10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL 27 OCAK 2020 PAZARTESİ 5 Ayrıntılar Biri niye hepimizin babası olmak ister? Bizde devlet hep “baba”dır. Erkek egemen dilin göstergesidir bu. Aynı zamanda halkın itirazını engelleyen bir tariftir de: babaya karşı gelinmez! Oysa babanın şefkatli, haklı, adil olduğuna dair elimizde hiçbir veri yoktur. Hatta tersine pek çok örnek bulunur. Maalesef devlet hep kutsaldır. Bu yüzden de devletle yurttaş arasındaki ilişkide hep devlet haklı sayılır. Oysa devlet dediğimiz bir organizasyondur. Eğer sağlıklı işlese herkesin uyumlu, huzurlu yaşamasını sağlayacak bir mekanizmadır. Bizde mafya liderlerine de baba denir. Onlara da yaptıkları tüm pis işler göz ardı edilerek bu sıfat verilir. Hiçbir gerçeği olmayan efsaneler uydurulur. “Kötülerden, zenginden alır, fakire verir” türü söylencelerdir bunlar. Orada da baba kutsaldır. Kabaca “hem döver hem söver”. Sorgulanmaz. Doğruyu bilir. Gereğinde şiddet uygular, bu da meşru sayılır. Cumhuriyetin Çoban Sülü’sü! Süleyman Demirel “baba” idi! Bir tür kurtarıcı olarak konmuştu toplumun önüne. Devletin şefkatini(!) simgeliyordu. Yurttaş yoktu aslında orta yerde, bildiğimiz kullardan oluşan kalabalığın babasıydı o. Diğer sıfatı “Çoban Sülü” idi. Tam da bize uygun tariftir bu. Koyunlardan oluşan kalabalığı güdüyordu. Güruh güdülmekten hoşlandığını kaç seçim gösterdi. Elinde fötr şapka, kendince hitabıyla, o yarattığı “baba” imajı uzun yıllar iş gördü. Darbelerle devrildi, düştü kalktı, yine de geldi. Nedense bu demokrasi başarısı sayıldı. Oysa her darbenin oluşumunda Demirel siyasetinin payı vardı. Demirel son döneminde günah çıkardı. Cumhurbaşkanlığı döneminde Cumhuriyete, laikliğe sahip çıktı. Bu tutumundan dolayı eski muhalifleri bile alkışlar oldu onu. Oysa düzenin mimarı o idi. Bana sorarsanız Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının katilidir. Asla hayırla anmam. Yalnız şunu söylemeliyim, Demirel, kör topal işleyen demokrasi içinde yaratılan bir “baba” idi. Tarikatların, cemaatlerin önünü açtı, her tür popülizmi yaptı, tiksindirici Amerikancıydı. Hepsi doğru. Yalnız Cumhuriyet içinden bir figürdü. Elbet buna da şükür diyecek halimiz yok. Ve Baş Yüce! RTE geçen günlerde babalığını ilan etti. Herhalde geri kalmış toplumlarda görülen “kurtarıcı, kahraman” arama hastalığını iyi biliyor ki, buraya soyunmayı uygun gördü. Yıkılan Cumhuriyetin yerine tek adam düzenini kurdu. Artık ondan habersiz kuş uçması bile mümkün değil memleketimizde. O halde neden “baba” olduğunu ilan etmesin ki? Yalnız sorun şu ki, RTE “milletim” dediği kesimin babası oluveriyor da, bir türlü kalanları ıslah etmek mümkün görünmüyor. En az yüzde elli böyle bir babadan ya hoşnut değil ya da kabul etmiyor. Ayrıca ben ve benim gibi pek çok kimse, birinin bu “baba” olma arzusunu anlamış da değiliz. RTE’nin babalığı Çoban Sülü’den farklı. Biri Cumhuriyetin içinden konuşuyordu. Kavramları berbattı ama Cumhuriyetle bugünkü anlamda çatışmıyordu. Oysa RTE kendini “Baş Yüce” olarak görüyor. Bir tür Tanrısal işaretle o noktada olduğunu düşünüyor. Ortadoğu’ya özgü tek adam düzenlerindeki hâkimiyeti, gücü istiyor. Bunu tam anlamıyla, mutlak başarması mümkün olmadığı için de şiddete başvuruyor. “Yargıya talimat verdik gereğini yapacaklar”, “Din bize değil biz ona uyacağız” türü söylemler hep bunun göstergesi. Yani takındığı her tutum kafasındaki siyasal İslam anlayışının uzantısı! İdeolojik! Bu babayı iyi tanıyın. Göçük altında kalan ülke Elazığ depreminden sonra “devlet baba”nın halini gördük. Biçare halde. Küçücük şehirde bile çözüm üretemez halde. Sala vermek, ceset torbası dağıtmak dışında hiçbir becerisi olmayan bir babanın elindeyiz. Yarın olacak İstanbul depreminde belki yüz binler ölecek, şehir yerle bir olacak! Böyle bir depremin ardından hiçbir şey yapılamaz. İktisadi olarak çöker ülke. Egemenliğini de kaybeder. İşgal edilir. Gerçek bu. O vakit “Baş Yüce” ne işe yarar göreceğiz? Eğer hayatta kalırsak... Bu ülke acımasız bir baba elinde! Asla duymak istemediklerini dile getirenlere tahammülü olmayan bir baba bu! Çok öfkeli. Aslında çaresiz. Görüyor ki bu büyük bir felaketin eşiğinde ve çözümsüz. Bir yandan rant üretmek zorunda iktidarını sürdürmek için, öte yandan çevresi sarılmış halde. Hırsını da çocuklarından(!) alıyor. Çünkü gücü onlara yetiyor. Hakikat şu: Koca ülke cehaletin yarattığı göçük altında kaldık. Sahi sesimizi duyan var mı? Cumhurbaşkanlığı geri adım attı İptal edilen basın kartları kullanımda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, aralarında gazetemizin eğitim muhabiri Ozan Çepni’nin de bulunduğu, basın kartını iptal ettiği gazetecilerin kartlarını kamuoyundan gelen tepkilerin ardından kullanıma açtı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Gazetemiz muhabiri Ozan Çepni’nin, BirGün ve Evrensel gazetesi çalışanlarının ve uluslararası ve yerel medyada çalışan gazetecilerin iptal edilen basın kartları yeniden kullanıma girdi. Başkanlık 24 Ocak günü herhangi bir gerekçe göstermeden çok sayıda gazetecinin basın kartını iptal etmişti. Öte yandan CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek konuyu Meclis’e taşıdı. Tanrıkulu, “Basın emekçilerinin kartları ‘Basın Kartı Yönetmeliği’nin hangi maddelerine göre iptal edilmiştir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet CHP lideri Kılıçdaroğlu, Elazığ depremiyle ilgili birlik ve beraberlik çağrısı yaptı Polemiğe dikkat uyarısıAyrıntılar Ayrıntılar İMAMOĞLU’NDAN TUNCELI’YE ZIYARET İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu, deprem felaketini yaşayan Elazığ ve Malatya’nın ardından dün depremi yakından hisseden Tunceli’yi ziyaret etti. Burada Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu’nu makamında ziyaret eden İmamoğlu, “Depremle yaşayan bir ülkeyiz. Bütün coğrafyaları kapsıyor ama açıkçası bu konuda başarılı da değiliz. Çünkü, tedbiri alabilmiş bir ülke olamadık. Bunun içinde belediyelerin de suçu var, yönetimlerin, hükümetlerin de kusuru var. İnşallah bundan sonra, daha hızlıca tedbir alan ve önceliği bu konu olan bir ülke olmayı başarırız” dedi. Tunceli’nin kendileri açısından özel bir şehir olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Özgün bir tarzınız var. Daha önce, Beylikdüzü’nde de beraber olduk. İnşallah Tunceli’ye güzel hizmetler sunarsınız. Biz de yanınızdayız. İstanbul, bütün Türkiye’ye el uzatmak mecburiyetinde olan bir şehirdir. Doğusubatısı, kuzeyigüneyi fark etmez. Her yörede bir izi olmalı. O sorumlulukla da belediye hizmetlerini yapıyoruz. İnşallah güzel işbirliklerimiz olur” diye konuştu. Maçoğlu da ziyaretten dolayı teşekkürlerini ileterek, “İBB’yle diyalog içerisindeyiz. Önümüzdeki dönem bir daha bu şehre geldiğinizde daha kapsamlı bir programla bir araya geleceğiz. Bizim de deprem sürecinde Elazığ’da, Malatya Pütürge’de birkaç mühendis arkadaşımız araştırma yapıyor. Ülkemiz, fay hatlarının çok yoğun olduğu bir ülke. Bu anlamıyla geçmişteki yapılaşmadan tutun, birçok alanda sorunlar yaşanıyor. Biz de fay hattı olan bir şehiriz. Ona uygun bir halk eğitim çalışması olması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa bugünden, geçmişte yapılan yapılara müdahale etme imkânımız yok. Onları yıkıp geçemezsiniz. Her gittiğimiz yerde eğitimsizliği görüyoruz. Bu eğitimler üzerine biraz kafa yoracağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Doku ailesi ile görüştü İmamoğlu eşi ile birlikte 5 Ocak’tan bu yana kendisinden haber alınamayan üniversite öğrencisi, 21 yaşındaki Gülistan Doku’nun ailesini de ziyaret etti. İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu, endişeli bekleyişleri süren aileye üzüntülerini bildirdi. İmamoğlu, İstanbul’dan gelen bir ekibin arama çalışmalarına katıldığını belirtirken, anne Bedriye Doku, “Ben bir anneyim. Bize yardım edin. 22 gündür biz burada her gün ölüyoruz. Sizin elinizden ne geliyorsa yardım edin” dedi. İmamoğlu da acılı anneye “Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Takip de ediyoruz” yanıtı verdi. l İç Politika Deprem bölgesinde bulunan bakanlar, Diyanet’in çalışmalarını anlattı: Manevi rehberler İYİ PARTİ LİDERİ AKŞENER: Akşener AYRIŞMASIZ ŞEKILDE HERKES BURADA Deprem bölgesi Elazığ ve Malatya’ya giden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğu bir dönem ve bunu da Türk milleti gösterdi. Hiçbir siyasi ayrışma göstermeden herkes burada ve bir ipin ucundan tutmaya çalıştık, hep birlikte. İnşallah bu acılar bir daha yaşanmaz” dedi. Akşener, Elazığ’da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından dün bölgeye gitti. Elazığ ve Malatya’da depremzedeleri ziyaret eden Akşener, arama kurtarma çalışmaları ile hasara uğrayan bölgeler hakkında da bilgi aldı. Öncelikle Malatya’nın Doğanyol ilçesinde depremzedelerle bir araya gelen Akşener, Gökçe Mahallesi’nde kurulan bir çadırı da ziyaret etti. Yurttaşları dinleyen Akşener, geçmiş olsun dileklerini ileterek, depremde hayatını kaybedenler için dua etti. Daha son ra gazetecilere açıklamalarda bulunan Akşener, bölgede ziyaretlerini sürdüreceğini belirterek, önceki gün telefonla konuştuğu bir depremzedenin hem çocuğunu hem eşini kaybettiğini anlattı. Tüm Türkiye’nin deprem bölgesine yardım için birleştiğini belirten Akşener, “Taziye ziyareti yaptık. Başsağlığı diliyorum bütün kayıplarımıza, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. İktidar partisi elbette devleti yönetiyor, o imkânlarıyla buraya geldi. Millet İttifakı’nın CHP’den seçilmiş olan büyükşehir belediye başkanları buraya geldiler. Biz de teşkilatlarımızı, gönüllülerimizi harekete geçirdik. Birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğu bir dönem ve bunu da Türk milleti gösterdi. Hiçbir siyasi ayrışma göstermeden herkes burada ve bir ipin ucundan tutmaya çalıştık, hep birlikte. İnşallah bu acılar bir daha yaşanmaz” dedi. l İç Politika İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, dün Elazığ’da deprem bölgesinde incelemelerde bulundu. İncelemelere üç bakanın yanı sıra Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da katıldı. Elazığ Valiliği’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Bakan Soylu, “Şu anda Mustafa Paşa Mahallesi’ndeki son vatandaşımız da enkazın altından çıkartıldı. Aramakurtarma faaliyeti bitti, tarama faaliyetlerimiz başladı. Diyanet İşleri’nin temin ettiği hocalar, manevi rehberler vasıtasıyla hem Malatya ve hem Elazığ’da özellikle depremden etkilenen vatandaşlarımıza destek ve yardımcı olmak üzere çalışmalar devam ediyor. Milli Eğitim Bakanımız da geldi. O da bir koordinasyon yaptı. Rehber öğretmenler vasıtasıyla tüm çocukların taranmasına başlandı” dedi. Soylu, yardımların AFAD eşgüdümünde sürdüğünü belirterek şöyle konuştu: “Türkiye’den şöyle bir talebimiz var; AFAD yönlendirmeyi yapmadan kimse Malatya ve Elazığ’a kendi başına bir şey göndermesin. Burada lojistik grubumuz hazır ve sevki yapmaktadır.” Elazığ merkezde 400 rezerv konutun bulunduğunu söyleyen Kurum, bu konutları vatandaşlara verebilecek durumda olduklarını aktardı. Erbaş: Yaşananlar imtihan, ölüme hazır olmak gerek Öte yandan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Elazığ’da meydana gelen depremde yaşamını yitirenlerin yakınlarına taziyede bulundu. Depremde vefat edenlerin şehit olduklarını belirten Erbaş, “yaşananların imtihan olduğunu” ve “ölüme her an hazır olmak gerektiğini” ifade etti. Erbaş, Zilzal Suresi’nde kıyametin “zelzele” kelimesi ile anlatıldığını aktararak, depremin kıyametin bir alıştırması olduğunu ve depremden, diğer afetlerden dersler alınması gerektiğini vurguladı. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ’da yaşanan deprem felaketinin ardın dan tüm Türkiye’nin bölgeye eğildiğini belirterek LEYLA KILIÇ “Farklılıklarımız olabilir ama bir yerde felaket yaşanıyorsa hep beraber bölgeye yardımlar yapmaya ça lışıyoruz. Böylesine acı bir günü yaşadı ğımız bir ortamda katı siyasi polemik lerden uzak durmamız lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, dün İstanbul Suri çi Grubu’nun düzenlediği İstanbul Toplantıları’na katıldı. Kılıçdaroğlu’na CHP İstanbul milletvekilleri Akif Ham zaçebi, İlhan Kesici, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Sarı yer Belediye Başkanı Şükrü Genç de eş lik etti. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, Elazığ merkezli yaşanan depremde ya şamını yitirenlere rahmet dileyerek ya ralılara geçmiş olsun temennisinde bu lundu. Depreme karşı önlem almanın herkesin görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Deprem bizim yaşamımı zın neredeyse ayrılmaz bir parçası ol du. Depreme karşı önlem almak da he pimizin ortak görevi. Onu veya bunu suçlayarak, ötekileştirerek değil. Böyle sine acı bir günü yaşadığımız bir ortam da böyle katı siyasi polemiklerden uzak durmamız lazım” dedi. Elazığ ve çevre illere partililerin gönderildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, “İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın, Mersin ve Adana büyükşehir be lediye başkanları görevle bölgedeler. Ekrem Bey, o bölgeye gitti, diğer arka daşlarım da hem insan olarak hem mal zeme olarak bölgeye yardım götürdüler. Zaman zaman kendi aramızda kavgalar ederiz, tartışırız ama böyle bir felaketle karşılaştığımızda toplumun her kesimi beraber, birlik içinde bölgeye yardım yapıyor. Farklılıklarımız olabilir, fark lı görüşlerimiz olabilir ama bir yerde fe laket yaşanıyorsa hep beraber, hani ta sada ve kıvançta beraber olmanın getir diği güzellik içinde bölgeye yardımlar yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu. 5 soruna 4 aşamalı strateji Türkiye’nin 5 temel sorunu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğitim, dış politika, ekonomi, toplumsal barış ve demokrasi. Bölgemiz ateş çemberine döndü. Tasada ve kıvançta birlikte olmalıyız. Yaşadığımız bölge, kimliklerimiz, inançlarımız, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama bayrağımız bir, vatanımız bir. Aynı bayrağın altında, aynı vatanda huzur içinde birlikte yaşayabilmeliyiz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin 4 aşamalı bir strateji izlemesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bu stratejinin birinci ayağı demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğüdür. Herkesin can ve mal güvenliğinden hukuk önünde emin olduğu bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. İkinci önemli ayak Türkiye’nin üretmesidir. Üçüncü strateji güçlü bir sosyal devlet. Birimiz çok zengin, birimiz açsak orada huzur olmaz. Bir dördüncü strateji var, bunun asla unutulmaması lazım, sürdürülebilirlik. Bunların sürdürülmesi lazım” dedi. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması gerektiğini de söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin İran, Irak, Suriye ile acilen bir araya gelmesi lazım. Ortadoğu’ya barışı ve huzuru getirmemiz lazım” dedi. Konuşmaların ardından Suriçi Grubu Derneği Başkanı Nedim Abi, Kılıçdaroğlu’na plaket verdi. l İSTANBUL Demirtaş’tan deprem için geçmiş olsun mesajı Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu olduğu Edirne Cezaevi’nden Elazığ’da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremden etkilenenlere sosyal medya hesabı üzerinden mesaj gönderdi. Demirtaş mesajında, “Eminim ki tüm halkımız yüksek bir duyarlılıkla dayanışmasını sürdürecektir. Depremin vurduğu yerlerdeki tüm hemşerilerime geçmiş olsun. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yararlılara acil şifalar diliyorum” ifadelerini kullandı. l İç Politika ERDOĞAN: DEPREMI DURDURMA ŞANSIMIZ YOK! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ depremine ilişkin sosyal medyada yapılan eleştirilere tepki göstererek “Depre mi durdurma şansınız var mı?” dedi. Erdoğan, Cezayir ziyareti öncesinde Ata türk Havalimanı’nda basın toplantısı düzen ledi. Elazığ depremine ilişkin açıklamalar da bulunan Erdoğan, “Devlet deprem anın dan itibaren tüm imkânlarıyla vatandaşların yanına koştu. İhtiyaç duyulan her türlü per Tebbun Erdoğan sonel, araç, gereç ve teçhizat çok kısa sürede deprem bölgesine ulaştırılmıştır” dedi. Erdoğan, depreme ilişkin sosyal medyada yapılan eleştirilerin anımsatılması üzerine Erdoğan, Cezayir’de Cumhurbaşkanı “Bu birlik, berberliğe gerçekten destek ve Abdülmecid Tebbun ile bir araya geldi. ren halkımız varken bir diğer taraftan da bu nu gerek siyasi istismar vesilesi yapan, gerekse orada, ‘millet can derdinde bunlar ise mal derdinde’ anlayışı ile ne yazık ki ‘acaba biz buradan nasıl bir fırsat devşiririz’ bunun için de bir karalama kampanyasını sürdürüyorlar. Sosyal medyada insanı tahrik eden bazı mesajlar var ki onlar çok ahlaksızca. Örneğin, ‘20 yıldır bu hükümet depreme yönelik ne yapmış’ diyecek kadar. Depremi durdurma şansınız var mı? Böyle bir imkân zaten söz konusu değil” yanıtını verdi. Hasarlı binalara ilişkin soruya ise Erdoğan, “Malatya ve Elazığ’da hasar tespitini yapıp süratle buralardaki yeniden inşa çalışmalarını başlatacağız. Bunların içerisinde yıkılması gerekenler varsa onları da yıkmak durumundayız” ifadelerini kullandı. Tebbun ile görüştü Resmi bir ziyaret için dün Cezayir’e giden Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ile bir araya geldi. Ortak basın toplantısında Cezayir’in coğrafi konumuyla Libya konusunda en önemli ülkelerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, “Libya’da kardeş kanının akıtılmasına göz yummamız mümkün değildir. Ateşkese ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde Libyalılar tarafından sahiplenilen siyasi sürece desteğimiz tamdır. Libya krizinin derinleşmesinde başta Avrupa ülkeleri ve sergilenen atalet ve ikircikli tavrın çok büyük bir payı var” dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle