24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 324 EYLÜL 2019 SALI Meteoroloji, hava sıcaklıklarının düşmeye başladığı Ege Bölgesi’ne yağış uyarısında bulundu. İzmir ve Aydın’a dikkat. KOCAELİ Öğretmenin ölümünde mobbing iddiası Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne bağlı çocuk evinde görev yapan Serap Yılhan (48), iddiaya göre, yolsuzluk nedeniyle şikâyet ettiği müdürlerinin baskısına dayanamayarak Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki evinde yaşamına son verdi. Çağdaş Kocaeli’de yer alan habere göre, Yılhan açığa alınmasının ardından “Ben suçsuzum, bana komplo kurdular” ifadelerinin yer aldığı 2 mektup bıraktı. Geçen hafta Mehmet Akif Ersoy Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Osman Yılmaz Mezarlığı’na toprağa verilen Yılman’ın ölümüyle ilgili olarak kurumda geniş çaplı soruşturma başlatıldı. l Haber Merkezi İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ‘Çakar lamba’ yasaklanıyor İçişleri Bakanlığı, kamu, mahalli idareler ve üniversitelerde üst düzey yönetici, genel müdür ve daire başkanlarının araçlarında “çakar lamba” kullanılmasının 1 Kasım itibarıyla yasaklanacağını, kurallara uymayan araçların trafikten men edileceğini açıkladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, seçim dönemindeki konuşmalarında “belediyedeki çakarlı araç dönemine son vereceğini” vaat etmiş, göreve geldikten 1 ay sonra ise belediyenin tüm birimlerine gönderdiği genelge ile çakar sistemlerinin sökülmesi talimatını vermişti. l ANKARA / Cumhuriyet TATVAN AKP’li belediyenin elektriği kesildi Vangölü Elektrik Dağıtım AŞ (VEDAŞ), yıllardır ödenmeyen elektrik borçları nedeniyle AKP’li Tatvan Belediyesi’ne verilen elektrik arzının durdurulmak zorunda kalındığını duyurdu. Açıklamada, “Tatvan Belediyesi ile yapılan tüm iyi niyetli görüşmelere karşın verilen elektrik arzı durdurulmak zorunda kalınmıştır” denildi. Şirket açıklamasında, “Tatvan Belediyesi, 30 yıldır aynı yerde hizmet veren işletme binamızı ruhsatsız olduğu gerekçesiyle mühürleme kararı almıştır. Hizmetlerin aksamasından Tatvan Belediyesi sorumludur” ifadelerini kullandı. l İHA Anneler 290/1 3 0 330/2 1 0 240/1 1 0 270/1 6 0 300/1 1 0 250/7 0 220/5 0 280/1 1 0 300/1 7 0 310/1 6 0 280/1 2 0 pes etmez1ykaa7zyAbdıoğğulıaskntoitksaıpzdlıeanpıarerımyoinr de 300/2 0 0 200/1 1 0 290/2 0 0 200/1 5 0 80/2 0 210/1 5 0 260/1 3 0 210/1 0 0 270/1 5 0 250/1 5 0 260/1 9 0 TARİHTE BUGÜN 1882: İstanbul’da Beyazıt Kütüphanesi kuruldu. 1996: Türk sanat müziği sanatçısı Sanat Güneşi Zeki Müren, 24 Eylül 1996’da TRT İzmir Stüdyosu’nda katıldığı program sırasında fenalaşarak yaşamını yitirdi. 17Ağustos 1999 Marmara depreminde kaybolan kızı Gözde’yi 20 yıldır arayan anne Nilgün Karamert, başvurmadık devlet kurumu, çalmadık kapı bırakmadı. Kızının hayatta olduğunu düşünen anne Karamert, Gözde’nin okuyup da kendisini bulması için son çare olarak kitap yazdı ancak maddi imkânsızlıklar nedeniyle bastıramıyor. 7 yaşındaki Gözde, depremden sonra bir enkazın önünde ağlarken bulundu. Bir teğmen tarafından hastaneye götürüldü. O günden sonra bir daha izine rastlanamadı. Acılı anne kızının bulunması için devletin bütün kurumlarına başvurdu, çalmadık kapı bırakmadı. Ancak hiçbir sonuç alınamadı. Nilgün Karamert son çare olarak “Gözde” isimli bir kitap yazdı, belki kızı okur diye. Ancak maddi imkânsızlıklar nedeniyle o kitabı da bastıramadı. ‘Emek verdiğimi bilsin’ Anne Karamert, “Kitabımı yazma sebebim, olur da ben ölürsem ve Gözde ortaya çıkarsa onun için ne kadar emek verdiğimi bilsin istedim. Aklına “acaba ailem be ni aramadı mı” soruları gelsin istemedim. Bu kitabı gün gelir de okursa benim ne kadar mücadele ettiğimi, çabaladığımı bilsin görsün istedim. Bana göre annelik pes etmemek demektir. Annelik sadece çocuğu doğurup büyütmek değil, mücadele etmektir. Bir anne olarak mücadelemi asla bırakmayacağımı duyurmak istedim. Son çare buna başvurdum. Belki bu kitabımın kızıma ulaşabilme ihtimali bir mum ışığı gibi hafif gelebilir ama ben o ışığa da hasretim. Benim umudum bitsin istemiyorum, umudum biterse ölürüm” diye özetledi. Kitabını bastıramadı Maddi nedenlerden dolayı kitabını bastıramadığını söyleyen anne Karamert, özetle şunları dile getirdi: “20 yıldan beri acı çeken, ağlayan bir anneyim. Belki kızım evlat edinilmiştir, belki birileri kızımın resmini görür, bir şeylerden şüphelenir de kızımı bulabilirim. Belki kızım Gözde kitabı okuduğunda resmini gördüğünde yaşadıklarını hatırlar.” l KOCAELİ / Cumhuriyet Vazgeçmediğimi anlasın Anne Karamert, kitabı şöyle anlattı: “Gözde’ depremde kaybettiğim, sağ veya ölmüş olduğuna dair haber alamadığım kızımı kaybedişimin hikâyesi. Uzak illerde bilinmez mahallelerde, sokaklarda onu aradım. TV yayınlarından baskılı tişörtlere, polislere, savcılara, asılsız ihbarlara koştum. Kimsesizler mezarlarından çıkan kemiklerin arasında onun kemiklerini aradım. Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Yaşadıklarımı ve hissettiğim acıyı kâğıda döktüm. Bu roman çıktı ortaya.” Bir kişi daha eksilmeyeceğiz Küçükçekmece Belediyesi, kadınların stadyumda futbol maçı izlemesinin yasak olduğu İran’da mahkemenin hapis kararına tepki olarak kendisini ateşe veren Seher Hudayari anısına özel bir maç düzenledi. Maç öncesi konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Seher kardeşimiz kadınları özgürleştirmek, dünyayı özgürleştirmek için kendini feda etmeyi göze aldı. Bu mücadeleyi büyütmek hepimizin sorumluluğu” dedi. Akdeniz Nurçelikspor ile Ozanlar Gücüspor kadın futbol takımlarının Kemal Aktaş Stadyumu’nda karşı karşıya geldiği maçın başlama vuruşunu Canan Kaftancıoğlu ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi yaptı. İki takım maça “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” ve “Asla yalnız yürümeyeceksin” yazılı pankartlarla çıktı. Hudayari ile birlikte cinayetlere kurban giden ve şiddet gören tüm kadınların anıldığı maça yurttaşlar da ilgi gösterdi. Kaftancıoğlu maç öncesi yaptığı açıklamada, “Seher’e diyoruz ki: Senin başlattığın mücadeleyi aldık, kabul ettik bu mücadeleyi büyütmek hepimizin sorumluluğu” dedi. l İç Politika 15 yaşındaki Davut, yük asansöründe can verdi. 3 kentte, 1’i çocuk 4 işçi öldü Artvin, Şanlıurfa ve Denizli’de biri çocuk 4 işçi yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle yaşamını yitirdi. Uçuruma yuvarlandılar Artvin Arhavi’de, hidroelektrik santralının enerji nakil hattı şantiyesinde kayan kablo makarası, iki işçiye çarptı. 300 metrelik uçuruma yuvarlanan Recep Kılıç (39) ve Orhan İnal (40) yaşamını yitirdi. Akıma kapıldı Şanlıurfa’da, çalıştığı iş makinesinin yüksek gerilim hattına temas etmesi ile elektrik akımına kapılan operatör Şahin Berkel (23) kurtarılamadı. Asansörde sıkıştı Denizli Merkezefendi’deki bir pastanede çalışan 15 ya şındaki çocuk işçi Davut Ulaş Kayacan, zemin kattan bodrumdaki depoya tepsi dolabını indirmek için yük asansörüne bindi. Asansörün hareket ettiği sırada dolaptaki tepsi yerinden çıkıp asansörle dolap arasında sıkıştı. Kayacan, tepsi dolabının üstüne baskı yapması sonucu havasız kalarak yaşamını yitirdi. l DHA Laiklik üzerine safsatalar Laiklik’in sadesi, orta şekerlisi, az şekerlisi, şekerlisi olmaz; demokratik olanı/olmayanı olmaz; ılımlısı/ılımsızı olmaz; laiklik dinle güreştirilemez, dinden icazet almaz… Uzatmaya gerek yok: Göklerin egemeni dindir; yeryüzünün egemeni laikliktir. Laiklik göklere karışmaz ama din kurumu esnafı, yeryüzüne ve nimetlerine (para, siyaset, iktidar vb.) pek meraklıdır. Laiklik ve din aynı mekân ve zamanda etkin olarak bir arada bulun(a)maz. Egemen din, mezhep ve cemaat öteki din, mezhep ve cemaatleri ezmek, yok etmek ister. Laiklik varsa bu amacına erişemez. Ama laik devlet hiçbir din, mezhep, tarikat ve cemaatin özel koruyucusu değildir. Henri PenaRuiz Tanrı ve Marianne (Dieu et Marianne) adlı kitabında bu durumu ahmakların bile anlayacağı şekilde anlatır: “Laiklik, Fransa’da, inançlı Protestanları ve Yahudileri özgürlüğüne kavuşturdu” (s.236) Yani Katoliklerin baskısından kurtardığını söylüyor. Şimdi, 3.5.2008 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir yazımı hatırlayalım: HHH ‘Demokratik laiklik’ safsatası Laikliğin bilimsel tanımını nasıl yaparsak yapalım, bu tanıma şu son cümleyi eklemezsek tanım eksik kalır: “Laiklik, devleti, bireyi ve toplumu dinlerin (her dininin) saldırısına karşı eşit oranda korumak zorundadır.” Bu cümlenin başına en klasik tanımı koyalım: “Laiklik din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır.” Güzel! Ama birinci cümleyi bu cümlenin arkasına eklemezsek, laiklik iğdiş edilir. HHH Demek bir de “Demokratik laiklik” var imiş?.. Laiklik kuşkusuz ne bir din ne de ideolojidir. Ama tarafsız tanım yapmak zorunda olan sözlüklerde, laiklik, “Kurumlara dinsel olmayan bir nitelik vermeyi amaçlayan öğreti” olarak tanımlanmaktadır. Yani okulların, adaletin ve öteki toplum ve devlet kurumlarının dinsel referanslardan arındırılmasını amaçlayan ilkedir. Cumhuriyet devrimlerinin dayanağı olan ilke. Bu ilke ya uygulanır ya da uygulanmaz! Uygulamanın da “demokratik”i, “antidemokratik”i olmaz. Safsata ve mugalatadır! Pasif (edilgen) laiklik yoktur; laiklik aktiftir (etkendir). Laiklikte “kız oğlan kız ama altı aylık gebe” durumları olamaz. Safkurnaz tilkiler bu durumu “laik sofuluğu” olarak sunmak istiyorlar ki laikliğe sofuca bağlı olmadan laik devlet ve toplum varlığını sürdüremez. HHH “Demokratik laiklik” gibi zırvalarla yıllardır boğuşmaktayım. Adam Sanat dergisinin Ekim 2004 (Sayı: 225) sayısında yayımlanan ve Sami Selçuk’un bir yazısını eleştirdiğim  “Laik Laiklik” başlıklı yazımı şöyle bitiriyorum: “Laiklik konusunda zihinleri bulandırmak için bireyin ve toplumun özgürlüğünden, inancını yaşama özgürlüğünden söz ederler. Laiklik’in amacı o özgürlüğün önünü kesmek değil, tam tersine öteki bireylerin inanç özgürlüğünü, toplumun esenliğini ve toplumsal barışın varoluşunu sağlamak için söz konusu özgürlüğün sınırlarını belirlemektir. Paris Siyasal Araştırmalar Enstitüsü’nden Prof. Dominique Colas da benim gibi düşünüyor, ‘Laik devlet yurttaşını din baskısından korumalı’ (Cumhuriyet, 22.10.04) diyor.” HHH Anladığım kadarıyla bireyi, devleti ve toplumu dinlerin faşistçe baskısına karşı korumayan laikliğe demokratik laiklik diyorlar. Neden olmasın, referansı din olan bir laiklik’i demokratik laiklik (!) olarak düşünüyorlardır. Yani “Laik olmayan laiklik demokratik (!) laikliktir” diyorlar. Tartışalım mı? Buyurun tartışalım! (Hürriyet, 3.5.2008) HHH Not: Geçen yazımın (22/9/2019) birinci paragrafının son cümlesindeki “yapmayacakmış”, “yapacakmış” olacak: “Demek ki laiklik cumhuriyet ve devrimlerinin yeminli düşmanı mezhepler, cemaatlar ve tarikatlara karşı eşit mesafede duracakmış, hakemlik yapmayacakmış” değil, “Demek ki laiklik cumhuriyet ve devrimlerinin yeminli düşmanı mezhepler, cemaatlar ve tarikatlara karşı eşit mesafede duracakmış, hakemlik yapacakmış” olacak. (Devam edecek)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle