16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 11 KASIM 2020 ÇARŞAMBA [email protected] EKONOMİ Peş peşe iki Merkez Bankası başkanının görevden alınması, kurumsal yapıların çökmekte olduğunu gösterir Karakışa hazır olun PROF. DR. HAYRI KOZANOĞLU: Önümüzdeki aylarda zorlama kredilerin geri ödemeleri de kapıya dayanınca büyük sıkıntılar yaşanacak. Ne yazık ki göründüğü kadarıyla Türkiye’yi yoksulluk, hatta açlık görüntülerinin yaygınlaştığı zor bir kış bekliyor. Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi ve Sol Parti Başkanlar Kurulu üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın var olan yapının içerisinde, bir farklılık yaratacaklarını sanmıyorum” dedi. Kozanoğlu, Türkiye’nin 1 yıl içerisinde yenilemesi gereken 181.3 milyar dolar dış borcu olduğuna, ülkenin ciddi bir ödemeler dengesi krizi yaşama tehlikesi bulunduğuna işaret etti. Türkiye’nin bugün en can yakıcı sorununun işsizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ile ekonomideki gelişmeleri konuştuk. n Önce gece yarısı atamasıyla Merkez Bankası başkanı değişti, peşinden Bakan Berat Albayrak’ın istifası geldi. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle Merkez Bankası başkanlarının süreleri dolmadan görevden alınmaları veya istifa etmeleri çok istisnai bir durumdur. Ancak bir yolsuzluk, usulsüzlük söz konusu olduğunda gündeme gelebilir. Bir ülkede peş peşe iki başkanın, Murat Çetinkaya ve Murat Uysal’ın görevden alınmaları kurumsal yapıların çökmekte olduğunun alameti sayılabilir. Ben aslında Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını savunmuyorum. Çünkü bu bağımsızlığın toplumun üretim, istihdam, geçim kaygılarından uzaklaşmış, finansal piyasaların taleplerine göre davranmaya kurgulanmış, neoliberalizmin ana direklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ne var ki bir yasal değişiklik yapılana kadar TCMB bağımsızlığına sonuna kadar sahip çıkmak gereğine de inanıyorum. Kaldı ki TCMB’de temel kararlar Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından verilir. Başkan 7 üyeden sadece birisidir. Beğenilmeyen faiz kararlarıyla tüm faturanın başkanlara çıkarılması da ayrı bir çarpıklıktır. n Peki, Bakan Albayrak’ın istifası? Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifasını sosyal medyadan duyurması da bütün teamüllere aykırıdır. İstifa tek yönlü bir müessese olmasına karşın, makam sahibi istifayı bizzat kendi üstüne, burada Cumhurbaşkanı’na sunmalıydı. Bunu aradaki akrabalık bağının bunu gerektirmesini bir yana bırakarak tamamen yerleşik kamu yönetimi adabına dayandırıyorum. Aslında normalde ayrı olması gereken iki fonksiyonu Hazine ve Maliye bünyesinde toplayan bir bakanlıkta görev yapmak, üstelik de makro dengeleri son derece bozuk bir ekonomiyi tüm dünyanın pandemi sürecinden geçtiği bir dönemde yönetmek gerçekten çok meşakkatli bir görev olmalı. Ancak Berat Albayrak sürekli sağladığı müthiş başarılardan bahsettiği, tüm dünyanın bizi kıskandığı iddiasını diline doladığı, yaşanan sorunları halkla paylaşmadığı için toplumun güvenini tamamen kaybettiği için tartışmaların hedefine oturmuştu. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu SISTEM ARTIK IŞLEMIYOR n Kişileri değiştirmekle ekonomiyi düzlüğe çıkarmak mümkün mü? Türkiye ekonomisi için iş işten geçti mi? Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, Türkiye’nin demokratik birikimine, kurumsal yapıların gelişmişliğine, ekonominin geldiği düzeye hiç de uygun olmayan bir model olduğu kısa zamanda anlaşıldı. Bu sistemde insanlar her konuda cumhurbaşkanının ağzına bakmak zorunda kalıyor, geri kalan tüm figürler bir siluet olmaktan öteye gidemiyor. Bunun belki de en açık örneği Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi kâğıt üzerinde en önemli, kalkınma planını, yıllık programı, bütçeyi, orta vadeli programı hazırlamakla görevli bir kurumun başında kimin bulunduğunu kamuoyu önceki gün fark etti. Üstelik bu kişi Maliye Bakanlığı görevinden ismi bilinen Naci Ağbal’dı. Erdoğan’ın rezervlerdeki erimeyi Ağbal’ın brifingiyle öğrendiğini görüyoruz ki bunlar hep sistemin işlemediğinin alametleri. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Lütfi Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, bürokrasiden gelen, biraz daha oturaklı bir profil veren kimseler. Ancak bu yapının içerisinde, bir taraftan neoliberal bir yandan kayırmacı sistem sürerken AKP milletvekili olarak da kamu yönetimindeki bu bozulmada vebali bulunan kimselerin bir farklılık yaratacaklarını sanmıyorum. Tehlike çanları çalıyor İSTIFA, MÜJDE ETKISI YARATTI n Piyasanın Bakan Albayrak’ın istifasına ilk tepkisi döviz satışı oldu. Piyasa yaşananları nasıl algılıyor, piyasanın ana beklentisi ne? Genelde ekonomiden sorumlu bakanın istifası, üstelik yerine kin Peki, bu krizden çıkış görüyor musunuz, ne yapılmalı? Türkiye’nin 1 yıl içerisinde yenilemesi gereken 181.3 milyar dış borcu bulunuyor. Ülkenin ciddi bir ödemeler dengesi krizi yaşama tehlikenında yurtiçi bankalara olan döviz yükümlülüklerini de aşağı çekme gayretinde. 2017 sonunda net pozisyonları 162.2 milyar dolara gerilemiş. Bu riskin azaltılması açısından olumlu. Gelgelelim şirketler kesimi borçlarını öderununun işsizlik olduğunu düşünüyorum. AKP ekonomi yönetimleri hiçbir zaman işsizlik oranlarını aşağı çekemediği gibi, başta gençlerin, kadınların üretim sürecinin dışında kalmalarına yönelik önlemler de geliştirememin geleceği belli değilse piyasalasi var. Çünkü cari açık sürekli artıyor, mek için döviz talep edince bu kurla mişti. Ancak bu kez durum daha da rın olumsuz reaksiyonuyla karşılabu borçların çevrilmesindeki güçlük ile rı yükselten bir etki yaratıyor. Daha da vahim. Çünkü nüfus hızla artarken çaşır. Berat Albayrak’ın aşırı yıpranbirleşince tehlike canları çalıyor. Yılso önemlisi, reel sektör nakit akışlarını lışma isteği beyan eden nüfus giderek mışlığı aksine müjde etkisi yarattı. nunda cari açığın 30 milyar doları aş dış borçların tasfiyesine tahsis edince azalıyor. Yurttaşlar işsizlik sorununu Aynı gün ABD Başkanlığı’nı Biden’ın ması bekleniyor. Asıl tehlike şu: Özel yeni yatırım yapmıyor, istihdam yarat katmerli yaşıyor, kamu istihdamının net bir biçimde kazandığının anlasektör 2018 ilkbaharından beri “dele mıyor, ekonomi bu cendereden bir tür tamamen dışına düşüyorlar. şılması, aşı çalışmalarında mesavaraging” denilen borçlarını azaltma lü çıkamıyor. Bugün çalışma yaşındaki kişilerin fe alındığına dair olumlu haberler telaşında. Son 2 yılda özel sektörün n Sizce şu anda Türkiye’nin en kabataslak ancak yarısı çalışma isde üzerine eklenince lira bir günde dış borçları 62.3 milyar dolar azalmış. can yakıcı sorunları nelerdir? teği beyan ediyor. İşsizleri çıkarınca yüzde 5’in üzerinde değer kazanReel sektör şirketleri dış borçları yaTürkiye’nin bugün en can yakıcı so her 100 kişiden 4344’ünün istihdam dı. Bir para, değer kaybetmeye başedilebildiği bir ekonomiylayıp serbest düşüşe geçince artık her yeni girenin bile yüzü gülmeAÇLIK GÖRÜNTÜLERI YAYGINLAŞACAK le dünya ile rekabet edebilmek imkânsız. 3 kişiden anye, dövizden her çıkan pişman olmaya başlar. 22 Ekim PPK kararında beklenen faiz artışının gelmemesiyle dolar kurunun 7.90 liradan 6 Kasım günü 8.50’nin üzerine çıktığını gözlemledik. Anlaşın Bundan sonraki süreçte yurttaşı nasıl günler bekliyor? Döviz kurlarındaki artış enflasyona ivme kazandırıyor. Talep düşük olduğu için bu 2018’deki gibi anında fiyatlara yansımıyor. Ancak zaman içine yayılarak enflasyonu artırıyor, yurttaşın satın alma lan 9 Kasım’da olumlu algıgücünü geriletiyor. Merkez Bankası’na göre kur artışlarının güçlenmesiyle piyasanın fiyatlara yüzde 20 geçirgenlik etkisi var. Pandemi, özellar bunu bir düzelme için likle ağırlama ve perakende sektörünü çok olumsuz etkilifırsat bildi. yor. Küçük esnaf, sokak satıcıları, kayıt dışı çalışanlar salgıncak 1’inin fiilen işbaşı yapdan en fazla etkilenen kesimler. tığı bir tabloyla karşılaşıEn son açıklanan verilerle “Sosyal Koyoruz. Bu, ekonomik ruma Kalkanı” çerçevesinde 39.2 milyar lira bir sorun olduğu dağıtılmıştı. Bu GSYH’nin 1’inin altında çok sınırkadar sosyal ve lı bir destek. 6.3 milyon aileye sadece 1 defalık 1000 psikolojik boTL ödemeyle yetinilmişti. Önümüzdeki aylarda zorlayutları da ma kredilerin geri ödemeleri de kapıya dayanınca büyük sıkıntılar yaşanacak. Ne yazık ki göründüğü kadarıyla Türkiye’yi yoksulluk, hatta açlık görüntülerinin yaygınlaştığı zor bir kış bekliyor. bulunan derin bir yaradır. OYAK, KÜMAŞ IÇIN MASADA OYAK Grubu, bünyesinde bulundurduğu Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. (Erdemir) üzerinden Kümaş Manyezit’i satın almak üzere Yıldız Holding ile görüşmelere başladı. Dünya kriptokristalin manyezit cevherinin yaklaşık yüzde 20’sine tek başına sahip olan Kümaş’ın madenleri, demirçelik, çimento, bakır başta olmak üzere kireç ve cam sektörleri için kritik öneme sahip. OYAK Genel Müdürü ve Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Savaş Erdem, “Bu adım, demirçelik ve çimento sektöründeki şirketlerimizle önemli bir entegrasyon olacak ve maliyetlerimizi düşürecek. Kümaş, ihracatta da önemli bir oyuncu ve Türkiye’ye döviz kazandıracak bir değer. Detaylı incelemelerde bulunacağız” diye koSüleyman Savaş Erdem nuştu. l Ekonomi Servisi Perakendeci satışta zorlanıyor Perakendecilerin ekim ayı ciroları, eylül ayına BMD üyelerinin göre toparlansa da organize yüzde 38’i, perakendenin yaklaşık yüzde 40’ında sıkıntılı süreç devam ediyor. AVM’lerde yüzde 80 ciroyu yakalayamadı. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, “Eylülde AVM mağazalarında geçen yılın cirosunun yüzde 80 ve üzerini yakalayan üyelerimizin oranı yüzde 38 iken ekimde yüzde 58’e ulaştı. Sonuçlar Perakende sektörünün çok dümoralimizi yükseltmekle birlikte şük kâr marjları ile çalıştığını kayüyelerimizin yüzde 38’i AVM ma deden Öncel, cirolarda kategorileğazalarında, yüzde 29’u ise cadde re ve mağazanın bulunduğu bölgemağazalarında hâlâ yüzde 80 ciro ye göre de önemli farklar olduğuyu yakalayamadı” dedi. “Oysa enf nun altını çizdi. Öncel, “Zorunlu lasyon ve maliyet artışlarını dikka giderleri bile karşılayamayan bir te aldığımızda mağaza cirolarında mağazanın uzun süre açık kalabilgeçen yıla göre en az yüzde 15 artış me şansı bulunmuyor. İstihdamı olması gerekirdi” diyen Öncel, “Bu da tehdit eden sıkıntının aşılabilhesapla yüzde 80 ciroya ulaşan bir mesi için tüm paydaşların ‘adil timağazanın gerçekte yüzde 35’lik caret’ ilkesi çerçevesinde sorumlubir kaybı olduğunu görüyoruz” di luk üstlenmesini bekliyoruz” diye ye konuştu. konuştu. l Ekonomi Servisi DEPREM IÇIN BIRLEŞELIM Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB), binaların güçlendirilmesinde rol sahibi olan tüm sivil toplum kuruluşları, sektör oyuncuları ve meslek odalarını, otoritelerin bu alandaki çalışmalarını desteklemek üzere bir araya gelmeye çağırdı. TÇMB Başkanı Dr. Tamer Saka, “Bir an evvel bu yapıların güçlendirilmesi, yenilenmesi, kontrolü ve denetlenmesi önemli. Ayrıca yapılarda kaliteli ürün kullanımı zorunlu kılınmalı” dedi. Saka, “Çimento, beton ve demir gibi yapı sektörleri ve müteahhitler, mimar ve mühendisler bir araya gelerek eski yapıların güçlendirilmesinde ve yeni yapıların depreme dayanıklı inşa edilmesi noktasında farklı çözümler üretmeliyiz” dedi. l Ekonomi Servisi Tamer Saka Ekonomi Kısa notlar Ekonomi alanında bilinenler özetlenerek yinelenmiştir: Ekonomi biliminin amacı, kıt kaynakları en elverişli, toplumsal maliyeti en düşük düzeyde olacak şekilde kullanarak toplumun mal ve hizmet gereksinimini karşılamaktır. Ekonomide öncelik, üretimi, değer yaratmayı en düşük maliyetle gerçekleştirmektir. Ancak katma değer yaratıldıktan sonra ücret, faiz, kâr, kira olarak, emekçiler, sermayedarlar, girişimciler, doğal kaynak sağlayanlar arasında bölüşülür. Tüketim, yatırım, ihracat olarak katma değerin kullanımı daha sonraki aşamadır. Üretimi artırmadan, değer yaratmadan, denge sağlamak, gelirin dağılımını ve kullanımını tartışmak abesle iştigaldir. Üretimi, değer yaratmayı ekonomik şekilde gerçekleştirme, kamu ve özel kesimin karar alıcılarında bazı nitelikleri, yetenekleri, artamları gerektirir. Yöneticiler, sağlıklı istatistiki verilere, gerçeği yansıtan muhasebe bilgilerine, mali tablolara dayanarak sağgörülü kararlar alabilirler. Bilgi ve veri akışı yoksa veya eksik ve yanıltıcı ise yöneticilerin sağlıklı karar almalarına olanak yoktur. Başarılı olduğu izlenimi uyandırmak, gösterişçi yönetim anlayışı, olayları gerçekçi değil de istenildiği gibi gösterme eğilimi, rakamların makyajlanması, istatistiki verilerin kalitesini bozmakta, mali tabloların gerçek resmi vermesini engellemekte, yol göstericilerin bozukluğu da sağgörülü karar alınmasını önlemektedir. Gerçi kamu yararını ilgilendiren kuruluşların mali tablolarının bağımsız denetimden geçmesi zorunludur. Denetim, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun (KGMDSK) belirlediği muhasebe standartlarına uygunluk açısından yapılmakta, kuruluşların kredi, likidite, kur, faiz, piyasa, faaliyet riskleri genellikle değerlendirilmemektedir. Ayrıca çoğu yöneticinin, karar alıcının önlerine gelen raporların kalitesi yanı sıra değerlendirme kapasiteleri de ayrı bir sorun olmaktadır. Ekonomik analiz, olayları hikâye etmek değildir. İktisadi analiz, olayın nedenlerini açıklama, gelişme yönünü belirleme, öngörülerde bulunma ve çözüm önerileri yapmaktır. Bilim dilinin matematik, işletme dilinin de muhasebe olduğu savunulur. İktisatçının, kapsamlı bir analiz yapabilmesi için finans dahil bu iki dili de konuşması gerekir. Ekonomi yönetiminde amaç, ileri bakışlı olarak, gelişmenin yönünü görmek, riskler büyümeden önlem alınarak tehlikeyi önlemektir. Olay gerçekleştikten sonra gecikmeli olarak önlem almanın etkisi azalmakta, maliyeti ağırlaşmaktadır. Günümüzde bu ekonomik gerçeği yaşıyoruz. Enflasyonun hızlanacağı, cari işlemler açığının büyüyeceği, finansal risklerin artacağı öngörülürken; önleyici önlem almak yerine, faiz indirimi, banka kredilerinin zorlama ile genişletilmesi, TCMB’nin rezerv yitirmesi, makroekonomik riskleri artırmış, ekonomiyi kısırdöngüye sokmuştur. Döviz kuru ve faiz yükselmiş, enflasyon hızlanmış, cari işlemler ve bütçe açıkları büyümüş, finans sektörünün mali yapısı zayıflamış, firmaların finansal riskleri artmıştır. Pusula bozulduğundan nereye, ne süreyle sürüklendiğimiz bilinmemekte, belirsizlikler sağlıklı kararlar alınmasını engellemektedir. Fiyat istikrarının sağlanması, düzenli ekonomik büyüme, kaynakların etkin kullanımı, bankacılık krizlerini önleme, finansal istikrarı gerektirir. Finansal istikrar, kuruluşların mali yapılarının güçlendirilmesinin yanı sıra faiz ve kur istikrarının da sağlanmasını gerektirir. Rekabetçi kur alınmasıyla yapılan örtülü devalüasyon, enflasyonu tetiklediği gibi, dış ticaret dengesinin sağlanmasında da yeterli olmamaktadır. Devalüasyon enflasyon geçişkenliği bizim gibi ithalat/GSMH oranı yüksek, dışa bağımlı ekonomilerde daha belirgindir. Kurun yükselmesi; 1 İthal tüketim mallarının fiyatlarını kısa sürede, 2 İthal ara malları nedeniyle üretim maliyetini orta sürede, 3 Sermaye mallarının amortisman giderlerini de bir zaman aralığıyla artırarak enflasyonu hızlandırır. Devalüasyon, dövizle ödenecek borçların ulusal para karşılığını artırdığından, firmaların finansal yapılarını daha da bozarak, bütçe açığını büyüterek, alınacak istikrar önlemlerinin maliyetini de artırır. Kaldı ki rekabetçi denilen kurun ihracatı artırması, dış pazarların ürünlerimize karşı gelir ve fiyat esnekliklerine bağlıdır. Devalüasyon, stratejik malların ithalatını azaltmadığı gibi, dış ticaret haddinin aleyhe dönmesine yol açarak dış dengenin sağlanmasını da zorlaştırdığından başvurulması gereken en son çare olmalıdır. Devletin havadan inme geliri olmadığından ancak kesimler arası aktarma yapmaktadır. Devlet, ancak belli kesimlerden kaynak sağlayarak kuruluşlara teşvik verebilir, borçlarını silebilir, iflastan kurtarabilir, ödüllendirebilir. Krizin yükünün, emekçiler, küçük işletme sahipleri, dar ve sabit gelirlilere yığılması mevcut düzenin değişmez kuralıdır. Her yangının sona ermesi gibi iktisadi bunalımlarda sona erer, iyi yönetilmediklerinde maliyetleri ağır olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle