17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 7 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE TASARIM: FUNDA YAŞAR ER HABER Ayrıntılar Kimlerrrr kimlerle beraberrrrr! Tunç Soyer’e babası üzerinden saldırı ustalıkla sürdürülen tarihi terse çevirme/kendine göre tarih uydurma sürecinin ileri aşamasıdır. AKP’nin oluşması için ABD eliyle kurgulanan “12 Eylül faşist darbesi” bu ülkenin bedel ödeyen devrimcilerine, işçi sınıfına yapılmıştır. Sermaye (TÜSİAD), İslamcılar, tüm sağcılar (Ülkücüler ve türevi siyasal akımlar), NATO ordusu kol kola girerek ayağa kalkmış, iktidarı almak üzere olan sosyalistleri darbe ile devirmiştir. Mesele budur. Bu yolla neoliberal tezler öne çıkarılmış, Özal direksiyona oturtulmuştur. Sonuçta RTE yaratılmıştır. AKP düzen siyasetine muhalefet eder gibi görünerek iktidar oldu. Sürekli düşman yaratarak, tuhaf öyküler uydurarak tabanını uyuttu. Şimdi önünde hiçbir engel yok. Artık Türkiye siyasetine sağcı dil egemen. Dinci, milliyetçi, piyasacı oldu tüm düzen partileri. Artık devlet AKP’dir. Hal böyle olunca atılan her adımdan ve sonuçtan tam sorumlu AKP’dir. Daha doğrusu böyle bir parti olmadığı için RTE! Bugün yine güçlü düşmana, kahramanlık öykülerine gereksinim duyuyor AKP. Üstelik başkanlığı içinde hızla eriyen ülkücülere sus payı vermek zorunda RTE. Bu sadece para, ihale, bürokraside görev uydurarak sağlanamaz. Bir de öykü lazım ki, evlatlar kolay emir alabilsin! Nedir 12 Eylül gerçeği peki? Ülkücüler devlet görevi sayarak devrimcilerin katledilmesinde en önde görev almışlardır 12 Eylül’e giden süreçte. Darbe sonrası içeri alınanların dediği gibi: “Görüşleri iktidarda kendileri mahpusta” olunca, nasıl bir tezgâhın içine düştüklerini kavradılar. Yani sınırlı sayıda yargılanan, ceza alan ülkücü, ortakları tarafından ihanete uğramıştır. Mesele budur. Bugün üstü örtülmeye, terse çevrilmeye çalışılan tarih budur. Soyer’e tavsiyem asla savunmaya geçmemesidir. “12 Eylül’de herkes bedel ödedi” yalanına zemin yaratacak söylemlerden kaçınması gerekir. Baba Soyer suçluysa bile, bu oğula geçmez zaten. Bence ülkenin aydınlanmacılarına seslenmesi yeter. Tıpış tıpış sorunu Adına başkanlık denen “Türk Tipi Saray Rejimi” 12 Eylül mirasıdır. Özal, “Bu ülkeye iki buçuk parti, iki buçuk gazete yeter” demişti. RTE’ye kısmet oldu! Cumhur ve Millet İttifakı denen sağcı oluşumlar bunun sonucudur. Bu seçim, eğer hâlâ ortada bir seçim varsa, aydınlanmacı, Cumhuriyetçi, devrimciler için büyük sınav. Örneğin Denizli’de yaşıyorsunuz ve kendinizi bildiğinizden beri mührü altı oka basıyorsunuz. Pusulayı alacaksınız elinize, ne göreceksiniz: Altı ok yok! Üstelik yüzde kırk oy almışsınız son seçimde. CHP’nin muhtemel genel başkan adayı Özgür Özel’in ili Manisa’da da durum farklı değil. Sormazlar mı, kendi iline altı oku sokamayan biri ülkeyi nasıl yönetecek? Karadeniz’in en önemli kentlerinden Samsun da altı oktan yoksun artık! İşçi kenti Kocaeli’de de durum aynı. Ankara örneği de çok farklı değil aslında. Mansur Yavaş ülkücü! Eğer kazanırsa, mesela ilk icraat olarak “Nihal Atsız Kültür Günleri” yapsa, ağzından Nâzım Hikmet’i düşürmeyen CHP yöneticileri ne söyleyecek halka? Böylesi ortamda Ovacık belediye başkanı Maçoğlu’nu Tunceli’de aday gösteren TKP, tüm ülkede pusulada yer alacak. 12 Eylül’den beslenenler 12 Eylül sosyalistlerin belini kırmakla kalmadı, partiler kanunu yoluyla her yapıda “reis” yaratılmasının önünü açtı. Yüzde on barajıyla temsil adaletini ortadan kaldırdı. Yandan dolanarak Meclis’e girmeye çalışan Kürt siyasal hareketi, artık tamamen düzen dışına itildi. Tek adam anlayışı tüm siyasi hareketlere egemen artık! Üç ahbap çavuş ilişkisi, popülizm her yana egemen. Ne partinin yetkili kurulunda olmak, ne vekil olmak anlamlı değil. Bu da sağcı anlayıştır ve darbe hukukundan kalmadır. Diyeceğim; 1 Nisan günü bir dönemin sonu olmayacak, yeni dönem başlangıcı demek daha doğru olur. Bunca borca batmış, zindanları dolu, çocukları inatla cahilleştirilen bir ülke geleceksizdir. Eğer düzene kökten itirazınız olmazsa, varlığına, yürümesine katkı yapıyorsunuz demektir. Ki bu da sizin sonunuz olur. Aydınların, düşünürlerin bu bataklıktan nasıl çıkılacağına yönelik düşünmesi gerekir. Kimse muhalif görünümle toplumun gazını almamalı, hakikati gölgelememeli! Bu ülkenin güçlü aydınlanma, işçi sınıf mücadelesi deneyimi var. Gelecek oradadır, düzen içinden çözüm aramak vakit kaybıdır, hatta kötü niyettir! AKP adayı Zeybekci’den İstanbul’da beton eleştirisi AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Nihat Zeybekci, İzmir’in İstanbul’a benzemesine izin vermeyeceklerini söyledi. Zeybekci, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Betonlaşma açısından İzmir’in giderek İstanbul’a benzediğine ilişkin bir soru üzerine, “Bir santimetrekare yapı yoğunluk artışına dahi izin vermeyeceğiz” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet CHP Beyoğlu Belediyesi başkan adayı Alper Taş, ilçedeki hedeflerini anlattı: Beyoğlu’nda hikâyeyiAyrıntılar Ayrıntılar birlikte YAZACAĞIZ ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi ve CHP Beyoğlu Belediyesi başkan adayı Alper Taş, seçilmesi halin de ilçeyi her kesimden yurttaşın ka tıldığı ve 45 mahallede oluşturulacak “mahalle meclisleri” ile yönetecekleri ni söyledi. Taş, yöneticilik anlayışları nın ise yerel yönetimlerin demokratikleşmesi, ekolo jik hassasiyet ve kamucu luk üzerine olacağını belir terek “Kadınlara, gençlere, ali açar çocuklara, engellilere ve emeklilere pozitif ayrımcı lık yapacağız. Beyoğlu halkının çıkar larını esas alarak, herhangi bir züm reye ya da sermaye grubuna peşkeş çekmeyeceğiz” dedi. Sandığa gitmeye cek seçmenlere de seslenen Alper Taş, “Gelin bu ilçeye, bu kente ve bu ülke ye dair güzel bir hikâyeyi birlikte ya zalım. Tıpkı halayda ve horonda yan yana omuz omuza olduğu gibi. Tüm yurttaşları bu yürüyüşe davet ediyo rum” diye konuştu. n Adaylık sürecini ve Kemal Kı lıçdaroğlu ile görüşmenizi anlata bilir misiniz? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun teklifi sonrası yap tığımız görüşmenin ardından adaylı ğı kabul ettim. Benim adaylığım sosya listlerle sosyal demokratların Beyoğ lu özelinde bir işbirliği. Kemal Bey’in teklifinin şahsımdan ziyade ÖDP kim liğine ve sosyalistlere yönelik olma sı önemliydi. Kemal Bey’in, kendi fi kirlerimizi ortaya koyabileceğimizi söylemesi adaylaşmamızı sağladı. Bi zi heyecanlandıran en önemli unsur da Beyoğlu’na dair yapabileceklerimi zin öyküsü. n Nasıl bir yönetim anlayışı ile yöneteceksiniz peki? Bizim yerel yönetim demokrasi an layışımıza uygun çerçevemiz var. En önemli nokta yerel yönetimlerin de mokratikleşmesini sağlamak. Ülke de demokrasi krizde. Biz doğrudan de mokrasiyi Beyoğlu’nda hayata geçir mek istiyoruz. Beyoğlu’nu Tünel’de bulunan Beyoğlu Belediyesi binası nın içerdisinde değil, doğrudan bi ze oy versin ya da vermesin bütün yurttaşlarımızın sürecin içinde olaca ğı ve 45 mahallede kuracağımız ma halle meclisleri ile birlikte yönetece ğiz. Biz orada kendimizi yürütme orga nı olarak düşünüyoruz. Beyoğlu’na iliş kin kararlar bu meclislerden alınacak. Beyoğlu’na şunu yapıyoruz demeyece ğiz. O bölgede yaşayan yurttaşlarımız KURTULUŞ ARI meclisler üzerinden bize ‘şunu yapın’, ‘şunu istiyoruz’ diyecekler. Bizde onların istekleri doğrultusunda çalışacağız. Ayrıca Beyoğlu’na dair planlamayı da bu meclislerdeki yurttaşlarla birlikte yapacağız. Demokratik bir planlama olacak. Kısaca ‘söz, yetki ve kararı’ halka vereceğiz. Bunun yanında denetim de yine bu mahalle meclisleri üzerinden olacak. Bizim yanlışımızı buralar denetleyecek. Katılımcı bütçe uygulamasını amaçlıyoruz. Seçilir seçilmez belediyenin tablosunu mahalle meclisleri ile paylaşacağız ve neyi devir aldığımızı anlatacağız. Bütçeden hareketle bu bütçenin nereye yönelik olarak kulanılması değerlendirmesini bizzat meclislerle berabere kararlaştıracağız. Burada da önceliğimiz yoksullar, ezilenler, emekçi semtleri, kent hizmetlerinden faydalanamayanlar öncelikli olacak. Kadınlara, gençlere, çocuklara, engellilere ve emeklilere pozitif ayrımcılık yapacağız. Ayrıca kamucu yerel yönetim anlayışını esas alarak yurttaşların çıkarını gözeteceğiz. Herhangi bir zümre ya da özel sermaye grubuna değil, Beyoğlu insanını ilçenin sahibi ‘İlçeyi 3 bölümde ele alacağız’ Beyoğlu’nu 3 ana hat üzerine kuracağız. CHP adayı olarak partimin (CHP’yi kast ediyor) ve sosyalistlerin ne yapacağını ortaya koyan bir çalışma olacak. Bunlardan ilki Pera hattı olacak. Tarihi hat, kentin hayatını ve renklerini yansıtan bir yerdi. Şimdi orada yaşam sevincinin kalmadığını görüyoruz. Bu bölgeyi tiyatro, sanat, kültür, eğlence ve sevinç merkezi haline getirmek istiyoruz. Ayrıca emek ve demokrasi mücadelesinin de tarihsel süreçte önemli bir merkezi. Beyoğlu’nu demokrasi merkezine de getirmek istiyoruz. Hak arayanların kendini ifade etme merkeziydi. Yine o haline getirmeyi amaçlıyoruz. İkinci hat ise HaliçBoğaz hattı. Galataport ve Haliçport projeleri var. Meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin açtıkları davalar var. Bu süreçlerin takipçisi olacağız. Buralarda kamu çıkarını gözeteceğiz. Üçüncü hat ise kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirildiği Okmeydanı, Örnektepe, Keçici Piri Mahallesi ve Hacıhüsrev’in içinde bulunduğu bölge. Yıllardır verilen tapu sözleri tutulmadı. Burada ciddi bir toplumsal mücadele var. Buralarda yaşayan insanların lehine, kamu çıkarını da gözeterek yerinde dönüşümü esas alacağız. olarak göreceğiz. Özetle bizim yönetim anlayışımız yerel yönetimlerin demokratikleşmesi, ekolojik hassasiyet ve kamuculuk üzerine olacak. n Bölgede ciddi bir muhafazakâr seçmen kitlesi var. Bunlara nasıl gideceksiniz? Biz bu çalışmaları ahlaki bir mücadele olarak görüyoruz. Siyasi iktidar toplumsal ve siyasi ahlak konusunda çöküntü yarattı. Yalan söylemeyeceğiz. Halka yapamayacağımız sözü vermeyeceğiz. Halka yalan söylemenin suç olduğunun farkındayız. Onlardan oy alalım diye kandırabilecek yaklaşımlardan ve siyasetten uzak duracağız. Muhafazakâr kitleler de bizi özümüz ve sözümüzle bilecek ve tanıyacak. Onlarda bu yönetim sürecinin birer parçası olacak. Çünkü bizim siyaset anlayışına itirazımız var. Halktan oy alalım diye kimsenin dinine, inancına, kimliğine, cinsiyetine karışan bir yapıda değil, onları insanlığın ve ülkenin ortak zenginliği olarak göreceğiz. Onların kimlikleri yerine; sömürülüyor mu, eziliyor mu, emeğinin karşılığını alabiliyor mu ve yaşam koşulla rı ne derece zor onlara bakarak gündelik yaşamlarına dokunan çalışmalarla gideceğiz. Yerel yönetimleri aynı zamanda toplumsal dayanışma merkezleri olarakta düzenleyeceğiz. Ucuz gıda konusunda kooperatifleşmeyi teşvik edeceğiz. Belediyelerin yetkileri kapsamında hatta sınırlarında dışına çıkarak ücretsiz ulaşım, sağlık ve eğitim meselelerinde yoksul halk kesimlerinin yoksulluklarını giderecek çalışmalarla gideceğiz. n Küskün ve kızgın seçmenlere ne söylersiniz? Bizim seçimi kazanabilmemiz aslında küskün ve sandığa gitmeyenlerin sandığa gitmesiyle bağlantılı. Beraber geleceğin hikâyesini yazmak istiyoruz. Bizimle beraber buna ortak olsunlar. Güzel şeyler yaratıp güzel şeyler oluşturacağız. Onları da bizleri de güzelleştirecek bir hikâye olacak. Gelin bu ilçeye, bu kente ve bu ülkeye dair güzel bir hikâyeyi birlikte yazalım. Tıpkı halayda ve horonda yan yana, omuz omuza olduğu gibi. Tüm yurttaşları bu yürüyüşe davet ediyorum. l İSTANBUL Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Bademlidere’deki 800 dönümlük alanı aynı konsepte dönüştüreceklerini söyledi Ankara’ya yeni AOÇ geliyor Atatürk’ün modern tarım ve tarıma dayalı sanayide örnek olması amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında kendi parasıyla kurdurduğu Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) seneler içinde yağmalanmasının ardından Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen aynı büyüklükte ve aynı yaklaşımla Bademlidere’yi bu amaçla düzenleyeceklerini açıkladı. Taşdelen kesinleşen yargı kararının ardından Bademlidere’nin aşamalı olarak yapımının gerçekleştirileceğini kaydetti. Taşdelen düzenlediği basın toplantısında, geçen 5 yılda Çankaya’da yaptıklarını ve önümüzdeki dönemde planladıkları çalışmaları anlattı. Belediyesinin kamunun en büyük kreş işletmecisi olduğunu belirten Taşdelen, “Şu anda 1600 çocuğumuza kreşlerimizde bakıyoruz. Önümüzdeki dönemde de kreş yapımına devam edeceğiz ve bu özelliğimizi hiçbir zaman bırakmayacağız” diye konuştu. Sorunları dünya ölçeğinde bakarak çözmeye çalıştıklarını belirten Taşdelen, “5 yılda bir kuruş borç almadık, bir kuruş kredi kullanmadık. Buna rağmen 710 milyon TL borç ödedik. Zülfü Livaneli, Yılmaz Güney kültür merkezlerini açtık. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, Mülkiye Kültür Merkezi’nin inşa Alper Taşdelen atları sürüyor” dedi. Yeni AOÇ Taşdelen, yeni dönemde en önemli projelerinin Bademlidere Şehir Parkı olduğunu dile getirdi. Taşdelen, şöyle konuştu: “800 dönümlük bir alan. AOÇ’nin alanına eşdeğer bir büyüklükte. Davayı kazandık, artık belediyemizin tapulu malı oldu. Konsept olarak yepyeni bir Atatürk Orman Çiftliği kuracağız. Ayrıca ilçe sınırlarımız içinde bulunan Ankara’nın ilk stadyumu Cebeci’nin millet bahçesi olması için (Çevre ve Şehircilik Bakanı) Sayın Kurum ile görüştük. Olumlu yaklaştı. Her türlü katkıyı sağlayacağız ve ilçemiz bir yeşil alana daha kavuşmuş olacak. Ne yazık ki başkent Ankara’da Ulusal Kurtuluş Müzemiz yok. Bunu biz yapacağız. Müze interaktif olacak. Ankara’ya Anıtkabir’i görmek için gelen turistlerin bir uğrak yeri olsun istiyoruz. Dumlupınar çatışmaları canlandırılarak insanlara anlatılacak. Bu projemizi de yeni dönemde gerçekleştireceğiz ve büyük bir boşluğu dolduracak bu proje.” l ANKARA/Cumhuriyet Mabet Sokak’ın adı Dadyan olarak değişti Bakırköy Belediye Meclisi ilçede yaşayan yurttaşların isteği üzerine Mabet Sokak’ın adının Dadyan Sokak olarak değiştirilmesine oybirliğiyle karar verdi. Zeytinlik Mahallesi’nde Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi ile Özel Dadyan Ermeni İlkokuluOrtaokulu’nun bulunduğu Mabet Sokak’ın adı önceki gün asılan tabela ile Dadyan Sokak oldu. Sokak tabelasını değiştiren Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, “Bakırköylü yurttaşlarımızın talebiyle, Bakırköy Belediye Meclisi’nde oy birliği ile aldığımız karara göre Mabet Sokak’ın adını Dadyan Sokak olarak değiştiriyoruz. Bu karara oybirliği ile destek veren Cumhuriyet Halk Partili ve Adalet ve Kalkınma Partili tüm meclis üyelerimize teşekkür ediyorum. Artık herkes tarafından Dadyan Sokak olarak bilinen bu sokağın tabelasının sökülmemesini, İBB tarafından da bu şekliyle bırakılmasını umuyoruz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Bülent Kerimoğlu Baran’ın hayali gerçek oldu Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan doğuştan görme engelli Habat Baran’ın (19) maddi imkânsızlıklar nedeniyle hayalindeki okula kayıt yaptıramaması üzerine CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu yardım elini uza Kaftancıoğlu, Habat Baran’la birarada. tarak hayallerine kavuşmasını sağladı. Baran, Türkiye’de ilk 5 bin kişi nin arasına girdi ve hayalindeki okul olan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. İstanbul’da KYK yurdunda kalması halinde Baran’ın tek geliri olan engelli aylığının kesileceği söylendi. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle İstanbul’a gelip kazandığı üniversiteye kayıt yaptıramayan Baran, bir yılını Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde misafir öğrenci olarak tamamladı. Durumu öğrenen Kaftancıoğlu, Baran’ın tüm eğitim masraflarını karşılama sözü verdi, ayrıca yabancı dil öğrenmek isteyen başarılı gencin dil kursuna kaydını da yaptırdı. l İç Politika C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle