17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / burak yurttaş TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 97 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE Çipras’tan bir ilkYunanistanBaşbakanı,48yıldırkapalıolanHeybeliada’dakiRuhbanOkulu’nuziyaretetti Güne Ayasofya’yı gezerek başlayan Çipras, ardından Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu ziyaret etti. Çipras, Kalın ve Patrik Bartholomeos ile birlikte okul bahçesine fidan dikti. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Heybeliada’da 48 yıldır kapalı olan Ruhban Okulu’nu ziyaret eden ilk Yunan Başbakanı olarak tarihe geçti. Önceki gün Ankara’ya gelen ve akşam saatlerinde İstanbul’a geçen Çipras, dün Ayasofya Müzesi’ni gezerek güne başladı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın eşlik ettiği Çipras’ın ziyareti öncesinde müze, yurttaşlara kapatıldı. Polis ekipleri Ayasofya Müzesi’ne çıkan tüm sokakları kapatarak çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı. Ziyaretin bir bölümünde basın mensuplarına yaklaşan Çipras, İngilizce, “Burada olmaktan mutluyum” diye konuştu. Ayasofya gezisinin ardından, Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulu’na gitmek üzere Kabataş’a gelen Çipras, esnafla selamlaştı. Aleksis Çipras, eşi Peristera Baziana ve beraberindekiler iskelede bekleyen yata binerek Heybeliada’ya geçiş yaptı. Çipras’ın ziyareti öncesinde Heybeliada’da da geniş güvenlik önlemleri alındı. Çipras, Heybeliada Ruhban Okulu’nun içindeki kilisede Fener Rum Patriği Bartholomeos’un yönettiği ayine katıldı, ardından okul arazisini gezdi. ‘Köprü olsun’ Aya Triada Manastırı’nın kuruluş yıldönümü olan 6 Şubat’a denk gelen ziyaret nedeniyle Çipras, İbrahim Ka lın ve Patrik Bartholomeos ile birlikte okul bahçesine fidan dikti. Çipras daha sonra okulu ve sınıfları gezdi. Çipras, “Umuyorum ki bir sonraki ziyaretimde bu kapıdan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte gireceğiz. Bu okulu tekrar açmak vesilesiyle güçlü bir dostluk ve barış mesajı verelim. Yunanistan’da yaşayan Türkler ve Türkiye’de yaşayan Rumlar, iki ülke arasında köprü olmalı” dedi. Fener Rum Patriği Bartholomeos ise, “Osmanlı döneminde açılan bir okulun Cumhuriyet döneminde kapanması ve yarım asra yakın süredir kapalı kalması üzücüdür. Bu konudaki umutlarımızı sürdürüyoruz. Okulumuzun kapılarının yeniden açılması için dua ediyoruz” dedi. TBMM Başkanı ve AKP’nin İBB Başkan adayı Binali Yıldırım, Çipras ile Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi. Görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Ziyaretin ardından Çipras ve beraberindekiler Beyoğlu’nda bulunan Yunanistan Başkonsolosluğu’na geçti. l İç Politika Vedat ARIK Yunanistan Başbakanı Çipras, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Patrik Bartholomeos ve beraberindekilerle Ruhban Okulu’nun sınıflarını gezdi. Ankara’nın Kıbrıs sessizliği HÜSEYİN HAYATSEVER Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ev sahipliğinde geçen hafta Lefkoşa’da toplanan Akdeniz’e kıyısı olan AB ülkeleri (Med7) toplantısında Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz çıkarma çalışmalarına destek verilirken toplantının ardından Fransa’nın Güney Kıbrıs’ta askeri üs kuracağı ortaya çıktı. Fransa, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Malta, İspanya ve GKRY devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen Med7 toplantısının ardından Kıbrıs Rum basınında GKRY’nin Fransa ile adada askeri üs kurulmasını da kapsayan savunma anlaşması imzaladığı haberleri çıktı. Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, “Enerji ve savunma alanında bir dizi anlaşmaya varıldı” açıklaması yaptı. Halen Kıbrıs’ta Andreas Papandreou hava üssünü kullanan Fransa’nın Kıbrıs’ta resmen askeri üs kuracak olmasına KKTC’den ve adada garantör ülke olan Türkiye’den bir tepki gelmedi. Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada bildiri “hakkaniyet ve yapıcılıktan uzak” olarak nitelendirilirken Rum Yönetiminin, “AB üyeliğini istismar etmeyi sürdürdüğü” kaydedildi. ‘İyi niyetli değil’ Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli büyükelçi Tugay Uluçevik, “Bu tepkisizliği anlamak mümkün değil. Fransa’ya üs verilmesi, her şeyden önce 1960 anlaşmalarına aykırı bir durumdur. Rumların bu şekilde anlaşmalar yapmaları, iyi niyetten yoksun olduklarını, eşitlik temelinde bir anlaşmaya niyetli olmadıklarını göstermektedir. Çünkü eğer herhangi bir devlete Kıbrıs’ta bir üs verilecekse Kıbrıs Türk tarafının da rızası alınmalıdır. Bu gelişmeler tepkisiz geçiştirilmemelidir” diye konuştu. l ANKARA ‘Tarikat’ yanıtı yokSelçuk, CHP’nin eğitimin dinselleştirilmesi eleştirisini görmezden geldi Macron 24 Nisan’ı ‘Ermeni Soykırımı Günü’ ilan etti Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Mac ron, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisan’ı “Ermeni Soykırımını Anma Günü” ilan ettiğini açıkladı. Macron Ermeni derneklerinin koordinasyon konseyi olan Ermeni Organizasyonlar Koordinasyon Konseyi’nin (CCAF) geleneksel yemeğinde yaptığı konuşmada, “Fransa, her şeyden önce tarihe doğru bakmasını bilen bir ülke. Fransa, 1915 olaylarını o dönemde soykırım olarak tanıyan ve uzun bir mücadeleden sonra 2001’de bunu yasayla tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. Gelecek haftalarda ise, ülkemizde 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımını Anma Günü olarak tanıyacağız” ifadelerini kullandı. “Vatandaşların her türlü inkârcılığa karşı çıkması” çağrısı yapan Macron, bu kararı almadan önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirdiğini söyledi. Fransa’nın Türkiye Cumhurbaşkanı ile dikkatli bir diyalog içinde olduğunu kaydeden Macron, IŞİD ile mücadele, temel özgürlükler, insan hakları konusunda Türkiye ile görüş ayrılıkları içinde olduklarını söyledi. Macron, bununla birlikte başta Suriye konusu olmak üzere ortak alanlardaki yakınsamanın, Türkiye ile diyaloğu gerekli kıldığını vurguladı ve bu diyaloğun kesilmesini istemediğini vurguladı. Ankara’dan sert tepki Macron’un açıklamalarına Ankara’dan sert tepki geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Sözde Ermeni soykırımı iddiaları hiçbir hukuki temeli olmayan, tarihi gerçeklere aykırı, siyasi bir yalandır. Cumhurbaşkanımızın yaptığı Ortak Tarih Komisyonu kurulması çağrısından kaçanlar, tarihi olayları maniple etmeye çalışmaktadırlar. Macron’un tarihi hadiseleri politik malzeme haline getirmesini şiddetle kınıyor ve reddediyoruz” açıklamasını yaptı. Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy “Kişisel siyasi çıkar uğruna tek taraflı tutum alması esef vericidir. Fransa’nın kibirli ve temel tarih bilgilerinden yoksun politikacılarından alınacak hiçbir dersimiz bulunmamaktadır” dedi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik de “Sayın Macron tarihle yüzleşmeyi siyaset konusu yapmak istiyorsa, kendi ülkesinin tarihiyle yüzleşmeyi tercih etmelidir. Bu daha ilkeli bir yaklaşım olacaktır” ifadelerini kullandı. l Dış Haberler Gezer, günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirerek, sosyal medyadan öğrencilerine sesleniyor. 96 yaşındaki emekli öğretmen ‘karikatür’ için ifade verdi 80 yıllık muhalif FARUK KIRTAY Cumhuriyetle yaşıt 1923 Doğumlu Köy Enstitülü emekli öğretmen Abdurahman Gezer sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle ifade vermeye çağrıldı. 1948’de Balıkesir Savaştape Köy Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra 1949’da Yalova’da öğretmenliğe başlayan ve 30 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan 96 yaşındaki Gezer, günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirerek, sosyal medyadan öğrencilerine sesleniyor. Geçen haftalarda AKP hükümetini eleştiren bir karikatürü sosyal medya hesabından paylaşan Gezer, Yalova Emniyet Müdürlüğü’ne ifadeye çağrıldı. Gezer “Ellerimi uzat tım, ‘Bir karikatür için beni tutuklayacaksanız hemen kelepçeyi takın’ dedim. Serbest bıraktılar. 6 Şubat 2019 tarihli Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen yazıda hakkımda soruşturmaya gerek olmadığı belirtildi” dedi. Atatürk’ü gördü 1940’tan beri muhalif olduğunu, 3 darbe gördüğünü ve üç darbeden de soruşturma geçirerek gözaltına alınıp görevinden uzaklaştırıldığını belirten Gezer, “Ancak, bu kadar baskıcı bir iktidarla karşılaşmadım” dedi. 1937’de Atatürk’le İzmir’de karşılaştığını anlatan Gezer, “Atatürk’ün ileri görüşlülüğü, siyasetçilere örnek olmalıydı. Ancak ülkem için çok karamsarım” diye konuştu. l YALOVA Diyanet kadroya doymuyor Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sözleşmeli 9 bin 500 personel alımına ilişkin kararı Resmi Gazete’de yer aldı. Karara göre, 3 bin Kuran kursu öğreticisi, 6 bin imamhatip ve 500 müezzin kayyım pozisyonlarına alınacak personel 4B statüsünde sözleşmeli olacak. Başvuracak adayların İlahiyat Fakültesi, İlahiyat Meslek Yüksek Okulu, İlahiyat Önlisans veya İmamHatip Lisesinden mezun olmaları, müezzin kayyım unvanına başvuracak lise mezunlarının ise hafızlık belgesinin bulunması şartı aranıyor. 2018 KPSS puan sırası esas alınarak yapılacak alımda, boş kadro sayısının 3 katı kadar aday sözlü sınava çağrılacak. Kuran kursu öğreticiliğine sadece kadın adaylar başvurabilecek. Söz konusu personel 4 yıl süreyle başka bir yere atanamayacak. İlahiyat Fakültesi grubunda Kuran kursu öğreticisi unvanında atanmaya hak kazananlar 46 yaş grubu Kuran kurslarında, hafız gruplarında Kur’an kursu öğreticisi unvanında atanmaya hak kazananlar ise ağırlıklı olarak hafızlık eğitimi verilen Kuran kurslarında istihdam edilecek. l AA OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı’nın çalışmalarına ilişkin TBMM’de bilgi veren Bakan Ziya Selçuk, CHP’li vekillerin eğitimin cemaat ve tarikatlara devredilmesine yönelik eleştirilerine yanıt vermedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “eğitim reformu” için güvence olduğunu söyleyen Selçuk “Benim gücümün yetmediği, yetki alanım içinde olmayan hususlar var. Ben haddimi ya da alanımı biliyorum. Nereye kadar neyi söyleyebileceğimi, neye gücümün yettiğinin farkındayım” dedi. Selçuk, “Üzerinde durmadığım bazı konular var. İnanın benim güç alanım içinde olmayan konular var şu anda. 200 yıllık meseleleri benim çözmem mümkün değil” diye konuştu. Selçuk, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda bakanlık çalışmalarına ilişkin milletvekillerine bilgi verdi. Sunumun ardından milletvekilleri Selçuk’a sorular yöneltti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, “Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz hain darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. MEB buradan bir ders çıkartarak cemaat ve tarikatlarla kurduğu ilişkiye dikkat etmesi gerekmiyor mu? Yurtlarında çocuklara tecavüz edildiği mahkeme kararıyla ispatlanmış Ensar Vakfı ile Antalya il Milli Eğitim Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanıyor. Nasıl izin veriliyor” dedi. CHP’li Mustafa Adıgüzel de Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu anımsatarak, “Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Hayrat Vakfı, TÜGVA, TÜRGEV ve Birlik Vakfı gibi birçok vakıfla ilişkiler var. Baskı altında kaldığınızı düşünüyor musunuz?” dedi. Ensar Vakfı savunması Eleştiriler karşısında Ensar Vakfı’nı savunan AKP’li Nazım Maviş “Ensar Vakfı’nın kurumsal kimliği, çalışanlarının bütününü tecavüzcü gibi itham edecek bir söylem doğru değil” dedi. Vekillerin eğitim alanındaki dini yapılara ilişkin sorularına yanıt vermeyen Selçuk, “Üzerinde durmadığım bazı konular var ama bazıları sizin tırnak içinde ‘polemik’ dediğiniz. İnanın benim güç alanım içinde olmayan konular. Bunun ötesi Türkiye’nin kendi içinde tartışarak, Meclis’inde konuşarak, karar alarak yapabileceği şeyler” dedi. l ANKARA Maduro’ya ‘mağdur o’ demek yeter mi? Dünya gündeminin bir numaralı konusu Venezüella... Buradaki laboratuvar çalışmaları nasıl sonuçlar doğuracak? Son olarak Amerika kıtasındaki 14 ülkeyi kapsayan Lima Grubu üyelerinden 10’u, Venezüella ordusunu Guaido’nun arkasında durmaya çağırdı. Kanada, Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Kosta Rika, Guatemala, Panama, Peru ve Şili, ABD destekli Guaido’dan yana; Meksika, Küba, Nikaragua ve Bolivya Maduro’dan yana.  Başta Arjantin ve Brezilya olmak üzere Guaido’dan yana olanların büyük bölümünde yönetimler yakın geçmişte ABD dokunuşlarıyla şekillendi. HHH Sömürgecilik döneminden emperyalist sürece, hedef ülkeyi ele geçirmenin doğrudan işgal dışında iki temel yolu var. Birincisi, hedef ülke yönetimine kukla birini getirmek. Bu kukla yönetimin kendisine, “Gelin beni kurtarın. Ülkemin içinde ülke düşmanları var” demesini sağlamak. Böylece o ülkeye özel davetli olarak girip, istediğin gibi şekillendirmek. Bu yönetimin yüzyıllar boyu pek çok uygulayıcısı oldu. Sonuç verdiği deneylerle sabit. İkinci yöntem, hedef ülke yönetimini sözcüğün tam anlamıyla şeytanlaştırmak. O yönetimin hem kendi ülkesinin insanlarına acımasızca kıydığını hem de dünya için büyük bir tehdit olduğunu anlatmak. Bunun pek çok yolu var. Özellikle medya gücü çağımızda önemli bir yöntem. İletişim olanaklarının tümünü ele geçirip hedef ülkeyi yalnızlaştırdınız mı, kıpırdayamaz hale getirirsiniz.  ABD’de bu yüzyılı “Amerikan yüzyılı” yapma arayışları içinde kullanılan cümlelerden biri şu: “Bundan sonra hedef ülkeleri top, tank gibi konvansiyonel silahlarla işgal edeceğimize medya silahıyla işgal edebiliriz.” HHH Venezüella’da iki yöntemin karması bir deneme görüyoruz. Eğer söz konusu yöntemler tek başına ya da birlikte işe yaramıyorsa, daha kalıcı “işgal başarısı” için başka bir yol var: Hedef ülkedeki iki ya da daha fazla temel gücü karşı karşıya getirip, kapıştırmak. Böylece o ülkenin tüm iç dinamiklerinin birbirine karşı kullanılmasını sağlayıp dış müdahalelere tamamen açık hale getirmek. Zira bu yolla ülke içinde herkes birbirine düşman olacağı için bunun devamı iç savaş olur. Karamsar bir tablo çizdik ama gerçek bu. Buraya kadar aktardıklarımızı Venezüella laboratuvarına oturttuğumuzda Maduro yönetiminin nasıl bir durumla karşı karşıya kaldığını net biçimde görebiliriz. Ancak Maduro’nun mağdur olması sorunu çözmeye, emperyalizme karşı durmaya yetmiyor. Ülkenin bu deneylerin yapıldığı bir alan haline getirilmesine izin vermemek gerekiyor. Bunu başarmak da ülkeyi yönetenlerin başlıca sorumluluğudur. 20. yüzyılda kurtuluş savaşını verip, bağımsız bir devlet oluş savaşını verememiş pek çok ülke vardır. Venezüella laboratuvarı tüm dünya ülkelerini ilgilendiriyor.  KAZIM KOLCUOĞLU ÖZLEMLE ANILDI ‘Tavrı hep haklılık barındırdı’ BARIŞ ÖNAL Hayatını geçen yıl kaybeden eski İstanbul Baro Başkanı Avukat Kazım Kolcuoğlu, İstanbul Barosu’nda düzenlenen panelle anıldı. Ailesi, arkadaşları ve meslektaşlarının katıldığı panel, Kolcuoğlu’nun hayatını anlatan kısa belgesel gösterimiyle başladı. Açılış konuşmasını yapan İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, Kolcuoğlu’nun baro başkanlığı dönemini anımsatarak “Ülkemize dayatılan yeni toplumsal dönüşüm projelerinin başlangıcına denk düşer. Bu dönemde İstanbul Barosu’nun bu olaylar karşısındaki tavrı hep haklılık barındırdı” dedi. Panelde konuşan Kolcuoğlu’nun oğlu Avukat Dr. Umut Kolcuoğlu babasıyla meslektaş olmalarının aralarında yeni bir diyalog oluşturduğunu söyleyerek “Meslektaş olmamız, hukukun içinde olmam beni babama çok fazla yaklaştırdı. O zaman şunu gördüm; babam bütün hayatını hukuk, avukatlık, adalet arayışı, hukuk politikası, baro, insan hakları ve bu ülkenin nasıl daha fazla ileri gidebileceği üzerine şekillendirmişti” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle