17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 117 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.2290 2.2 kuruş 5.9580 0.1 kuruş 6.7980 2.8 kuruş 18.40 Sabit 102.584 136 puan 1481.70 5.98 lira 220.95 71 kuruş Açlık zamlarla katlandıBİSAM’a göre, açlık sınırı 2003 Ocak’ta 435 TL iken arada geçen 16 yılda 4.5 kat arttı Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama 1957 TL’ye yükseldi. Bu harcama sadece gıda harcaması için yapılması gereken minimum tutarı ifade ediyor. 2003 yılının ocak ayında 4 kişilik bir aile günlük minimum 14.5 TL’ye sağlıklı beslenebilirken bugün ancak 65.22 TL’ye sağlıklı beslenebiliyor. Açlık sınırı meyve ve sebze için yüzde 113 arttı. Meyve ve sebze, eti yerinden etti. Günlük meyvesebze harcaması 6.45 liradan 13.75 liraya yükseldi Yoksulluk sınırı ise 6 bin 745 TL’ye yükseldi. Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), Ocak 2019 dönemi için açlık ve yoksulluk sı nırı verilerini hesapladı. Yetişkin bir kadının sağlıklı beslenmesi için yapması gereken harcama tutarı 16.96, yetişkin bir erkeğin 17.48, 1018 yaş arası bir çocuğun 18.27, 46 yaş arası bir çocuğun ise 12.50 TL’ye çıktı Yüzde 113 artış Harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı yüzde 36.4 ile en yüksek paya sahip. Bir önceki aya göre süt ve süt ürünlerinin payı 3.9 puan azaldı. Buna karşın sebze ve meyvenin harcamalar içindeki payı, söz konusu ürünlerdeki yüksek fiyat artışı nedeniyle, yüzde 14.8’den yüzde 21.1’e yükseldi. Zorunlu harcama sepetinde meyvesebze için yapılması gereken minimum harcama tutarı yıllık bazda ise 6.45 TL’den 13.75 TL’ye çıktı. Buna göre yıllık bazda meyve ve sebze için yapılması zorunlu minimum harcama tutarı yüzde 113 artış kaydetti. l Ekonomi Servisi TL yüzde 39.7 eridi Döviz hesapları 220 milyar arttı Türk lirasının geçen yıl dolar karşısında yüzde 39.7 değer kaybetmesi, altın ve döviz mevduatı olan mudilere yararken, 2018’de döviz tevdiat hesaplarında 220.5 milyar liralık, kıymetli maden ve depo hesaplarında da 17.3 milyar liralık artış oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre, yurtiçi ve yurtdışı yerleşik kişilerin döviz tevdiat hesapları, 2018’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 30.1 artarak 952 milyar 751 milyon liraya ulaştı. Bu da mudilerin döviz tevdiat hesaplarının bir yıllık süreçte miktar bazında 220 milyar 462 milyon lira arttığına işaret etti. Yurtiçi ve yurtdışı yerleşik kişilerin kıymetli maden depo hesapları ise 2018’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 71.7 arttı. l Ekonomi Servisi Tatile eş dost akrabaya gittik Türkiye İstatistik Kurumu 2018 üçüncü çeyreğe ilişkin “Hanehalkı Yurtiçi Turizm” verilerine göre, yurtiçinde ikamet eden 24 milyon 999 bin kişi seyahate çıkarken, seyahat harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18.6 artarak 21 milyar 138 milyon 934 bin lira oldu. Seyahate çıkanların ülke içinde yaptıkları seyahat sayısı, 2017’nin aynı çeyreğine göre yüzde 1.5 azalarak 32 milyon 537 bine indi. Seyahate çıkanlar 221 milyon 210 bin geceleme sayısıyla en çok “arkadaş ve akraba” evinde kaldı. l Ekonomi Servisi İGA’da bir şirket daha çıkıyor İstanbul Havalimanı’nı işletecek şirket İGA’da Kolin İnşaat’a ait yüzde 20 hisseyi devralmasıyla yüzde 40 hisseye ulaşan Kalyon İnşaat’ın yüzde 20’lik bir diğer hissenin de sahibi olmak için harekete geçtiği iddia edildi. AirportHaber’in iddiasına göre, Kalyon İnşaat, yüzde 20’şer hisseye sahip olan Cengiz İnşaat’ın veya Mapa İnşaat’ın hisselerini almak için hazırlanıyor. Bu alımın gerçekleşmesi halinde İstanbul Havalimanı’nda üç ortak ile yola devam edilecek. Kalyon İnşaat yüzde 60 hisse ile büyük ortak konumuna ulaşacak. İGA’da THY’nin yüzde 40, Kalyon’un yüzde 60 hisse sahibi olabileceği de öne sürülmüştü. l Ekonomi Servisi Bayiler paniğe kapıldıOtomotivde iç pazardaki sert daralma üreticilerin yanı sıra satış kısmını da zorluyor Baran Çelik Murat Şahsuvaroğlu Bora Koçak Haydar Yenigün 2018 2019 kdöathüaykdöüt,ü olacak “Otomotivin Geleceği” zirvesinde konuşan sektör temsilcilerinin tümü, iç pazarda 2019’un 2018’den de daha zor ve kötü geçeceğine işaret etti. Toplam üretimin 1 milyon 750 binden 1 milyon 550 bine düştüğünü belirten temsilciler 1 milyon 330 bin araçlık ihracatla iç pazardaki daralmayı telafi ettiklerini dile getirdiler. MercedesBenz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, “En büyük sorun kre diye erişim, bunu aşmadan toparlanmak zor” derken, Hyundai Assan Genel Müdürü Önder Göker, “Bayilerde ciddi panik havası var, onlar olmadan bu iş olmaz” uyarısında bulundu. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı ve Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, “Konvansiyonel yöntemlerle buraya kadar geldik ancak böyle giderse otomotivde dünyada elde ettiğimiz yeri kaybet me olasılığımız yüksek. Akıllı üretim ve dijitalleşmeye ağırlık vermeliyiz” değerlendirmesinde bulundu. Online satış ve araç paylaşımı artarken 1 milyon araçlık bayi kapasitesinin fazla olduğuna işaret eden Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bora Koçak, ihracat yapılsa da yatırımların Türkiye’de kalması için iç pazarın önemli olduğunu vurguladı. Yıllık 1 milyonun üzerinde araç satışı için yatırım yapan firmalar, 2019’da sadece 400 bin adetlik satış öngörüyor Ekonomik krizin en çok etkilediği sektörlerden otomotivde, sadece üreticiler değil bayiler de zor duruma düştü. İç pazar 2018’de yüzde 35 daralınca üreticiler ihracata yönelerek durumu kurtarırken, iç pazarda satış yapan bayiler krizi daha sert hissediyor. CEO Club’ta konuşan Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, 31 Ekim’de vergi indirimleri geldiğini hatırlatarak “kasım ve aralıkta sektör uçurumun kenarından döndü” dedi. Türkiye’de 974 adet araç satış plazası bulunduğunu belirten Şahsuvaroğlu, “30 milyar TL’lik yatırım yaptık. 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz. Bütün yapılanmamız satışların 1 milyon adedin üzerine doğru olması şeklinde kurgulanmış durumda ancak 2018’de 640 bin araç satıldı, 2019’de beklenti 400 bin. Asgari 100 araç satıyor olmamız lazım ki plazalarımız dönsün” dedi. l Ekonomi Servisi KGF batıkları ödemiyorBankalar verdikleri batık kredileri ağustostan bu yana KGF’den tahsil edemiyor Bankalar, 2017 başından itibaren yoğun şekilde devreye alınan ve son yılların en büyük kredi büyümesine neden olan, Kredi Garanti Fonu (KGF) garantörlüğündeki işletmelere verdiği kredilerinden takibe attıkları kısmı (NPL) ağustos ayından bu yana KGF’den tahsil edemiyor. Konuya yakın kaynakların Reuters’a verdiği bilgiye göre, KGF garantörlüğünde işletmelere verilen, daha son ra işletmelerin ödemeyerek bankaların NPL’e attıkları ve KGF’nin yüzde 90’a aralığında garantör olduğu krediler bankalar tarafından tahsil edilemiyor. Bankacılık kaynakları, KGF’nin bankalara para ödememek için “bahaneler” bulduğunu ve eksik evrak gerekçesiyle süreci uzattığını iddia ederken, ekonomi yetkilileri ise bankaların mevzuata aykırı davranarak yeniden yapılandırmayı önermeden kredileri NPL’e attığını ve KGF’den tahsil etmek istediğini, bu yüzden de ödemelerin yapılmadığını belirtiyor. KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olan bir kurum. 2017’de ekonomiyi canlandırmak için devreye sokulan KGF kredilerini bankalar yoğun bir şekilde kullanmış hatta bankalar son yılların en büyük kredi büyümelerini bu dönemde sağlamıştı. Bir kaynak, “Normalde 1 ay içinde yapılan tahsilat, geçen ağustostan bu yana yapılamıyor. KGF, başvurudan sonra 2 ay süre geçiyor, sonra eksik evrak var diye geri bildirim yapıyor. O evrak tamamlansa dahi başka bahaneler buluyor ve parayı yatırmıyor. Bankalar zaten yapılandırma imkânı olmayan kredileri NPL’e atıyorlar. Ancak KGF bunlara başka bahaneler bularak ödeme yapmıyor” dedi. l Ekonomi Servisi Anahtarı piyasaya vermeyiz Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019’un enteresan bir yıl olacağını söyledi. Ankara’da konuşan Albayrak’ın konuşmasının satır başları şöyle: 4 Enflasyonla mücadele kampanyası istenen faydayı sağladı. Kampanya enflasyona güçlü bir darbe vurdu. 4 Sebze fiyatlarıyla ilgili gelecek hafta bazı gelişmeler olacak. Belediyelerimiz hızlı bir kurulumla uygun fiyatla tanzim satış yerleri imkânı sağlayacak. 4 20 milyar dolar civarında kredi yapılandırması yapıldı. Bankacılık sektörünün bilançoları gayet iyi. Müdaha le gerektirecek bir durum söz konusu değil. Bankalarımız hızlı gideyim sonra sert frene basayım diyemez. Ekonomi oyuncak değil. 4 Geniş kapsamlı vergi reformu konusunda çalışıyoruz. 4 Hazine borçlanmasıyla ilgili Hazine’de bir kültür var. Herkesin de bir yoğurt yiyiş biçim var. Biz piyasa ile kavga etmeyeceğiz dedik ama bu anahtarları da vermek değil. Uyanık oyunculara karşı da dükkânı teslim etmemek. l Ekonomi Servisi Berat Albayrak ‘Ulusal çıkar’ diye başlayıp... II “Ulusal çıkar” diye başlayınca yanlış bir yere gitme tehlikesi var. Ancak doğru bir yere gitmek de mümkün, hatta gerekli. Çünkü, dünya yeni bir döneme girerken ulus devletin önemi artıyor! Her şey dağılıyor Davos risk raporuna, The Economist’in “Slowbalization” (Küresel yavaşlama) başlıklı kapağına bakmak yeter: ABD hegemonyasına dayanan, Batı merkezli dünya düzeni, 30 yıldır kapitalizmin yapısal krizini yöneten neoliberal küreselleşme dağılıyor. Çevre kirlenmesi, iklim krizi, gezegenin ekolojik dengelerinin, türlerin yok olma süreci giderek hızlanıyor. Dağılmanın toplumsal sonuçları, Trump, Brexit, sağ/faşist popülizm, yeniden başlayan nükleer silahlanma, teknolojik egemenlik yarışı, devleti yöneten politikacıların yetersizliklerinin yol açtığı meşruiyet ve egemenlik krizleri her gün çeşitleniyor. Ülkelerin vatandaşları, gözlerini devletlerine çeviriyor, kendilerini bu dağılmanın etkilerinden korumak için bir şeyler yapmasını bekliyorlar. Bu da bizi bir korunma, güvenlik aracı olarak ulus devlete getiriyor. “Devlet”i düşünürken iki farklı seçenek (Badiou) var. Biri devleti, toplumun üzerinde bir yapı olarak giderek sönümleneceğini varsayar: Kısaca komünist hipotez. Öbürü de kapitalist devleti veri alarak, parlamenter demokrasi ve çeşitli diktatörlük biçimleriyle ilgilenir. Açık ki, ulus devlet konusu ikinci seçeneğin kapsamına giriyor. Egemenlik ve meşruiyet İkinci seçenek kapsamında, vatandaşlarını, bu dağılma içinde en iyi biçimde koruyabilecek bir ulus devleti (buna Platon’a atıfla “iyi devlet” diyelim) düşünmeye çalışmamız gerekiyor. Öncelikle bu devlet, egemen ve meşru bir devlet olmak zorundadır. Bu zorunluluğu veri alarak, düşünme sürecini Badiou’nun dikkat çektiği gibi birbiriyle bağlantılı üç alan üzerinden sürdürebiliriz: Ekonomi, ulusal sorun ve demokrasi. Ekonomi: Ulus devlet kaynakların dağılımından ve kapitalist ekonomi (krizlerini) sınırları içinde yaşayan tüm vatandaşlarının genel çıkarlarını, refahını, koruyacak biçimde yönetmekten sorumludur. Bu sorumluluğu yerine getirebildiği oranda “iyi devlet” olmaya yaklaşacaktır. Ulusal sorun: Ulus devlet, sınırları içindeki tüm vatandaşların güvenliğinden iki alanda sorumludur. Birincisi, vatandaşlarını dünya sistemi içinde, emperyalist müdahalelerden, savaşlardan korumayı başarmalıdır. İkincisi, sınırları içindeki tüm vatandaşlarının toplumsal barışını, can ve mal güvenliğini, en temel ifade, toplanma, gösteri yapma, haklarını ve özgürlüklerini, siyasi tercihlerini belirtme ve savunma haklarını, seçimlerin adaletli ve güvenli olması da dahil, korumayı başarmalıdır. Demokrasi: Parlamenter demokrasi kapitalist devletin en arzu edilen, en az ekonomik kaynak tüketen, toplumun barış içinde yaşamasına en uygun biçimidir. Bu kapitalist demokrasinin işleyebilmesi için, bir taraftan güçler ayrılığı, yargının ve medyanın bağımsızlığı ilkesi kıskançlıkla korunmalıdır. Yasalar, çeşitli grupların tercihlerine, inançlarına göre değişebilen dini ilkelere göre değil, bizzat vatandaşlarının (din, cins, etnik kimlik farkı gözetmeden, bunlardan birine ayrıcalık tanımadan) bu dünyadaki gereksinimlerini düzenlemeye yönelik olmalı, ortak ve özgür iradesine dayanmalıdır: Laiklik ilkesi esastır. Tüm vatandaşlar, yönetici sınıfın üyeleri de olmak üzere bu yasalar karşısında eşit haklara ve konuma sahip olmalıdır. Ulusun birliğini, farklı kimliklerin (dini ve etnik, cinsel) taleplerini, bastırarak değil, bunların taleplerini karşılayarak vatandaşlık zemininde sağlamak “iyi devletin” sorumluluğudur. Bir ulus devletin egemenliği ve meşruiyeti bu zeminde şekillenir. Ulusal çıkardan söz ediyorsak, ulus devletin “iyi devlet” olma koşullarını yerine getirdiğini, egemen ve meşru bir devlet olduğunu da varsayıyoruz demektir. Çünkü, “iyi devlet” kriterlerine uymayan bir devlet günümüzün hızla gelişen dağılma koşullarında vatandaşlarını, dolayısıyla, egemenliğini ve meşruiyetini koruyamaz. Ulusal çıkar bu devletin yöneticilerinin desteklenmesini değil acilen değiştirilmesini, devletin “iyi devlet” ölçütlerine göre yeniden düzenlenmesini gerektirir! Rusya’dan şartlı vize Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalanan kararnameye göre, Kasım 2015’te vize rejimi uygulanan bazı Türk vatandaşlarına yönelik kısıtlamalar kaldırıldı. İmzalanan kararnameyle, uluslararası kara taşımacılığı yapan sürücüler, hizmet pasaport sahipleri, Rusya’ya kısa süreli iş gezileri için gelen iş insanlarına ve Türkiye’nin Rusya’daki diplomatik temsilciliklerinde çalışanlara yönelik vize uygulamasına son verildi. Kararnamenin, Türkiye’nin de mütekabiliyet gereği Rus vatandaşlarına yönelik benzer önlemleri alması kaidesiyle imzalandığı kaydedildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle