18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 927 MART 2019 ÇARŞAMBA CHP’nin kalesiNde Soyer, doğal olarak önde. ZeybekCi ise iyimser iddiasını sürdürüyor İzmir’in ‘gâvur inadı’ kırılmıyor İZMİR Büyükşehirlerde BÜYÜK YARIŞ MİYASE İLKNUR Seçim akşamları sandıklar açılmaya başlanıp ilk sandık sonuçları ile son sandık sonuçları değişmeyen, ekranda hep aynı renkte kalan bir şehir söyleyin dense ilk akla gelen şehirlerin biridir İzmir. CHP’nin yüksek oy aldığı, ya da belediyesini kazandığı şehirler genellikle kırmızıya boyanır. İşte İzmir’in rengi de il sandık sonucundan itibaren kırmızıya boyanır ve bu renk kesin sonuç açıklanıncaya kadar da değişmez. Tıpkı AKP’nin kalesi Rize ya da HDP’nin kalesi Diyarbakır gibi. CHP’nin en rahat olduğu şehir olan İzmir’e AKP iki dönemdir fena asılıyor. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde AKP İzmir’de bir önceki seçimde denediği Binali Yıldırım hamlesi de tutmayınca, bu kez Nihat Zeybekci kozunu oynadı. Zeybekci adı ilk açıklanan adaylardan biri oldu. AKP bir süre Mahmut Özgener ile Nihat Zeybekci arasında gitti geldi ve sonra Zeybekci de karar kıldı. Özgener ismi İzmirlilere yabancı biri değil. Anne tarafından “Asfalt Osman” diye bilinen eski İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar’ın torunu olan Özgener’in babası Esin Özgener de tanınmış bir tüccar. Özgener’in aday olması halinde, AKP oylarının daha yüksek çıkacağına inanan çok İzmirli ile karşılaştık. İlçeler önemli Zeybekci’nin erken açıklanıp CHP’nin adayı Soyer’e göre aylar öncesinden sahaya çıkmasına karşılık CHP, İzmir adayını en geç açıklayan parti oldu. Bu durum biraz da “nasıl olsa İzmir bizim” rehavetinden kaynaklı olsa gerek. Aziz Kocaoğlu’nun “Ben de adayım” hamlesiyle geç açıklanmasına karşın Tunç Soyer arayı kapattığı inancında. Tunç Soyer’in adı CHP’nin İzmir adayı olarak açıklandığı andan itibaren yandaş medyadan “İYİ Partili seçmen MHP Davası savcısı Nurettin Soyer’in oğluna oy vermek istemez” diye topçu atışı da başladı. Ama bu topçu atışı İzmirli seçmen için bir etki yaratmadı. İzmir’de büyükşehirde Tunç Soyer’in seçilmeme riski yok. Sadece oy oranını yükseltme konusunda çaba gösteriliyor. Ancak ilçeler için aynı rahatlıktan söz etmek olanaksız. Kırsal ilçelerde sorun olduğu aşikâr. Bu sorunlu ilçelerin çoğunluğunu CHP yine kazanabilir ama bir motivasyon eksikliği sonucunda gelebilecek oy kaybına da hazırlıklı olunmalı. Soyer’e ilgi büyük CHP’lilerin en zayıf olduğu ilçeler elbette rakip partilere kaptırdığı Aliağa, Kınık, Kiraz, Kemalpaşa, Menderes, Ödemiş, Selçuk ve Torbalı. CHP bu kez Aliağa ve Kemalpaşa ve Kiraz’da dengeli ve sağdan gelenlere yer veren meclis üyelerine güveniyor. Soyer’le birlikte katıldığımız Kemalpaşa ziyaretinde salon toplantısı oldukça kalabalıktı. Soyer’in Buca ve Foça mitinglerini de izleme olanağı bulduk. Buca’da K.Maraşlı pazarcıların yoğunlukta olduğu ve MHP’nin yüksek oy aldığı mahalledeki miting çok kalabalık olmasa da ilginçti. Pazarcı esnafı mitingi Soyer’le soru cevap şeklinde bir foruma çevirdi. Soyer, konuşmasının insicamı bozulmasına rağmen her soruyu içtenlikle cevapladı. AKP de İzmir’e bu kez korkunç bir şekilde asılıyor. Biz oradayken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geldi, Nihat Zeybekci’ye desteğe. Zeybekci’nin İzmir’le ilgili sloganı “O zeybek 31 Mart akşamı İzmir’de oynanacak.” AKP iktidarının ilk zamanlarından itibaren hedefinde olan İzmir yine iktidarın kuşatması altında. Binali Yıldırım’ın ardından Nihat Zeybekci bu kez, AKP için İzmir’e ve İzmirliye yönelik kampanya yürütüyor. CHP ve Tunç Soyer ise büyükşehir hedefinden ayrı olarak, alınamayan ilçelere göz dikmiş durumda. Soyer: Zeybekci misafir, en iyi şekilde ağırlayacağız Adaylardan önce Tunç Soyer’le görüştük. İzmir’in bütün sokaklarında Tunç Soyer’in afişleri ağırlıklı olarak görülüyor. AKP cenahında ise az sayıda Nihat Zeybekci afişinin yanında çok sayıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın afişini görüyoruz. Soyer’e bunu anımsatıp, “Sizin rakibiniz Zeybekci mi yoksa Erdoğan mı” diye sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: “Bütün amaçları bu yerel seçimleri bir genel seçim havasına sokmak. Çünkü iktidarları süresince hep oradan beslendiler. Yine buradan medet umuyorlar. İzmirli bunu yemez. İzmirli bunun bir yerel seçim olduğunu biliyor. İzmirli hiçbir zaman bu tuzağa düşmedi ve yine düşmeyecek. Bu kentin insanları neşe içinde yaşıyorlar ve çok daha fazlasını hak ediyorlar.” İzmirlilik İzmir, çok göç alan büyükşehirlerin başında yer alıyor. Özellikle de Güneydoğu’dan. Mardin ve Tunceli’nin neredeyse yarısı İzmir’de ikamet ediyor. Ama ne hikmetse bu kadar göçe rağmen İzmirlilik kültürü yok olmuyor. Kente yeni gelenler de kırk yıllık İzmirli gibi aynı reflekslere sahip oluyor. Bunun nedenini ise Soyer şöyle açıklıyor: “Önce sondan başlayayım. O siyasal kültürün adı demokratik kül tür. Demokrasi. İzmir neyin kalesi, demokrasinin kalesi. Çünkü bu İzmir’de adeta bir sosyal gene dönüşmüş. Arkada binlerce yıllık bir hikâye var. Bu binlerce yılda oluşmuş bir kültür. Düşünebiliyor musun tarihin bildiği en örgütlü kadın hareketi olan Amazon’un efsanesinden alan bir kent burası. Bu bir tarz değil, bu bir hayat kültürü. İzmir bir rakı masasından ibaret görmek, bir şarap kadehine indirgemek çok büyük bir haksızlık. İzmir keyifli bir kenttir ama sabahtan akşama keyif çatan bir kent değildir. Anlamadan bilmeden İzmir’i tahlil etmeye çalışıyorlar. Biz onları misafir olarak gördüğümüz için saygıda kusur etmek istemiyoruz. Misafirlikleri bitinceye kadar da adabımızı, terbiyemizi koruyacağız. Başımızın üzerin Tunç Soyer de yerleri var.” İstanbul ve Ankara’nın aksine İz mir üç önemli özelliği bir arada barındırıyor. Hem turizm, hem sanayi hem de tarım kenti olma özelliği bulunan İzmir için her iki aday da benzer şeyler söylüyor. Soyer, Kültürpark diye bilinen fuar alanını da üretici ile tüketicinin buluştuğu, aynı zamanda haftanın her günü kültürsanat faaliyetinin gerçekleşeceği bir alan olarak kullanmayı yaşama geçireceğini söylerken Zeybekci, iki tane vadiyi tarım ve tarım teknolojileri teşviki ile en üst seviyedeki bir teşvik ile yatırımcıları destekleme ve Bakırçay bölgesinde Bergama, Kınık, Beydağ, Selçuk Torbalı, Ödemiş, Menemen Havzası’nda da aynı şekilde bir teşvikli bir bölge oluşturmayı vaat ediyor. Zeybekci: İzmir’de bizim olacağımız zaman şimdi İzmir gezimizin son gününde buluştuk Zeybekci ile. “Geçen seçim Binali Yıldırım’la da alınamayan İzmirli seçmenler niye sizi” seçsinler diye sorduğumuzda şöyle diyor: “O sene bu sene işte. Tam zamanı. Adaylığımızın açıklanması gerçekleşince önce 65 bin kişi, bir ay sonra da 85 bin kişi ile yüz yüze konuşma yaptık. Pek çok soru sorduk. Önceliklerini öğrendik. İlk üç sorun da kesinlikle altyapı ile ilgili. Trafik, otopark, çevre kirliliği, ulaşım, yağmurlarda tıkanan kanalizasyonla ilgili olduğunu gördük. Ekonomik açıdan 90’lı yıllarda Ankara’nın önünde, 2000’li yıllarda Ankara ile eşit ve bugün üçüncü sıradaysak, Türkiye’nin genç işsizlikte en yüksek oranı olan şehirlerden biri isek, bizim 500 bin nüfuslu ilçemizde bir tane bile kapalı spor salonu yoksa, bir tane bile biletli sinema yoksa, bir tane bile konferans salonu yoksa, insanlar şehir içinde bir yerden bir yere gitmek için 1.5 saatini yolda geçiriyorsa, 21. yüzyılda Türkiye’nin hiç bir ilinde olmayan katı atık ve kanalizasyon sorunlarını hâlâ çözememişse, kanalizasyon suları Körfez’e akıp duruyorsa, İzmirli bırakın Türkiye’nin, gezegenin en pahalı suyunu içmek zorunda kalıyorsa, gençler bir yaşa geldikten sonra Nihat Zeybekci İzmir’de iş bulamadığı için çevre illere ve İstanbul’a gitmeye başladılarsa, bence o birilerinin yarattığı ideolojik tanımlama maymuna bak söylemidir İzmir’de söylenen. İzmir, birinci çeyreği ıskaladı ama şimdi seçeceği belediye başkanı ve yerel yöneticilerle ikinci çeyreği tasarlayacak. Onun için İzmir bence tercihini kendinden yana kullanacak. İzmir oyunu kendine verecek diye düşünüyorum.” Seçim sonuçlarına ilişkin, “Bizim İzmir’de altı artı bir ilçemiz var. Şimdi 1718 belediye alacağımızı düşünüyorum” diyen Zeybekci’ye “İzmir’de CHP’li belediyeler madem iyi hizmet veremiyorlar ama yine de İzmirli CHP’yi tercih ediyor. Mazoşist mi bu İzmirliler” sorumuzu da şöyle yanıtlıyor: “Tercihlerini sorgulayacak değilim. Başımla beraber. Tercihlerine saygı göstermek boynumuzun borcu. Demek ki biz kendimizi anlatamamışız, gösterememişiz.” Bakalım 31 Mart akşamı tarihte “Gâvur İzmir” de denilen İzmirlinin “gâvur inadı” kırılacak mı? AKP adayı Zeybekci’nin sloganı “O zeybek 31 Mart akşamı İzmir’de oynanacak” tı. Önerimiz Zeybekci kazanırsa “Çökertme”, Soyer kazanırsa, “Sepetçioğlu zeybeği”ni oynasın. YARIN: ANKARA / ATAOL BEHRAMOĞLU Tank da dank etmezse! Sakarya Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nın 25 yıllığına Katar Silahlı Kuvvetleri’ne devredilmesine ilişkin tartışma seçim meydanlarının da konusu oldu. Her şeyde “yerli ve milli” damgası arayanların bu işi anlatması pek kolay değil. Üstelik işin içinde iş var. Son olarak fabrikada çalışan 695 işçiden 605’inin, “Biz bu satışta yokuz. Başka yere tayinimizi istiyoruz” açıklaması, insana, “mücadeleye devam” duygusu veriyor. Bütün vicdanlar da mühürlü olamaz ya! HHH Arifiye’de gelinen noktanın iki ana boyutu var. Birinci boyut; BMC... British Motor Company (BMC) 1952’de İngiltere’de kuruldu. 1964’te Özakat’lar, İzmir’de BMC ile ortak kamyon üretimine girdi. 1966’da BMC’nin İngiltere’deki üretimine son verildi. Yük de toplu taşınınca kamyon gereksinimi azaldı. Türkiye’de ise arttı. 1989’da İzmir’deki BMC’nin yüzde 100’ü yerli oldu.  Sonraki yıllar dalgalı seyretti. Fabrika önce Karamehmet’in Çukurova Grubu’na satıldı. 2010 yılına kadar hep yükseldi. Kamyon üretiminde dünya dördüncüsü oldu. 2014’te 985 milyon muhammen bedelle satışa çıkarıldı, bu bedelin 234 milyon altına 751 milyona Ethem Sancak’a verildi. Sancak, Arifiye’yi Katar’la birlikte devralmadan önce BMC’nin ortağı olduğu bir şirket kuruldu, yüzde 50’si Katar’la paylaşıldı.  Böylece uzun yıllar içinde yerli yaptığımız BMC, Katar’la ortak edildi! İkinci boyut; Arifiye’de üretilmesi planlanan Altay tankı. Fabrika, mevcut tankların yenilemesini sağlarken, 2008’de ilk kez kamuoyu ile paylaşılan Altay tanklarını da üretecekti. Tankın motoru ve aktarma sistemleri için de Alman, Malezya ve Kore firmaları ile işbirliği yapılıyor. 2018 yılına kadar proje adım adım gelişti, Aralık 2018’de birden Katar ortaya çıktı. Yetersiz olduğumuz bir konuda yabancı firmalarla işbirliği yapılabilir; asıl olan topraklarımızda üretimi artırmak. Ancak kendi içimizde geliştirdiğimiz bir projenin fabrikasına birden Katar Silahlı Kuvvetler şirketini niye ortak ettik? Bu soru askıda...  Burada gaflet, dalalet ve hatta iyi niyet seziliyor! HHH Önceki akşam futbol milli takımımız Moldova’yı 40 yenince sevincimizi sosyal medyada paylaştık. Zafer dört dörtlük oldu, dedik. Eskişehir seyircisini de maça seyirci kalmadığı için kutladık. Buna aktrollerden gelen ilk tepki şu oldu: “Daha atacaklardı ama, ‘Rabia’da bıraktılar!” İkincisi de şu: “Eskişehir’i sizden alacağız!” AKP zihniyeti bir milli maçtan bile bunu çıkarıyor. Ortak olması gereken sevinçler bile siyasetin parçası.  AKP kadrolarını anladık. Ancak AKP’ye oy verenler dahil toplumun çok büyük kesimi tank fabrikasının Katar’a devrini onaylamaz. Tank da dank etmezse... Olgun Atila’dan büromuza ziyaret Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, gazetemiz bürosunu ziyaret ederek İzmir Temsilcimiz Hakan Dirik’le görüştü. CHP’nin önderliğindeki Millet İttifakı’nın hem İzmir’de hem de Bornova’da yüzde 68’in üzerinde oy alacağını vurgulayan Atila, “5 yıl boyunca partimizin ilkeleri ışığında, İzmir ve Bornova’mızda gerçekleşen projeler, halkımızın talepleri doğrultusunda yapılan fiziki yatırımlar, sosyal belediyecilik faaliyetleri ile Millet İttifakımız, bu seçimden rekor oylarla çıkacaktır” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet Beylikdüzü’ne 15 yeni kütüphane Beylikdüzü Belediyesi, halkın doğru bilgiye hızlı erişimini sağlamak amacıyla Beylikdüzü genelinde 15 adet kütüphaneyi yurttaşların kullanımına sundu. Beylikdüzü’ndeki kütüphanelerde bulunan toplam kitap sayısının 125 bini aşkın olduğunu belirten Beylikdüzü Belediyesi Kütüphane Sorumlusu Hilal Çuhadar, “Son bir yıl içerisinde ise ilçemizde bulunan kütüphanelerimiz 371 bin 263 kullanıcıyı ağırladı” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Büyükçekmece’de parklara akın var Kişi başına düşen 123 metrekare yeşil alanı ile Türkiye’nin en yeşil ve park zengini ilçelerinin başında gelen Büyükçekmece, İstanbulluların nefes aldığı cazibe merkezi oldu. Türkiye’nin en özel parklarından olan Büyük Atatürk Parkı yalnızca Büyükçekmecelilerin değil, yeşil alan ve park bulmakta zorlanan İstanbulluların da gözde mekânlarından biri oldu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle