15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ABD’den Maduro’ya darbeTrump yönetimi, Venezüella’da kendisini geçici devlet başkanı ilan eden muhalefet liderini tanıdı [email protected] 24 Ocak 2019 PERŞEMBE Caracas yönetimine isyan bayrağı açan Ulusal Meclis Başkanı Guaido destekçileri sokaklara çıktı. Şiddet olaylarında en az dört kişi yaşamını yitirdi. Venezüella’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu protesto gösterileri sürerken, muhalefet lideri Juan Guaido kendisini geçici devlet başkanı ilan etti. ABD hükümetinin de Guaido’yu geçici devlet başkanı olarak tanıdığı duyuruldu. ABD Başkanı Donald Trump, “ABD’nin ekonomik ve diplomatik gücünü Venezülla’da demokrasi sağlanması için kullanacağım” açıklamasında bulundu. Reuters’in haberine göre gazetecilere konuşan üst düzey bir ABD’li yetkili, “Maduro ve destekçileri, şiddet kullanır, Uusal Meclis üyelerinden birine zarar verdiği takdirde ‘bütün seçeneklerin’ masada olduğu” ifadelerini kullanıldı. OAS Trump ile aynı safta ABD’nin ve Guaido’nun bu çıkışının 23 Ocak’ta gelmesinin nedeni olarak 23 Ocak 1958 tarihinde Venezüella’nın son diktatörü Marcos Perez Jimenez devrildiği için, bu günün ülke açısından sembolik bir önemde bulunması gösteriliyor. Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) de Juan Guaido’yu Venezüella’nın devlet başkanı olarak kabul ettiğini kaydetti. ABD’nin ardından Kanada, Şili, Peru, Brezilya, Kolombiya ve Paraguay da Guaido hükümetini tanıyacaklarını acıkladı. Guaido’nun devlet başkanlığını duyurmasının ardından Maduro destekçileri de sokağa çıktı. Devlet Başkanı Maduro, ABD ile diplomatik ilişkileri kestiğini ilan etti, ABD’li diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre verdi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Muhalif lider Guaido devlet başkanlığı açıklamasını adeta bir gövde gösterisiyle yaptı. Destekçilerine konuşan Maduro ise ABD ile diplomatik ilişkileri kestiğini duyurdu. Pence’in muhalefete destek vererek “Sesinizi yükseltin” çıkışına Caracas hükümetinden sert tepki yükselmişti. Devlet Başkanı Maduro, Washington’ı Venezüella hükümetine karşı darbe emri vermekle suçlayarak, ABD ile ilişkilerin gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Pence önceki gün yaptığı açıklamada Maduro’yu “diktatör” olarak nitelendirirken muhalefete mesajında “Sizinle beraberiz. Demokrasi gelene ve özgürlüğünüzü kazanana kadar da beraber olacağız” ifadelerini kullanmıştı. Bir video mesajı yayımlayan Pence, “ABD’nin sarsılmaz desteğinin, ülkelerine demokrasi getir me çabaları gösteren Venezüellalılarla olduğunu” belirtmişti. Ulusal Meclis Başkanı ve muhalefet liderlerinden Juan Guaido’nun, geçici bir hükümet kurma çağrısını desteklediğini de ifade etmişti. ABD’deki federal hükümetin kapalı olduğuna işaret eden Venezüella Devlet Başkanı Yardımcısı Delcy Rodriguez’den ise Pence’e yanıt olarak, “Kendi işlerinle ilgilen” çıkışı gelmişti. Maduro yönetimi daha önce de ABD’yi Venezüella’da darbe yapmaya çalışmakla suçlamıştı. Şiddetli çatışmalar Venezüella’da sol cepheden Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun istifasını isteyen binlerce kişi muhalefetin çağrısıyla düzenlenen protesto gösterilerine katılıyor. Başkent Caracas’ın El Paraiso semtinde dün düzenlenen eylemde, Ulusal Muhafızların göstericilere gözyaşartıcı gaz ile müdahale ettiği bil dirildi. Önceki gece ise başkent Caracas’ta muhaliflerin Maduro destekçisi gruplarla çatıştığı, en az dört kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Sosyal Çatışmaları İzleme Merkezi (OVSC) adlı sivil toplum örgütünden yapılan açıklamada, başkent Caracas’taki gösteride 16 yaşında bir gencin ateşli bir silahla vurularak yaşamını yitirdiğini kaydetti. Emniyet yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, diğer üç kişinin ülkenin güneyindeki Bolivar eyaletinde yaşamını yitirdiği ifade edildi. Protesto gösterileri öncesindeki eylemlerde, Maduro’nun selefi Hugo Chavez’in aynı eyaletin San Felix kentindeki heykelinin de ateşe verildiği aktarıldı.Hükümet yetkilileri pazartesi günü darbe girişimi için destek isteyen askerlerin çaldığı silahların bir kısmının kayıp olduğunu belirterek, eylemlerde kullanılabileceği uyarısını yapmıştı. Tel Aviv Havalimanı’nı vurabiliriz’ Dış politikadaki önceliklerinden biri Tahran’ın etkisizleştirilmesi olan İsrail’in Suriye’de bulunan İran’a bağlı güçleri gerekçe gösterdiği saldırılarını artırması, diplomatik ve askeri gerilimi tırmandırdı. Suriye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Beşar Caferi hafta başında Şam çevresindeki hedefleri vurduğunu açıklayan İsrail’e karşı BM Güvenlik Konseyi’ni harekete geçmeye çağırdı. Caferi, “İsrail Suriye’ye yönelik saldırılarına son vermezse, Şam’ın Tel Aviv Havalimanı’nı vurarak karşılık verebileceğini” söyledi. İsrail savaş uçaklarının sınırda uçuşlarına önceki gece devam etmesi üzerine Suriye ordusunun alarma geçtiği bildirildi. Rusya ordusu ise İsrail’in Doğu Akdeniz’de füze denemesi yaptığını duyurdu. Bu arada ABD’nin Suriye’den birliklerini çekme kararının yansımaları sürüyor. Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’na video konferans yoluyla katılan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, koalisyon ülkeleriyle birlikte Suriye ve Irak’ta IŞİD’i “yenilgiye uğrattıklarını” belirtti. Pompeo “Daha yapılması gereken çok iş var. Sizin yardımınızla başaracağımızı biliyorum” ifadelerini de kullandı. Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova ise ABD Başkanı Donald Trump’ın çekilme kararını açıklamasının ardından bu ülke tarafından “somut bir adım atılmadığını” belirtti. Afrin’de saldırı Türkiye’nin bir yıl önce Zeytin Dalı harekâtı ile kontrolü aldığı Suriye’nin kuzeyindeki Afrin’de dört gün içerisinde ikinci bombalı saldırı gerçekleşti. Kent merkezinde yapıldığı bildirilen bomba yüklü araçlı saldırıda ölü veya yaralı olup olmadığına ilişkin çelişkili haberler geldi. AA patlamada ölü veya yaralı olmadığını duyururken, Sky News Arapça ve Arap medyasında Ahrar Şarkiyya Üssü önündeki saldırıda TSK destekli üç ÖSO militanının öldüğü şeklindeki bilgiler gündeme yansıdı. Harekâtın yıldönümü olan 20 Ocak’ta da Afrin kentinde çifte patlama meydana gelmiş, 10 kişinin yaşamını yitirdiği bildirilmişti. Parantezli işbirliğiMoskovaAnkara hattında ‘güvenli bölge’ konusunda farklılıklar sürüyor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında, ABD’nin askerlerini çekme kararının ardından kartların yeniden karılmaya başlandığı Suriye’nin durumunu yakından ilgilendiren kritik görüşme dün Moskova’da gerçekleşti. Baş başa ve heyetler arasında görüşmelerin ardından iki lider basın toplantısı için kameraların karşısına geçti. Toplantıda Erdoğan’ın terör örgütlerine karşı mücadele vurgusuna Putin’den destek geldi. ABD ile Türkiye arasındaki görüşmelerde öne çıkan Fırat’ın doğusunda “güvenli bölge” konusunda ise Putin, Türkiye’nin menfaatlerine saygı duyduklarını belirttikten sonra Birleşmiş Milletler’in (BM) bu yönde bir kararı ve Suriye hükümetinin bir daveti olmadığını vurgulayarak mesafeli bir yaklaşım sergiledi. Suriye’de siyasi sürecin önemli unsurlarından Anayasa Komitesi konusunda ise liderler Avrupa’dan BM’ye yazılan “başarılamadı” içerikli mektuba şaşırdıklarını ifade etti. Putin, ABD’nin Suriye’den çekilmesini “olumlu” olarak değerlendirirken, İdlib içinse Türkiye’nin silahsızlanmanın sağlanması için yoğun çaba sarf ettiğini söyledi. ‘Süreç faydalı’ Görüşme öncesinde basının karşısına geçen iki lider, stratejik ortaklık mesajı verdi. Erdoğan, dayanışmalarının bölge barışına katkıda bulunduğunu belirterek “Astana süreci ile başlatmış olduğumuz üçlü zirveler ve dünyanın ilgisini çeken görüşmelerimiz ol Erdoğan ile Putin Kremlin Sarayı’nda bir araya geldi. du. Görüşmemizle birlikte bu sürecin devamının çok daha faydalı olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. Putin ise Erdoğan’a seslenerek “Değerli dostum sizin bu ilişkilerin gelişmesine ne kadar katkı sağladığınızı biliyoruz. Büyük stratejik ortaklığımız gerçekleştirilecektir” şeklinde konuştu. Putin ayrıca Kerç Boğazı’ndaki faciada hayatını kaybeden vatandaşlar nedeniyle Erdoğan’a başsağlığı diledi. Türkiye’ye İdlib uyarısı Moskova’da masaya yatırılan konulardan olan İdlib’e ilişkin Rusya’dan dün üst üste “durum kötüye gidiyor” şeklinde açıklamalar gelmesi dikkat çekti. Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi’nden yapılan açıklamada HTŞ militanlarının Ebu Duhur ile Ebu Şarc yerleşimlerinde Suriye ordusu mevzilerine saldırdığı bildirildi. Merkezin sözcüsü, gerilimi azaltma bölgesi olan, TSK’nin çok sayıda gözlem noktasının bulunduğu İdlib’de durumun kötüye gittiği ko nusunda Türkiye’ye bilgi verdiklerini ifade etti. Sözcü, Suriye ordusunun saldırıyı püskürttüğünü ve militanların kayıplar vererek çıkış noktalarına kaçtıklarını da sözlerine ekledi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova da İdlib’deki durumun hızla kötüye gittiğini ve bundan dolayı ciddi endişe duyduklarını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki birliklerini çekme kararı sonrası Washington ile Ankara arasındaki temaslarda öne çıkan nokta Suriye’nin kuzeyinde bir “güvenli bölge” yaratılması olmuştu. Erdoğan önceki gün, söz konusu bölgenin Putin’le görüşmesinde de ele alınacağını bildirmişti. Ankara’nın, terör örgütü saydığı YPG’nin kontrolünde bulunan bölgeler için öngörülen planda denetimi üstlenmeye hazır olduğu, Erdoğan tarafından Trump’a geçen haftasonu yapılan telefon görüşmesinde iletilmişti. Rusya tarafının ise Suriye’nin kuzeyi dahil tüm bölgelerde Şam’ın hâkimiyetinin sağlanması görüşünde olduğu biliniyor. Öte yandan, YPG ile Şam arasında Moskova arabuluculuğunda görüşmeler yapıldığı da gündeme yansımıştı. Fırat’ın hemen batısında yer alan, Türkiye’nin operasyon sinyali verdiği ancak Rusya’nın YPG ile ortak devriyelere başladığı haberleri ile gündeme gelen Münbiç ve anayasa komitesi kurulması da bir başka tartışma konusu. Felicia Perkins WATERS’IN JETİYLE ÇOCUKLARINA KAVUŞTU Pink Floyd’un efsanevi solisti Roger Waters, IŞİD üyesi babaları tarafından Suriye’ye kaçırılan ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elindeki iki çocuğu annesiyle buluşturdu. Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, babaları tarafından Suriye’ye kaçırılan yedi yaşındaki Ayyub ile 11 yaşındaki Mahmud, Trinidad ve Tobago’da yaşayan anneleri Felicia Perkins Ferreira’yı 2014’ten bu yana görmüyordu. Waters’ın özel jetini tahsis etmesiyle Suriye’ye giden annenin çocuklarını da yanına alarak ülkesine döneceği bildirildi. Habere göre, babaları tarafından terk edilen iki çocuk SDG tarafından Irak sınırındaki bir gözaltı merkezinde tutuluyordu. IŞİD’li babanın ise 2017’de Rakka’da öldürüldüğü belirtildi. Fransa’da Sarı Yelekliler geçen cumartesi günü de sokaklardaydı. Bakandan polis şiddetine itiraf Hükümet karşıtı Sarı Yelekliler protestolarının iki ayı aşkın süredir devam ettiği Fransa’da İçişleri Bakanı Christophe Castaner, eylemler sırasında polisin uyguladığı şiddet nedeniyle yaralanan göstericilerin olduğunu ilk kez kabul etti. Protestolarda yaşanan şiddet olaylarını araştırmak için Senato’da kurulan komisyon kapsamında önceki gün milletvekillerine konuşan Castaner, polis ve jandarmanın plastik mermi atmak için kullandığı silahtan dolayı 4 göstericinin gözünden yaralandığını ve bunlardan bazılarının görme yetisini kaybedebileceğini söyledi. Fransız bakan, Polis Soruşturma Birimi tarafından Sarı Yeleklilerin protesto eylemlerinde polisin göstericilere yönelik şiddet uyguladığı gerekçesiyle 81 soruşturma açıldığını da kaydetti. Daha önce Facebook hesabından yaptığı paylaşımda “Hiçbir polis ve jandarma göstericilere saldırmamıştır” vurgusu yapan Castaner’nin önceki sözleriyle çelişen bu açıklaması, gerçek rakamlarla örtüşmediği gerekçesiyle muhalefet tarafından “yetersiz” bulundu. Liberation gazetesinin haberine göre, 17 Kasım’da başlayan Sarı Yeleklilerin eylemlerinde biber gazı nedeniyle 69 gösterici yaralandı. Salvini’den Macron’a salvo İtalya Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio’nun Fransa’yı Afrika’yı sömürerek zenginleşmek ve göçü tetiklemekle suçlaması üzerine RomaParis hattında yükselen tansiyon sürüyor. İtalya’nın aşırı sağcı İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, Facebook hesabından yayımladığı bir videoda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a atıfla “Fransızların çok kötü bir Cumhurbaşkanından kurtulacağını umut ediyorum” ifadesini kullandı. Salvini, 26 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin bunun için bir fırsat olduğunu savundu. Fransa’nın Avrupa Birliği Bakanı Nathalie Loiseau ise “Roma hükümetiyle aptal bir söz yarışı içine girmeye niyetimiz yok” diye konuştu. Salvini, iki hafta önce Polonya’daki temasları sırasında, kritik AP seçimleri için RomaVarşova’nın öncülüğünde bir “Avrupa Baharı”nın mümkün olduğunu söylemişti. Di Maio’nun Afrika ile ilgili ifadeleri üzerineyse İtalya’nın Paris Büyükelçisi Fransa Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştı. Salvini ve Di Maio, Fransa’daki hükümet karşıtı Sarı Yelekliler hareketine destek açıklaması da yapmıştı. Bunun üzerine Paris hükümetinden İtalyan liderlerin önce kendi ülkelerine bakması yanıtı gelmişti. Başkan Trump’a NATO resti ABD Başkanı Donald Trump’ın sık sık çekilmeyi dile getirmesine karşın, ABD Temsilciler Meclisi, ülkenin NATO’dan olası çıkışını engellemeyi öngören yasa tasarısını 22 ret oyuna karşı 357 evet oyu ile kabul etti. Demokratların çoğunluğu oluşturduğu Temsilciler Meclisi’nde, 22 oya karşı 357 oyla kabul edilerek Senato’ya gönderilen NATO’ya Destek Kanunu, federal fonların 70 yıllık ittifaktan çıkmak için kullanılmasını yasaklıyor. Trump, Avrupa devletlerinin NATO ittifakı için yeterince harcama yapmamasından şikâyetçi olmuş, ABD destek payında olduğu gibi üye ülkelerin de gayrisafi milli hasılalarının yüzde 4’ü oranında NATO’ya katkı vermelerini gündeme getirmişti. Washington’da sürpriz istifa ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yar dımcısı Wess Mitchell’in önceki gün 16 ay dır bulunduğu görevinden istifa ettiği duyu ruldu. Reuters’in haberine göre gelecek ay görevi bırakacak olan Mitchell, istifa mek tubunda görevinde hedeflerini yerine getir diğini, kişisel sebeplerle görevden ayrılmak istediğini bildirdi. Mitchell, ABD basınına yaptığı açıklamada ise istifasının protes to amaçlı olmadığını söyledi. Güçlü tran satlantik ilişkileri savunan, “Rusya’nın sal dırganlığına” maruz kalan ülkeleri korumak taraftarı olan Mitchell’in istifası kimi ana listlere göre hem Trump yönetimi hem NA TO için bir kayıp. Öte yandan Gü ney Kıbrıs basını Mitchell’in isti fasını Rum Kesimi için “darbe” olarak nitelendirdi. Yerel basın, Wess Mitchell’in “Trump hükü metindeki Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın ABD jeostratejik planla rındaki rolünün yükseltilmesi le hine güçlü ses olarak görül Mitchell düğünü” kaydetti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle