19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 36 HAZİRAN 2019 PERŞEMBE 290/160 320/2 1 0 280/1 8 0 250/1 8 0 280/1 7 0 300/140 270/110 280/140 320/1 8 0 330/2 0 0 300/150 270/1 7 0 290/1 9 0 290/2 1 0 190/120 300/140 190/110 270/100 180/120 290/140 270/1 9 0 300/1 9 0 TARİHTE BUGÜN 1919: İstanbul’daki İngiliz Kuvvetleri Komutanı General Milne, Harbiye Nezaretine yazı göndererek Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan geri çağrılmasını istedi. Harbiye Nazırı Şakir Paşa da 8 Haziran’da Mustafa Kemal Paşa’ya geri dönmesi için yazı gönderdi. 19191944: Müttefikler, Normandiya’ya çıkarma yaptı. 1968: ABD Senatörü ve Başkan Adayı Robert Kennedy vurularak öldürüldü. EKSIĞIZ, YARIMIZ ACILI AILELERE BAYRAM GELMIYOR, ANNE BABALAR KAYBETTİKLERİ EVLATLARININ ÖZLEMİNDE Şaban Vatan Bayram sevincinin yaşandığı şu günlerde çocuklarını kaybeden Şaban Vatan ve Mısra Öz Sel o sevince ortak olamıyor. Bayramı eksik geçiren acılı ailelerden Şaban Vatan’ın kızı 11 yaşındaki Rabia Naz Giresun’un Eynesil ilçesinde 12 Nisan 2018 günü evinin önünde yaralı halde bulundu. Hastaneye varmadan hayatını kaybeden Rabi Naz’ın şüpheli ölümü henüz aydınlatılamadı. Baba Şaban Vatan “Kızım gittiğinden beri ZEHRA bizim yüzümüz gülmedi. BayÖZDİLEK ram hüzünlü geçiyor. Mezarını ziyaret ettik. Uzun süre mezarının başından ayrılamadık. Her bayram yaptığımız gibi prenses gibi giyinecekti. Düşe düşe buz pateni kayacaktı. Bayram bize yok artık. Sadece boğaza takılan düğüm ve gözyaşları var” diyor. ‘Hepimizin gözünde aynı acı’ Mısra Öz Sel ise Tekirdağ’ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasındaki Sarılar Mahallesi’nde, yolcu treninin 5 vagonunun raydan çıkması sonucu meydana gelen kazada 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybetti. Sel, “Her gün gibi aslında bugün de” diyerek “Artık herkes için mutluluk, beraberlik olan bayramı bizler yaşayamıyoruz. Çünkü eksiğiz, yarımız. Anı lar canlanıyor gözümüzde, bayram soflaralarımız, ziyaretlerimiz, oğlumun heyecanı. Bir araya gelsek de hepimizin gözün Baba İsmail Çet de aynı acı aynı Şule Çet’in ağabeyi Şenol Çet, “Önceki bayramlara göre bir yanımız eksik. Keşke böyle bir olay yaşanmasaydı. Babam çok üzgün. Tabii bir yandan hüzün. Birbirimize bakarken bile acı çıkıyor ortaya. Konuşacak bir şey bir söz kalmıyor. Bu nedenle artık hayat mücadelemiz de bize bayram yok” vam ediyor. Şule için mü ifadelerini kullanı cadele etmeye devam yor. Sel artık mut edeceğiz” diyor. luluktan ve sevinç ten yoksun olduk larına değinerek şöyle devam ediyor: “Benim kollarım boş kaldı. Bizim için buruk ama baş kaları için hâlâ aileleri ve sevdikleri yanlarındayken sevinç ve mutluluk dolu bayramlar geçirsinler.” ‘Oğlum bana gelemedi ben oğluma geldim’ İzmir Adliyesi önünde 5 Ocak 2017’de terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen saldırıda gösterdiği kahramanlıkla çok sayıda insanın hayatını kurtaran şehit polis memuru Fethi Sekin’in babası Mehmet Zeki Sekin, Şeker Bayramı’nı gurur kaynağı olan evladından ayrı geçirmenin hüznünü yaşıyor. Baba Sekin, oğlunun Elazığ’daki mezarını ziyaret etti. Sekin, “Benim Fethim her bayram baba ocağına gelir, bizi yalnız bırakmazdı. Bugün bayram, oğlum bana gelemedi ama ben oğluma geldim” dedi. l AA ÖYKÜ ARİN BİR İYİLEŞSİN Mısra Öz Sel ve oğlu Arda Mehmet Zeki Sekin Çocuklar iyi olursa bayram Antalya’da, lösemi tedavisi gören Öykü Arin’in annesi Eylem Şen Yazıcı Twitterdan, “Öykü Arin iyileşmeden bayram demeye dilim varmıyor. Donör olun ve vazgeçmeyin. Çocuklar iyi olursa bayram olur” dedi. Umutlu bekleyişini sürdüren Eylem Şen Yazıcı, sosyal medya hesabından, Öykü Arin’in hastane günlüklerini paylaşmaya devam ediyor. Hastane odasında resimler yapan ve annesinden okuma yazmayı öğrenen Öykü Arin, sevdiklerine mektuplar yazıp gönderiyor. Eylem Şen, sosyal medya hesabından, Şeker Bayramı’nı elinde şekeriyle kutlayan Öykü Arin’in fotoğrafını paylaştı. Eylem Şen, paylaşımın altına ise “Bu bayram kapıların ardından sevdiklerimize baktık. Öykü Arin iyileşmeden bayram demeye dilim varmıyor. Donör olun ve vazgeçmeyin. Sağlık Bakanlığı kök hücre bağışı için verilen kan örneklerini çalışsın. Çocuklar iyi olursa bayram olur” yazdı. ŞANLIURFA’DA KAVGADA BEBEK ÖLDÜ Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde çıkan silahlı kavgada 3 yaşındaki çocuk öldü, 7 kişi yaralandı. Gölcük Mahallesi’nde aralarında husumet bulunan iki ailenin fertleri arasında tarladaki sulama borularının sökül mesi nedeniyle çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Taş, sopa ve silahların kullanıldığı kavgada aralarında çocukların da bulunduğu A.A, S.A, M.A.A, M.E.A, M.A ve Ö.A, M.A ile 3 yaşındaki Cizre Akbalık yaralandı. Hastanedeki müdaha leye karşın hayatını kaybeden Cizre Akbalık’ın cenazesi Şanlıurfa Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Diğer yaralıların hastanelerdeki tedavileri sürerken jandarma ekipleri, olayın büyümemesi için mahallede önlem aldı. l AA Uzaklaştırma yetmedi Bahçelievler’de uzaklaştırma kararı olan Hasan Engin C., eşi Yasemin C’yi sokak ortasında silahla vurdu. Vücuduna 7 kurşun isabet eden kadın ağır yaralandı. Yurttaşlar Yasemin C’nin olay yerine gelen bir yakınının “koruma talep ettik vermediler” diye bağırdığını söyledi. Polis ekipleri saldırganı arıyor. l DHA 5 günde 53 can Dokuz günlük Şeker Bayramı tatilinde, yapılan tüm uyarılar ve alınan tüm önlemlere karşın yine çok sayıda ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan kaza oldu. Tatilin 5 günündeki toplam 118 kazada, 53 kişi öldü, 355 kişi yaralandı. l DHA 29 Ekim’de Cumhuriyet kutlamalarına katılıyor. Takım arkadaşları ce maatlerde dolaşırken o Atatürk’ü anıyor. Atatürk’e olduğu gibi Tito’ya yapılan saldırılar Prekazi neden da onu sinirlendiriyor, “yok Yugoslavya böyle, Tito şöyle... Hadi be Fethullahçı olmadı? oradan!” dedikten sonra devam ediyor: “2. Dünya Savaşı Obenim çocukluk kahramanımdı. Çoraplar şimdiki gibi kısa değildi. Tepeden aşağı indirir, onun gibi bileklerimizde toplardık. Bir kısmımız saçlarının arkasında ona benzemek için kuyruk bırakırdı. Tanıdığımız ilk tayt giyen erkekti. Sonrasında örneği az çıktı. Kenar mahallelerde futbol topu pek azdı. Ezilmiş kola kutusu, gazoz kapağı hatta bir taş parçası... Serbest vuruştan önce uzaklaşır, top namına ne varsa ona odaklanırdık. Derin nefes aldıktan sonra bir kez kaleye bakar, koşarak bütün gücümüzle vururduk. Gol olunca iki kolumuzu kanat gibi açar, saha boyunca kuş sona erdiğinde Yugoslavya ne haldeydi biliyor musun? Yıkık bir ülkeydi. Tito yıkılmış bir Yugoslavya’yı ayağa kaldırdı. Her şey onun zamanında yapıldı. (...) Hangi üniversiteye gitmek istediğini sen seçiyordun. Devrimden sonra okuryazar oranı çok arttı. Çoğu kitap ücretsizdi. Her okulda spor salonu vardı. (...) Müzik konuşuyorduk mesela; Avrupa’da bile birçok ülkede öyle zengin müzik yoktu. İnsanlar Belgrad’da istedikleri her plağı bulurdu. Moda? New York, Paris, Belgrad...” Prekazi, Tito devriminin kazandırdıklarını anlatmakla bitiremiyor. gibi uçardık. Sırtımızda 8 numara yazardı. Sol ayağımızı, sol elimizi Yugoslavya’yı onun gibi kullanmak için çok uğraştık da başaramadık. İnsanın çocukluğu yaşamının arka bahçesidir. Masamın üstünde Cevad Prekazi’nin Onur Bayrakçeken’le birlikte hazırladığı söyleşi kitabını (Prekazi Vurdu Gol Oldu, Mylos Kitap) görünce o bahçeye bir kez daha çıktım. “Nerede eski bayramlar” iç geçirmesini bırakıp, “Prekazi neden Fethullah’a gitmedi” diye sordum. öldürdüler, çaldılar Peki, Prekazi hangi ülkeden? Artık olmayan bir ülkeden, Yugoslavya’dan. Geçmişte herkesin “Yugoslavım” dediğini anlatıyor. Emperyalizmin, Soğuk Savaş’ın bitişiyle etnik meseleleri nasıl kaşıdığını, bir ülkeden nasıl 6 ülke çıkardığını da. Geriye tepelerinden yağan bombalarla halen yıkık duran binalar ve küresel şirketlerin yağmaladığı madenler kalıyor. Ateist Prekazi’nin Prekazi’nin doğduğu, Avrupa’nın tek bölünmüş şehri Mitroviça’yı bu Galatasaray’la imtihanı “Ne alakası var” demeyin. Prekazi’nin arkasında oynayan İsmail Demiriz ya da unutulmaz goller attırdığı Uğur Tütüneker’in Gülen’in dizinin dibindeki fotoğrafları nasıl unutulur. Galatasaray kadrosu o dönem Fethullah’ın takipçisiydi. “Ama Prekazi yabancı” demeyin... Babasının adı Rıfat, annesinin adı Leyla. Müslüman bir Arnavut aileden geliyor. Annesi hayatını hafızlık yaparak kazanıyordu. Buna rağmen Prekazi’nin Galatasaray’daki havaya nasıl karışmadığını merak ettim. Birkaç tane yanıtı var. Babası onu “oğlum, iki din var, unutma: İyi ve kötü insan” nasihatiyle büyütmüştü. Prekazi inancını kendi seçmiş, ateist olmaya karar vermişti. Peki, Galatasaray’daki futbolcu gün bir köprü ayırıyor. Bir yanında Kosova öbür yanında Sırbistan bayrakları dalgalanıyor. Halen “ben Yugoslavım” diyen Prekazi, kimi zaman “Yugoslavya’yı öldürdüler” diyor, kimi zaman ise “hırsızlar Yugoslavya’yı çaldılar” tarifini yapıyor. Hangisi doğru? Belki ikisi de... “Tito’nun ölümünden önce kimse kimseye milliyetini sormazdı ki... Hepimiz Yugoslavdık” diyor Prekazi. Etnik milliyetçiliğin Yugoslav ulusundan Sırp, Hırvat, Boşnak ya da Arnavut yaratmasını sorguluyor. Türkiye’yi de sık sık uyarıyor. Cemaat toplantılarından çıkıp pavyonlara giden takım arkadaşlarından farkı var Prekazi’nin. Bilmiyordum, Galatasaray’a gelmeden önceki takımı Partizan’ın stadyumunda dev bir kütüphane varmış bir zamanlar. Prekazi, takım kamplarında odasında kitap arkadaşları biliyor muydu? “Biliyorlardı herhalde” diyor. Trabzon deplasmanında ka zanmak için toplu namaz kılan arkadaşlarıyla mağlubiyet sonrası tartışmalarını şöyle anlatıyor: “‘Ee’ dedim, ‘ne oldu?’ Tabii ki herkese saygı duyuyorum, ama Allah takım mı tutuyor sanki? Sen kendine güveneceksin, çalı şacaksın. Başka türlü kazanamazsın. Sadece futbolda değil, hiçbir şeyde kazanamazsın.” Ateist olmak o dönem “cemaat” olarak bilinen yapıya uzak durmaya yetmez, diyebilirsiniz. Öyle ya, Abant Platformu’na ya da Türkçe Olimpiyatları’na menfaat karşılığı eleman yazılanları biliyoruz. okuyor. Maçlara eski kasetçalarında dinlediği müzikle geliyor. Bildiğimiz futbolcular gibi değil. Blues meraklısı, rock konserlerine gidiyor. Rousseau’dan, Hemingway’den, Tolstoy’dan ya da Maalouf’tan bahsediyor. İstanbul’un özgün lokantalarını geziyor, betonlaşmasından şikâyet ediyor. Eski plak Mareşal Tito’nun askeri Okudukça daha fazlası olduğunu fark ediyoruz. Prekazi bir sosyalist. Çakmağında resmini taşıdığı Che Guevara da onun çocukluk kahramanı. Prekazi isyan ediyor: dükkânlarını dolaşıyor, Beyoğlu’nun arka sokaklarından haberdar. Zeki Müren’i ve Müzeyyen Senar’ı hayranlıkla hatırlıyor. Tarık Akan’la arkadaş. Alp Yalman’dan ya da Erman Toroğlu’dan nefret ediyor. “İnsanlar ter akıtarak mı zengin oluyor? Hayır, hırsızlıkla. Su ya, su satıyorsun! Su nereden çıkıyor? Dünyanın değil mi o? Herkes su alabilmeli. Okul bedava olmalı, doktor bedava, ilaç bedava olmalı.” Emekçi bir aileden geliyor. Ailesi Türkiye’deki evinde misafir olduğunda, apart Öğrenmek bedavaydı bize Anlatacak çok şey var... FETÖ’cü takım arkadaşlarından bahis açılınca Prekazi iç çekiyor: “Ne biliyordu ki onlar, kullandılar onları. Senin kendi aklın yok mu, neden başkalarının aklıyla hareket ediyorsun?” “Kendi aklınla düşün” bir baba mandaki kapıcıya nasihati Prekazi’ye. tonlarca kömür Birikimini, “İyi ki taşıtıldığını görün Yugoslavya’da ce iki gün boyunca doğmuşum. Çok gidip yardım ediyor. “Prekazi’nin şey öğrendim. Çünkü öğrenmek ağabeyleri Yugoslavya’da kapıcı bedavaydı bizde. Şimdi her şey mıydı” sorusuna verilen “Bizde paralı oldu” sözleriyle açıklıyor. kapıcı diye bir şey yok” yanıtının FETÖ’ye de, yerine gelenlere Türkiye’de anlaşılamadığını oku de, çatışmalarımıza da, yoksullu yoruz. ğumuza da bir çözüm arıyoruz ya. Türkiye’de Atatürk’ü, Kurtuluş hâlâ umudu olan “büyük Yugoslavya’da Tito’yu önder bili insanlık”ta değil mi? yor. Telefonu bugün bile “Uz Mar Prekazi ve Yugoslavya bize ye sala Tita” marşıyla çalıyor. Her yıl terli ders olur mu? Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatılarda dilediğiniz görünümü yaratın. www.bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle