10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 8 OCAK 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: İPEK ÖZBEY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER ENERJİ UZMANI NECDET PAMİR, PROJEYLE İLGİLİ GERÇEKLERİ ANLATTI: Türk Akımı büyük bir başarı hikâyesi değil Putin ve Esad, Rus Silahlı Kuvvetleri Suriye Grubu’nun Şam’daki karargâhında görüştü. ERDOĞAN’DAN ÖNCE ESAD’LA GÖRÜŞTÜ Putin’den sürpriz Şam ziyareti Rus gazını Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak petrol boru hattı Türk Akımı’nın bugün yapılacak açılış törenine katılacak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye’ye gelmeden önce dün sürpriz bir kararla Suriye’ye gitti. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’la bir araya gelen Putin’in “Suriye’nin devlet kimliğinin ve toprak bütünlüğünün geri kazanılması yolunda büyük bir mesafenin kat edildiğinin güvenle söylenebileceğini belirttiği” açıklandı. Rusya Devlet Başkanı Putin, dün sürpriz bir kararla Suriye’ye gitti. Putin’in Suriye temaslarıyla ilgili açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Vladimir Putin, havalimanından Rusya Silahlı Kuvvetleri Suriye Grubu’nun karargâhına doğru yola çıktı, Şam’ın caddelerinden geçti” dedi. “Karargâhta Putin’i Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad karşıladı” diye devam eden Peskov, “İki lider, askeri yetkililerin ülkenin çeşitli bölgelerindeki durumla ilgili raporlarını dinledi” bilgisini verdi. Daha sonra Rusya ve Suriye heyetleri arasında ikili görüşmelere geçildiğini aktaran Peskov, “Putin, Esad ile yaptığı görüşme sırasında, Suriye’nin devlet kimliğinin ve toprak bütünlüğünün geri kazanılması yolunda büyük bir mesafenin katedildiğinin güvenle söylenebileceğini belirtti. Putin, ayrıca yeniden tesis edilen barışçı yaşamın belirtilerinin Şam caddelerinde açıkça görülebildiğini dile getirdi” ifadelerini kullandı. Putin İstanbul’a geldi Şam’da Suriye Devlet Başkanı Esad’la bir araya gelen Putin’i taşıyan uçak, dün akşam saatlerinde İstanbul’da Atatürk Havalimanı’na indi. Putin, bugün İstanbul’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşecek. Erdoğan ve Putin, Rus gazını iki ayrı hatla Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak olan Türk Akımı boru hattının Kırklareli’nin Kıyıköy’deki açılış törenine İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nden video konferans yoluyla katılacak. İkili bir görüşme gerçekleştirecek olan Erdoğan ve Putin, ayrıca akşam yemeğinde de bir araya gelecek. Suriye ve Libya’da gerilimin arttığı ve Ankara ile Moskova’nın politikaları arasındaki makasın açıldığı bir dönemde Türkiye’yi ziyaret edecek olan Putin’in Erdoğan’la görüşmesinde öncelikli gündem maddeleri ise İdlib başta olmak üzere Suriye’deki gelişmeler ile Türkiye’nin Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ne destek için asker gönderme kararı aldığı Libya olacak. Erdoğan, Putin’le son olarak 22 Ekim’de Barış Pınarı Harekâtı’na ABD ile sağlanan uzlaşı sonucu verilen ara sürerken Soçi’de görüşmüş, 6 saat süren görüşmede harekât bölgesi dışında kalan TürkiyeSuriye sınırının 30 kilometre derinliğindeki bölgelerden YPG’nin çekilmesi için 150 saat süre tanınması üzerinde uzlaşma sağlanmıştı. Uzlaşmanın ardından Barış Pınarı Harekâtı’nın operasyonel kısmı sona ermiş, Suriye ordusu uzun bir sürenin ardından Türkiye sınırında YPG tarafından kontrol edilen bölgelere geri dönmüş, ayrıca sınır hattında TürkRus ortak devriyeleri başlamıştı. Gündem Libya Ekim ayından bu yana geçen 3 aylık sürede o dönem gündemde olmayan Libya konusu, iki ülke ilişkilerinin öncelikli gündem maddelerinden biri haline geldi. Türkiye’nin, 27 Kasım’da iç savaşın sürdüğü Libya’da BM’nin tanıdığı ve Müslüman Kardeşler destekli Ulusal Uzlaşı Hükümeti’yle (UUH) deniz yetki alanları ile askeri işbirliğini öngören iki ayrı mutabakat imzalaması ve ardından bu ülkeye asker gönderilmesine olanak tanıyan tezkerenin TBMM’de kabulüyle birlikte Libya’da Rusya ile farklı cephelere verilen destek su yüzüne çıktı. Rusya, Suriye’deki gibi resmi olarak askeri kuvvet bulundurmasa da Rus Wagner savunma şirketinin paralı askerleri aracılığıyla Libya’da UUH’ye karşı savaşan General Halife Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu’na destek veriyor. Rusya, Türkiye’nin Libya’da UUH’ye verdiği destekten duyduğu memnuniyetsizliği üst perdeden olmasa da zaman zaman dile getiriyor. l Haber Merkezi İPEK ÖZBEY n Türk Akımı bugün açılıyor. İktidara göre, Türkiye hem doğudan hem de kuzeyden doğalgaz boru hatlarıyla uluslararası piyasalarda vazgeçilmez olacak. Olur mu? Uluslararası piyasalarda “vazgeçilmez” olmaktan neyi kastettiklerine bakmak lazım. Türkiye, doğudan, kuzeyden ve batıdan doğalgaz hatlarıyla besleniyor ve ithal edilen gazın tamamı kendi gereksinimine cevap veriyor. Tükettiği enerjinin yüzde 30.5’ini doğalgazdan, yüzde 30.5’ini de ham petrolden karşılıyor. Böyle baktığınızda, her iki kaynakta da Türkiye tamamen dışa bağımlı. Ne mevcut diğer boru hattı anlaşmaları ile ne de Türk Akımı anlaşmasıyla bir ticaret merkezi de olmuyorsunuz. Çünkü gazı alıp satabilmeniz, mevcut anlaşmalar çerçevesinde söz konusu değil. 2018 rakamlarına göre Türkiye yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz ithal ediyor. Tamamı tüketiliyor. Bu rakamın içinde sadece 670 milyon metreküplük kısmını Yunanistan’a verebiliyorsunuz. n Yani Türk Akımı “tarihi bir proje” değil mi? Bizde “yüzyılın anlaşması”, “asrın anlaşması” gibi jargonlar, adeta hastalık halinde ve yersiz kullanılıyor. Biz zaten Rusya’dan iki boru hattıyla toplam 30 milyar metreküp gaz alıyorduk. Bunun 16 milyar metreküpü Mavi Akım’dan, 14 milyar metreküpü yine Rusya’dan çıkıp Ukrayna, Romanya, Bulgaristan üzerinden Batı Hattı ile geliyor. Şimdi Rusya, Türk Akımı projesini önererek 14 milyar metreküplük bu Batı Hattı’nı devre dışı bırakıyor; Ukrayna’yı cezalandırıyor, kendisini “cezalandırmaya” ve kısıtlamaya çalışan Avrupa’ya da kendine göre mesaj veriyor. 14’ün yerine, güzergâhı yine bu Mavi Akım’a paralel diyebileceğimiz Türk Akımı projesiyle 15.75 milyar metreküp gaz veriyor. Miktar olarak baktığımızda bizim açımızdan “tarihi” olacak bir şey yok. 14’ü iptal ediyorsunuz, 15.75 milyar metreküp geliyor. 14 milyar metreküplük Batı Hattı devre dışı kalıp, 15.75 milyar metreküplük Türk Akımı devreye girince neden ve nasıl “vazgeçilmez” oluyoruz? Doğalgazı ucuza kullanmayacağız n Rusya’dan daha fazla gaz almış oluyoruz... Evet, bir miktar artıyor... Bizim açımızdan bu proje başka neden tarihi olabilir, düşünelim... Teknolojide öyle bir devrimsel dönüşüm yapmışsınızdır ki, 2 bin 200 metre su derinliğinden geçen boru hatlarını döşeyecek gemileri siz inşa etmişsinizdir. Bu da söz konusu değil. Ruslar yaptırıyor. Siz sadece karasal kısımda Ruslarla bir boru hattı inşasında varsınız ki karada boru hattı yapmak da herhalde “yüzyılın projesi” değildir. n Doğalgazı daha ucuza kullanabilecek miyiz? Hayır. Mevcut anlaşma çerçevesinde ucuza kullanmayacağız. Bugün bizim en ucuza aldığımız gaz Azerbaycan gazı. Rus gazı öyle değil. En pahalısı da İran gazı. Mesela Almanya, Fransa, İtalya, Rus gazını bizden daha ucuza alıyor. Bu müzakere gücüyle ilgili bir şey. Doğru zamanda, doğru şekilde müzakere ederseniz fiyatı da aşağı çekersiniz. n Örneğin Bulgaristan 3 milyar metreküp Rus gazı alacak ve indirim yapacak.. Avrupa Birliği’nin, Rusya’nın hegemonyasını kırmak için aldığı bir dizi karar var. Türk Akımı biraz da bu nedenle ortaya çıktı. Rusya hem gazın üreticisi hem Avrupa’yı besleyen boru hatlarının hepsinde yüksek oranda hissesi var. Aynı zamanda Avrupa içinde çeşitli dağıtım şirketlerinde hissedar. Dolayısıyla burada AB, Rusya’nın tekelini kırmaya çalışıyor. Bu amaçla, Gazprom’un AB içinde, tedarikten taşımaya ve dağıtıma uzanan gücünü kırmaya yönelik “Üçüncü Enerji Paketi”ni çıkardılar. Rus Gazprom, Avrupa’ya giriş açısından Bulgaristan’a nispeten ucuz veriyoruz argümanını kullanarak bir cazibe sunmaya çalışıyor. n Biz daha ucuza alamaz mıydık? Doğru müzakere yapmak lazım. Bir de siz vazgeçilmez misiniz, ona bak NECATİ SAVAŞ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün Türk Akımı’nın açılışı için geliyor. Projenin hayata geçmesiyle Türkiye doğalgazı daha ucuza kullanabilecek mi? Gazı alıp satabilecek mi? Türkiye Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir’e göre, “Türk Akımı’nı yüzyılın projesi saymak doğru değil.. Akımın tek avantajı, artık kesinti yaşamayacağız.” Pamir, “İranABD çatışmasının Türkiye ekonomisini allak bullak edeceğini de söylüyor... ‘EASTMED’ KÂĞIT ÜSTÜNDE KALMAYA MAHKÛM TÜRKIYE EKONOMISI ALLAK BULLAK OLUR n Olası bir Amerikaİran çatışmasında enerji politikası nasıl etkilenir? Bir kere her şeyden önce Basra Körfezi civarında ciddi bir kriz beklenebilir. Dünya denizyoluyla petrol ticaretinin yüzde 35’i Basra Körfezi’nden yapılır. Bu darboğazdan, dünya piyasalarına, günde 20 milyon varile yakın petrol taşınır. Buradaki en ufak kesinti, fiziki kesinti ötesinde, petrol ve ona bağlı olarak, doğalgaz fiyatlarını sıçratır. Enerji politikamız açısından son derece olumsuz etkileneceğimizi söyleyebilirim. Doğalgazın yüzde 99.9’unu, petrolünüzün yüzde 95’ini ithal ediyorsunuz. Bu ikisinin toplamı enerji tü ketiminizin içinde yüzde 61. Kömürde de ciddi miktarda ithalat var. Hepsinin fiyatı yukarı fırlar. Dolar da TL karşısında artacak. Bu, Türkiye’nin ekonomisini allak bullak eder. İran’daki siyasi istikrarsızlık, tüm bölgeye yayılır. İzleyeceğiniz politikaya bağlı olarak, siz de ateşin içine çekilirsiniz. Bir diğer büyük üretici olan Irak, zaten konunun tam odağında... ABD askerlerinin Irak’tan çıkması için bir hareketlenme başlatıldı. İran’ın, örneğin ABD’nin bölgedeki “yandaşları”na yönelik bir girişimi, petrol üretiminde ciddi ve uzun süreli kesintilere neden olabilir. Tehlikeli bir sürece girildiğini düşünüyorum. mak lazım. Mesele, sadece enerji ihracatı ile sınırlı değil. Bir taraftan NATO üyesisiniz, aynı zamanda da Rusya’ya hem doğalgaz, hem ham petrol ve petrol ürünlerinde aşırı bağımlı bir ülke konumundasınız. Kömürde de yüksek oranda bağımlıyız Rusya’ya. Hele bir de Akkuyu Nükleer Santralı yapılacak olursa o zaman yüzde yüz nükleerde de bağımlı olacaksınız. Ama işin dış politika boyutu da çok önemli... Rusya ile başta Suriye olmak üzere Ortadoğu, hatta Akdeniz bölgesinde çok ince bir dengede gidip gelen bir ilişkiniz var. ABD’ye karşı Rusya’ya yaslandıkça Rusya’ya karşı kırılgan oluyorsunuz, pazarlık gücünüzü doğalgazda kullanmakta zorlanıyorsunuz. n Hiç mi avantajı yok? Tek bir avantajı var. Mevcut Batı Hattı, Ukrayna üzerinden geldiği için biz hemen hemen her kış sıkıntı yaşıyoruz. Ruslar, “Yol üstünden geçerken Ukrayna sifonluyor, kendi gereksinimi için hukuksuz bir şekilde bunu çalıyor” diyor. Ukrayna da “Rusya kesti” diyor. Bazen İran’dan gelen gazda da eşzamanlı kesinti oluyor. Kışın en çok tükettiğiniz, günlük talebin çok yükseldiği zamanlarda ciddi sıkıntıya düşüyorsunuz. O yüzden de son yıllarda fiyatı biraz daha fazlaya gelse bile BOTAŞ ve özel sektör aracılığıyla FSRU denilen Yüzen Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Gemileri kiralanarak bu darboğaz giderilmeye çalışılıyor. Türk Akımı sadece ve sadece Ukrayna üzerinden gelmeyeceği için avantajlı. Bileceğiz ki tek muhatabımız Rusya’dır. Çok sıra dışı gelişmeler olmazsa bir kesinti yaşamayacağız. Tek avantajı budur. Yoksa ne denizaltı geçişini biz yaptık, ne Türk Akımı Rusya’ya ba ğımlılığımızı azalttı, ne gazı daha ucuza alacağız, ne de gazı alıp yeniden satacağız. O halde nedir bu “büyük başarı” hikâyesi? n Peki, Türkiye ne yapmalı? Sadece AKP iktidarının değil, Türkiye’yi yönetenlerin yıllardır yapması gereken şu: Çok zengin yenilenebilir kaynaklarımız var. Bunun başında güneş geliyor. Türkiye, 300 milyar kwh elektrik tüketiyorken, neredeyse tamamı beklemede olan 400 milyar kwh devreye almadığı güneş potansiyeli var. Düşünün, neredeyse el değmemişsiniz. Güneşiniz duruyor, rüzgârınız duruyor. Jeotermal kısmen kullanılıyor. Onun dışında biyoyakıtınız var. Ama resmi iddiaların aksine, OECD içinde enerji verimliliğini artıramayan ve olumsuza götüren tek ülkesiniz. Milli gelir rakamlarında TÜİK üzerinde oynamalarla enerji yoğunluğunu azaltmış olmuyorsunuz! n Bu sistem niçin uygulanmıyor? Türkiye’de siyasi iradeyi ağırlıklı olarak yönlendirenler geniş halk kitlelerinden çok, varsıl kesimler. Dolayısıyla büyük şirketler, kısa sürede devreye girebilecek ve kendilerine daha fazla para kazandırabilecek projelerin peşindeler. Güneş ya da rüzgâr yatırımının geri dönüşünü uzun uzun bekleyemiyorlar. Marjinal olduğunu düşündükleri kârların yerine, hızla kâr edeceklerini varsaydıkları sektörlere yöneliyorlar ve hükümetleri yönlendiriyorlar. Ulusal çıkarlar açısından stratejik bakmak ve kamu yararını gözetmek yerine, kısa sürede yatırdığımız parayı nasıl geri alırız, en büyük kârı nasıl elde ederiz, bunun peşindeler. n İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, İsrail ile Kıbrıs gazını Avrupa’ya taşıması planlanan 1900 kilometrelik boru hattı EastMed (Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı) temelini oluşturacak anlaşmaya imza attı. Rus gazına alternatif mi? Rusya’ya alternatif olamaz. East Med Boru Hattı, Türkiye’nin dış politikası nedeniyle karşısında bütünleşen Doğu Akdeniz kıyıdaş devletlerinin bir “sopahavuç” projesinden öte konumda değil bugün için. 2016, 2017, 2018, 2019’da, söz konusu devletlerin kaç tane “anlaşma” imzalandığını açıkçası unuttum! Hatta bununla ilgili sunum yaparken birkaç örneği sıralayıp en sona “temcit pilavı” fotoğrafı koyuyorum. Dediğim gibi, bu “proje”, daha çok sopahavuç politikası içinde Türkiye ve KKTC’ye ayar vermek için uygulanmaya çalışılan bir halkla ilişkiler çabası... Yeterli gaz yok. Yer yer 3 bin metreden fazla derinlik, Yunanistan kıyıları yakınında aşırı sismik hareketlilik, yüksek maliyet ve alternatif kaynaklar karşısında hiçbir şansının olmaması, Avrupa gaz talebinin azalması, küresel piyasalarda gaz arzı fazlası olması gibi çok sayıda nedenle bu proje, kâğıt üzerinde kalmaya mahkum... DEPOLAMA SON DERECE STRATEJIK n Doğalgaz depolama da önemli değil mi, Türkiye’nin bu anlamda kapasitesi nasıl? 3 milyar metreküpün az üzerinde bir depolama kapasitemiz var. Senelerdir Tuz Gölü’nün altına yapılacak bir depo projesi söz konusu. Bu konu son derece stratejiktir. Kış aylarında ciddi sıkıntıya giriyoruz, bu ekonomimizi baltalar. Fiyatları yukarı çeker, tüketicinin belini büker. Bir de doğalgaz anlaşmaları, spot alımlar dışında, uzun erimli ve “al ya da öde” koşulu içeren anlaşmalardır. Siz Rusya’ya, İran’a, Azerbaycan’a, “2530 sene süreyle senden gaz almak istiyorum” diyorsunuz. Onlar diyorlar ki, “25 sene şu miktarda gaz alacaksın ama almazsan da almış gibi parasını ödeyeceksin...” Deponuz olsa hiç değilse o gazı alır, depolarsınız. Yetersiz olunca tüketmediğiniz gazın da parasını ödüyorsunuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle