17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 94 EKİM 2019 CUMA Kanal İstanbul projesinin kenti susuz bırakabileceği ortaya çıktı iklim değişikliği değil, iktidar da VURACAK Üç kent su yatırımı için desteksiz kalacak Susuzluk çılgınlığı Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kanal İstanbul projesiyle, Terkos Gölü ile Sazlıdere Barajı’nın devre dışı bıra kılacağını belirterek İstanbul’un susuz kalabileceği uyarısı yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharmahmut rem Erkek; iktidarın lıcalı rant uğruna doğayı, ağacı, hayvanları, suyu, havayı ve toprağı yok saymasının bir felaket olduğunu belirterek “Unutulmasın ki bu felaket, çocuklarımızın geleceğini olumsuz etkileyecektir. Çılgınlığa değil, akıl ve bilimle hareket etmeye ihtiyacımız var” dedi. Kanal İstanul projesine ilişkin devam eden ÇED sürecinde Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin bir hafta içinde görüş değiştirme skandalının ardından, bu kez de aynı projenin İstanbul’u susuz bırakabileceği ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED süreci kapsamında görüşüne başvurduğu Orman ve Su İşleri Bakanlığı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı 20 Mart 2018 tarihinde kapsamlı bir şekilde görüşünü iletti. ÇED görüşünde; projenin Türkiye’nin vizyon projesi olduğu belirtilirken “Projenin gerçekleşmesi esnasında İstanbul’un içme suyu kaynaklarını etkilemesi bakımından bazı hususlara dikkat edilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır” denildi. İçme suyu hattı devre dışı Bakanlığın ÇED görüşü yazısında; projenin en uygun koridoru olarak seçilen alternatif incelendiğinde, kanalın Terkos Gölü’nün doğusundan geçerek Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece Gölü’nü kullanarak Marmara Denizi’ne ulaştığının görüldüğü kaydedildi. Söz konusu güzergâhtan geçen kanalın Terkos Gölü besleme havzasını, TerkosKâğıthane içmesuyu isale hatlarını, Terkosİkitelli İsale hatlarını kestiği, Sazlıdere Barajı’nı devre dışı bıraktığı belirtildi. ‘Su kaybı 70 milyon metreküp olacak’ İstanbul’un içme suyu temin sisteminin dört ayaktan oluştuğu belirtilen yazıda; dört ayaktan biri olan Sazlıdereİkitelli İçmesuyu Sistemi’nin su kaynağının Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü olduğu ifade edildi. Görüş yazısında; projenin alternatif olarak belirtildiği şekliyle yapılması durumunda Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometrekarelik bir su toplama havzasının devre Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan, hükümetin çılgın projelerinden Kanal İstanbul’un hayata geçirilmesi halinde, kenti sussuz bırakacağı uyarısı geldi. Bakanlığa göre, Terkos’a tuzlu su karışacak, Sazlıdere Barajı devre dışı kalacak. 427 milyon metreküp içme suyu yok olacak Bakanlığın görüş yazısında; gerek Terkos Gölü’nün yıllık 140 milyon metreküp, gerekse Yıldız Dağları’ndan gelen 235 milyon metreküp ve Sazlıdere Barajı’ndan temin edilen 52 milyon metreküp olmak üzere toplam 427 milyon metreküp içmesuyunun elden çıkmasının İstanbul’u bir anda susuzlukla karşı karşıya getirebileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilerek, bu konuda tedbirlerin alınması gerektiği vurgulandı. dışı kalacağı ifade edilerek “Buradan yaklaşık 18 milyon metreküplük bir su kaybı olacaktır” görüşü belirtildi. Görüş yazısında; projeyle birlikte Sazlıdere Barajı’nın da devre dışı kalacağı için toplam 52 milyon metreküplük bir su kaybının yaşanacağına dikkat çekilerek, “Toplam su kaybı 70 milyon metreküp olmaktadır” denildi. Bakanlığın görüş yazısında; ayrıca İstanbul’un halihazırda 5 milyon nüfusunun su ihtiyacını karşılayan 15 yıl sonra da 7.5 milyon nüfusun su ihtiyacını karşılayacak olan Sazlıdereİkitelli sisteminin devre dışı kalacağı belirtildi. Tuzlu su riski Bakanlığın görüş yazısında; en olumsuz durum senaryosu olarak da çeşitli bilgilere yer verildi. Yazıda; proje öncesinde her ne kadar zemin etütleri ve sondajları yapılsa da uygulamada bazı beklenmedik hadiselerle karşılaşılabileceği ifade edildi. Yazıda, “Bu husus bundan önce yapılmış olan tesislerdeki çalışmalarla sabittir. Bilhassa kayaçlarda bulunan kırık ve çatlakların sondajlarla tespiti mümkün olamamaktadır. Kanal açılarak su verdikten sonra bu kırık ve çatlaklardan Terkos Gölü’ne tuzlu suyun girişim yapması, Terkos Gölü su kaynağının elden çıkması ve İstanbul’un büyük bir bölümünün susuz kalması ile neticelenebileceği göz önünde bulundurulmalıdır” uyarısı yapıldı. l ANKARA Erkek: Su kaynakları ve doğa rant uğruna hiçe sayılıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Kanal İstanbul’a dair bir haftada değiştirilen DHMİ görüşü gibi DSİ görüşünün de büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Bu durumun tam bir hukuksuzluk ve plansızlık örneği olduğuna işaret eden Erkek, iktidarın rant uğruna her şeyi feda etmeye hazır olduğunu dile getirdi. Erkek, iktidarın Kanal İstanbul için plan yaparken; liyakat sahibi, ülkesini, insanını, kamu yararını düşünerek hareket eden kamu görevlilerini ve uzmanları ayak bağı olarak gördüğünü CHP’li Erkek, DSİ görüşünün de büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu dile getirdi. ifade etti. İktidarın rant uğruna doğayı, ağacı, hayvanları, suyu, havayı ve toprağı yok saymasının bir felaket olduğunu belirten CHP’li Erkek, “Unutulmasın ki bu felaket, çocuklarımızın geleceğini olumsuz etkileyecektir. Çılgınlığa değil, akıl ve bilimle hareket etmeye ihtiyacımız var” görüşünü dile getirdi. Muharrem Erkek, hükümetin her şeyi feda etmeye hazır olduğunu belirterek tehlikeye dikkat çekti. Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, İstanbul, Ankara ve İzmir’in eskisi gibi su yatırımları konusunda devletten destek alamayacağını, hatta yapılmış yatırımların bedellerini de ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacaklarını belirtti. İstanbul’un içme suyu ihtiyacının yüzde 75’ini karşılaması amacıyla yapımına başlanan Melen bul edildi. Her iki plan da 20192023 dönemini kapsıyor ve su yönetiminin dikkat etmesi gereken ba Barajı’nın inşaatı tamamlanması zı yol haritalarını içeriyor. Ulusal Su na karşın, projede değişiklik nedeniyle çökme riskinin bulunduğunu miyase Planı’nda, su temini ve kanalizasilknur yon hizmetleri yatırım bedellerinin ve bu nedenle açılamadığını yazdı geri ödenmesi konusunda şu öne ğımız yazı sonrasında, DSİ’de uzun yıllar ri yer almış: “Su ve çevresel altyapı tesis Daire Başkanlığı yapmış olan Dursun Yıl lerine harcanan yatırım bedellerinin geri dız bizi aradı. Halen Su Politikaları Derne ödemelerinin takibini sağlayacak merke ği Başkanlığı’nı da yürüten Yıldız su ko zi tek bir mekanizma oluşturulmalıdır.” nusunda sadece İstanbul’un değil, Anka Sözü edilen bu geri ödemeye konu ra ve İzmir’in de gelecekte risk altında ol projeler; DSİ’nin İzmir için gerçekleş duğunu söyledi. Hükümetin su yatırımları tirdiği Gördes Barajı ve Arıtma Tesisle konusunda daha önce DSİ tarafından öde ri, Ankara İçin Gerede Su Getirme Tü nen bedelleri belediyeler neli ve İstanbul için Me den geri isteyeceği yönün len Barajı, isale hatla de kararlar aldığını, borç rı ve arıtma tesisleri gi içinde yüzen ve bütçele bi çok büyük su altyapı ri kendi meclisleri tara sı projeleri olabilir. Bir fından kısılan büyükşehir ay önce İstanbul’da be belediyelerinin bir yandan lediye meclisinin, baş bu borçları öderken bir kanlığın borçlanma ih yandan da yeni yatırımlar tiyacı rakamlarında ke yapmak zorunda kalmala sintiye gitmesi ve Baş rı nedeniyle ciddi sıkıntı kan İmamoğlu’nun, “İs lar çekeceğini gerekçele tanbul Büyükşehir riyle anlattı. Belediyesi’nin daha bü n İstanbul, Ankara, İz yük borçlanmaları ihti mir ve Adana belediyele yacı olduğu bir kesinlik ri su bedellerinde indiri tir. Belirtmek isterim ki me gitti. Hükümet ise su merkezi hükümetten ya yatırımlarını belediyelere yüklemek istiyor. Be Dursun Yıldız ni Maliye’den ve İller Bankası’ndan gelen ra lediyeler bu devasa yatı kamdan bile ilk 6 ayda 1 rımları yapabilecek güçte mi? milyara liraya yakın bir azalma olmuş Her üç kentimizin ilave su talebini kar tur” açıklaması, İstanbul’un yakın dö şılamak için ciddi altyapı ve üstyapı yatı nemde yaşayabileceği finansman bulma rımlarına ihtiyacı var. Çünkü her üç ken zorluklarını ortaya koymaktadır. timizde de abone sayısı kayda değer artış n Hükümet barajların bedelini beledi göstermektedir. İstanbul’da yılda 200 bin, yelere mi yükleyecek? Ankara’da 100 bin, İzmir’de ise 80 bin ila Ankara, İstanbul ve İzmir’de su ve çev ve su aboneliği müracaatı yapılmaktadır. re sağlığı hizmetindeki kaliteyi düşür Yine her üç kentimizde atık suyun arıtıla meden ve su bedellerinde yakın gelecek rak yeniden kullanım oranları çok düşük te daha büyük artışlara zorunlu kalma olup bu konuda da yatırıma ihtiyaç vardır. dan sürdürülebilir olabilmesi için, yerel Her üç kentimiz iklim değişiminin sonucu yönetimlerin merkezi idare tarafından olarak hem şehir selleri hem de kuraklık desteklenmesi gereklidir. Ankara’nın riski ile karşı karşıya kalıyor. Son olarak yüzde 38 olan şebeke kayıp ve kaçakla her üç kentimiz su temini ve çevre sağlı rını azaltması, su yönetiminin öncelikli ğı hizmetleri için bugüne değin merkezi hedefleri arasında olmalıdır. Bunun için hükümetten ciddi mali ve idari destekler ASKİ’nin ciddi bir finansmana ihtiya almıştır. Bu sözünü ettiğimiz üç büyük cı vardır. Halen Melen ve Yeşilçay siste şehirde Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık mi İstanbul’un yıllık su ihtiyacının yak dörtte biri yaşamaktadır. Sürdürülebilir laşık üçte birini karşılamaktadır. Daha su yönetimi, dinamik planlama ve gerçek önce de gerçekleştiği gibi, yeni kurak bir çi politikalar gerektirir. Bunun sağlanabil dönemde İstanbul,185 kilometre mesa mesi için bu alanları olumsuz etkileyebi feden yüksek maliyetle gelecek olan su lecek tüm gelişmeler ve karşı karşıya kalı yu kullanacaktır. Ayrıca Melen sistemi, nabilecek tüm riskler analiz edilmelidir. halen kısmi olarak tamamlanmış olup n Bu kentlerimiz için ne tür riskler bu sistemin Melen Barajı dahil ilave yatı söz konusu? rımlar için ciddi finansmana ihtiyacı var Türkiye’nin metropollerinde su hiz dır. Bu finansman yaratılamadığı taktir metleri yönetimi plansız kentleşme, de orta vadede İstanbul’un su talebinin kente göç, iklim değişimi etkileri, girdi karşılanabilmesi zorlaşacaktır. maliyetleri gibi birçok ekonomik ve ida ri baskının altındadır.. Bu baskılara ek olarak ortaya çıkabilecek iki yıl üst üste yaşanacak kurak dönem, merkezi hükü Su daha metin alacağı yeni kararlar, idari yapılanmadaki yeni düzenlemeler, Ankara, İstanbul ve İzmir ‘in su hizmetleri yöne pahalı olur timini çok zorlayacaktır. Pay şimdiden azaldı n Suda ekonomik olarak nasıl bir politika izlenmeli? Su bedellerinde Ankara’da yüzde 30, İstanbul’da yüzde 48, İzmir’de ise yüzde 20 oranında indirime gidilmiştir. Bu kararlar, son dönemde artan işsizlik, düşen hane halkı gelirlerini ve insanların su gibi yaşamsal ve talebi sürekli olan bir doğal kaynağa ulaşma hakkını gözeten kararlar olması açısından çok önemli ve anlamlıdır. Dünyada genel kabul gören kriter bir hanenin su için ödediği bedelin hane halkı net gelirinin yüzde 2.5 ve yüzde 5’ini geçmemesidir. Su temini ve çevre sağlığı hizmetlerinin bir kamu hizmeti olarak topluma en düşük bedelle sunulması doğru bir sosyal politikadır. Su temini, talebi sürekli ve yaşamsal bir toplumsal ihtiyacın karşılanmasına yönelik bir hizmettir. Bu nedenle bu hizmetlerin bedellerindeki düşüş hizmetin sürekliliğinde aksamaya ve kalitesinde düşüşe neden olmamalıdır. Alınan son kararlar, İstanbul’un su gelirlerinde günde 1 milyon, Ankara’nın su gelirlerinde ise günde 350 bin dolar azalmaya neden olmuştur. Bunun yanı sıra mevcut siyasi konjonktür ve yapılan açıklamalar, su yönetimleri üzerindeki bu mali ve idari yüklerin, baskıların artabileceğini ortaya koymaktadır. n Peki, ya idari riskler? Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu 5 Toplantısı, 28 Mayıs’ta Ankara’da toplandı ve “Türkiye’nin İlk Ulusal Su Planını” yürürlüğe girdi. 19 Temmuz’daki TBMM oturumunda ise 11. Kalkınma Planı ka n Peki, belediyeler ne yapmalı? Nüfusu hızla artan Ankara, İstan bul İzmir gibi metropollerimizin su yönetimleri artık bir kentin su yönetimi konseptini aşmış ve AB üyesi birçok ülkenin su yönetimi büyüklüğüne erişmiştir. Her üç kentimizde de Su Hizmetleri Yönetimi tarafından az önce belirttiğimiz risklerin en iyi ve en kötü senaryolarla işlendiği modelleme çalışmaları yapılmalı ve alternatif uygulama planları hazırlanmalıdır. Bu planların yapılamaması veya çeşitli nedenlerle uygulanamaması yakın gelecekte metropollerimizin su yönetimlerini, özellikle içme ve kullanma suyu temini açısından zorlayabilir. Ortaya çıkabilecek bu durum, bu kentlerimizin bütçe dengelerini de zorlayarak diğer hizmet alanlarında söz verilen bazı yatırımları engelleyebilir. Kentleri pahalı deniz suyu arıtımı teknolojilerine, ambalajlı suya ve/ veya çok daha pahalı şebeke suyuna mahkum edebilir. Bu durum, mevcut yönetimlerin sosyopolitik desteğini kısa sürede eritebilir. Ankara, İstanbul ve İzmir’in su yönetimlerinin orta ve uzun vadede çevre duyarlılığı içinde, karşılanabilir fiyatla kaliteli su ve çevre sağlığı hizmeti verebilmesi bu nedenle çok önemlidir. Bu da yönetimlerin mevcut riskleri görüp gerekli hazırlıkları önceden yapabilmesi ile mümkün olacaktır. İstanbul, Ankara ve İzmir’in su hizmetleri yönetimlerinin Türkiye’nin siyasi geleceğindeki belirleyici rolünü ortaya koymaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle