22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Tarz yeniKiblaeüşybkeaannBiüüazyneüarykinaeeslça..i.svieNyúeñneiz sosyalizm baki DOĞAN ERGÜN Latin Amerika bir süredir ABD yönetiminin de müdahaleleriyle bir hayli hareketli. Kolombiya ve Brezilya’da ABD destekli sağ/aşırı sağ liderlerin iktidara gelmesinin ardından Venezüella’da da Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu koltuktan indirmek üzere çalışmalar yoğunlaştı. Bölgede sosyalizmin temsilcisi konumundaki Küba ise bir yandan geçen nisanda devlet başkanlığı görevine gelen, 1959 Devrimi sonrası (1960) doğumlu Miguel DiazCanel’in ve geçen 24 Şubat’ta halkoylamasıyla kabul edilen yeni anayasanın heyecanını yaşarken bir yandan da artan ABD ablukası ve baskısına direnmeye çalışıyor. Küba’nın Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amorós Núñez ile ülkesinde yapılan son anayasa değişikliği, sosyalizmin geleceği, ABD’nin ablukası ve Venezüella ile Latin Amerika’daki son duruma ilişkin Havana hükümetinin tutumu konularında konuştuk. Núñez, Küba’nın yeni Devlet Başkanı DiazCanel ve yeni anayasanın değişen koşullarda yeni nesil içerisinde sosyalizmin sürekliliğinin simgeleri olduğunu vurguladı. Sürdürülebilirlik... n Küba halkı ülkenin yeni anayasası için 24 Şubat’ta oy kullandı. Küba için yeni anayasa ne anlam ifade ediyor? Öte yandan, özel mülkiyete açılan alan, yabancı sermaye gibi referanslarla ilgili endişeler de söz konusu. Bu vurguların “komünizm yürüyüşüne” etkisi ne olabilir? Küba toplumu son 1015 yılda büyük değişimler yaşadı. Biz buna Küba modelinin tazelenmesi/güncellenmesi adını veriyoruz. Örneğin Küba ekonomisinin çok daha verimli hale gelmesi, Kübalıların ekonomik ve toplumsal özlemlerinin hayata geçmesi için yeni olanaklara açık hale getirilmesi büyük önem taşıyor. Üretimimizi sürdürülebilir hale getirmemiz gerekiyor. Bunu sağlamak üzere son 1015 yılda ekonomimize yabancı sermaye girişinin önünü açacak, piyasaya daha fazla alan açacak pek çok yeni düzenlemeye imza attık. Bu düzenlemeler de en başta Küba Komünist Partisi’nin kongresinde ele alındı. Bu konu ayrıca “Küba modelinin yapılandırılması” başlığıyla toplumda da tartışıldı ve düzenlemeler meclisten geçirildi. Anayasanın da bu güncellemeleri yansıtması gerekiyordu. Başbakanlık geri geldi Anayasa demokrasimizin mükemmelleştirilmesi için de önem taşıyor. Örneğin her alanda halka daha fazla hakkın tanınması gerekiyordu. Bireysel, ekonomik, toplumsal... Her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Yeni anayasa hak ve özgürlükleri güçlendiriyor. Öte yandan, başbakan “Üretimimizi sürdürülebilir hale getirmemiz gerek” vurgusu yapan Büyükelçi Núñez, bunu sağlamak için yabancı sermaye dahil açılımlara gidildiğini söyledi. NECATİ SAVAŞ Büyükelçi Núñez (solda), yeni anayasa sürecinde beş yıllık hazırlığın ardından referanduma gidildiğini belirtti. 2 milyon katkı NÚÑEZ 24 Şubat’ta Küba halkı yüzde 90’ın üzerinde katılımla yeni anayasa referandumuna katıldı. Bu, dünyanın farklı yerlerinde yapılan oylamalardakinin çok üzerinde. Oy kullananların yaklaşık yüzde 87’si yeni anayasa metnine onay verdi. Halk İktidarı Ulusal Meclisi (Küba parlamentosunun resmi adı) tarafından yoğun tartışmalar sonucunda hazırlanan taslak, halkın görüşlerine sunuldu ve yaklaşık 2 milyon görüş ve öneri alındı. Bununla birlikte maddelerin yaklaşık yüzde 50’sinde değişiklik yapıldı. Yani halkın yukarıdan hazırlanan bir metne “evet” veya “hayır” demesi istenmedi. Ayrıca bütün süreç, (eski Devlet Başkanı) Başkan Raul Castro’nun başkanlığını yaptığı bir komisyon tarafından yürütüldü. lık da anayasanın önemli bir unsuru. Aslında 1976’ya kadar sistemimizde başbakanlık mevcuttu. Şimdi tekrar getirildi. Yerel yönetimler de güçlendirildi. ‘Zenginlikler tüm toplumun’ Özet olarak, anayasa ekonomimizin ve devrimimizin sürdürülebilirliği için ihtiyaç duyduğumuz unsurları içeriyor. Hele ki yalnız min tarihi önderlerinin fikirlerinin de devam ettiğini gösteriyor. Önderlerin fikirlerinden vazgeçmedik. Küba devriminin en önemli iddiaları yaşamaya devam ediyor. Bu da anayasada yansıtılmış durumda. Halkın komünizm müdahalesi n İlk taslakta yer almayan “komünist topluma doğru yürü Küba’da yeni anayasa için yapılan halkoylamasında Devlet Başkanı DiazCanel ile eşi başkent Havana’da sıraya girerek oy kullanmıştı. Fidel Castro, “Devrim sabit, değişmeyen bir şey değildir. Devrim, değişmesi gereken her şeyin değiştirilmesidir” ifadelerini kullanmıştı. Biz anayasa sürecinde de, genel olarak da bu yolu takip ediyoruz. ca piyasanın, neoliberalizmin borusunun öttüğü bir ortamda halkın gücünü artırmak, kamu işletmelerini, kamu ekonomisini güçlendirmek önem taşıyordu. Örneğin Küba’nın tüm ulusal kaynakları, madenleri, suları, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri Küba halkına aittir. Anayasada bu ilkenin de altı çizildi. Halbuki “bunları özel işletmelere verin” de deniyor. Ama kaynaklarımızın gerçek sahibi halktır ve sosyalizm de budur zaten. Biz sosyalist bir ülkeyiz ve bu ilkemiz anayasamızda bir kez daha yansımasını buluyor. Anayasa aynı zamanda devri yüş” hedefi, daha sonra talepler üzerine mi yeniden eklendi? Kimse bugünden komünizmin nasıl olacağını bilemez. Komünizm hemen bugünün veya yarının konusu değil. Taslakta yer almaması fikrinin arkasında yatan neden de buydu. Daha güncel bir yaklaşıma sahip olma isteğiydi. Ancak mecliste ve komisyonda tartışıldı. Ayrıca, Küba anayasasıyla ilgili halktan gelen önerilerin çok önemli bir kısmı bu özlemin anayasada yer alması isteğini belirtti. Ne zaman ve nasıl olacağı konusunda tam bir bilgiye sahip olmadığımız gelecek özlemimizi tekrar yansıttık. Ayrıca Küba Komünist Partisi’nin rehber niteliği de anayasada yer aldı, ki bu da çok önemli. ‘Travmamız yok’ n Küba’da devrime önderlik etmiş bir nesilden şimdi DiazCanel yönetimine geçiş var. Küba bu geçişi sağlıklı bir şekilde yaşayabilecek mi? Biliyorsunuz geçen yıl nisan ayından itibaren yeni bir devlet başkanımız var: Miguel DiazCanel. Bu süreç, açık ki devrim açısından bir sürekliliktir. Evet, DiazCanel devrimin henüz ilk döneminde doğdu ve bu açıdan tarihi bir figür değil. Ama o, devrimden sonra dünyaya gelen yeni nesilleri, Küba Devrimi’nin genç nesillerini temsil ediyor. Ve bu geçişi bir travma ile hayata geçirmiyoruz. Anayasa süreci de gösterdi ki, Kübalılar sosyalizmin toplumun temelini oluşturmaya devam etmesini ve bu bakımdan sürekliliği talep ediyor. DiazCanel’ın elbette yeni bir tarzı olacak ancak esas olarak sosyalizmin sürekliliğini temsil edecek. Tüm açıklamalarında bu netliği görebilirsiniz. Aynı zamanda, Küba’daki ekonomik modelimizin güncellenmesini de temsil edecek. Bu sürekliliğin en önemli örneğini anayasa süreci oluşturdu. Bu yıl Küba Devrim’inin 60. yıldönümünü kutladık. Küba devrim yolunda ilerlemeye devam edecek. Fidel Castro, 2000 yılının 1 Mayıs’ında Devrim Meydanı’nda yaptığı bir açıklamada, “Devrim sabit, değişmeyen bir şey değildir. Devrim, değişmesi gereken her şeyin değiştirilmesidir” ifadelerini kullanmıştı. Biz anayasa sürecinde de, genel olarak da bu yolu takip ediyoruz. YARIN: Venezüella ve Latin Amerika siyaseti ile ABD’nin ablukayı sertleştirmek üzere atmaya hazırlandığı yeni adımlara karşı Küba’nın tavrı. Washington baskıyı artırıyor Venezüella’da beşinci gü nü geride bırakan elektrik kesintileri nedeniyle kendisini “geçici devlet başkanı” ilan eden Juan Guaido’nun lideri olduğu Ulusal Meclis’in “olağanüstü hal” ilan ettiği bildirildi. Caracas hükümeti tarafından tanınmayan mecliste önceki gün görüşülen kararnamede kesintinin giderilmesi amacıyla Ulusal Elektrik Şirketi’nin tesisleri ve çalışanlar için gerekli güvenlik önlemlerinin alınması çağrısı da yapıldı. Caracas hükümeti, kesintinin ABD sabotajı olduğunu ilan etmişti. Öte yandan Guaido’yu destekleyen ABD yönetimi, Venezüella’da görev yapan tüm diplomatik personelini bu hafta geri çekeceğini duyurdu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Küba ve Rusya yönetiminin, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro için “cankurtaran halatı” görevi gördüğünü söyledi. Küba’yı ise “gerçek emperyalist güç” olarak tanımladı. Köklü reform istiyorlar... Cezayir’de 20 yıldır iktidarda olan Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’nın 5. dönem için aday olması ile patlak veren protesto gösterileri Buteflika’nın geri adım atmasına rağmen dinmedi. Dün yine meydanlara çıkan binlerce Ce zayirli bir yandan sevinç gösterileri yaparken “acil siyasi reformlar” talebini yineledi. Yerel basına yansıyan haberlere göre, Bejaia kentinde başlayan grevler limandaki çalışmaları felce uğrattı. Buteflika, önceki akşam adaylıktan çekildiğini ve seçimlerin ertelendiğini duyurmuştu. Buteflika, ayrıca Ahmed Uyahya başkanlığındaki mevcut hükümeti feshederek diyalog konferansı düzenlenmesi yönünde karar aldığını açıklamıştı. Geçiş hükümetinin kurulacağı da gündeme yansımıştı. 1.5 milyon dolarlık soygun Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kentinde, bir bankaya nakit para taşıyan zırhlı araç, silahlı soygunun hedefi oldu. Rudaw’ın haberine gö re, silahlı saldırganlar aracın önünü kesip içindeki 1.8 milyar dinarı (1.5 milyon dolar) çaldı. Araçta, sağlık çalışanlarının maaşlarının olduğu belirtildi. dishab@cumhuriyet.com.tr 13 MART 2019 ÇARŞAMBA 7 İngiltere Başbakanı önceki gece Juncker ile bir araya geldi. PBabrlriaremreetxndtoaithdaankMâbauys’iun İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkışı sürecinde (Brexit) son tarih olarak belirlenen 29 Mart’a sayılı günler kala Başbakan Theresa May’in birlikle vardığı tartışmalı uzlaşıya parlamentodan onay alma çabası bir kez daha yenilgiye uğradı. İngiltere ve AB arasında varılan Brexit anlaşması dün Avam Kamarası’nda oylandı. 242 “evet”e karşı 391 “hayır” oyu çıktı. Sonuç May’in AB ile önceki gün bir kez daha pazarlık masasına oturarak çıkış anlaşmasının tedbir maddesi konusunda kaygıları azaltacak yeni uzlaşıya vardık çıkışına karşın iknada başarılı olamadığını ortaya koydu. Oylama öncesinde de muhalefetteki İşçi Partisi’nin yanı sıra May hükümetine dışardan destek veren Kuzey İrlanda’nın muhafazakâr Demokratik Birlik Partisi (DUP) ve iktidardaki Muhafazakar Parti’nin içindeki Brexit yanlısı Avrupa Araştırma Grubu anlaşmayı desteklemediklerini açıklamıştı. May, önceki gün Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ile görüşmek üzere Fransa’nın Strazburg kentine gitmişti. Tarafların toplantısından, anlaşmanın tartışmalı tedbir maddesi konusunda yasal bağlayıcılık getiren değişiklikler yapılması için uzlaşı açıklaması gelmişti. Tartışmalı tedbir maddesi İngiltere’nin parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti İngiltere’nin parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasına, Brexit’in ardından fiziki sınır girmemesi için formüle edilmişti. May, bu maddeye ya bir zaman tahdidi getirmeye ya da İngiltere’nin bu maddenin işlerliğine tek yanlı son vermesini sağlayacak bir mekanizma kurulması üzerinde çalışıyordu. Tedbir maddesi, İngiltere’nin AB ile kapsamlı ticaret anlaşması imzalayana dek Gümrük Birliği içinde kalmasını, Kuzey İrlanda’nın da buna ilaveten bir dizi farklı AB kuralına tabi olmasını öngörüyordu. Maddeye karşı çıkanlar bu düzenlemenin, İngiltere’yi AB ile sonu gelmez bir müzakere sürecinde mahsur bırakacağını savunuyordu. Son dakika görüşmesinde ise May, uzlaşıya göre İngiltere’nin bu maddeden AB ile görüşmeler çöktüğü takdirde tek taraflı olarak cayabileceğini içerdiğini duyurmuştu. ‘İkinci referandum olabilir’ May ayrıca İngiltere ve AB’nin, Aralık 2020’ye kadar tedbir maddesi yerine alternatif bir mekanizma oluşturma konusunda da anlaştıklarını açıklamıştı. Juncker’in ise anlaşmanın bir kez daha İngiltere parlamentosunda reddedilmesi durumunda “üçüncü bir şansın olmayacağı” uyarısı gündeme yansımıştı. May bu son uzlaşı metninin parlamentoda kabul edilmemesi halinde oylama öncesi yaptığı açıklamada,“Brexit’in gerçekleşmeme riski olduğunu” söyledi. Yarın Brexit’in ertelenmesinin oylanacağını hatırlatarak “İkinci bir referanduma dahi yönelebiliriz” diye konuştu. Yemen’de yine siviller hedef Yemen’de önceki gün düzenlenen hava saldırısında aralarında çocukların da bulunduğu en az 22 kişinin hayatını kaybettiği, 30 kişinin de yaralandığı belirtildi. Kimi kaynak, saldırıdan Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerini sorumlu tuttu. Birleşmiş Milletler, önceki gün Kuşnar bölgesinde gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitirenlerin 12’sinin çocuk olduğunu duyurdu. Yaralıların 14’ünün de 18 yaşın altında olduğu açıklandı. Riyad merkezli El Arabiya televizyonu saldırının arkasında Husi milislerin olduğunu savundu. Yemen’de Suudi Arabistan destekli Mansur Hadi yönetimi ile İran destekli Husiler arasında çatışmalar dört yılda on binlerce kişinin ölümüne yol açtı. Riyad liderliğindeki koalisyon, sık sık sivil hedefleri vurmakla suçlanıyor. Gazze’den yine ölüm haberi geldi. İsrail ablukası tam gaz Filistin’de işgal politikasını süreklileştiren İsrail’in polis güçleri, Mescidi Aksa’nın içine baskın düzenleyerek Haremüş Şerif’in tüm kapılarını kapattı. İsrail basını, baskının kutsal bölgedeki bir polis noktasına molotof kokteyli atıldığı gerekçesiyle düzenlendiğini bildirdi. Üç Filistinlinin gözaltına alındığı belirtildi. Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Sözcüsü, İsrail güçlerinin içeride bulunanlara saldırdığını belirtti. Öte yandan, İsrail ordusunun Gazze’de her cuma yapılan gösterilere açtığı ateş sonucunda geçen hafta yaralanan iki Filistinlinin dün yaşamını yitirdiği duyuruldu. Bağuz’da sona doğru ABD öncülüğündeki IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun desteğiyle Ankara’nın terör örgütü saydığı YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Bağuz’da yaptığı operasyon sona yaklaşırken bölgedeki yıkıma ilişkin farklı açıklamalar geldi. SDG, IŞİD’in elinde tuttuğu son toprak parçası olan Bağuz’daki operasyonun tamamlanmak üzere olduğunu, önceki günkü müdahalede 38 militanın öldürüldüğünü duyurdu. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA ise bölgedeki operasyonlarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 50 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Bu arada, Kızılhaç tarafından yapılan açıklamada, Bağuz’dan kaçan yaklaşık 20 bin Irak vatandaşının ülkelerine geri döneceği belirtildi. Bağdat yönetimiyle uzlaşıya varıldığını kaydeden örgüt, çoğunun ailesi IŞİD’le bağlantılı, Bağuz etrafındaki kamplarda kalan kişilerin Irak tarafından kabul edileceğini açıkladı. Kamplarda ayrıca 900 civarında ebeveynleri yanlarında olmayan çocuğun bulunduğu da bildirildi. En ölümcül yıl Öte yandan, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Genel Direktörü Henrietta Fore, Suriye’de 9. yılına girecek iç savaşta 2018’in çocuklar için en ölümcül yıl olduğunu açıkladı. Fore, geçen yıl Suriye’de çatışmalar nedeniyle 1106 çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle