24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Şehitlik tiyatrosu2Fif“izim6Şellms.eezthAyailiivedlctıaraliie“lyniUrKla”sezöüAvubkrelnueütCnılyZunioaEşhKrmara.gnonFauzneiaSnlskaÖFtiğiminyvllaacmazremlaiı”lnşıomldau. “Bu ülkede Mustafa Kemal Atatürk diye birinin yaşamış olduğunu biliyor mu sunuz?” Bu ilginç ve hayli sert soru Adana Altın Koza Film Festivali’nin yarışma filmlerinden “Şehitler”in ilk gösteri mi sonrası izleyicilerin biri tarafından filmin yö emrah kolukısa netmeni Köken Ergun’a yöneltildi. Ergun’un sükuneti ve hiç tekleme den soruyu yanıtlaması muhteme len sorunun kendisinden bile ilginç ti, ama sonradan anladık ki ilk uzun metrajlı filmiyle Adana’da bulunan yönetmen böylesi tepkilere ve çıkış lara alışık. Çağdaş sanat kökenli olan ve daha önce “Aşura”, “Bayrak”, “Ben Askerim” gibi videoları başta Salt ol mak üzere birçok müze ve sanat ku rumunda sergilenen Ergun, belge sel formatındaki “Şehitler”i Çanakka le’deki şehitlik ve çevresinde çekmiş. Anzak Günü etkinlikleri için Çanakkale’ye gelen Avustralyalı ve Yeni Zelandalı gençlerle, aynı gün lerde Türkiye’nin farklı illerinden ge len Türk ziyaretçileri çekip kurgu ladığı filmiyle bir yandan “şehitlik” kavramının farklı kültürlerde ne an lama geldiğini sorgulayan Köken Er gun, bir yandan da her şeyin aslın da nasıl da bir turizme dönüştüğünü ve din ticaretinin bir zamanlar ulusal bilincin önemli referanslarından biri olan Çanakkale Zaferi’ni nasıl içi boş bir metaya dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. Mustafa Kemal yerine Seyit Onbaşı Yazının başındaki soruya dönersek... Filmin de gösterdiği gibi neredeyse tüm Çanakkale anlatıların “Şehitler” adlı filmin gösteriminden sonra oyuncular seyircilerin sorularını yanıtladı. dan Atatürk’ün adı silinmiş durumda, belki son 10 yıldır. AKP iktidarıyla birlikte kodların tamamen değiştirildiğini ve Mustafa Kemal yerine Seyit Onbaşı (o meşhur mermiyi sırtlayıp düşman gemisini batıran topu ateşlediği sahne uzun uzun oynanıyor şehitlikteki tiyatro sahnesinde) gibi isimlerin öne çıkarıldığını ve bu çizgide dini kodların ulusal kodlarla yer değiştirdiğini vurgulayan Ergun, özellikle de AKP’nin iyiden iyiye MHP söylemine yakınlaştığı (kimi durumlarda da tam tersi galiba) ve milliyetçiliğin çok daha hırçınlaştığı bir dönemden geçtiğimizi ama yeni gelişmeler ışığında bunun da kısa bir süre sonra tamamen değişebileceğini söyledi filmin sonunda yapılan söyleşide. İşin bir başka ilginç yanı filmin bir noktasında (tam da ilkokulortaokul yaşlarındaki çocukların tekbir çekerek yürüdükleri uzunca sahnede) salonu terk eden 3040 kadar izleyicinin bir bölümünün sonradan geri geldiklerini ifade etmeleri ve aslında filmi yanlış anladıklarını kabul etmeleri oldu. Hatta bir iz ‘Uzun Zaman Önce’ Günün ikinci ve filmi olan “Uzun Zaman Önce” uzun zamandır üzerinde çalıştığını anladığımız ilk uzun metrajlı filmini çeken Cihan Sağlam’ın imzasını taşıyordu. Onur Dikmen, Reha Özcan, Serdar Orçin, Ümit Çırak gibi oyuncuların güçlü performanslarıyla öne çıkan film yer yer senaryosundaki belirsizlikler (ki yönetmen bunu kasten yap tığını söyledi filmin sonundaki söyleşide) nedeniyle izleyiciyi zorlasa da genel olarak beğenildi. Erkek dünyasını iyi bildiğini ve suçcezavicdan gibi kavramlar üzerinden bu dünyayı ele almak istediğini söyleyen Sağlam, keşke kadın karakterlerine de aynı özenle yaklaşıp biraz daha derinlikli bir bütüne ulaşsaymış dedirtti doğrusu. leyici Ergun’a filmin festival broşüründe yer alan özetini değiştirmesini önerdi, ama yönetmen bu öneriyi fazla kolaya kaçmak olduğu düşüncesiyle kibarca reddetti. ‘Gençler kutuplaşmadan uzak’ İzleyicinin böylesi duygusal tepkilerle yaklaştığı “Şehitler”e Altın Koza jürisi nasıl yaklaşacak bilemiyoruz, ama güçlü bir milliyetçilik (hatta filmin son jeneriğindeki görüntülere bakacak olursak neredeyse ırkçılık) eleştirisi yapan filmin, memleketimizde ne derece izleyicisini bulacağı sorusu çok canlı bir biçimde önümüzde duruyor. Keza Ergun da bunun farkında: “Tartışma olgunluğuna erişebildiğimizi düşünmüyorum. Osmanlı’dan beri bu böyle ve çok duygusal bir coğrafyada yaşıyoruz. Bir yandan da ciddi bir kutuplaşmışlık var. Bu durumdan çıktığı zaman, bunu bir siyasi arena olarak görmediği zaman o olgunluğa erişecek. Dikkat ederseniz bu tip sorular, burada olsun başka yerlerde olsun, hep 50 yaş üzeri insanlardan geliyor. Genç nesil bunlarla ilgilenmiyor. Dolayısıyla bu tepkilerin çok doğal olduğunu düşünüyorum, çok değerli olduğunu düşünüyorum, onlardan bir şey anlamamız gerektiğini düşünüyorum, ama bu tepkilerin kalıcı olduğunu da düşünmüyorum. Açıkçası yeni gelen neslin tüm bunlara pabuç bırakmayacağını ve kutuplaşmadan uzak olacağını düşünüyorum, gözlemlerim bu yönde” diyor ve ekliyor: “Ben hep otorite üzerine kuruyorum; yani siyasetçi bize söylesin onu yapalım gibi, filmci bize öyle bir şey göstersin ki ya ben mutlu olayım ya kızayım diyor. Sorumluluğu filmciye atıyor.” Sarıyer Edebiyat Günleri’nde söyleşi Bu yıl 8. kez düzenlenen Sarıyer Edebiyat Günleri, bugün söyleşi, panel ve imza günleriyle devam ediyor. Kireçburnu Haydar Aliyev Parkı’nda yapılacak etkinlikler, saat 11.00’de Behiç Ak’ın katılacağı, “Behiç Ak ile Kitapların Renkli Dünyası” başlıklı söyleşi ile başlayacak. Program saat 14.00’te, moderatörlüğünü Onur Bütün’ün üstleneceği, Şafak Baba Pala ile Doç. Dr. Taçlı Yazıcıoğlu’nun konuşmacı olacağı “Bir Varoluş Mücadelesi Olarak Kadın ve Edebiyat” isimli panel ile devam edecek. Saat 16.00’da ise, Sebahat Altıparmakoğlu’nun yöneteceği “Vedat Türkali 100 Yaşında” başlıklı panel dinleyicilerle buluşacak. Panelde gazetemiz yazarı Mustafa Kemal Erdemol ve Akın Birdal konuşmacı olarak yer alacak. Mustafa Kemal Erdemol, panelin ardından kitaplarını imzalayacak. Programın son etkinliğinde ise tiyatro ve seslendirme sanatçısı Hakan Gerçek tarafından sahnelenecek “İstanbul Şiirleri” başlıklı şiir dinletisi izleyiciyle buluşacak. l Kültür Servisi ‘Dünyanın Don Kişot Murtazası’ Yazar Hüseyin Özdemir’in anılarını, ev rensel boyuttaki ormancılık sorunlarını ve güncel konuları kendi tarzında kaleme aldığı, “Dünyanın Don Kişot Murtazası” adlı kitabı, Türkiye Ormancılar Derne ği (TOD) tarafından yayımlandı. TOD, 56. döneminde ilk defa Sanat Kurulu’nu kurarak meslektaşlarının sanatsal çalışmalarını değerlendirdi. TOD Yayın ve Sanat Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sezgin Özden’in kitap hakkındaki şöyle konuştu: ‘’Sayın Özdemir, yeni sözcüklerle oluşturduğu dünyasında özgün diliyle okuyucuyu etkiliyor. Çarpıcı bir etki uyandırıyor. Tekrar tekrar okudum. Gündelik dilin rahat kullanımı yerine sözcüklerle bir şekilde oynadığından, her okumada sıkılmadan, tam tersi büyülü ve gizemli bir hal aldı. Ve her seferinde yeni çağrışımlar yaptırdı.’’ l Kültür Servisi Perşembe Sineması’na sonbahar geldi SALT’ın Garanti BBVA Mortgage desteğiyle sürdürdüğü Perşembe Sineması’nın eylülaralık programı, Muhsin Mahmelbaf’ın 1995 yapımı “Salaam Cinema (Selam Sinema)” filmiyle bugün saat 19.00’da başlıyor. Herkesin katılımına açık olan gösterimler, 5 Aralık’a kadar her Perşembe saat 19.00’da SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da olacak. l Kültür Servisi Tarkan’dan başkanlara övgü dolu sözler Tarkan, yoğun ilgi gören konser serisinin dördüncü gününde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde sahneye çıktı. Tarkan’ın konserini izlemeye gelenler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ailesiyle birlikte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ailesi de vardı. Tarkan, misafir ler arasında yer alan Tunç Soyer’e “İzmir’e çok güzel şeyler yapıyorsunuz. Çok yakından takip ediyoruz. Sizi çok seviyoruz. Daha neler yapacaksınız, biliyoruz” dedi. Ünlü sanatçı, Ekrem İmamoğlu’na ise “Güler yüzünüzle, samimiyetinizle, sahiciliğinizle gün gibi doğdunuz İstanbul’a. İnşallah çok güzel şeyler yapacaksınız. İnanıyo ruz. Yanınızdayız. Sizi seviyoruz. Onurlandırdınız bu gece konserime gelerek” diye konuştu. İki başkan konser sonrası kuliste Tarkan’la hatıra fotoğrafı çekildi. Tarkan, 6 konser olarak açıklanan Harbiye maratonunu yoğun talep üzerine bir gün daha uzatarak 28 Eylül’de de sevenleri ile buluşacak. l Kültür Servisi Neşet Usta’nın sazı gençlere emanet “Bozkırın tezenesi” Neşet Ertaş, ölümünün 7. yılında Kırşehir’de ları adına almaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Neşet Ertaş’ın içinde yetiştik anıldı. Ozanın mezarı başında leri Abdal kültürünün en önemli temsilci ki programın ardından “Sazımın lerinden birisi olduğunu vurgulayan Ertaş, Emaneti” etkinliği düzenlendi. “Onun sazının emanetini almak çok onur Halk ozanı Neşet Ertaş’ın yaşat ve gurur verici. Bu emanete layık olmak ve tığı “Abdal” kültürünü temsilen, geleceğe taşıyabilmek için çalışmamız ge Ahi Evran Üniversitesi Neşet Er rektiğinin bilincindeyiz. Emanetin hakkını taş Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sonuna kadar vermeye çalışacağız” dedi. eğitim gören ve ozanın akraba Hüseyin Ertaş da babasının gençlere sı olan Haydar Yasin Ertaş’a bağla çok önem verdiğini hatırlatarak “Gelecek ma emanet edildi. Abdal gen onlarda. Bu, arkadaşımızın şahsında bü ci Haydar Yasin Ertaş, tün gençlere verilmiş sembolik bir hediye programda yaptığı konuşmada, bu Nilüfer anneler sazı kendisi için sahnede ve arkadaş dir. Bu kültürü benimseyen bütün gençlere verilmiş bir hediyedir. Her ne iş yaparlarsa yapsınlar, işlerini aşk ile yapsınlar” diye konuştu. l AA Türk pop müziği sanatçısı Nilüfer, “Senfonik Divalar” projesiyle 24 Ekim 21.00’de Beşiktaş Belediyesi’nin katkılarıyla, On Altın Portakal’ın jüri başkanı Demirkubuz koloji Anneleri yararına Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde sevenleriyle buluşacak. Sanatçı ya Alper Kömürcü’nün yö Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 26 Ekim ile 1 Kasım tarih neteceği 40 kişilik sen leri arasında 56’ncısını dü foni orkestrası eşlik zenleyeceği Antalya Altın edecek. l Kültür Portakal Film Festivali’nin Servisi jüri başkanı ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz oldu. 1326 EYLÜL 2019 PERŞEMBE Dil Bayramı’ndan Avrupa Diller Günü’ne Türkçemizazıl Hüsnü Dağlarca’ya Finlandi yalı bir Türkolog niçin şiir yazdığı Fnı sorar. Dağlarca, “Türkçenin yer yüzünün en büyük dili olduğunu göstermek için” der. Dağlarca, 84 yıl yaşadı, 91 yapıt yayımladı. Son nefesine kadar şiir yazdı. 200’ü aşkın ödül aldı. Yapıtları, onun dediği gibi Türkçenin ve şairliğinin gücünü gösterir. Nâzım Hikmet’i de elbette tüm dünyada tanıtan dili ve büyük şairliğidir. Bu nedenle bugün (26 Eylül) kutladığımız 87. Dil Bayramı, sıradan bir sevinç günü değildir, Dağlarca’nın deyişiyle “Ses bayrağımız” Türkçenin bayramıdır. 5 bin yıllık tarihe sahip olan Türkçemiz, ne yazık ki bin yıl Arapça ve Farsçanın etkisinde kalmıştır. Ama Atatürk Devrimleri’yle özüne ve bağımsızlığına kavuşmuş, toplumda dil bilinci oluşmuştur. Bunu TDK’yi kapatan 12 Eylül darbesi bile kesintiye uğratamamıştır. Türk Dil Kurumu Yazı devriminden (1928) sonra dil devrimi için Mustafa Kemal’in buyruğuyla 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu (TDK) kuruldu. Kurucuları arasında Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celal Sahir, Hasan Âli, Reşat Nuri, Yakup Kadri gibi milletvekili, yazar, gazeteci ve eğitimciler vardı. Başkanlığa Samih Rifat seçildi. İlk kurultay Dolmabahçe Sarayı’nda 26 Eylül 1932’de toplandı, 9 gün sürdü, 750 dolayında üye katıldı. Bin kişiden kutlama telgrafı geldi. 3 bine yakın kişi izledi. Kurultaya Yunus Nadi, Falih Rıfkı da üye olarak katıldılar. Türkçenin kaynağı, yapısı, lehçeleri, öteki dillerle ilişkisi, halk dili, dilin gereksinimi, gelişmesi ve zengin bir kültür dili olması için yapılması gerekenler üzerinde tartışıldı. Dil Bayramı da kurultayın son günü şair Halit Fahri Ozansoy’ca önerilmiş, onaylanmıştır. 2001’de toplanan Avrupa Diller Yılı toplantısında TDK’nin başvurusuyla Avrupa Konseyi de 26 Eylül’ü Avrupa Diller Günü olarak benimsemiştir. TDK’nin ilk bildirisi Birinci Dil Kurultayı’nın seçtiği yönetim kurulu Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanıp bir bildiri kaleme aldı. 17 Ekim 1932 günü yayımlanan bu bildiride amaç şöyle vurgulandı: “1. Türk dilini ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı durumuna getirmek, Türkçeyi çağdaş uygarlığımızın önümüze koyduğu bütün gereksinmeleri karşılayacak bir yetkinliğe erdirmek. 2. Bunun için, bugün yazı dilinden Türkçeye yabancı kalmış öğeleri atmak. Halkçı bir yönetimin istediği biçimde, halk ile aydınlar arasında nitelikçe ayrı bir dil varlığını ortadan kaldırmak. Ana öğeleri öz Türkçe olan ulusal bir dil yaratmak.” (Şerafettin Turan, Atatürk ve Ulusal Dil, TDK Yay. Ankara 1981, s.20) Atatürk’ün Geometri Kılavuzu Yurtta, arı dil seferberliği başladı, TDK’de dilbilimciler, dil uzmanları yıllarca çalıştı, yabancı sözcükler için Türkçe sözcükler üretti. Buna Atatürk de katıldı. 19361937 yıllarında 44 sayfalık Geometri Kılavuzu adlı bir kitap da yazdı. 1937’de Kültür Bakanlığı’nca imzasız, 1971’de TDK yayını ve Atatürk adı yer alarak, Ocak 1998’de de Cumhuriyet gazetesi tarafından Atatürk’ün Yazdığı Geometri Kılavuzu adıyla (haz. Nurer Uğurlu) yayımlandı. Gazetemiz okurlarına armağan olarak dağıttı. Atatürk’ün benimsediği, önerdiği tüm terimleri günümüzde kullanıyor olmamız, ne denli tutarlı bir dil anlayışının benimsendiğinin de kanıtıdır. İşte TDK’nin ve dil bilincinin işlevi buydu. 12 Eylül yönetimi TDK’yi kapattı. Yerine 1983’te kurulan yeni TDK ise, bir türlü eski işlevine kavuşamadı. Acaba bu kurum yukarıdaki bildiride dile getirilen amaçların ne kadarını gerçekleştirdi? İyi ki Dil Derneği kuruldu ve çalışıyor.  Dil Bayramımız kutlu olsun! Teşekkür... Geçen haftaki yazımda, Kars’taki çocuklara piyano öğretmeyi, müziği sevdirmeyi düşleyen Sayın Nurhan Demirhan’ın ÇYDD Kars Şubesi’ne bir piyano bulma hayalini yazmıştım. Bu piyano bulundu. Bu hayali gerçekleştirmek için piyanosunu bağışlayan İzmir’den değerli sanatçı Sayın Maria Rita Epik’e ben de yürekten teşekkür ediyorum. Mert Sela Flamenko & Klasik Gitar Resitali Kadıköy Gitar Cafe Live 28 Eylül 2019 Cumartesi Saat 21:00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle