27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 326 EYLÜL 2019 PERŞEMBE 280/1 4 0 310/1 8 0 240/1 4 0 300/1 2 0 280/1 4 0 250/8 0 220/7 0 250/1 0 0 300/2 0 0 310/1 9 0 270/1 3 0 280/1 9 0 200/9 0 290/2 3 0 210/1 4 0 120/0 0 220/1 5 0 270/1 3 0 200/1 3 0 260/1 7 0 270/1 7 0 260/1 7 0 ‘Kas hastasının ELİ AYAĞIYIZ’ İmamoğlu’na çağrı: Dernek zar zor ayakta duruyor Türkiye Kas Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Coşkun Özdemir, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ek rem İmamoğlu’na çağrıda bulunarak “Dernekten binlerce hasta yararlanıyor. Bu derneğin yaşaması için bağış ve sibel yardımlar şart. Dernek bahçetepe zor durumda ve ayakta duramıyor. Yalnızca derneğimize ait ve hastaları taşıdığımız iki aracın aylık benzin masrafı 3 bin lira. Bir avuç insanın bağışı ile ayakta duran derneğin sesine kulak verin” dedi. Yeşilköy’de bulunan ve Türkiye’de 100 bini aşkın kas hastasının, toplumla entegrasyonunu sağlamak, daha kaliteli yaşam sürmelerinin koşullarının yaratılmasında hastalara ve topluma rehber olmak, çözüm önerileri geliştirerek uygulanmasını sağlamak amacıyla 1978 yılında Prof. Dr. Coşkun Özdemir’in öncülüğünde kurulan Türkiye Kas Hastalıkları Derneği maddi sorunlarla karşı karşıya. 1992’de kamu yararına çalışan dernekler statüsüne alınan derneğin 41 yıldır başkanı olan Prof. Dr. Özdemir, “Dernek zor ayakta duruyor, yaşam zorluğu var. Bakırköy Belediyesi destek oluyor fakat tabii bu tek başına yetmiyor. Derneğin, kas hastalarını taşıdığı iki aracı var ve bunları sıklıkla kullanıyoruz. Yürüyemeyen binlerce hasta var. Benzin ayda 3 bin liraya mal oluyor. Bundan da mahrum kalıyoruz, ayrıca elektrik, su, kira gibi ödemelerle zorluklar yaşıyoruz, derneğin yaşaması ve hastalara faydalı olması için destek bekliyoruz” dedi. İBB Başkanı Kadir Topbaş döneminde, Yeşilköy’deki Türkiye Kas Hastalıkları Derneği binasına 4 kez tahliye kararı çıkarılmış, hasta ve hasta yakınları karara tepki göstermek için eylemler yapmış ve ardından tahliye kararı durdurulmuştu. ‘Sahte ilaçlar var’ Özdemir, özetle şunları kaydetti: “Sayısı 100’den 70’e düşen, yılda bin lira veren bağışçılar sayesinde ayaktayız. Dernekte hasta ve hasta yakınlarını da bilgilendiriyoruz. Piyasada bir sürü sahte ilaç var, o kadar ki bundan birkaç ay önce hastalar Hindistan’a gitti. ‘Kök hücre tedavisi yapıyoruz yapıyoruz’ diyorlar. Böyle bir şey henüz yok.” l İSTANBUL IPCC Beklenen raporUNU açıkladı: 2100’de buzullar yok olabilir HAZAL OCAK Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) “Değişen İklimde Okyanuslar ve Kriyosfer” isimli özel raporunu dün yayınladı. Rapora göre iklim krizinin buzulları eritmesi sebebiyle 2100 yılına kadar deniz seviyesi yaklaşık bir metre yükselebilir. 2100 itibarıyla bazı dağlar üzerindeki buzulların da yüzde 80’i kaybolabilir, birçok buzul ise tamamen yok olabilir. Rapor, hükümetlerin iklim değişikliğinin okyanuslara ve kriyosfere (gezegenin tüm donmuş alanları; buz tabakaları, dağ buzulları, permafrost, buz sahanlığı ve kar örtüsü gibi) etkileri üzerine bir rapor talep etmeleri üzerine hazırlandı. 36 ülkeden 104 yazarın katkısıyla 7 bin bilimsel çalışmayı değerlendirerek hazır lanan rapor çarpıcı veriler içeriyor. Rapora göre, dünyanın okyanus, buz ve kar örtüsü iklim değişikliğine bağlı olarak değişiyor. Deniz seviyeleri insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının sonucu olarak şu ana kadar 16 cm yükseldi. Emisyonlar azaltılmazsa okyanuslar 2100’de geçen yüzyıla göre 10 kat hızlı yükselecek. Emisyonların artmaya devam ederse buzullar, kütlelerinin üçte birinden fazlasını kaybedecek. Bu durum insanların tatlı suya erişimini olumsuz et kileyecek. 2100 itibarıyla bazı dağlar üzerindeki buzulların yüzde 80’i kaybolabilir, birçok buzul ise tamamen yok olabilir. Deniz seviyesi giderek artıyor Rapor, emisyonların artması halinde 2300’de 5.4 metreye kadar bir yükselme olabileceği konusunda uyarıyor. Grönland ve Antartika buz tabakası yılda 400 milyar tondan fazla suyu okyanusa bırakmak suretiyle eriyor. İnsan kaynaklı emisyonların bir sonucu olarak kasırgalar şimdiden daha şiddetli yağış, daha güçlü rüzgâr ve daha yüksek deniz seviyelerine sebep oluyor. Emisyonların artmasıyla birlikte, fırtına dalgalarıyla deniz seviyelerindeki yükselmenin daha da artması bekleniyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet AKP’li vekilin evinde şüpheli ölüm Tarlasını savunan Kurt’a kelepçe ZEHRA ÖZDİLEK Kırklareli Kıyıköy’de tarlalarını ortadan ikiye böldürmemek için “Türk Akımı Projesi”ne karşı mücadele eden üç kız kardeşin tarlasına dün gece yetkililer iş makineleriyle girdi. Dün sabah tarlaya giden Pembe Kurt 100’e yakın kolluk kuvvetiyle karşılaştı. Hırpalanarak Kıyıköy Karakolu’na götürülen Kurt gözaltına alındı. Engelli kardeşi Naciye Küçükmeriç ve Hatice Kurt’da kardeşlerini yalnız bırakmamak için karakolda bekliyorlar. Gözaltında tutulan Kurt’un kardeşi Hatice Kurt, “Ablama kelepçe takarak karakola getirdiler. Onun da çok ağrına gitti, sinir krizi geçirdi. Avukatımız yok. Serbest bırakılmasını bekliyoruz” dedi. İfadesinden sonra serbest bırakılan Kurt’un sinir krizi geçirdiği ve kendisine sakinleştirici verildiği öğrenildi. Kurt, “Tarlamızı elimizden aldılar. 15, 20 asker üstüme çullandı. Ameliyatlı koluma kelepçe taktılar” dedi. AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın, Ankara’daki evinde bir yıldır çalışan 23 yaşındaki Nadira Kadirova, iddiaya göre önceki gün Ünal’ın ruhsatlı tabancasıyla yaşamına son verdi. Sözcü’den Saygı Öztürk’ün haberine göre, Kadirova’nın olaydan bir gün önce arkadaşına, “Çok kötü şeyler oluyor. Ben ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım? Ölmek istiyorum” dediği öğrenildi. Ünal’ın evinde rahatsız olan eşine bakan Nadira’nın yanı sıra ev işleriyle ilgilenen başka bir Özbek çalışan da bulunuyor. Kadirova’nın intiharıyla ilgili yetkililer sessiz kalırken ağabeyi Muhammet Ali Nadira Kadirova Kadirova şunları söyledi: “Kardeşimin herhangi bir sorunu yoktu. Ayrıca Adli Tıp’taki işlemleri milletvekilinin devreye girmesiyle jet hızıyla tamamlandı.” Ankara Emniyet Müdürlüğü yaptığı açıklamada “Söz konusu intihar olayı Sayın Milletvekilinin, eşi, kızı ve evin diğer yardımcısı ile birlikte ikametinde bulunduğu esnada meydana gelmiştir. Olay yerinde yapılan teknik ön incelemede intihar harici herhangi bir şüpheli durum müşahede edilmemiş, ayrıca Müntehire’nin odasında intihar eğiliminde olduğuna dair bulunan geçmiş tarihli notlar da dahil tüm bulgular soruşturma dosyasına eklenmiştir” denildi. l Haber Merkezi SAYISAL LOTO 6 BİLEN: 3 milyon 197 bin 225’şer TL 04, 06, 10 13, 26, 39 (Devretti) 5 BİLEN: 5 bin 948.50’şer TL 4 BİLEN: 88.60’ar TL 3 BİLEN: 12.40’ar TL Ş10AŞT81NOA,, S21NP92TUS+,O10P66U 5+1 BİLEN: 875 bin 851.40’ar TL (1 Kişi) 5 bilen: 4 bin 709’ar TL 4+1 bilen: 543.40’ar TL 4 bilen: 56’şar TL 3+1 bilen: 25.60’ar TL 3 bilen: 4.65’şer 2+1 bilen: 5.90’ar TL 1+1 bilen: 3.40’ar TL TL Cumhurbaşkanı’nın avukatlığını yapan Ahmet Kürşat Köhle ve Erdoğan’ın avukatlığını üstlenen ofisten Tevfik Günal var. Antalya Valisi Münir Karaloğlu da mütevelli heyetinde. İşte burada çok ilginç bir detay daha var. Cumhurbaşkanlığı’nı daha fazla kirlenmekten kurtarın Kitapları yazıldı, filmleri ve dizileri yapıldı. Avukat Petrocelli’nin öyküsü 1970’li yıllarda TRT’de yayımlanmıştı. “Sen onun avukat Petrocellisi misin?” sözü dilimize yerleşmişti. Kaybedişi bile hikâyeleştirilir. Cesedin ortada olmadığı cinayet davasında “1’den 10’a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek” sözleriyle savunma yapar. Hâkimler dahil tüm salonun kapıya bakmasını, “demek ki siz de öldüğüne inanmıyorsunuz” sözleriyle tamamlar. Zekice savunmaya karşı kaybeder. Hâkim nedenini şöyle açıklar: “Mahkeme salonunda kapıya dönmeyen bir tek kişi vardı, o da müvekkiliniz”. İster suçlu ister suçsuz olun. Hatta suçunuz ne olursa olsun savunma bir haktır. Avukat, müvekkili ile özdeşleştirilemez. Ancak... Karşımızdaki sorun pek de avukatlıkla ilgili değil. Gölge adalet bakanı gibiler Kastettiğim Fettah Tamince meselesi. Kendi ifadesiyle “idolü Fethullah Gülen olan” işadamı Fettah Tamince’yi her adliyede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarının savunmasını konuşuyoruz. Vicdanı tatmin etmiyor. Peki neden? Sebebi basit. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın avukatları yalnız Cumhurbaşkanı’nın avukatı değildir. Türkiye’nin adliyelerine Cumhurbaşkanı avukatları girdiğinde savcılar kapıda karşılıyor. Açılmayan kimi kapılar onlara açılıyor. Gölge bir adalet bakanı gibi adliyelerde dolaşıyorlar. Zaman zaman hâkimler bile karşılarında suspus oluyor. “Cumhurbaşkanı’nın avukatları” sıfatı adlarının önlerinde gidiyor. Erdoğan’ın adı onlara açık avantaj sağlıyor. Şimdi... Adalet Bakanlığı, Tamince’nin Antalya’da “yapılamayan soruşturması”nın yapılmasına karar verdi. Savcılık, becerebilirse soruşturacak. “Becerebilirse” diyorum. Nedeni, yalnızca onu Cumhurbaşkanı’nın avukatlarının savunacak olması değil. İki kurumun tepesindeki isimler Tamince’nin üyesi ya da kurucusu olduğu FETÖ iltisaklı birçok kuruluş arasında iki tanesi var: Gaye Vakfı ve ona bağlı olan Antalya Bilim Üniversitesi. Her ikisi de 15 Temmuz’dan sonra FETÖ iltisakı nedeniyle KHK ile kapatıldı. Sonra “ne olduysa” darbeden 4 ay sonra yeni bir KHK ile açıldı. Her iki kurumdaki “F tipi hamur” herkesin bildiği sır. Hem üniversite hem vakıf bugün yapılacak soruşturmanın merkezinde duruyor. İşte mesele burada başlıyor. Bugün üniversitenin resmi sitesine girip mütevelli heyetine baktığınızda başkan olarak Fettah Tamince’yi görüyorsunuz. Başkan Yardımcısı ise Cumhurbaşkanı’nın avukatı Ahmet Özel. Gelelim mütevelli heyeti üyelerine. Listede Programdan sonra listeden çıktı Salı sabahı FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın Çalar Saat programına konuktum. Programda üniversitenin sitesindeki mütevelli heyeti listesini okumuştum. Ertesi gün, yani çarşamba günü, aynı listeyi açtım. Tamince’nin Antalya’daki üniversitesinin mütevelli heyetinden bir kişi eksilmişti. Karşılaştırınca Cumhurbaşkanı’nın bir diğer avukatı Mustafa Doğan İnal’ın listeden çıkarıldığı görülüyordu. Belli ki İnal, mütevelli heyetinden çıkmak istemişti. Gelelim Gaye Vakfı’na... Orada da vakıf başkanı, haliyle Fettah Tamince. Genel sekreter yine Cumhurbaşkanı’nın avukatı Ahmet Özel. Vakfın başkan yardımcısı eski AKP’li Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel. Üyeler arasında hem yeni vali Münir Karaloğlu, hem de eski vali Sebahattin Öztürk var. Bunun dışında AKP’nin eski vekilleri Mustafa Köse ve Sena Nur Çelik üyeler arasında görünüyor. Ancak salı sabahı programda gösterdiğim listede, çarşambaya gelindiğinde yine bir değişiklik olmuştu. Cumhurbaşkanı’nın avukatlarından Mustafa Doğan İnal’ın adı vakıf üye listesinden de çıkarılmıştı. Bir diğer çıkarılan isim ise eski AKP milletvekili Sadık Badak’tı. Belli ki her iki isim de gelişmelerin ardından salı günü listeden çıkmıştı. Erdoğan ne yapmalı Bu tablo bir şey ifade ediyor. Cumhurbaşkanı’nın eski avukatı Faik Işık, Fenerbahçe şike kumpasında hedef alındığında bir ikilem yaşadı. Aziz Yıldırım’ın avukatlığını almak, onu FETÖ yargısına karşı savunmak istiyordu. Ancak bir engel vardı. O dönem başbakan olan Erdoğan’ın yanına gitti. “Başbakanın avukatı” sıfatıyla, siyasallaşmış bir mahkemede savunma yapmanın, kendi ahlakına uygun olmadığını anlattı. Erdoğan’ın gücünü kullandığı düşünülebilirdi. Böyle bir durum Erdoğan’a da zarar verebilirdi. “Kendisini azletmesini” rica etti. Erdoğan da yaptı. Erdoğan’ın avukatlığından ayrılarak “özgürleşen” Işık, Aziz Yıldırım için Petrocelli savunmaları yaptı. Şimdi... Adalet Bakanlığı’nın “Antalya’da soruşturulsun” dediği Fettah Tamince’nin avukatlığını Erdoğan’ın avukatları yapmakla kalmamış. Şehirde soruşturulacak kurumlarının tepesinde Cumhurbaşkanı’nın avukatları, AKP’li siyasetçiler, devletin valileri var. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, cumhuriyet savcıları burada sağlıklı bir soruşturma yapabilir mi? Görülüyor ki birileri kendi ikballerini hukukun önüne koymaktan vazgeçmiyor. Türk siyasetine mal olan “önüne yatarım” sözü başka isimlerle yeniden hayat buluyor. Cumhurbaşkanı’nın hem kendisine hem avukatlarına hem de Türkiye’ye yapacağı bir iyilik var. Antalya’daki soruşturmanın hatta Türkiye’deki başka FETÖ soruşturmalarının sağlıklı yürümesi için Ahmet Özel, Mustafa Doğan İnal, Ahmet Kürşat Köhle gibi avukatlarını azletmek. Devletin valilerini de, partisinin siyasetçilerini de soruşturmanın selameti için söz konusu kurumlardan uzaklaştırmak. Bu karar, Cumhurbaşkanlığı makamını da daha fazla kirlenmekten kurtarır. Bir zamanlar metrobüsle adliyeye gelirken, bugün kolunda bir ev parasıyla alınan saat taşıyan kimi avukatlar kuşkusuz bu duruma üzülür. Ama Türkiye’de mahkemeler yeni Petrocelli’ler ile, Petrocelli savunmalarına rağmen adil karar veren hâkimlerle tanışır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle