19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET 93 EYLÜL 2019 SALI Arazileri ‘yanıltma ve tehdit’le ucuza kapatan eski AKP’li başkanın akıl almaz oyunları STeohdyidliun alktınadlakna‘Mnalloofl’dçıkutı 4 Torunlar adına şahıs arazilerini kamu gücünü kullanarak, ucuza kapatan Aziz Yeniay hakkındaki nitelikli dolandırıcılık soruşturmasına İçişleri Bakanlığı onay vermedi. Tarihimizin en uyanık dolandırıcısı olarak geçen Sülün Osman’ın bile şapka çıkaracağı cinsten bir nitelikli dolandırıcılık hikâyesinin failleri daha yargıdan kurtuldu. Hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun imzasıyla. Mall Of İstanbul AVM ve rezidansları yapan Torunlar GYO, Küçükçekmece Belediyesi ve TOKİ’nin de içinde bulunduğu vatanmiyase daşı “söğüşleme” olayı ilknur böylece kapanmış oldu. Olayı daha önce de gazetemizde haberleştirmiştik. Olayın tarihi 2007 yılına kadar gidiyor. Bu tarihte Küçükçekmece Belediyesi sınırları içinde kalan Tepeüstü mevkiinde hem Hazine hem de şahıs arazileri bulunmaktadır. Torunlar GYO Şirketi imar planlarında ticari alan görünen bu arazide, 4 rezidans bloku, 1 ofis bloku, 1 otel bloku ve alışveriş merkezi kompleksi yapmayı planlıyor. Ancak bu devasa inşaat için şahıs arazilerine de ihtiyacı vardır. Kendisi alıcı olarak şahıslarla pazarlığa otursa arsaları ucuza alamayacağı bellidir. Bu nedenle yakın dostları Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, bu görevi üstlenir. Tabii arazi sahipleri ile pazarlık yaparken alıcı olarak Torunlar GYO değil, belediye görünecektir. Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu’nun da başkanıdır. Komisyonda AKP’li üyeler çoğunlukta olduğundan bir arsayı isterse yeşil alan isterse, eğitim ve sağlık alanı, isterse ticari turizm alanı ilan ettirme gücüne sahiptir. Bu sıfatlarla arazi sahiplerinin karşısına çıkan Yeniay, arsalarını pazarlık usulüyle belediyeye devretmelerini ister. Ancak imar planlarında ticari alan olarak görünen ve metrekaresi 10 bin lira değirinde olan arsaların malikleri bu satışa yanaşmaz. Bu kez Büyükşehir İmar Komisyonu’ndaki başkanlık sıfatını kullanarak 60 bin metrekarelik alanı imar planında ticari alandan çıkararak okul ve eğitim alanı olarak ilan edilmesini sağlar. Okul bahanedir oysa. Çünkü aynı parselde 312 bin metrakare Hazine arazisi vardır ama o alan eğitim alanı dışında bırakılmıştır. Vatandaşların parsel ve hisselerinin değeri plan değişikliği ile her türlü imar ve inşaattan men edilerek alenen bloke edilmiştir. Bu aşamada Küçükçekmece Belediye Başkanı Yeniay, arazi sahiplerini yeniden belediyeye çağırarak arazilerini toplamak ister. Arazi sahipleri geldiğinde de “Burası okul ve eğitim alanı, size imar ve inşaat izni vermeyeceğiz, elinizden bir şey gelmez, devletin gücü karşısında duramazsınız, size yazık olur, gelin hisselerinizi belediyemize devredin, paranızı verelim” tehdidinde bulunur. Ancak yine de arsaları toplama konusunda başarılı olamaz. TOKİ de işe dahil oluyor Her iki girişimden de sonuç çıkmayınca bu kez TOKİ silahı kullanılır. 2008 Ocak ayında Toplu Konut İdaresi, tüm parsel sahibi ve hissedarlara tahmini 60 bin metrekare olan alanı kapsayacak şekilde, okul ve eğitim 4 Eski AKP’li Başkan Aziz Yeniay, Mall of İstanbul’un arazilerini ucuza kapatmak için yanıltma yöntemiyle iki kez imar planını değiştirdi ancak arazi sahiplerini ikna edemedi. 4 Devreye TOKİ girdi ve arazilerin “eğitim alanı” olarak kamulaştırılacağını söyleyip arazileri aldı. Tapuya giden vatandaşlar karşılarında Mall Of AVM’yi yapan Torunlar’ı buldu. 4 Arazilerin kapatılmasında türlü oyunlar oynayan Yeniay, başkanlık sonrası Torunlar GYO’nun yönetimine girdi. Hakkında nitelikli dolandırı cılık soruşturması açıldı. alanı haritalı bir imar planı da ekleyerek, tehditkâr bir mektup gönderir. Bu mektupta “hisselerinizi gelip pazarlık usulü ile TOKİ’ye satmazsanız, bedel tespit ve tapunun tarafımıza devri için size derhal dava açılacaktır” denilir. Mektubu alan arsa sahipleri paniğe kapılarak TOKİ’ye giderler. Konuştukları TOKİ yöneticilerinden kendilerine, “Yerleriniz eğitim alanıdır ve hiçbir surette bu vasfı değişmez. Gelecekte imar izni verilir diye düşünmeyin. Arsalarınızı derhal pazarlık suretiyle bize devrederseniz metrekaresini 650 liradan satın alabiliriz. Yok eğer gönüllü satış yapmazsanız mahkeme kararıyla arsaların metrekare birim fiyatı tes pit edilerek ve bedeli mahkeme kasasına depo edilerek dava yolu ile tapudan idaremize devrini sağlarız. Bu durumda da arsalarınızın metrekaresi 300 lira bile etmez” denilir. Arsa sahipleri kendi yerlerinin ticari ve konut alanıyken 10 bin lira edeceğini belirterek feryat etseler de TOKİ yetkilileri buranın artık eğitim ve okul alanı olduğunu söyleyerek kestirip atarlar. Hissedarlar ve parsel sahipleri, çaresiz metrekare birim fiyatı 650 liradan el sıkışırlar. Tapudan 15 gün sonra verilen randevuya gittiklerinde karşılarında alıcı olarak TOKİ’yi değil Torunlar GYO temsilcilerini bulan arsa sahipleri neye uğradığını şaşırır ve arsaları devretmez ler. Soluğu TOKİ’de alarak “Biz arsamızı size satmak üzere el sıkıştık. Bu Torunlar GYO da nereden çıktı” diye sorarlar. TOKİ yöneticileri, “Okulu Torunlar şirketi yapacak, satış bedelini de bu şirket ödeyecek. Bunun karşılığında TOKİ olarak biz Torunlar şirketine başka bir yerden arsa vereceğiz. Sizin yeriniz kesinlikle eğitim ve okul alanı, hiçbir değişiklik yok ve olması da mümkün değil. Merak etmeyin ve arsalarınızı tapuda bu şirkete devredin ve bedeli de onlardan tahsil edin” verdiği cevap üzerine bir kamu kurumuna güvenerek tapuda arsalarını 25 Ocak 2008 ile 3 Haziran 2009 tarihleri arasında Torunlar GYO’na devrederler. VE YENİAY YÖNETİME GİRİYOR Aradan üç yıl geçince arsa sahiplerinden Ali Durmuş, okul ve eğitim alanına verdiği arazisinin yerinde Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezi olacağını gösteren gazete ilanlarını görünce beyninden vurulmuşa döner. Torunlar bu araziler üzerine AVM, rezidans, otel ve ofis binaları inşa edeceğini duyurmaktadır. Torunlar GYO’nun inşa ettiği Mall Of İstanbul’un şahıs arazilerini ucuza kapatmak için Küçükçekmece Belediyesi, İstanbül Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ adeta seferber olmuş, imar planları değiştirilmiş, arazi sahiplerinden arsalar ucuza kapatıldıktan sonra imar planları bir daha değiştirilmiş ve kamu kurumları aracığılıyla vatandaş dolandırılmıştır. Söz konusu alanda 1.595.28 metrekare büyüklüğündeki büyük arsasını metrekaresini 10 bin TL yerine 650 TL’den Torunlar’a kaptıran Ali Durmuş, yaşadığı üzüntü ve infial nedeniyle 11 Temmuz 2009’da kalp krizi geçirerek yaşamını yitirir. Vefat etmeden birkaç gün önce avukatına verdiği vekaletname ile 13 Temmuz 2011 tarihinde Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/669 Esas sayılı dosyası ile TOKİ ve Torunlar GYO karşı tapu iptali davası, tescil ve tazminat davası açar. Aziz Yeniay Gelelim Aziz Yeniay cephesine. 2014 Yerel seçimlerinde Aziz Yeniay Küçükçekmece Belediye Başkanlığı’na yeniden aday olmaz. İşi hazırdır nasılsa. Torunlar GYO’nun Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmaya başlar. Aziz Yeniay hakkında da Küçükçekmece Belediye Başkanlığı ve İBB İmar Komisyonu Başkanlığı görevini kötüye kullanarak diğer şüphelilerle fikir birliği içerisinde nitelik li dolandırıcılık suçlarını işlediğine dair hakkında suç duyurusunda bulunulur. Şüpheli Aziz Yeniay’a isnat edilen eylemlerin belediye başkanlığı görevinden kaynaklanması nedeniyle, 4483 sayılı kanun uyarınca hakkında soruşturma yapılabilmesi için İçişleri Bakanlığı’nın onay vermesi gerekmektedir. Küçükçekmece Başsavcılığı 2 Aralık 2017 tarihinde İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talep eder. Ancak İçişleri Bakanlığı Mülkiye Baş Müffetişliği’nin incelemesi sonucu düzenlediği 5 Ekim 2018 tarih 122/95, 134/16 sayılı raporunda, eski Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay hakkında 4483 sayılı yasanın 6. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirir. İçişleri Bakanlığı da 31 Ekim 2018 tarihli Mülkiye Teftiş Kurumu Başkanlığı’nın raporu üzerine soruşturma izni vermez. Müştekilerin itirazı üzerine Danıştay 1. Dairesi’nin 21 Mayıs 2019 tarihinde verdiği kararla, İçişleri Bakanı, Aziz Yeniay hakkında vermiş olduğu soruşturma izni verilmemesine dair kararın usul ve yasaya uygun olduğundan, itirazın reddine karar verdiği, bu şekilde İçişleri Bakanı tarafından Aziz Yeniay hakkında verilen karar kesinleşmiş olur. THK’nin borçları yapılandırılıyor Cumhuriyet’in gündeme getirdiği THK’deki yolsuzlukla ilgili Cumhurbaşkanlığı harekete geçti. THK’ye hem yolsuzlukların takibi hem de borcun yapılandırılması konusunda koordinatör atandı. Atatürk’ün temellerini attığı Türk Hava Kurumu’nda (THK) yaşanan skandalları Cumhuriyet gazetesi gündeme getirmiş Cumhurbaşkanlığı da bu konuda harekete geçeceğini açıklamıştı. THK’nin geçmiş 8 yıl boyunca zarar ettirilmesi ve borç batağı ile ilgili bir koordinatör atandı. Cumhurbaşkanlığı tarafından atanan koordinatö rün THK’deki yolsuzluk dosyalarının akibetini de takip etmesi bekleniyor. Türk Hava Kurumu Havacılık Vakfı Başkanı Bertan Nogaylaroğlu kurum üyeleri ve Türkiye genelinde bulunan şubelere mektup gönderdi. Nogaylaroğlu’nun imzasını taşıyan bilgilendirme mektubunda, THK tarafından İçişleri Bakanlığı Mülkiye ve Dernek denetçileri davet edilerek, geçmiş dönemlere ait yapılan yolsuzluklar ve yanlışlıkların incelenmesinin istendiğini belirtildi. Devlet Denetleme Kurulu’nun kısa sürede çalışmalara başladığını da ifade eden Nogaylaroğlu, “Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen koordinatör çarşamba günü kurumumuza gelmiş ve takip edilecek yol haritası konusunda mutabık kalınmıştır. Ayrıca dava dosyalarının hızlı ve sağlıklı şekilde hazırlanması ve sonuçlandırılması amacıyla hukuk bürosu çalışma yapmaktadır. Bütün çalışmaların temel ve ortak amacı kurumun geçmişte uğratıldığı zararları ortaya çıkarmak, belirlenecek yol haritasını uygulamak ve en kısa zamanda Genel Kurula gitmektir” denildi. Mektubun son bölümünde de hatırlatma yapılarak, “Şu bilinmelidir ki; davalara konu olan kişilerin Türk Hava Kurumu’nun geleceğinde asla yeri olmayacaktır. Takiye veya hülle yolu ile de kurumun bu şahıslara ve uzantılarına da teslimi mümkün değildir” ifadelerine yer verildi. Eski CHP milletvekili ve parti meclisi üyesi Haluk Pekşen’de “Sorun çok büyük. Cumhurbaşkanlığı bir çözüm üretmediği sürece bu sorunlar çözülmez. Devlet Denetleme Kurulu yolsuzluklarla ilgili el koymalı. THK’nin borcu mutlaka yapılandırılmalı” diyerek uyarıda bulunmuştu. l İZMİR / Cumhuriyet Cumhurbaşkanı  tarafsızlığını  yitirince... Yeni adli yılın açılışı, yargının içinde bulunduğu gerçek sorunlardan çok “tartışmanın yapıldığı zemin” üzerinden gündeme oturdu. Olayın özü Cumhurbaşkanlığı’nın tarafsızlığını yitirmesidir. Bu kaybolduktan sonra öteki konular ikinci planda kalıyor. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı devletin başı olarak siyasal partiler üstüdür. Devleti temsil eder, tüm siyasi partileri kapsar. O nedenle siyasetten gelenlerin bu makama ayak uydurması zordur. Özal ve Demirel, Çankaya Köşkü’nün bahçesini geniş, yetkilerini dar bulmuştu. Özal, yaşamını yitirmeseydi bu makamdan inip siyasete dönecekti. Demirel başta Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerini zorladı, zamanla bir denge kurmaya çalıştı. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hukukun katıksız üstünlüğüne dayalı bir sorumluluk üstlendi. Abdullah Gül, görevi  “sorunsuz” götürme dışında bir ağırlık koymadı.  Erdoğan, parlamenter sisteme son verirken yerine “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adını verdiği, ne olduğu uygulamada da anlaşılmayan bir yönetim getirdi. Bunun bir sistem olmadığını, bir dizi pürüzlü noktalar olduğunu AKP de fiilen kabul etmiş durumda. Erdoğan’ın 23 Ağustos’ta partisinin 18. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma bunun göstergesiydi.  Erdoğan’ın dün Saray’da yaptığı yargı yılı açılış konuşmasında ise sürpriz yoktu! Önümüzdeki günlerde işe, başta barolar olmak üzere, meslek kuruluşlarındaki seçim yöntemlerini değiştirmekten başlayacağını duyurdu. HHH Başta vurguladığımız gibi konunun özü Cumhurbaşkanı’nın iki şapkalı olmasıdır. Bir yandan devletin tepesinde birlik beraberliği temsil edeceksiniz, bir yandan bir siyasi parti lideri olarak öteki partilerle yarışacaksınız. Yetmeyecek onları yıpratmak için her şeyi yapacaksınız.  Cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen yasa, tam tarafsızlık ilkesinden hareket ederek Cumhurbaşkanı’nın ailesini de aynı koruma altına almıştır. Erdoğan’ın iki şapkalı oluşu nedeniyle yargı da ikilem içinde. Kimi yargıçlar nefret içermeyen eleştirileri hakaret saymıyor, kimisi de laf edene basıyor cezayı. Erdoğan, tarafsızlığını o kadar yitirdi ki, 26 Ağustos’ta Malazgirt zaferinin yıldönümünde en çok CHP’yi eleştirdi, neredeyse düşman ilan etti. Bir an endişeye kapıldım; Alpaslan, Bizans’la değil de CHP’yle mi savaşmıştı! Erdoğan, son günlerde karşı karşıya kaldığımız en ciddi sorun olarak İdlib’le ilgili programda olmadığı halde Moskova’ya gitti. Dönüşte gündem konularının başında yine CHP, yine İstanbul Belediyesi... Geldiğimiz noktada; Cumhurbaşkanı’nın damadının ekonomiden ve maliyeden sorumlu bakan olduğu ortamda, belediye başkanlarının akrabalarını işe alıp almadığı tartışılıyor. Kamu ihale yasasının her büyük ihale öncesi ihale verilecek kişiye uyarladığı, kişilerin yasalara değil, yasaların kişilere uydurulduğu ortamda iktidar yargı strateji belgesinden söz ediyor. HHH Yargı yılı açılırken adaletin temelini oluşturan “Adil yargılanma hakkı”nın büyük ölçüde zedelendiğini görüyoruz. İşte Cumhuriyet yöneticilerinin yargılandığı dava... Yargıtay Cumhuriyet Savcısı’nın temelinden çürük olduğunu ifade ettiği bu davada az ceza alanların hemen hapse atıldığı, çok ceza alanlara Yargıtay yolunun açık tutulup sonucunun beklendiği baştan sona sakat bir durum... İşte Eren Erdem’in gazeteciliğinin yargılandığı dava... Mahkeme sonucuna göre Eren’den daha fazla hapis yatacak olanlar dışarıda, Eren içeride... Kamuoyunun gözü önündeki bu davalarda böylesi hukuksuzluklar yaşanıyorsa, kamuoyuna ulaşma gücü olmayanların durumuyla ilgili şüpheler de ister istemez artıyor. Yargı yılı, hapiste özgürlük bekleyenlerin, yargı kararlarının uygulanması için her kapıyı çalan kamu çalışanlarının, hakkında herhangi bir yargı kararı bulunmamasına karşın hâlâ açıkta bekleyenlerin gölgesinde açılıyor.  Yargının, iddia, savunma, hüküm üçgeninde bütün unsurları adil olduğu zaman ideal hukuk uygulanmış olur. Hâkim ve savcıların bağımsızlığı Hâkimler Savcılar Kurulu’nun yapısında gizli. Kurul üyelerini Meclis, Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı seçiyor. Üç ayrı kurummuş gibi görünüyor ama... Gerçek şu ki, kurulun üçte birini Recep, üçte birini Tayyip, üçte birini Erdoğan belirliyor! Arta savunma kalıyor. Barolarımız, en üstten en alta kadar bu sorunların farkında. Önümüzdeki günlerde elbirliğiyle bağımsız ve tarafsız yargı için mücadeleyi yükselteceklerine inanıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle