20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: DOĞAN ERGÜN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] Kim’den çifte rest geldiSilah denemesi yapan Kuzey Kore, ABD ile müzakerede Pompeo’yu istemiyor 719 NİSAN 2019 CUMA ABD ile Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konusunda geçen haziranda müzakerelere başlayan Kuzey Kore yönetimi, yeni bir silah denediğini açıkladı. Pyongyang ayrıca, geçen şubatta iki ülke liderini ikinci kez bir araya getiren ve sonuçsuz kalan zirvenin ardından tıkanan görüşmelerde, bundan sonra ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun yer almasını istemediklerini duyurdu. Silah denemesi Kuzey Kore resmi ajansı KCNA, denemeyle ilgili haberinde “güçlü bir savaş başlığına sahip, taktik güdümlü yeni bir silahın” denendiğini belirtti. Haberde, “farklı hedeflere çeşitli şekillerde ateşleme” yapıldığı kaydedilen denemenin Kuzey Kore lideri Kim Jongun tarafından da izlendiği açıklandı. Güney Koreli bir askeri yetkili ise AFP’ye Kuzey Kore, Washington ile olası yeni bir görüşmede masada Dışişleri Bakanı Pompeo yerine “iletişim konusunda daha dikkatli, olgun birini istediklerini” duyurdu. İki ülke arasında ilk zirve Haziran 2018’de Singapur’da yapılmıştı. verdiği demeçte Kuzey Kore’den olası bir füze denemesinin radar üzerinden takip edilebildiğini, son dönemde bu yönde bir işaret alınmadığı için denenen silahın füze olmayabileceğini söyledi. Silahın, kara, hava ve denizden ateşlenebilen kısa menzilli bir füze olabileceği yorumları yapıldı. Son yeni silah deneme sini 5 ay önce yapan Kuzey Kore yönetiminin bu hamlelerinin müzakere sürecinde ABD’ye mesaj olduğu değerlendirmesi dikkat çekti. Pyongyang’dan müzakere sürecini doğrudan ilgilendiren mesaj ise Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Dışişleri Bakanlığı Amerika Masası Şefi Kwon Jong Gun, görüşmelerde Pompeo yerine “iletişim konusunda daha dikkatli ve olgun” birinin olmasını talep ettiklerini belirtti. ABD ile Kuzey Kore arasında yarımadanın nükleer silahlardan arındırılması ve yaptırımların kaldırılması temelinde yapılan görüşmelere ilişkin, şubatta Hanoi’de ortaya çıkan pürü zün ardından geçen hafta Kim’in “Görüşmelerin devam etmesi için Trump’ın ‘doğru tavra’ sahip olması gerektiğine” dair ifadeleri gündeme yansımıştı. Kwon, “Korkarım, görüşmelerde yine Pompeo yer alırsa, masa bir kez daha berbat olacak. Bu nedenle, ABD ile yeniden diyaloğa girilmesi durumunda, muhatabımızın Pompeo olmamasını diliyorum” şeklinde konuştu. Rusya’ya gidiyor Öte yandan, ABD ve Güney Kore ile sürdürdüğü müzakereler sırasında Çin ile de yakın temasta olan Kuzey Kore lideri Kim’in, Rusya’yı da ilk kez ziyarete hazırlandığı bildirildi. Kremlin’den yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nisan ayı bitmeden Kim ile Rusya’da bir araya geleceği belirtildi. Otobüsten indirip katlettiler Pakistan’ın güneybatısındaki Belucistan eyaletinde dün yolcu otobüslerine saldırı düzenlendi. Yaklaşık 20 kişilik silahlı grup Karaçi kentiyle Gwadar Limanı arasında giden otobüsleri durdurup içlerindeki 14 yolcuyu kaçırıp vurarak öldürdü. Kanlı eylemi bölgedeki ayrılıkçı militan grubun üstlendiği iddiaları gündeme yansıdı. Yerel kaynaklar kurbanlar arasında donanma ve sahil güvenlik güçleri çalışanlarının olduğunu, militanların kimliklerine bakarak onları otobüsten indirdiğini duyurdu. Bölgede ayrılık yanlılarıyla Taliban, El Kaide bağlantılı grupların da etkin olduğuna işaret ediliyor. Belucistan, Çin’in Pakistan’ı da dahil ettiği milyarlarca dolarlık dev “KuşakYol” inisiyatifinde önemli bir kavşakta. Bu nedenle bölgedeki gerilimin Pekin tarafından da yakından izlendiği yorumları yapılıyor. Saldırının ardından bölgede geniş çaplı operasyonun başladığı belirtildi. Kuşatmanın yıldönümünde yaptırım kartı Latin Amerika’da sosyalist ülkelere karşı uyguladığı basıncı artırmasıyla dikkat çeken ABD yönetimi, 17 Nisan 1961 tarihli başarısız Domuzlar Körfezi kuşatmasının yıldönümünde Küba, Venezüella ve Nikaragua’yı hedef alan yeni yaptırım kararları aldı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Kongresi’nde 1996’da kabul edilse de tam olarak uygulanmayan HelmsBurton Yasası’nın 2 Mayıs’tan itibaren geçerli olacağını, bu çerçevede 1959 Devrimi’nin ardından Küba’daki Amerikalıların elinden alınan mal varlıklarını işleten yabancı firmaların dava edilmesinin önündeki yasağın kalkacağını duyurdu. Bu adım karşısında 6 bin ile 200 bin mal varlığı için hak iddiası gelebileceği belirtildi. Öte yandan, ABD Hazine Bakanlığı, Küba istihbaratıyla bağlantılı olduğu iddia edilen 5 örgütün yanı sıra Venezüella Merkez Bankası ile Nikaragua’nın Corporativo Bankası’na yaptırım kararı açıkladı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Venezüella, Küba ve Nikaragua için “sosyalizmin yardakçıları” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği’nden Küba’da yatırım yapan şirketlerle ilgili yaptırımlara tepki yükselirken Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodríguez, Twitter’dan, “ABD’nin gerilimi saldırganca tırmandırması başarısızlığa uğrayacak. Tıpkı Domuzlar Körfezi’ndeki gibi bunun da üstesinden geleceğiz” mesajını paylaştı. El Beşir’in kardeşleri de gözaltında Sudan’ı 30 yıldır demir yumrukla yöneten Ömer el Beşir’in sokak gösterileri sonrasında darbeyle devrilmesinin ardından geçiş yönetimini ele alan Yüksek Askeri Konsey’e karşı protestolar birinci haftasını geride bıraktı. Konsey’in yönetimi sivillere bırakması talebiyle ordu karargâhı önündeki protestolar sürerken dün El Beşir’in iki kardeşinin de gözaltına alındığı haberi geldi. Yüksek Askeri Konsey Sözcüsü, El Beşir’in kardeşleri Abdullah ve Abbas’ın yolsuzluk suçlama sıyla gözaltına alındığını bildirdi. Ülkede darbenin gerçekleştiği 11 Nisan’da ev hapsine alındığı bildirilen El Beşir’in önceki gün başkent Hartum’da siyasi mahkumların tutulduğu Kobar Hapishanesi’ne nakledildiği duyurulmuştu. Ancak kimi kaynak hâlâ devlet başkanlığı sarayında tutulduğu iddiasını da aktardı. Öte yandan, ülkedeki rejim ve darbe karşıtı eylemlerin örgütleyicisi konumundaki Sudan Meslek Odaları Birliği (SPA) temsilcilerinin dün Askeri Kon sey ile görüşme yaptığı belirtildi. SPA yöneticilerinden Medeni Abbas Medeni, görüşmede askeri yönetime “Özgürlük ve Değişim Bildirgesi”nde yer alan taleplerin iletildiğini aktardı. Sudan’da 19 Aralık’ta ekonomik kriz sebebiyle başlayan gösteriler, hızla başkent Hartum ve ülke genelinde rejim karşıtlığına dönüşmüştü. Bu ay başında başkentteki ordu karargâhı önünde yoğun katılımlı gösterilerin ardından Yüksek Askeri Konsey 11 Nisan’da yönetime el koymuştu. Latin Amerika’nın ‘Kennedy’siydi’ Garcia Önceki gün kendisini gözaltına almaya gelen polislerin bulundu ğu evinde intihar eden Alan Gabriel Ludwig García Pérez 1985 1990 ile 20062011 yılları arasında Peru’nun devlet başkanlığını yapmıştı. Seçildi ğinde Latin Amerika’nın en genç, ülkesi Peru’nun da ikinci en genç devlet başka nıydı. (İlki 1842’de 34 ya şındayken seçilen Crisosto MUSTAFA K. ErdEmol mo Torrico’dur.) Batı basını Garcia’ya “Latin Amerika’nın Kennedy’si” demişti seçil diğinde. Eski ABD başkanlarından J. F. Kennedy’nin, hiç de öyle olmadı ğı halde, “barışçı”, “ılımlı” olduğu sanı lır malum, ama Garcia’ya yapılan Ken nedy benzetmesi sadece yaşla ilgili dir, belirtelim. Barış ya da ılımlı olmak Garcia’nın yanından bile geçmemiştir. Elinde çok ama çok kan vardı. Doktora yalanı Siyasi hayatına bir yalanla başladığı söylenir. Yapmadığı halde doktorası olduğunu iddia ederdi. Mezun olduğu Katolik Üniversitesi’nin yayımladığı belgelerle bu iddiasını çürütmesine rağmen buna pek aldırdığı söylenemez. Kimi devlet başkanları var böyle, ne diplomalarını ne de aldıkları akademik dereceleri kanıtlayabildiler. Garcia da onlardan biriydi. Devlet başkanlığına başladığı dönemde Peruluların yüzde 41.6’sı yoksulluk içinde yaşıyordu. Başkanlığı sı rasında, bu oran 1991’de yüzde 13 artarak yüzde 55’e ulaşmıştı. Uygulamalarıyla körüklediği iç çatışmaların yarattığı, Marksist Aydınlık Yol hareketi öncülüğündeki halk isyanını askerle çözmeye çalıştı. 47 kişinin hayatını kaybettiği Accomarca katliamının da, otuz kişinin öldüğü, düzinelerce kişinin kaybolduğu Cayara katliamının da sorumlusu odur. Sadece bunlar değil, 5 Haziran 2009’da García, devlet güçlerine bölgelerini sömürgen şirketlerin talanından korumak isteyen Amazon yerlilerinin Bagua bölgesinde yolları kapatmasını engelleme talimatı verdi. Sonuç yüzden fazla sivil, 14 polisin ölümü oldu. Uyguladığı berbat politikalar sayesinde yükselmesine katkıda bulunduğu kendisinden sonraki Başkan Alberto Fujimori yönetimince yol suzlukla suçlanması siyasi kariyerinin bitişinin başlangıcıdır. Ya utancından ya da… Ölümü nereden bakılırsa bakılsın bir “onur eylemi”dir. Rüşvet karşılığı Lima metrosunun inşaat ihalesini Brezilyalı inşaat devi Odebrecht’e vermekle suçlanıyordu. Ya suçlamayı kabul edip utancından ya da hak etmediği halde suçlanmış olmaktan kaynaklanan bir onur eylemidir yaptığı. Entelektüel bir kimliği olduğu tartışılmaz. Peru Gerçekleri başta olmak üzere, çoğu felsefi/siyasi tam on üç kitap yazmış, ülke sağının bir anlamda teorisyeni olmuştu. Sonu, evinde kafasına sıktığı kurşunlarla geldi. Büyük katliamların sorumlusu olduğu, ülkesinin suç tarihine yazılıdır. Brezilyalı inşaat şirketi Odebrecht’ten rüşvet aldığı iddiasıyla yargılanan Peru’nun eski Devlet Başkanı García’nın destekçileri önceki gece ve dün protestolar düzenledi. García için dün cenaze töreni de yapıldı. Hakkındaki suçlamaları reddeden García “siyasi bir kıyımın kurbanı olduğunu” savunuyordu. Widodo SANDIK Endonezya’da önceki gün yapılan devlet başkanlığı ve milletvekili SONRASI seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre, halihazırdaki Devlet Başka GERİLİM nı Joko Widodo yarışı önde tamamlarken muhalefetten hile iddiaları yük seldi. Sandık çıkış anketlerinden yo la çıkan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi, Widodo’nun yüzde 55 oy oranıyla muhalefetin adayı Prabowo Subianto’nun 10 puan önünde olduğunu açıkladı. Widodo galibiyetini ilan ederken Prabowo cephesinden de “hile yapıldığına dair güçlü ka nıtların olduğu, oyların yüzde 62’sini aldıkları” iddiası geldi. Resmi sonuçların, 22 Mayıs’tan önce açıklanması beklenmiyor. Öte yandan Widodo, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da aralarında olduğu 22 yabancı liderin kendisini tebrik ettiğini duyurdu. Askeri geçit törenine katılan Ruhani, “Bölge ülkeleri ABD’ye karşı birlik olmalı” dedi. Washington’da İran ‘çatlağı’ ABD yönetimi içinde Tahran’a yönelik baskıcı politikalara ilişkin görüş ayrılıkları olduğu savunuldu. İran’ın Ortadoğu’daki etkisini kırma yönündeki hamlelerin, Washington’da Tahran’da “rejimi değiştirme ya da askeri müdahaleye zemin hazırlama” endişelerine yol açtığı iddia edildi. Reuters’in haberine göre, söz konusu kaygılar, pazartesi günü Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde yayımlanan ve daha sonra silinen bir rapor üzerine zirveye çıktı. Washington yönetimine yakın kimi kaynak, İran’ın uluslararası silah anlaşmalarına uyup uymadığını değerlendiren raporun, “2003 Irak işgali öncesi gündeme gelen temelsiz istihbarat bilgilerini anımsattığını” söyledi. Öte yandan, İran Cum hurbaşkanı Hasan Ruhani, dün başkent Tahran’da Ulusal Ordu Günü çerçevesinde geniş katılımlı törene katılırken konuşmasında ABD ve İsrail’e yüklendi. “Bölge halkları asırlarca birlikte kardeşçe yaşadı. Eğer bugün sorun varsa bunun nedeni Siyonizm ve ABD emperyalizmidir” dedi. Bölge ülkelerinin ABD’ye karşı birlik olması gerektiğini söyledi. Riyad, BAE’den İran’a yardım Bu arada, ABD ile Tahran karşıtı cephede yer alan Suudi Arabistan ve Bileşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), İran’da 76 kişinin ölümüne yol açan yağış ve sel baskınlarının ardından felaket bölgelerine 95 ton insani yardım gönderdiği bildirildi. Mueller raporu tartışması tam gaz ABD’de gözler, 2016’daki başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahalesi soruşturmasına ilişkin özel yetkili Savcı Robert S. Mueller tarafından hazırlanan 400 sayfalık rapora çevrilmişken metnin yayımlanmasından hemen önce Adalet Bakanı William Barr’ın düzenlediği basın toplantısı tartışma yarattı. Gözden geçirilerek kamuoyuyla dün paylaşılan rapora ilişkin bilgi veren Barr, Moskova yönetimi ile bağlantılı kişi ve grupların seçim sürecinde sosyal medyada yanlış bilgiler yaydıklarının ve Rus askeri istihbaratıyla (GRU) bağlantılı bir ekibin Demokratların kampanyasını yürüten isimlerin eposta hesaplarını hack’lediğinin tespit edildiğini bildirdi. Bazı bölümlere karartma Barr, Rusya’nın müdahalesinin tespit edildiğini ancak “ABD Başkanı Donald Trump’ın kampanyasının ya da başka Amerikalıların Ruslarla işbirliği yaptığına ilişkin bir delil bulunmadığını” da kaydetti. Raporun, devam eden soruşturma sürecine zarar vermemek üzere bazı bölümlerin gözden geçirilerek ve çıkarılarak kamuoyuna duyurulmakta olduğunu belirtti. Rapor yayımlanmadan önce Barr’ın kameralar karşısına çıkması Demokratlar tarafından “Gerçeklerin konuşulmasına izin vermeme” eleştirilerinin merkezine oturdu. Temsilciler Meclisi’nin Adalet Komitesi Mueller’in komiteye ifade vermek üzere davet edilmesini istedi. Trump ise sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Gizli işbirliği de, yargıyı engelleme de yok. (Benden) Nefret edenler ve radikal sol Demokratlar için oyun bitti” ifadelerini kullandı. Barr’ın basın toplantısının ardından raporun kamuoyuna açıklanan bölümlerinden birinde ise 2016 seçimleri öncesinde Trump ekibinin Rus istihbaratçı olduğu belirtilen Natalia Veselnitskaya ile Trump Tower’da yaptığı görüşmeye dair dikkat çekici ifadeler kullanıldı. Buna göre Trump, ekibine bu görüşmeye ilişkin epostaların kamuoyuyla paylaşılmaması konusunda birçok defa talimat verdi. Görüşmede Veselnitskaya’nın da Trump’ın rakibi Hillary Clinton’ın epostalarına ilişkin bilgileri ekibe verme teklifinde bulunduğu belirtildi. AİLE ARASI GÖREV!.. ABD Başkanı Do nald Trump’ın kızı ve ay nı zamanda Beyaz Sa ray danış manı olan Ivanka Trump’tan bir süre Ivanka Trump dir gündemde olan ba basının, kendisine Dünya Bankası Başkanlığı öne risi getirdiğine ilişkin ha berlere doğrulama gel di. Fildişi Sahili’ni ziyare ti sırasında basına verdi ği demeçte babasının bu göreve ilgi duyup duy madığını yönündeki so rusuna şu an yaptığı iş ten mutlu olduğu yanıtı nı verdiğini söyledi. ABD Başkanı Trump da ge çen hafta Atlantik der gisine yaptığı açıklama da, kızının rakamlarla ara sı iyi olduğu için Dünya Bankası’nın en üst sevi yesinde bir rol almak is teyip istemediğini sor duğunu anlatmıştı. Ay rıca kızının doğuştan bir diplomat olduğuna inan dığını da belirtmişti. Atina, Berlin’den tazminat peşinde Yunanistan meclisi, II. Dünya Savaşı’nda Nazi işgali dönemine yönelik Almanya’dan savaş tazminatı talep edilmesine yönelik önergeyi oyçokluğuyla onayladı. Aşırı sağcı Altın Şafak partisi vekilleri ise oylamada “hayır” oyu kullandı. Başbakan Aleksis Çipras, tazminatın ülkesinin hakkı olduğunu belirterek, Berlin’e konuyla ilgili sözlü nota verileceğini söyledi. Yunanistan, hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat, maddi zarar dahil Almanya’dan yaklaşık 300 milyar Avro talep ediyor. Ayrıca, işgal döneminde ülkeden götürülen tarihi eserler de geri isteniyor. Berlin ise 1960’ta 115 milyon Alman Markı ödeme yapıldığını belirterek yeni tazminat ödemeyi reddediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle