28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 1118 EYLÜL 2019 ÇARŞAMBA Petrolde büyük krizAramco, müşterilerinin ekim ayı teslimatlarının bazılarını erteleyecek. Onarım ise haftaları bulabilir 4 Suudi Arabistan’da, devlet petrol şirketi Aramco’ya 4 Artan petrol fiyatları, aralarında Türkiye’nin de yapılan saldırılar, ağır bir faturayı gündeme getirdi. olduğu birçok ülkede enflasyonu artıracak. Enerji ithal Benzine 37 kuruş, motorine 38 kuruş zam yolda. eden ülkeler artan fiyatlardan dolayı zorlanacak. Suudi Arabistan’da, devlet petrol şirketi Aramco’ya ait iki büyük hemen altında işlem gördü. ABD Başkanı Donald Trump, saldırıdan İran’ın sorumlu ol BOTAŞ VANALARI petrol tesisine yapılan saldırılar, en ağır darbeyi petrol ithalatçısı ülkelere vuracak. Saldırı sonrasında Brent petrol, dolar kuru ve uluslara duğunu ima ederek “Neredeyse tamamen biliyoruz” dedi. Suudi Arabistan ise saldırıda İran silahlarının kullanıldığını tespit ettiklerini açıkladı. kapatıyor BOTAŞ, son dönemde biriken ve 13 milyar TL’yi aşan alacakları için harekete rası piyasalarda motorin ve benzin fiyatları arttı. Ton fiyatı, motorinde 582 dolardan 642 dolara, benzinde 584 dolardan 648 dolara fırladı. Artan petrol fiyatları aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok ülkede enflasyon oranlarını da artıracak. Yılbaşından bu yana ardı ardına zamlanan benzin ve motorin fiyatlarına şimdi de Aramco krizi nedeniyle yeni zamlar gündeme geldi. Önceki gün motorine 7 kuruş zam gelirken, şimdi de motorine 12 kuruş, benzine de 35 kuruş zam geldi. Uzmanlara göre enerji ithal eden ülkeler, artan fiyatlardan dolayı zorlanacak. Onarım belirsizliği Saudi Aramco’nun dev Abqaib tesisini restore etmesinin haftalar hatta aylar alabileceğinin belirtilmesi, küresel tedarikçiye yapılan saldırının jeopolitik sonuçları ile birlikte petrol fiyatları üzerinde baskıyı artırıyor. Brent petrolün varil fiyatı, pazartesi günü son 30 yılın en sert günlük yükselişini kaydederek yüzde 15’lik artışla 70 doları aştıktan sonra dün 69 doların Teslimat ertelenecek Petrol fiyatları, bölgede daha fazla çatışma beklentisiyle yükseldi. Bugün temel soru, Suudi Arabistan üretimini yarı yarıya düşüren ya da küresel tedarik zincirinin yüzde 5’ini kaybettiren büyük saldırıyı nasıl telafi edeceği yönünde. Reuters’in iki kaynağa dayandırdığı haberde, Suudi Arabistan’ın petrol tesislerine yönelik saldırı sonrası petrol üretiminin normal seviyelere beklenenden daha hızlı döneceği belirtildi. Brent petrolün varil fiyatı haberin ardından 64 dolar seviyelerine çekildi. Aramco, müşterilerine ekim ayı teslimatlarının bazılarının erteleneceğini de bildirdi. l Ekonomi Servisi 75 dolara çıkabilir Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, önceki gün saldırıya ilişkin, petrol üretiminin yüzde 50’sinin kesildiğini söylemişti. Saudi Aramco Üst Yöneticisi (CEO) Amin Nasser ise tekrar tam kapasiteyle üretimin haftalar alabileceği uyarısında bulunmuştu. Goldman Sachs, Aramco’nun petrol sahalarına yönelik sal dırılarının ardından dünyanın en büyük tedarik zincirinde meydana gelen arz kısıntısının uzun sürmesi durumunda Brent petrolün varil fiyatının 75 doları aşabileceği uyarısında bulundu. Aramco’ya yapılan Drone saldırıları hafta sonu 5.7 milyon varillik üretimi devre dışı bıraktı. SPK’den 100 kişiye soruşturma Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) yurtdışı kurumlar aracılığıyla türev işlemler yapan 100 civarı kişiyi tespit ettiği ve soruşturma yürüttüğü öğrenildi. Konuya yakın bir kaynağın Bloomberg’e verdiği bilgiye göre SPK’nin resmi bildirim yap masının ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bu kişilere yasadışı işlem nedeniyle ceza verebileceğini belirtti. 2017’de yürürlüğe koyulan bir düzenleme, Türkiye’de yerleşik kişilerin SPK tarafından yetkilendirilmeyen kurumlar aracılığı ile türev işlem yapmasını yasaklıyordu. SPK, geçmişte de benzer soruşturmalar yürütmüş, ancak cezai işlem uygulanmamıştı. Bloomberg’in sorularını yanıtlayan SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, soruşturmaların rutin işlem olduğunu söyledi. geçti. Şirket, elektrik üreten bazı santrallara ve sanayi tesislerine sözlü ya da yazılı uyarı üzerine uyarıda bulunuyor. Uyarılara karşın ödeme yapmayan bazı müşterilerinin gaz akışını kesiyor. BOTAŞ’ın, elinde borçlara karşılık ilgili şirketlerin banka teminatları da bulunuyor. Gerektiğinde bu teminatların, irat kaydedilebileceği de kayda geçiriliyor. Habertürk’te yer alan bilgilere göre BOTAŞ’ın, 2019 yılının tamamlanmasına kısa süre kala “al ya da öde” sorununun çözümü için bazı ara formülleri gündemine aldığı belirtiliyor. Şirketler ise “BOTAŞ’a sunduğumuz teminatlar var. Bu, BOTAŞ açısından güçlü bir güvence. Zaman zaman ‘Teminatınızı irat kaydederim’ uyarısında da bulunuyor. Elden geldiğince ödeme yapılıyor. Ancak elektrik üretimi ve para piyasalarının durumu belli. Elektrik tüketiminin düşmesi, suya dayalı elektrik üretimindeki artışın etkisiyle gaz santrallarının bir bölümü çalışmıyor. Bazıları da üretimi kıstı. Dolayısıyla nakit akışı sorunumuz var” diyor. İşgalin çimentosu Türkiye’den 46 MİLYAR LİRA BDDK: Takip hesabına aktarılsın BDDK’den yapılan açıklamada, 46 milyar lira değerinde banka takip hesaplarına aktarılması gereken kredi tespit edildiği belirtildi. BDDK’nin sitesinde yayımlanan açıklamada, “Bankaların takip hesabına aktarması gereken 46 milyar TL kredi tespit edilmiştir. Bankalara yıl sonuna kadar beklenen kredi karşılıklarının ayrılması konusunda bildirim yapıldı” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada ayrıca, “Temmuz 2019 banka finansal tabloları kullanılarak yapılan ihtiyatlı etki analizleri sonucunda, sektörün yüzde 18.2 olan sermaye yeterlilik rasyosunun yaklaşık 50 baz puan kadar düşerek yüzde 17.7 seviyesine gerilediği, takibe dönüşüm oranının ise yüzde 4.6’dan yüzde 6.3 seviyesine yükseldiği tespit edilmiştir” denildi. l Ekonomi Servisi Alp Özpamukçu Koçtaş’ta hedef dijitali büyütmek Koçtaş Genel Müdürü Alp Önder Özpamukçu, “Koctas. com.tr, Koçtaş mobil ve mağazalarımızdaki kiosklar dahil dijital kanallarımız, şu an Koçtaş’ın toplam cirosu içinde ikinci büyük mağazası konumunda. 2020 yılına geldiğimizde dijital kanallarımızın ciro bazında birinci mağazamız olmasını hedefliyoruz” diye konuştu. Ev geliştirme perakendeciliği sektöründe faaliyet gösteren şirket, toplam ciro içinde şu an yüzde 5.6 olan dijital kanalların payını, 2024’te yüzde 15’e yükseltmeyi hedefliyor. 40 milyon TL’lik yıllık yatırım harcamasının yüzde 40’ını bilgi teknolojilerine ayırdıklarını belirten Özpamukçu, mağazalar ile dijital kanalları birlikte kurguladıklarını dile getirdi. l Ekonomi Servisi İsrail ile ticaret dörde katlandı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail’i dönem dönem “işgal devleti” olarak adlandırsa da iki ülke arasındaki ticaret istikrarlı bir şekilde artmaya devam ediyor. Türkiye’nin İsrail’e toplam ihracatı 2019’un ocakağustos döneminde yüzde 11.2 artışla 2 milyar 821 milyon dolara yükselirken, ocaktemmuz döneminde İsrail’den yapılan ithalat yüzde 7’lik artışla 1 milyar 106 milyon dolara yükseldi. 2002’de 1 milyar 575 milyon dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 16 yılda yüzde 256 artışla 5 milyar 608 milyon dolara yükseldi. Türkiye’nin 2019’un ilk 8 aylık döneminde İsrail’e yaptığı toplam ihracatın yüzde 5.5’ini çimento ürünleri oluşturdu. İsrail 2018 yılında tonu ortalama 75 dolardan 235 milyon dolarlık çimento ithalatı yaparken, bunun 63.8 milyon dolarla yüzde 27’lik kısmını tonu 40 dolardan Türkiye’den aldı. 2019’un ilk 7 aylık döne minde Türkiye’nin İsrail’e çimento ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46.6’lık artışla 51 milyon dolara yükseldi. Türkiye’nin İsrail’e çimento ihracatında fiyatın, ortalamanın yüzde yüzde 46 altında olması da dikkat çekiyor. 2018’de yapılan toplam 7.4 milyon ton çimento ihracatının 1.2 milyonu İsrail’e yapılırken, bu alanda İsrail, 1.8 milyon tonluk ABD’nin ardından ikinci sırada yer aldı. Konuta zam kaçınılmaz Tahincioğlu Başkanı Özcan Tahincioğlu, enflasyon ve faizlerdeki düşüşe bağlı olarak son 2 yıldır zor günler geçi ren inşaat sektöründe özellikle yeni yılla birlikte hareketlenme beklediğini açıkladı. Dün bir ba Özcan Tahincioğlu sın toplantısı düzenleyerek güncel değerlendirmeler yapan Tahincioğlu, “Hareketlenmenin işaretlerini alıyoruz. Örneğin finans sektörü çalışanları satış ofislerine gelmeye başladı. Hareketlenmeyle 2 yıllık talep birikiminin, enflasyonun ve baskılanmış, yansıtılmamış maliyetlerin fiyatları artıracağını tahmin eden bu kesim ön almaya çalışıyor” dedi. Tahincioğlu’na göre, önü müzdeki kısa dönemde konut fiyatlarına “yüzde 1020 zam kaçınılmaz”. Projeler sürüyor Halen 1.5 milyon metrekarelik inşaat sürdürdüklerini hatırlatan Tahincioğlu, tüm projelerin kesintisiz devam ettiğini açıkladı. Finansal durumlarıyla ilgili de bilgi veren Tahincioğlu, geçen iki yılda borçlarını yüzde 50 azalttıklarını ifade etti. l Ekonomi Servisi İsrail’in yasadışı yerleşimler nedeniyle artan çimento ithalatının yüzde 27’si Türkiye’den. Emre Deveci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “Kazanırsam Batı Şeria’daki Ürdün Vadisi’ni ve Ölü Deniz’in kuzeyini ilhak edeceğim” çıkışı sonrasında İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Olağanüstü Toplantısı’nda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Ümmetin tümü birlikte tepki vermiş olsaydı ABD ve İsrail’in pervasız planları, politikaları ve davranışları bu noktaya hiç gelmeyecekti” yanıtını verdi. Çavuşoğlu, ayrıca Netanyahu’nun seçim vaadini “alçakça bir girişim” olarak nitelendirdi. Ankara’dan Tel Aviv’e yönelik sert sözler gelirken, iki ülke arası ticaretteki artış dikkat çekiyor. Dahası Filistin topraklarını işgal ederek inşa ettiği yasadışı yerleşimlerin çimentosu da Türkiye’den gidiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2019’un ocakağustos döneminde Türkiye’nin İsrail’e toplam “Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri” ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.8 artarak 155.7 milyon dolara yükseldi. Fiyat endeksi yüzde 3.5 arttı Merkez Bankası tarafından açıklanan verilere göre Konut Fiyat Endeksi, temmuz ayında geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3.54 artarken, reel olarak yüzde 11.24 azaldı. 113.15 puana çıkan endeks, önceki aya göre de yüzde 1.92 arttı. Yine temmuzda bir önceki aya göre İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 0.25, yüzde 2.3 ve yüzde 2.6 artış gözlemlendi. Arjantin dersleri: Mali bağımlılık ve ilk günahlar Geçen haftaki yazımda Türkiye ve Arjantin’in uzun dönemli sanayileşme modellerinin ve birikim tercihlerinin yansıması olarak tipik birer Latin Amerika ekonomisi izlenimi yaratmakta olduğunu ve her iki ülkenin de birbirinden alabileceği önemli dersler bulunduğunu vurgulamış idim. Bu hafta bu konuyu sürdürmeyi ve her iki ülke için de geçerli olabilecek önemli ilk günahların tarihçelerini anımsatmayı düşündüm. Anımsayacağımız üzere her iki ülke de 1990 sonrasında neoliberal serbestleştirme politikalarına hız vermiş ve her ikisi de 2000’li yıllara şiddetli bir iktisadi ve toplumsal kriz ile girmek zorunda kalmıştı. Her iki ülke de dünyanın en borçlu ekonomilerine sahiptir ve gerek kamu sektörleri, gerekse tüm ulusal ekonomik faaliyetleri yüksek faiz yükü altında ezilmektedir. Bunun ötesinde, özellikle Türkiye, yüksek oranlı cari işlemler açığı (dış açık) yaşamakta ve dış borçlanmaya dayalı bir büyüme modelini sürdürme çabası vermektedir. Nitekim, Türkiye için “sanayi yapısının aşırı derecede ithalata bağımlılığı” neredeyse bir özdeyiş haline dönüşmüş olarak her fırsatta dile getirilir haldedir. Bu ortak tarihçeden bugüne geldiğimiz noktada Arjantin için yüksek kamu açıkları; Türkiye için ise yüksek dış açık; ve her iki ülke için de geçerli olan yüksek borç yoğunluğu sıkça dile getirilen yapısal sorunların başında gelmektedir. Neoliberal medya Arjantin’de krizin başlıca sorumluluğunu harcama disiplini olmayan kamunun artan bütçe açıklarına bağlamaktadır. Öne sürülen savlara göre, bütçe sorumluluğu taşımayan “popülist hükümetler” sınır taşımayan harcama alışkanlıklarıyla kamu maliyesini içinden çıkılmaz bir batağa saplamışlardır. Oysa kamu sektörünü ve genel olarak devletin ekonomideki rolünü ulusal ve uluslararası sermaye çevreleri ile olan tarihsel bağlantılarından soyutlayarak ele alan bu tür değerlendirmeler, azgelişmiş bir ekonominin yapısal sorunlarla dolu olan dinamiklerini göz ardı etmektedir. Nitekim, Arjantin’in yakın tarihi bu ülkede 1990’lı yılların ikinci yarısında oluşan yüksek kamu açıklarının üç temel nedeni olduğunu göstermektedir. Bunlardan birincisi, pervazsıca sürdürülen özelleştirme uygulamaları sonucunda, kamu işletmeciliğinden kaynaklanan net faktör transferlerinin kurumasıdır. İkincisi, gene ideolojik bir saldırı sonucu bir oldubitti ile gerçekleştirilen sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesi ve güncel aktüeryal dengelerin bozulması neticesinde kamu sektörünün büyük zararlara uğratılmış olmasıdır. Üçüncü neden ise Arjantin’in federatif yapısının daha bağımsız hale getirilmesiyle, yerel yönetimlerin ve belediyelerin başıboş borçlanmasının yolunun açılmasıdır. Arjantin 25 federatif birimden ve bunlara bağlı yaklaşık 5 bin 700 belediyeden oluşmaktadır. 1999’a değin toplam vergilerin yüzde 43’ü merkezi devlet, yüzde 57’si ise eyaletler arasında paylaşılmaktaydı. 1990’lar boyunca yerel yönetimler yoğun bir borçlanma temposu içine girerek toplam borç yükünü 30 milyar dolara, yani Arjantin milli gelirinin yüzde 35’ine değin yükseltmişlerdi. Söz konusu borçlanmanın yaklaşık yüzde 28’i yerel bankalardan, gerisi ise ulusal ve uluslararası finans piyasalarından karşılanmaktaydı. Dolayısıyla, Arjantin krizini oluşturan kamu açıklarının ardındaki temel nedenler doğrudan doğruya IMF programının dikte ettiği “etkin devlet”, “yerelleşme”, “iyi yönetişim” gibi ideolojik kılıflar ardına saklanmış yapısal uyarlama reformlarına dayanmaktadır. Arjantin krizi, tıpkı Türkiye 2001 krizi gibi, bir IMF programının ortasında, bu programın harfiyen uygulanması neticesinde çıkmıştır. Türkiye’nin yukarıda sözünü ettiğimiz ithalata aşırı bağımlılığı ve dış kırılganlığı ise sıcak para girişlerine dayanan, spekülatif nitelikli büyüme tercihinin sonucudur. 2001 krizi sonrasında uygulanan IMF güdümlü “güçlü ekonomiye geçiş” politikaları, ulusal faizin yüksek, döviz kurunun da aşırı değerli tutulmasını amaçlamaktaydı. Böylelikle uyarılan spekülatif nitelikli sıcak para sermayesi, Türkiye’nin konut ve mega proje çılgınlığına dayalı çarpık büyüme modelinin de ana finansman kaynağını oluşturmuştu. Sonuç dış borçlanma ve sanayisizleşme oldu. Arjantinlilerin deyişiyle, “cambiemos amigos” artık değişelim dostlar! Dumankaya’da iş zor yürüyor Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu (TMSF) Baş kanı Muhiddin Gülal, Dumankaya İnşaat’ın yarım Muhiddin Gülal kalan projelerine yönelik son 1 yıldır yaptıkla rı çalışmaların geldiği noktayla ilgili bilgi verdi. Gülal, “Bir proje üstünde Almanlarla yürüyo ruz, Mozaik projesini bitirmek üzereler. Ondan sonra diğerlerine başlamayı planlıyoruz. Sektö rün içindeki sıkıntılar ve Dumankaya’nın finan sal durumu nedeniyle biraz zor yürüyor, ama in şallah tamamlayıp bu mağduriyetleri gidermek istiyoruz” dedi. Gülal, hem hukuki hem finansal sorunlarla karşılaştıklarını, ama hepsini yola ko yarak mağduriyetleri gidereceklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle