24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 529 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE ‘Etkisizleştirmek istedi’Erdoğan’ın ‘hafıza kayıtları’nda Davutoğlu’nun kendine yönelik planları varmış Davutoğlu’ndan o sözlere açıklama Defterden Bahçeli çıktı Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, daha önce sarf ettiği “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözlerine açıklama getirerek, “7 Haziran1 Kasım’a dikkat çekerken kimseyi tehdit etmedim. O dönem benim mecliste çoğunluğum yoktu. Beni üzen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye koalisyon için gittiğimde terörle mücadeleye destek için hükümetlerimize destek vermesini bekledim. Beni şaşırtan yaptığımız tekliflere Bahçeli’nin hayır demesi. Şimdi “hayır demedik” diyor” ifadelerini kullandı. Ahmet Davutoğlu, dün akşam katıldığı bir canlı yayın programında daha önce Sakarya’da yaptığı bir konuşmada sarf ettiği “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz; 7 Haziran ile 1 Kasım arası en kritik dönemlerden biri” sözlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, Van, Diyarbakır ve Mardin belediyelerine kayyım atanmasının ardından yaptığı açıklamalarına ilişkin, “Ben şunu dedim. Sandıktan çıkan neticeye saygı göstermek gerekir. Eğer göreve başladıktan sonra suç işlemişlerse mahkemeye çıkarılmalılar. Benim teröre destek verdiğim gibi bir argüman sundular. Bunu 31 Mart’tan önce Öcalan’dan mektup getirip, kardeşini televizyonlara çıkaranlar bunu bana söylüyorlar” dedi. Bahçeli’yi yalanladı 7 Haziran1 Kasım’a dikkat çekerken kimseyi tehdit etmediğini aktaran Davutoğlu, “O dönem mecliste çoğunluğum yoktu. O dönem beni üzen iki şey oldu. Birisi MHP Genel Başkanı’na koalisyon için gittiğimde terörle mücadeleye destek için hükümetlerimize destek vermesini bekledim. Beni şaşırtan sonuç yaptığımız tekliflere MHP’nin hayır demesi. Şimdi diyor ki “hayır demedik”. Ben kendisinden izin alarak halkın önüne çıktım ve reddettiğini söyledim. Şimdi kendisi böyle bir şey yok diyor” ifadelerini kullandı. Açıklamalarının ardından tehdit aldığını ifade eden Davutoğlu, “Bedel ödetmek bir tehdittir. O 27 saniyelik konuşmanın üzerinde tepinenler FETÖ, PKK ve troll çeteleridir” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumunda yanlış bir sisteme geçildiğini dile getiren Davutoğlu, “Anayasa Paketi ortaya çıktığında Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı’na çok ciddi sakıncalar içerdiğini ifade ettim. İnanmadığım bir şeyi savunmayacağımı da ifade ettim. İnanmadığım bir sistem için de bir beklentim olmaz” diye konuştu. ‘Yeni partiye ihtiyaç var’ Davutoğlu yeni parti iddialarına ilişkin ise “Halkın ihtiyacı varsa parti kurulur. Bunu kararlı bir şekilde söylüyorum, halkta talep ve beklenti artıyor. Dolayısıyla yeni bir siyasi harekete ve partiye ihtiyaç var” dedi. l Haber Merkezi Eski Adalet Bakanı Ergin de istifa etti Ali Babacan ile yeni parti hazırlıkları içinde yer alan eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in AKP’den istifa ettiği ortaya çıktı. Ergin’in, Babacan’ın istifa ettiği 8 Temmuz 2019 tarihinden birkaç gün sonra istifa dilekçesini AKP Genel Merkezi’ne ilettiği öğrenildi. AKP’nin kurulmasıyla beraber Hatay Kurucu İl Başkanı olan Ergin, 3 Kasım 2002’de yapılan milletvekili genel seçimlerinde AKP’den Hatay Milletvekilliği’ne seçilmişti. 22. ve 23. Dönem Hatay Milletvekili olarak görev yapan Ergin, 2003 ve 2004 yılları arasında AKP Grup Başkanvekilliği yaptı. 60. ve 61. Hükümet’te Adalet Bakanı olarak olarak görev alan Ergin, 2014’te Hatay’dan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmiş ancak kazanamamıştı. 3 isim için iddia Öte yandan, eski bakanlar Beşir Atalay, Hüseyin Çelik ve Nihat Ergün’ün de AKP’den istifa ettiği ileri sürüldü. Nihat Ergün, iddiayı doğrulamadı. Sadullah Ergin’in AKP Genel Merkezi’ne istifa dilekçesi göndermediği, Yargıtay’ın internet sitesinden “üyelikten ayrılma” bölümünü tıklayarak istifa ettiği belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet “Eski defterler” ve “hafıza kayıtları” tartışmasını değerlendiren AKP’li yöneticiler, Davutoğlu’nun 7 Haziran sonrasında Erdoğan’ı sistem dışına itecek bir koalisyon aradığını söyledi. Disiplin süreci başlatılır mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partinin yetkili kurullarında 23 Haziran İstanbul seçiminden önce yeni parti hazırlığı yapan isimlerle ilgili “Seçimden sonra gereğini yapacağız” sözleri, Davutoğlu ve Babacan ekibinde yer alan isimlerin ih raç süreçlerinin başlatılacağı biçiminde yorumlanmıştı. Ancak AKP kulislerinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı açıkça hedef alan ya da hakaret içeren söz ve ifadeler olmadığı sürece bir disiplin sürecinin başlatılmayacağı dile getiriliyor. Yeni oluşumların parti kurma çalışmaları hızlandıkça taraflar arasındaki gerilim de rüyor. Erdoğan’ın, Davutoğlu ve Ali Babacan için vakti geldiğinde açıklayacağını söylediği “hafı artıyor. Cumhurbaşkanı Tay za kayıtları”nda neler olduğu yip Erdoğan’ın “eski defter ve ne zaman açıklayacağı me ler” çıkışına karşılık verdi rak ediliyor. Bir AKP yönetici ği “hafıza kayıtları” yanıtın si, Erdoğan’ın hafıza kaydın da 7 Haziran seçimleri sonra daki konulardan birinin 7 Ha sında eski Başbakan Ahmet emine ziran seçimlerinin ardından Davutoğlu’nun koalisyon ça kaplan Davutoğlu’nun koalisyon hü lışmaları sırasında Erdoğan kümeti kurmak için gerçek ile ilgili planlarının yer aldığı be leştirdiği görüşmeler olduğunu di lirtiliyor. Bir AKP yöneticisi, “Da le getirdi. Aynı yönetici, “O süreç vutoğlu, CHP ile koalisyon kur te CHP ile koalisyon kurmak istedi. mak istedi. Böylece Erdoğan’ı et Böylece lider kendisi olacaktı. ‘Er kisiz hale getirip, lider olma plan doğan Köşk’te oturur biz de ülkeyi ları yaptı; Cumhurbaşkanı’nı sis yönetiriz’ planları yaptı. Erdoğan’ı temin dışına iterek devre dışı bı etkisiz hale getirerek devre dışı bı rakmak istedi. Şim rakmak istedi” görüşünü savunu di de aynısını yap yor. Davutoğlu’nun şimdi de parti maya çalışıyor kurarak aynısını yapmaya çalıştığı lar” görüşünü nı ileri süren AKP yöneticileri, “Bir savundu. üst akıl var. Bu akıl, bazen parti Siyasi kulisler kurarak, bazen o partiler arasında de Davutoğlu ve ittifak yaptırarak Erdoğan’ı yüzde Erdoğan arasın 50’nin altına düşürmek istiyor. Ba da “eski defterler” zı güçler, organik bir çalışma için ve “hafıza kayıtla de” değerlendirmesini yapıyor. rı” atışmasıyla başlayan ‘Hedef 2023’te ikinci tur’ tartış 24 Haziran seçimlerinde Cum Davutoğlu ma sü hurbaşkanlığı seçiminin ikin ci tura kalması için büyük çaba sarf edildiğine, Saadet Partisi’nin (SP) yüzde 2.5 oranında oy almasının hedeflendiğine, ancak bunun gerçekleşmediğine dikkat çeken AKP yöneticileri, “Şimdi o boşluğu doldurmak için varlar. Sadece bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın yüzde 50’nin altına düşürülerek seçimin ikinci tura kalması için yeni partilerin kurulması isteniyor. Sadece yüzde 2.5 için” görüşünü dile getiriyor. ‘Deşifre olacaklar’ Yeni partilerin kurulmasının AKP’nin işini kolaylaştıracağını savunan AKP’liler, “Bremen mızıkacıları gibi farklı bileşenler bir araya geldikçe hata yapma olasılığı artar, dezavantaja dönüşür ve deşifre olurlar” tezini ileri sürüyor. AKP kulislerinde, Davutoğlu ve Babacan’ın kuracağı partilerin İYİ Parti ile ittifak yapacağı beklentisi dile getirilirken, burada da “AKP’nin yerine kurulan milli ve yerli, demokrat ve reformist partiyiz” söyleminin kullanılacağı yorumu yapılıyor. l ANKARA ABD elçisi güven mektubunu sonunda sundu ABD’nin Ankara’ya atanan büyükelçisi David Satterfield, başkente gelmesinin üzerinden bir aydan fazla süre geçmesinin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “güven mektubu”nu sundu. Böylece yeni büyükelçi görevine “resmen” de başlayabilecek. Satterfield Erdoğan’a güven mektubunu sunmasının ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı. ABD’yi Türkiye’de temsil etmekten onur duyduğunu belirten Satterfield, “Hükümetim, NATO müttefikimiz ve ortağımız Türkiye ile aramızdaki önemli ilişkiyi güçlendirmekte kararlıdır” değerlendirmesinde bulundu. ABD Senatosu’nun atamasını 28 Haziran’da onayladığı Büyükelçi Satterfield için ABD Dışişleri Bakanlığı’nda yemin töreni düzenlenmişti. ABD Dışişleri Bakanı huzurunda yemin eden Satterfield, güven mektubunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmadığı için “resmen” göreve başlayamamıştı. 10 Temmuz’da Türkiye’ye gelen Satterfield Ankara’ya gelir gelmez resmen göreve başlaması için gerekli prosedür olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sunmak için randevu talep etmiş ancak uzun süre randevu verilmemişti. l ANKARA / Cumhuriyet CHP’li Ünal Çeviköz, Erdoğan’ın Rusya ziyaretini değerlendirdi: ‘Mavi boncuk’ politikası CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyaretine ilişkin “Türkiye’nin Rusya ile toprak bütünlüğü konusunda görüş farklılığının ortadan kalkmadığını” belirterek, “Türkiye, Suriye toprakları içinde kendi kontrolünde bir güvenli bölge istiyor. Böyle bir güvenli bölge, toprak bütünlüğü ilkesiyle bağdaşmaz. Bağdaşması için Suriye yönetimiyle mutabık kalınması gerekir” dedi. Çeviköz, Rusya’dan savaş uçağı alınacağı haberlerine ilişkin de “Türkiye’nin bir NATO üyesi ülke olduğunu unutmamak gerekir” dedi. ‘Suriye’de karmaşa’ Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen CHP’li Çeviköz, Türkiye’nin dış politikasının küresel ölçekte savrulduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “Bir bakıyorsunuz Türkiye Rusya’dan S400 füze savunma sistemi alıyor, bunun hemen ertesinde ABD ile Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge kurulması için çalışmalar başlıyor. Bir bakıyorsunuz Türkiye ile ABD, kuzeydoğu Suriye’ye yönelik ortak operasyon merkezi kurma kararı alıyor, bunun hemen ertesinde Türkiye’nin bir ABD’ye, bir Rusya’ya mavi boncuk verdiğini söyleyen Çeviköz, bu durumun dış politikada Türkiye’nin küresel ölçekte savrulması anlamına geldiğini belirtti. İdlib’de Türkiye’nin askeri konvoyuna saldırı yapılıyor, 9 ve 8 numaralı Türkiye gözlem misyonları Suriye ordusu tarafından kuşatılıyor. Bu defa apar topar telefon görüşmeleri yapılıyor, Türk askerlerini korumak için Rus askerleri Suriye ordusu ile Türk gözlem misyonlarının arasına yerleştiriliyor. Türk askerini, Rus askeri korumaya alıyor. Ardından S400’lerin ikinci parti teslimatı hız kazanıyor, Rusya’da havacılık fuarına gidilip yeni Rus silahları inceleniyor. Yani bir ABD’ye, bir Rusya’ya mavi boncuk veriliyor. Bu mavi boncuk politikasına da dış politika deniyor.” Suriye konusunda, Türkiye ile Rusya arasındaki görüş farklılıklarının ortadan kalktığını söylemenin mümkün olmadığına da dikkat çeken Çeviköz, Rusya’nın, “İdlib’de terör unsurlarının, Suriye yönetimini ve Suriye’deki Rus askeri mevcudiyetini tehlikeye soktuğunu ve onlara saldırılarda bulunduğunu, bunun da Rusya ve Suriye’yi rahatsız ettiğini” dile getir diğini aktardı. Türkiye’nin ise “bütün suçun Suriye tarafında olduğunu” ifade ettiğini vurgulayan Çeviköz, şöyle konuştu: “Yani sebebi ziyaret hiçbir sonuca ulaşmıyor. Bunlar basına yansıyan tespitler, biz içeride baş başa ve heyetler arasındaki görüşmelerde nelerin konuşulduğunu bilmiyoruz. Örneğin Rus tarafına, ‘Türk askeri konvoyuna durup dururken neden bir hava saldırısı olmuştur’ sorusu sorulmuş mudur? Bunun karşılığında Rus tarafı da Türk tarafına ‘Neden Türk askeri konvoyunda Suriye’deki terör unsurlarının uzantılarının bulunduğu’ sorusunu yöneltmiş midir? Buna ‘Haberimiz yoktu, kandırıldık’ diye mi yanıt verilmiştir? Rus tarafı da ‘Bir dahaki sefere bize sorun, biz neyin içinde kimin olduğunu biliriz’ mi demiştir? Bu sorular elbette yanıtlanmayacak. Zira iki taraf da biliyor ki Suriye ve İdlib’de bir tür danışıklı dövüş sürüyor.” l ANKARA / Cumhuriyet İki yüz yıl sonra limanla buluşacağız! Otuz yıldır Galata’da oturan biri olarak önce Perşembe Pazarı’nın kültür ve sanat merkezi, sonra Salı Pazarı’nın Galataport olarak liman ve gezi alanı olmasını beklemekten yoruldum! Oysa, ikisi de ben buraya yerleşmeye karar verdiğimde proje aşamasındaydı! Perşembe Pazarı’na yapıla yapıla bir küçük park şeridi yapıldı, etrafı ucuz balık ekmekçilerle dolduğu için yanık yağ kokusundan gezilmiyor, hırdavatçılar da hâlâ orada! Galataport ise Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı sırasında projelendi, sonra kalakaldı. 2014’te Özelleştirme İdaresi’nden yeniden açılan ihaleyi alan Doğuş Grubu, Bilgili Holding’i de yanına alarak inşaata başladığında ne olursa olsun, yeter ki bir şeyler olsun deme noktasına gelmiştim! Tarihi eser olan Paket Postanesi yıkılınca endişe doruğa çıkmış, sabahtan akşama kazık çakma sesi ve vinç görüntüsü bezdirmişti ki sona gelindi, gün sayılmaya başlandı denildi. Herkesten daha çok merak ettiğim proje hakkında en büyük korkum, binaların yükselmesi, Ataköy’deki SeaPearl rezaleti gibi bırakın denizi, gökyüzünü bile göremeyecek olmamızdı! Önceki gün yapılan tanıtım toplantısından sonra rahatladım: Projenin maketi göz alıyor, yerin altına yapılan yolcu karşılama alanları, kruvaziyerler geldiğinde kalkacak olan kapaklar sayesinde buranın hiçbir zaman şehir insanına kapanmayacak olması ve en güzeli, binaların yükselmemesi beni çok sevindirdi. Evet, çok bina var, ama 34 katla sınırlanmış ve promenad kısmı tamamen halka açık! 200 yıldır halka kapalı olan Salı Pazarı sahili, liman nihayet açılıyor, slogandaki gibi “Deniz Senin, Şehir Senin” oluyor. Müzeler ve park Fındıklı Parkı dışında iki cami arasında, içinde Tophane Çeşmesi ve Saat Kulesi de olan açık etkinlik alanı olacak bir parkın deniz tarafında İstanbul Modern, yanında İstanbul Resim Heykel Müzesi olmak üzere iki müze bulunuyor. Ferit Şahenk’in “Bu bizim ustalık eserimiz” dediği proje çok yakında bitiyor ve 5 Nisan 2020’de ilk gemiler gelmeye başlıyor. Şimdiden ilk yıl için 60, ikinci yıl için 140 kruvaziyer rezervasyon yaptırmış. Kruvaziyerler, üstelik başlangıç ve bitiş noktasını İstanbul olarak kullanacak. Kabataş’a doğru olan binalarda ofisler, alışveriş ve yiyecek içecek mekânları bulunacak. Bu hareketlilik Karaköy, Tophane, Salı Pazarı ve Galata’nın çehresini değiştirecek. Proje grubu içinde bir de Karaköy’ü Güzelleştirme Derneği kurulmuş, ki Karaköy zaten çok güzel, tozunun alınıp makyajının yapılması, sahip çıkılması yetecek, buna ayrıca çok sevindim. Projenin turizme katkısının 1 milyon dolar olması beklenirken en az 5 bin kişiye de istihdam sağlayacak. Şehir Hatları İşletme Binası, Yolcu Salonu ve yanındaki iki bina dünyaca ünlü Peninsula Hotel oluyor, ama en güzeli binalar büyütülmüyor, sadece, çok ciddi erozyona uğramış kısımları yenilenerek restore ediliyor. Yolcuların inip binmesi, valizlerin havaalanı gibi raylı sistemle verilecek olması, otobüs, taksilerin yerin altına alınmış olması önemli. Ayrıca burada 2 bin küsurluk bir otopark da devreye girecek. Trafik denizden olmalı. Ama ne olursa olsun, bu kadar çok turistin tarihi yarımadaya gitmek için yapacakları otobüs ve taksi trafiğini Tophane ve Karaköy kaldıramaz. Yapılacak tek şey deniz yolunu kullanmak: Zaten deniz kenarına indirdiğiniz yolcuları, Kabataş’ta bekleyen motorlarla Sarayburnu’nda liman olarak gözüken ama boş duran sahile indirir, arka yoldan Topkapı Sarayı’nın önüne çıkarırsınız. Belediye ve valilikle çözülmeyecek iş değil. Karaköy değişince Perşembe Pazarı da değişir. Hatta, bir cesur turizmci çıksa, valilikle işbirliği yapsa, tıpkı eski Sultanahmet Cezaevi bugün Four Seasons Hotel olarak Sultanahmet’in nasıl prestij oteli olduysa, Galata’daki bir zamanların ünlü genelevini bir butik otele dönüştürse? Bir zamanların vergi kraliçesi Manukyan’ın ölümünden sonra avukat olan oğlu orayı çalıştırmadı. Kalan birkaç evin de artık ne anlamı ne de orada olmasının yeri var. Eleştiri yok mu? Farklı bir görüş, Norveç kruvaziyer turizmini azaltırken bizim İstanbul’un göbeğinde mas turizm yapmaktan vazgeçip kültür turizmine ağırlık vermemiz gerektiği. Kalabalık turist gruplarının şehri yorduğu, Türkiye’nin kültür turizmi için çok fazla varlığı olduğu. En çok para harcayan turist grubunun da bu grup olduğu. Japonlar zamanında Kapadokya’da az para bırakmadı, şimdi yoklar. Ortadoğulu turistler ucuz alışveriş peşinde koşuyor, Ruslar ve Almanlar Antalya’da her şey dahil paketlerin tadını çıkarıyor. Gemi turisti sadece küçük esnafın yüzünü güldürür deniyor. Turisti bilmem, ama Galataport İstanbullunun hoşuna gidecek, eminim! TBMM’ye girerken yakalanmışlardı ‘Silahlı terör örgütü üyeliği’nden iddianame Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 14 Mayıs’ta TBMM’ye girmeye çalışırken yakalanan Mulla Zincir ve Eylem Yücel adlı şüpheliler hakkında “terör örgütü DHKPC üyesi oldukları ve örgüt adına çeşitli suçlar işledikleri” gerekçesiyle düzenlenen iddianame Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede, şüphelilerin olay günü kaleme iliştirilmiş jilet ve bomba süsü verilmiş plastik kutuyla TBMM’ye girmeye çalıştıkları aktarıldı. Zincir ve Yücel’in, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın makamında DHKPC’li teröristlerce şehit edilmesi benzeri eylemi TBMM’de gerçekleştirmeyi amaçladıkları ve güvenlik görevlisi bir kişiyi rehin aldıkları kaydedildi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle