18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY 1127 MART 2019 ÇARŞAMBA Krizi gören ‘rapor’ aldıAlacağını garantiye almak isteyen kurum ya da bireylerin risk raporlarına ilgisi arttı Kredi Kayıt Bürosu’ndan alınan bireysel kredi notu sayısı geçen yıl yüzde 8.8 artarak 408 milyon adet oldu. Risk raporu 17 milyon adet. Türkiye’de ekonomide yaşanan kriz, tüketimin ve ticari hayatın likle kredi gibi borçlarla ilgili ödeme alışkanlıklarını geçmiş veriler daralmasına yol açarken, le ortaya koyan “birey kredi verecek banka ya da çek kabul edecek iş dünyasının daha dikkatli hare SERHAT ALİGİL sel kredi notu”ndan 408 milyon adet üretildi. Bu rakam 2017’de 375 mil ket etmesine neden oluyor. yondu. Artış yüzde 8.8 oldu. Bu durumu, bireysel krediden çeke riskli finansal işlemle Aylık 48 milyon adet ri takip etmesi ve uyarı sistemi 4 Gerçek ve tüzel kişilerin oluşturması için kurulan Kre bankalardan kullandığı kredi di Kayıt Bürosu’nun (KKB) ve lere ilişkin geçmiş kredi öde rilerinde de görmek mümkün. me performansını ortaya ko KKB’nin sunduğu hizmetlerin yan “risk raporu” sayısı da ge kullanımı, geçen yıl yeni rekor çen yıl 17 milyon adede çıktı. rakamlara ulaştı: 2017’de sayı 15 milyondu. 4 KKB’nin, 2017 yılında 445 4 “Limit kontrol sistemi milyon adet olan “bireysel büro sorgulama sayısı”, ilk defa sorgulama sayısı” geçen yıl 488 kredi kartı kullanmaya baş milyon adede yükseldi. Esas ola layan bir müşterinin, tüm ban rak ticari kredilerle ilgili bilgi kalardan sahip olabileceği kart ler içeren “kurumsal büro sor ların toplam limiti için kullanı gulama sayısı” da 30 milyondan lıyor. 2017’de 173 milyon olan 40 milyon adede çıktı. bu tür sorgulama sayısı geçen 4 2018’de, tüketicilerin özel yıl 197 milyon adede yükseldi. Artış yüzde 13.9 oldu. 4 KKB’nin ticari hayat la ilgili en önemli hizmetlerinden biri olan “çek raporu” sayısı geçen yıl 47 milyon adede ulaştı. Bu sayı 2017 yılında 45 milyondu. 4 KKB’nin aylık sorgula ma sayısı rekoru ise 2018’de 48 milyon adet oldu. Bu sayı 2017’de 46 milyon, 2015’te 52 milyondu. 31.3 milyon KİŞİ borçlu TBB Risk Merkezi’nin verilerine göre ocak sonu itibarıyla banka ve diğer finansman şirketlerine bireysel kredi borcu olan kişi sayısı 31 milyon 258 bin oldu. Bu sayı geçen yılın aynı ayında 30 milyon 60 bin, 2018 sonunda 31 milyon 272 bin kişiydi. Yine ocak sonu itibarıyla bu kişilerin toplam nakdi kredi borcu 541 milyar lira. Bu kredilerin 22.6 milyar liraya denk gelen yüzde 4’ü ise tasfiye olunacak alacak (batık kredi) durumunda. Öte yandan, geçen yıl bankalara ibraz edilen çek sayısı 20.9 milyon adedi aşarken, bunların parasal karşılığı 939 milyar lira oldu. Bu çeklerin 589 bin adedine karşılık gelen 29.9 milyar liralık kısmı da karşılıksız çıktı. Seçim öncesi kuru Erdal Bahçıvan Sanayici kalıcı çözüm istiyor İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, seçim sonrasının ülke ekonomisinin temel sorunlarına kalıcı çözümler üretilecek bir süreç olarak kullanılması gerektiğini, sanayiciler olarak bu ortamın kendilerine uzun vadeli bir katkı sağlayacağını, üretim, teknoloji, eğitim odaklı, bütüncül, özellikle bir yapısal dönüşüm dönemi olarak değerlendirileceğini ümit ettiklerini söyledi. Reformlarla ilgili önerilerde de bulunan Bahçıvan, “Yapılacak reformların cari açığa da katkı sağlayacak kaliteli bir sanayileşme ve katma değerli yüksek büyümeyi hedefleyecek bir dönemin başlangıcını oluşturması en büyük dileğimiz” dedi. l Ekonomi Servisi 160 bin kişinin elektriği kesildi Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şube Enerji Komisyonu Başkanı Mehmet Özdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre, elektrik faturalarının zamanında ödenmemesi dolayısıyla Türkiye’de 2017 2018 yıllarında 14 milyondan fazla elektrik kesmebağlama işlemi yapıldığını kaydetti. Özdağ, şöyle devam etti: “Samsun’da mesken, ticarethane ve tarımsal sulama elektrik aboneleri yaklaşık 800 bin, sadece geçen yıl yapılan kesmebağlama işlemi sayısı 160 bini buldu. Elektrik borcunu ödeyemeyenlerin büyük ölçüde mesken, tarımsal sulama ve ticarethane aboneleri. Bu tablo hane vatandaşın yaşamsal zorunlulukla tükettiği elektrik faturasını bile ödeyemediğini ortaya koyuyor.” Özdağ ayrıca, bugün 34 lira ile 172 lira arasında olan kesme bağlama bedellerinin kaldırmasını ya da 5 TL gibi bir bedele sabitlenmesini istedi. l CEMİL CİĞERİM / SAMSUN frenleme operasyonu Borsa düştü, faiz ve risk arttı Kur artışı ve son üç günde atılan adımlar sonrası Borsa İstanbul’da (BIST) işlem gören bankaların hisse değerlerinde sert düşüş yaşandı. Bloomberg, kuru frenleme operasyonunun bankalara maliyetinin olacağını yazdı. Kredi faizlerini düşük tutmaları yönünde baskı altında olan bankalar, TCMB faizlerinin artışıyla baskı altında kaldı. BIST 100’de bankacılık endeksinde üç günde değer kaybı yüzde 12’yi aştı. 21 Mart’ta yüzde 18.28 seviyesinde olan 2 yıllık gösterge faiz, dün yüzde 19.98 seviyesine yükseldi. TCMB fonlama faizi ve gösterge faizlerdeki artışın, önümüz deki günlerde kredi faizlerine de yansıması bekleniyor. Ülkenin iflas riskinin göstergesi olan 5 yıllık CDS primleri 409 ile Kasım 2018 sonrası en yüksek seviyelere çıktı. Bu oran Türkiye ile birlikte “kırılgan beşli” listesinde yer alan Brezilya, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika’da ortalama 138 seviyesinde bulunuyor. Risk primlerindeki artış, Türkiye’ye dönük yabancı yatırımcı ilgisini azaltırken, dış borç faizlerinin de artmasına neden oluyor. Merkez Bankası eski başkan yardımcısı ve Borsa İstanbul (BIST) eski başkanı İbrahim Turhan, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Piyasalara bu şekilde müdahale ederek Türkiye piyasası ve finans sektörü için çok önemli bir kazanım olan Londra TL piyasasını etkin bir mekanizma olmaktan çıkarmak doğru bir karar değildir” dedi ve ekledi: “Gerektiğinde TL karşılığında dolar veya dolar karşılığında TL yaratmak, itibarı ve kredi notu yüksek küresel finansal kuruluşların TL piyasasına katılmasını, böylece TL’nin küresel bir para olmasını sağlamak bakımından yaşamsal önem taşıyan piyasanın etkinliğini yitirmesi bir kayıptır. Spekülatif saldırılarla mücadele yasakçılıkla değil rasyonel politikalar ve iyi yönetimle başarılır.” Uzmanlara göre, Ankara seçim öncesinde kurdaki artışı durdurmak için yabancıların TL borçlanıp döviz satmasını engelliyor. EMRE DEVECİ Seçimlere günler kala, krizdeki Türkiye ekonomisinde olağanüstü hareketlilik yaşanıyor. Merkez Bankası (TCMB) döviz rezervlerindeki sert düşüş ve ABD ile artan gerilimle 22 Mart Cuma günü 5.84’ü gören dolar/TL kuru dün 5.47 ile 5.59 arasında dalgalanırken, uzmanlar seçim öncesinde kur şokunu önlemek için Ankara’nın seferber olduğuna işaret ediyor. TCMB 22 Mart’ta kurdaki sıçramanın ardından 1.5 puanlık örtülü faiz artışına giderken, yurtiçi bankaların Londra’da yabancılara TL satışını büyük oranda kısarak kurdaki artışı frenlediği belirtiliyor. Siyasi baskı var Yabancıların TL almak için kullandığı Londra swap (takas) piyasasında gecelik TL swap faizleri yüzde 22’den yüzde 300’lere rekor bir sıçrama yaşarken ekonomist Erkin Şahinöz, “Bankalar siyasi baskıyla Londra’da TL likiditeyi kıstı, böylece yabancıların TL borçlanıp döviz alması engellendi” dedi. Reuters da, Londra swap piyasasında faizlerdeki olağanüstü artışın nedeninin “Türk bankaların yasal sınırların (bankaların özkaynaklarının yüzde 25’i) da oldukça altında TL sağlaması” olduğunu yazdı. Gelişmeleri gazetemize değerlendiren eski ABD Merkez Bankası (Fed) analisti Erkin Şahinöz, yapılanın sürdürülemez olduğunu ve sadece seçimlere kadar kuru tutabileceğini dile getirerek “Bugünü kurtarmak için yarından çalıyorlar” dedi. Gazda ortalama artış yüzde 28.6 TÜİK, “Elektrik ve Doğalgaz Fiyatları, II. Dönem: Temmuz Aralık, 2018” raporunu açıkladı. Geçen yılın ikinci altı ayında, tüketim aralığına göre konutlarında 552 metreküpten az doğalgaz kullananlar, bir metreküp için ortalama olarak 146 kuruş ödedi. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 113.5 kuruştu. Artış yüzde 28.6 oldu. 2018’in ilk altı ayında ise fiyat 115.1 kuruştu. Yine, 2018’in ikinci altı ayında konutlar için elektrik birim fiyatı yüzde 34.2 arttı. 1000 kilovatsaatin (kWh) altında tüketim olan konutlar bir kWh için 55.3 kuruş ödedi. Bu rakam 2017’nin ikinci altı ayında 41.2 kuruş, geçen yılın ilk altı ayında 45.4 kuruştu. l Ekonomi Servisi ABD Hazine Bakanlığı’ndan İran’a yeni yaptırım kararı Listede iki Türk şirket de var ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC), İran Devrim Muhafızları ve İran Savunma ve Silahlı Kuvvetler Lojistik Bakanlığı’na para aktarımında rol oynadıkları gerekçesiyle İran, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) 25 kişi ve şirketi yaptırım listesine aldı. Yaptırım listesine alınan kişi ve şirketlerin, İran Savunma Bakanlığının milyonlarca dolar değerinde askeri araç satın almasında da rol oynadıkları belirtildi. Yaptırım uygulanan ağın merkezinde İran merkezli An sar Bankası’nın bulunduğuna işaret edilen açıklamada, bankanın devalüasyona uğramış İran parasını Kudüs Güçleri’ne dolar ve Avro olarak aktarılmasını sağlamak üzere aracı kuruluşları kullandığı kaydedildi. Yaptırım listesinde ağırlıklı olarak Ansar Bankası’nın yan kuruluşlarıyla bu kuruluşlarla ilişkili kişiler ve Türkiye ve BAE’den de bazı kişi ve şirketler yer aldı. Açıklamada ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, “Bugün İran rejiminin 1 milyar dolardan fazla fonu yasadışı hareket ettirmek için kullandığı bir düzeni bozmak üzere İran, Türkiye ve BAE’deki paravan şirket ve şahıslar ağını hedef aldık” ifadelerini kullandı. İki döviz bürosu ABD Maliye Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada yaptırım listesinde Türkiye’den Eminönü Kapalı Çarşı’da bulunan Atlas Döviz ve Ansar Döviz şirketiyle bağlantılı İran vatandaşı Ali Shams Mulavi ve yine Ansar Döviz şirketiyle bağlantılı Türk vatandaşı Süleyman Sakan bulunuyor. l AA Markette de tanzim Seçime bir hafta kala bakanlıktan yeni tanzim hamlesi geldi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Migros, CarrefourSA, A101, ŞOK ve BİM gibi zincir marketlerin yaklaşık 16 bin şubesine de tanzim satış kapsamında belirli ürün gruplarında ürün tedariki başladığını duyurdu. Ürün tedariki Tarım Kredi Kooperatiflerince yapılacak. “Haksızlık yapılıyor. Bu ürünler bize de tedarik edilmeli” diyen Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Başkanı Mustafa Altunbilek, “Üvey evlat değiliz. Bu açıklamaya gerçekten üzüldük” dedi. Ulusal ekonomide dalgalanma şiddetlenirken Türkiye ekonomisine ilişkin “cari işlemler açığı ve finansmanının kalitesizliği”; “dış borç stoku ve artış hızı”; “tasarruf yatırım dengesi(zliği)”; “enflasyon ve işsizlik oranlarının yüksekliği”; “sabit sermaye yatırımlarında gerileme”; “sanayi üretim ve istihdam paylarında gerileme” ve benzeri tüm temel göstergeler irdelendiğinde yalın gerçek ortaya net biçimde dökülmektedir: Türkiye ekonomisi uluslararası sermaye hareketlerine bağımlı ve istikrarsız bir yapıdadır. Ulusal ekonomide dengesizlik giderek derinleşmekte olup, döviz ve diğer finansal varlık piyasalarında gözlenen aşırı dalgalanmalar oluşan kriz koşullarının kısa dönemdeki tezahür biçimleridir. Türk Lirası’nın geçen hafta sonunda uluslararası para birimleri karşısında birdenbire değer yitirmesi bu sürecin devamı niteliğindeydi. Artan kırılganlık ve dengesizlik göstergelerine karşın, siyasi otoritenin yaklaşmakta olan seçim telaşıyla ekonomiye istikrar kazandıracak politikaların uygulanmasını engellemesi ve/veya erteletmesi yapısal nitelikli sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır. TC Merkez Bankası’nın müdahalesinin ardından Geçen hafta sonu döviz fiyatlarındaki aşırı hareketlenme karşısında TC Merkez Bankası yayımladığı basın bülteniyle para politikasına ilişkin uygulamalarına açıklık getirme çabasındaydı. Bize göre iki ana başlık ön plana çıkmaktadır: Birincisi, “Brüt rezervlerde yaşanan dalgalanmalar ise olağan işlemlerden ve dönemsel unsurlardan kaynaklanmakta olup öngörülmeyen bir durum söz konusu değildir.” Gerçekten de Merkez Bankası’nın net rezervlerinde son bir hafta içerisinde gözlenen azalma gerek ulusal, gerekse de uluslararası finans sermaye çevrelerinde kaygıyla karşılanmış ve TCMB yönetimini piyasalara “güven verme” ihtiyacı doğurmuştu. TCMB yönetimi, rezervlerde gözlenen inişliçıkışlı dalgalanmaların olağan değerlendirilmesi gerektiği ve belirsizlik içermediğini vurgulayarak güven tazelemeyi amaçlamaktaydı.  Oysa burada önemli olanın rezervlerdeki oynaklığın normal olup olmaması değil, rezervlerin kısa vadeli dış borçlar, ya da ekonominin ithalat ihtiyacı gibi temel göstergelere ilişkin seyri olduğunun altı çizilmelidir. Örneğin, bir ülkede kısa vadeli dış borç stokunun MB rezervlerine oranı, 1997 Asya krizinden bu yana bir “dış kırılganlık göstergesi” olarak izlenmekte ve “bir krizin öncü göstergesi” olarak nitelendirilmektedir. Tamamen teknik bir gösterge olan bu oranın seyrini Merkez Bankası’nın verilerine dayanarak aşağıda çizmekteyiz:  Çizimde görüldüğü üzere, Türkiye ekonomisinde söz konusu oran 2009 öncesinde yüzde 65’e kadar gerilemiş iken, günümüz itibarıyla 2001 krizi öncesi oranlarına yaklaşmış durumdadır. Bu oranın yüksekliği, brüt rezerv miktarındaki dalgalanmaların olağan olup olmadığı tartışmasını anlamsız kılmaktadır. Para politikasında çelişkiler ve karmaşa İkinci olarak, “Finansal piyasalarda gözlenen oynaklıklar ve sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmekte olup para politikası ve likidite yönetimine ilişkin tüm araçlar, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı desteklemek amacıyla kullanılmaya devam edilecektir” yorumuyla TCMB enflasyonla mücadele ve Türk Lirası’nı güçlü kılma uğruna “sıkı para politikası” duruşuna devam edeceğinin altını çizmektedir.  “Sıkı para politikasının” araçlarının neler olması gerektiği iktisat biliminin “İktisada Giriş Dersi” düzeyinde tartıştığı bir konudur. Öncelikle faiz oranının yükseltilmesi ve kredi hacminin daraltılması gereği sıkı para politikası duruşunun olmazsa olmaz önkoşullarıdır. TC Merkez Bankası da hafta sonu aldığı ani kararla politika faizi olarak nitelediği “1 haftalık repo” uygulamasını ertelemiş ve gecelik fonlama maliyetini yüzde 25.5’e değin yükseltmiştir. Ancak ne var ki, bu adımı şeffaf ve yalın bir şekilde duyurmak yerine, olabildiğince karmaşık hale getirerek siyasi otoritenin “faizin düşürülmesi” yönündeki telkinlerinden uzak tutma gayretini sürdürmüştür. Bir yandan da, tam tersi bir uygulamayla, kamu bankalarına verilen talimatlar aracılığıyla kredi genişlemesi sürdürülmüş ve kamu bankalarının son 13 haftadaki kredi miktarındaki artış yıllık bazda yüzde 30’a ulaşmıştır. Siyasi otoritenin ekonomiye olan müdahalesi para politikasını içinden çıkılmaz bir karmaşa ve çelişkiler yumağına sürüklemektedir. Türkiye ekonomisi yabancı sermaye girişi olduğunda yapay olarak büyüyen, sermaye hareketleri yön değiştirince de “ekonomiye terörist saldırılar var” hamaseti ile uygulamaya konulan çelişkili politikalar altında dengesini yitiren bir konumdadır. IMF’den vergi eleştirisi IMF Başkanı Christine Lagarde, Google, Facebook ve Amazon gibi büyük teknoloji şirketlerinin daha fazla vergi ödemeleri için “vadesi dolmuş” global kurumlar vergisi kurallarının gözden geçirilmesi çağrılarına destek verdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle