17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR [email protected] EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 137 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE Evin İlyasoğlu’ndan eşsiz bir eser: BEN, LEYLA GENCER ‘Benim hayat hikâyem benim opera dünyam demektir. İnsan köklerini hiçbir zaman inkâr etmemeli. Ben Avrupa’ya gelip Avrupalılaşmadım. Türklüğümü her zaman muhafaza ettim. Türk olduğumu her yerde söyledim. İsmimi de değiştirmedim. Önceleri bazı program notlarında Leila yazsalar, bazı radyo anonslarında Genger deseler de hemen orijinaline çevirdim... Ben hep Leyla Gencer olarak başladım, öyle kaldım. Her şeyi kendi tırnaklarımla kazıyarak yaptım. Nasıl mı bu kadar sevildim? Kader. Evet, harikulade bir kader. Kendime verdiğim sözleri tuttum. Hayatın bana arz ettiklerine layık olmak için çalıştım, bunu hak ettim. Şimdi artık misyonumu tamamlamış hissediyorum...” HHH Günlerdir, Evin İlyasoğlu’nun “Ben Leyla GencerLa Diva Turca” kitabı elimden, kucağımdan düşmüyor. Borusan Sanat ve Yapı Kredi Yayınları işbirliğiyle yeni çıkan kitap bir mücevher niteliğinde... Kâh gözyaşları içinde, kâh gülümseyerek, anımsayarak, özlemle yanıp tutuşarak, sonsuz bir tat alarak yeniden yeniden okuyorum. En baştan söylemeliyim: Evin İlyasoğlu müthiş bir iş başarmış. Türkiye’den yola çıkıp dünyayı, müzik dünyasını fetheden bu eşsiz değerimizi ele alırken, hem kendi müzik birikiminden, müzik eleştirmeni kimliğinden hem de kurgulama ustalığından yararlanmış. İç sesler ve dış sesler Evin İlyasoğlu kitabını üç kanaldan bir dantel dokur gibi işlemiş. 1) Sayısız araştırma, ulaştığı derya gibi malzeme, daha önce yazılanlardan yola çıkarak kendi yorumları... 2) Leyla Gencer’i “konuşturduğu” daha çok divanın iç dünyasına yönelik aradan “yazarın çekildiği” kurmaca bölümler... 3) Ve adı geçen besteci, sanatçı, yorumcu, yazar ve opera eserlerine ilişkin tamamlayıcı, nesnel, ansiklopedik bilgiler... (Bu sonuncusu farklı renkte çerçeveler içinde veriliyor.) Bu üç kanal (farklı renklerde basılmış olsa da) iç içe geçiyor, birbirini bütünlüyor ve edebiyat tadını yitirmeksizin, eşsiz bir okuma, bilgilenme olanağı sağlıyor. Evin İlyasoğlu’nun kitabının başına eklediği prolog ve kitabın sonuna eklediği epilog arasında Leyla Gencer gibi bir Diva’yı ve verdiği amansız mücadeleyi çok daha yakından tanımakla kalmıyoruz; geçmişle gelecek arasında; yaratıcılıkyorumculuk ve sanatın gücü arasında keşfedilecek dünyaların açılan kapılarından içeri giriyoruz. Bitmeyen serüven Evin İlyasoğlu kitabını bana imzalarken fazla cömert davranmış. Diyor ki: “Sevgili Zeynep’çim, senin bana Evin İlyasoğlu ve Leyla Gencer, 1990 yılında İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi’nde (sağda). Kitabın kapağı (üstte). verdiğin cesaret ve yardım olmasaydı bu kitap çıkmazdı!” Elbet, doğru değil bu. Elimdeki belgeleri ona verirken, bu kitabı yazacak en doğru kişi olduğunu biliyordum elbet. İlk kez 1992’de yayımlanan (şimdi ALFA’da 20 baskısı çıkan) benim yazdığım “Tutkunun Romanı: Leyla Gencer” kitabında her sefer belirttiğim gibi, tek dileğim, Leyla Gencer hakkında bir değil, sayısız kitap yazılmasıydı. Şimdi en yetkin kalemden bunun gerçekleştiğini görmek, benim için büyük mutluluk. Hep diyorum ya: Leyla GencerBitmeyen bir serüven. Bu kitapta şimdiye dek hiç görmediğiniz müthiş fotoğraflarla da karşılaşıyorsunuz. Leyla Hanım’ın kendi eliyle hazırladığı ve İKSV’ye teslim ettiği dev arşivden alınmış fotoğraflar... Gerçek bir hazine... O fotoğrafları gördükçe, bir kez daha içimde o acı depreşti... Leyla Gencer Evi / Müzesi’nin adeta yok sayılmasının, unutulmaya terk edilişinin acısı... (Huuu, sesimi duyan var mı?!) Ulaştığı tüm malzemeleri açıkladığı “Ben Leyla Gencer” kitabının önsözünde Evin İlyasoğlu’nun şu açıklamasının altını çizdim: “Bunca malzeme içinde dağılıp gitmeden bu kitabı tamamlamak ve onun hakkında yayımlanmış önceki kitaplara karşın, hâlâ yeni bir ses getirebilmek yine de hiç kolay olmayacaktı. Tek çıkışım vardı: Leyla Gencer’den, onun demir gibi kişiliğinden güç almalıydım.” Dediğini yapmış Evin İlyasoğlu! O güçle bir mücevher yaratmış! Başta onu ve kitaba emeği geçen herkesi kutluyorum. Kült film sahneye uyarlandı, Zorlu’da perde açtı Zorlu PSM’nin DOT işbirliğiyle hayata geçirdiği “Bırak İçeri Gireyim” oyunu, önceki gün Zorlu PSM’de perde açtı. Oyun, Ajvide Lindqvist’in çok satan romanı ve senaryosunu da kaleme aldığı kült film “Let the Right One In”in sahne uyarlaması. “Bırak İçeri Gireyim”, öteki olmanın ağırlığını fark lı biçimlerde taşıyan iki çocuk Oskar ve Elias’ın hikâyesini konu alıyor. Oskar, zorbalıkla baş etmeye çalışan bir çocuk. Elias ise Oskar’ın yan dairesine taşınan gizemli, sonsuz bir yaşamın içine hapsolmuş, uzun yıllardır aynı yaşta yaşayan biri. Murat Daltaban yönetmenliğinde se zon boyunca sahnede olacak oyunun prömiyerine sanat dünyasından aralarında İlker Kaleli, Uğur Polat, Bülent Emrah Parlak, Cansel Elçin, Zeynep Tuğçe Bayat, Selen Uçer ve Özge Borak’ın da bulunduğu birçok isim katıldı. “Bırak İçeri Gireyim” 15 Şubat’ta da tiyatroseverlerle buluşacak. Kadıköy’de Kış Sanat Festivali Türkiye Gençlik Akademisi, Kadıköy Belediyesi desteğiyle sanatla sosyal sorumluluğu birleştiren Kış Sanat Festivali’ni başlatıyor. 9 10 Şubat tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan festivalin gelirleri Türkiye Gençlik Akademisi’nin yürüttüğü Hayat Ağacı projesi kapsamında robotik kodlama ve yazılım sınıflarının açılması amacıyla kullanılacak ve biletlere Mobilet.com üzerinden erişim sağlanabilecek. 2 günlük program Festival programının ilk gününde saat 14.00’te baş layacak radyocu Ali Bilal Ercan Kesal Bal söyleşisinin ardından Bulut Fabrikası tiyatro oyunu ve Yasemin Şefik standup gösterisi sahnede ola cak. Günün kapanışında ise rock müzik grubu Sarmaşık ve Melis Danişmend konser verecek. Yine ilk gün sahne programları nın yanında tango, seramik ve yaratıcı dra ma atölyeleri yer alıyor. İkinci gün ise saat 14.00’te Ercan Kesal söyleşisiyle başlayacak, Tiyatro Mundus’un “Dört Mevsim oyu nu” ile devam edecek. Ardından “Saman Alevi” tiyatro oyunu sahnelenecek. Festivalin kapanışında C Blok adlı müzik grubunun ardından Birkan Nasuhoğlu sahne ala cak. İkinci gün sahne programlarına Balfolk Dans Atölyesi, Mandala Yapım Atölyesi ve Yaratıcı Drama Atölyesi eşlik edecek. Etkinliklere katılım ücretsiz. l Kültür Servisi ‘Halef’ bomontiada’da Bugüne kadar birçok festivalde de yer alan, beklenmedik bir şekilde tekrar bir araya gelen iki erkek kardeşin öyküsünü anlatan “Halef” filmi, bugün saat 20.30’da bomontiada ALT’ta izlenebilecek. Filmin yönetmeni Murat Düzgünoğlu’nun da katılımıyla gerçekleşecek gösterimin ardından söyleşi düzenlenecek. Bomontiada ALT’ta daha sonra 9 Şubat Cumartesi günü saat 17.00’de Valeska Grisebach’un “Western” ve 10 Şubat Pazar günü saat 17.00’de ise Lukas Dhont’un yönetmenliğini üstlendiği “Girl” filmi seyircisiyle buluşacak. l Kültür Servisi Orhan Pamuk’un gözünden İstanbul ORHUN ATMIŞ Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un İstanbul’daki evinin balkonundan çektiği fotoğraflardan oluşan “Orhan Pamuk Balkon Fotoğraflar” sergisi Yapı Kredi Kültür Sanat binasında açıldı. Küratörlüğünü Alman yayıncı Gerhard Steidl’ın üstlendiği sergi 27 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek. Sergide, Pamuk’un İstanbul’un sürekli değişen manzarasını yansıtan 600’den fazla fotoğraf bulunuyor. Yapı Kredi Kültür Sanat’ta önceki günkü açılışta Orhan Pamuk ve Gerhard Steidl bir söyleşi gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu söyleşide yer bulamayan ziyaretçiler, ayakta veya mekânı çevreleyen camların ardından kulaklıklarla Pamuk’u ve Steidl’yi dinlediler. Yazar Pamuk, serginin geçen yıl Steidl Yayınları etiketiyle yayımlanan “Balkon” kitabından yola Nobel ödüllü yazarın evinin balkonundan çektiği fotoğraflardan oluşan sergi, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta açıldı. çıktığını belirtti. Aralık 2002 ile Nisan 2003 tarihleri arasında 8 bin 500’den fazla fotoğraf çektiğini söyleyen Pamuk, bu karelerin “kaydetme” arzusuyla şekillendiğini dile getirdi. İstanbul Boğazı’nda gördüğü kendisine ilginç gelen herhangi bir anı yakalamaya çalıştığını ifade eden Pamuk’un fotoğrafları, balkonun tek bir noktasından farklı lensler kullanılarak çekilmiş kareleri yansıtıyor. Orhan Pamuk, genellikle yazmakta zorluk çektiği zamanlarda fotoğraf çektiğini kaydederken, Gerhard Steidl da yazarla nasıl tanıştığını ve fotoğrafları kitaplaştırma sürecini anlattı. Steidl, sergiyle ilgili şöyle konuştu: “Fotoğrafların sıralamasına baktığınızda bir öyküyü ya da romanı andırdığını göreceksiniz. Görsel açıdan da değerlendirdiğinizde adeta bir çizgi roman gibi.” AgüknbasnakyıKyıosra 15. Akbank Kısa Film Festivali, özel bölümleri, atölye çalışmaları ve söyleşileriyle 1828 Mart tarihleri arasında düzenlenecek. Festivalin ön eleme jürisinde; akademisyen Nagihan Çakar Bikiç, oyuncu Ahmet Rıfat Şungar ve yönetmen Selim Evci yer alacağı açıklandı. Festivalin ulusal yarışma ana jüri üyeleri ise oyuncu Funda Eryiğit, yönetmen, senarist ve oyuncu Ercan Kesal, yönetmen, senarist Ömür Atay, sinema yazarı Melikşah Altuntaş ve Derya Bigalı’dan oluşuyor. Festivalin uluslararası ana jüri üyeleri ise yönetmen, senarist Elite Zexer, belgesel yönetmeni Nebojsa Slijepcevic, yönetmen, senarist Gordan Matic, görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan ve Derya Bigalı olarak belirlendi. Forum bölümündeki senaryo yarışmasının jüri üyeleri ise oyuncu Ahu Türkpençe, yönetmen, senarist Tunç Davut, yönetmen, senarist Erdem Tepegöz olacak. l DHA Banu Sıvacı Anna Hoffman Elit İşcan Seyfi Teoman İlk Film Ödülü’nün jürisi: Hoffman, Sıvacı ve İşcan ‘Çığlık’ bugün sahnede Edvard Munch’ın ay nı adlı tablosunun ilham kaynağı olduğu “Çığlık” adlı sözsüz tiyatro oyunu bugün saat 20.30’da TaksimKabile Sahne’de izleyiciyle buluşacak. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunu Metehan Budak’ın rol aldığı oyun, varoluşsal sıkıntıların, yaratılıştan gelen yüklerin birikiminin bir çığlığa yüklenmesini konu alıyor. l Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 516 Nisan tarihleri arasında yapılacak 38. İstanbul Film Festivali’nde, Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü belirleyecek jüri üyeleri açıklandı. Jüri, Berlinale Forum bölümünün program yöneticisi ve küratörlerinden Anna Hoffmann, yönetmen Banu Sıvacı ve oyuncu Elit İşcan’dan oluşuyor. Ödül, 2013 yılında kaybettiğimiz yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına veriliyor. Festivalde yer alacak Türkiye yapımı kurmaca ilk filmler, Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü için yarışacak. Ödülü kazanan film, CMYLMZ Fikir Sanat aracılığıyla verilen 30 bin TL para ödülünün de sahibi olacak. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle