18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1123 ARALIK 2019 PAZARTESİ Yurttaş krizle eve kapandıGıda dışında büyüme yok. Reel büyüme olmadan geçirilen bir yıldı diyebiliriz indirimleri bekliyorTÖ“bviAeaznkprMd.laieDPmrmiFımuşeaBkklraeç”ışrudoik:a,laBdpynuureıo.msAmKeelnüopkseçÖyynüoeniknnmdalehealrıirşakıvzâeayrledişsıli.er ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, kriz döneminde yurttaşın alışveriş alışkanlıklarının değiştiğini belirterek “Herkes olabildiğince tasarruf edeyim düşüncesinde. Evde daha fazla vakit geçiriyor, dışarıda yemeğe daha az çıkıyor. Eskisi gibi 15 günlük alışverişler yapılmıyor. Promosyon olmadan tüketici teveccüh göstermeme noktasına geldi” dedi. Reel büyüme yok Modern perakendenin 350 milyar TL’lik büyüklüğü ve 950 bin civarında kişiyi istihdam ettiğini anlatan Özpamukçu, bu yılın üçüncü çeyreğinde sadece gıda tarafında büyüme olduğunu ama sektör genelinde reel büyümenin olmadığını vurguladı. Kârlılık düşük olduğu için yeni yatırımın da olmadığını anlatan Özpamukçu, tekrar gündeme gelen Perakende Yasası ile ilgili de “Yeni kanun çıkarmışız, daha bunu yeni uygulamaya sokmuşuz, niye böyle bir ihtiyaç var anlamış değilim” dedi. Sürekli değişen vergiler nedeniyle yabancı firmaların da Vergiler yabancı yatırımcıyı kaçırttı n Son yıllarda Türk markaları yurtdışında büyümeye ağırlık verdi, burada büyüme alanı kalmadı mı? Yurtdışında 5 bin mağaza var. İki türlü bakmak lazım işe, burada markalaşamayanların yurtdışına açılma şansı zaten yok. İkincisi Türkiye’ye gelen markalar da buradan ciddi ihracat yapıyorlar. O yüzden vergiler, şunlar bunlar konurken yabancı markalar da göz önünde bulundurulmalı. O yüzden öngörülebilir serbest ekonomi, bu gelişimin temel anahtarı. n Müdahale mi var yani serbest ekonomiye? Öngörülemezlikler var. Ama vergilerden dolayı Türkiye’den giden bir sürü firma oldu. Gümrük vergilerinden özellikle bahçe mobilyalarından hırdavatta önemli gümrük vergileri geldi, bunlar da yabancıların burada satış yapmasını imkânsız hale getirdi. Özellikle bu tür ürünleri satan müesseselerde azalma oldu. Türkiye’de marka azalması var. Bunu reddedemeyiz o yüzden gerçekten kararları iyi bir istişare ile iyi bir araştırmayla, analizle ve öngörülebilirliği çok ön plana alarak vermek lazım. Türkiye’den gittiğine işaret eden Alp Önder Özpamukçu ile perakende sektörünün so uTazakmsitalleı r runlarını konuştuk. n Perakendeciler açısından 2019 nasıl geçti, bir değer Özpamukçu: Taksit süreleri maalesef kısaldı. lendirme yapar mısınız? Ekim ayındaki ye 2019 üçüncü çeyrek sonu ni yönetmelikle itibarıyla yüzde 5’lik bir ciro beraber faizler, büyümesi var. Yüzde 6 reel gıda büyümesi varken yüzde 2 gıda dışı büyüme var. Gıdada yüzde 7’lik metrekare artışı varken, gıda dışında metrekare artışı yok. Yani büyümenin yeni mağaza açılışlarıyla gel bankalar için sınırlanınca bankalar da taksit sayılarını düşürdüler. Bankaların taksit sayıları ile ilgili tekrar yaklaşım göstermelerini diğini görüyoruz. O bakımdan bekliyoruz. reel büyüme olmadan geçiri len bir yıldı diyebiliriz perakende için. Enflasyondan arındırıldığında açıkçası mağaza yatırımlarıyla gelen bir büyüme görüyoruz. Ama özellikle TAMPF Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. Temel ihtiyaçlar alınıyor gıda dışı tarafta ciddi miktar sal azalmalar var. n Kriz dönemlerinde va yaklaşımı değişiyor. Artık kârlılıkla çalışıyor pera Ama bu dönemde yüzde 4 tandaşların davranış de daha sık ve evin temel ihti kende. 1, 2, 3, 4’er puanlık istihdam artışı olmuş. Çalışan ğişikliklerinde ne tür şey yaçlarına yönelik alışveriş kârlılıklar görüyoruz. Bun ların çoğu kadın ve gençler. ler gözlemlediniz? ler yapılıyor. lar en az 3, 4 puan daha Özellikle genç istihdamdaki Dışarıda yemek işleri n Promosyon ya da indi artacak ki yatırıma yönel anormal sorunlarımızı düşün azaltılıyor, evde yemek ter rim mi bekleniyor yani? sin. Sektörün beklentileri düğümüzde ne kadar kritik ol cih ediliyor. Olabildiğin Bu senenin hikâyesi “in de var devletten. Özellikle duğunu dikkate almak ce herkes tasarruf ede lazım. Perakende sektörü ülke istihdamının yüzde 14’ünü ifa YÜZDE 10 BÜYÜME yim düşüncesinde. Bu da daha fazla evde vakit geçirme ile il dirimleri, promosyonları beklemek” oldu. Biz gıda dahil her alanda promosyonlarla sistemin taşındığını gördük. Çünkü promos asgari ücret teşviğinin devam etmesi lazım. Part time çalışma geliştirilmeli. Esnek çalışmayı ülkemize kazandırmalıyız. Eğitim de ediyor. Bizim modern perakende 350 milyar TL’lik bir pazarı ifade ediyor. Toplam perakendede 2.5 n 2020 için neler gili bir nok bekliyorsunuz? taya geliyor. 2019 son çeyrekte biraz daha Onun dışın iyi rakamlar gelip büyümeyi biraz artıracağını düşünüyorum. 2020’de enflasyon hedefi tutarsa bizim sektörde en az yüzde 10’luk bir reel büyüme görürüz. Bu büyüme oranı istihdamı direkt toparlamak demek. Cironun büyümesi demek sanayinin, da küçük, ufak tefek alışverişler, promosyonlu alış tarımın ürünlerinin satılması ve o verişler yon olmadan tüketici teveccüh göstermeme noktasına geldi. Promosyonlara çok duyarlı hale geldi. Promosyonlu satış perakendecilerin satışlarını da artırdı ama bu durum kârlılıkları düşürdü. Zaten son yıllarda kârlar düşüyor. Bu da bir başka tehlikeyi gösteri sistemimizle, üretim ve satış sistemlerimizin biraz daha örtüşmesi gerekiyor. n Yakın zamandaki bir konuşmanızda “perakendeciler olarak çok yorulduk” demiştiniz, neler yordu sizi? Son 3 yılda tüketici güveninin azalmasıyla ciro milyon firmaların da rahatlaması demek. öne çıkı kişi çalışırken bunun yaklaşık 950 bini organize perakendeye ait. n En fazla n Konkordatolar da arttı, sürer mi? yor. FırTabii ki zorlu bir dönemden geçiyoruz. sata bakıyaAşdamyüskaaşirosceeytradnaeağnidmflıesazaeırimzdeodnioaalyuaelrelacbfaareainşdrıknsalütaıbdaoşrbiıliüpldyimdrnaeıraüpreahlyaaciaormnaçmrukkauyâvamdgneau.ı hAnamagaryimşorllyaeaydnotrau.repağFdimlunııirşysazsvoayaaernat daralma hangi bekliyorum. lar. Bir defa ya yor: kârlılık olmazsa yatırım da olmuyor. Özellikle lojistik depo tarafında ciddi eksikler var. Özellikle alışverişin pik yaptığı dönemlerde ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Yatırım için kâr şart n Kârlılık ne seviyede larda istenilen yükselmeler yok. Vergiler, maliyet artışları vesaire bunlar sistemi yoran şeyler. Halbuki dünyada perakendecilik anormal şekilde değişiyor. Otomasyon, otonom araçlar, lojistik tarafı, yapay zekâlar, bütün bunların hepsi yatırım gerekti alanlarda oldu? palım, 15 gün kul olursa tekrar yatırıma yö ren ve bizim de ülkemize Özellikle konut lanalım, sonra bir neleceksiniz? getirmemiz gereken yeni sektörünün daralmasıy daha alışverişe gidelim Şu anda çok düşük likler... la ev geliştirme tarafında da ralma var. Elektronik tarafında daralma görüyorduk. Kozmetik geçen yılki büyümele Kanunlar sık sık değişmemeli rinin altında ama yine de büyüme gösteriyor. Derinlik gıda perakendesinde dahi azaldı. İnsanlar sadece temel ihtiyaçlarını alıyor. n Yine gündemde olan bir Perakende Yasası var, ne düşünüyorsunuz? Bunu kendi aramızda da çok tartıştık, bakanlıklarla başka bir işe yaramaz. Kanunların bu kadar sık değiştirilebilecek bir şey olmaması lazım. Uzun vadeli planlar yapan müesseseler için oranda artmadığı bir dönemden geçiyoruz. Öyle olunca da sistem sıkışıyor. Biz plan yaparken yasa gibi konular ve çok çabuk değişen vergi 2020’den umutluyuz n Faiz oranları da düştü, gelecek dönemde yeni yatırımlar görebilir miyiz? Yatırım için bütün engeller kalktı diyemem ama faiz oranlarının düşmesi çok önemli bir şey. Faizlerin geçen seneden da konuştuk, böyle bir konunun şu anda gündemde olmasını da doğru bulmuyoruz. Çünkü daha 2015’te perakende ile ilgili kanun çıktı. Daha yönetmelikleri bile geçen yıl bitti. Tekrar bu konuları tartışmaya açmak Türkiye’de zaten öngörülebi bunlar doğru tartışmalar değil. Niye böyle bir ihtiyaç var onu da anlamış değilim. n Bu dönemde plan ya da bütçeleme yaparken en çok hangi alanlarda zorlanıyorsunuz? Maliyetler çok arttı, son 3 yılda enerji, personel ve gü ler olmamalı. Tabii ki kurdaki oynaklık ve faizler önemli bir öngörülemezlik yaratıyor. Bunlar maliyetleri artırdığı için orta, uzun vadeli plan yapmayı zorlaştırıyor. Bir de üzerine kanun, düzenleme, tebliğ, vergi gibi konularda sürekli bu seneki seviyeye gelmesi lirlikle ilgili yatırım yapmak venlikle ilgili kaygıların ge değişiklik olursa katmerleşi önemli. 2019 dördüncü çeyrek isteyenlerin kafasında soru tirdiği maliyetler yükseldi. yor meseleler. O yüzden bazı neticeleri daha iyi, 2020’den işareti olan bir ortamda bu Maliyetlerin bu kadar arttığı şeyleri daha fazla istişare et daha umutluyuz. soru işaretlerini artırmaktan bir zamanda satışların aynı mek gerekiyor. Selzede çiftçi icralık oldu İngiltere dersleriI İngiltere seçimlerinin sonuçlarından çıkarılacak önemli dersler olabilir. Bunun için, seçim sonuçlarını kapitalizmin ve işçi sınıfının tarihinde yeni bir durumun semptomu olarak da değerlendirmek gerekiyor… N’oldu şimdi? İngiltere’de, İşçi Partisi 2017 genel seçimlerine giderken Corbyn yönetiminde büyük bir atılım yaptı, üye sayısını yüzde 100 artırarak 600 bine çıkardı. Çoğu gençlerden oluşan bu “yeni parti” seçimlerde, 30 yeni milletvekili kazandı, oylarını da yüzde 30’dan yüzde 40’a yükseltti. Bu sonuçlar, seçimlerden önce mecliste çoğunluğa sahip olan Muhafazakâr Parti’yi, seçimlerden sonra ancak bir azınlık hükümeti kurabilecek konuma düşürdü. O zaman Corbyn, “otantik, samimi, dürüst adam”, “siyasette yeni bir rüzgâr” olarak algılanıyordu. İşçi Partisi belirgin bir canlanma yaşıyordu. Peki, ne oldu da İşçi Partisi, 12 Aralık 2019 seçimlerinde hezimete uğradı, derin bir kriz içine girdi? Şimdi, Muhafazakâr Parti’ye, her istediği yasayı meclisten geçirme gücü veren sürpriz seçim sonuçları yoğun biçimde tartışılıyor. İşçi Partisi ve liderliği sert eleştirilere hedef oluyor. Bu eleştiriler partinin sağ, liberal kanadında, parti içinde azınlık olmalarının da acısıyla, partinin sol kesimini özellikle Corbyn’i hedef alan, hakaretlerle dolu histeri krizlerine dönüşüyor. Tony Blair bile geçmişte yediği haltların unutulduğunu, bunlardan kazandığı milyonlarca dolarlık servetin gözlerden kaçtığını sanarak yeniden piyasaya çıkmaya çalışıyor. İşçi Partisi’ne akıl veriyor, verirken dili sürçüyor, “ilerici de olmayan (pardon ilerici diyecektim) muhafazakâr da olmayan rekabetçi merkeze dönmek gerekir”… Bu sırada İşçi Partisi bir kaos görüntüsü sergilemeye başlıyor. İşçi Partisi neyi yanlış yapmıştı? Ne yapsaydı seçimleri kazanabilirdi? Sorun liderlikte miydi? Yoksa Corbyn’e acımasızca ve çoğu kez ahlaksızca saldıran medyanın, partinin içindeki Blair kalıntısı liberallerin açıkça ihanete varan (“Corbyn’den başbakan olmaz”) söylemlerinin, partiyi terk ederek liberallere katılmalarının etkisi mi belirleyici olmuştu? Hata mı? Yoksa… İşçi Partisi’nin sağ kanadı, partinin çok sol bir programla yarıştığını, Brexit’e karşı kesin bir tavır almaktan kaçındığını, işçi sınıfından koptuğunu, aşırı solcu sekter entelijansiyanın elinde tutsak olduğunu iddia ediyor. Bu kesim, partinin şimdi yeni, tercihen kendilerinden bir liderle “merkeze” dönmesi gerektiğini savunuyor. Buna karşılık partinin yeni üyelerden oluşan sol kanadı hâlâ çoğunluğu oluşturuyor. Partinin sol kanadı, “bu kadar mükemmel, halkın gereksinimlerine cevap veren bir manifesto” açıkladıktan sonra seçimleri kaybetmiş olmayı anlamlandırmakta zorlanıyorlar. Haksız da değiller. Financial Times bile, muhafazakârların Thatcher’dan bu yana yeni bir fikir üretemediğini, Corbyn’in yeni fikirlerle tartışmayı kazandığını, ekonomi yönetimi anlayışını değiştirdiğini düşünüyor. Eğer gerçekten böyleyse Corbyn, adeta bir değişimin katalizörü, işi bittikten sonra “kaybolan aracı” olmuşa benziyor. Partinin sol kanadı, tartışmayı kazanıp da seçimleri kaybetmiş olmalarının faturasını, liberallere, medyanın düşmanca tavrına çıkarıyor, Brexit tartışmasının resmi daha da bulanıklaştırdığını düşünüyor. Bu kesimde, Corbyn’in, seçim kampanyaları boyunca medyada adeta bir şarlatan olarak sunulan Boris karşısında yeterince sert tutum almadığını, güçlü bir lider imajı sunamadığını düşünenler de var. Partinin sol kanadı, Corbyn istifa ettikten sonra, bugünkü çizgiyi değiştirmeden, bu çizgiye uygun bir liderle devam etmek istiyor. İşçi Partisi’nin dışındaki solun bir kesimi ise partiyi yeterince sola kayamamış olmakla suçlayarak “zaten orta yolculardan bir şey olmaz” gibi klasik bir eleştiri hattı izliyor. Tony Blair’in saçmalıkları bir yana, bu açıklamaların hemen hepsinde, az çok bir haklılık payı var. Ancak, gereken dersleri çıkarabilmek için ki, bu yalnızca bir olasılıktır ben bakış açısını biraz değiştirmek istiyorum: “Ya, verili durumun yapısal belirleyicilerinin altında, İP’nin bu seçimleri kazanması zaten olanaksız idiyse?” Bence üzerinde düşünmeye değer. Perşembe günü devam ediyorum. Urfalı üreticinin elektriği kesilecek Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerine dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik, Urfa’daki çiftçilerin enerjisini hatları toplanmak suretiyle kesecek. Şirketin yaptığı açıklamaya göre, Urfa’da 12 bin 600 tarımsal sulama abonesinin toplam 1 milyar 750 milyon TL elektrik borcu var. Şirket, borç yüzünden hizmetin sürdürülemez duruma geldiğini açıklasa da üreticiler, artan maliyetler sebebiyle şirketlerden daha zor durumda. l Ekonomi Servisi Buğday ekim alanları ithalat tehdidi altında Son 17 yılda 9 milyon hektardan 7 milyon hektara gerileyen buğday ekim alanları, şimdi de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğday ithalatı yetkisinin artırılmasıyla tehdit altında. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Süleyman Soylu, “TMO’ya sıfır gümrükle verilen 1 milyon ton buğday ithalatı yetkisinin 1.5 milyon tona çıkarılması buğday fiyatlarını etkilerse ekim alanlarının azalmasına yol açar. Son yıllarda buğday ekim alanlarında ciddi bir daralma söz konusu” dedi. l DHA Utku Çakırözer: Eskişehir’de sel mağduru çiftçilerin tarlaları ellerinden gitti. Haziran ayında Eskişehir’de yaşanan sel felaketinde mağdur olan, aylarca yardım alamayan, daha sonra çiftçi başına 24 bin 324 TL yardım vaadine rağmen 201 TL verilen çiftçilere bir darbe daha vuruldu. Borçlarını ödeyemedikleri için icralık olan çiftçiler, tarlalarını, evlerini, hayvanlarını satmak zorunda kaldı. Çiftçilerle bir araya gelen CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Ankara, bu çiftçilerin sesini hâlâ duymuyor” dedi. Çakırözer’in ziyaret etiği çift çiler ise geç ve eksik ge len yardımın ardından bankaya borçlarının kat landığını vurgulayarak “Gönderdikleri para bir çuval gübre parası bile et miyor. İki ineği olan birini sattı” dedi. Öte yandan, 100 lira lık elektriğin 47 lirasının, 100 liralık mazotun da 57 lirasının vergi olduğuna dikkat çeken Çakırö zer, çiftçinin tüket tiği elektrik ve ma zottan ÖTV ile KDV’nin kal dırılması Utku Çakırözer gerektiğini belirtti. l ESKİŞE HİR ACI KAYBIMIZ Derviş Meral’in eşi merhum Metin, merhume Ayşecan, Ali ve Nurcan’ın çok sevgili anneleri, Ebru, Özgün, Meral, Deniz ve Mehmet’in çok sevgili büyükanneleri, Malatya eşrafından anaların anası İkbal Meral Hanımefendi Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 23 Aralık Pazartesi günü Yedikule Hacıevhaddin Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Yedikule Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Ailesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle