10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: EMİNE BİLGET 138 OCAK 2020 ÇARŞAMBA Tuhaf bir tiyatroYelda Baskın’ın uyarlayıp yönettiği oyun, BBT’de perde açıyor Peter Quilter’ın yazdığı oyunda kendilerine miras olarak bir tiyatro kalan 5 kadının hikâyesiöyküsü anlatılıyor. Oyunda, Munis Düşenkalkar, Defne Şener Günay, Didem Germen, Elif Ürse, İlkin Tüfekçi rol alıyor. Bakırköy Belediye Tiyatroları (BBT) bu mevsim sezona geç başladı. BBT sade nın yolunu ararken mekânın hafızası ile de yüzleşmeye başlıyor. Günümüze göndermelerin de oldu ce yeni bir oyunla yeni mevsimi ğu oyunda, “Ne yapalım, bırakalım karşıladı. Peter Quilter’ın yazdığı “Perde”yi, “Tuhaf Bir Miras ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK da AVM mi olsun, ya da bir otopark” sözleri seyirciden alkışı aldı. Hikâyesi” adıyla uyarlayan ve yöneten Yelda Baskın. Oyunun drama Performansları farklı turjisi ise Ceren Ercan’a ait. “Anne” rolünü üstlenen Didem Seyretmeye yeni fırsat bulduğum Germen’in rol aldığı oyunların hemen “Tuhaf Bir Miras Hikayesi”, adından hemen hepsini seyretmiş biri olarak, anlaşılacağı gibi “tuhaf bir” oyun. Per söylemeliyim ki çok çok iyiydi. Sahne de açılıyor, sahnede dekor olarak yır deki performansıyla yaklaşık 2 saat sü tık pırtık seyirci koltukları, yere düş ren oyunda neredeyse yüzümü gülüm müş bir avize, sağa sola atılmış kos seten oyunculardan biriydi. Babaanne tümler görüyoruz. Yarısı yanmış, yıkıl rolündeki Munis Düşenkalkar kendisi mak, üzere olan bir tiyatro... Oyunda ni kanıtlamış oyunculuğu ve tecrübe canlı müzik kullanılmış. Ara sıra oyu siyle yine ayakta alkışlanmayı hak edi na kattıkları piyanonun başında Uğur yor doğrusu. Elif Ürse’nin oyunculuğu Çerkezoğlu yer alıyor. nu gereğinden abartılı buldum. Oyun Yok olmak üzere olan ve kendilerine culuk sahnede abartıya kaçtığı zaman miras kalmış bir tiyatro nedeniyle tek inandırıcılığını da yitiriyor bence. rar bir araya gelen beş kadın... O güne Yelda Baskın, “Perde” metnini oku dek sadece seyirci koltuklarında otur duğunda ilgisini çeken 3 unsur olduğu dukları salon onlara miras kalırsa ne nu söylüyor ve ekliyor, “Pek alışılma yaparlar? Bu sorunun cevabını seyretti dık bir miras olan tiyatro ve bu tiyat ğimiz oyunda, tiyatronun koridorların royu ayakta tutma çabasında olan beş da gezinen beş kadın yan yana durma kadın ve komedi unsuru. Bu üç unsur metni uyarlamam için beni harekete geçirdi. Ben sadece kendi hikâyemi anlatma yolunu aradım. Oyun kişilerinin kadınlık kodlarını değiştirmenin ardından tiyatroyla kurdukları ilişkinin gerçekliği ve derinliği üzerine çalıştık. Bu benim ve tüm ekip için önemliydi. Tiyatronun büyüsü, mekânın sınırsızlığı, seyirci ve oyuncunun birliği ile oyundaki kadınlar değişir, dönüşür, evrilir. Çünkü tiyatro dönüştürür, buna çok inanan bir insanım” diyor. Mimari başrolde Yelda Baskın, Müşfik Kenter Sahnesi’nde seyrettiğimiz oyunda, tiyatronun ve sahnenin mimarisini de kullanıyor. Sahnenin zor ama büyüleyici olduğunu belirten Baskın, “Mekâna oyun kurarken saklanacak bir şey yok! benim için seyirciyle gizli bir samimiyet sözleşmesi yapmışız gibi hissettiriyor. Daha önce yönettiğim ‘Seni Seviyorum Türkiye’de de farklı bir biçim ve içerikle de olsa yine böyle açık bir yerleşim vardı” diyor. Yönetmen, “Tuhaf Bir Miras Hikâyesi”nde his olarak, yok olmuş ya da olmak üzere olan, anıtsal tiyatro binalarının bir zamanlar içinde yaşamış, oynamış oyuncuların ve salonu dolduran seyircilerinin de izlerini sürmeyi, onların hafızalarını da oyuna taşımayı istemiş. Bu geçmişi, bu hafızayı da dia gösterisiyle oyunun içinde değerlendiriyor, ama oyunun tam ortasında bir anda sahnede yıkılmış, yakılmış tiyatro binalarını görüyoruz. Sonrasında oyun kaldığı yerden devam ediyor; bu da bazı seyircilerin ne olduğunu anlamamasına neden oluyor. Yelda Baskın, oyunun “Ülkenin çalkantılı gündemini soluyan, ancak üreterek bu dar geçitlerden geçilebileceğine inanan biri olarak tiyatroya, tiyatroyla kurulan sahi ilişkiye, seyir haline, oyun kavramına, seyirci kavramına, birlikte gülme/eğlenme eylemine, kent ve kültür belleğine, iktidar olana, aidiyete, kız kardeşliğe dair soruların içinden geçtiği eğlenceli bir oyun benim için, Tuhaf Bir Miras Hikâyesi” diyor. Oyunda, Munis Düşenkalkar, Defne Şener Günay, Didem Germen, Elif Ürse, İlkin Tüfekçi rol alıyor. Ödüller 3 kadın sinemacıya n Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, 9 Ocak saat 19.30’da Pierre Gallon’un klasik müzik konserine ev sahipliği yapacak. Konserde, J. Haydn’in eserleri çalınacak. n Arter’in Öğrenme Programı, 11 Ocak Cumartesi günü saat 11.30’da Arter Atölye’de düzenlenecek. Program, atölyepikolo’nun kurucuları Aslı Ersoy ve Elif Üngör’ün 46 yaş arası çocuklara yönelik düzenlediği “Sergide Renk Avı” çocuk atölyesiyle başlayacak. Ardından saat 14.00’te İnci Furni’nin ‘’Bir An İçin Durdu’’ başlıklı kişisel sergisi bağlamında, sanatçı eşliğinde düzenlenecek sergi turuyla devam edecek. 25 kişilik kapasitesi olan ve katılımın ücretsiz olduğu etkinliğe, [email protected] adresine eposta gönderilerek kayıt yaptırılabilir. n Tarih Vakfı’nın Ankara Tartışmaları’nda Erdem Sönmez 10 Ocak Cuma günü saat 18.00’de “Kudretli Bir Elin Sihirkâr Teması: Mehmed Fuad Köprülü’nün ‘Türk Tarihi’ni İnşası” başlıklı bir konuşma yapacak. Halen, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Tarih Bölümü’nde görev yapmakta olan, Köprülü üzerine kitap çalışması devam eden Sönmez, “Türkiye’de tarihçiliğin akademik bir disiplin haline gelmesi ve kurumsallaşması süreçlerinde rol oynayan isimlerin başında şüphesiz Mehmed Fuad Köprülü (18901966) gelir” diyor. Babylon’da bu hafta “Şimdi. Burada. Beraber” mesajıyla sezona kapılarını açan Babylon’da bu hafta ilk olarak 10 Ocak Cuma akşamı “Balkan Wedding Party”nin 3’üncüsü düzenlenecek. Konserde Kolektif İstanbul eğlenceli akustik enstrümanları ile yer alacak. BaBa ZuLa ise 11 Ocak’ta “Turkish Psychedelia Night” serisi kapsamında sahneye çıkacak. Aynı gece BaBa ZuLa’yla birlikte Fakı Baba da Babylon’da olacak. Hümeyra Seher Karabol Birsen Kaya İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1021 Nisan tarihlerinde düzenlenecek 39. İstanbul Film Festivali’nin Sinema Ödülleri sahipleri belli oldu. Festivalin Sinema Onur Ödülleri oyuncu Hümeyra ile yönetmen Birsen Kaya’ya, Sinema Emek Ödülü ise yapımcı ve dağıtımcı Seher Karabol’a verilecek. Ödüller, 9 Nisan gecesi yapılacak 39. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde sunulacak. Samsun’da 5 kişi işten çıkarıldı CEMİL CİĞERİM Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nde 25 yılı aşkın süredir yerli ve yabancı “misafir” statüsünde çalışan 1026 sanatçı ve teknik personel, 1 Ocak tarihi itibarıyla 15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı kapsamında sözleşmeli personel olarak istihdam edilmeye hak kazandı. 150 çalışan bu haktan yararlanamadı. Sözleşmesi yenilenmeyenler arasında Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nde çalışan 2 sanatçı, 1 reji asistanı, 1 grafiker ve 1 büro elemanı olmak üzere 5 kişi de yer aldı. Samsun’da toplam 123 kişinin kadroya alınması bekleniyor. Ancak normal şartlarda 1 Ocak’ta imzalanması gereken sözleşmeler henüz imzalanmadı. Sadece işten çıkarılan 5 kişiye yazı gönderildi. İyileştirmeler var Alınan bilgiye göre hak kazanan ülke genelinde 494 Türk sanatçı, 91 yabancı uyruklu sanatçı, 268 teknik personel ile sanatsal büro personeli yanı sıra 178 figüranın maaşlarında da yüzde 20 yıllık bazda ise yüzde 30’a varan iyileşme yapıldı. Yıllık izin, mazeret izni (gebelik, askerlik, yakınlarının vefatı gibi) almaya da hak kazan dılar. 15 Mayıs 2019’da yayımlanan kararnamede, “mevcut çalışanlar sınava tabi olmaksızın kadroya geçer” ibaresi bulunmasına karşın, sözleşmesi yenilenmeyenler bu haktan yararlanamadı. Sözleşmeli personel statüsünden yararlanamayanlara gönderilen yazıda ise “Genel Müdürlüğümüzün 03.01.2020 tarihli ve 320 sayılı yazısına istinaden 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların Ek 8’nci maddesi kapsamında istihdam edilmeniz uygun görülmediği için sözleşmeniz yenilenmeyecektir” denildi. l SAMSUN Çocuklar yarıyıl tatilinde sanatla buluşacak İstanbul Modern, yarıyıl tatilinde 712 yaş arası çocuklara yönelik sanat dolu, hem eğlenceli hem de öğretici bir dizi atölye programı sunuyor. 2031 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek atölyelerde çocuklar müze uzmanlarıyla sanatı yorumlamaya çalışırken, kendi sanatsal üretimlerini de yapacak. Program başlıkları şöyle: “Bir Sanat Çalışmasını Çözümlemek”, “Foto Kolaj”, “Çamurdan Heykeller”, “Geleceğin Mimarları”, “Baskı Resim Atölyesi”, “Resimler ve Kostümler”. Detaylı bilgiye 0212 334 73 12 numaralı telefondan ulaşılabiliyor. CSO’nun asaleti, tenorların uçarılığı İlk gençlik yıllarımda kimi sömestr tatilimi Ankara’da, halamın evinde geçirirdim. O ev bir müze gibiydi benim için. Her yeri kitap ve dergi doluydu. Halam Naşide Koryak, Atatürk Lisesi’nin edebiyat öğretmeniydi. Eniştem Enver Behiç Koryak ise zamanın çok önemli bir çevirmeniydi. Bana bazı çevirilerini armağan eder, sonra da okuyup okumadığımı kontrol ederdi. Örneğin onlardan birisi olan Selma Lagerlöf’ün dört ciltlik “Nils Holgersson’un İsveç Gezisi” üstüne sorular sorardı. Onların evindeki entelektüel ortamdan etkilenirdim. Ben gitmeden önce, görmem gereken tiyatro ve operaların ve dinlemem gereken CSO konserlerinin biletleri alınırdı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndaki konserler benim gibi bir konservatuvar öğrencisi için eğitimin parçası sayılırdı. O salona, sanatçıların düzenine ve ön sıralardaki dinleyiciler arasında yer alan devlet erkânına hayran kalırdım. İstanbul’dan çok farklı gelirdi her şey. Ankara, radyosu, opera ve balesi ve tiyatrolarıyla ayrı bir eğitim merkeziydi benim için. Sonraki yıllarda yazarlığa soyununca da her Ankara’ya gidişimde CSO’yu ziyaret edip arşivindeki bilgilerden yararlandım ve eski üyelerin anılarını dinledim. Türk Beşleri’nin ilk yapıtları CSO’da çalınmıştı. Onların ilk kez gün yüzüne çıkması kim bilir nasıl bir heyecandı. Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Devlet Senfoni Orkestrası’nı nicedir ilk kez İstanbul’da dinledik. Şef Rengim Gökmen’in deneyimli yönetimindeki topluluk, her zamanki disiplin anlayışı içinde, bestecilerin biçemine bağlı çalıyordu. Zorlu PSM sahnesi Konser, Zorlu PSM Turkcell sahnesinde yer aldı. Bu sahne akustik donanıma sahip olmadığından solistlerin ve çalgı gruplarının önüne mikrofonlar konuyor. Solistler, İtalya’dan özel olarak Zorlu yönetimi tarafından getirtilmiş dört tenordu. Tenorların bir arada solo yapmaları ünlü “3 Tenor” ile popüler olmuştu: José Carreras, Luciano Pavarotti ve Plácido Domingo. Her birisi zamanın büyük isimleriydi. Bir araya gelme amaçları Jose Carreras’ı geçirdiği kanser tedavisi ardından yeniden seyircisiyle buluşturmaktı. Carreras, hastalığı sürecinde sesini yitirmiş, tedaviyle tekrar kazanmıştı. İşte onu yeniden sahneyle, izleyicisi ile buluşturmak için meslektaşları böyle bir grup kurmuştu. Sonra yıllar içinde 3 tenorlu, başka popüler dinletiler yaygınlaştı. Bizim dinlediğimiz 4 tenor (Cosenza, Serra, Paris ve Palmia) ise güzel müzik yapmak, yumuşak söylemek bir yana, alabildiğine bağırıyor ve yer yer detone oluyorlardı. İyi ki arada orkestranın çaldığı opera uvertürleri, intermezzi, Köçekce ve Mavi Tuna valsi gibi yapıtlar vardı. Tenorların özgeçmişlerini okuduğunuzda, henüz bir yıllık deneyimleri bile olmadığını, bu gösteriye daha 2019’da başladıklarını gördük. Değerli şefimiz ve o tarihi orkestramız bu solistlerden çok daha iyisine layıktı. Konserin kalitesi onlarla yükseldi. Operet ya da popüler opera şarkıları deyip hafife almamalı, onları da nitelikli yorumcular seslendirmeli. Zorlu salonunu dolduran ve standardın çok üstünde fiyatlarla bilet almış iki bin kişiye yakın dinleyici, her koşula karşın uzun alkışlarla coşkuyu ne kadar özlediğini gösterdi. Çankaya’da yeni yılın ilk sergileri Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nin yeni yılın ilk etkinliğinde genç sanatçı Fatih Kahya’nın 11 Ocak’ta başlayacak “Atölyeden Notlar” adlı kişisel resim sergisine yer alıyor. Çağdaş Sanatlar Merkezi ise 5 Şubat’a kadar Genco Gülan’ın “Soyut Arkeoloji” başlıklı sergisine ve Macaristan Büyükelçiliği’nin öncülüğünde düzenlenen “Porselene Nakşedilmiş Kültürler” sergisine 715 Ocak tarihleri arasında ev sahipliği yapacak. İDSO’dan iki gün üst üste konser İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) 10 Ocak Cuma akşamı (20.00) Caddebostan Kültür Merkezi’nde mızraplı tambur sanatçısı Murat Salim Tokaç’a eşlik edecek. İDSO sahneye orkestra şefi Hasan Niyazi Tura yönetiminde çıkacak. Konserin tekrarı, 11 Ocak Cumartesi günü ise Özel Sezin Okulu’nda (Çekmeköy) saat 20.00’de “Eğitim Konseri” olarak yapılacak. Konserlerde Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Sihirli Flüt Uvertürü”, Joseph Haydn’ın “88. Senfoni, Sol Majör” ve “Senfoni için düzenlenmiş saz eserleri” icra edilecek. Murat Salim Tokaç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle