25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 113 EYLÜL 2019 SALI BÜYÜK ÇÖKÜŞYüzde 2.3 büyüme hedefinin tutması için ikinci yarıda en yüzde 6 büyüme şart l Türkiye ekonomisi üç çeyrektir daralıyor. Ekonomi 2019’un ikinci çeyreğinde yüzde 1.5 daraldı, iç talepteki toparlanmaya karşın yatırımlarda yüzde 23 küçülme var. l Kişi başına GSYH 2018’de cari fiyatlarla 45 bin 750 TL, dolar cinsinden 9 bin 693 dolara geriledi. Bu yılın ilk çeyreğinde ise kişi başı milli gelir 8 bin 806 dolara düştü. Türkiye ekonomisi 2019’un ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 1.5 daraldı. Ekonomi ilk çeyrekte de yüzde 2.6 küçülmüştü. Üst üste iki çeyrekteki küçülme, resesyon olarak kabul ediliyor. 2018 birinci çeyrekte yüzde 7.4 olan büyüme verisinden bu yana ibre her çeyrek aşağıya iniyor. Türkiye geçmiş dönemlerde yüzde 5’in üzerinde büyüme performansı gösterdi ancak TL’nin geçen yıl yüzde 30’un üzerinde değer kaybetmesiyle enflasyon ve faizler yükselirken, ülkenin resesyona girmesiyle iç talep sert bir şekilde gerilemişti. Böylece ekonomi yıllık olarak son üç çeyrekte daralma kaydediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.2 arttı. Verilere göre özel tüketim harcamaları yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.1 ile ilk çeyreğe göre daha düşük bir daralma kaydederken, yatırımlarda ise yüz Pozitif büyüme zor de 22.8 ile daha yüksek bir daralma gözlendi. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatı yüzde 8.1, kamu harcamaları yüzde 3.3 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2019’un ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 8.1 artarken ithalatı ise yüzde 16.9 azaldı. İnşaatta yüzde 12.7 daralma GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 3.4 artarken, sanayi sektörü yüzde 2.7, inşaat sektörü yüzde 12.7 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri yüzde 0.3 azaldı. En yüksek daralmanın gözlendiği inşaat sektörünün ekonomiye negatif katkısı da yüzde 1 oldu. İnşaat harcamaları 2017’nin üçüncü çeyreği de yüzde 18.9 arttıktan sonra 7 çeyrektir düşüşte. Bu rakam aynı zamanda 39 çeyreğin en kötü performansına işaret ediyor. En son 2009 üçüncü çeyreğinde inşaat yüzde 16.3 daralmıştı. Tüketim arttı TÜİK’in büyüme verilerini değerlendiren uzmanlar ise şu görüşleri dile getirdi: n İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan: Finansman koşullarında yeteri kadar iyileşme ve yatırım ortamında daha güçlü bir düzelme gerçekleştiği takdirde, önümüzdeki dönemde büyüme rakamlarında sağlıklı bir toparlanma ancak mümkün olabilecek. İmalat sanayiindeki daralma ve yatırımlardaki düşüş eğiliminin sürmesi kaliteli pozitif büyümenin biraz daha zaman alacağını gösteriyor. Kredi büyümesinin pozitife dönüşmediği bir ortamda, imalat sanayiinin pozitife dönüşmesi beklentileri gerçekçi olmaz. n Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Son üç çeyrektir ekonomi küçülüyor. Bunun üst üste olması ortada büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Yüksek enflasyon büyümeyi de negatif etkiliyor. Yatırım harcamaları yüzde 22.8 düştü, bu da sermaye biriktiremediğimizi gösteriyor. Son bir yılda işsiz sayısı 1 milyondan fazla arttı. Tüm bunlar daralmanın süreceğini ve yılı küçülme ile kapatacağımızı gösteriyor. n QNB Finansbank Ekonomisti Deniz Çiçek: Mevcut veriler göz önüne alındığında, üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre ve yıllık bazda yüzde 0’a yakın büyüme bekliyoruz. n İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu: Özel tüketimdeki daralmanın yavaşlaması büyümedeki toparlanmada etkili oldu. Yatırım cephesindeki daralmanın hızlanması ise ikinci çeyrekte küçülmenin temel kaynağı haline geldi. Üçüncü çeyreğe dair öncü göstergeler toparlanma görüşümüzü destekliyor ancak bu toparlanmanın şimdilik kırılgan olduğunu belirtmek gerek. Yurttaşların tüketimi 2018’in son çeyreğine göre yılın ilk çey reğinde (nominal olarak) 54 mil yar lira azalmıştı. İkinci çey rekte ise 73 milyar lira artarak 593 milyar liraya çıktı. Böylece yurttaşın harcamalarındaki dü şüş önceki çeyreğe göre yüzde 4.8’den yüzde 1.1’e indi. Bu du rum ise ekonomideki küçülme yi önemli ölçüde sınırladı. Top lam 1 trilyon 24 milyar lira olan GSMH’nin yaklaşık yüzde 58’ini yurttaş ve özel sektörün tüketim harcamalarının oluşturduğu gö ze çarpıyor. İkinci çeyrekte dev letin tüketim harcamaları da 7 milyar lira arttı. Dayanıklı (yüzde 7.4) ve yarı dayanıklı (yüzde 5.2) malların tüketiminde daralma devam ederken, hanehalkının harca Dolar bazında fakirleştik maları içinde dayanıksız tüke tim mallarına olan talepte yüzde 2.0’lık ikinci çeyrek artışı dik Dolar cinsinden GSYH yar dolara geriledi. gerilemeye devam edi Üretim yöntemine gö daki veri ise 8 bin 806 dolar olarak hesaplandı. Son kat çekici. Belli ki hanehalkı zorun 9 aydırlu harcamalar ötesine geçe slumpflasyonbilecek güçten yor. 2018 sonunda 789 milyar dolar olan GSYH, bu yılın ikin re cari fiyatlarla GSYH, 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 19.7 artarak 3 trilyon 724 milyar 388 milyon TL oldu. Gayri sa 6 ayda 887 dolar civarında fakirleştik. Gelir yöntemiyle gayri safi yurtiçi hasıla hesaplamalarına göre işgü yoksun durumda. TÜİK ilk çeyrek için yüzde 2.6 olarak açıkladığı daralmayı yüzde 2.4 daralma olarak revize ederken, mevsimsellikten arındırılmış veriyi ise yüzde 1.3’ten yüzde 1.6’ya revize etti. l Ekonomi Servisi yaüyrmvthkıaüül(ebEkaısad9nklErğbüraeklyaiıieckayrlnii2eykaellcşatoymdyü0şüedarisıemadnmlikai1zneırnoen7nşkoınddarölizn’ıfia9ndyem)liyeyb’lal.enaçioçıskiünraigNği1sdrüeslpoır.zgydunö4ıyo.sıtdönydenrdömeao’CsotmlraenMeroüırnttenrfvnapcemaedkaoagi3ğepuslefv,ydrhiüTrlyliiknidke“yauknmdtaifüçüHk.disaüiidme”lbkrdakaçyaaülEkkevütüsnpaeEnnoğsiantçeyyyscfçyeeniümblüleılüaoebrmahlnuikieşelnmrsknumaı2eeeekrykdytol0ietkdyeezatiaıo.imğ1eın,acnenyl8ntıinktiiininnıciiabrımaskiyyraedcadnididraasylaerküeibTidaa243klakdmlnğçi72urüoıl6014iroodktek2l0irai0dı367lnayrilannak21ayg.yo8r7ıoydmümdirı5leBla’dy7mmnıkadara’irnuieieielrea.llniik,lt fi yurtiçi hasılada en yüksek payı 2018 yılında yüzde 19.0 ile imalat sanayii aldı. İmalatı, yüzde 12.1 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve yüzde 8.2 ile ulaştırma ve depolama sektörü izledi. Yıllık gayri safi yurtiçi hasılada en düşük pay hanehalklarının işverenler olarak faaliyetleri için gerçekleşti. 887 dolar eridi Kişi başına GSYH, 2018 yılında cari fiyatlarla 45 bin 750 TL, doları cinsinden 9 bin 693 dolara geriledi. Bu yılın ilk 6 ayın cü ödemeleri, 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 19.2 artarken, brüt işletme artığı/karma gelir yüzde 21.6 arttı. İşgücü ödemelerinin cari gayri safi katma değer içindeki payı 2017’de yüzde 34.4 iken bu oran 2018’de yüzde 33.8 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2017’de yüzde 49.4 iken 2018’de yüzde 48.7’ye geriledi. Öte yandan Hükümetin Yeni Ekonomi Programı’ndaki 2019 büyüme hedefi olan yüzde 2.3’ün tutması için yılın ikinci yarısında kaydedilmesi gereken büyüme oranı ise en az yüzde 6 olmalı. Hazine, samuray ve panda bond peşinde Hazine ve Maliye Bakanlığı uluslararası borçlanmada kaynak ve pazar çeşitliliği için Japonya’da samuray bond, Çin’de panda bond ve Rusya’da ruble ile borçlanma için çalışma yapıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Reuters’a yaptığı açıklamada, “Hazine kaynak ve pazar çeşitliliği için farklı pazarlarda borçlanma araçları ihraçları için çalışma yapmaktadır” denildi. Açıklamada, “Japonya’da samuray bond, Çin’de panda bond ve Rusya’da ruble ile borçlanma çalışması da bu kapsamda yapılmaktadır” ifadesine yer verildi. l Ekonomi Servisi Arjantin’de DÖVİZ ALIMINA KISITLAMA Ekonomik ve mali krizin derinleştiği Arjantin’de hükümet sermaye kontrolü önlemleri aldı. Yerel para birimi Peso’nun değer kaybetmesiyle, ihracat yapan şirketlere dövizlerini Arjantin’e getirme zorunluluğu geldi ve yerel şirketler ile bankaların döviz alımı kısıtlandı. Ülkede varlık gösteren bankalar ve şirketler, yıl sonuna kadar döviz alımı ve yurtdışına dolar aktarımı için Arjantin Merkez Bankası’ndan izin alacak. Tüzel kişilerin de aylık 10 bin dolar sınırı geldi. İmalatta 17 aydır aralıksız daralma var İmalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) ağustosta 48’e yükselerek geçen yıl temmuzdan bu yana en yüksek değeri alsa da sektördeki daralmanın art arda 17 aydır devam ettiğini gösterdi. PMI’daki yükseliş yeni siparişler ve talepteki toparlanmadan kaynaklandı. IHS Markit tarafından İstanbul Sanayi Odası (İSO) için hazırlanan imalat PMI, temmuzda 46.7 değerini almıştı. Endekste 50’nin altı daralmaya, üzeri seviyeler büyümeye işaret ediyor. Ağustos verisi girdi maliyet artışlarının sert şekilde yavaşladığını ve personel seviyelerinin 12 aylık düşüşten sonra büyük ölçüde değişmediğini gösterdi. IHS Markit yöneticisi Andrew Harker, “Yeni siparişlerin neredeyse bir buçuk yılın en hafif daralmasını kaydetmesi, Türk şirketlerine resesyondan sonra büyümeye geri dönüşünün yakın olduğu konusunda iyimserlik verecek” dedi. l Ekonomi Servisi Cemaat, PKK 12 Eylül’de, 2002’de palazlandı L ider, örgüt merkezleri, adları değişse de 12 Eylül süreci ile, yaşam gündemimizi belirleyecek ölçeklerde tırmanan cemaatler, terör örgütleri odaklı sorunlar yumağının içinden çıkamıyoruz. Ötesi, ülkemizi, sınırlarımızı, gelecek kuşaklarıyla birlikte, ülkemiz vatandaşlarının topunun birden yaşamlarını giderek ağır tehdit altına alan boyutlarıyla; Başkan Erdoğan’ın söylemlerinde giderek daha sık kullandığı “beka” sözcüğünün kapsamı içine sokulan, Saray, Tekadam rejiminin istediği koşulsuz destek verilmezse, muhalefet yapan tüm kurum ve kişiler için geçerli, suç ortaklığı damgalanması, tehditleriyle iç içe.. Kuşkusuz Cumhuriyet tarihimiz, günümüz TC sınırları içinde yaşayan vatandaşlarımız ile de sınırlı değil.. Osmanlı tarihi, imparatorluğu toprakları içinde yaşananlarla da kesilemez. Öncesi uygarlıklar tarihi, halkların göçleri ile de bağlantılı yaşanmış topraklar, geçişkenlikler üzerinden tarihsel, bilimsel bağlantılar kurulmuş olarak da sayılabilecek çok fazla dinler, mezhepler, ırklar, aşiretler, kültürler.. üzerinden kanlıkansız çatışmaların, haksızlıkların, adaletsizliklerin nedensonuç ilişkileri var.. Emperyalizmin tuzakları, bölgemiz ağırlıklı enerji yatakları paylaşım kavgaları tetikleyici, yoksul güney dünyası, şimdilerde çok gerilere düşürülmüş İslam dünyası halkları en çok hedef tahtasında, sıcak gündem tartışmalarında, cephelerin bakış açıları mantığı içinde, çok sık duyduğumuz tartışmalarda; “beka” tehdidinin dayanılmaz boyutlarda kullanılmasının hafifliği ile yüz yüzeyiz.. “FETÖ’cülük, cemaatler, mezhepler, ırklar üzerinden terör örgütlenmeleri, çatışmaları, Erdoğan liderliğindeki AKP icraatlarından önce de vardı.. Ülkenin bekası için, AKP iktidarlarını suçlamak çıkış yolu değil.. Beka tehdidi karşısında Saray, Tekadam rejimine biat etmeyenler ihanet içindeler..” mantığı ile çoksesli ele geçirilmiş medya güdülemesi kampanyalarından vazgeçilememesinin ötesinde, başı Saray, Tekadam rejimi çıkışları çekiyor. Doğrusu, ne zamandır Fethullah Gülen cemaati en başta, cemaatler, PKK’nin palazlanmasında 12 Eylül’ün katkılarına tanıklıklar, belgeler üzerinden girmek istiyordum. Cumhuriyet tarihimizin akışı içinde Menderes hükümetleri, 195080 arasında yaşanmışlıklardan hızla geçiş yaparsak, 27 Mayıs askeri darbesinin bir yüzü ile yıpranmış Amerikan odaklı emperyalizme çok başarılı hizmetler sunmuş Demokrat Parti iktidar erkinin değiştirilmesi klasik Amerikancı darbe projesi ise, diğer yüzünde Türkiye’nin Cumhuriyet, aydınlanmacı birikimleriyle geldiği süreçte, Batı dünyasının gelişmiş demokrasi, evrensel insan hakları, özgürlükler, sendikal hakları kazanma savaşımı olduğunu atlayamayız. Sonuç olarak 1961 Anayasası, 63 yasalarının bir bütünlük içinde düşünce, siyasal örgütlenme, demokratik örgütlenmeler, sendikal hakları yaşatma amaçlarıyla donatılmış oldukları gerçeğini yok sayamayız. Tam da bu nedenlerle 196163 süreci lokomotif, Türkiye 12 Mart’a kadar çok kısacık bir süreç içinde insan hakları, demokrasi, siyasal haklar, sendikal, tüm demokratik örgütlenmeler haklarında, toplumsal patlama niteliğinde, halka indirgenmiş çok parlak bir gelişme süreci, dinamiklerini yakalamıştır. 1970 12 Mart darbesi tam da bu nedenle, yasaklarıyla, operasyonlarıyla emperyal proje olarak, “Lüks anayasa, yasalar, haklar..” sağ suçlamaları adına, kuşkusuz emperyal destekli projedir. Sonrasında hiç unutmayalım, “yetmedi, yeterli ders alınamadı”.. sloganları ile beslenen çatışmacılıklar, provokasyonların ardı arkası kesilmeden, aydınlanmacıları bir bir hedef alan kanlı cinayetlerin ardı arkası hiç kesilmemiştir. Yetmemiş toplumsal örgütlülükleri hedef alan, zirvede “kanlı 1 Mayıs provokasyonu” içinde olmak üzere, sol, halk adına başarılı hangi odaklar, örgütlenmeler varsa hedef alındıkları saldırıların sonu hiç gelmemiştir. 12 Eylül, sonuçlarında yetersiz kalınmış 12 Mart askeri darbesini tamamlamayı hedef almış olarak on binlerin ağır işkencelerden geçirildikleri acımasız süreci ile, halktan yana hakların kazanılmasında öncülük yapmış tüm örgütlenmeleri silindir gibi ezmek hedefi içindeki icraatları yeterli görmemiştir. Yasaklı anayasası, yasaları ile sadece 24 Ocak acımasız liberal proje kararlarının uygulanmasını, yoksul ülkeler için öngörülmüş arka bahçeye çekilme operasyonu, liberalizmin yasaklı düzen destekli Özalizm projelerini başarıya ulaştırma hedefi ile yetinmemiştir. Ek güvenlik gereksiniminde gelecek projelere dönük inançların, din odaklılar, cemaatler başta, ırk odaklılarını da üretme işlevine katkılarda bulunmuştur. Cemaatler içinde en çok Gülen Cemaatinin, birlikte PKK terör örgütünün kurulması sürecinin yaşanması raslantı değildir. Doğası gereği 12 Eylül süreci ile gündeme giren iki örgüt öncelikli palazlanma, kuşkusuz 2002 Irak, Pakistan işgalleri öncelikli projelerde oluşturulan siyasal erkin içinde, Erdoğan Liderliğinde, Cemaat ortaklığında, BOP stratejik ortaklığı, tezkere sözü pazarlığında yerini bulacaktı.. 15 Temmuz gerçeğini, Gülen ortaklığının FETÖ’cü darbeye dönüşümünü, Suriye’de PKK’nin PYD’ye evrilmesi, öncesi Kandil’in Apo’nun Kürt açılımı rolüne başkaldırı duruşlarını abartıyor olabilir miyiz? Beka tehdidi ile Cumhuriyet, demokrasi, hakhukukadalet devleti kazanımları savaşımı durdurulabilir mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle