15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY 1524 Ocak 2019 PERŞEMBE BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1nS/OelLAeDrkiAınldNheakSsitAaĞ A1: 1 K 2 A 3 B 4 A 5 L 6 L 7 8 AM 9 A hademelere verilen ad. 2/ Tuzağa düşürülen şey... 2 İ T İ NA YAK 3 LOŞ ME S İ R 4 ENK İ BALO 5 R EZBER S Osmanlı devletinin yedi saltanat sancağından biri. 3/ Bir 6 MAKBER A T 7 ES İ NTAN İ 8 NEKRE HOŞ 9 İ SKORP İ T parçanın ağır çalınacağını anlatan müzik terimi... Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 4/ Sahip, malik... “ bir yer olmalı ki şu tabut / Görmedim girmem diyen yiğit kimse” (C.S. Tarancı). 5/ İslam dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargı ve ilkeler... Sıkıntı verme, üzme. 6/ Kiraya verilerek gelir getiren mülk... Bir gıda mad desi. 7/ Duyguları belirtecek şekilde yüzde beliren kımıldanışlar. 8/ Yara üzerine ko nularak irini dışarıya akıtmakta kullanılan bükülgen tüp... İslam hukukunda, kadının nikâh ile kocasından hak ettiği mal. 9/ İspanya’nın kuzeyinde, tarih öncesi dönem lere ait resimleriyle ünlü mağara. YUKARIDAN AŞAĞIYA: l/ Mora çalan kırmızı renk. 2/ Güvercine benzer bir kuş... Lübnan’ın plaka imi. 3/ Pişmanlık. 4/ Letonya’nın para birimi... Te mizlik işlerinde kullanılan bir cins toprak. 5/ Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarla ma. 6/ Baryum elementinin simgesi... Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş. 7/ Tanrı ça... Pasak. 8/ “Nerden çıktı bu , ölen kim / Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar” (C.S. Tarancı)... Alan ölçüsü birimi hektarın kısa yazılışı. 9/ Bir işin taklidini yapan kimse. Türkiye, olumlu bir şaşkınlık ve bir miktar da rahatsızlıkla, Fazıl Say ve Erdoğan’ı takip etmekle meşgul. Herkes birbirinin görüşünü öğrenmek istiyor. Bu konu hakkında bırakın görüş belirtmeyi, yalnızca kendi başınıza düşünmek bile insana yorucu gelebiliyor. Hatta pozisyonu şu ünlü VAR’a taşıyıp, 10 kere de izleseniz, inanın pek bir şey çıkaramazsanız! Say evvelsi gün paylaştığı yazısında, toplumsal uzlaşıdan söz ediyor ve geçmişte kendisinin de Erdoğan’ın da hatalar yapmış olabileceğini vurgulayarak iç barışa ulaşmak isteyen önyargısız bir profil çiziyor. Bir itirafta bulunayım: İki ay önce, Fazıl’ın, Cumhurbaşkanı ve eşi önünde yaşadığı sahnenin aynısını ben de yaşadım. Birebir. Şu farkla ki, ben rüyamda görmüş ve şaşkınlıkla uyanmıştım. (“Sen o sahneyi ancak rüyanda görürsün” diyecek kimi Erdoğancıların veya “Şuna bak bu da aynı şeyi yaşamak istiyormuş” diyecek kimi solcuların alakasız, sığ ve beş para etmez yorumlarını okumadan çöpe atacağım, konuya dönüyorum.) Dolayısıyla, o rüya nedeniyle Fazıl’ın yaşadığı çelişkileri daha iyi hissedebileceklerden biriyim. Türkiye o kadar uzun zamandır, yoğun bir şizofrenik parçalanma ve ağır kamp ayrımı yaşıyor ki, insanların çoğuna bir bezginlik, yorgunluk ve hedefsizlik, geleceği kucaklayamama, plan yapamama korkusu, bu sebeple de yurtdışında bir hayat kurma düşüncesi gelip yerleşiyor. İnsanlar, zaten jeopolitik olarak dünyanın en kaygan ve riskli zemininde yaşıyor olmanın ötesinde, sürekli olarak her gün birbiriyle ölesiye kavga eden iki tarafın ortasında yer almaktan artık kusmak üzereler. Erdoğan’ın, Say’ın annesinin vefatından sonra onu araması, beklenilmedik bir çıkıştı. Erdoğan’ın başsağlığı telefonu bir politika değişikliğine işaret ediyor mu? Belki, kim bilir... Öncelikle, hiç kimsenin böyle bir telefon veya bir cenazeye katılım konularını polemiğe dönüştürme hakkı olamaz! Bunlar bazen şaşırtıcı şekilde devreye girer, ya da girmez. Bundan 8 yıl önce bıçaklandığımda, Cumhurbaş veya mağlubu yok. İki tarafın puan cetvelinde nerelere çıkabileceği veya inebileceği ise Gezen artıkYurtdışı yasağı ve adli kontrol kalktı uzun vadeli konular. Türkiye gerçeği, her gün bu tartışmaların üzerine yenilerini ekleyecek. kızını görecek Say’ın Benim gibi ödünsüz Atatürkçüler bile (taştan üretilmiş olanlarımız hariç), en azından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef göste pozisyonunu VAR’a taşımayın! bilinçaltı olarak, ülkenin artık cıcığı çıkmış gerilim hatlarının bir mucizeyle normalleşebileceği yeni ortamlar isterler. Peki bu “normalleşme” Say rilmesinin ardından hakkında soruşturma başlatılan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen’in adli kont kanı Gül beni aramış, eşi de hastanede ziyaret etmişti. Erdoğan ise ne aramış, ne geçmiş olsun mesajına gerek görmüştü. Şimdi bu yakınlaşma, dönemsel olarak bir imaj yumuşatma çabası, yerel seçim öncesi diyaloğa dayalı bir siyaset hamlesi veya mesela İzmir kararsızlarına yönelik olabilir. Hiçbir zaman emin olamayız. Bir de konuya Say’ın açısından bakalım. Sonuçta o da bu ülkenin yorgun milyonlarından bir vatandaş. Şu farkla ki, herhangi bir siyasi göndermeli Ömer Hayyam dizesini retweet ettiğinde bile hakkında dava açılabilecek kadar iktidarın gözüne batmış bir muhalif olarak nam salmış, uluslararası bir değerde sanatçı... En azından kavramsal planda, muhalif sanatçılar, üniversiteliler, işçiler yarın yine herhangi bir güncel gerilim hattı belirdiğinde, Say’ın kapısını çalıp konser veya dayanışma imzası isteyecekler mi? Aslında bu sorunun yanıtı da, onlardan önce zaten Say’ın kendisi tarafından verilmiş olacak. Say kendisini ödünsüz bir muhalif olarak görmeye ve bu doğrultuda hareketlerine, kararlarına yön vermeye devam edecek mi? Yarın öbür gün Erdoğan’dan yine “iki ayyaş” benzeri bir çıkış veya İnönü’yü hedef tahtasına koyan bir grup konuşması geldiğinde, ben şahsen ne yapacağımı her zamanki gibi biliyor olacağım. Ama Say o gün doğru kararı aldığından emin olabilecek mi? Hangi çelişkileri, tereddütleri yaşayacak? Yoksa kendini bir çıkmaz sokakta hissederek pişman mı olacak? Bir tek şey kesin: Bu karşılaşmanın sanıldığı gibi tartışmasız galibi ve Erdoğan’ın atmış oldukları adımla başlayabilir mi? Pek kolay değil... Her ne kadar halkın bir kesiminde bir umut yaratmış olsa da, insan Erdoğan’ın bundan böyle bu jestine uygun yeni bir hal ve tavra geçiş yapacağına inanamıyor. Böyle bir kalıcı “normalleşme” düşüncesi olduğuna da inanmıyorum. Erdoğan, doğal olarak her konuda kendini haklı gördüğü için, ne yeni bir kimliğe geçiş yapar, ne de eski bıraktığı izlerden herhangi birisi üzerinden feragatte bulunur. Peki bu hareketi, laik kesimden oy toplayabilir mi? Hiç sanmıyorum. Arkadaki yol ayrımı faturaları çok kabarık. Peki bir mucize gerçekleşse ve bundan sonra bambaşka bir anlayışla, hoşgörülü, demokrasiye, mizaha ve sanata, sanatçıya ve muhalefete sonuna kadar saygılı bir iktidara kavuşsak, ben mutlu olur muyum? Tabii ki olurum. O apayrı bir ütopik umut dünyası... Ama hiç kimse Erdoğan’a “Niye başsağlığı telefonu ettin?” diyemeyeceği gibi, kimse de kalkıp Say’a “Vay sen siyasi karşıtını konsere nasıl davet edersin?” diyemez. Bu yaşananları kimileri çok olumlu bulur, kimileri kabullenemez, bu da engellenemez. Ülke öyle kötü bir şekilde 25 yıldır öğütülüyor ki, kimsede direnç, özgüven, mantık, iyimserlik hali kalmadı. Son söz: Lütfen yakın dostlarım dahil, şimdi kimse Fazıl’ı buralardan yola çıkarak harcamaya kalkmasın. Herkesin esas pozisyonunu bulması için biraz sabır lütfen. Türkiye’de yaşamak, gördüğünüz gibi zor zanaat... Öyle beklenilmedik VAR’lık krizleri, buralarda Say’makla bitmez! rol şartı kaldırıldı. Yurtdışı yasağı da kaldırılan sanatçı nın Hollanda’da tedavisi devam eden kızına gitmesinin Müjdat Gezen önünde bir engel kalmadı. Gazetemize bilgi ve ren avukat Celal Ülgen Gezen’in karakola im za vermeye gitmeyeceğini belirterek “Herhangi bir mahkemeye sevk edilmeksizin Cumhuriyet Savcısı kendi yetkisine dayanarak adli kontrol kararını kaldırdığını söyledi.” l İSTANBUL Fincancı’dan41 yıldan sonra son dersini verdi zorunlu veda Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ba rış bildirisine imza attığı için “terör örgütü propaganda sı yapmak” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılın Fincancı ca emekli olma kararı almıştı. Fincancı için dün 41 yılını verdiği üniversitesinde tören düzenlendi. Fincancı dün, fakültedeki son dersini verdi. Öğrencileri, asistanları, hocaları ve dostlarının katıldığı “İnsan Hakları ve Hekim Sorumluluğu” başlıklı son dersine Fincancı, “92’den beri res mi olarak ders anlatıyorum. 27 yıl olmuş. Hiçbir ders günümü heyecansız geçirmedim. Ama he yecanla uyanmaya devam edeceğim. Bu bir son değil. Her sonun devamında başlangıçlar vardır, umut vardır” diyerek başladı. Alman patoloji bil gini Rudolf Virchow’un “Hekim zor durumdakile rin olağan avukatıdır” sözüne dikkat çeken Fin cancı, “Eğer avukatlık yapmayacaksa, hastası nın haklarını savunmayacaksa hekimlik de yap mamalıdır. Aslında tıp dediğiniz siyasetin ta ken disidir. Yaşama müdahil olduğunuz her alanda da siyasetin tam orta yerinde duruyorsunuz. İyi ki yaşama müdahil oluyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Erdal Oztürk beraat etti..15Temmuzdavasında14aytutuklukalangeneralsuçsuzbulundu 15Temmuz darbe girişiminin İstanbul’daki ana davasında 14 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen ve dosyası ayrılan dönemin 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk, üzerine atılı suçları işlemediği gerekçesiyle beraat etti. “15 Temmuz kumpası olmasaydı terfi edecek tek korgeneraldi” diyen Öztürk’ün avukatı Ahmet Bilgin, göreve iade için başvuracaklarını söyledi. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen tutuksuz sanık Erdal Öztürk ile avukatları Ahmet Bilgin ve Elif Asena Kavak katıldı. Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, Erdal Öztürk’ün, darbeye kalkışan örgütsel yapıyla hiyerarşik ilişkide olduğuna dair delil elde edilemediği, işlenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından beraatine karar verilmesi talep edildi. Mütalaaya karşı son savunması sorulan sanık Erdal Öztürk Atatürk Havalimanı’nı işgal davasında 13 tahliye FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde, Atatürk Havalimanı’nı işgal girişimi ve 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 77’si tutuklu 159 sanığın yargılandığı davada, 13 tutuklu sanığın tahliyesine karar verildi. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün yapılan duruşmada, mevcut suçun değişme ihtimali, sanıkların tutuklulukta geçirdikleri süre, savunmalarının alınmış olması gibi gerekçeler dikkate alınarak, tutuklu 13 sanığın tahliye edilmesine karar verildi. ise “Beraat yönündeki mütalaaya katılıyorum. Herhangi bir suç işlemedim” dedi. Mahkeme heyeti de sanık Erdal Öztürk hakkında üzerine atılı suçları işlemediğinin sabit olması nedeniyle beraatine karar verdi. Duruşma çıkışında Erdal Öztürk adına açıklama yapan avukatı Ahmet Bilgin, “15 Temmuz kumpası olmasaydı terfi edecek tek korgeneral di. 15 Temmuz yüzünden cezaevine düştü, 14 ay tutuklu kaldı. Mesleğinden atıldı. 20 yıl NATO’da görev yapmış bir komutandı. Ama mahkeme adli bir karar verdi. Göreve iadesi için başvurumuz olacak” dedi. Kumpas demişti Mayıs ayındaki duruşmada Öztürk, isminin sıkıyönetim listesine haberi olmadan eklenerek kendisine kumpas kurulduğunu belirterek firari Albay Uzay Şahin’i suçlamıştı. Darbe gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünürü Özdemir Bayraktar’ın kendisini araması sonrasında ulusal kanallara çıkıp askerin kışlasına dönmesini söyleyen ilk general olduğunu kaydeden Öztürk, “Benim adımla ve rütbemle İstanbul’da bazı emniyet müdürleri aranmış teslim olmalarını istemişler. Bu ses kayıtlarının bana ait olmadığı Adli Tıp Kurumu tarafından belgelendi” ifadelerini kullanmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle