10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 27 OCAK 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÜLTÜR Zülfü Livaneli konseri Volkswagen Arena’da yapıldı. Livaneli ile mor ve ötesi depremzedeler için konser verdi Zülfü Livaneli ve Mor ve Ötesi şarkılarını bu kez Elazığ ve Malatya’daki depremzedeler için söyledi. Kerki Solfej’in konserlerden birkaç saat önce sosyal medya hesapları üzerinden duyurduğu Elazığ ve Malatya’daki depremzedelere yardım çağrısına konuklar kayıtsız kalmadı ve konser alanlarında depremzedeler için yardımlar toplandı. Dinle yiciler mont, atkıbereeldiven, bot, battaniye ve bebek bezi ağırlıkta olmak üzere depremzedelerin ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağladı. Toplanan yardımlar en kısa sürede Elazığ ve Malatya’ya ulaştırılmak üzere Kadıköy Belediyesi’ne teslim edildi. Livaneli ve Gökmen, konsere Elazığ ve Malatya’da yaşanan acı kayıplarımızı anarak ve depremzedelere geçmiş olsun dileklerini dile getirerek başladı. Livaneli: “Rengim Hoca da söyledi hepimizin yüreği kanıyor ancak burada bu gece hep beraber böyle güzel bir şeye vesile olmak, kamyonları aşan desteklerinizi görmek çok güzel” diyerek teşekkür etti. “mor ve ötesi’’ solisti Harun Tekin de sahnede “Melekler Ölmez” şarkısını Elazığ ve Malatya’daki depremzedeler için söylediklerini belirtti. Tekin, “Hep beraber burada çok güzel bir şey başardık. Sizler o kadar yüce gönüllü insanlarsınız ki daha birkaç saat önce duyurmamıza rağmen çağrımıza cevap verdiniz ve bakın Elazığ ve Malatya’ya hep beraber ne kadar çok şey gönderiyoruz. Hepinizin yüreğine sağlık. Hepinize minnettarız. Teşekkür ederiz” dedi. Taksim’den İstiklal Caddesi’ne, Galata Meydanı’nda, her köşede başka bir dil, başka bir tempoda müzik çınlıyor, gezginler bundan çok Halay çekenler yolu kapatınca memnun, dinliyor, Pera’nın süsüzabıtalarkızıyor. eğleniyor. Metroda ‘Romans’ DMİeStİrPoLİdNaLhİ a her telden müzik! DILAN ALTÜRK/ ELIF ÇORUH KONUK ÖĞRENCI İstanbul’un 24 saat uyumayan, en ünlü ve belki de dünyanın en kalabalık caddelerinden biri İstiklal Caddesi. Tarihi tramvayı, tarihi yapıları kadar sokak çalgıcıları da ünlü. Gündüz daha çok alışveriş yapanların kalabalığı, gece eğlenmeye gelenlerin kalabalığına dönüşüyor. İçlerinde hiç parası olmadığı için caddede piyasa yapmaya gelen varoş delikanlıları kadar, dünyanın her yerinden gelen turistler Taksim Meydanı’ndan Galata’ya kadar, birbirinden farklı çalgıları ve ezgileriyle, müzisyenleri izliyor, videoya çekiyor, bazılarının müziğine eşlik edip dans ediyor. Dinleyicileri çok kalabalık Sokak çalgıcılarının sesine kulak verdiğiniz zaman çeşitliliğine şaşıp kalıyorsunuz; İstiklal’in Taksim’den girilen tarafında ikisi gitar çalan 4 genç avaz avaz Kürtçe şarkılar söylüyor, en büyük kalabalığın onların etrafında olduğunu caddede ilerledikçe görmek mümkün. Halay çeken, alkış tutanların yanı sıra video çekenler de var. Gençler, zabıtaların kendilerine değil ama etraflarında çok büyük kalabalık toplanmasına kızdıklarını anlatıyor. Birbirlerini burada tanımışlar! Arada Kürtçe alkış demek olan “Çepik” diye bağırıyorlar. Komutu alıp alkışlayanların dili de anladı ğı belli oluyor. Muhammet Daşdemir, Azat Akın, Yunus Akın, Ferhat Demir anlatıyor: “Her dilden şarkı, türkü söylüyoruz; Arapça, Farsça, Gürcüce, Türkçe, Kürtçe; ama asıl yaptığımız müzik Kürtçe. Eskiden de müzik yapıyorduk, bazen kafelere, bazen de düğünlere gidiyoruz. Üç seneden beri buradayız. Karşıda bir avukat var, her gün uğraşıyor bizimle, vergi vermiyoruz diye.” Melodikası’nı çalarken bir yandan da “Küçük Prens’i okuyan, 11 yaşındaki Hediye, enstrüman çalmayı okulda öğrenmiş, 4 yıldır İstiklal’de çalıyor. 32 yıldır, İstanbul’da yaşayan Rizeli Şevki Demirci, emekli olduktan sonra tulumu eline almış, on yıldır Taksim’de üflüyor. Beyoğlu Belediyesi zabıta ekiplerince kurulan 6 müzik durağından birinin altında çalarken karşısında horon tepenler var. Demirci, böylece sevdiği bir işi yaparken para da kazandığını anlatıyor. Kemanının yaylarını bazen dertli, bazen şenlikli titreten Alaattin, elli yıllık müzisyen, tüm hayatı boyunca Avrupa’da bile müzik yapmış. “Sigortam yatsın diye, güvenlik görevlisi olarak da çalışıyorum ama müzikten de kopamam. Bir Azerbaycanlı Romanım ben, insanlar gelip yanıma oturur, bana eşlik ederler, bu beni mutlu ediyor” diyor. Elşan ise Azerbaycanlı, uzun yıllar düğünlerde müzisyenlik yaparak geçimini sağlamış, çocukluğundan beri akordeon çalıyor. İki kızını evlendirince, kuzey Kafkasya’yı gezmiş, iki yıldır da Türkiye’de. Bodrum’da, Bursa’da çaldıktan sonra yolu Taksim’e düşmüş ve burayı çok sevmiş, tatlı şivesiyle: “Çok istek geliyor, en çok gamlı şeyler çal derler, gama gelirler, şimdi okullar da tatil, aileleriyle çocuklar çok geliyor, İzmir Marşı’nı istiyorlar, ben çalıyorum, onlar söylüyor” diyor. ‘Kafam nerede eserse orada çalıyorum’ Galata’nın kalabalığını başına toplamış iki üniversite öğrencisi, Furkan ve Enes tatillerde sevdikleri işi yaparken, bir yandan da para kazanmanın tadını çıkarıyor. Sokak müziğinde uyumun çok önemli olduğunu söyleyen Enes, “İstek şarkı çok, eşlik eden, dans eden çok. Diğer müzisyen arkadaşlarla yer kapma sorunumuz oluyor; bir de bu sene Beyoğlu Belediyesi, müzisyenlere “izin” sistemi getirdi, gidip kayıt olacağız, başka da bir sıkıntımız yok” diyorlar. Galata’dan Karaköy’e geçip, vapura bindiğimizde, Burak karşılıyor bizi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden yeni mezun olan Burak, iki aydır İstanbul’da, “On beş yıldır hem gitar, hem bağlama çalıyorum. İBB’ye bağlıyım, günlük kazancım bana kalıyor, bir yandan iş ararken bir yandan da yeteneğimi değerlendirmiş oluyorum. İstediğim yerde, istediğim vapurda saatlerime bağlı kalarak çalıyorum, bu işin güzel tarafı bu özgürlük.” Metro istasyonunda keman çalan, İstanbul Üniversitesi son sınıf konservatuvar öğrencisi Gökhan Yavuz, istekleri çalıyor. Anlaşılan o ki sokak müzisyenlerini sadece dinleyip geçmiyor gezginler, istekte de bulunuyor. Bunun karşılığı da genelde biraz bozuk para! Gökhan’dan istekler bitmiyor, herkes sırasını bekliyor. Genç bir çift geliyor, istek parçalarıyla dans ediyor. Dansın bitmesine yakın etraftaki izleyiciler çiftten dansa devam etmelerini istiyor! Gökhan, sokakta müzik yapmanın çok kolay olmadığını anlatıyor. Sokak müzisyenliğinden farklı olarak İBB’ye bağlı bir sınavı geçmek gerekiyor. İki yılda bir yapılan sınavı geçmiş, müzik yapan 250 müzisyen var. Ya olumsuzluklar? ‘’ Muhafazakâr kesim farklı tepki gösterebiliyor. Ama semtine göre değişiyor. İstanbul iki farklı medeniyet gibi. Bir gün ‘History de un amor’ çalıyordum. Bir teyze geldi. On yıl önce kanserden kaybettiği eşi ile dans ettikleri parçaymış, ağlayarak anlattı. Mesela meyve bırakan insanlar var. Ekonomik krizle birlikte kazanç düştü. Önceden iki kişi çalıyorduk. Sonra teke düştük, çünkü iyi bir nakit çıkmıyor” diyor. Ekonomik sıkıntı sokak müzisyenlerini bile vuruyor! Ama hiçbiri ne kazandığını söylemiyor, belli ki bu işin en büyük kazancı özgürlük! İnsanların hayatına müzikle renk katmak. Kemancının bir demleneni eksik. SÜREYYA OPERASI’NDA ‘ROMANTIK’TEN ‘KLASIK’E YOLCULUK... Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası klasik müzik konserlerinde bu akşam saat 20.00’de solist ve orkestra üyesi olarak sürekli konserler veren sanatçılar; Özgecan Günöz (keman), Evrim Baştaş (viyola), Poyraz Baltacıgil (çello), Tayfun Tümer (kontr bas), Evrim Güvemli (klarnet), Cavit Karakoç (fagot) ve Mahir Kalmik (korno)’dan oluşan yedili konser verecek. Romantik dönemden klasik döneme yolculuk temalı konserde topluluk uzun senfonik şiirleri ve operaları ile ünlü Alman Romantik Dönem beste cisi R. Strauss’un “Till Eulenspiegel” senfonik şiirinin F. Hasennöhrl tarafından yapılan oda müziği düzenlemesiyle başlayacakları konserde F. Berwald, “Septet, Si bemol majör”; L.v. Beethoven, “Septet, Op. 20” eserlerini seslendirecekler. Hades’in hükmü yürüyor Bir süredir o tarafa gitmemiştim. Trafik ışığında durdum, yayalar için yeşil yanmasını bekledim. Sonra dalgın dalgın karşıya geçtim. Birden olduğum yerde donup kaldım. Seyhan’ın çiçek tezgâhının üstü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ve mahalle sakinlerinin yazılarıyla dolmuştu. Tezgâhın önünde içi boş iki polis arabası park etmişti. Çiçekler boyunları bükük bekliyorlardı. Seyhan, o yeşil gözlü güzel genç kadın, hapisten çıkan kocasının kurşunlarıyla 18 Ocak Cumartesi günü saat 18.00 civarında burada can vermişti. Katil, karısını öldürmeden önce, aynı yerde bir başka tezgâhta çiçekçilik yapan annesini de vurmuştu. Geride Seyhan’ın iki çocuğu kalmıştı. Kadına yönelik şiddetin ne kadar olağanlaştığını tüm ruhumla hissettim. Bir cumartesi günü, sahil yolunun en işlek noktalarından birinde güpegündüz cinayet işlenebiliyordu. Bu gibi olaylar dünyanın her yerinde yaşanıyor, diye önemi azaltılamayacak kadar hayatımızın parçası haline getirilmiş bir vahşet, hayatını çalışarak kazanan bir kadının çiçekçi tezgâhına herkesin gözü önünde çöreklenebiliyordu. Kolektif bilinçaltı Bir kez daha baktım tezgâha... Giderek solmaya yüz tutan çiçeklerin arasından Hades’in karanlık bakışlarını görür gibi oldum. Mitolojide Zeus ile Demeter’in kızı Persephone (veya Kore), yeraltı dünyasının tanrısı olan Hades tarafından kaçırılıp hapsedilir ve onun eşi olmaya mecbur edilir. Erkek egemen dönemin mitolojisine kadar sızmış kadim bir kız kaçırma ve tecavüz olayı söz konusudur. Ama bu olay aynı zamanda bitki dünyasıyla ve bereketle de ilişkilenir. Çünkü Persephone’nin annesi Demeter kaçırılan kızının ardından dünyadan elini eteğini çekince, buğdaylar ve diğer bitkiler büyümez olur, kıtlık ve açlık kapıya dayanır. İşte o zaman işine gelince en usta uzlaştırıcı olabilen Zeus, kardeşi Hades ile Demeter arasında bir orta nokta bulup, Persephone’nin altı ayını yeryüzünde, altı ayını da yeraltında geçirmesi çözümünü üretir. Tarım üretimi ve doğayla döngüsel zamanı, ölmedirilme ritüellerini, aydınlık ve karanlık çatışmasını çok ustaca birleştiren, Jung’un deyimiyle insanın “kolektif bilinçaltı”nın örneği sayılabilecek bir mitostur söz konusu olan. İnsanın karanlığı ve aydınlığı Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ndeki öğrencilerimle birlikte Persephone mitosu üzerinde çalışırken, bütün bu kültürel, tarihsel, toplumsal anlamların yanı sıra, bir yorum olasılığı daha bulunabileceğini düşünmüştüm. Her insanın içinde karanlık ve aydınlık, yeraltı ve yerüstü bir arada bulunabilir. Bu ikilem içinde Hades aşağı dünyayı, yeraltını, hayvani güdülerin egemen olduğu yanımızı simgelerken; kızının yeryüzüne dönmesiyle birlikte doğayı uyandırıp bereket saçan Demeter ve tabii onunla birlikte Persephone yukarı dünyayı simgeleyen aydınlık yüzümüzdür. Geçmişin mitolojilerinde, hiç değilse döngüsel zaman algılarından dolayı, en acı olaylar bile olumlu da yorumlanabilecek yeni gelişmelere neden olabiliyor, ölümü dirim izleyebiliyor. Bir kız kaçırma ve tecavüz hikâyesi dünyanın ve doğanın yenilenmesi ritüeliyle iç içe geçebiliyor. Oysa bizim çizgisel zamandan başka seçenek tanımayan, gözü körleşmiş çıkarcılığı din sömürüsüyle birleştiren, Hades’in Persephone’yi yeraltına hapsetmesi gibi kadını eve hapsetmeyi, ikinci sınıflaştırmayı marifet sanan katil erkekegemen iklimimizde hiçbir yenilenme umudu yok. Bizim Persephone’lerimiz namuslarıyla ekmeklerini kazandıkları çiçek tezgâhlarının başında öldürülüyor ve geri gelmiyorlar. Çiçekler öksüz kalıyor. Şafak bir türlü sökmüyor. Hades’in hükmü yürüyor. T E L E V İ Z Y O N Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK YAYI N A K I Ş I [email protected] Yeraltı mağarasında 12 genç... “Sular Çekilince” adlı belgesel bugün saat 21.00’de National Geographic kanalında gösterilecek. Tayland’ın Chiang Rai bölgesindeki sualtındaki bir yeraltı mağarasında 12 genç ve koçları kısılı kaldığında, iddialı kurtarma operasyonu dünyayı haftalarca büyüledi. Son teknolojiyi kullanarak, daha önce hiç görülmemiş büyüleyici görüntüleri ortaya çıkarmak için mağaradaki suların altına bakıyoruz. (Tayland Mağara Kurtarması, Sezon 2 | Bölüm 8) National Geographic 20.00 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 Şevkat Yerimdar 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber 20.00 Yasak Elma 00.00 İlk Buluşma 07.00 Gün Başlıyor 09.30 18 Dakika 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 14.00 Haber 14 16.20 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber 20.00 18 Dakika 21.00 Tele 1 Spor 23.00 Gün Bitiyor 00.30 18 Dakika 11.00 Sarayın Lezzetleri 11.30 Sinema Dünyası 12.00 Karalama Defteri 12.30 Sinema + 13.15 Randevu 13.30 Anjelika Akbar İle Sesler 14.00 Bir Resim Bir Hikâye 14.30 Tarihin Ruhu 15.00 Bir Zamanlar 15.30 Opera Dünyası 16.00 Kelimeler Ve Şeyler 17.00 Eskici 17.30 Bizim Resmimiz 18.00 Hayat Sanat 18.30 Berceste 18.45 Kısa Bir Ara 19.00 Geleneğin Kalp Atışları 19.45 Yörünge: Dünyanın Olağanüstü Yolculuğu 20.45 Yabancı Sinema: Özgürlük Savaşçısı / Free State Of Jones 23.00 Tarih Söyleşileri 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Sendromsuz Pazartesi 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 16.00 Günün Raporu 18.00 Halk Ana Haber 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 Bi De Bunu İzle 23.00 Ayrıntılar 06.00 Güne Merhaba 07.45 Afiş 09.00 A’dan Z’ye 13.00 Gündem 13 14.00 Bugün 16.00 Günlük 16.35 Her Şeyden Önce 17.00 Günlük 17.30 Gündem Spor 18.00 Haber 19.00 Ana Haber 21.00 Tarafsız Bölge 00.00 Limitsiz Futbol 01.00 Gece Haberleri 11.45 Havaalanı Güvenliği: First Class 12.40 Albert Lin İle Kayıp Şehirler 15.20 Ahmak Bilimi 16.10 Yukon Nehri 17.05 Araba S.O.S. 18.00 Yıldızlarla Buluşma 20.00 Sıra Dışı Bir Kaya 21.00 Sular Çekilince 22.00 Havaalanı Güvenliği: First Class 23.00 Uçak Kazası Raporu: Özel 23.55 Havaalanı Güvenliği: First Class 07.00 Güne Bakış 10.30 Biz Bize 12.00 Haber 12.30 Söz İstanbul’da 13.00 Haber 13.30 İllerimiz 17.30 Yaşayan Tarih 18.00 Ekonomi Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Sportmence 22.00 Kitap Dünyası 22.30 Manevi Ve Kültürel Değerlerimiz 23.00 Sanatın Adımları 07.00 Güne Başlarken 09.00 Haber Merkezi 10.25 Ortak Gelecek 11.40 Tekno Hayat 15.30 La Liga & Premier League Maç Özetleri 16.00 Günün İçinden 16.30 Hafta Biterken 17.35 Gece Gündüz 19.00 Akşam Haberleri 19.20 Sporun Not Defteri 20.00 Ana Haber 21.00 Yakın Plan 23.00 Gece Bülteni 07.30 İşte Sürat İşte Ses 09.00 Altın Peşinde 11.25 Alaska: Son Sınır 13.05 Alaska’yı Mesken Tuttuk 14.45 Nasıl Yapılmış? 16.30 Altın Peşinde 18.15 İşte Sürat İşte Ses 19.10 Tamirat Tadilat 20.05 Hurda Avcıları 21.00 Altın Peşinde 22.50 Sokak Çılgınları 23.45 Dizel Kardeşler 24.30 Kindig Garajı 02.00 Altın Peşinde MADONNA LONDRA KONSERINI IPTAL ETTI Madame X turnesi kapsamında Boston’daki üç konserini ve Lizbon konserini gösteriye sadece 45 dakika kala iptal eden Madonna, bu defa Londra’da vermesi planlanan konsere çıkamadı. Hayranlarından özür dileyen şarkıcı, “Daima bedenimi dinlemeli ve sağlığımı önceliğim haline getirmeliyim. Yapmak isteyeceğim son şey hayranlarımı hayal kırıklığına uğratmak ya da şovumun bütünlüğünü tehlikeye atmak’’ dedi. Bilet paralarının iade edileceğini söyleyen Madonna, konser takvimine göre 29 Ocak’taki konsere çıkacağını belirtti. Madonna
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle