24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY 1113 MART 2019 ÇARŞAMBA Küçülme hızlanacakBoratav: Yeni Ekonomi Programı denilen belgeyi ciddiye almak söz konusu değil Prof. Dr. Korkut Boratav’a göre bu yılki göster geler, 2018’in son çeyreğindeki ekonomik kü çülmenin hızlanarak devam ettiğini gösteriyor. Dünyanın saygın iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav, üretken bilançosunun ‘eksi’ olacağına ilişkin, OECD gibi bazı kurumların tahminlerinin oldu sektörler küçülürken hizmet ğunu hatırlatan Boratav, “Ye ler sektörü ile ekonominin ni Ekonomi Programı (YEP) ayakta tutulama denilen belgeyi ciddiye almak yacağını söyledi. söz konusu değil. O belge baş Geçen ey tan zaten büyüme tahminiyle lül ayında çöktü. Onun dışında bazı de Cumhuriyet’e recelendirme kuruluşları da MUSTAFA verdiği demeçte, eksi büyüme tahmin ediyor” ÇAKIR ekonomide “dur dedi. 2019’a ilişkin “Şu kesin ma ve küçülme” diyemem ancak daha güçlü döneminin geldiğine dikkat olasılık yılın ilk yarısının ek çekerek, “Önce sıfır büyüme si olacağı ortada” vurgusu ya ye sonra da küçülmeye ge pan Boratav, şöyle devam etti: çecek ekonomi. Şu anda sıfır büyüme içindeyiz zaten” Finansa dikkat diyen ve tahminleri gerçek Zaten iki ayı geride bırakıp leşen Boratav’a, 2019 yılıy üçüncünün ortasına geldik. la ilgili değerlendirmelerini Bütün nesnel üretim göster sorduk. geleri son çeyrekteki düşme Öncelikle Türkiye’nin 2019 nin aynı hızla, hatta hızlana Gürsel: İhracata dikkat Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, 2018’in son çeyreğinde büyümeye yüzde 9.7 puan katkı yapan net ihracatta yavaşlama sinyalleri olduğuna işaret etti. Gürsel, ikinci ve üçüncü çeyrekte ihracat artışının yüzde 2.3 ve yüzde 5.3 olduğunu ancak dördüncü çeyrekte yüzde 1.4’lük artış olduğunu kaydetti. Bunun 2019’un ilk çeyrek büyümesi açısından olumsuz olduğuna belirten Gürsel, TL’deki değer kaybıyla ihracatta artış ol duğunu ancak Avrupa’daki yavaşlama ve üretimde teknoloji artışı olmamasının ihracatı sınırladığını dile getirdi. Kamu bankaları eliyle kredilerde artış olduğunu, siyasi zorlamayla para dağıtıldığını hatırlatan Gürsel, bu adımların toparlanma için yeterli olamayacağını belirtti. İşsizliğin artmaya devam ettiğini dile getiren Gürsel, önemli gelir kalemi olan turizmde Almanya ile gerilim yaşanmasının da olumsuz bir gelişme olduğunu söyledi. l EMRE DEVECİ rak devam ettiğini gösteriyor. Sonraki rakamlara bugün öngörmek zor. Ancak uzun vadeli büyümeyle ilgili nesnel göstergeler kesinlikle olumsuz. Çünkü sermaye birikimindeki düşme yarının büyüme potansiyelini belirler, oradaki güçlü erime ileride parlak büyüme bilançosu göstermiyor. Diğer taraftan finans piyasalarında göreli istikrar tek sakin gösterge. Ancak görüyorsunuz, iki günde dövizde yukarı hareket ve cari fazlanın dört ay sonra son bulma sı finansal istikrarın da güvenceli olmadığını gösteriyor. Her an olumsuz sürprizlerle karşılaşabiliriz.” 2018’de temel üretken sektörler küçülürken hizmetlerin buna direnmesini yorumlayan Boratav, bunun geçici olduğunu düşünüyor. Boratav’a göre hizmetlerin üretimden bağımsız büyümesinin sınırları var. Üretken sektörler gerilerken hizmetlerin ekonomiyi ayakta tutması mümkün değil. l ANKARA Korkut Boratav ‘Banka dışı’ kredilerdeFinansman, faktoring ve leasing şirketleri, geçen yıl krediler açısından zor günler yaşadı. Aykut Erdoğdu CHP ‘hatalı’ dedi TÜİK yalanladı CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, milli gelir hesaplamasında TÜİK’in 2018’in ithalat istatistiklerinin dolar ortalaması olan 4.72 rakamını kullandığını ve kişi başına geliri 200 dolar fazla açıkladığını söyledi. Erdoğdu şöyle devam etti: “Oysa Merkez Bankası’nın kuru olan 4.82’yi kullanması gerekir. Merkez Bankası kuru ile 2018 yılında kişi başı gelir 9 bin 632 dolar değil, 9 bin 432’dir. Döviz krizi nedeniyle böyle bir farklılaşma gerçekleşmiş olsa dahi, hiçbir piyasa oynaklığı ortalama kuru olduğundan daha düşük gösterip kişi başı geliri 200 dolar daha yüksek göstermenin gerekçesi olamaz.” Öte yandan, TÜİK yazılı açıklama yaparak bu iddiayı yalanladı. Açıklamada “Hesaplamalarda ithalata göre ağırlıklandırılmış günlük döviz kuru kullanılmıştır. 2018 yılında ithalat, yılın ikinci yarısında ilk yarısına göre daha az gerçekleşmiş olup, bu sebeple yılın ikinci yarısındaki kur daha düşük ağırlık almıştır” denildi. Savaşın zararı 900 milyar $ Dünya Bankası Başkanı Birinci Yardımcısı Mahmud Muhyiddin, Arap ülkelerinin, gelir dağılımında dünyanın en kötü ülkeleri olduğunu söyledi. Kuveyt Resmi Haber Ajansı’nın (KUNA) haberine göre, ülkeyi ziyaret eden Muhyiddin, Arap ülkelerinin zararının, 20102018 yıllarında yaşanan savaşlar sonucu yaşanan yıkım ve kaçırılan kalkınma fırsatları nedeniyle 900 milyar dolar olduğunu söyledi. Muhyiddin, Arap Baharı olarak gelişen süreçte 2011’de Suriye, Libya ve Yemen’de çıkan silahlı mücadelelerin bu ülkelerin ekonomilerini yıkıma uğrattığını hatırlattı. l Ekonomi Servisi Enflasyon AVM cirolarını yendi Ocak ayında AVM’lerdeki perakende ciro endeksi, geçen yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 9.4 oranında arttı ve 267 puana çıktı. Endeks 2018 Aralık ayına göre ise yüzde 16.6 azaldı. Sonuçları yorumlayan Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği Başkanı Hulusi Belgü şunları söyledi: “Uzun zamandır enflasyon oranlarının üzerinde veya başa baş giden endeks rakamlarımız, ocak ayında yüzde 20.35 olan enflasyon oranının yaklaşık 10 puan altında kaldı, bu sonuçlardan seçimler sebebi ile tüketicinin duraksadığını düşünüyoruz.” l Ekonomi Servisi batık oranı daha yüksek Tasfiye edilecek kredi oranı finansman şirketlerinde yüzde 6.4, faktoringde yüzde 8.8 ve finansal kiralamada yüzde 7.4’e çıktı. SERHAT ALİGİL Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bankalara kredi borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı ve oranı artarken, banka dışı finansal kuruluşları tarafından verilen kredilerdeki sorunlar daha az konuşuluyor. Oysa, TBB Risk Merkezi’nin verilerine göre “finansman şirketleri”, “faktoring şirketleri” ve “finansal kiralama (leasing) şirketleri”nden oluşan bu sektörde batık kredi oranı daha yüksek. 2018 Aralık ayı itibarıyla “tasfiye olunacak alacaklar”ın kullandırılan toplam nakdi kredilere oranı bankalarda yüzde 4.1 iken, finansman şirketlerinde yüzde 6.4, faktoring şirketlerinde yüzde 8.8 ve finansal kiralama şirketlerinde yüzde 7.4’e çıktı. Bu oranlar 2017 Aralık ayı itibarıyla sırasıyla yüzde 3.1, yüzde 2.6, yüzde 4.6 ve yüzde 5.6 idi. Finansman, faktoring ve fi nansal kiralama sektörlerinin 2017’de toplam 5.3 milyar lira olan batık kredi tutarı ise 2018 sonunda 8.9 milyar liraya çıktı. İnşaat ilk sırada 2018 sonu itibarıyla finansman şirketleri 33 milyar lira, faktoring şirketleri 22 milyar lira ve finansal kiralama şirketleri 57 milyar liralık kredi hacmine ulaştı. Bu üç sektörün kullandırdığı toplam kredi, özellikle faktoring şirketlerinin kullandırdığı nakdi kredilerdeki düşüş nedeniyle 112 milyar liraya indi. Toplam kredi hacmi 2017 sonunda 113 milyar liraydı. Sektörel açıdan bakınca faktoring şirketlerinin tasfiye edeceği kredilerin yüzde 23.8’i inşaat sektörünün. Bunu yüzde 14.5 ile toptan ve perakende ticaret ile yüzde 9.1 taşımacılık izliyor. Finansal kiralama açısından da yüzde 19.5 ile inşaat ilk sırada. Bunu yüzde 8.7 ile taşımacılık ve yüzde 8.5 ile 4.7 milyon müşteriYE ULAŞTI Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB) verilerine göre bu üç sektörün toplam aktifleri 2018 sonu itibarıyla 143 milyar lira. Net kârı 2.7 milyar lira olan sektörün müşteri sayısı ise 4.7 milyona yükseldi. FKB’ye göre geçen yıl ağustos ayında yaşanan kur atağı ve faiz artı şı gibi etmenler yatırım harcamalarında ve talepte düşüşe neden oldu ve bu sektörü eksi yönde etkiledi. Eylül ayında otomotiv ve elektronik finansmanı en fazla daralan alanlar oldu. Finansal kiralama tarafında da iş ve inşaat makinelerinde ciddi daralmalar yaşandı. turizm izliyor. Finansman şirketlerinin ilk sırasında ise tüzel kişi tarafında yüzde 99.9 ile bireysel otomo bil kredileri, gerçek kişi tarafında yüzde 26.5 ile yine bireysel otomobil kredileri yer alıyor. Varlık Fonu’na muafiyet Cüneyt Türktan Kaan Terzioğlu Ahmet Akça Muzaffer Akpınar Süreyya Ciliv Turkcell dijital servislere odaklandı Türkiye’nin ilk GSM operatörü Turkcell, 25. yılında eski yöneticilerini bir araya getirdi. Ev sahipliğini Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça ve Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu’nun yaptığı etkinlikte, şirketin kurucularından Murat Vargı’nın yanı sıra Osman Berkmen ile eski genel müdürler Cüneyt Türktan, Muzaffer Akpınar ve Süreyya Ciliv katıldı. Turkcell’in 25 yılda klasik bir telekom operatöründen dünyanın ilk dijital operatörü unvanına sahip dev bir şirkete dönüştüğünü vurgulayan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, BiP, fizy, TV+, Dergilik, lifebox gibi dijital uygulamaların birçok ülkede kullanıldığına işaret etti. Terzioğlu şöyle devam etti: Ortak yatırım çağrısı “3 kıtada 9 operatör dijital servislerimizi bizden alıp toplam 39 ülkede kendi müşterilerine sunuyor. Bu sayede Türkiye’nin uygulamalarıyla yaklaşık 320 milyon kişinin yaşadığı bir pazara açılmış olduk. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerindeki birçok operatör de dijital servislerimizi almak için bizimle görüşüyor.” Son 5 yılda 26 milyar TL yatırım yaptıklarını ve Hazine’ye vergi ile yasal sorumluluklar karşılığı 35 milyar TL aktardıklarını belirten Ahmet Akça, 5G yatırımları için büyük yatırıma ihtiyaç olduğunu, bunun için de protokolü imzalanan Ortak Altyapı Şirketi’nin acilen işe başlaması gerektiğini vurguladı. Akça ayrıca, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketlerin dijital servislerini kullanan vatandaşların ürettikleri verilerin Türkiye’de tutulması için gerekli düzenlemelerin yapılması çağrısında bulundu. l Ekonomi Servisi Varlık Fonu’nun ihraç edeceği en sermaye piyasası araçları bazı sınırlamalardan muaf olacak. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğine göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve ipotek finansmanı kuruluşlarına halihazırda uygulanan istisnalara Türkiye Varlık Fonu (TVF) da eklenmiş oldu. TVF ihraçlarının muaf olacağı bazı sınırlamalar şöyle: “Fonun toplam değerinin yüzde 10’undan fazlası bir ihraççının para ve sermaye piyasası araçlarına ve bu araçlara dayalı türev araçlara yatırılamaz. Bu oranın hesaplanmasında ipotek ve varlık teminatlı menkul kıymetler dikkate alınmaz ve bu varlıklara yapılacak yatırımlar için birinci cümlede belirtilen oran yüzde 25 olarak uygulanır; bu fıkranın (b) bendinde yer alan sınırlama ise uygulanmaz. Fon toplam değerinin yüzde 5’inden fazla yatırım yapılan ihraççıların para ve sermaye piyasası araçlarının toplam değeri fon toplam değerinin yüzde 40’ını aşamaz.” l Ekonomi Servisi Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ardından Kapitalist pazar ekonomisi insanlığın tüm değerlerini teker teker kâr güdüsüne dayalı stratejik hesaplarına bağımlı kılarak, ticari bir mala dönüştürüyor; içeriğini boşaltıyor; anlamsızlaştırıyor. “Dünya Sevgililer Günü”, “Anneler / Babalar Günü”, “Çocuklar Günü”, “Alışveriş Günü”… Küresel pazarın yeni buluşu ise “Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun”… Emekçi kadınların daha 1920’lerden başlayarak Clara Zetkin’in önderliğinde cinsiyet ayırımcılığına, toplumsal şiddete, sosyal dışlanmaya ve kadınların bir yandan kapitalist işgücü piyasalarında, diğer yandan da toplumsal ilişkiler ağı içerisinde ailelerinde ve sosyal yaşamlarında uğradıkları sömürüye karşı başlattıkları karşı direnişin, amaçlarından soyutlanıp anlamsızlaştırılarak, kadınlar için bir “anma” ve “hediye verme” günü haline dönüştürülmesine; aslında tek hedefleri piyasadan pay kapma ve kârlarını çoğaltmak olan şirketlerin, “8 Mart” tarihini “ne kadar da eşitlikçi” olduklarına dair bir sosyal reklam kampanyasına dönüştürmelerine de şaşırmamak gerekli. HHH Kapitalizm, özü itibarıyla eşitsiz gelişme yasalarına tabi olan ve insanları kutuplaştırıcı ayrımlara bölen bir sistem. Bunu hayatımızın her alanında yaşamaktayız. Cinsiyet ayırımcılığına dayalı sömürü de bunun bir parçası. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2018/19 Küresel Ücret Raporu (*) bu doğrultuda son derece önemli gözlemler sunmakta. Aşağıdaki tabloda Türkiye ile birlikte bir grup ülkede ILO’nun sunduğu verileri paylaşmaktayım. Tablonun ilk sütununda kadın / erkek ayırımında (aylık) ücretlerdeki eşitsizlik oranları sergileniyor. Kadınlar aleyhine yüzde 36 ile Kore ve İsviçre ücret eşitsizliğinde başı çekiyor. ILO küresel ücret eşitsizliğinde dünya ortalamasının yüzde 20.5 olarak hesaplamakta. Türkiye’de de bu oran yüzde 9.3 olarak veriliyor. Ancak konumuz açısından daha önemli bir veri üst ve alt gelir grupları düşünüldüğünde, bu gruplar içerisindeki ücret eşitsizliği. Yani, örneğin, en üst ücret düzeyine sahip işçiler arasında kadınların ücret farklılığı nasıl şekillenmekte? Söz konusu sütundaki veriler, zaten derinleşmekte olan ücret uçurumu düşünüldüğünde, ikincil bölüşüm göstergelerini ve cinsiyete dayalı eşitsizliğin boyutlarını dile getirmekte. Toplam ücretliler arasında en üst gelire sahip, yüzde 10’luk dilim ücretler arasında kadınların ücret ortalaması dünya ekonomisinde eksi yüzde 21.1 ile erkeklerin ücret ortalamasının gerisinde kalmakta. Türkiye için ise bu oran yüzde 19.1 olarak verilmiş. Ancak konunun bir de “annelik” boyutu var. “Çocuk sahibi olan kadınların” ücret ortalaması, çocuğu olmayan kadın emekçilerin ortalamasına göre belirgin bir şekilde daha düşük. Burada anne kadın emekçilerin üzerlerine yıkılan sosyal sorumlulukların giderek nasıl da bir sömürü aracına dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Tabloda yer alan ülkeleri değerlendirdiğimizde, bu sömürü biçiminin en yoğun olduğu ülkenin yüzde 29 ile Türkiye olduğunu okuyoruz. Ataerkil sosyal üstyapının koşullandırmalarıyla beslenen ve işgücü piyasalarında yarı zamanlı ve enformalleştirilmiş işlere mahkum edilen çocuk sahibi kadın emekçilerin uğradığı ekonomik ve sosyal şiddet tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor. HHH Bütün bu gerçekler ortada iken, kadınların haklı tepkilerinin dile getirilmesinin engellendiği Türkiye, 8 Mart yürüyüşlerini yasaklayarak kadınların eşitlik, özgürlük ve barış özlemlerinin dile getirilmesinden korkar durumda. Hukukun üstünlüğünün yadsındığı, demokrasi ve hukuk kurumlarının çökertildiği, bilim insanlarının düşünce özgürlüklerinin yok edildiği ülkemizde, kadınları “helal mal / haram mal” diye değerlendiren gerici zihniyetin vardığı bu nokta hiçbirimizi şaşırtmıyor. (*) https://www.ilo.org/global/research/globalreports/globalwagereport/2018/ ‘Kuzey Akım durdurulsun’ Avrupa Parlamentosu (AP), Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak Kuzey Akım 2 boru hattı projesini durdurma çağrısına yer verilen bir kararı kabul etti. Hattın AB’nin Rus gazına olan bağımlılığını artırdığına ve AB iç pazarı için tehdit oluşturduğuna dikkat çekilen kararda, projenin AB’nin enerji politikasına ve stratejik çıkarlarına uygun olmadığı belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle