15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 24 Ocak 2019 PERŞEMBE [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY EMEK Sendikaya karışanaTürkİş Başkanlar Kurulu’nda yerel seçimlere yönelik tavır da belirlendi Hükümetlere ‘zorlukları çözün’ çağrısı seçimde oyvermeyiz “Yerli ve milli üretim, sürdürülebilir büyüme ve ekonomik bağımsızlık için vazgeçilmezdir” denildi. Türkİş Başkanlar Kurulu “Sendikaya karışana oy yok” dedi. Türkİş, Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirme kararının yeniden değerlendirilmesini istedi. Özel leştirmelerin ekonomide olum lu sonuçlara yol aç madığını örnekler le anlatan Türkİş, “Yerli ve milli üre tim, kendi kaynak MUSTAFA ÇAKIR larımıza dayalı sürdürülebilir büyüme ekonomik bağım sızlığımız için vazgeçilmezdir” vurgusu yaptı. Türkİş, yerel se çimlere yönelik tavrını da şöy le belirledi: “Sendikaya karışa na oy yok.” Kadroya alın Türkİş Başkanlar Kurulu Ankara’da toplandı. Toplantıda, gelecek günlerde başlayacak olan yaklaşık 200 bin kamu işçisini kapsayan kamu sözleşmeleri görüşüldü. Konfederasyon içerisinde bir koordinasyon kurulu oluşturulması kararlaştırıl dı. Sendika başkanları örgütlenmede yaşadıkları sorunları tek tek anlattı. Örgütlenme çalışmalarının hızlandırılması kararlaştırıldı. Kamuda kadroya, belediyelerde ise şirketlere geçirilen yaklaşık 900 bin taşeron işçisinin 2020 sonuna kadar 6 ayda bir yapılacak yüzde 4’lük zamlara mahkum edildiği YHK sözleşmeleri gündeme geldi. İşçilerin ücretlerine yüzde 20.30 oranında enflasyon zammı istendi. Hükümetten, “Ücretli çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünü tutması talep edildi. Başta KİT’ler olmak üzere kadro kapsamı dışında bırakılan yaklaşık 70 bin işçinin de kadroya alınması istendi. Türkİş yerel seçimlere yönelik tavrını da toplantıda belirledi. Alınan bilgiye göre toplantıda Türkİş Başkanı Ergün Atalay, yerel seçimlerde sendika baskısı yapmayacak adaylara destek olunması yönünde genel tavır alınmasını istedi. l ANKARA Nazmi Irgat Pevrul Kavlak Ergün Atalay Ramazan Ağar Eyüp Alemdar Taşerona son verin Toplantıda, “işçilere şu sendikaya üye olacaksın diyene oy yok” görüşü benimsendi. İşçilerin sendika tercihinde serbest bırakılması talep edildi. Toplantı sonunda yayımlanan bildiride de şöyle denildi: 4 KİT’lerde ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçilerin kadro talebi verilen sözlere rağmen karşılanmadı. Kadro hakkından mahrum bırakılan işçilerimizin haklı talebi verilen söz doğrultusunda bir an önce yerine getirilmeli. Kamuda taşeron uygulaması tamamiyle sona erdirilmeli. 4 Tank Palet Fabrikası, savunma sanayimizin önemli bir işyeri için alınan karar yeniden değerlendirilmeli. 4 Sendikal örgütlenme ile toplu iş sözleşmesine ulaşabilmenin önünde sayısız engeller var. İşçiler herhangi bir ayrım ve baskı olmaksızın kendi istedikleri sendikaya katılma hakkına sahiptir. Bu hak anayasal güvence altındadır. 4 Grev hakkı fiilen uygulanamaz noktada. Örgütlenme özgürlüğünün sağlanması ve önündeki engellerin kaldırılması öncelikli bir konu. Yasamanın üzerine düşen görev, bunu sağlayacak tedbirleri uluslararası ilkeler doğrultusunda düzenlemesi. DHL Express işçileri 19 Temmuz 2017’den itibaren hakları için direniyor Örgütlenmeden korkuyorlar Direnenler’in son halkasını kaleme alan Ataol Behramoğlu’na göre direnen kahramanların ortak noktası, işverenin sendika korkusu nedeniyle örgütlenen ya da örgütlenmek üzere harekete geçen işçileri işten atması... ATAOL BEHRAMOĞLU Medyada, toplumda, işçi ve işveren çevrelerinde yankılar uyandıran “Direnenler” dizimiz için şimdilik sonuncu ziyaretimiz 9 Ocak’ta Avcılar’daki işyeri önünde 19 Temmuz 2017’de başladıkları direnişi sürdüren TÜMTİS üyesi işçilerin direniş çadırına oldu. Yanlış okumadınız: 19 Temmuz 2017. Biz ziyaretlerine gittiğimize direnişe başlamalarının üzerinden on gün eksiğiyle bir buçuk yıl, gün olarak söylersek yaklaşık 600 gün geçmişti... Direnişçilerden Sinan Tursun, direnişin 30. gününde yapılan bir söyleşide, 300 gün de geçse direnişimiz sürecektir demiş... Görüşmemizde, onun bu kehanetinin nasıl fazlasıyla haklı çıktığını hüzünle karışık bir şakayla dile getirişlerinde, ortak kararlılıklarının övüncü de vardı... Neden direniyorlar? Bir ABD kuruluşu olan uluslar arası kargo devi DHL, adını kurucularının soyadlarının (Dalsey, Hillblom, Lynn) başharflerinden almış... Bu kargo devine bağlı şirketlerden biri de direnişin yapıldığı DHL Express. Direniş nedeni ise, istisnasız bütün işverenler böyle olmadığını söyleseler de, sendika korkusu. Bu korkunun sonucunda da sendikalaşma alanında öncülük yapan emekçilerin işten atılmaları. Burada da böyle olmuş. 19 Temmuz’da sendika üyeliği nedeniyle işlerine son verilen 9 işçiden 7’si o günden bu güne direnişteler... İşçi dediysek... İşçi dediysek, bizim Avcılar’daki direniş çadırında görüştüğümüz direnişçilerin hepsi üniversite ve yüksek okul mezunlarıydılar... Barakamsı küçük çadırın ortasındaki derme çatma masanın üzerinde üç kitap vardı... Ataol Behramoğlu (sağdan ikinci), DHL işçilerinin direnişine tanıklık etti. DHL Express’te, Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) üyesi olduktan sonra işten çıkarılan 7 ‘beyaz yakalı’ 562 gündür direnişte. Sendika ile işveren Dayanışmanın önemi arttıtemsilcileri dün yine toplusözleşme görüşmesi için masadaydı. Sözleşmenin bugünlerde imzalanması bekleniyor. Şu birkaç direniş ve grev çadırı ziyareti bana, ülkede için için yanmakta olan emeksermaye çatışkısının ateşini somut olarak duyumsattı. O barakamsı çadırlardaki direnişler çağdaşlaşmaya giden yolda işaret taşları gibidir. Sendikalaşma aşılması gereken bir ilk mesafedir. Onu, ister mavi ister beyaz yakalı, yani ister kol ister fikir emekçisi olsun, bütün emekçilerin yaşam boyu geçerli olması gereken sosyal haklara sahip olma savaşımı izleyecek... Bu sürece, zorlama, baskı, şan taj, tehdit, işten çıkarma yoluyla engel olma çabalarını adı ise kısaca faşizmdir. Bizdeki Tümtis’in bağlı olduğu İTF (Uluslar arası Taşıma Federasyonu) dünyada toplam 22 milyon işçiyi temsil ediyor. Bu büyük işçi örgütünün İngiltere’deki yönetim merkezinde bir de Türk varmış. Aynı örgütünün 2018 Ekiminde Singapur’da yapılan kongresine gözlemci olarak Türkiye’den emek çiler de katılmış. İstanbul’daki direnişe ise 26 ülke işçi kuruluşlarından destek gelmiş. Direnişlerdeki öncü emekçiler hakları için savaşım verirlerken, dünya emekçilerinin bir parçası olduklarının da daha çok bilincine varmaktadırlar. Buna karşılık, destek olması gereken siyasal partilerin yeterince ilgi göstermeyişleri de ziyaret ettiğimiz direniş çadırlarında sıkça işittiğimiz bir yakını oldu...İlgili parti ve toplumsal kuruluş yetkililerine duyurmuş olalım... Çehov’tan 6 No’lu Koğuş, Gladkov’un Çimento’su ve S. Zweig’ın adını anımsamadığım bir kitabı... Çimento 60’lı yıllarda bizim kuşağımızı etkilemiş belli başlı kitaplardan biriydi... Konusu bir akıl hastanesinde geçen 6 No’lu Koğuş’un ise Lenin’in yaşamında ilginç bir yeri var. Kız kardeşinin anılarından öğrendiğimize göre o sırada hu kuk öğrencisi olan Vladmir Ulyanov kitabı okumayı bitirir bitirmez ceketini sırtına geçirdiği gibi sokağa fırlamış ve döndüğünde şöyle demiş: “Kendimi 6 No.lu koğuşa kapatılmış gibi hissettim...” 6 No’lu Koğuş Anton Çehov’un 6 No’lu Koğuşu’nun, kitabın yazıldığı 19. yy. sonları Rusya’sının boğucu ortamını simgelediği bilinir... Nitekim, zalim gardiyanın zavallı hastalara işkencelerine tepki göstermeyip sonunda hastalanarak aynı gardiyanın eline düşen baş hekim de, acımasızlığa tepki göstermeyen duyarsız ve eylemsiz aydın tipinin simgesi gibidir. Benzer özellikler ta şısa da her çağın, her ülke nin, her dönemin kendine özgü bir 6 No’lu Koğuşu olduğu söylenebilir. Kırklı yaşlardaki bir direnişçi (aralarında yaşı en fazla olan Ulaş Kurt), “buraya yirmili yaşlarımızda geldik, onar yıllık emeğimiz var, biz aslında geleceğimiz için yatırım yapıyoruz” derken bu gerçeği dile getiriyor. Çünkü, sendikalı da olsa günümüz Türkiyesi’nde işçinin hiçbir geleceği yoktur. Diyelim ki yirmi yıl çalışıp kırk yaşına gelmiş, tazminatı da ödenerek işine son verilmiş olsun. Bu tazminatın, ailesinin geçimini çok çok biriki yıl sağlayacağını var sayalım. Sonrası? Sonrası kocaman bir 6 No’lu Koğuş gerçeğidir. Gençliğinin en parlak, en güçlü kuvvetli dönemini bir işyeri için harcamış, sonradan eline birkaç kuruş tutuşturularak karanlık bir geleceğe doğru güle güle denmiştir. Bu da en iyi bir olasılıkla... ILO: Gündem insan odaklı olmalı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) son yayımladığı raporda, aralarında iş garantisinin evrensel olmasından ömür boyu öğrenme garantisine, çalışma yaşamı için on önemli öneri sundu. Küresel olarak gerek toplumsal gerek iş arasında katılım ve ortaklığı canlandırma ko yaşamında eşi benze nusunda küresel eyle ri görülmemiş bir dö me geçilmesi için ilham nüşüm yaşanıyor. Uluslararası Çalışma Ör OLCAY BÜYÜKTAŞ kaynağı olması gerektiği belirtiliyor. güt (ILO) Çalışma Yaşamının Geleceği Küresel Ko Birlikte çalışma şart misyonu, hükümetlere öne Çalışma yaşamında büyük rilerde bulunan bir rapor ha değişikliklerin olduğu belirti zırlıyor. Dönüm noktası oluş lerek, bu değişikliklerin, da turacak rapor iş ve çalışma ha fazla sayıda ve daha iyi iş dünyası, düşünce kuruluşla ler için birçok fırsat yarattı rı, üniversiteler, hükümet ve ğına dikkat çekiliyor. Raporu hükümet dışı kuruluşlar ön hazırlayanlara göre, ekonomi de gelen şahsiyetlerinden olu ler ve işgücü piyasalarını da şan 27 kişilik komisyonun ha kapsayıcı yapmak için hü 15 aylık çalışmasının bir ürü kümetler, sendikalar ve işve nü olarak hazırlanıyor. Hükü renlerin birlikte çalışması ge metlere dönüşümden kayank rek. Böyle bir sosyal diyalog, lanan sorunları çözün çağırısı küreselleşmenin herkese ya ile yayımlanan rapor, bir dizi rar getirmesine yardımcı ola öneri de içeriyor. bilir. Küresel eylem Rapor ayrıca, uluslararası sistemde “insanodaklı eko Çalışma yaşamının kalite nomik gündem”in geliştiril sini yükseltmek, seçenekle mesi ve gerçekleştirilmesin ri artırmak, toplumsal cinsi de ILO’nun oynaması gere yet farkını kapatmak, küresel ken “benzersiz rolü” de vur eşitsizliğin yarattığı hasar guluyor ve kuruluşu, raporda ları düzeltmek için önümüz ki tavsiyeleri uygulamak için de sayısız fırsat olduğu hatır ivedi olarak eyleme geçmeye latılan raporda, “Ancak bun çağırıyor. ların hiçbiri kendiliğinden olmaz. Kesin sonuç alıcı eylem Her yerde ler olmazsa, uyurgezerler gibi “Bu raporda vurgulanan so mevcut eşitsizlik, belirsizlik runlar her yerde herkes için leri daha da artıran bir dün ve gezegenimiz için önem ta yaya doğru gideriz” değerlen şıyor” diyen ILO Genel Direk dirmesi yer alıyor. törü Guy Ryder, görüşlerini Yeni teknolojilerin, iklim şöyle özetliyor, “Bunlar zorlu değişikliği ve demografinin olabilir, ancak görmezden ge yarattığı zorluklara neden ol lirsek kendi sonumuzu hazır duğu ve bunların çalışma ya lamış oluruz. Dünyanın her şamında yol açtığı aksaklık yerindeki hükümet, işveren ları gidermek üzere küresel ve işçileri bir araya getiren bir çalışma yapılması istenen ILO’nun görevi, çalışma ya raporun, küresel ekonomi ve şamında gelecekteki nesiller küresel toplumun daha eşit için yeni ufuklar açılması için likçi, adil ve kapsayıcı olma yol gösterici pusula işlevini sını sağlamak üzere, ulusal görmeye çok uygun uygun ol ve bölgesel çevreler içinde ve duğu anlamına geliyor.” CHP’den ‘meslek hastalıkları’ raporu: Hayatlar kararıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Genel Koordinatörü Veli Ağbaba, “meslek hastalıkları” ile ilgili bir rapor hazırladı. Meslek hastalığına bağlı ölümlerin işçilerin hayatına mal olduğunun belirtildiği raporda, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verileri son 5 yılda meslek hastalığına bağlı ölümlerin hiç yaşanmadığını iddia etse de rapora göre 5 yılda en az 1400 işçi aynı sebepten yaşamını yitirdi. Rapordan dikkat çeken başlıklar şöyle: 4 Türkiye’deki 26 milyon çalışandan ortalama 100300 bin çalışan meslek hastalığına (solunum yetmezliği, koah, akciğer rahatsızlıkları, dolaşım sistemi bozukluğu) yakalanıyor. Meslek hastalığı ile ilgili veriler SGK tarafından kayıt altına alınmıyor. SGK’nin veri lerine göre son 7 yılda meslek hastalığına yakalanan işçi sayısı her yıl 700’ü geçmiyor. 4 20112017 arasında meslek hastalığına yakalanan işçi sayısı 3 bin 734 iken, SGK’ye göre 20132017 arasında hiç işçi ölümü yaşanmadığı, 20112012’de bu sayının 11 olduğu kaydediliyor. 4 2017’de meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirenler için 157 hak sahibine “ölüm geliri” bağladı. 4 1995’ten bugüne slikozisten en az 80 işçi yaşamını yitirdi. 100’den fazla işçi ise her gün bu hastalığın ölüm tehdidiyle yaşıyor. Türkiye’de meslek hastalıkları ile ilgili tedavi veren sadece 2 hastane bulunuyor. Sağlık Bakanlığı meslek hastalığı ile ilgili herhangi bir sorumluluk üstlenmiyor. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle