19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ HİDLAEORBMĞAUATNI I 96 HAZİRAN 2019 PERŞEMBE “Kendi yolunu bulmak... Modelini yaratmak... Bir strateji oluşturup hedefe doğru ilerlemek...” Küresel çapta ekonomik odaklı güçler mücadelesinin kızıştığı, savunma, bölgeseluluslararası etkinlik sağlama stratejilerinde karşılıklı hamlelerin peşi sıra geldiği bir dönemde Çin’e yolumuz uzanırken aklımız yukarıdaki düşüncelerle haşır neşir.. Ve her seferinde ama ve keşkeleri de beraberinde getiren onlarca soruyla... Bir ülkeye hele de yakın geçmişe kadar Batı’yla kıyaslandığında daha kapalı kalmayı tercih etmiş bir ülkeye kısıtlı zamanda yaptığınız bir ziyaretle oranın, halkının düşünce yapısını, yönetim işleyişini çözdüm demenin gerçekçi bir yaklaşım olmadığı malum. Olsa olsa diyebileceğiniz dokusuna şöyle bir değmiş olacağınız... Yaklaşık bir hafta süren Çin gezimiz çerçevesinde, bizim için Asya’nın hem uzak hem yakın bu ülkesinde yaşamın pek çok alanındaki değişime, gelişime, açılımlarına ve daha ne gibi potansiyeller barındırdığına ilişkin izlenimlerimizi sizlerle paylaşacağız. “Asya’nın devi, ABD’ye kafa tutan, yükselen güç” gibi yorumların odağındaki Çin’in küresel mücadelesinde, tarihi İpek Yolu’nu canlandırma hedefli dev “Kuşak, Yol İnisiyatifi” önemli bir kart. Dünya ekonomisinin ikinci büyük gücü, yaklaşık 1.4 milyar nüfusuyla dış pazarlara açılım, üretimde katma değer konusunda her geçen gün çok daha fazla istekli. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya uzanan kara, hava, deniz taşımacılığıyla geniş ticaret ve iletişim ağı oluşturmayı hedefleyen ülke, yıllar boyu sessiz ilerleyişini artık dünyaya ilan etmek ister görüntüde. ABD’nin Trump’la giriştiği tek taraflı, korumacı ekonomik politikasına karşı Komünist Parti iktidarı, küresel işbirliklerini artırırken kimilerine göre kapitalist söyleme de göz kırpıyor. Turistik dükkânlarda Mao, Deng ve Şi görselli eşyalar yoğun ilgi görüyor. Şİ RÜZGÂRI... Emperyalist, feodal yapıya karşı yükselen halk direnişinin lideri MarksistLeninist çizgideki Mao’nun 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilanı, yaşamını yitirmesinden iki yıl sonra 1978’de Deng’in “dışa açılım” reformuyla “Çin tipi sosyalizm”i inşası... Şimdilerde ise ülkede esen Şi rüzgârı... Bu öyle etkin bir esinti ki, geçen yıl ÇKP’nin19. Ulusal Kongresi’ne Şi’nin adının parti tüzüğüne eklenmesi kararı damga vurdu. Böylece Şi, Mao’nun ardından adı görev başındayken parti tüzüğüne eklenen ilk lider oldu. Güç mücadelelerinin “ticari savaşlarla” kıyasıya sürdüğü günümüzde Çin’in, Batı’nın demokrasi, özgürlükler konusunda eleştirilerinin merkezinde olduğu ortada. Ama diğer yandan tarafların anlaşmazlıklara karşı diyalog kapısını kapatmama eğilimi de... Uzun yıllar ekonomik gücünü “ucuz, fason üretim merkezi” olarak başta ABD olmak üzere küresel piyasalara yönelik ihracatına dayandıran Çin, günümüzde ise özellikle Huawei örneğinde olduğu gibi teknolojide kendi markasını yaratan bir ülke olarak öne çıkıyor. Batılı pek çok teknoloji, ayakkabı, tekstil markası için de cebe, teknolojiye uygun üretim üssü durumunda. Gözler Pekin’in ekonomik, teknolojik, stratejik anlamda son yıllarda şahlanışının nasıl bir seyir izleyeceğinde. Büyüme hızında dengeyi nasıl sağlayacağı, orta sınıf grubu nasıl güçlendireceği, yolsuzlukla mücadele için yürüttüğü savaşta ne kadar yol alabileceği, gelişirken zenginyoksul uçurumuna savrulup savrulmayacağında... ABDAvrupa ittifakı son dönemde “ticari savaşlar”dan, İran’dan Rusya’ya pek çok konuda farklı tutumlara sahne olurken küresel dengeler açısından dikkatler, Çin’in epey önceden çıktığı, şimdilerde herkesin pür dikkat izlediği “kendi modelini inşa etme” yolculuğunda... Çin’in güneydoğusundaki Fujian, yerliler ve yabancılar için cazibe merkezi olma hedefinde hızlı adımlarla ilerliyor Deniz İpek Yolu’na Ünlü tarihçi Herodot’un MÖ 450 yılında yazdığı metinlerden birinde karşımıza çıkar şu meşhur “İpek Yolu” rotalarından biri... Hani o filmlere de yansıyan karelerdeki gibi doğunun ipek ve baharattan değerli taşlara, kâğıda kadar pek çok çeşitli ürünlerle yüklü kervanlarının Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan ticaret yolu. Ama sadece ekonomik dinamik değildir, DoğuBatı hattında medeniyetlerin, kültürlerin birbirinden haberdar olması, bilimin taşınmasıdır bu yol aynı zamanda... açılan kapı... KALKINMA HAMLESİ Son 20 yıl içinde Fujian bölgesinde 5 bin kilometreyi aşan otoban yapılırken üçü uluslararası olmak üzere 6 havalimanı inşa edilmiş. Hızlı tren hattı yaklaşık 1500 kilometreye 3 büyük limana ev sahipliği yapan eyaletinin yılda 20 milyar dolarlık deniz taşımacılığı ticari hacmi olduğu belirtiliyor. Yaklaşık 38 milyon nüfuslu eyalet, 40 sene önceki ortalama gelir seviyesi ülke genelinde 23. sırada iken şimdi ise 6’. Ticari savaş gölgesi... Ve yüzyıllar sonra “İpek Yolu” ye niden gündemimizde. Bu kez haliy le son teknoloji deniz ulaşımı, kar go, hızlı tren hatları, uçak sefer leriyle örülü bir şekilde... Çin, tarihi hattı canlandırma hedefiyle 21. yüzyıla uyarladığı “Kuşak, Türkiye’den tatlıcıları bekleriz! Yol İnisiyatifi”ne yönelik adımlarını her geçen gün hızlandırıyor. Asya, Afrika ve Avrupa arasında ulaşım, sanayi, ticaret ağı kurulmasını kapsayan, ilk etapta yaklaşık 1 trilyon dolarlık, kimilerine göre 3 trilyon doların üstünde hacme ulaşabilecek bir proje bahsi geçen. Yaklaşık altı yıl önce devlet başkanı Şi Cinping tarafından duyurulan modern İpek Yolu girişimiyle birlikte, Asya Pasifik’te Çin’le halihazırda güç mücadelesi, “ticari savaş” üzerinden her geçen gün sertleşen Washington’ın da gözü kulağı, Pekin’in kurduğu ittifaklarda. ABD’nin Pekin’e özellikle teknoloji devi Huawei üzerinden baskı Fujian eyaleti Dışişleri Ofisi Genel Direktörü Wang, Çin’de hayvancılık, et ve süt ürünleri, dericilik ve gıda alanlarında Türkiye’den firmalar için büyük potansiyel olduğunu söylüyor. Türkiye’den yatırımcıları bölgeye çağırırken özellikle “tatlı” çıkışı da yapıyor. Sohbetimiz sırasında, İstanbul ziyaretinde yediği tatlılara değinerek “Mesela ben lokum getirdim, arkadaşlarım çok sevdi. Eğer Türkiye tarafından buraya tatlıcı gelirse kesinlik iyi iş yapar” diyor. Mermer birinci kalem Wang’a eyalet genelinde Türkiye ile ticari ilişkilerin hacmini soruyoruz. Geçen yıl için söylediği veri yaklaşık 1.45 milyar dolara ulaştığı. Türkiye’den en çok ithalat kaleminin mermer ticareti olduğunu aktarıyor. Türkiye’den geçen yıl 774 milyon dolar değerinde mermer ihracatı gerçekleştirilmiş. Tabii burada eklemek gerek; Türkiye’den çoğu kez işlenmemiş yollanan blok mermerler ya Çin iç piyasasına giriyor ya da işlenip katma değer eklenerek yurtdışına satılıyor. yı artırdığı bir dönemde gerçekle şiyor Çin gezimiz. Türkiye’den bir grup gazetecinin katılımıyla düzenlenen gezimizin rotası Deniz İpek Yolu’nun başlangıcı olarak görülen Fujian eyaleti, buranın başkenti Fuzhou ile Xiamen kenti ve ayrıca Tayvan’a en yakın nokta olarak görülen Pingtan. Ardından, istikamet başkent Pekin... Çin’in pozitif gelişmede örnek bölgelerinden biri Fujian. “Dışa açılım” reformunun ilk uygulandığı iki bölgeden biri. Diğeri Guangzhou. Fujian’ın bir özelliği de en çok yurtdışında yaşayan Çinlilerin memleketi olma sı. Fujian, deniz turiz pılan ticarette deniz hattının birleşmesinin malların ulaştırılmasında zaman ve ekonomik açıdan kazanç sağlayacağına işaret ediliyor. Temaslarımızda Çinli yetkililerin, şirketlerin Türkiye ile işbirliğini artırma, karşılıklı yatırımların çoğalması yönünde istekli olduklarını görüyoruz. Elbette taraflar arasında Uygur Türkleri konusunda zaman zaman gerilimler olduğu biliniyor, hatta Çin’in Türkiye vatandaşlarına yönelik vize konusunda pek de kolay Türkiye ile işbirliğini artırma çağrısı mi açısından da öne çıkıyor. Ziyaretimiz sırasında bölge, Deniz İpek Yolu projesi çerçevesinde Fuz laştırıcı yöntemler uygulamadığına ilişkin haberler de basında yer alıyor. Ancak “Kuşak, Yol”la birlikte İstanbul’dan yaklaşık 10 saatlik bir uçuşla Guangzhou’ya uçuyoruz, oradan aktarma uçuşla ver elini Fuzhou. Ülkenin güneydoğu sahilindeki bölgenin stratejik önemi ise Tayvan Boğazı’na doğru uzanması. Burası aynı zamanda devlet başkanı Şi’nin yaklaşık 17 yıl yöneticilik yaptığı eyalet olarak da biliniyor. Haliyle de Şi’nin devlet başkanlığı öncesinde “KuşakYol” için kafasında gerekli planlamaları ta o zamanlardan yaptığı, o nedenle de bölgeye ayrı bir önem verdiği konuşuluyor sık sık... hou Boğazı Uluslararası Konferans ve Fuarı’na ev sahipliği yapıyor. Fuarda stand açan ülkeler arasında Türkiye de var. Konferansın açılış konuşmalarında projenin olmazsa olmazları sıralanıyor: Sürdürülebilir, deniz yaşamıdoğa dostu olması, sadece Çin’e değil inisiyatife katılan tüm taraflara refah, ekonomik kazanç, kültürler arası diyalog sağlaması. Bir diğer vurgu ise dijital ekonomide gelişme, inovasyonun önemi. Konuşmalarda projeyle birlikte karayolu üzerinden ya son dönemde diyalog kapısı karşılıklı daha çok açılmış gibi. İstanbul için kardeş kent hedefi Fujian eyaleti Dışişleri Ofisi Genel Direktörü Wang Tianming’le keyifli sohbetimizde bize geçen haftalarda İstanbul’a resmi bir gezi gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Kendilerinin bölgeyi İstanbul’la kardeş şehir yapma planlarından söz ediyor. Türkiye’nin AsyaAvrupa hattının merkezinde bulunduğu için çok avantajlı olduğu nu söylerken. İpek Yolu projesine Pekin’de ekim ayına dek açık kalacak Botanik Fuarı çerçevesinde turizm odaklı standlar arasında Türkiye’den de katılım var. Çinliler, Peri Bacaları’ndan Galata Kulesi’ne yedi bölgeden minyatür örneklerinin yer aldığı alanı ilgiyle geziyor. de atıfla deniz taşımacılığına ilişkin Fujian’da kurulan liman koalisyonuna şu ana kadar Türkiye’den hiçbir şirketin katılmadığını da belirtiyor. Koalisyonda Malezya, Sri Lanka, Endonezya, Singapur, Maldivler var. “Deniz İpek Yolu’nda İstanbul önemli bir güzergâhtır. Bu projeye dahil olacağı nı umuyorum” diye de ekliyor. Bu arada, Türkiye’nin coğrafi konumunu da düşünürsek, Pekin’in Yunanistan’ın Pire Limanı’nın bü yük kısmını satın aldığı haberlerini de bu çerçevede hatırlatmakta fayda var. İtalya’nın da KuşakYol inisiya TURİZMDE ATILIM tifine ilişkin mutabakat imzalaması AB içinde tartışma yaratttı. Kimi AB üyeleri ve ABD cephesinden projeye Türkiye açısından Çin pazarının kendi içinde ciddi bir potansiyeli barındırdığı ortada. Türkiye’ye geçen yıl gelen Çinli turist sayısının bir önceki yıla göre yüzde 59 artarak yaklaşık 400 bini bulduğunu hatırlatmakta fayda var. Ziyaretimizde turizm konusunda Türkiye ile karşı lıklı işbirliğini artırma hedeflerine de vurgu yapıyor Wang. Bu çerçevede bölgeye doğrudan uçuşların konulması yönünde Türkiye’deki ilgili kurumlarla görüşmelere değiniyor. Türkiye üzerinden Çin’e THY’nin Pekin, Şanghay, Guangzhou ve Hong Kong’a doğrudan uçuşları mevcut. yönelik Çin’in etkinliğini artıracağı, vereceği krediler nedeniyle ülkelerin ağır borç yükü altına gireceği eleştirileri zaman zaman gündeme geliyor. Pekin ise bu görüşleri reddediyor. YARIN: YEŞİLİN SARMALADIĞI BÖLGE Hapiste bayramın en güzel günü son gündür! Hapiste geçirilmesi daha zor zamanların başında “güzel günler” gelir.  Mahpuslukta “güzel günler hüznü” diye bir şey vardır. Anneler günü, sevgililer günü, babalar günü, sevdiklerinizin doğum günü, karne günü, okulların başlangıcı...  Bir de dini bayramlar... Herkesin buluştuğu, ailelerin hasret giderdiği, o güzelim sevinç günleri... Hapisteki insana ağır gelir. Birinci gün sabah sayımından sonra iç ses sisteminden yönetimin duyurusu yapılır: “Tutuklu ve hükümlülerin dikkatine... Bir dahaki bayramı sevdiklerinizle geçirmeniz dileğiyle bayramınızı kutlarız... Allah kurtarsın!” Son dilek, hapishane geleneğidir ama insana, “Senin için yeryüzünde yapılabilecek bir şey yok” mesajı gibi de gelir. Hele ne kadar yatacağın belli değilse, hele suçsuz olduğuna inanıyorsan... Bayramın ilk günü, hücre kapısından itibaren en dış kapıya kadar olan 16 demir kapıyı kilitli tutmaktan sorumlu gardiyanlarla bayramlaşılır. Tabii törenle değil, sayıma geldiklerinde... Onlar için kantinden şeker alınır. İnsan kolanya da ikram etmek ister ama o yasak; kolonya alkollü içecek olarak kullanılabilir, diye! Bayramın en güzel günü son gündür; Ohh dersiniz, güzel günler hüznü bitiyor! HHH Bayramda hapishane öteki günlerden daha sessizdir. Hemen hiçbir resmi işlem olmaması, revirin dahi kapalı olması nedeniyle küçücük bir ses nara gibi gelir. Tenekeden çay kaşığı kazara elinizden yere düşse beş metre yüksekten levye düşmüş gibi ses çıkarır. Havalandırma boşluğu beş adım eni, on dört adım boyu, yedi metre yüksekliği ile dikdörtgen bir çukuru andırır. Yüksek duvarın üzerindeki dikenli teller arada kuşların uğrak yeridir. Ortalığı bayram yerine çevirirler. Hatta tellerle duvar arasındaki bölmeye yuva yapan da olur. Aman, dersiniz yavrular aşağı düşmesin. Çünkü düşerlerse havalanamazlar. Adı havalandırma ama çukur olduğu için yavru kuşların yedi metre yükselmeye kanatları yetmez. Böyle bir durumda kuşu avuçlarına alır, gardiyandan rica edersin, açık alanda dışarı bıraksın diye... Silivri, kuşların göç yolları üzerinde olduğu için bir bayram sabahı havalandırmadan gökyüzüne baktığınızda bulutların yerini başları güneye dönük kuş sürüleri alır. Ne olursa olsun yaşam sevinci hiçbir yerde bitmemeli. Onlara bakıp bir türkü tutturursun: “Anayı, babayı, yâri sılaya attım/ Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru...” Hapiste gökyüzüne boşluk diye bakılmaz; orası gökyüzü bahçesidir. Bulutlar güneşin ışığıyla renk değiştirir. İnsan görmese bile güneşin batışını, bulutların kızıllığından izler. Bir de martıların kanat altlarından. Bulutlar acelesi var gibi birbirine karışa karışa hızla giderse, birden insanın aklına yıllar önce ezberlediği Ahmet Muhip Dıranas’ın şiiri gelir: Bakıp imreniyorum akınına/ Şehrin üzerinden geçen bulutların/ Belki gidiyorlar yakınına/ Rüyamızı kuşatan hudutların... HHH Mayıs sonu, haziran başı, rüzgâr biraz güçlü eserse bir iğde kokusu iner havalandırmaya. İğde kokusunu çekerken, içine bahar dolar, burnunun direğine tarifsiz bir sızı oturur. Sanki bütün dünya burnunuzun üstüne çökmüş gibidir.  Gardiyana sorarsınız, “İğde ağacı ne tarafta?”  “Hapishanenin dışında” derken hafif ürperir. Yoksa bir tünel kazma niyeti mi var! Hapiste bayramın en güzel günü, son günüdür. Çünkü bitecektir... Haksız yere hapis yatan, tutuksuz yargılanabileceği halde hâkimi demir parmaklıkların ardında bekleyen, verilen haksız hükmün düzeltilmesini hapiste bekleyen herkese özgürlük istiyoruz. İnsan olan bunu ister... Özgürlük yoksa... Bayram insanın neyine... Borçları yüzünden canına kıydı Adana’da bir süredir borçları yüzünden bunalımda olduğu öne sürülen Egemen Ş.(35), geçen günlerde bir apartmanın 8’inci katındaki evinin balkonundan atladı. Beton zemine çakılan Egemen Ş. olay yerinde hayatını kaybetti. Egemen Ş.’nin annesi Nazlı Ş. ve yakınları olay yerinde sinir krizleri geçirdi. Oğlunun yüzünü son kez görmek isteyen anneye polis izin vermedi. “Oğlum, bu kadar borç için intihar etmeye değer miydi?” diye feryat eden Nazlı Ş.’yi yakınları teselli etmeye çalıştı. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle