18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 3 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU HABER Sözcü davasında sona gelindi, yarın sonuç çıkması bekleniyor ‘İşimiz haber yapmak’ Yazarlar Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun da aralarında bulunduğu 8 is setçinin aleti haline getirme mekanizması olduğu ortaya çıktı. Bizi yargılayan hâkimlerin de aynı min “FETÖ’ye bilerek ve isteye tuzağa düşmemesini isteyeceğim” rek yardım etmek” suçlamasıyla yargılandığı Sözcü davasında so SEYHAN diye konuştu. Doğru, Sözcü gazeAVŞAR tesinin iktidarların uşağı olmayan na gelindi. İstanbul 37. Ağır Ce gazetecilerin çalıştığı bir gazete za Mahkemesi’nde görülen davada ya olduğuna dikkat çekti. rın karar çıkması bekleniyor. Gazetemize konuşan Necati Doğru, “Hukuk şeref ‘Gazeteciliğe devam’ li yaşamaktır. Şerefli yaşama hakkımıza Yargılanan isimler arasında yer alan hukuku alet ederek leke sürmek istiyor Metin Yılmaz ise Sözcü davasında ka lar” derken, Sözcü gazetesi Genel Yayın rar verilmesi için Cumhuriyet dava Yönetmeni Metin Yılmaz ise, “Bizim işi sına ilişkin Yargıtay’ın vereceği kara miz haber yapmak. Gazetecilik yapma rın beklenmesi gerektiğine dikkat çek ya devam edeceğiz” diye konuştu. ti. Yılmaz, “Cumhuriyet davası bizim Sözcü davasının yargılanan isimleri, davamıza örnek, o davanın düşmesi dosyanın avukatı Celal Ülgen ve Sözcü halinde bizim davanın da düşmesi la gazetesi yazarı Aytunç Erkin yarın gö zım” diye konuştu. Sözcü gazetesinin rülecek karar duruşması öncesinde ga delilsiz ve belgesiz bir şekilde suçlan zetemize konuştu. “Yargı gerçeği ara dığını belirten Yılmaz, “Haberler ne mak, suçlu ile suçsuzu ortaya koyma deniyle suçlanıyoruz. Haber her yerde lıyken, siyasetin aleti yapılmak isteni haberdir. İşimize, gazetecilik yapmaya yor” diyen gazeteciyazar Necati Doğ devam edeceğiz” dedi. FETÖ ile suç ru, “Geçmişte Ergenekon ve Balyoz da lanmanın kendilerini oldukça rahat valarında da kararlar alındı. Sonradan sız ettiğine dikkat çeken Yılmaz, “Ger onların birer düzmece ve yargıyı siya çekleri yazdığımız için rahatsız ettik. Biz Ergenekon zamanında generalleri, askerleri evlerinden gözaltına almayın. Yakışmıyor. Bu FETÖ’nün oyunu dedik. O dönem bize ‘Ergenekoncu’ denildi. Sözcü’ye FETÖ suçu atmak olmaz. Böyle bir dava FETÖ ile mücadeleyi sulandırıyor” ifadelerini kullandı. Dava kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tatilde olduğuna dair haber yaptığı için “darbecilere Erdoğan’ın yerini bildirmek” iddiasıyla suçlanan muhabir Gökmen Ulu, “Liderlerin attığı her adım haber değeri taşır. Ben Marmaris’teki tatil haberini gizli saklı değil, açık seçik yaptım. Sayın Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı yetkilileri de otelde beni gördü, haber yapmamda bir beis görmedi, müdahale etmedi” dedi. Daha sonra bazı basın kuruluşlarının yaptığı habere dair iftira ve karalama kampanyası başlattığına dikkat çeken Ulu, “Algı operasyonu yapıldı. Daha vahim olan ise savcılığın bu trajikomik iddiayı yargılama konusu yapması oldu. Neyse ki daha sonra birçok dava belgesinde FETÖ üyelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerini 11 Temmuz günü öğrendiği anlaşıldı” diye konuştu. ‘Hep hedefteydik’ Gazeteciyazar Aytunç Erkin ise, 13 Ekim 2008 yılında FETÖ’ye ait olan Zaman gazetesinin, “Karanlık Tertip” başlığıyla attığı manşette Sözcü, Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerini hedef aldığını belirterek “Bu 3 gazetenin Zekeriya Öz’ün hayatını yayımladığını, mücadeleye sekte vurulduğu ve kendileriyle uğraşıldığını anlatılıyordu. Biz o noktadan Öz’ü savunuyormuş noktasına getirildik. En büyük çelişki bu. Oda TV operasyonunun ardından tepkiler yükselmeseydi sıra Sözcü gazetesindeydi. FETÖ’nün hedefindeydik. 2017’de yine hedef olduk. Ancak bu kez FETÖ’ye yardım ettiğimiz iddia ediliyor” dedi. Avukat Celal Ülgen da Sözcü gazetesinin kurulduğu 2007 yılından beri yayınlarıyla sürekli olarak FETÖ yapılanmasının devlet içinde çok tehlikeli boyutlarda olduğu ve bu örgüte karşı dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulunduğuna dikkat çekti. l İSTANBUL ŞİRKETTEN DE MAAŞ BAĞLATTI Başkanın maaş çarkı HAZAL OCAK Milyonlarca lira borcu bulunan Niğde Be lediyesi’ndeki AKP’lilerin maaş çarkı ortaya çıktı. Belediye başkanı ve AKP’li üyeler belediye şirketinin yönetiminde de buluna rak huzur hakkı adı altın Özdemir da para alıyor. Niğde Be lediyesi Başkanı Emrah Özdemir 10 bin 900 lira maaşa artı alarak belediye şirke tinden de aylık 3 bin 500 lira huzur hak kı alıyor. Yönetimde yer alan AKP’li iki kişinin daha huzur hakkı adı altında be lediyeden para aldığı kaydedildi. Niğ de Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Er dal Aydoğan 1 Ağustos’ta belediyeye baş vurarak belediye şirketlerini ve şirket lerin yönetim kurulu üyelerinin maaşla rını sordu. Cevap yazısında Niğde Bele diyesi Personel Anonim Şirketi’nin taşe ron işçilerin kadroya geçmesi amacıyla 29 Mart 2018 tarihinde 20 milyon 25 bin bütçesiyle kurulduğu anlatıldı. Şirket Yö netim Kurulu başkanlığını 5 Nisan’dan beri AKP’li Niğde Belediye Başkanı Em rah Özdemir’in yürüttüğü belirtilen ya zıda Özdemir’in 10 bin 900 lira belediye ödeneğinin yanında bir de şirketten 3 bin 500 lira huzur hakkı aldığı ifade edildi. AKP’lilere huzur hakkı Yazıya göre şirketin başkan vekilliğini 25 Mayıs 2018 14 Kasım 2018 tarihleri arasında Aslan Gezici yapmış. Gezici de aylık 3 bin lira huzur hakkı almış. Yani Gezici şirketteki görev süresi boyunca toplam 21 bin lira huzur hakkı aldı. Şu anda ise şirketin başkan vekilliğini Orhan Özbek yürütüyor. Özbek de aylık 3 bin lira huzur hakkı alıyor. Özbek bir önceki dönem belediyede AKP’den meclis üyeliği yaptı. İftarda yurttaşlarla buluştu DilekEkrem İmamoğlu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Muharrem ayının ikinci gün iftarında yurttaşlarla bir araya geldi. Eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte Alibeyköy Cemevi’ne giden İmamoğlu, “Bugün, en fazla susadığımız ve arzu ettiğimiz duy gudur adalet duygusu. Herkese eşit davranılan bir yaşam. Hacı Bektaşı Veli’den, Mevlana’dan, Pir Sultan Abdal’dan beslenen, onların yüz yılar öncesinden bize emanet ettiği güzel felsefeyle, bugünü yaşamaktan bahsediyorum. Dualarımız o yönde. Dünyanın en kadim kentine, sizlerin teveccühü ile belediye başkanı seçildim. Tüm talepleri karşılama arzusundayız” ifadelerini kullandı. l İç Politika İBB Başkanı İmamoğlu, İSPARK’ı yakın incelemeye aldı 6 ayda 18 milyonluk zarar zam değil, finansal düzenleme var İSPARK’ın otoparklara ve bisiklet kiralamalarına zam yaptığı iddialarının doğru olmadığını anlatan İmamoğlu, “Zam kararı değil, finansal düzenlemeyle ilgili bir çalışma” diye konuştu. İSPARK’larda kredi kartı ile öde me yapılan döneme geçileceği haberini de paylaşan İmamoğlu, “Elden ücret alınıyor. Burada bir kaçak var. Ekim ayı itibarıyla kredi kartı ve İstanbul kart uygulamalı tahsilat sistemi başlatacağız” dedi. Tedavi altındaki bir pelikanı göle bırakan Emine Erdoğan, hayatında ilk kez bir pelikana dokunduğunu söyledi. Emine Erdoğan, Salda Gölü’nü gezdi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Salda Gölü’nü gezerek çalışmalar hakkında bilgi aldı. Bakanın Salda Gölü’nün doğal dengesinin bozulmayacağı yönündeki sözlerine ikna olduğunu belirten Erdoğan, “Gerçekten görünce mutmain (tatmin) oldum. Bütün halkımızın da mutmain olmasını tavsiye ediyorum. O halden bu hale gelişi, ger çekten çok güzel bir girişim” dedi. Göle gelenlerin araçlarını park ettiği alanın 500600 metre kadar uzaklıkta olduğunu kaydeden Erdoğan, “Gerekirse daha da geriye çekilebilir. Halkımız buraya geldiği zaman arabalarını artık gölün dibine kadar çekmeyecekler. İhtiyaçlarını giderebilecekleri, yemek yiyebilecekleri belki ufak bir restoran, duş alabilecekleri modern yerler olabilir” diye konuştu. l İç Politika İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Diyarbakır’da, kimlerle, neyi konuşuyor” sözlerine yanıt vererek, “YSK’nin ‘seçime girebilir’ dediği, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyla kameraların önünde görüştüm. Kim terörist? Kim terör örgütüne üye? Bu ispat ister, aynı zamanda iftira içerir” dedi. İmamoğlu, İSPARK’ın 6 ayda 18 milyon lira zarar ettiğini de belirterek, tümünü elden geçireceklerini söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün İBB’ye bağlı İstanbul Personel Yönetim AŞ’yi (İSPER) ziyaret etti. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Diyarbakır’da, kimlerle, neyi konuşuyor” sözlerine yanıt vererek “Görüştüğüm insanlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. YSK’nin bütün incelemeleri yapıp, ‘seçime girebilir’ dediği, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyla kameraların önünde Türkiye Cumhuriyeti’nin belediyesinde görüştüm. Kim terörist? Kim terör örgütüne üye? Bu ispat ister, aynı zamanda iftira içerir. Bu tanımlar, bu sıfatlar çok tehlikeli ve incitici. Biz, demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Demokrasi güçlenirse, demokrasi karşıtı kurumları, kişileri, örgütleri zayıflatırsanız ve ülke kalkınır” dedi. Makam sayısı azalacak İBB tarafından vakıflara verilen binaların geri alınmasına devam edileceğini kaydeden İmamoğlu, “Bütün israflardan kurtulacağız. İBB, İstanbul’un en zengin kurumu, tek bir binaya 2 milyon 200 bin liraya yakın ayda kira öder mi?” dedi. İmamoğlu tasarruf kapsamında başkanlık makam sayısının azaltılacağını belirtti. 88. İZMİR ENTERNASYONAL FUARI 6 EYLÜL’DE BAŞLIYOR Dünyanın gözü İzmir’de olacak Mehmet İNMEZ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 615 Eylül tarihleri arasında açılacak ve bu kez 88’inci kez gerçekleşecek İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) için, “Dünyanın gözü İzmir’de olacak. Türkiye’nin nabzı burada atacak. Dakikası boş geçmeyecek” dedi. Bu sene 88. kez kapılarını açmaya hazırlanan İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), Kültürpark’ta düzenlenen basın toplantı sıyla tanıtıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra Çin Uluslararası Ticaret Odası, Fuarlar ve Etkinlikler Genel Müdürü Guo Yinghui ve İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı katıldı. Etkinliklerle ilgili bilgi veren Soyer, “Fuar heyecanı 7’den 70’e herkesi saracak.‘İzmir Fuarı’, iş günleri ile ticaretin; konser, tiyatro, söyleşi ve sokak gösterileriyle de kültür ve sanatın atan kalbi haline gelecek” dedi. Kentteki orman yangınlarının oluşturduğu hasarın karşı lanması için düzenlenecek konsere ilişkin de konuşan Soyer, “9 Eylül’de çok anlamlı bir konser bizi bekliyor. Çok büyük bir yangın yaşadık. Felaketin yaralarını sarmak için bir organizasyon yapıyoruz” dedi. Çin ve Türkiye açısından da çok anlamlı bir buluşma olduğunu vurgulayan Soyer, “62 alanda Çin firması İzmirli partnerleriyle bir araya gelecek. Yaklaşık 39 ülkeden 180 civarında delegasyon katılacak. Türkiye’den 21 kentimiz misafir olacak. Çok heyecanlıyız” diye konuştu. Suriye için hangi milli güvenlik tehdidi karşısındayız? 4 Seçenek Putin ile Erdoğan Suriye konusunda anlaştılar.. Olumlu gelişme.. Cumhurbaşkanı geçen hafta Şam İdlib’e girince, ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıyayız demişti. Ayrıntı yoktu, acaba güvenlik sorunu ile kastettiği neydi, merak ettim ve olasılıkları düşündüm: 4 seçenek olabilirdi: 1  Ülkemizin yine büyük bir göç dalgası ile karşı karşıya kalması; 2 Sayıları tam olarak bilinmeyen 20 30 parçalı, 40 bin kadar cihatçı köktendinci örgüt üyesinden bir kısmının Türkiye’ye kaçma girme durumunun ortaya çıkması, 3 Fırat’ın batısının, İdlib’de yine ayrılıkçı örgüt elemanlarının konuşlanması ve nihayet 4 Suriye ile yine karşı karşıya gelerek sınırda Esad Şam ile komşu olmamız. Hangisi en iyi ve en kötü Sizce hangi seçenek en iyisi ve hangileri en kötüsü.. Bana göre Şam ile yeniden komşu olmamız en iyi seçenek. Bu eninde sonunda gerçekleşecek en yüksek olasılık. Birinci seçenek kabul edilebilir değil, aramızda zaten 5 milyona yakın Suriyeli mülteci yaşıyor ve sorunlarımız büyük. Bunun üzerine binecek her mülteci, sorunları ekonomik ve toplumsal olarak katlayacak. İkinci seçenek tam bir felaket. Sonuçlarını terör olarak çok kötü yaşarız. Üçüncü seçenek gerçekleşmesi zor ve önlenebilecek bir durum. Dördüncü seçenek, dediğim gibi en iyisi. 3 olumsuzu bertaraf etmenin yolu Analitik düşünürsek: Aslında diğer üç olumsuz seçeneği önlemenin tek yolu var: Şam ile yeniden komşuluk. Güneyimizde topraklarına egemen olacak. Şam’ın savaş olmadan İdlib vb’ye egemen olması göçü durduracak en önemli gelişme olur. Suriyelilerin kaçmasına gerek kalmaz. 40 bin kadar cihatçı sorunu: Bunları isteyen yok.. Kimi Kafkasya’dan, kimi Türki ülkelerden dahası 5 bin kadarının da Türkistan’dan olduğu söyleniyor. Avrupa ve Amerikan yurttaşları vb. de aralarında var. Cihatçılar ne olacak? Onların hayalleri bitti. Paraları bitti. Çok karılı evlilikleri ve ebedi cennetleri de. Hiçbir ülke onları istemiyor. Ama almak zorundalar. İki seçenekleri var: Ya teslim olacaklar, adil yargılanacaklar ve ülkelerine gönderilecekler. Bu ülkeler onları almak zorunda kalacaklar.. Ya da dar bir bölgede savaşacaklar ve yok olacaklar. Türkiye’nin veya bir başka büyük gücün onları koruyacak, kollayacak, silahlandıracak ve Suriye’de tutacak durumu yok ve olmaz. Suriye Türkiye’ye böyle bir suçlama yöneltti. Ankara gerçekle karşılaşıyor Türkiye yavaş yavaş, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile yaptığı son kısa konuşmadan sonra, Suriye’nin ülke bütünlüğünü sağlamaktan başka bir seçenek olmadığını gördüğünü anlıyoruz. Görüşmeden sonra Erdoğan başka telden, Putin başka telden çaldı. Putin tarafından yapılan açıklama çok önemli: İki lider teröristlerin yok edilmesi konusunda anlaştı. Erdoğan’ın açıklamasında buna vurgu hiç yoktu, ama Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Suriye’nin ülke bütünlüğünü vurguladı ki önemliydi. Erdoğan ve Putin anlaştılar İdlib konusundaki anlaşmanın, Suriye’nin teröristlere karşı mücadelesini kapsamadığına da Moskova yeniden vurgu yaptı. Her ne kadar bir ateşkes ilan ettiyse de Şam, bu geçicidir, bir nefes alımıdır ve yeniden cihatçılardan kentlerini geri almayı sürdürecektir. Türkiye’nin oradaki gözlem noktalarının zaman içinde birer birer fonksiyonlarını tamamen yitireceğini göreceğiz. Bu nedenle “geri çekmeyiz” gibi, gelişmenin doğasına aykırı sözler etmenin bir yararı yok, sadece zor duruma düşeriz bu açıklamalarla. Bence iki lider bu konuda anlaştılar. Putin, ABD ile anlaşmamızı da hoş görerek şimdilik taviz vermiş oldu. Ama bu bile geçicidir.. Ankara’nın Rusya ile ilişkilerinden menfaatı, Suriye’de boş hayallerin peşinde koşmaktan çok daha büyük, önemli ve gerçek! Bir an önce gerçeklere ülkemizin menfaatlarına dönelim. Mehmet Ali Büyükhanlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden almış olduğum tastiknamemi kaybettim. Hükümsüzdür. ÜMİT YANIK Nüfus kâğıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. DİLAN KARAMANOĞLU MSGSÜ MİMARLIK FAKÜLTESİNDEN ALMIŞ OLDUĞUM GEÇİCİ LİSANS MEZUNİYET BELGEMİ KAYBETTİM. HÜKÜMSÜZDÜR. ZEHRA ÖZGÜ TÜZÜN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle