26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 24 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Şeyhler, dervişler ve müritler memleketi... A rada bir kadınları hedef alan açıklamalarıyla gündeme gelen biri var: Nureddin Yıldız. Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı bir ilahiyatçı.  Verdiği fetvaları fetvameclisi.com adresinde yayımlıyor. Orada paylaşılan bir video düştü geçenlerde medyaya. Bir kadının sorusuna yanıt verirken şöyle buyurmuş:  “Bir kadın İstanbul’dan Bolu’ya tek başına araç kullanarak veya başka bir kadının aracına binerek gidemez.” Din hükümleri açısından kadının direksiyonda yanında mahremi yokken 90 km’den fazla araç kullanması yasakmış! Yıl 2019. Bu olay Türkiye Cumhuriyeti’nde oluyor, kadınlara uygulanan araba kullanma yasağını geçen yıl kaldıran Suudi Arabistan’da değil!  Kadının nasıl yaşayacağı, ne giyeceği ya da giymeyeceği, nasıl yürüyeceği, hangi saatte nerede olması gerektiği, hatta neler hissedeceği gibi birçok konuda açıklama yapma hakkını bu adamlara kim veriyor? Bu sorunun çıkış noktası, kadınların erkeklerin emirlerine uyması gereken bir insan türü olduğu düşüncesine dayanan ataerkil sistemdir.  Kadın sömürüsü üzerine kurulu bu hegemonyanın dinciler tarafından sahiplenilmesi şaşırtıcı değil elbette. Aradan yüzyıllar da geçse cehaletin sürekli olarak topluma pompalanması için bu sömürünün hiçbir reform geçirmeyen din ile ilişkilendirilmesi gerekiyor. Bastırılmışlığı kabulün nedenleri Bence asıl şaşırtıcı olan, ilahiyatçıya soru soran kadının yaklaşımı. Nureddin Yıldız, kadının sorusunu videoda şöyle aktarıyor: “Bir bayan olarak ben araç kullanamam mı? Ehliyet alsam, araç kullansam, bu günah mı olur?” Bir kadına araba kullanırsa günah olabileceğini düşündürten nedir? Ehliyet alıp araba kullanmak için bir ilahiyat hocasından onay alması gerektiğini düşündürten nedir? 21. yüzyılda yaşayan yetişkin bir insan olarak böyle bir bastırılmışlığı kabul etmesinin ardındaki etken nedir? Bir kadın bu ezilmişliği, bastırılmışlığı, sömürüyü nasıl böyle içselleştirebiliyor? Erkekler tarafından yönetilmeyi, sadece onların kurallarına göre yaşamayı nasıl kabul ediyor? Sınırlandırılmışlık duygusu ile nasıl baş ediyor? Ataerkil toplumlarda yüzyıllardır oluşan gerici kültürde gelenekler ve cehalet, yobazlık ile kurgulanıyor. Bu yolla baskılanan kadın, korkunç bir cenderenin içinde dine uygun davrandığını ve böylece öteki dünyada cennete alınacağını düşünüyor. Anahtar sözcükler belli: Ataerkil kültür  Yobazlık Gericilik Cehalet  Sömürü Dincilik Karşı hamle hızlanmalı Bu döngüyü kırmak için kız çocuklarının okutulması, sorgulayan bir mantığa sahip olmalarının sağlanması ve ekonomik özgürlüklerini ellerine almaları hayati önem taşıyor. Kadının kendi bedeninin ve aklının tek sahibinin kendi ruhu olduğunun farkına varması gerekiyor. Birtakım dinci vakıflar, internet üzerinde yayın yaparak, kitaplar basarak, söyleşiler düzenleyerek, yobaz eğitim kurumları için burslar vererek gerici kültürü besliyorsa, her türlü aracı kullanıp laik aydınlanma kültürünü güçlendirmek de hepimizin görevi.  Aksi halde şeyhler, dervişler ve müritler memleketi haline getirilen Türkiye Cumhuriyeti, akıl ve bilim çağında zifiri karanlığa teslim olacak! Elçi cinayetinde yeni suç duyurusu Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, Tahir Elçi soruşturması kapsamında Adli Tıp Kurumu’nun bazı yöneticileri ve çalışanlarının delil kararttığına ilişkin iddialar sebebiyle, ceza soruşturması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu, idari soruşturma için ise Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptı. Vakıf, Twitter hesabı üzerinden dün yaptığı açıklamada, “Adli Tıp Kurumu çalışanı Mehtap Altuğ’un verdiği bilgilerin sübut bulması halinde bu bilgiler Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmada maddi gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sunacaktır. Ancak Mehtap Altuğ’un söz konusu beyanları ile ilgili herhangi bir idari ve cezai soruşturma yapılmamıştır. Bu nedenlerle Mehtap Altuğ’un ifadesinde, adı geçen Adli Tıp Kurumu’nun yöneticileri ve çalışanlarının Türk Ceza Kanunu’nun 281. maddesinde düzenlenen ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ 257. maddesinde düzenlenen ‘görevi kötüye kullanma’ ve 278. maddesinde düzenlenen ‘suçu bildirmeme’ suçlarını işledikleri iddiasıyla ceza soruşturması açılması için suç duyurusunda bulunulmuş, idari soruşturma açılması için de Adalet Bakanlığı’na başvuru yapılmıştır” ifadelerine yer verdi. l Haber Merkezi Acıları yarıştırmayın50. yılında vurulduğu yerde anılan Taylan Özgür’ün ablası Hale Özgür Kıyıcı: EREN CAN KEMAN İstanbul Beyazıt’ta 50 yıl önce katledilen 1968 öğrenci hareketi liderlerinden, ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür, katledilişinin 50. yılında vurulduğu yerde anıldı. İstanbul Beyazıt’ta anmaya katılan Özgür’ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, “Diyarbakır’da HDP il binası önünde bekleyen anneler ile Cumartesi Anneleri’nin acılarının yarıştırmayın” dedi. Henüz 21 yaşındayken İstanbul Üniversitesi Öğrenci Birliği Genel Kurulu’na katılmak için geldiği İstanbul’da, arkasından vurularak katledilen ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür, ölümünün 50. yılında dün Beyazıt’ta anıldı. Anmaya ablası Hale Özgür Kıyıcı, Taylan Özgür’ün adını taşıyan 8 aylık Taylan bebek, annesi ile 43 yaşındaki Taylan Bekin ve yurttaşlar katıldı. ‘Öldürmekle bitmez’ Cumhuriyet’e açıklama yapan Taylan Özgür’ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, “50. yılda bizim acımıza ortak olan ve demokrasi için uğraş verenlere özellikle rica ediyorum. Lütfen Diyarbakır’daki anneler ile Cumartesi Anneleri’ni yarıştırmayın, ayrıştırmayın ve kirli siyasete alet etmeyin. Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nı iade edin, o daracık sokaktan çıkarın. Eminim ve umuyorum, sistemin ve devletin katlettiği 20 bin faili meçhulun katilleri bulunacak. Bu safraları eminim atacağız. Başka ülkelerde olduğu gibi, derin devlet yok olacak. Bu ülkenin gençlerinden çok umudum var” diye konuştu. Anmaya katılan 8 aylık Taylan Öz gür bebeğin annesi Deniz Kılıç Alkan ise “50. yılında oğlum Taylan Özgür ile burada olmak benim için duygu yüklü. Benim adım da Deniz Gezmiş’ten dolayı Deniz. Onları bir mezarda buluşturmadılar, ama ben onları bir ana rahminde buluşturdum. Bu benim için çok anlamlı. Dilerim ki oğlum onların mücadelesini anlayarak ve hissederek KURTULUŞ ARI Taylan Özgür Taylan Özgür’ün anmasına katılan 8 aylık Taylan Özgür bebeğin annesi Deniz Kılıç Alkan, “Benim adım da Deniz Gezmiş’ten dolayı Deniz. Onları bir mezarda buluşturmadılar, ama ben onları bir ana rahminde buluşturdum. Bu benim için çok anlamlı. Dilerim ki oğlum onların mücadelesini anlayarak ve hissederek büyür” dedi. büyür” dedi. Adını Taylan Özgür’den alan bir başka isim olan 43 yaşındaki Taylan Bekin de katledenlerin kaybedeceğini belirterek “Taylan Özgür’ün öldürmekle bitmeyeceğini göstermek adına hep beraber buluşmuş olduk. En büyüğümüzden, en küçüğümüze...” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL Üniversite öğrencisi Caner Yıldırım’a sosyal medya paylaşımları nedeniyle hapis cezası İhbarla hapis cezası ODTÜ’DE AKADEMİK YIL AÇILIŞI Yıldırım’ın halkevine gitmesine bir kişi, BİMER’e “Bir kendine gelmesi gerekiyor sanırım. Konya insanına yakışmayacak hareketler yapıyor” ihbarında bulundu. Protesto korkusu açılışı iptal etti ODTÜ’de 20192020 Akademik Eğitim Yılı Açılış Töreni, öğrencilerin Rektör Prof. Dr. Verşan Kök’ün konuşmasını protesto etmemesi için iptal edildi. ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde dün düzenlenmesi planlanan 20192020 Akademik Eğitim Yılı Açılış Töreni’nde, rektör Kök’ün protesto edilmemesi için önlemler alın dı. Her yıl yapılanın aksine, öğrenciler kimlik kontrolüyle salona alınmak istendi, ancak buna karşın açılış töreni “güvenlik” gerekçesiyle iptal edildi. Açılış töreninin iptal edilmesine öğrenciler tepki gösterirken, kongre merkezinde “Verşan Kök ODTÜ’ye rektör olamaz” sloganları atan öğrenciler, “Kimse seni sevmiyor” yazılı bir pankart açtı. Öğrenciler, “ODTÜ açılışı burada değil, öğrencilerle birlikte olur” diyerek fizik bölümü önünde alternatif bir akademik yıl açılışı yaptı. Burada açılan pankartlarda üniversite yönetiminin tutumu protesto edildi. Öğrenciler, müzik dinletisi ve halaylarla alternatif açılış düzenledi. l Haber Merkezi YÜZDE 40 TÜRKÇEDE BAŞARISIZ Okuduğunu anlayamıyor OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 4. sınıf öğrencilerine yönelik araştırmaları, eğitimin ilk basamağındaki durumu gözler önüne serdi. Öğrencilerin yüzde 40’ı Türkçede, okuduğunu anlama sorularında başarısız oldu. Çocukların yarıdan fazlası da matematik ve fen bilimlerinde akıl yürütmekte zorlandı. MEB, 4. sınıf öğrencilerinin Türkçe, matematik ve fen bilimleri derslerinde kazandıkları bilgi ve becerilerini izlemek amacıyla yaptığı araştırma sonuçlarını açıkladı. Bakanlık, 20182019 eğitim öğretim yılında Türkiye’de 4. sınıfta eğitim alan 81 ilde farklı okullardan seçilen 112 bin öğrenciye “Öğrenci Başarı İzleme Araştırması” uyguladı. Araştırmadan dikkat çeken sonuçlar şöyle: Yüzde 40 anlayamıyor: Araştırmanın Türkçe testinde yer alan 6 soru “bilme”, 9 soru ise “anlama” düzeyinde yer aldı. Tüm soruları doğru yanıtlayan öğrenci oranı yalnızca yüzde 3.55’te kaldı. Öğrencilerin yüzde 40’ı metinde açıkça ifade edilmeyen fikirleri bulma, bilgi, düşünce ve deneyimleri kullanma, becerilerine dayalı anlama düzeyindeki sorularda başarısız oldu. İstihdam garantili 200 lise Öte yandan MEB, turizmde istihdam garantisiyle “nitelikli” eleman yetiştiren liselerin sayısının 2023 yılına kadar 200’e çıkarılacağını açıkladı. l ANKARA Etkinlikte Arif Sağ, Sabahat Akkiraz, Candan Erçetin ve Duman’ın da aralarında bulunduğu sanatçılar sahne alacak. Hafıza müzesi için ustalar sahnede KÜBRA KÖKLÜ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Merkezi, 26 yıl önce Sivas’ta Madımak Otelinde katledilenlerin anısına “2 Temmuz Toplumsal Hafıza Müzesi” açmak için bir dizi etkinlik düzenleyecek. Dayanışma amacıyla yapılan etkinlik programı şöyle: l 12 Ekim Adana: Onur Akın, Manga, Grup Abdal, Ali Çağan, Niyazi Koyuncu, Özlem Taner, Zeynep Karababa. l 19 Ekim İzmir: Koray Avcı, Burcu Güneş, Cengiz Özkan, Tolga Sağ, Muharrem Temiz, Tolga Çandar, Ali Ekber Eren, Esra Öztürk. l 26 Ekim İstanbul: Arif Sağ, Candan Erçetin, Mor ve Ötesi, Erdal Erzincan, Melike Demirağ, Arzu, Ender Balkır. l 28 Ekim Ankara: Sabahat Akkiraz, Duman, Selçuk Balcı, Serhad Raşa, Grup Mihman, Nilüfer Sarıtaş. SEYHAN AVŞAR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliği Bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Caner Yıldırım hakkında, bir ihbarcının eski Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) kimlik bilgilerini gizleyerek yaptığı şikâyet nedeniyle yapılan yargılamada 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Üniversite eğitimi için Konya’dan ayrılarak Eskişehir’e giden Caner Yıldırım için BİMER’e ihbarda bulunan kişi Yıldırım’ın halkevine gittiği belirterek “Şu sıra DHKP/C ile olan ilişkisi gün gibi ortada. Bir kendine gelmesi gerekiyor sanırım. Konya insanına yakışmayacak hareketler yapıyor. Gereğinin yapılmasını arz ederim” iddiasında bulundu. İhbar üzerine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Yıldırım hakkında soruşturma başlatıldı. Yıldırım’ın sosyal medya hesaplarının mercek altına alındığı soruşturma sonucunda iddianame düzenlendi. Hazırlanan iddianamede Yıldırım’ın, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” ve “terör örgütü propagandası” suçlarından 2 yıldan 8 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede yok yok Yıldırım’ın Grup Yorum’un koro çalışmalarına katıldığının belirtildiği iddianamede, sosyal medya hesabından Sarıyer Armutlu’daki evinde polis kurşunuyla vurularak yaşamını yitiren Dilek Doğan’a yazdığı şiirde yer aldı. İddianamede Dilek Doğan’ın 18 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen bir operasyonda “polise mukavemet” gösterdiği, “görevli özel harekât polisinin silahını almaya çalıştığı için öldürüldüğü” öne sürüldü. Ayrıca Doğan’ın terör örgütü üyesi olduğu iddia edildi. Yıldırım’ın KHK ile ihraç edilen ve işlerini geri istedikleri için açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın polisler tarafından gözaltına alınmalarına ilişkin yaptığı paylaşım da suçlama konusu yapıldı. Yıldırım’ın TSK’nin 28 Aralık 2011’de hava harekâtında 34 kişinin yaşamını yitirdiği, 4 kişinin de yaralandığı Uludere katliamına ilişkin paylaşım yapması ve Afrin’deki sınır ötesi operasyonu eleştirmesi de iddianamede delil olarak yer aldı. İddianamenin kabul edilmesiyle Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapan Yıldırım, sosyal medya paylaşımlarının terör örgütü propagandası olmadığını, ifade özgürlüğü kapsamında yapılan paylaşımlar olduğunu dile getirdi. Mahkeme, Yıldırım’a “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verdi. Hükmün açıklanması ise geri bırakıldı. Yıldırım, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasından ise beraat etti. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle