulmaya, akrabasını, yakınını, bakanını, rektörünü devreye sokmaya dayalı kayırmacı sistem yüzünden. Albayrak, aldığı eğitim ya da taşıdığı niteliklerden bağımsız olarak, halkı yoksullaştıran kötü tabloya rağmen ısrarla orada tutulması nedeniyle bu kayırmacı anlayışın zaferi gibi görülüyordu, sistemin en tepesindeki bu duruma bakanların yılgınlığı da böylece pekişiyordu. Şimdi bu da sarsıldı. En tepeden. Gençler, hakkını alamayanlar, emeği gasp edilenler; zincir en güçlü yerinden kırılabildiyse buyurun mücadeleye, siz de seslendirin: Liyakat, liyakat, liyakat. Emeğe, bilime saygı. Zamanıdır. Not: Bugün bir devam yazısı yazacaktım, sıcak gündem nedeniyle cumartesi gününe erteledim. Efkan Ala’ya yeni görev Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyeliği ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirildi. AKP Bursa Milletvekili ve AKP MKYK Üyesi Efkan Ala, AKP MYK Üyesi ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görevlendirildi. Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ kararı, sosyal medya hesabından yaptığı Ala’yı kutladığı paylaşımla duyurdu. l ANKARA Hukuk için utanç verici SENA YAŞAR “Askeri casusluk” suçlamasıyla gözaltına alınıp “devletin gizli bilgilerini açıklama” suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Müyesser Yıldız, Sincan Cezaevi’ndeki 5 ayını ve davaya ilişkin değerlendirmelerini Cumhuriyet’e anlattı. n Yaşadığınız son 155 günü ve dava sürecinizi nasıl özetlersiniz? Bizimki bir dava değildi. Keyfi olarak yapılmış, birilerini tatmin etmek ve sadece beni cezalandırmak için tanzim edilmiş bir dosyaydı. Dava demeye bile dilim varmıyor. Davada sağlam bir iddia, belge gibi şeyler olur. Bir gazetecinin 1015 tane telefon konuşmasını alt alta koymuşlar, buna da önce “askeri casusluk” dediler, sonra da kılıfına uyduramadılar, “devletin gizli bilgilerini ifşa etmek” dediler. Zaten iddianame çıkar çıkmaz adını koymuştum. Bu bir intikamnameydi. Birileri intikam almaya çalıştı ama ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Ya da bilerek yaptılar... O kadar rahatlar ki... Türkiye’de artık “gücü yeten yetene” sistemi olduğu için bana da “Biz seni aldık, içeri koyduk, sıçra da boyuna bakalım” dediler. Ben de 5 ay boyunca mücadelemi verdim. Kimseden bir şey bekleyerek bu duruşmaya çıkmadım. Zaten umurumda da değildi. Başkaları için de kendim için de hukuk mücadelesi veriyorum. Bu dosyanın Türk hukuk tarihi arşivine girmesi ayıptır. Aslında bu dosyanın yok edilmesi lazım, çünkü bir utanç belgesi. ‘Husumet cephesi’ n Tutuklanmanızın nedenini “Yazılmamış 15 Temmuz kitabının peşine düştüler” diye açıklamıştınız... Bütün yollar oraya çıkıyor. Zaten intikamname çıkınca dosyaya girenleri gördük, Emniyet’in, MİT’in ve Genelkurmay’ın başka hesabı var. Bunların kesiştiği nokta da 15 Temmuz. Karşımda özellikle 15 Temmuz kaynaklı bir husumet cephesinin oluştuğunun farkındayım. Ama ben takip etme‘ÜFÜRÜKTEN BIR DAVA HALINE GELDI’ Müyesser Yıldız n 9 yıl önceki tutukluluğunuzla bugün arasında bir fark var mıydı? Hemen hemen hiçbir fark yoktu. Türk yargısı o yaşanan süreçten ders çıkarmak yerine adeta onun kötü bir taklitçisi oldu. Maalesef bomboş iddialarla yargılanıyoruz. Daha vahimi, FETÖ döneminde dosyaya birtakım sahte bilgibelgeler konuyordu. Bilgisayarlarımız ele geçirilip içine bir şeyler yükleniyordu. Bunların sahteliğini ispatlayana kadar bayağı bir süre geçmişti. Bugünkü davada ise dosyada hiçbir şey yok, sadece telefon konuşmaları var. Astsubay da mahkemede “Söylediklerim üfürükten, salladım” dedi. Dava resmen “üfürükten” bir dava haline geldi. Ama devam ediyor. Mahkeme başkanının İsmail Dükel’e ve astsubaya sorduğu sorular utanç vericiydi. “Niye konuştunuz” diye ısrarla sordu. Kafalarında öyle bir imaj var ki gazeteci bir öcü. Gazeteciyle kimse görüşüp konuşmaz. Öyle bir şey yok... Gazeteci herkesle görüşür ve her şeyi konuşur. Gazeteciyi bir robot olarak görüyorlar. SAVCI TAHLİYEYE İTİRAZ ETTİ Cumhuriyet Savcısı İrfan Sert, Müyesser Yıldız’ın adli kontrol şartının yetersiz kalacağını belirterek, tahliye kararına itiraz etti. Yıldız hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararının çıkartılmasını talep eden savcılık, talebinin kabul edilmesi halinde itirazının incelenmesi için dosyanın Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini istedi. ye ve araştırmaya devam edeceğim. Takibe alındığımı da dinlendiğimi de biliyordum. Ama ispatlama şansım yoktu. MİT, dosyaya gönderdiği kâğıt parçasıyla beni çok önceden hedefe koyduğunu ortaya çıkardı. Keza Emniyet de dosyadaki “Bunun görüşmeleri dikkat çekici, soruşturmayı genişletelim” diye yazdığı fezlekeyle kendi eliyle beni yasadışı biçimde izlediğini ispatladı. Son dönemde kamuoyu gündemine gelmem, tamamen 15 Temmuz haberlerimle ilgilidir. Ben gazeteciyim, 15 Temmuz’u, birilerinin önüme koyduğu şekilde kabul etmek zorunda değilim. Sorarım, sorgularım... Üstünkörü geçiştirildiği kanaatindeyim. 15 Temmuz soruşturulmalı. Gerçek sorumlular hâlâ dışarıda. En büyük suçum 15 Temmuz’u sorgulamak. “Biz böyle sunduk, sen de böyle kabul edeceksin” dedikleri için bu süreç yaşandı. n Bugünden sonra ne yapacaksınız? Kısa bir tatil mi, yoksa projelere devam mı? Çıktıktan bir gün sonra hemen Anıtkabir’e gittim. 10 Kasım’a denk geldi. Tatil yapmayı düşünmüyorum. Süratle biriken haberler vardı, onları araştırıp yazmaya devam etmem lazım. Proje için kafamda henüz netleştirdiğim bir şey yok. 15 Temmuz davalarını takip etmeye devam edeceğim. ‘İtibarsızlaştırma çabası’ n 9 yıl önce OdaTV davasında tahliye olduğunuzda “Niye alındım, niye bırakıldım” diye sormuştunuz. Bu kez de aynı soruyu sordunuz mu? Tutuklanmam da gözaltına alınmam da siyasi bir karardı. Tıpkı 9 yıl önceki gibi. Gerçek bir “yargılama” sonucu bırakılmadığıma eminim. Siyasete zarar verip vermediğimi bilemem ama cezaevinde bulunduğum her gün hukuka zarar veriyordu. Girişime de çıkışıma da kimin karar verdiğini bilmiyorum. Ama bunu hiç umursamadım. Kimseden de bir şefaat beklemedim. Keyfi olarak 5 ay önce tutukladılar, şimdi “Beni bıraktılar” diye sevinecek halim yok. Oraya da tahliye için gitmedim, sadece söyleyeceklerim vardı. Bizim ne yapıp edip ülkeyi “hukuksuzluk anaforundan” çıkarmamız gerek. Yaklaşık 40 yıllık gazeteciyim, beni ajanlıkla suçladılar. Bu derece aşağılık bir suçlama olamazdı, buna göre mualemele gördüm, evim basıldı, “Seni yatırır kelepçeleriz” dediler. TSK’yi yönetenlere eleştirilerim olabilir ama ben bugüne kadar TSK’ye canhıraş sahip çıkmış bir insanım. Askeri casuslukla suçlamak, beni itibarsızlaştırma çabasıydı. Bunu kabul etmem mümkün değil. 60 yaşıma üç sene kaldı. Bu ülkeyi böyle devralmadık. Kalan ömrümü Türkiye’nin yeniden hukuk devleti olması için mücadeleyle geçireceğim. ‘Kitaplarım ve notlarım’ n 155 gün sonra Sincan’dan çıkarken bavulunuzda neler vardı? Sadece kitaplarım ve notlarım... Kıyafetim zaten üç beş taneydi. Toparlanmam biraz zor oldu, çünkü tahliye beklemiyordum... O nedenle geç çıktım, hazırlığımı hiç “çıkmaya” göre yapmamıştım. İçerideydim ama özellikle Akıncı Üssü davasındaki kritik savunmaları getirttim. Onların üzerinde çalıştım. 15 Temmuz’dan bu yana abartmıyorum milyon sayfa iddianame ekleri okudum. Binlerce celse duruşma izlemiştim. İçeride de yine binlerce sayfa savunma okudum. Çalıştım. Onlar arasından bana gerekli notları ayırdım. Dışarıya da sadece onlarla çıktım. n Türkiye gündeminin çok yoğun olduğu bir zamanda çıktınız, bir bakan istifası var... Gündemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Uzun süre resmi bir açıklama yapılmadı. Çok tuhaf bir durum. Türkiye, “Resmi bir açıklama yapılabilir, onun dışındakiler casusluk ya da devlet suçu” haline geldi. İstifa edip etmediğini bazı gazeteler dışında kimse yazmaya bile cesaret edemedi. Kamuoyunda nabız ölçülerek istifa kabul edip etmemeye karar veriliyor. l ANKARA HDP Eş Genel Başkanı Sancar, Bakan Berat Albayrak’ın istifasını yorumladı: Sistemin çöktüğünü gösterdi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iflas ettiğini söyleyen Sancar, “İktidarı ve düzeni değiştirmek için en kısa zamanda seçime gidilmeli” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Berat Albayrak’ın istifasıyla yaşanan sürecin sistemin çöküşünün göstergesi olduğuna işaret ederek “Bu sistem, bu güzel ülkeye yoksulluk getirmiştir, o nedenle de sistem çöküyor diyoruz” dedi. Sancar, partisinin grup toplantısında Albayrak’ın istifasıyla ortaya çıkan krizi değerlendirdi. Sancar, şunları dile getirdi: “Bir defa ortada bir ekonomik kriz olduğunu hepimiz biliyoruz ve bunu kimse saklayabilecek konumda değil. Bu krizin sadece bir bakan, bir şahıs meselesi olmadığını da biliyoruz. Bakanın istifasının sadece bir kızgınlık, bir kırgınlık sorunu olmadığını biliyoruz. Ortada çok daha derin bir sorun var. Ortada sistemin iflası, rejimin çöküşü gerçeği var.” IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Erken seçim çağrısı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen sistemin ucube düzeni olduğunu dile getiren Sancar, “Önümüzde yeni bir dönem var. Bu dönemde en önemli hedeflerinden biri erken seçim olacaktır. Hem bu iktidarı hem bu düzeni değiştirmek için ilk fırsatta, en kısa zamanda seçime gidilmeli. Seçime gitmenin de şu şartlarda en ahlaki yolu Cumhurbaşkanı’nın kabinesi ile birlikte istifa etmesi. Cumhurbaşkanı istifa edince Meclis’i de fesheder, biz de yeni seçim için yeni döneme başlarız” diye konuştu. Sancar, partisinin, ülkenin yönetimine demokratik muhalefetle birlikte katılmaya aday olduğunu belirterek “İlk seçimde bu iktidarı göndermekle kalmayacağız; umudu, demokratik ilkeleri, özgürlük ruhunu bu ülkeye yerleştirmek için yönetime de öyle ya da böyle ortak olacağız. Öyle ya da böyle ifadesinin altını da sonra dolduralım, bu ülkenin Meclisi’nde ya da tepesinde, her yerinde, yönetiminde yer alacak birikimimiz, inancımız, tecrübemiz, kararlılığımız var” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İZİNSİZ ARAMA YAPILMAK İSTENDİ ‘Adalet Otobüsü’ne gece yarısı polis müdahalesi İstanbul Kadıköy’de park halindeki Adalet Yürüyüşü’nün simgesi “Kırmızı Otobüs”e Emniyet güçlerince müdahale edildi. Müdahale üzerine aracın sahibi Oksimoron TV programcısı, “Siyasal Hafıza Platformu” Başkanı Kazım Bilgen olay yerine gitti. Bilgen, “CHP etkinliklerinde kullanılmak üzere tahsis ettiğim kırmızı otobüste, 10 Kasım 2020 Salı gününün ilk saatinde, İstanbul Kadıköy Söğütlüçeşme’de park halindeyken Emniyet güçleri tarafından önce arama yapılmak istendi. Arama izni sorduğumda olumsuz cevap almama rağmen bu defa çakarın yasal olmadığı gerekçesiyle ceza kesilmek istendi. İtirazım üzerine çakarın ruhsatta kayıtlı olduğu da ispatlandı. Keyfi uygulamalara boyun eğmediğimi belirtmekle beraber polisin bu tavrı hepimizin can ve mal güvenliği açısından düşündürücüdür” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet AİHM’DE KAZANDILAR Eski yazar ve çalışanlarımıza tazminat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eski Cumhuriyet yönetici ve yazarlarının tutuklandığı ve hapis cezasına çarptırıldığı davaya ilişkin yaptığı incelemede Türkiye’yi mahkum etti. AİHM, 8 gazeteciye ayrı ayrı 16 bin Avro tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Gazetemiz eski yöneticileri ve yazarları, 31 Ekim 2016 günü “FETÖ ve PKK’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Avukatlar bu tutuklamaların haksız olduğunu belirterek AİHM’ye başvurdu. AİHM, 4 yıl sonra bu başvuruyu karara bağladı. AİHM, Türkiye’nin özgürlük ve güvenlik hakkı ile ilgili 5. maddesinin birinci fıkrası ve ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, aralarında eski çizerimiz Musa Kart’ın da olduğu 8 gazeteciye 16’şar bin Avro tazminat ödenmesini kararlaştırdı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ADALET BAKANLIĞI BÜTÇE GÖRÜŞMESİ Hasta mahkum tartışması TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Adalet Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesi görüşüldü. Görüşmelerde HDP’li Züleyha Gülüm’ün komisyondaki, “Hasta mahpusları cezaevlerinde öldürüyorsunuz. Tahliye etmeyerek, sağlık koşullarını, tedavi imkanlarını sağlamayarak hasta mahkumları aslında ölüme terk ediyorsunuz. Talimatla hareket ettiğiniz için, söylerseniz yapacaklar biliyoruz” sözlerine Bakan Gül tepki gösterdi. Gül, “Tahliye etmediniz diye kime söylüyorsunuz? Siz, KCK mahkemelerinin talimatıyla karıştırıyorsunuz herhalde” dedi. TBMM tutanaklarında, Bakan Gül’ün, “KCK mahkemelerinin talimatıyla karıştırıyorsunuz herhalde” cümlesinin yer almaması dikkat çekti. CHP’li Muharrem Erkek, AYM’nin Enis Berberoğlu kararına uyulmamasından söz ederek, “Bir Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması, maalesef devletin çivisinin çıktığının açık bir göstergesi. Bugün Enis Berberoğlu Covid izinlisi, bir hükümlü. Ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı olmasına rağmen, parlamentoya dönüp görev yapması gerekirken büyük bir hukuk ayıbı maalesef hâlâ ortada duruyor” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle