26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 24 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Yasakçı kafa Geçen gün gazetede sigara konusunda yeni yasaklar geleceğini okuduğumda şaşırmadım. Çünkü Türkiye’de yasaklar normaldir; anormal olan serbestliklerdir. Yasakçı kafa, sorunlara çözümü yasaklar getirerek bulduğunu sanır. “Yassah hemşerim!” ülkesinde esas olan yasaktır. Oysa, çağdaş dünyada, demokrasilerde esas olan serbestliktir. Ama kamu güvenliği ve de yararının kaçınılmaz sonucu olan kimi yasakların da olumlu sonuçlar verdikleri görülmüştür. Yeter ki yasak istisna, serbestlik kural olsun! Ülkemizde 2008 yılı mayıs ayında başlayan kamuya açık kapalı mekânlarda tütün kullanılması yasağı bunlardan biridir. Yapılan anketler, sigara içsin içmesin, kamuoyunun çoğunlukla uygulamayı desteklediğini gösteriyor. 2008 Mayısı’nda, pipo tüttürmeme ve yasakları sevmememe karşın, yine de bu yasağı destekledim. Çünkü, sigara içilen kamuya açık kapalı mekânlarda tütün kullanmayanların da etkilendikleri ve pasif içici konumuna düşerek sağlık açısından olumsuz bütün etkilere açık oldukları bilinmektedir. Bu durumda kimsenin kimseyi zehirleme hakkı olmadığından böyle bir yasak doğrudur. Dikkat buyurunuz, burada söz konusu olan, vatandaşın zehirlenmeme hakkına yöneliktir, yoksa, vatandaşın sağlığını kendisine karşı korumak değil. HHH Vatandaşı kendine karşı korumak savında olanlar, faşist totaliter rejimlerdir. Demokrasilerde, özünde kişinin özgürlüğünü savunmak için getirilen yasakların keyfi olmaktan çıkarılması, ancak yasağın sınırlarının gerekçesini aşmamasıyla mümkündür. Olayımızda yasağın gerekçesinin başkalarını pasif içici konumuna sokarak zehirlemekten men olduğuna göre, yasağın evinde, bahçesinde veya tek başına arabasında tüttürenlere uygulanamaması gerekir. Yasağın getirilme nedeniyle sınırlı olması ilkesi bunu zorunlu kılar. Ama gelin görün ki, yasağın egemen olduğu ülkemizde bu altın kurala itibar edilmez. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kişilerin özel arabalarında da sigara içmelerinin yasaklanması uygulamasının getirilmesi için talimat verdiğini açıkladı. Pek önemsiz gibi görünen bu olay, aslında yasakçılığın çarpıcı bir örneğidir. Demokrasilerde, devletin kişiye, vatandaşımın hakkını koruyorum diye dostluk ilişkilerinde nasıl davranacağını dayatmak hakkı yoktur. İnsanlara evlerinde, bahçelerinde, özel arabalarında sigara yasağı getirmeye kalkmanın desteklenecek bir yanı yoktur. Yoksa aynı kafayla, içki sağlığa zararlıdır diyerek içkiyi yasaklamak veya kimi düşüncelerle kamu çıkarlarına aykırıdır diye kitaplar da yasaklanmak istenebilir ki bu da kendi görüşünü ve yaşam biçimini karşısındakine dayatmak demek olur. Bu da ancak totaliter rejimlerde görülen insan haklarına aykırı bir tavırdır. HHH Şimdi getirilmeye çalışılan yeni sigara yasağı önemsiz bir ayrıntı gibi gözüküyorsa da öyle değildir. Unutmayalım, çağdaş yaşamda serbetlik esas, yasak istinsadır. Yasağın tüm yaşamımıza egemen olup onu cehenneme çevirmesini engelleyen altın kural, sınırlarının gerekçesini aşmamasıdır. Ama gel de bunu yasakçı kafaya anlat! O kafa ki, musibetleri yok etmek için onların nedenlerini ortadan kaldırmak yerine yasak getirmenin yeteceğini sanır. Kanseri yasaklayarak önleyebilir misiniz? AB KOMİSYONU SÖZCÜSÜ: Düzensiz göç yüzde 91 azaldı Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye ile AB arasındaki göç mutabakatının sonuç vermeye devam ettiğine dikkat çekerek düzensiz göçün yüzde 91 azaldığını belirtti. Günlük basın toplantısında soruları yanıtlayan AB Komisyonu Sözcüsü Natasha Bertaud, Türkiye’nin ve AB’nin mutabakata ilişkin taahhütlerine bağlı kaldığının altını çizerek Yunanistan’daki düzensiz göç akınındaki artışı yakından takip ettiklerini ifade etti. Son zamanlarda Yunan adalarına yönelik düzensiz göçün artmasına dair yöneltilen bir soruya ise Bertaud, “Yakın zamandaki artan mülteci sayısı halen TürkiyeAB göç mutabakatı öncesi seviyelerden çok düşük. Konuyu yakından gözlemliyoruz ve yetkililerle irtibat halindeyiz. ABTürkiye arasındaki göç mutabakatı sonuç vermeye devam ediyor. Mutabakat sayesinde düzensiz göç yüzde 91 azaldı” şeklinde yanıt verdi. l AA/DHA Yüzde 50+1 hesaplarıAKP’de yeni kurulacak partilerle birlikte ilk seçimde ittifakların değişeceği konuşuluyor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sık sık MHP ile ittifaka devam edileceğini vurgulasa da AKP içinde yeni kurulacak partilerle bir likte 2023 ya da daha erken yapılacak bir seçimde hem Cumhur, hem de Mil let İttifakı’nı oluşturan bi leşenlerin değişebilece ği, hatta ittifakların yeni baştan kurulabileceği di emine kaplan le getiriliyor. Erdoğan’ın 30 Ağustos resepsiyonunda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yakınlaşmasına dik kat çeken AKP kurmayları, “MHP lide ri Bahçeli halinden oldukça memnun, çünkü AKP’den geçişler olduğu için oyu artıyor. Ama İYİ Parti ile kurulacak bir ittifakta yüzde 50+1’e ulaşmak daha garanti gibi duruyor. Hem MHP’ye gi den oylar geri gelir hem de Cumhurbaş kanlığı seçiminde İYİ Parti’den MHP’ye göre daha fazla oy alınır” görüşünü dile getiriyor. Bahçeli’nin son dönemde yap tığı çıkışların da AKP’nin bir başka par tiye doğru yönelmesini önleme amaçlı olduğu dile getiriliyor. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün desteğiyle Ali Babacan’ın parti kurma “Cumhur İttifakı’nın bileşenleri değişebilir” diyen bazı AKP’liler, MHP lideri Bahçeli’nin çıkışlarının ise yeni ittifakları önlemek için olduğunu ileri sürüyor. Yeni kurulacak partilerin, ittifak dengelerini değiştirebileceği belirtiliyor. hazırlıkları devam ederken, siyaset kulislerinde bir yandan erken seçim olup olmayacağı, yeni kurulacak partilerin ittifakları nasıl etkileyeceği tartışılıyor. Yeni sistem nedeniyle artık partilerin TBMM’de kaç milletvekili alacağından öte Cumhurbaşkanlığı seçimini kimin kazanacağının kilit önemde olduğuna dikkat çeken AKP kurmayları, 2023’te ya da daha erken yapılacak bir seçimde hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı’nda değişiklikler olabileceği, ittifakların yeniden kurulabileceği zeminlerin ortaya çıkabileceğine işaret ediyor. Bu zeminde en önemli konulardan birinin Davutoğlu ve Babacan’ın kuracağı partilerin potansiyelinin olacağına dikkat çekilirken “Her iki parti bırakın yüzde 45’leri ya da barajı geçecek bir oy oranını AKP tabanından yüzde 1’er oy alsa bile 23 Haziran’da yüzde 52.5 ile Cumhurbaşkanı seçimini kazanan Cumhur İttifakı’nı zora sokar” görüşü dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimin riske girdiğini gör mesi durumunda Cumhur İttifakı’nı genişletme arayışına girebileceğini belirten bazı AKP yöneticileri, 30 Ağustos resepsiyonunda Erdoğan ile Akşener arasındaki yakınlaşma ile İYİ Parti’nin HDP’li Leyla Güven ile ilgili dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki açıklamasının bu anlamda önemli olduğunu belirtiyor. Bahçeli’nin çıkışları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’ndan oldukça memnun olduğunu, AKP’den geçişler nedeniyle oyunun yükseldiğini kaydeden parti kurmayları, “MHP, Cumhur İttifakı’na İYİ Parti’nin dahil edilmesini istemez. Ama Cumhurbaşkanı soğuk değil. Bahçeli belki de son dönemdeki çıkışlarıyla bunu önlemeye çalışıyor. Şu anda İYİ Parti’nin oyu MHP’den yüksek. MHP’nin yerine Cumhur İttifakı’na İYİ Parti girerse Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumuz artar. 23 Haziran seçimindeki yüz de 52.5 oyun yüzde 47’si AK Parti’nin, yüzde 35’i MHP’nin oyu. MHP’nin oyunun yükselmesi AK Parti’ye kızanların bu partiye geçmesinden kaynaklı. Eğer ittifakta bir değişiklik olursa partiye kızanlar MHP’ye gitmeyeceği ve Bahçeli’ye kırgın küskün olan İYİ Partililer Erdoğan’a oy vereceği için yüzde 52’nin de üzerine çıkılabilir” görüşünü dile getiriyor. AKP kulislerinde, seçime yaklaşılırken ittifaklar konusunda sadece İYİ Parti değil, Saadet Partisi’nin de içinde olacağı farklı ittifak modellerinin gündeme gelebileceği kaydediliyor. ‘Yumuşama sonuç getirir’ Erdoğan’ın son dönemde başlattığı “kutuplaştırma yerine kucaklama siyasetiyle yumuşama stratejisinin” partiye olumlu dönüşler getireceği hesabını yapan AKP yöneticileri, “Belediye başkanlarıyla toplantı yapılması çok olumlu bir adım oldu. Bunların devamı da gelecektir. Şu anda gerginlik partiye yaramıyor. PKK ile mücadele ve dış politikada ABD ile gerginlik ise Cumhur İttifakı’na yarıyor. Gerginlikten uzaklaşılması ve ortamın yumuşatılması kurulacak partileri olumsuz etkileyecektir” görüşünü dile getiriyor. l ANKARA ERDOĞAN ABD’DE KONUŞTU: 21 TEMSİLCİ ATANDI ‘Dışarıdan’ büyükelçi tartışması Cumhurbaşkanı Erdoğan, konakladığı Peninsula Otel’de ABD’deki Yahudi kuruluş temsilcileri ile New York ve çevresinde yaşayan Türkiye Musevileri’ni kabul etti. FETÖ’nün maskesini indireceğiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu için gittiği New York’ta Türk, soydaş ve Müslüman toplumu ile bir araya geldi. Erdoğan, FETÖ’yle mücadeleye ilişkin, “FETÖ’nün en büyük özelliği, istismar etmediği hiçbir kutsal değer, ilke olmamasıdır. 15 Temmuz gecesi 251 insanı şehit eden bu terör örgütünün maskesini tüm dünyada indireceğiz, sizlerle beraber. Pensilvanya’daki bu terörist başının ülkemize iade edilmesi ve FETÖ’nün Amerika’daki faaliyetlerinin bitirilmesi konusunda gerekeli adımları atmayı sürdürüyoruz” dedi. Erdoğan, Türkiye’de öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın hakkının aranacağını aktararak “Birileri iste Trump: Brunson bırakıldı, Erdoğan ile arkadaş olduk ABD Başkanı Donald Trump, BM Genel Merkezi’nde ABD tarafından düzenlenen “Dini Özgürlüklerin Korunması için Küresel Çağrı” toplantısında, ABD’li rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılması sürecine ilişkin konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak Brunson’ın masum olduğunu söylediğini aktaran Trump, “Çok güçlü bir adamla kısa ve saygılı bir müzakerenin ardından Brunson’ı eve getirdik ve sonra Erdoğan ile arkadaş olduk. Erdoğan’a teşekkür etmek istiyorum” dedi. İzmir’de, FETÖ ile PKK adına suç işlediği, casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanan Brunson, geçen yıl 12 Ekim’de tahliye edildikten sonra ülkesine dönmüştü. l AA mese de Cemal Kaşıkçı’nın, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin hakkını aramaya devam edeceğiz” dedi. Programın ardından TURKEN Vakfı’nın düzenlediği yemeğe katılan Erdoğan, daha sonra “Siyonizme karşı Yahudiler Birliği” heyetini kabul etti. Erdoğan, BM Genel Merkezi’nde Belçika Başbakanı Michel ile de görüştü. l İç Politika IMF görüşmesi saklandıAKP’li Muş ve Çelik, CHP ve İYİ Partili isimlerin IMF yetkilileriyle buluşmasını eleştirdi: AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, düzenlediği basın toplantısında CHP ve İYİ Partili bazı milletvekillerinin IMF yetkilileriyle görüştüğü haberlerini gündeme getirdi. Muş, “Geldiğimiz noktada aslında gizli kapaklı görüşmeyi CHP’nin yaptığı ortaya çıktı. IMF, uluslararası bir kuruluş. Türkiye bunun bir üyesi. CHP, tabii ki görüşme yapabilir, ama neden bunu otel odalarında gizli kapaklı yapıyor ve bu vatandaştan saklanıyor? Burada neler konuşuldu? Bu, toplumdan bilinçli olarak saklandı” dedi. Bakanlık: Uyardık IMF heyetinin CHP ve İYİ Parti ile görüşmesine ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “Bakanlığımızın bilgisi dışında çeşitli görüşmeler yapılması tarafımızca uygun görülmemekte olup, bu hususun tekrar etmemesine yönelik olarak IMF temsilcilerine önümüzdeki dönem için şeffaflığa azami ölçüde dikkat edilmesi yönünde gerekli uyarılar yapılmıştır. Türkiye kamuoyu IMF’den kimin medet umduğunu da görmüştür” denildi. AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, ise dün bir televizyon kanalında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçimle ilgili açıklamalarına yanıt verdi. Bostancı, muhalefetin her zaman erken seçimi gündeme getirdiğini, bunun nedeninin kendi tabanlarını diri tutma çabası olduğunu savunarak “Bu bir stratejidir” dedi. Bostancı, “Mantıklı olmak lazım. Hiçbir yerde hiçbir şekilde erken seçim lafı duymadığı gibi mevcut siyasi şartlarına baktığımda da erken seçimi gerektirecek hiçbir neden göremiyorum” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet ÖMER ÇELİK’TEN IMF TEPKİSİ: Çifte standart var Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD’ye giden AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP’nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmesine ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. IMF yetkilileriyle görüşen CHP Sözcüsü Faik Öztrak ve İYİ Par Ömer Çelik tili eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın ekonomiyle ilgilenen kişiler olmasına dikkat çeken Çelik, “Burada enteresan olan şu: Her gün ‘Bu hükümet eninde sonunda IMF’ye gidecek’ diye eleştiride bulunuyorlar, ondan sonra da gidip saklı bir şekilde IMF yetkilileri ile görüşüyorlar. Burada çifte standart var” dedi. l İç Politika HÜSEYİN HAYATSEVER Eski Avrupa Birliği (AB) Bakanı AKP’li Egemen Bağış’ın Prag’a büyükelçi atanmasının ardından Dışişleri Bakanlığı’nda büyükelçiliklere yapılan “siyasi” atamalar yeniden tartışma konusu oldu. 1725 Aralık operasyonu sonrası görevinden istifa eden eski AB Bakanı AKP’li Egemen Bağış, geçen hafta resmen Türkiye’nin Prag Büyükelçiliği’ne atanmış, eylül ayı başında ortaya çıkan ancak resmileşmeyen büyükelçi atama listesinde de “Erdoğan’ın manevi kızı” olarak nitelendirilen eski Brüksel Bölge Parlamentosu Milletvekili Mahinur Özdemir’in de aralarında bulunduğu bakanlık dışından isimler yer almıştı. Bu atamaların ardından büyükelçiliklere yapılan siyasi atamalar yeniden tartışma konusu oldu. Dışişleri Bakanlığı’nda “istisnai” olarak yapılan bakanlık dışından büyükelçi atamaları, son dönemde özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanları ve eski AKP milletvekilleri arasından yapılan atamalarla hız kazandı. Halihazırda Türkiye’nin yurtdışında büyükelçi seviyesinde temsil edildiği 140 ülke ve 13 uluslararası kuruluşun daimi temsilciliğinden 21’inde “dışarıdan” atanan büyükelçiler bulunuyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu yıl başında TBMM Dışişleri Komisyonu’nu bilgilendirme toplantısında “En iyi, en başarılı büyükelçilerimiz dışarıdan atadıklarımız” demişti. Diplomatik kulislerde dışarıdan atanan ve “başarılı” olarak örnek gösterilen büyükelçilerin Türkiye için görece “sorunsuz” coğrafyalarda görev yaptığına ve bu nedenle başarılı olarak görülmelerinin doğal olduğuna dikkat çekiliyor. İstisnai durumlarda liyakatli isimlerin büyükelçi olarak atanması, dünyada diplomasiye zenginlik sağlayacak bir unsur olarak kullanılırken Türkiye’deki “istisnai” atamaların daha çok siyasi isimlerden olması da tartışma doğuran başka bir durumu oluşturuyor. Öte yandan Dışişleri Bakanlığı’nda “büyükelçi” unvanı taşıyan çok sayıda yetkin ismin halen merkezde hiçbir görev üstlenmeden atama beklediği de biliniyor. l ANKARA Bahçeli rahatsızlandı NECATİ SAVAŞ Soğuk algınlığına bağlı üst solunum yolları enfeksiyonu şikâyeti ile hastaneye kaldırılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tedavisinin ardından taburcu edildi. Bahçeli, dün sabah saatlerinde rahatsızlanması üzerine Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’ne başvurdu. Sosyal medyada Bahçeli’nin “beyin kanaması” geçirdiği ve bu nedenle hastaneye kaldırıldığı iddiaları yer alırken MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, hastane önünde basın açıkla ması yaptı. Yalçın, Bahçeli’nin sağlık durumu ile ilgili, “Mide bulantısı şikâyetiyle hastaneye geldi. İddia edildiği gibi beyin kanaması ya da kalp hastalığı yoktur. Sayın Genel Başkanımızın sağlık durumu iyi ve mükemmel durumdadır” dedi. Bahçeli’yi hastanede ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, “Genel tetkik yapıldı. Bundan sonraki süreçte de taburcu edilerek evde tedavisi devam edecek. Solunum enfeksiyonu, ancak ciddi bir durum yok” de di. Bahçeli’nin tedavisi, dün saat 15.30 sıralarında sona erdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Bahçeli ile telefonda görüşerek sağlık durumu hakkında bilgi aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’ı telefonla arayarak Bahçeli için geçmiş olsun dileklerini iletti. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise yaptığı yazılı açıklamada, Bahçeli’ye acil şifa dileklerini bildirdi. l ANKARA/Cumhuriyet MHP lideri, Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Rektör Prof. Dr. Ali Haberal ile birlikte hastane önünde toplanan partililerin alkışlarıyla hastaneden ayrıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle