14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 113 MAYIS 2019 CUMA Artık oy saymayı bırakınİşdünyasıdakapitalizmieleştirmeyebaşladı.İSO’yagöremevcutkapitalistmantıkartıkişlemiyor umutsuz gençlere bakın Zeynep Bodur Okyay: Biz bir aydır İstanbul’da yerel seçim oylarını yeniden saymaya uğraşırken Çin 115 binden fazla patent başvurusunda bulundu. Okyay, genç işsizliğinin temel sorun olduğunu söyledi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Türkiye’de her dört gençten birinin ve her dört üniversite mezunundan birinin işsiz olması, memur olma hayaliyle 4.5 milyon gencin devlet kapısında beklemesi ve 21 milyon kadının evde oturmasının, değiştirilmesi gereken temel sorun alanlarının başında geldiğini vurguladı. İSO 14. Sanayi Kongresi’nde konuşan Okyay, yapılan araştırmalar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gençlerinin kendi ailelerinden daha yüksek bir hayat standardına sahip olacağına dair umutlarının olmadığını gösterdiğini vurgulayarak şu değerlendirmeleri yaptı: 4 Biz bir aydır İstanbul’da yerel seçim oylarını yeniden saymaya uğraşırken Çin 115 binden fazla patent başvurusunda bulundu. 4 Bugün dünya dördüncü sanayi devrimi veya dijital dönüs¸üm sürecinden geçerken biz, bu endüstri devrimini de kaçırmamak için tabiri caizse “kediye kanat takmak” zorundayız. Aynı şeyleri yapmaya devam edip farklı sonuçlar beklemek mümkün değil. 4 Erken sanayisizleşmeye varabilecek ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. İmalat sanayiinin GSYH’daki payı, 1998’deki yüzde 22.3’lük seviyesinden 2017’de yüzde 17.6’ya gelmiş durumda. Sanayide istihdam oranı 2008’deki yüzde 22’lik dü zeyinden yüzde 19.2’ye indi. 4 Bütün gelecek planlarımızı, gelişmiş ülkelerin tıpkı savunma ve havacılıkta yaptığımız gibi sa Adnan Dalgakıran Erdal Bahçıvan nayiyi odak alarak tasarlamak, Zeynep Bodur Okyay yerli ve milli girişimcilerimizi de bu yolda yüreklendirmek mec buriyetindeyiz. 4 Eğer gerçekten gelecekte de büyük ve etkin bir ülke olmak istiyorsak, demokrasiden tekno lojiye kadar, bugün açık verdiği miz bütün alanları hızla iyileş tirip, yetenek havuzumuzun ta mamından yararlanarak, sana yinin merkezinde olduğu bir başarı hikâyesini bir kez daha yazmaya mecburuz. IMF değil kredibilite Yerli ürünler kullanılmalı İ4 Derin toplumsal sorunları çözmek için eski yöntemleri bir Türkiye Ekonomi Politi kenara bırakıp sadece iş yapış kaları Araştırma Vakfı (TE şekillerimizi değil bütünüyle kafa yapımızı değiştirmeliyiz. PAV) İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, Türkiye’nin mevcut şartlarda IMF’ye ihtiyacı olmadı Kapitalizm tıkandı 4 Ben açıkçası gelmiş olduğumuz bu noktada artık “bildiğimiz, tanımladığımız çoğu zaman da biz sanayi ğını, önemli olan hususun kredibilite olduğunu söyledi. Sak, “İyi bir takımla, iyi bir iktisat politikası, kredibl politika ortaya koymak lazım. İhtiyaç olan şey bu. Türkiye içine kapanarak zenginleşemez. İçine ka SO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünya pazarlarında rekabet edebilen güçlü bir Türkiye’nin sadece sanayicilerin değil bu topraklarda yaşayan herkesin ortak hayali olması gerektiğini anlatarak, “Bunun için, üretimde yapısal bir dönüşüm ve sıçrama cilerin yaftalandığı” mevcut panırsa, cari işlemler açığı için aldı yı başta siyasi otoritenin lılığı azaltacağına işaret eden Bahçıvan, “Bu yaklaşımın milli gelir, istihdam, ödemeler dengesi ve ülkemizin uluslararası rekabet gücü üzerinde de olumlu etkiler yapacağı bir gerçektir. “Ne kadar üretirsen o kadar güçlüsün.” Bu güç tanımlaması, dünyanın en önemli gerçeklerinin başında geliyor. Elbette ki sadece üretmek yetmiyor. “Nasıl bir üretim” sorusuna vereceğimiz yanıt da günümüzün acıma kapitalist mantığın artık iş ğımız yabancı tasarruflar gelmez desteği ve teşviki olmak sız rekabetçi dünyasında büyük bir lemediğini düşünüyor ve gö se, milli gelirimiz azalır. Başkala üzere tüm paydaşlarımızla önem taşıyor. 21. yüzyılın dünya rüyorum. İş insanları olarak rının üretim sürecinin içinde ol birlikte gerçekleştirmemiz işimizin ötesinde, toplumsal mak lazım. Yabancılar buraya gerekiyor” dedi. konularda kafa yormak, fikir üretmek ve iyiye doğru değişimi sağlamak gibi bir sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. l Ekonomi Servisi saydomerscıayed,omserismzkaaoloensnnkıazutlt,aişrmsrt”aıukadm.ıkniyaitçeılivsnaagrtaesliinveinliy,jüeebrlrieürlKirçnisaonleamkinrniusnaaeyvltkıieemntröiöclnarzidhrdeıeneledssddteaıieşlkmyaktelöeebrrsnaipmğnrıimoen sında ihtiyaç duyduğumuz üretim: Yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, kaliteli, verimli, güvenli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, dünya standartlarına uygun bir üretimdir” diye konuştu. Satın alma yöneticilerinin ekonomik gelişmelerle ilgili endişeleri arttı Çarklar 13 aydır yavaşlıyor Rezerv 1 milyar dolar daha azaldı Son dönemin önemli bir tartışma konusu olan Merkez Bankası’nın rezervleri, erimeye devam ediyor. Bankanın net uluslararası rezervleri 26 Nisan itibarıyla 1 milyar dolar azalışla 25 milyar 858 milyon dolara geriledi. Bu rezervler bir önceki hafta 26 milyar 898 milyar dolardı. Ayrıca bu rezervler geçen yılın sonunda 30.1 milyar dolarken 1 Mart’ta 35 milyar dolar kada yükselmişti. Geçen salı günü yapılan enflasyon raporu toplantısında Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, konuyla ilgili sorulara net yanıtlar vermekten kaçınmış, brüt rezevlere işaret etmişti. Öte yandan Merkez Bankası’nın bünyesinde Türk Lirası karşılığı altın swap piyasası açılacak. Merkez swap işleminde bankalardan altın alıp TL sağlayacak. Banka, TL karşılığı swap işlemleri 6 Mayıs’ta başlayacak. l Ekonomi Servisi Elektrik tüketimi yüzde 0.7 düştü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’de geçen ay günlük bazda en yüksek elektrik tüketimi 802 milyon 421 bin kilovatsaatle 19 Nisan’da, en düşük tüketim ise 633 milyon 878 bin kilovatsaatle 28 Nisan’da gerçekleşti. Nisanda elektrik tüketimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.76 azalarak 22 milyar 610 milyon 850 bin kilovatsaate gerilerken, elektrik üretimi ise yüzde 0.71 artışla 22 milyar 783 milyon 796 bin kilovatsaate yükseldi. Elektrik üretiminin yüzde 13.69’u doğalgaz santrallarından, yüzde 13.86’sı ithal kömürden karşılandı. Siparişler yetersiz KALDI PMI raporuna göre yeni siparişlerdeki yetersizliğin yansıması olarak üretim düşüş kaydetti. Nisan ayında zorlu talep koşullarının devam etmesi, hem toplam yeni işlerde hem yeni ihracat siparişlerinde ya vaşlamaya yol açtı. Ancak yeni ihracat siparişlerindeki yavaşlama toplam yeni siparişlerdekine kıyasla çok daha ılımlı gerçekleşti. Üretimdeki yavaşlama devam ederken imalatçılar istihdamı genel olarak aynı düzey de tuttu. Anket verileri girdi maliyetlerinde geçen yılın ekim ayından beri en sert artışın yaşandığına işaret ederken, firmalar bu durumu Türk Lirası’nın dolar karşısındaki zayıflığına bağladı. Ekonomik büyümenin öncü göstergelerinden olan ve imalat sanayii performansında referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi), nisan ayında 46.8’e geriledi. Bu endeks geçen mart ayında 47.2 idi. İstanbul İmalat PMI ise nisanda 46.3 oldu. Martta 46.6 idi. Nisan ayı sonuçları Türk imalat sektörünün faaliyet koşullarında yavaşlamanın devam ettiğini gösterdi. Yavaşlama trendi on üçüncü ayı geride bıraktı. Bilindiği gibi eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde iyileşmeye, altında rakamlar kötüleşmeye işaret ediyor. Seçim ve kur etkiledi Endeksin 1415 aydır 50’nin altında olduğunu hatırlatan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Bizim bir an evvel PMI Endeksi’ni 50’nin üzerine çıkarmamız lazım. Ufak iniş çıkışlar çok önemli değil. Nisandaki düşüşü Türkiye’nin seçim sürecinin tam anlamıyla bitmemesi ve kurdaki volatiliteye bağlamak mümkün” dedi. l Ekonomi Servisi Erdoğan müteahhitlere yüklendi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 75. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada kur, faiz ve enflasyonu hedeflere uygun seviyelere indirmekte kararlı olduklarını söyledi. ‘Seçimsiz dönem’ vurgusunu yineleyen ve ekonomiye odaklanacaklarını ifade eden Erdoğan’ın açıklamaları şöyle: 4 Yaklaşık 1.5 milyon üyesi bulunan TOBB’un her bir üyesi kalksa 12 istihdam sağlasa bu sayı 3 milyona varır. Şimdi bu yıl sonuna kadar biz bu istihdamı bekliyoruz. Öncü ve riler, bu yılın ilk çeyreğinde istihdamda 100 bin kişilik bir artışa işaret ediyor. 4 Öyle müteahhitlerimiz de var ki eğer burada olanlar varsa kusura bakmasınlar aldıkları işi 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl geri bırakmak suretiyle adeta o yatırımlar bir laşe (leş) haline dönmüştür. Bunlara gerekli uyarılar yapıldığı halde biz kalkıp da onların hesaplarına herhangi bir blokaj veya bloke uygulamadık, böyle bir şey yok ama yatırım orada duruyor. Eğer bunu yapamayacaksan böyle bir ihaleye niye girdin? 4 Bazı sirk cambazları dö viz rezervine yönelik gayri samimi açıklamalarla bir psikolojik olumsuz hava oluşturmanın gayreti içindedir. 4 Sebze ve meyve fiyatlarıyla ilgili daha köklü çözüm hazırlıklarımız sürüyor. Buğdaya 1350 lira Cumhurbaşkanı Erdoğan TMO’nun bu yılki alım fiyatlarını da açıkladı. Buna göre geçen yıl ton başına 1050 liradan alınan sert ekmeklik buğdayın fiyatı bu yıl yüzde 29 artışla 1350 lira oldu. Kaliteli buğday yüzde 4 primle ton başına 1400 liranın üze rinden alınacak. Arpa alım fiyatı yüzde 33 artışla ton başına 1100 lira olacak. Ayrıca çiftçiye buğday ve arpa için 200 lira prim, mazot ve gübre desteği ödemesi de yapılacak. l ANKARA Recep Tayyip Erdoğan 1 Mayıs’ın ardından... Dünyada insanlar eski yıllara kıyasla çok daha sinirli, daha stresli ve çok daha endişeliymişler. Gallup’un araştırması geçtiğimiz günlerde yayımlandı. 140 ülkede yapılan Küresel Duygu araştırması. Küresel kapitalizmin geldiği noktayı gözler önüne sermesi açısından önemli. Eşitsizliklerin giderek arttığı, emek sömürüsünün tavan yaptığı bir sistem içinde insanların borçlandırılarak tüketim dünyasının modern köleleri haline getirilmelerinin doğal sonucu bu. Üstelik tıpkı suyun ısındığını fark etmeden haşlanan kurbağa misali bu duruma gelinir. Geri planda devasa bir algı yönetimi, devasa bir reklam bombardımanı vardır. Ve sistemin bize dayattığı 2 gizli tuzak...   1 Ne yaparsanız yapın her zaman yetersizsinizdir! 2 Mutluluk gelecekte bir hayaldir ve arkasından beyhude koşmalısınız. Biz de koşarız... Dünyanın bütün mavi yakalıları, dünyanın bütün beyaz yakalıları... Zor bela bulduğun işi başkasına kaptırmamaya çalışarak; Kredi kartı borcunu ya da çocuğunun okul taksidini ya da ev kredisinin ödemek zorunda olduğun için patronun iki dudağı arasında olan geleceğini mahvetmemek uğruna her denilen işe koşma, her azarı işitmeyi göze alarak... Koşar insanlar... 1 Mayıs’lar işçinin, emekçinin tarihsel süreç içinde büyük mücadeleler vererek elde ettikleri kazanımların bayramı olarak kutlanır. Patronlara ve hükümetlere başkaldırarak, şiddetli baskılara maruz kalarak elde edildi haklar. Örgütlü işgücü yıllar boyunca zenginlerin ve seçilmiş elitlerin gücüne karşı bir denge unsuru oldu. Tatil hakkı, grev hakkı, kıdem tazminatı hakkı; hepsi uzun soluklu mücadelelerin sonucu elde edildi. Bugün ise bırakın bunun üzerine yeni kazanımlar eklemeyi; elde edilenler bile tırpanlanıyor. Toplam küresel servet 10 sene önce yaşanan finansal krizden bu yana yüzde 27’lik artış göstererek 280 trilyon dolara ulaştı. Dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimi zenginliğine zenginlik kattı. Nasıl mı? Krizi bahane ederek işçi haklarına sistematik saldırıda bulunarak, ücretleri düşük tutarak. Sonuç: Eşitsizliğin arttığı, çalışanların kendilerini giderek daha güvencesiz işlerde buldukları, ülkelerin sosyal politikalarının zayıflatıldığı bir sistem yaratıldı. Üstelik sağlık ve emeklilik hizmetleri bile ticari kâr elde etme aracı haline dönüştürüldü. Bugün tüm dünyada gelinen nokta bu. Tabii ülkeden ülkeye dozaj farklılıkları var. Bir Fransa ile bir Türkiye’yi; bir Çin ile bir Finlandiya’yı aynı kefeye koyamazsınız. Karşınıza öyle ya da böyle hukuk çıkar, demokrasi çıkar, sendikanın gücü çıkar.. Amazon, 1 trilyon dolara yakın piyasa değerine sahip, dünyanın en büyük şirketlerinden biri olmasına rağmen, işçi haklarını açıkça göz ardı ederek çalışanları “ekonomi” uygulamaları ile parçalıyor. Ama Amazon çalışanları, 2018’de Avrupa’da (Almanya, İspanya ve Polonya’da) toplu eylemler düzenleyerek, Kara Cuma’nın satışlarını tehdit eden, iyi çalışma koşullarını garanti eden daha iyi ücret ve iş sözleşmeleri talep ettiler. Bunu ABD’de yapamadılar. Aynı şekilde, Avrupa’daki Ryanair çalışanları, şirketin sendika karşıtı duruşuna tepki gösterebiliyor. Ve daha iyi çalışma koşulları ve toplu pazarlığın tanınması için mücadele ediyor. Tüm dünyada giderek yayılan bir Me Too hareketi var örneğin. İşyerinde cinsel taciz ve eşitsiz ödeme konularına dikkat çeken.. Avrupa genelinde, işçilerin dayanışması ilham verici direnişlerle yeniden ortaya çıkıyor. İspanya ve Portekiz’deki protesto dalgaları, işçi hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet için yeni solcu ittifaklar yaratıyor. Tüm bunlar bardağın bir de dolu tarafını gösteriyor. Ve tabii örgütlü mücadelenin önemini. Hayal ya...Mesela diyorum: Dünyanın bütün beyaz yakaları, bütün beyin işçileri birleşse... Buğday ekilen alan yüzde 10 küçüldü Antalya Ticaret Borsası (ATB), Hububat Hasa dı Öncesi Sektörel Analiz toplantısında verilen bilgilere göre, son 15 yılda Türkiye’deki buğday ekilebilir alanda ciddi bir daralma var. Hektar olarak yüzde 10’un üzerinde buğday ekim alanında daralma var. Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, tarımda en büyük sıkıntının köyden kente göç olduğunu söyledi. “Para kazanamayan üretici köyünü terk ediyor. Ürün üretecek adam kalmadı” diyen Alp, tarımın can çekiştiğini ifade etti. Alp, “6.40 liraya mazot alan çiftçi nasıl üretim yapar. Çok sayıda arazi boş duruyor. Hububat ekilen alanlar daraldı. Dünya tarıma dört gözle bakıyor, biz yarım gözle bakıyoruz” dedi. Alp, buğdaya verilen desteğin yetersizliğine dikkat çekerken, desteğin en az 25 kuruşa çıkarılmasını istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle