Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 26 EYLÜL 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİLÜNAY HABER/YORUM Gerek başkanlık sisteminin, gerek yasama ve yürütmenin aldığı moral bozucu kararların dökümünü yapmaya kitaplar yetmez! Hazırlanan yargı paketinin yetersizliği de her gün muhalefet tarafından haklı olarak ifade ediliyor. Öte yandan ender de olsa, yargının değişik kademelerinde alınan kimi kararlar da tam tersine şaşırtıcı bir şekilde yüreğimize su serpiyor ve ünlü deyimle “Ankara’da hâkimler var” dedirtiyor! Bazılarını burada hatırlatmak istiyorum, çünkü adalete güvenimizi kaybetmememiz lazım; doğruya, dürüstlüğe ve hukuka yönelik taleplerimizin dayanışma içinde inatla sürmesi lazım! Bunların en önemlisi, Yargıtay’ın tutuklu yargılanan sevgili Cumhuriyet ekibi hakkında aldığı “Beraat isteme kararı” ve özellikle açıklanan detaylı gerekçeler. En çarpıcı olanlar: “Basın özgürlüğü, bilgi edinme, yayma, eleştirme haklarını içerir. Basın, hükümetin kararlarını halk adına denetler” ve “Mahkumiyetin kesin bir ispata dayanması ve ispatın kuşkuya olanak vermemesi gerekir.” Sonuçta bu kararla gelen beraatlar gazetemiz açısından büyük bir nefes, tartışılmaz bir hukuki aklanma ve arkadaşlarımız adına mutluluk kaynağıdır. Bir başka güzel haber, ağustos ayında, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından açılan davayla müzayede ile satışa çıkarılacak Atatürk Orman Çiftliği arazisi için yürütmeyi durdurma kararı vermesi olmuştu. Kararın gerekçesinde “AOÇ arazilerinde ticaret ve konuta izin verilemez, Atatürk’ün şartlı bağışına aykırı işlem yapılamaz” denilmişti. Yine ağustos ayında ombudsmanlık görevini sürdüren T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu, FETÖPYD mensubu iddiaları yüzünden kamu görevinden ihraç edilen E.A. yaptığı itiraz sonucu kamu görevine iade edildi ve uzaklaştırma işlemine ‘Ankara’da hâkimler var’ dedirtenler... ait kayıtların hizmet cetveli, sicil hareketleri ve hizmet takip programlarından silinmesini istedi. Başvuruyu inceleyen KDK, E.A’nın talebini haklı buldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ODTÜ Rektörlüğü arasında imzalanan protokolün ardından 2017’de ODTÜ arazisindeki ağaçların bir gecede kesilmesiyle açılan yolla ilgili bir gelişme temmuz ayında yaşanmıştı. Yine TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi’nin açtığı davada Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi planların yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti. Şehir Plancıları Odası, “Hiçbir nesnel ve bilimsel gerekçe olmaksızın, gerekli analiz ve ön çalışma yapılmadan sadece noktasal olarak problemleri çözme amaçlı yol ve katlı kavşak projeleri sonucu ODTÜ ormanı zarara uğratılmış ancak hukuksuzluğu açık olan bir projeye mahkeme dur demiştir” ifadesini kullandı. AYM, hendek operasyonları sırasında “Barış Bildirisi” yayımlayan ve devletin katliam yaptığını söyleyen; bu nedenle görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenlerin haklarının ihlal edildiğini açıkladı. “Başvurucuların altına imza attıkları açıklama gerçekten de toplumun bü yük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle mücadele eden devleti, halka ‘katliam’, ‘kıyım’ ve ‘işkence’ yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi’nin hiçbir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir” gibi dikkat çeken ifadeler kullandı. AYM ayrıca “İfadelerin doğru ya da rahatsız edici olması belirleyici olamaz/Operasyonlar hakkında yorum yapılması normal karşılanmalıdır/Ağır eleştirilere daha fazla tahammül edilmesi gerekir/Cevap olarak ceza verilmemesi gerekir” şeklinde yorumlara da yer verdi. Üç yıl öne Beyaz Show’daki konuşmasında, “terör propagandası yaptığı” gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan tutuklu öğretmen Ayşe Çelik hakkında AYM’nin hak ihlali vermesi de yine demokrasiyi koruyan kararlardan biri. AYM, öğretmen Ayşe Çelik hakkında ifade özgürlüğü ihlali ile 5 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar vermiş ve tahliye etmişti. Asgari ücretin yanı sıra performans ücretinde de eksik ödeme yapılması üzerine işverenin kapısını çalan bir işçi, eli boş dönünce 3. İş Mahkemesi’ne gidip kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesini talep etti. Mahkeme, davacı işçiyi haksız buldu. Ama Yargıtay 22. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı: 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki, “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz” hükmüne detaylı olarak dikkat çekildi. Kararda şu gibi ifadelere yer verildi: “İşçinin açıkça onay vermediği esaslı değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşverenin herhangi bir sebeple tek taraflı olarak işçinin ücretinde ya da ücret nevinden bir alacağında indirime gitmesi mümkün değildir.” Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 1725 Aralık operasyonlarının yaşandığı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’i “rüşvet havuzu” olarak nitelendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na üç ayrı davada verilen toplamda 27 bin 500 TL tazminat cezasını bozdu. Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği iddiaların “kamusal çıkarlarla ilgili olduğuna” dikkat çeken Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, gerekçesinde açıklamaların “ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığını” bu nedenle davaların Kılıçdaroğlu lehine reddedilmesi gerektiğini vurguladı. Yargıtay, ayrıca TÜRGEV’in açtığı ancak Kılıçdaroğlu’nun kazandığı iki davadaki kararları da onadı. Bir başka konu, Sayıştay’ın denetim raporlarını kaleme alan müfettişlerin cesur ve gerçekçi bir üslupla Saray başta olmak üzere, ülkede yapılan usulsüz ve abartılı harcamaları dile getirebilmeleri (Örnek: Gazetemizin dünkü manşeti, Saray’ın günde 4,5 milyon TL’yi bulan harcamaları). Bunlar demokrasi ve Cumhuriyetin temel direnç noktaları! Sonuçta biliyoruz ki bunlar bizleri mutlu eden ve demokrasinin yaşadığını gösteren ender kararlardan bazıları! Ama bunların varlığı, hakhukukadalet yürüyüşlerindeki kararlı duruşun yansıması ve umut saçarak devam etmesi açısından son derece önemli! Bu nedenle artık başta Eren Erdem, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarında ve demokratik çözüm bekleyen onca başka davada, bu hukuk devleti yansımalarını ve sonuçlarını artık görebilmek için ciddi bir yargı reformu vakti geldi... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Nemli toprak... Ta 1 hıl yığını. 2/ Yoğurt, pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek... Bir nota. 3/ “Neler çeker bu gönül, söy 2 3 4 5 J A L AP ENO ÜÇE T EK BU L I Ğ L İ KEN Y E K İ MO Z ESNEK C İ M lesem olur” (Nefi). 6 N Ü K A R A T E 4/ Tarikata yeni giren 7 N A N Ö B E T kimse. 5/ Giysilerin buruşuklarını gidermekte kullanılan 8 PESO LA A 9 İ ARDEŞEN araç... Özellikle “Bolero” adlı yapıtıyla tanınmış Fransız besteci. 6/ Kürekle yürütülen dar, uzun ve hafif bir tekne... Sipersiz baş lık. 7/ Uzun süreli uçuşlarda vücudun saat farkına uyum sağlayamaması nedeniyle oluşan rahatsızlık. 8/ AleviBektaşi törenlerine verilen ad... Buğday, nohut, fasulye ve çeşitli yemişlerle pişirilen bir tatlı. 9/ Ahırlarda iki hayvan yeri arasında bölmelik diye konulan kalın sırık... Tarla sınırı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yanık... Kalsiyum elementinin simgesi. 2/ Sulak yer... Rafları olan kapaksız ve taşınır dolap. 3/ Büyü me, gelişme. 4/ İnanılır, güvenilir... Küçük bitkilere verilen ortak ad. 5/ İslam inancına göre ölüleri me zarında sorguya çekecek olan iki melekten biri... İs lamlıktan önce Kâbe’de duran üç puttan biri. 6/ Türk halk edebiyatında çoban türküsü. 7/ Saçma sapan konuşan. 8/ Sadist... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 9/ İki derenin ya da iki yolun birleştiği yer... Kara bat mamak için ayağa takılan bir çeşit örgülü ayaklık. JVADENAİJTİVETATREMSI EEMski’ivsaalivEurnkdaun ALİCAN ULUDAĞ Yazar Musa Anter’in arasında bulunduğu bazı faili meçhul cinayetleri konu alan JİTEM ana davasında, dönemin Olağanüstü Hal (OHAL) Bölge Valisi Ünal Erkan “tanık” olarak dinlendi. O dönem işlenen faili meçhul cinayetler ve JİTEM ile ilgili bilgi vermekten kaçınan Erkan, avukatların “Biliyor da söylemek istemiyor” demesi üzerine, “Bilip de söylemeyen haysiyetsizdir” karşılığını verdi. “JİTEM ile ilgili bilgi almak için yanlış kişiyi seçtiniz” diyen Erkan’ın, JİTEM için “İllegal demeyin, yargı karar versin” demesi dikkat çekti. Erkan, “JİTEM yasal mı” sorusu üzerine de “Onu ben tayin edemem” ifadesini kullandı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına Musa Anter’in oğlu Dicle An ter, Tunceli’de kaçırılarak öldürülen Ayten Öztürk’ün babası Hıdır Öztürk ile avukatları katıldı. Dosyası Elazığ’dan gönderilerek davayla birleştirilen Hıdır Öztürk’ün, “müşteki” olarak ifade verirken sesi titredi, zaman zaman ağladı. “84 yaşındayım. 27 Temmuz 1992’de ‘derin devlet’ tarafından kaçırılan, işkence edilerek, kulakları kesilmiş, gözleri çıkarılmış ve cesedi parçalanmış acılı ve dertli bir baba olarak huzurunuzdayım” diye sözlerine başlayan Öztürk, kızının Diyarbakır’da, JİTEM binasında, “işkence sonucu öldürüldüğü” süreci anlattı. Duruşmada gazeteci Nedret Ersanel de “tanık” olarak dinlendi. Anter cinayeti sonrasında Diyarbakır’a giderek olayı araştırdığını, Ankara’ya dönüşte, uçakta dönemin valisi Erkan ile karşılaşınca röportaj yaptığını ifade eden Ersanel, Erkan’ın ken disine, “Bu olayı kimin yaptığını biliyoruz, kod adına kadar ismini biliyoruz” dediğini aktardı. Konuşmaktan kaçındı Tanık olarak dinlenen dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan, gazeteci Ersanel’i tanımadığını savundu. Erkan, ifadesi sırasında avukatların soruları karşısında sık sık sinirlendi ancak JİTEM ve faili meçhul cinayetlerle ilgili konuşmaktan kaçındı. Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, Erkan’ın sorulara “kaçamak” yanıtlar vermesi üzerine, “Buraya gelen herkes üç maymunu oynuyor” dedi. Erkan ise “Saklıyorsam Allah beni kahretsin” ifadesini kullandı. Dicle Anter’in o dönem kullanılan “beyaz Toros’ları sorması üzerine Erkan, “Devlet o sene ‘beyaz Toros’ verdi. Başka renk vermedi” açıklamasını yaptı. l ANKARA FETÖ SINAV OPERASYONU ‘Soru çalmak günah değil’ FETÖ’nün 2011’de yapılan “Polislikten Komiser Yardımcılığına Geçiş Sınavı” sorularını sızdırmasına yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında önceki gün 76 ilde başlatılan operasyonlarda 256 şüpheli gözaltına alındı. Emniyet’teki sorgularında “Yaptıklarının kul hakkına girip girmediği” sorulan şüpheliler, “örgütün idealleri doğrultusunda soruların çalınmasının günah olmadığını düşündüklerini” beyan etti. Ayrıca zanlıların, “devlete sözde en iyi hizmeti sunacakları için kendilerinin yanı sıra sorulara sahip olmadıkları için sınavı kazanamayan diğer polislerin de cennetle ödüllendirileceklerini söylediği” öğrenildi. l ANKARA/ Cumhuriyet Gri kategoride aranan iki terörist öldürüldü İçişleri Bakanlığı, 17 Ağutos’tan bu yana jandarma ve Emniyet birimlerince sürdürülen “Kıran” operasyonları kapsamında 43 PKK’li teröristin öldürüldüğünü duyurdu. Açıklamada, Kıran3 operasyonu kapsamında İçişleri Bakanlığı’nca “gri” kategoride aranan ‘Koçer’ kod adlı Orhan İnce, “Canda Kıçi” kod adlı Kader Malgoz’un öldürüldüğü belirtildi. Irak’ın kuzeyindeki Avaşin bölgesine Pençe Harekâtı ile eşgüdümlü olarak düzenlenen hava harekâtıyla 3 PKK’li teröristin etkisiz duruma getirildiği açıklandı. Diyarbakır Lice’deki operasyonda da 3 terörist öldürüldü. l ANKARA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 26 eylül 2019 SAYI: 34322 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:23 05:09 05:34 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:48 13:01 16:23 06:32 12:45 16:08 06:55 13:08 16:31 Akşam 19:04 18:48 19:11 Yatsı 20:23 20:06 20:27 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Erdoğan’ın gösterdiği iki harita Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, iki harita gösterdi. İkisi de bölgemizle ilgili; biri doğrudan, diğeri dolaylı ülkemizi ilgilendiren iki harita... İlkiyle başlayalım... İsrail’in işgal haritası Erdoğan’ın elinde tutarak BM Genel Kurul üyelerine ve dünyaya gösterdiği ilk harita, İsrail’in çeşitli dönemlerini gösteren haritaydı. Benim de yıllar önce İsrail’in işgaline ve yıllar içinde genişlemesine işaret ettiğim bir yazımda kullandığım o harita, İsrail karşıtı çevrelerde yaygınca bilinen bir işgal haritasıdır. Erdoğan haritayı göstererek şunları söyledi: “Bugün adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden biri, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır. Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir? Bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor? 1947’de neresiydi, 194967’de neresiydi ve şu anda İsrail neresidir? İsrail doymuyor. BM’nin İsrail’le ilgili aldığı kararları uygulamıyor. O zaman BM ne işe yarıyor?” Doğru, İsrail doymuyor ve Filistin topraklarını yıldan yıla işgal ederek sürekli genişliyor. Erdoğan’ın gösterdiği o harita da bu işgal ile genişlemenin somut göstergesi... Bölünmüş Suriye haritası Erdoğan’ın gösterdiği diğer harita ise komşumuz Suriye’nin haritasıydı... Çeşitli renklerdeki harita, hangi topraklarda kimin kontrolünün olduğunu gösteren bir haritaydı... Şam yönetimi, PYD, TSK/ÖSO denetimindeki toprakları ve en önemlisi ABD ile AKP’nin mutabakata vardığı “güvenli bölge” topraklarını gösteren bir haritaydı... Sınırı, Suriye içine taşıyan “güvenli bölge” anlaşması haritasıydı... Özetle harita, aslında “bölünmüş Suriye” haritasıydı... Erdoğan o haritayı göstererek, ABD’yle anlaştıkları “güvenli bölge”nin genişletilmesini istiyordu: “Bu bölgenin derinliğini Deyrez Zor Rakka hattına indirebilirsek Avrupa’nın diğer bölgelerinden de dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona çıkarabiliriz.” Birbirine meşruiyet kazandıracak haritalar Bu iki haritayı aynı konuşmada sergilemek, özel bir hedefi yoksa, tam bir taktik felakettir. Zira Filistin’i işgal ederek genişleyen İsrail’in o haritasını BM Genel Kurulu’nda göstermek ne kadar haklı bir işse, ardından Suriye’yi bölen bir haritayı aynı konuşmada gösterebilmek o kadar haksızcadır! Aynı konuşmada gösterilen o iki harita, kaçınılmaz olarak şu sonucu doğuracaktır: Bölünmüş Suriye haritası göstermek, Filistin’i işgal ederek genişleyen İsrail haritasına meşruiyet sağlar! Tersini, yani İsrail’in Filistin’i işgal eden haritasının, bölünmüş Suriye haritasına meşruiyet kazandırmak için gösterilmiş olabileceği ihtimalini ise düşünmek bile istemiyoruz! Haritaların asıl sahibi ABD Erdoğan’ın gösterdiği o iki harita, aslında birbirine zıt değil, birbirini bütünleyen haritalar... Her iki haritanın da esas sahibi emperyalizmdir! Filistin’i bölen haritanın asıl sahibi İsrail değil, İngiltere ve ABD emperyalizmidir. Suriye’yi bölgen haritanın asıl sahibi PYD ya da AKP ile ÖSO değil, ABD emperyalizmidir. Erdoğan, iki haritanın da sahibi olan ABD’yle bir haritanın oluşmasında ortaklık yapıp diğer haritaya itiraz ediyor! Toprak bütünlüğü korunmuş harita Bölünmüş Suriye haritası, Türkiye’nin ulusal çıkarına değildir. Tersine “toprak bütünlüğü ve siyasal birliği” korunmuş bir Suriye haritası Türkiye’nin çıkarınadır. Israrla yazacağız: Türkiye’nin Şam yönetimine rağmen, ABD’yle Suriye’de kuracağı “güvenli bölge”, PYD devletçiğinin fiili kabulü demektir. Kaldı ki Pentagon açık açık bunu söylüyor: Güvenli bölge, PYD için güvenli bölgedir! “Bölünmüş Suriye” haritasında ısrar etmek, Türkiye’yi ateşe atmaktadır! Doğru dış politika, “bölünmüş Suriye” haritasını yırtmak ve Şam ile anlaşarak “toprak bütünlüğü korunmuş Suriye” haritasına destek olmaktır!