24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 22 EYLÜL 2019 PAZAR gorus@cumhuriyet.com.tr Silivri hukuku! V. Murat TULGA Kumpas davalar süreci bir şekilde unutulmaya başlandı. Bu Emekli Kurmay Albay sürecin sonucu ve sorumluları takip edilmelidir. Tetikçiler, 21Eylül 2012. Türk hukuk literatürüne bu tarih ile birlikte “Silivri Hukuku” diye bir işbirlikçiler, yandaşlar iyi analiz edilmeli, bunlardan hesap sorulmalı, bunların hesap vermesi için her şey yapılmalıdır. kavram girdi. Bu kavramın, hukuk suzlukla, adaletsizlikle eşdeğer bir anlamı var. “Silivri Hukuku” eşittir “siyasal gösteri yargılaması” aslında. Siyasal Gösteri Yargılaması, özel hal ve şartlarda yapılan bir yargılama tü rüdür. Prof. Dr. Ümit Özdağ, “siyasal gösteri yargılamaları”nı ve ana man tığını şu şekilde açıklıyor: 1. Siyasi gösteri yargılamalarının hukuki sürecin dışında duran bir mantığı vardır. Bu tür yargılamalarda hedef, huku kun tesisi değil, gerçekleşmesi hedef lenen siyasal projenin önündeki baş ka bir siyasal kadronun temsil ettiği engelin tasfiye edilmesidir. 2. Siyasal gösteri yargılamaları sa dece mahkeme salonlarında gerçek leşmez. Basın yargılamanın bir par çasıdır. Cumhuriyet gazetesi, hukuk dışı bu kararı kamuoyuna “Adalete balyoz” 3. Siyasal gösteri yargılamaları yar manşetiyle duyurmuştu. (22 Eylül 2012) gı gücünden bağımsız gerçekleşen, arkasında yürütme gücünün olduğu yargılamalardır. Siyasal gösteri yargılamalarında siyasal iktidar yargı süresince etkin ve taraftardır. Çıkarılması gereken dersler Yani kısaca “iktidargüdümlü yargı yandaş medya” üçgeni olarak da adlandırabiliriz. Kumpas davalar süreci de bu sacayaklar üzerinde yürümedi mi? Daha iyi bir Türkiye, daha iyi bir demokrasi için kumpas davaların hiçbir şekilde unutulmaması, bu süreçten çıkarılan derslerin de bir kenara not edilmesi gerekiyor. Kumpas davalar sürecinde zamanın siyasi iktidarının payı yadsınılamaz. Siyasi iktidar çanak tutmuş, tetikçiler görevlerini yapmışlardır. Siyasi iktidar ortamı şekillendirmiş, maşalar oyunu planlandığı şekilde oynamışlardır. Siyasi iktidarın bu süreci destekler tutumu asla unutulmamalıdır. Kuvvetler Ayrılığı le ortaya çıkmıştır. Ülke yönetiminde kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz bir prensiptir. Kuvvetlerin ayrılığına ve kuvvetlerin iç ve dış denetimine bir beka sorunu olarak bakılmalıdır. “Hukukun üstünlüğü” kavramı uluslar arası boyutta ülkenin temeli haline getirilmelidir. Dönemlere göre hukuk anlayışından ülke kurtarılmalı, her spesifik olay için evrensel hukuk anlayışı uygulanmalıdır. Genel olarak namuslular, namussuzlar kadar cesur olamamışlar, ülke gerçeklerine duyarsız kalmışlar, korku ile sinmişlerdir. Ülke aydınları, basını, akademisyenleri, hukukçuları ve kurumlarıyla birlikte gerekli tepki, direniş ve toplumsal dayanışma hukuksuzluklara karşı gösterilememiştir. Başta TSK olmak üzere, ülkenin tüm kurumları süreç ile ilgili bir özeleştiri yapmak durumundadırlar. Özgür Basın Basın toplumsal vicdanın ve duyarlılığın sesidir. Basın ne olursa olsun, hangi şartlar altında çalışıyorsa çalış ceği konusunda yeteri kadar örnek yaşanmıştır. Ders alınmalı ve “özgür basın” kavramı ispatlanmalıdır. Unutmamalı, takip etmeli, hesap sormalı Maalesef balık hafızalıyız. Kumpas davalar süreci bir şekilde unutulmaya başlandı. Bu sürecin sonucu ve sorumluları takip edilmelidir. Tetikçiler, işbirlikçiler, yandaşlar iyi analiz edilmeli, bunlardan hesap sorulmalı, bunların hesap vermesi için her şey yapılmalıdır. Yapanın yaptığı yanına kâr kalmamalı, “aldatıldık” teziyle kurtulunamayacağı hafızalara kazınmalıdır. Alınan dersler bunlarla sınırlı değil tabii ki. Yoksa “Silivri Hukuku” kavramlarına yeni kavramlar ekler, hukuksuzluk sarmalını ülkenin kaderi yapar, siyasi iktidarın bize reva gördüklerinin kurbanı oluruz. Bu vesileyle Kumpas Davalar sürecine kurban verdiğimiz, Cem Aziz Çakmak, Ali Tatar, Murat Özenalp ol Erkler ayrılığının önemi ortaya çık sın gerçekleri durmaksızın haykırma mak üzere tüm kumpas şehitlerimizi mıştır. Güdümlü yargının siyasi ik lıdır. Yandaş medya ile gerçeklerin saygıyla anıyor, yapılan hukuksuzla tidarın elinde ülkenin temeline na nasıl çarpıtılabileceği ve toplumun rın takipçisi olduğumu belirtmek is sıl dinamit koyabileceği örnekleriy gerçeklerden nasıl uzaklaştırılabile tiyorum. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yargıtay’ın Cumhuriyet kararını bozma gerekçeleri Cumhuriyet Davası hakkında Yargıtay’ın verdiği bozma kararının gerekçelerinden bazılarını, bütün savcı ve yargıçların da bu ilkeleri dikkate almaları gerektiğini vurgulamak için alıntıladım. HHH 1) Medyada endişe verici eleştiriler yapılabilir: “Muhalif kimliği ile bilinen Cumhuriyet gazetesindeki iktidara yönelik eleştiri ve yorumlarının, çoğulcu, özgürlükçü, hoşgörülü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece genel kabul gören ve zararsız yahut önemsiz addedilen düşünceler yönündeki değil... Aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta endişe verici düşünceler için de geçerlidir!” 2) Zamanaşımı süreleri: Basılmış eserler yoluyla işlenen suçun yayım anında oluştuğu belirtildi ve 6352 sayılı Kanunla dava açma süresinin, süreli yayınlarda 4 ay, süresiz yayınlarda ise 6 ay olarak düzenlendiği hatırlatıldı. 3) İnternet yayınlarında zamanaşımı: Dairenin yerleşik uygulamasına göre internet vasıtasıyla yapılan yayınların, Basın Kanunu kapsamında değerlendirilmediği belirtildi. 4) Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı: Kadri Gürsel’in bireysel başvurusu sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin 2 Mayıs 2019 tarihinde verdiği kararın bağlayıcılığı vurgulandı. 5) Eski vakıf yöneticileri sanıkları akladı: 2013 öncesinde Cumhuriyet Gazetesi Vakfı’nda görev alanların tanık olarak alınan ifadelerinde, sanıkların herhangi bir terör örgütüyle irtibatlarının bulunmadığını, terör örgütlerini desteklemek amacıyla gazete yönetimini ele geçirmenin söz konusu olmadığını ifade ettikleri belirtildi. 6) Şüpheden sanıkların yararlanma ilkesi: Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre: “Şüpheden sanık yargılanır ilkesi” uyarınca bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulunun, suçun kuşkuya yer verilemeyeceği şekilde ispat edilmesine bağlı olduğu... Kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı vurgulandı. 7) Ceza yargılamalarında olasılıklara dayalı karar verilemeyeceği ilkesi: “Yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanıkların cezalandırılmasının ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaştırmayacağı... Ceza yargılamasında mahkumiyetin büyük veya küçük olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmasının şart olduğu” belirtildi. 8) “Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında ve adli hataların önüne geçebilmenin başka bir yolu olmadığı da nazara alınarak, eser sahibi veya genel yayın yönetmeni olmayan sanıkların, silahlı terör örgütüne yardım etmek amacıyla doğrudan kastla hareket ettiklerine dair, her türlü şüpheden uzak somut delile dayanmadan mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin, delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır” denildi. HHH Geçen cuma günü, aralarında gazeteciler de bulunan, medyada ve sosyal medyada döviz fiyatı artışını eleştirenlerin, “Ekonomik darbe” ve “Terör örgütüne destek” suçlamalarıyla yargılandığı ülkemizde artık Demokrasiden ve Hukuk Devleti’nden söz etmek olanağı kalmamıştır... AMA BEN HÂLÂ, DEMOKRASİ’Yİ, HUKUK DEVLETİ’Nİ VE BAĞIMSIZ YARGI’YI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM! BU HAFTA 22 EYLÜL HAKİKAT, ELBET BİR GÜN DENİZBANK ÇOCUK OPERASI: PAPAGENOLAR CİMRİ ALICE MÜZİKALİ %100 STUDIO TİYATRO TURKCELL PLATINUM SAHNESİ OPERA TURKCELL PLATINUM SAHNESİ TİYATRO TURKCELL SAHNESİ MÜZİKAL 23 EYLÜL NİHAYET MAKAMI ÇOK DA FİFİ STAND UP %100 STUDIO TİYATRO touché STANDUP 24 EYLÜL NEUE! STEP: ROBERTO TURKCELL PLATINUM SAHNESİ CACCIAPAGLIA DIAPASON WORLD TOUR KONSER NEUE! STEP: %100 STUDIO DOUGLAS DARE KONSER LESLİ İLE STAND UP: 002 UPGRADE touché STANDUP VÍKİNGUR ÓLAFSSON 25 EYLÜL DON KİŞOT'UM BEN ECE GÖKSU QUARTET FEAT. NEŞET RUACAN TURKCELL PLATINUM SAHNESİ TİYATRO touché KONSER 26 EYLÜL NEUE! STEP: HAYDEN THORPE NEUE! STEP: BIRAK İÇERİ GİREYİM VESTEL GURURLA YERLİ KONSERLERİ: SELAMİ ŞAHİN ECE GÖKSU QUARTET FEAT. İMER DEMİRER %100 STUDIO KONSER TURKCELL PLATINUM SAHNESİ TİYATRO TURKCELL SAHNESİ KONSER touché KONSER 27 EYLÜL GARANTİ BBVA KONSERLERİ: BALTHAZAR NEUE! STEP: VÍKİNGUR ÓLAFSSON VIKEN ARMAN LIVE ESRA ZEYNEP YÜCEL TURKCELL SAHNESİ KONSER TURKCELL PLATINUM SAHNESİ KONSER %100 STUDIO ELEKTRONİK touché KONSER 28 EYLÜL %100 MUSİC PRESENTS: CARL COX DAMDAKİ KEMANCI AYŞE SİCİMOĞLU BERLİN FİLARMONİ'NİN 12 ÇELLİSTİ TURKCELL SAHNESİ DJ PARTİ TURKCELL PLATINUM SAHNESİ TİYATRO touché KONSER 29 EYLÜL NEUE! STEP: TURKCELL SAHNESİ BERLİN FİLARMONİ'NİN 12 ÇELLİSTİ KONSER MESUT SÜRE "SİZ HEPİNİZ BEN TEK" TURKCELL PLATINUM SAHNESİ STANDUP BALTHAZAR * PROGRAM VE ETKİNLİK SAATLERİ DEĞİŞİKLİK GÖSTEREBİLİR. Bu dünyadan bir Neslican Tay geçti Yüzü asık, hiçbir şeyden memnun olmayan, mutsuz insanların yaşadığı bu yüzyılda, gülümsemenin, iyimser olmanın ne büyük direnç olduğunu öğretti bize... ERDAL ATICI Eğitimci Yazar “Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin.” Virginia Woolf Kısacık ömrüyle Neslican Tay geçti bu dünyadan. Hem de yüreklerimize keskin bir bıçakla çizikler atarak... En az Truva savaşlarının ölüme meydan okuyan büyük kahramanı Hektor gibi kahramandı. Prensesler kadar güzel... Kısa hayatıyla büyük ders Şu zalimliğin, alçaklığın, eşkıyalığın her geçen gün daha çok rağbet gördüğü dünyaya, kaybetse bile savaşmanın önemini yazdı da gitti. Yüzü asık, hiçbir şeyden memnun olmayan, mutsuz insanların yaşadığı bu yüzyılda, gülümsemenin, iyimser olmanın ne büyük direnç olduğunu öğretti bize... En küçük bir olayda ağlayıp, mızmızlanıp ortalığı birbirine katanların, hemencecik umutsuzluğa düşenlerin çoğunlukta olduğu bu dünyada büyük acılara karşı bile dimdik durmanın, asil olmanın tek çıkar yol olduğunu gösterdi... Bitmesin diye içimizden yalvardığımız bir Çehov öyküsü gibi okuduk onu... Merakla bekledik iletilerini... Kaybetse bile o bizim başkahramanımızdır artık. Keşke Keşke elleri kolları sağlam, özgürce koşabilen ama mutsuz, kazansa bile doyumsuz, bir kelebeğin, bir böceğin farkında bile olmadan yaşayan, sevgisiz, umutsuz, iletişimsiz, kendi sanal ortamlarında yarasa gibi geceleri yaşayan çocuklarımızın odasına asabilsek onun dünyaya ve acılara gülebilen fotoğraflarını... Milli Eğitim Bakanı’na çağrı Keşke ayağı çekmeye çekmeye, zorla okula giden gençlerin okuduğu okulların duvarlarına gülen gözleri ve protez bacağıyla dördüncü kez kanserle savaşa çıkan Neslican’ın portrelerini yapabilsek... Keşke her gün sıfırdan başlamanın, kaybederken bile direnmenin anlamını anlatabilmek için Neslican’ın son videosunu izletebilsek onlara. Milli Eğitim Bakanı olsam yaparım bunu. Derim ki, “23 Eylül 2019 Pazartesi günü Türkiye’de bütün okullarda Neslican’ın kanserle savaşı anlatılacak ve son videosu izlenecek!” Bakın çocuklar nasıl sarsılıyor o zaman... Nasıl silkinip kalkıyorlar ayağa... Neslican... Hepimizin kahramanısın... Tüm acıların dindi şimdi. Güzel ve aydınlık yüzünü hiç unutmayacağız...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle