Katalog

KANSERSAVAR SARIMSAK Kanser vakalarının ortaya çıkmaması için bes var. Sarımsak, havuç, kiraz, elma ve yaban mersini gibi birçok ürünü kanselenmede yapılması gerekenleri anlatan Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Musta re karşı doğru beslenme kapsamında değerlendirebiliriz. İşlenmemiş gıdalar fa Şahbazlar, “Hücre düzeyinde denek hayvanlarla kanıtlanmış birçok sonuç tüketmeye çalışmalıyız. Aşırı tuzlanmış, salamura gıdalar da zararlı. l İHA MONSANTO 6 HAZİRAN 2019 PERŞEMBE Michael Ogalirolo Bir dava da Avustralya’dan Paris’te hava kurşun gibi ağır Fransa’nın başkenti Paris’in simgelerinden, tarihi Notre Dame Katedrali’ni büyük oranda hasara uğratan yangının, çevre kirliliğine de neden olduğu belirtildi. Paris Bölge Sağlık Müdürlüğü, katedral yakınında yaşayan 7 yaş altı çocuklara ve hamile kadınlara, kanlarındaki kurşun oranlarının belirlenmesi için test yapılması önerisinde bulundu. Parisli yetkililer, 15 Nisan’daki büyük yangının ar dından civarda yaşayan bir çocuğun kanındaki kurşun oranlarınn normal değerlerin üstünde olduğunun tespit edildiğini duyurdu. Fransız Senatosu, yangında kule ve çatı bölümleri ciddi tahribata uğrayan 850 yıllık tarihi yapının, “aslına uygun olarak” yeniden inşa edilebilmesi için sunulan teklifi kabul etmişti. Buna göre, restorasyonun 15 yıl sürmesi planlanıyor. l Dış Haberler EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Zekâyı etkiliyor Kurşunun toksik etkilerine özellikle çocuklar ve hamile kadınlar daha duyarlı, en fazla 06 yaş grubu çocukları etkiliyor. Kurşun zehir lenmesi kalıcı mental bozukluklara neden olabiliyor. Çocuklarda kanda düşük miktarda kurşun bulunması halinde bile gizli nörolojik hasarlar gözleniyor. Anne karnında veya çocukluk çağında kurşun maruziyeti fetal gelişme geriliği, psikolojik ve bilişsel gelişme bozuklukları ile sonlanabiliyor. Büyüme, hafıza, zekâ ve davranış tiplerinde deği şiklik yaratıyor. Kanser olan bahçıvan tazminat istiyor Dünya genelinde ardı ardına açılan davalarla boğuşan tarım zehri üreticisi Monsanto’ya bir dava daha açıldı. 20 yıl kullandığı tarım ilacı yüzünden kansere yakalandığını iddia eden Avustralyalı bahçıvan Michael Ogalirolo (54) Bayer AG’ye ait tarım ilacı şirketi olan Monsanto’ya dava açtı. Dava Avustralya’da bir ilk olma özelliği taşıyor. Ogalirolo, ürünlerin üzerinde gerekli uyarıların ve açıklamaların yer almadığını söyledi, şirket ise verdiği yanıtta glifosat içerikli tarım ilaçlarının kansere yol açmadığını savundu. Türkiye’de de var Geçen ay ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan bir çiftin açtığı davada, şirket 2 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Monsanto’nun tarım ilacı Türkiye’de de kullanılıyor. 2015’te Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı glifosatın “muhtemelen kanserojen” olduğunu açıklamıştı. Ancak Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA), dikkatli kullanıldığında glifosatın güvenli olduğuna ısrar ediyor. Monsanto, aynı zamanda dünyanın en büyük GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tohum üreticileri arasında yer alıyor. Şirkete açılmış davaların toplamı 13 bini buldu. l Cumhuriyet İnsan uygarlığı 2050’de yok olabilir İKLİM VAROLUŞSAL TEHDİT Ulusal İklim Restorasyonu Merkezi’nin hazırladığı raporda, iklim değişikliğinin insan uygarlığına yönelik varoluşsal bir tehdit olduğu belirtildi. Bilim insanlarının gezegenimizin yaşanabilirliğine dair hazırladığı rapora göre, insan medeniyeti son 30 yılına girmiş olabilir. İklim krizinin dünyanın dört bir yanındaki insan nüfusunu tehlikeye atabilecek kaotik koşullar yaratacağı düşünülüyor. Dengeyi sarsacak Melbourne merkezli düşünce kuruluşu Ulusal İklim Restorasyonu Merkezi’nin hazırladığı raporda, iklim değişikliğinin insan uygarlığına yönelik varoluşsal bir tehdit olduğu belirtildi. Independent’in haberine göre hükümetlerin olası iklim senaryolarına nasıl tepki verileceğini yeniden değerlendirmelerini isteyen araştırmacılar, iklim krizinin yiyecek ve su kıtlığı gibi hayati etkilerinin uluslararası politik dengeleri de sarsacağını vurguladı. Sera dünyası Geleneksel kriz yönetiminin gözden geçirmesi gerektiğini belirten araştırmacılar, raporda şu ifadelere yer verdi: “Yalnızca tarihsel örneklere dayanarak hazırlanan senaryolara odaklanmamak gerek. Çünkü eşi benzeri görülmemiş olaylar bizi bekliyor.” Raporun yazarları, sera gazı emisyonunu azaltmak için harekete geçilmediği durumda, emisyonun 2030’da zirveye çıkacağını ve 2050’de ortalama sıcaklığın sanayi öncesi dönemden 3 derece fazla olacağını belirtti. Araştırmacıların “sera Dünyası” diye adlandırdığı bu senaryoda, eriyen buzulların deniz seviyesini yükselteceği, donmuş toprakların yok olacağı ve büyük ölçekli kuraklığın başlayacağı tahmin ediliyor. Millet bahçesinde kanser tehlikesi Pendik’te önlem alınmadan yapılan yıkım asbest şüphesi doğurdu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Pendik Millet Bahçesi çalışmaları kapsamında bölgedeki yapı malzemesi şirketi YTONG fabrikasını yıkıyor. Fabrikanın çatısındaki malzemelerde kanser yapıcı maddeler arasın da yer alan asbest olduğu, yıkımın önlem alınmadan yapıldığı iddia ediliyor. Yetkili kurumlara başvuran Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği Başkanı Cafer Fidan, bir hazal yanıt alamadığını belirterek “Asocak bestli malzemeler etrafa yayıldı, çalışmalar sürdükçe insanlar etkilenmeye devam ediyor. Ayrıca toprağa da karıştı. Millet bahçesi olunca da insanları etkilemeye devam edecek” dedi. ‘Cevap gelmedi’ Pendik’te 1963 yılında 300 dönüm arazi üzerine kurulan YTONG fabrikası geçen ocak ayında yıkılmaya başlandı. Yerine millet bahçesi yapılacak. 17 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuran Cafer Fidan “Tesis hiçbir tehlikeli atık özellikle asbest envanteri yapılmadan yıkılıyor. Yüzde 90’ı asbest olduğu bilinen çatı kaplama eternitleri uygun söküm ve bertaraf yapılmadan yıkılmaktadır. Yıkımın çevre sağlığına etki etmeden acil dur durulması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Ancak başvurusundan bir sonuç alamadı. Gazetemize konuşan Fidan, buraya ilişkin herhangi bir rapor hazırlanıp hazırlanmadığını ve sonucunu da yetkili kurumlara sorduğunu ancak hiçbir dönüş olmadığı belirtti. Fidan, “Geri dönüş yapılmamasından herhangi bir envanter raporu yapılmadığını anlıyoruz. Orada sadece asbest envanterinin yapılması da yeterli değil, tehlikeli atık envanterinin de uzman kişilerce yapılması gerekiyordu. Fabrika, bu işlemden sonra yıkılmaya başlanmalıydı. Özel koruma yöntemleriyle oradaki tehlikeli atığın bertaraf tesisine gönderilmesi gerekiyordu” dedi. 7 İLÇEDE DENETİM Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), dünyada kanser yapıcı maddeler listesinde “asbest”i “kesin kanserojen” olarak tanımlıyor. Avrupa Birliği (AB) 2005 yılından itibaren AB’ye üye ülkelerde asbest üretimi ve kullanımını yasakladı. Türkiye’de ise 2010 yılında asbest üretimi ve kullanımı tamamen yasaklandı, ancak Türkiye hâlâ büyük risk altında. Bu tarihe kadar inşa edilen sayısız ev, devlet dairesi, okul, hastane, askeri üs ve pek çok endüstriyel ürün vasıtasıyla tonlarca asbest halen hayatımızın her alanında yer alıyor. İstanbul’daki 39 ilçeden sadece Şişli, Beşiktaş, Ataşehir, Bağcılar, Kadıköy, Maltepe, Tuzla olmak üzere yalnızca 7’sinde asbest denetimi yapılıyor. Uyvezaemdpçeıaledcnvıelkarğterainyaniisessböotekynsilrtlüeainymdomear.yislleaeğtdlbeığavıhamçesi tLyoiafplyerırlaırğa Yıkım nedeniyle asbestin bütün alana yayıldığına dikkat çeken Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği Başkanı Cafer Fidan şöyle konuştu: “Orada yapılan her çalışma lifleri yeniden havaya kaldırarak çevredeki tüm insanları etkiliyor. Millet bah çesi yapıldıktan sonra da o lifler devamlı o toprağın içinde olduğu için çevreye yayılacak ve insanları etkilemeye devam edecek. Ne yazık ki bu tür durumlar devlet kurumlarında çok sık rastlıyoruz. İşin kötü tarafı çıkarılan yönetmelik lere rağmen bu işin devlet kurumları nezdinde kabul görmemesi ve devlet kurumları tarafından oluşturulması gereken kültürün hâlâ hiçbir şekilde uygulanmadığı ve göz ardı edildiği görülmektedir. Bu da bu işin vahim durumudur.” İzmir Körfezi’nde yeni boru kurdu türü İzmir Körfezi’nde yapılan sualtı çekimlerinde fotoğraflanan canlının boru kurdunun yeni bir türü olabileceği üzerinde duruluyor. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Levent Yunga “İzmir Körfezi’nde bu büyüklükte ve renkte boru kurdunu ilk kez görüyoruz. Hangi tür olduğunu laboratuvarımızda inceleyeceğiz. Belki de İzmir Körfezi’nde ilk defa görülen yeni bir tür de olabilir. Fotoğrafı çekilen boru kurdunun rengine, büyüklüğüne baktığımızda bulunması sevindirici ve dikkate değer bir durum. Çünkü İzmir Körfezi’ndeki kirlilik azaldığı için yaşama ve çoğalma şansı bulmuşlar” dedi. l AA Caretta caretta olalı böyle maganda görmedi Yumurtlamaya geldi, üstüne çıkıp işkence ettiler Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı tatil beldesi Olimpos’ta caretta carettaların yuvalama alanında ateş yakıp alkol alan dört kişi, kendilerini uyaran gönüllülere hakaret ve tehditler savurdu. Yuva yapmak için sahile çıkan bir caretta carettaya taşla vuran, üzerine binen ve eziyet eden 4 kişi, gözaltına alındı. Nesli tehlike altındaki caretta carettaların yuvalama ala nı Kumluca’ya bağlı 300 metrelik Olimpos sahilinde, 4 kişinin ateş yakıp alkol aldıkları belirlendi. Bitişik iki sahil Çıralı ve Olimpos’ta geçen yıldan itibaren caretta caretta yuvalama alanında saat 20.00’den sabah saatlerine kadar nöbet tutarak sahilde ateş yakılması, parti düzenlenmesi gibi caretta caretta yuva alanlarına zarar verici aktiviteleri önlemeye çalışan gönüllüler dört kişiyi uyar dı. A.K., M.U., M.Ü. ve R.B., ateşin söndürülmesi ve caretta carettaların yuva alanının boşaltılması uyarısında bulunan gönüllülere hakaret ve tehditle karşılık verdi. Kumluca İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı Olimpos Jandarma Asayiş Noktası ekipleri olaya müdahale etti. 4 kişi, jandarma ekiplerine de hakaret ve tehditle karşılık verince jandarma tarafından gözaltına alındı. l DHA