19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 135 KASIM 2019 SALI KURTULUŞ ARI Ak’la Kara Tiyatrosu’nda oyunun başlamasına bir saat kala Ediz Hun ile buluştuk. Sohbetimize Hun’un oyunda rol arkadaşı Oya İnci’de katıldı. ‘ATATÜRKÇÜYÜM, BAŞKA DA KİMSEYİ TANIMAM’ ‘Sevgi yaşamın amacı, n Türkiye ile ilgili bir soru sorayım... Siyasetle ilgili sorma da ne ile ilgili istersen sor. Ben Atatürkçüyüm, Atatürk’ten başka da kimseyi tanımam, o kadar açık. n Türkiye’nin bu dönemdeki en büyük sorunu nedir sizce? Türkiye’nin en büyük sorunu eğitim, ama eksik bir cümle bu... İyi eğitmenli eğitim, eğiten iyi, kaliteli biri olacak ki iyi eğitebilsin. Ben aşağı 82’de döndüm yurda Norveç Oslo Üniversitesi’nden, 40 seneye yakındır burada ders veriyorum üniversitede, her geçen sene düşüyor kültür seviyesi, olmaz. İyi eğiteceksiniz bu insanları lisede, ortaokulda. Türkiye’nin sorunu eğitim ve biraz da çalışmayı artırmamız lazım; kişinin çalışması. Tatilimiz bol, bayramlarımız bol, bu olmaz, çalışacaksınız. 1950’de Kore ile aynı paraleldeydik, bugün Kore bizi fersah fersah geçti... Niçin? Küçücük bir ülke, Türkiye’nin 3’te 1’i bile değil... Çalışıyorlar. Ben nasıl burada bir nebze başarılı olabildimse, gece gündüz çalıştım. ‘POLİTİKACILAR tüm insanlığın özü...’ Tiyatro Ak’la Kara’nın Agatha Christie’nin yazdığı “On Küçük Zenci” oyununda Yeşilçam’ın efsane ismi Ediz Hun da rol alıyor. İlk kez tiyatroda sahneye çıkan usta oyuncu ile oyunun sahnelenmesine bir saat kala tiyatroda buluştuk. Türkiye’nin çok çalışması gerektiğinin altını çizen Ediz Hun, “Herkesi kucaklayacaksın sevgi ile; sevgi yaşamın amacı, tüm insanlığın özü, yaradanın kendisidir” diyor. Ediz Hun ile Türkiye’yi, Yeşilçam’ı ve tiyatroyu konuştuk. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK çük zarif bir çanta. Önce kulise gidi Kadıköy Bahariye Caddesi’nde pasaj içinde Ak’la Kara Tiyatrosu’ndayız. Dik merdiven yor. Sonra salonda yerini alıyor. Aynı sırada oturuyoruz. Oyun başlıyor ve Ediz Hun sahneye çıkınca bakıyorum Türkan Şoray’da duygulu ve gurur lerden yavaş yavaş iniyoruz. Sahne lu bir gülümseme. Oyunun sonunda ye doğru yöneliyoruz. Bugün burada seyirciyi selamlayan Ediz Hun, Tür Yeşilçam’ın usta oyuncusu Ediz Hun kan Şoray’a doğru gidiyor sarılıyor ile buluşacağız. İlk defa tiyatroda lar salonda Türkan Şoray’ın olduğu bir oyunda rol alacak olan nu o an fark eden seyircide al usta oyuncu heyecan kış yükseliyor. Sonrasında la karşılıyor bizi... Şoray’a “Sönmeyen yıl Oyunda rol arka dız”, “Sizi ekranlarda daşı yılların ti görmek istiyoruz”... yatro oyuncu Bu sözlerle seyirci, su Oya İnci’de usta oyuncuya sev sohbetimize ka gisini ifade ediyor. tılıyor. Oyu Fotoğraf çektirmek nun başlama isteyenleri kırma sına 20 dakika yan Şoray’ın gözleri var. Sıcak, keyif yine dolu dolu... li bir sohbetin ardından izin istiyoruz ve fuayeye geçiyoruz. ‘Keşkelerim olmadı’... Kalabalık artıyor. Öğreniyorum ki kasım ayı boyunca salon dolu, biletlerin hepsi sa Türkan Şoray, Ediz Hun’u seyretmeye gelen seyirciler arasındaydı. Sohbete geri dönecek olursak, Ediz Hun, “Keşke daha önce sahneye çıksaydım dediniz mi so tılmış. Sesler yükseli rusuna, keşkelerim hiç yor merakla fuayenin girişine yöneli yoktur hayatta” diyor ve ekliyor, “Dai yorum. Yüzünde hoş bir gülümseme, ma, adımlarımı kendime göre hep dik hâlâ çok güzel, merdivenlerden yavaş katli atmaya çalışmışımdır bütün ha yavaş iniyor. Türkan Şoray, çok uzun yatım boyunca ve yaptığım işi de iyi yıllar beyazperdede birlikte rol aldı yapmaya çalışan bir insanım. Tabii ğı eski dostunu sahnede seyretme herkesin bir kapasitesi var, o kapasi ye gelmiş. Siyah kısa saçları hafif dal tesine göre, ama prensip olarak ben galı, beyaz bir pardösü giymiş, boy sinemaya 22 yaşında başladım o gün nunda hoş bir inci kolye, elinde kü den bugüne daima işimi en iyi şekil de yapmayı hedef edinmişimdir yaşamımda. O bakımdan böyle bir teklif de baki olunca nisan ayında konuştuk Savaş Bey ile, böyle bir rol olduğunu söyledi teksti gönderdi” diyor. Oyunda yargıç Wargrave karaterini canlandıran usta oyuncu rolün çok zor olduğunu belirtiyor, “tabii çok zor bir rol ama ben çok çalıştım. Ağustos’un son haftasından itibaren çok yoğun bir çalışmaya girdik hepimiz.” Oya İnci... Hun rol arkadaşı Oya İnci’ye dönüyor ve “Oya İnci Devlet Tiyatroları’ndan yetişmiş değerli bir aktrist, kariyeri çok mükemmel geçmiş bir hanımefendi” diyor. Oyunda rol alan diğer oyuncuların hepsinin çok deneyimli olduklarının altını çizen Hun, “Onların yanında eğer benim zaaflarım ortaya çıkmış olsaydı, onları da zor durumda bırakırdım diye düşündüm. Onun için onların çalışmasından daha fazla evde, belki adadaki evime gittiğim zaman, motorda, vapurda devamlı, dünya ile olan ilişkimi kestim, ne radyo ne televizyon, ki pek sevmem televizyonu belgesel olunca bakabiliyorum, haberler artık kimyamızı bozuyor hepimizin; dolayısıyla da tamamen ilişkimi kestim ve bu işe konsantre oldum” diyor. “Sinemada da bir role hazırlanırken kendinizi dış dünyaya kapatırmıydınız” sorusuna, oyuncunun cevabı net; “Ben çok titiz bir adamım...” Hun, “Diyelim ki siz bir sunucusunuz ve bir televizyon kanalına beni davet ediyorsunuz. Derim ki ‘Duvarın, koltukların rengi hangi renk?’ Bunları öğrenir ona göre kostümümü tercih ederim, tabii spor olabilir, kravatlı olabilir o ayrı, onu zaten soruyoruz ‘Nasıl istiyorsunuz, sizin konseptiniz nedir?’ Onu söyledikten sonra koltuğun rengi, duvarların rengini filan öğrenirim ona göre. Yaz günü beyaz ise koltukları beyaz takım elbise giyilmez, renk kombinasyonu çok önemlidir. Daima ben seyircinin önüne bakımlı ve düzgün çıkmaktan sorumluyum. Öyle ben sakal, pejmürde filan dolaşmam sokaklarda; saçımı başımı iyice tararım, ona göre kıyafetimi tanzim eder öyle çıkarım. Ben seyirciyle olan münasebetimi son derece saygılı götüren bir sanatçıyım. Sinemada 130 film çektim” diyor. Tiyatronun mutluluk verici olduğunu, canlı ve heyecanlı olduğunu belirten Hun, “Sinemayı küçümsemiyorum, diyebilirler ki ‘Ediz sinemacı ama sinemayı küçümsüyor, şimdi tiyatroda oynadığı için tiyatroyu methediyor’ öyle değil. Bu daha farklı bir şey. Mesela sırayla giriyoruz içeriye, sıramız geldikçe, orada bekliyoruz, bakıyorum Oya Hanım’ın ağzı oynuyor, oyunu tekrarlıyor. Bu çok güzel bir şey, çok amatörce, çok tatlı bir şey bu. Profesyonel kendinden emin olur, olmaz öyle, amatörlük hissini hiçbir zaman kaybetmeyeceksin, hep amatör olacaksın, o heyecanı yaşayacaksın” diyor. DEVAMLI KAVGA EDİYOR’ n Peki politikacıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin çok çalışması lazım ve kavga etmemesi lazım; Alevi imiş, Sünni imiş böyle bir şey yok... Herkesi kucaklayacaksın sevgi ile; sevgi yaşamın amacı, tüm insanlığın özü, yaradanın kendisidir. Albert Einstein kızına yazdığı vasiyetinde “Tanrı sevgidir” diyor; “O sevgiyi gönlünde hissedince sen onun varlığını bütün benliğinde algılayacaksın ve hissedeceksin” diyor. Nedir bu kavganın sonu, nereye varacak? Politikacılar devamlı kavga ediyorlar, birbirlerini yiyecekler; ben de politika yaptım, Çevre Komisyonu Başkanı’ydım Meclis’te ama şimdi yap deseler asla girmem. Öyle bir şey olabilir mi, herkes evladı bu memleketin; sen benden farklı bir şey düşünürsün, ben senden farklı bir şey düşünürüm ama bir ortak paydada buluşmamız gerekir. Bizim Atatürk gibi bir insanımız var, bu insan Türkiye’yi kalkındırmak için canla, başla, hayatını feda edercesine çalışmış ve çok genç bir yaşta yaşama veda etmiş, ondan ne istiyoruz ya, ondan daha mükemmel bir insan olabilir mi? Olamaz. Dünya kabul etmiş yahu, “zamanın ötesinde bir insan” diyor tüm dünya onun için, İngilizi de söylüyor, sonradan tabii Amerika’ya giden generaller, amiraller; harpte karşısında savaşmış olanlar söylüyor. Oya inci: tiyatro VARSA ekrandan teklif gelmiyor Oyunda, Katolik zenci adasına gelen biraz diniyle çok ilgilenen sert bir kadın, Emily Brent’i canlandıran Oya İnci de “Tiyatroda rol alıyorsan ekranlardan yeni teklifler gelmiyor” diyor ve ekliyor: Dizilerde, tiyatro sanatçılarını da pek istemiyorlar, tiyatro onlara biraz mani oluyor. İlk telefonu açtıklarında işinizin olup olmadığını soruyorlar, ‘Oyunum var’ dersen, seni daha sonra arayacaklarını söylüyorlar. Ve öylece kalıyor. Çok insandan ‘Oyunu bıraksan olmaz mı’ gibi şeyler duydum. Onun için, biraz zor oluyor bizim için. Onlar da zaten bizi tercih etmiyorlar, daha güzel kızlar, yakışıklı delikanlı oğlanlar, gençleri seçiyorlar.” KARİKATÜRÜN YOLCULUĞU SÜRÜYOR Karikatürist Muhammet Bakır, Yiğitcan Tönük Kreş ve Gündüz Bakım Evi’nde öğrencilere karikatür hakkında bilgi vererek ilk atölye çalışması yaptı. Bakır, daha sonra Küçükkuyu Karikatürlü Ev’de “Grafik Mizah Çalışmaları” sergisini açtı. Gazetemiz çizerlerinden Kamil Masaracı’nın girişimiyle, 2012 yılında Belediye Başkanı Cengiz Balkan tarafından açılışı gerçekleştirilen Karikatürlü Ev, birçok çizere ev sahipliği yaptı. Cengiz Balkan açılışta yaptığı konuşmada, mizahın insan yaşamındaki öneminden bahsederek, sanat ve kültüre destek vermeyi sürdüreceklerini söyledi. l Kültür Servisi Kerem Görsev’den yeni albüm... Ülkemizin önemli caz piyanistlerinden Kerem Görsev 2019 yılında kaydettiği 19. albümünü müzikseverlerin beğenisine sunuyor. Grammy’li müzisyen, Ernie Watts’ın yer aldığı “Perfect Balance” isimli albüm, Kerem Görsev’in Ernie Watts ile yaptığı 5. albüm. Plak ve CD formatında yayımlanan albümdeki 7 bestenin tamamı Kerem Görsev’e ait. Albüm fotoğrafları, fotoğraf sanatçısı Ah met Görsev’e; plak ve CD tasarımı ise Feridun Ertaştan’a ait olan albüm, Mayıs 2019’da İstanbul Babajim Stüdyoları’nda kaydedildi. Koprodüktörlüğü Ferit Odman’a ait olan “Perfect Balance”, Emre Plakçılık tarafından hem dijital hem de plak olarak piyasaya sürüldü. l Kültür Servisi Klasik müzikte yeni sezon başlıyor “Müzik Yakınlaştırır” temasıyla müzikseverleri yakına gelmeye davet eden Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri, 2019/2020 sezonunu açıyor. Sezonun Kkasım ayı ilk konseri, yarın akşam 19.30’da, adını Fransız şair Charles Baudelaire’den alan Baudelaire Quartet ile düzenlenecek. Maïlis Bonnefous, Eytan Edri, Nil Kocamangil ve Kevin Fan Yu Baudelaire Quartet’i kurduktan hemen sonra “Leipzig Oda Müziği Yarışması”nda birinciliğe değer görüldü. Topluluk piyanolu dörtlü repertuvarlardan nadir olarak icra ettikleri ve birbirleriyle organik ilişkideki eserleri içeren bir programla ALH Klasik Müzik Konserleri’nde yer alacak. 13 Kasım Çarşamba akşamı ise “NEMETH QUARTET & ÖZGÜR ÜNALDI” Albert Long Hall’un konuğu olacak. l Kültür Servisi Yinon Muallem CRR sahnesinde Vurmalı çalgılar ustası, udi, besteci ve eğitmen Yinon Muallem’in yeni albümü “Back Home”, 14 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda dinleyiciyle buluşacak. Muallem’in “Back Home” albümü, Alman plak firması Galileo etiketiyle 2019 yazında tüm dünyada satışa çıktı ve Acum Meslek Birliği (İsrail) tarafından en iyi albüm yapımı seçildi. l Kültür Servisi Tanpınar’la buluşturan konser Cemal Reşit Rey Türk Müziği Topluluğu, yarın akşam 20.00’de, repertuvarı Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yapılmış bir konserle dinleyici karşısına çıkacak. “Mahur Beste’den Huzur’a Tanpınar’ın Satır Aralarında Müzik” başlığıyla, düzenlenecek konseri Hakan Talu yönetecek. Konserde, Tanpınar’ın “Huzur” romanı başta olmak üzere “Beş Şehir”, “Mahur Beste” gibi kitapları ve makalelerinde isimleri geçen bestekârların eserleri koro ve solo olarak seslendirecek. Çilhan Yazıcı, Atakan Akdaş, Murat Irkılata, Gediz Çoroğlu, Alper Ayorak, Merve Utandı Kalkan, Merve Kıvılcımer, Gizem Coşkun, Aybike Demir Okan ve Aynur Ezgi Yüksel konserde solist olarak sahne alacak. Gecenin saz sanatçıları ise; ritimde Serdar Bişiren, neyde Ahmet Toz, kanunda Turgut Özüfler, udda Bilen Işıktaş, viyolonselde Volkan Ertem, viyolada Mithat Arısoy, kemençede Ömer Aşçıoğlu olacak. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle