28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 15 ARALIK 2019 PAZAR TASARIM: İLKNUR FİLİZ KÜLTÜR ANIL Hayal kurmayaYURDAKUL Su ve Umut konserinden önce piyanosuz Fazıl Say’ı tanımak Rashit topluluğu “Telaşa Mahal Yok” albümünün 20. yılını sahnede kutladı. Telaşa mahal var! 13 Aralık Cuma akşamüzeri saatlerinde Audioban firmasının ofi İyi sololarla döşenmiş hararetli ve gürültülü müzik kalabalık arasında ufak sinde toplandık. Konumuz hem Ras çapta bir pogoya sebebiyet verince hit topluluğunun 1999 yılında ka olan birkaç şarap kadehi ve bira bar set ve CD olarak basılan “Telaşa Mahal Yok!” albümünün yirminci yı MURAT BEŞER dağına oluyor. Tüm bunlar olup biterken Rashit üyeleri de kalabalığın ara lı münasebetiyle ilk kez basılan pla sına karışıyor; az sonra sahneye çıka ğını hem de doksanların müzikal ortamı cak gibi değil, dostlarının arasında sohbe nı konuşmak. “Telaşa Mahal Yok” resmi bir te gelmiş insanlar mütevazılığı içinde dav plak şirketi (Kod Müzik) tarafından bası ranıyorlar. Saatler gece yarısını gösterirken lan bandrollü yasal ilk Türk punk albümü. de “Altıdan Dokuza” ile faaliyete geçiyorlar. Topluluk üyelerinin de (solist Oğuz, davul Arada sigaraya çıkanlar da ilk notayla bir cu Gökhan, basçı Bülent, gitarcılar Tolga ve likte salona akın ediyor. İlk beş şarkı “Tela Atilla) hazır bulunduğu koyu ve keyif şa Mahal Yok” albümünden. li sohbetten sonra aynı akşam yapılacak konseri beklerken zamanı yu Erkin Koray’dan parça vamızda, Akmar Pasajı’nda değer “Şark Cephesi”, “Paran Yoksa Öl”, lendirdik. “Katilin Adı Yok” arka arkaya çalar Konserin yapılacağı The Wall, 14 ken “stagedive” yapmak isteyen punk Haziran 2019 tarihinde açılmış; Neşet kıyafetli irikıyım bir delikanlı yetkililer ta Ömer Sokak’ta, daha önce Taşra Kabare’nin rafından engellenince, protesto amacıyla bulunduğu yerde. Akmar Pasajı’nın hemen konseri terk etmeye yelteniyor. Ancak du sırasında, yanı başında; iki katlı, çiçeği bur rumun farkına varan topluluk üyeleri sıra nunda bir mekân. Girişinde bar, yaklaşık daki şarkıda onu sahneye davet ediyor ve 400 kapasiteli alt katında ise konser salonu “Çok mu Zor?”a vokal eşliği yaptırarak gön var. Burada ellerinden geldiğince iyi müzi lünü alıyorlar. ğe yer veriyorlar. Listedeki tek “kavır” Erkin Koray klasiği Merdivenlerin bitimindeki asansör kapı “Gaddar” olurken arkasından diğer albüm sının önüne minicik bir masa atmışlar; üze lerden şarkılar geliyor. “Teker Teker”de da rine Dead Generation Records sahibi Semih vula Onat geçiyor. Son şarkıda ise sahne kasetleri, plakları, fanzin ve rozetleri diz karnaval yerine, konser ise bir moda defi miş, satıyor. lesine dönüşüyor. Sahnede 50 kişi bir ağız İsviçre’den The Lovers dan “Dinozor”u söylüyor. İçeride sadece albümün çıktığı günleri Saat ona doğru ilk topluluk Aynasız bir genç olarak yaşamış insanlar yok; daha lar, eşyanın tabiatı gereği az insana çalı sonraki kuşaktan meraklılar da orada. Ara yor, çünkü içeriye girecekler henüz kıvama dan bir kuşağın gelip geçmesine rağmen gelmemiş. On buçukta sahneye çıkan İs Rashit’in o günlerde yazdığı şarkılar halen viçreli çılgın üçlü The Lovers çok güzel bir güncelliğini koruyor. Sorunlar pek değiş sound’a sahip. Enerji pompalayan müzik memiş, çözümler ise kapımızdan bile geç leriyle içeridekilere gaz veriyor ve Türkçe memiş. Demek ki neymiş: Telaşa Mahal “Bu akşam Rashit için buradayız” diyorlar. Var’mış!!! muratbeser@muratbeser.com bile zamanı yok! Fazıl Say 21 Aralık Cumartesi akşamı Volkswagen Arena’da “Su ve Umut” temalı konseriyle İstanbullularla buluşuyor. Şef Murat Cem Orhan yönetimindeki Fazıl Say Festival Orkestrası’nın KONUK eşlik edeceği konserYAZAR de Fazıl Say, “Su” pi yano konçertosunu ve “Umut” senfonisini seslendirecek. Konser öncesi sanatına hepimizin hayran olduŞERMIN ğu Fazıl’ın sıradan TOPÇU bir insan olarak nasıl ve neler yaşadığını, niye yorgun, niye küskün, ama neden hâlâ inatla böyle bir insan olmaya devam ettiğini, özel kaynaklarından da ulaştığı bilgilerle Şermin Topçu yazdı. PORTRE Fazıl Say, dostları tarafından hediye edilen oyuncak goril ile birlikte Piyanosuyla sevişen adam Fazıl’ı anlatmaya başlarken 90’larda Güneri Civaoğlu’nun bir TV röportajında “Fazıl sen piyanoyu çalmıyorsun, adeta piyanonla sevişiyorsun” yorumu üzerine kocaman gülüşüyle “Evet sevişirim!” demesi geldi aklıma. Piyanosuyla sevişen adam, özelinde nasıl bir insandı, nasıl bir Fazıl? Piyanosundan başkasına, hayatla sevişmeye sıra gelmiyor muydu? Geldiğinde ne yapıyordu? Sanatçı, başka tür bir insandır. Dışarıdan dünya tatlısı görünür ama içinde kopan fırtınalardan çevresine dünyayı dar eder. Fazıl da böyle miydi? Fazıl’ın yakınlarıyla arası nasıldı? Ne yer, ne içer, ne giyerdi? Sağlığına dikkat eder miydi? Hepimizinkinden farklı bir dünyadan, bahşedilmiş yetenekle donatılmış birisi olunca hakkında olumsuz bir şey düşünmek zaten imkânsız. Herkesin sanatını takdir etmesinin yanı sıra, ailemizin çocuğu gibi görüp sevdiği “insan” Fazıl’ı soruşturmak, yakınlarını konuşturmak kolay olmadı. sının altında. Bazen yattığı yerden komşusunun çaldığı piyanoyu dinliyor, bazen de Çiğdem Erken yatağından Fazıl’ın piyanosunu dinliyor. Komşuluk şansı bu olmalı; yattığın yerden Fazıl Say’ı dinliyorsun. Fazıl’ın kalbi her dem dostları için çarpar. Onlara iyilik yapabilmek için elinden geleni hiç esirgemez. O yüzden dostları (ki en çok yanında gördüklerimiz Selçuk Yöntem, Hasan Simin Arat, Yekta Kopan) “kocaman gülüşlü adam” der kendisine. Zaten gülmeyi de çok sever; “aniden ve sebepsiz gelen gülme krizlerine şaşılmasından yorgun”. Instagram’da bulduğu piyano çalan goril videosuna taktığını, aralıksız defalarca izlediğini eşi Ece Dağıstan Say paylaşmıştı. O videoyu defalarca izleyip kahkaha atan çocuk hali o kadar sevimliydi ki, dostları ona yaklaşan 50. yaş doğum günü için bir oyuncak goril hediye ettiler! Her şeyin hem güzelini hem de kalitelisini ister. İştahlıdır, sushi, kebap, haydari, kuru fasulye sever ama iyisini, kalitelisini, kö Misafir sever Nişantaşı To pağacı’nda ki, iki daire nin birleş tirilmesin den oluşsa da, müteva zı apartman katı, önü kü çük bir bah çe olan evi do lar taşar, konserlerinden sonra mi Amsterdam’da safir ağırlamaya bayı lır. Özellikle Fenerbahçe’nin maç günlerinde sofralar hazırlar, dostlarıyla bağıra çağıra maç seyre derler. Takımı yenildiğinde, her er kek gibi çocuklaşıp küsen, yüzü dü şen Fazıl, “Öff yaa” diye isyan eder. Ama ne Fenerbahçe’sinden ne Manc hester United’dan hiç vazgeçmez. Dostlarının şeker adamı Fazıl, özel ortamlarda ince esprileriyle de kı rar geçirir. Ama etrafında o espri leri kavrayacak zekâda insanlar ol masına da özen gösterir. Ne ki o or tamda bile evinin en muhteşem par çası Steinway piyanosunu gösterip de “Hadi bize piyano çal” denildiğin de durum değişir, çalmaz. Başkala rının çaldığı piyanoyu ise, keşfedile tüsüne tahammmül edemez. İçki ola rak da viski nin en kali telisini se ver, iyi içer. Gün lük hayat ta ne ya par? Fazıl elinde kâğıt kalem sürek kısa bir mola. li nota yazar. Hiç boş durmaz. Nota kâğıtları kendisinin mü temmim cüz’ü, yazdıkça rahatlar. İçi dışı müzik ve nota olan bir sanat çı başkalarının müziğini dinler mi? Evet. Keith Jarrett dinler, Sting din ler, Björk dinler. Çok iyi bir baba dır, çok sevgi dolu ve saygılı bir eş tir. “365 günün 300’ünü yollarda ge çiren” yoğun bir insan olmasına rağ men sevdiklerine zaman ayırır. Ahde vefayı çok önemser. Hayatına doku nan hiç kimseyi ihmal etmez. Her zaman çok şık giyinir, stil sa hibidir. Uzun yıllar Japon modacı Shanghai Tang koleksiyonlarını giy meyi tercih etti. Son sahne kıyafet lerini ise Arzu Kaprol tasarladı ama stili değişmedi. cek genç bir yetenek değilse, dinlemez. Tek istisna hariç: Komşusu Çiğdem Erken. Zira Çiğdem Erken’in pi Sosyal medya yüzünden mahkum oldu yanosu Fazıl’ın yatak odasının üs Sosyal medyayı seviyor. Elbet tünde konumlanmış, Fazıl’ın piya te sosyal medyayı fenomen olma he nosu da Çiğdem Erken’in yatak oda defiyle kullanmıyor. Fazıl düşünü yor ve fikirlerini ve ne mutlu bize ki, duygularını paylaşmak istiyor. Yoğun sosyal medya kullanımı tamamen bu amaçlı. Bir ara ünlü ressamların resimlerini hiç üşenmeden ayrıntılı açıklamalarla paylaştı, millet sakladı, koleksiyon yaptı. Ama bir tweet’i “RT” yaptığı için yargılandı ve ceza aldığını da unutmadık; Her yönetimin bir hınç alma biçimi var maalesef. O zamandan beri Twitter’ı bıraktı, resmi Instagram hesabını ekibi ustalıkla yönetiyor. Kendisi de özel hesabından özel paylaşımlar yapıyor. Ama eşi Ece Dağıstan Say’ın giderek sanat niteliği ağır basan fotoğraflarıyla Fazıl’ı izlemek ayrı bir keyif oluyor. ‘Şahıs yorgun’ “365 günde 140 konserde hayat enerjisini akıtan”, bunun için hayatı yollarda havaalanlarında, trenlerde, garlarda, otel odalarında geçen, bu yolculuklarda en çok kıtalararası saat farkından dolayı sıkıntı ve yorgunluk yaşayan Fazıl sahneye çıkmadan önce ne yapar? Perde gerisinde volta atar. Arada perdeyi aralayıp seyirciyi izler, içine çekip özümser. Seyircisine sevgisi sonsuz ama konserlerde telefon kullanılması kırmızı çizgisi. Çalan telefonu affetmiyor. Gönüllü çıkıp gönülleri fethettiği Aziz Nesin’in 100. yaş günü kutlamasında yemek servisine izin vermişti ancak telefon konusunda kuralını bozdurmamıştı. Sağlığına pek özen gösterdiği söylenemez. Yürüyüş yapıyor ama spora vakit bulamıyor. Piyano duruşundan ötürü sırt ağrıları çekiyor. Peki kırgınlıkları yok mudur? Yaralanmaz mı? “Şahıs niye yorgun?” En son paylaşımlarında İngiltere’den vize alma konusunda çektiği sıkıntıyı şikâyet ediyor. Türkiye Cumhuriyeti, ülkesinin bayrağını dünyada onurla dalgalandıran bu ünlü sanatçısına vize alma sıkıntısı çekmeyeceği bir unvan ve özel pasaport veremiyor mu? Vermiyor mu? Bu devletin, yöneticilerinin dünyada ayakta alkışlanan bu çok özel sanatçısını koruması, kollaması gerekmez mi? Neyse ki Fazıl, son yıllarda sadece piyanosuyla değil, Ece’yle de beraber. Onu çok seven, yolunda ve yanında beraber yürüyen, çok özel, çok güzel bir genç kadın. Fazıl’ın yüzü de artık daha çok gülüyor. Hayatında kızı Kumru’dan başka ona özen gösteren bir kadın, bir hayat arkadaşı var. Başka da bir şeye ihtiyacı yok zaten... Bir de biz müziğini ve onu çok sevenler ki hiç az sayılmayız! Usta sanatçı yaşamını yitirdi Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Hale Akın lı önceki gün hayatını kay betti. 78 yaşındaki oyun cu bir süredir akciğer ra hatsızlığı yaşıyordu. 1941 yılında Balıkesir’de dünyaya ge Hale Akınlı len Akınlı, sanat hayatına İstanbul Şehir Tiyatroları’nda başladı. Sanatçı, 35 yılı aşkın sü re boyunca bu kurumda rol aldı. Tiyatronun dışın da TRT ve özel televizyon kanalları başta olmak üze re birçok kurum ve kuruluşta seslendirme yaptı. Ka riyeri boyunca Fakir Baykurt’un eserinden uyarlanan “Tırpan”, Nezihe Meriç’in kitabından uyarlanan “Su lar Aydınlanıyordu”, bir Aziz Nesin uyarlaması olan “Hadi Öldürsene Canikom”un başını çektiği onlarca temsilde rol aldı. Sanatçı, “Uçurtmayı Vurmasınlar” ve “Yol” filmlerinde de rol almıştı. ‘Aşkın Müziği’ sahnede! Avrupa’da Opera Twins (Opera İkizleri) olarak tanınan Sinem ve Didem Balık, bugün saat 20.00’de Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda “Aşkın Müziği” başlıklı konserle müzikseverlerle buluşacak. Türkiye’nin ses renkleri farklı ilk opera ikizleri olan Sinem ve Didem Balık’a konserde, Hakan Cumhur yönetimindeki İBB Kent Orkestrası eşlik edecek. Konserde farklı dillerden eserlerler seslendirilecek. Konser biletleri 30 ve 20 TL olarak CRR Konser Salonu Gişesi ve Biletix’ten temin edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle