10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 8 OCAK 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER/YORUM Peyderpey asker yollamak ve iç savaşta taraf olmak Türkiye, Libya’ya peyderpey asker yolluyor. Bunu da meşru iktidarı desteklemek, istikrara katkı sağlamak, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını korumak için yaptığını açıklıyor. Fakat bu adımı atarken, aynı zamanda Libya’daki iç savaşta da taraf oluyor. Bir başka devletin iç siyasetinde taraf olmanın, Mısır’da ve Suriye’deki sonuçlarından ders çıkarmadığı için de aynı adımı atıp farklı netice beklemek mümkün görünmüyor. Nedenlerini tartışalım. Öncelikle belirtelim. Türkiye’nin gecikmeli de olsa, doğru, haklı, meşru bir adım atarak Libya’yla deniz yetki alanları konusunda mutabakat muhtırası imzalaması yerinde bir hamledir. Libya’daki iç savaşta taraf olması yanlıştır. Çünkü yurttaş kimliğinin, ulus bilincinin değil, etnik aidiyetlerin, mezhepsel mensubiyetlerin öne çıktığı bir coğrafyada, alt kimlikler üzerinden saflaşmanın, aşiret ve kabile boyutuna indiği bir ülkede, iç çatışmalarda saf tutmak, Türkiye için olumsuz sonuçlar doğurur.   ABD’nin planlarında üçe bölünen, şimdiki halde ikiye bölünmüş olan Libya’da, Türkiye açısından doğru olan, hiçbir tarafa açıktan bağlanmamaktır. Tüm taraflarla ilişki kurmaktır. Çatışan tarafları uzlaştırmaya, barıştırmaya çalışmaktır. Libya’da ABD de, Rusya da, Fransa da, çatışan tüm taraflarla ilişki içindeler. Kimiyle açıktan, kimiyle gizli temas halindeler. Türkiye ise bir tarafın karşısında, diğer tarafın yanında. Bu yanlıştır. Türkiye’nin sonraki adımı ne? Türkiye, Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ni ve Başbakan Fayez el Sarraj’ı desteklerken, karşı taraftaki Halife Hafter’i Rusya, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri desteklemektedir. Rusya’nın Türkiye’nin enerji tedarikinde, dış ticaretinde, S400 hava savunma sisteminin alımıyla birlikte (ki doğru bir hamledir) savunma ve güvenlik politikalarında artan ağırlığı dikkate alınırsa, Rusya’yla Libya nedeniyle yaşanabilecek bir gerilimin, Türkiye’ye maliyetinin ağır olacağı görülür. Libya, Türkiye açısından sınır ötesi bir ülke değildir. Denizaşırı bir ülkedir. O nedenle askeri açıdan lojistik, tedarik, ikmal, cephe gerisi anlamında, Suriye’ye, Irak’a benzemez. Sıkıntılıdır. Suriye’de, Irak’ta cephe gerisi Türkiye’nin kendi topraklarıdır. Libya’da böyle değildir. Acaba sonraki adım Türkiye’nin Libya’da üs kurması mıdır? Gönderilecek askeri gücün sınırı, kapsamı, miktarı, zamanı, Cumhurbaşkanı tarafından belirleneceği gibi, içerik açısından da tezkere, son dönemde TBMM’den geçen en kapsamlı tezkerelerden biridir. Libya, Türkiye’nin asker yolladığı 13. ülkedir. BM ve NATO kapsamında değil, Türkiye’nin tek başına aldığı kararla asker yollaması açısından ise ilktir, önemlidir.      Almanya’nın başkenti Berlin’de, önümüzdeki haftalarda Libya zirvesi toplanacak, çatışan tüm taraflar masada olacaktır. Böyle bir zirveye Libya’yla olan tarihsel, siyasal, toplumsal bağları nedeniyle Türkiye’nin öncülük etmesi, ev sahipliği yapması gerekirken Türkiye, iç savaşta taraf olarak, bu fırsatı kaçırmıştır.   Kısacası, Mısır ve Suriye’deki hatalardan ders çıkarmamak, Libya’da Türkiye için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Atatürk’ün dediği gibi, “Tarih, ihtiyatsızlar için, merhametsizdir”. 8 OCAK 2020 SAYI: 34426 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:51 06:34 06:55 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:22 13:15 15:37 08:03 13:00 15:25 08:22 13:23 15:52 Akşam 17:59 17:46 18:14 Yatsı 19:25 19:11 19:36 ‘Kanal’ atışmasıİBB Sözcüsü Ongun’un ‘çekildik’ tweet’ine Katarlı işadamı yanıt verdi İBB Sözcüsü Ongun’a ‘arsa hesabından yaptığı Çince pay almaya devam ederiz’ yanı laşımda, “Dünya deniz ticareti tı veren Katarlı medya patronu el Haşimi’ye CHP’li Meclis Üyesi Ataman Arapça twe nin en önemli merkezlerinden biri olan İstanbul, İstanbul Kanal Projesi ile daha hızlı ve daha ekonomik bir ticaret kanalı ha et atarak “O arsalarda tarım line gelecek” dedi. İstanbul Bü yaparsınız ancak” dedi. yükşehir Belediyesi (İBB) Sözcü Arap şirketlerin çevresinde yüzlerce dönüm arazi satın aldığı Kanal İstanbul pro sü Murat Ongun da, Twitter’dan yaptığı Arapça açıklamada, büyükşehir belediyesinin projeden çekildiğini tekrarladı. Ongun, jesi ile ilgili tartışmalar Twitter Arapça yaptığı paylaşımda “İBB, üzerinden sürdü. Kanal İstanbul protokolünden Cumhurbaşkanlığı İletişim Baş çekilmiştir. İlgilenenlere duyuru kanı Fahrettin Altun, Kanal İs lur” ifadelerini kullandı. tanbul projesine ilişkin Twitter Payitaht Abdülhamit, Diriliş Er tuğrul dizilerini Arapçaya çevirerek yayımlayan ALNOOR TV’nin Katarlı sahibi Abdullah bin Ahmed el Haşimi de Ongun’un tweet’ini alıntılıyarak “Yine kanal etrafında arsa almaya devam edeceğiz, Türkiye ekonomisine destek vermeyen devam edeceğiz” dedi. CHP’li İBB Meclis Üyesi Nadir Ataman ise Katarlı medya patronunun tweet’ini alıntılayarak Arapça paylaşımda bulundu. Ataman, “Biz de size Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız. İstanbul’un rantını yedirmeyeceğiz, arsalarınızda tarım yaparsınız ancak” dedi. l İç Politika PATLAMADA IKI BACAĞINI KAYBEDEN LISA ÇALAN IŞTEN ATILDI ‘O kadar da değil’i çok yaşadık’ ZEHRA ÖZDİLEK Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda, 7 Haziran seçimlerine iki gün kala düzenlenen ve yüz binlerce kişinin katıldığı HDP seçim mitingi, art arda patlayan iki bombayla kana bulanmıştı. 5 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı patlamada sinema sanatçısı Lisa Çalan da iki bacağını birden kaybetti. Çalan, geçirdiği ameliyatlar sonrasında Türkiye’de maliyeti fazla olan protez bacaklar için Almanya’ya gitti. İhtiyacı olan 400 bin TL ise yardım kampanyası ile toplanmıştı. Belediyenin kültür ve sosyal işler daire başkanlığında, Lisa Çalan da dahil olmak üzere 8 kişinin görevine son verildi. İşten çıkarılanlara yapılan sözlü açıklamada “bu kadrolara ihtiyaç olmadığı” ifade edildi. Görevine son verilenler arasında müzik, tiyatro sanatçıları ve doğum iznine ayrılan bir kişi de bulunuyor. İşten atılmasına ilişkin gazetemize konuşan Lisa Çalan, işten çıkarıldığını cuma günü bir arkadaşından öğrendiğini söyleyerek belediyeden kendisini arayan olmadığını belirtti. Kendilerine düzgün bir gerekçenin sunulmadığını söyleyen Çalan, “Düzgün bir gerekçe yok yani. Ben terör mağduruyum. Onun dışında adalet arayışım vardı. 4 yıl boyunca sü Lisa Çalan ren bir mahkeme sürecim vardı. Galiba onların adalet anlayışında şöyle bir çizgileri var: Haziran patlamasına ilişkin sanıklar ceza aldı, Lisa da tazminatını aldı, artık hayatını devam ettirebilir. Adaletlerini böyle sağlıyorlar. Bir taraftan adaletli görünüyorlar, bir taraftan da ‘artık bu kızın böyle bir işe ihtiyacı yok, her şey yapıldı zaten çalışmasa da olur. Sigortası olmasada olur” diye konuştu. İşten çıkarılacağını hissettiğini dile getiren Çalan, “Patlama sonucu yargılananlar ceza aldı. Kazanılan davayla atılacağımı hissediyordum. Ama çevremdekiler ‘yok ya o kadar da değil abartıyorsun’ diyorlardı. ‘O kadar da değil’ hikâyesini biz çok yaşadık. İşe girdiğim de bambaşka bir belediye vardı şimdi bambaşka bir belediye var. Formatı değişti. Benim bu işe ve sigortaya ihtiyacım vardı. Kirada oturuyorum. Seyahat etmek zorundayım. Tabii işten atılan diğer arkadaşlar gibi ben de ayakta durmasını bileceğim ve bir yolunu bulacağım. Ama adaletsiz bir durum var bunu söylemek lazım” ifadelerini kullandı. Dava açacak Çalan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sigortam olmadığı için sağlık tedavimi nasıl sürdüreceğimi bilmiyorum. Dava açacığım. Mahkeme salonlarından kurtuldum dedim ama başka bir adalet arayışına gireceğim. Derin bir boşluk oluştu. Diğer arkadaşlarımdan farklı değilim. Toplam 8 kişi atıldık. O arkadaşlar mahkeme kararıyla işine dönen insanlardı. Biri doğum izninde. Benim onlardan hiçbir farkım yok. Mağduriyet anlamında aynı mağduriyeti yaşıyoruz. Sadece koşullarımız farklı, iki bacağım yok. Adalet peşinde yıllarca koştum. Tek fark budur belki de.” l İSTANBUL CHP’li Bulut, halk sağlığının büyük tehlike altında olduğuna işaret etti: Aşı reddi sağlığı tehdit ediyor CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, 2011’de aşı reddi nedeniyle aşı olamayan çocuk sayısının 183 iken, 2017’de bu rakamın 23 bine ulaştığını söyledi. “Aşı reddi, 6 yılda 129 kat art Bulut tı” diyen Bulut, halk sağlığını tehdit eden aşı reddinin televizyon ekranlarında reytinglere malzeme yapıldığını belirtti. CHP’li Bulut yaptığı yazılı açıklamada; son günlerde halk sağlığını tehdit edecek şekilde TV ekranlarında aşının konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından tartışıldığını belirtti. Uzmanlığı ol mayan bu alanda ehil olmayan kişilerin tartışma programlarına çıkarıldığı ve aşı reddine yönelik propaganda yaptırıldığına dikkat çeken Bulut, “Halk sağlığı reytinglere malzeme edilmektedir” dedi. Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağıran Bulut, şunları söyledi: “Aşı reddi, sadece aşı yaptırmayanları değil, bütün toplumu yakından ilgilendirmektedir. Aşılanmamış her bebek, topluma salgın hastalıkları yayma riski taşımaktadır. Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları temsilcileri yerine her konuda fi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK kir beyan eden popülist isimlerin her akşam ekranlara çıkarılması ve yalan yanlış bilgilerin kamuoyuna empoze edilmesi halk sağlığı açısından tehlikelidir. Medyayı bir an önce sorumlu yayıncılık ilkelerine uymaya davet ediyoruz. Bu konuda asıl görev Sağlık Bakanlığı’na düşmektedir. Bilimsel verilere dayanmayan, gerçeği yansıtmayan bilgilerin yaygınlaşması önlemelidir.” Bulut, ölümcül olabilen kızamık vakasının Türkiye’de 2016 yılında 9 vakayla sınırlı kalırken, 2018 yılında 662’ye 2019’un ilk 8 ayında ise 2 bin 391’e çıktığını belirtti. l ANKARA / Cumhuriyet [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 12 YIL SONRA KIRIĞA BAKILACAK Bir garip karar daha SEYHAN AVŞAR Avukat Muammer Öz’ün iki polis tarafından “haydar” adı verilen sopayla öldüresiye dövülmesine ilişkin yerel mahkemenin verdiği karar, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Daire, avukat Öz’ün yaralanmasına ilişkin dosyada yer alan iki farklı rapor arasında çelişkiler olduğunu belirtti. Yargıtay, olay nedeniyle avukat Öz’de kemik kırığı oluşup oluşmadığını, oluştuysa bunun düşme mi yoksa sert veya künt bir cismin etkisi sonucu mu meydana geldiğine ilişkin Adli Tıp Kurumu (ATK) İhtisas Dairesi’nden yeni bir rapor alınmasını istedi. Olay, 29 Temmuz 2007 tarihinde yaşandı. O dönem İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) avukatlığını yapan Muammer Öz, akrabaları ile Kadıköy Moda’da piknik yaparken yanlarına polisler Bülent Okumuş ve Uğur Yıldırım geldi. Dava dosyasına giren ifadelere göre, taraflar arasında “kimlik gösterme” tartışması yaşandı. Polisler, araçta bulunan ve “haydar” adını verdikleri sopayla Öz’ü darp etti. Olay yargıya taşındı. Avukat Öz polislerden, polisler ise Öz’den şikâyetçi oldu. ‘İşkenceden ceza verilmeli’ Polisler ve avukat Öz hakkındaki dava, ayrı mahkemelerde açıldı. Öz’ün avukatlarının birleştirme talebi bir türlü kabul edilmedi. Dosyada karar verildi. Ancak Yargıtay davaların aynı mahkemede görülmesine hükmederek kararı bozdu. Yargıtay, ayrıca sanık polisler hakkında “işkence” suçundan ceza verilmesi gerektiğini de belirtti. Ardından iki dosya aynı mahkemede görülürken 10 yıl sonra karar verildi. Yargıtay’ın işkence suçundan ceza verilmesi gerektiği yönünde kararı dikkate almayan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık polisler Bülent Okumuş ve Uğur Yıldırım’a, “kasten yaralama suçundan, 2’şer yıl 11’er ay hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca, polislere, avukat Öz’e yönelik hakaretten 1860’ar lira adli para cezası verdi. Karar 2. kez bozuldu Verilen karar, bu kez Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Daire, avukat Öz’ün darp edilmesine ilişkin ATK Fatih Şube Müdürlüğü’nce 31 Temmuz 2007’de düzenlenen raporda, Öz’ün burun kırığının olduğu ve basit tıbbi bir müdahale ile giderilemeyeceği görüşüne yer verildiğini aktardı. Daire, ATK Kadıköy Şube Müdürlüğü’nün 16 Ağustos 2007 tarihinde düzenlediği raporda ise Öz’ün yaralanmasının basit tıbbi bir müdahale ile giderilebileceği şeklinde görüş bildirdiğini aktardı. İki rapordaki çelişkiye dikkat çeken Yargıtay, tüm tedavi evrakları, film, grafikler ve raporlar ile ATK ihtisas dairesinden çelişkileri giderecek yeni bir rapor alınması gerektiğini belirtti. Öz’ün yaralanmasının basit tıbbi müdahalelerle giderilebilir nitelikte olup olmadığının, Öz’de kemik kırığı oluşup oluşmadığının, oluştuysa söz konusu kırığın düşme sonucu mu yoksa sert bir cisimle vurulması sonucu mu oluştuğuna ilişkin kesin raporun alınması gerektiği şeklinde hüküm kuruldu. l İSTANBUL BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yıldırım. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 2/ Açık alanlardan ve kalabalık 1 2 3 yerlerden aşırı derecede 4 5 korkma. 6 3/ Dili tutulmuş, konuşa 7 8 maz hale 9 gelmiş... “Çok 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sarhoş” an 1 G A RMON İ İ lamında argo 2 A N A K A L E Ş sözcük. 4/ Ana 3 D Ü M B E L E K dolu Selçuklu 4 ları döneminde 5 ortaya çıkan esnaf örgütü... Neodim elementinin simgesi. 5/ Divan şiirinde 6 7 8 9 UR AY I T P L İ ED N İ NE K MAÇ Ş E R ALAT İ N İ E OR L AMA S STER İ L TE sevgilinin kirpiği için kullanılan mazmun... Yeniçeri kışlası. 6/ Eski bir Türk sanatı olan kâğıt oymacılığına verilen ad... Sebze bahçesi. 7/ Önü hendekli siper... Alaca, iki renkli. 8/ Ortaoyununda taklitçi... Bir nota. 9/ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konargöçerlerin kıl çadırların dan oluşan yayla yerleşmesi... Dantel ya da yün örmekte kullanılan kısa şiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mürver ağacına verilen bir başka ad. 2/ Bilgili, haberli... Divan şiirinin ölçüsü. 3/ Vladimir Nabokov’un, filme de aktarılan bir romanı.. Holmiyum elementinin simgesi. 4/ Utanç duyma... Bilinen en hafif element. 5/ İçyüz... Bir etkinliğin geçici olarak dur durulduğu süre. 6/ “Ufuklar” anlamında eski sözcük... Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 7/ Kısa yazı... Düz ve geniş arazi. 8/ Mor kadife üzerine sırma ile ka bartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi ya da örtü. 9/ Kale komutanı.... Şebeke.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle