19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 24 Eylül 2018 4 yoluyYlaıkgımeraçneakyleaşstaiPAKRNAOABFYOESAĞÖSLARUÜ: Kaboğlu’nun hazırladığı rapora göre 24 Haziran’dan bu yana anayasaya aykırılıklar zinciri yaşanıyor. Raporda süreç ‘anayasasızlaştırma’ olarak nitelendi Anayasa profesörü, CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, daha önce CHP’li mil letvekillerine anayasa değişikliği hak kında yaptığı sunumu gelen sorular ve yapılan katkılar eşliğinde gözden ge çirerek 22 sayfadan olu şan bir rapor haline ge tirdi. CHP’li milletve killerine dağıtılan ra por toplam 5 bölümden oluşurken hayata ge MAHMUT LICALI çen yeni anayasa kapsamında TBMM’nin yet kileri, Cumhurbaşkan lığı kararnameleri gibi konularda bil gilendirmeler yapıldı. Raporda, ye ni anayasayla kural koyma yetkisinin TBMM’ye aidiyeti ilkesinin devam et mesine karşın yasa ve Cumhurbaşka nı kararnameleri (CBK) arasında belir siz ve gri alanlar bulunduğu ifade edi lerek, CBK ile yapılacak düzenlemeler ile TBMM’de yapılacak yasalar arasın daki ilişki konusunda şu değerlendir me yer aldı: “CBK yoluyla yapılabile cek düzenleme alanı çok geniş ve yü rütmenin yetki alanını aşıyor olmak la birlikte, CBK karşısında TBMM’nin belirleyici konumunu gözardı etme mek gerekir. TBMM, bir yandan CBK ile yapılan düzenlemeleri hukuken çerçeveleyebilir, öte yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ile yargısal de netim yolunu işletebilir.” CBK’nin konu bakımından sınır lı bir yetki olduğu belirtilen raporda, Cumhurbaşkanı’na doğrudan seçim le verilen görev ve yetkinin kural koy mak değil, kuralları uygulamak ol duğu belirtildi. Kaboğlu raporunda, CBK’nin yasa ile yarışan bir düzenleme olmadığına, tüzük yerine geçen düzenleyici bir işlem kategorisinde olduğuna işaret ederek, “Özetle CBK yasaya aykırı olamaz. Bu yoruma göre “anayasa, yasa, CBK’ biçimindeki normlar hiyerarşisi bozulmamış oluyor” dedi. Raporda Osmanlı döneminden başlayarak Türkiye’deki anayasa değişiklikleri hakkında tarihsel süreçlere değinilerek, her bir anayasa değişikliği nin önceki anayasa hükümlerine bir tepki olarak ortaya çıktığı ancak 16 Nisan referandumuna konu olan anayasa değişikliğinin tepki özelliğini de aşarak uzun erimli anayasal kazanımları inkâr anlamına geldiği değerlendirmesi yapıldı. 16 Nisan’da kabul edilen düzenlemenin ‘Türkiye Anayasa Tarihi’ne yabancı olmakla birlikte kanun kavramını da parçaladığına dikkat çeken Kaboğlu, bir anayasaya aykırılıklar zincirinin ortaya çıktığını belirterek, “Bu nedenle son dört ay, son dört yıldır tanık olduğumuz anayasal bilgi kirliliği ile anayasasızlaştırma sürecinin çok daha belirgin bir hale geldiğinden söz edilebilir” görüşünü dile getirdi. İçtüzük önemli Raporda, CHP’nin bundan sonra izlemesi gereken politikalara ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. Anayasasızlaştırma sürecine karşı TBMM’de bilinçli bir mücadele verilmesi gerektiği belirtilen raporda, içtüzük çalışmalarının bu doğrultuda çok önemli olduğu kaydedildi. Kaboğlu, raporunda şu görüşleri ifade etti: “CHP olarak anayasa ve içtüzük tarafından tanınan bütün olanakları zorlayarak, bilgi temelinde yasama işlevini sürekli öne çıkarmak gerekir. (...) Hedef kuşkusuz anayasal mirası yeniden kazanmak olmalı, bunun için güçlü bir anayasa siyasetine ihtiyacımız var. Anayasanın araçsallaştırılarak istismar edildiği, ihlal edildiği ve anayasa suçu işlemenin alışkanlık haline getirildiği, adeta anayasanın unutturulduğu bir ortamda anayasa gündemi oluşturmak kolay değil ama gerekli. Bunun için muhalefet partileri mümkünse birlikte anayasa siyaseti oluşturmak durumundadır.” 20072017 ekseninde anayasal düzenin nasıl ortadan kaldırıldığının belleklerde canlı tutulması gerektiği ifade edilen raporda, “Yıkım anayasa yoluyla gerçekleşti. Kurtuluş ve kuruluş diyalektiği ancak anayasa yolu ile sağlanabilir. CHP için anayasa gündemi gelecek kuşaklara karşı tarihsel bir sorumluluktur” denildi. l ANKARA Eğilim yoklanacak ‘4 milyarlık jest mi olur?’ CHP’li Özel, AKP’li Çelik’in Katar’dan hibe alınan uçağa ilişkin sözlerine tepki gösterdi CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in Katar’dan hibe alınan uçakla ilgili “Devletlerin jestleri olur” açıklamasına tepki göstererek, “Devletlerin jesti olur da bir dolmakalem hediyesi olur, devletin devlete jesti jumbo jet olur mu kardeşim? 4 milyarlık jest nerede görülmüş. Bizim de yaptığımız oluyor diyor. Bundan sonra da jestleriniz olacak mı? Örneğin Katar emirinin jestlerine karşılık ne jestler yapacaksınız? Jete karşılık memleketin hangi varlığını Katarlılara jest olarak vereceksiniz” ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti: “Ağzındaki baklayı çıkar bakalım. Kime böyle jestler yaptık? Hariri’ye Türk Telekom’un peşkeş çekilmesi bir jest miydi? Yabancılara yapılan bütün özelleştirmeler jest miydi? Neyi kime jest olarak verdiniz? Biz bilmiyoruz. Jest dediğin gidip de bir jumbo jeti bedelsiz olarak almakla olmaz. Hani borç alan emir alıyordu? O zaman hibe alan, karşılıksız hediye alan emrin ötesinde neler alır? Bundan sonra da jestleriniz olacak mı? Örneğin Katar Emiri’nin jestlerine karşılık ne jestler yapacaksınız? Ülkenin güzel topraklarını, turistik yerlerini hangi güzel arazilerini Katarlılara jest diye vereceksiniz? Jete karşılık memleketin hangi varlığını Katarlılara jest olarak vereceksiniz, onu bir söyleyin de bilelim Ömer Bey.” Özel, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ekonomik krizin gerekçesinin psikolojik olduğuna yönelik açıklamaları üzerine de, “Bir gerçek var, o da vatandaşın psikolojisinin bozulduğu. Vatandaşın psikolojisi, bu kadar büyük bir ekonomik krizi, eve ekmek götürememeyi, bakkalın, kasabın önünden geçememeyi, asgari ücretin iki ayda yüzde 40 değer kaybetmesini kaldıramıyor. Ama Sayın Bakan, alay eder gibi, krizi yaratanın psikoloji olduğunu söylüyor. Milletin aklıyla alay edip milletin aklını daha fazla oynatmasınlar” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA /Cumhuriyet CHP’de yerel seçimler için aday belirleme yöntemi olarak geniş katılımlı eğilim yoklamasının yapılacağı, önseçimin çok sınırlı düzeyde tutulacağı konuşuluyor MAHMUT LICALI CHP’de Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler için aday belirleme yöntemi olarak pek çok farklı yöntem tartışılırken, önseçimle belirlenecek adayların çok sınırlı düzeyde kalacağı belirtiliyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler için özel stratejilerin uygulanacağı ve aday belirlenirken geniş kapsamlı bir eğilim yoklamasının yapılacağı dile getiriliyor. Partide daha önce yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısında önseçim yapılması yönünde görüş öne çıkmıştı. Aday belirlemesinde parti üyeleriyle STK ve derneklerin de görüşleri dikkate alınarak genişletilmiş bir önseçim yapılabileceği ifade ediliyordu. Ancak PM ve yönetim kadrolarında önseçimin kısıtlı olması ve yalnız ca CHP’nin kalesi olan bazı belediyeler için yapılması gerektiği görüşü tartışılıyor. Önseçimin sınırlı tutulmasıyla 24 Haziran’dan sonra başlayan tartışmaların tekrar başlamasının engellenmesi, seçim atmosferinde parti içi tartışmalara yer verilmemesi ve parti örgütlerinin seçime yönelik enerjilerinin bölünmemesinin amaçlandığı kaydediliyor. Referandum ve 24 Haziran seçimlerinde CHP’nin oy artırdığı bölgeler için özel stratejiler uygulanacağı belirtilirken, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir adaylarının, kentlerin profiline göre belirlenmesi planlanıyor. Bu kapsamda büyük ihtimalle üç büyük kent için eğilim yoklamasının yapılacağı ifade ediliyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kentlerde diğer partilerle dirsek temasları yaşanabileceğini daha önce açıklamıştı. Parti içinde doğrudan diğer muhalefet partileriyle masa başında bir ittifak yapılması gündemde değil. Bunun yerine farklı parti tabanlarının bir araya geleceği ‘şehir ittifakları’nın kentler düzeyinde gerçekleşebileceği konuşuluyor. Bunun doğal bir süreçte gerçekleşebileceği, seçmenlerin CHP’nin adayı etrafında birleşmesine yönelik özel çalışmaların yapılacağı ifade ediliyor. Bölge toplantıları Yerel seçimlere yönelik hazırlık kapsamında geçen hafta başlayan bölge toplantılarında partililere yerel seçimlere ilişkin görüşleri ve önerileri soruluyor. 2730 Eylül günlerinde yapılacak milletvekili kampında da yerel seçimlere ilişkin stratejilerin ele alınması bekleniyor. l ANKARA KURTULUŞ ARI Pervin Buldan Vedat Arık Musa Anter Ödülleri sahiplerini buldu Bu yıl 26’ncısı düzenlenen “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri” düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Fotoğraf dalında birinciliğe layık görülen gazetemiz foto muhabiri Vedat Arık ödülünü HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın elinden aldı. TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şube binasındaki ödül törenine HDP milletvekilleri Rıdvan Turan, Dilan Dirayet Taşdemir, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ile meslek örgütleri temsilcileri katıldı. Arık’a ödülünü veren Buldan, “Ape Musa, özgür basın geleneğini genç yoldaşlarına bıraktı. Musa Amca’nın ömrünün çoğu cezaevlerinde, mahkemelerde geçti. 72 yaşındaki bilge adamın ıslığından bilen korkan ve o ıslığı kendisine tehdit olarak gören zihniyetin tetikçisi onu katletti. Şu bilinmeli ki onun geleneği hâlâ sürüyor” dedi. Vedat Arık da ödülü içerideki ve dışarıdaki tüm gazetecilere adayarak, “Bu ödül, mücadele ile birbirine kenetlenen, mücadele edenlerin ödülüdür. Basın şehitlerine, içerdeki ve dışarıdaki arkadaşlarıma adıyorum” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Eleştirel düşünce olmayınca?.. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seçkin bir sanat eğitimi kurumudur. Kadıköy Acıbadem’de. 1997 yılından beri “kültürel psikoloji” dersi verdiğim bu kurumun karşısında bir okul yer alır: Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi. Aynı kumaştan yapıldığı belli türbanla başlarını kapatmış kız öğrenciler, gözleri önlerinde sessizce okullarına girip çıkarlar. Hep düşünürüm, kızlar imam olamaz. Bu okuldan “kız imamlar” çıkamayacağına göre neden bu okul açılmış? Okulun açılma nedeni, kızların din eğitimi almalarıdır. İmamhatip okulları artık meslek liseleri değil, ortaöğretimin dinselleştirilmesidir. Amaç da bütün öğrencilerin din eğitimi almaları. Bütün öğrenciler din eğitimi alsınlar da nasıl bir eğitim alsınlar? Dinler tarihini mi öğrensinler? Bir kültür olarak inanmanın önemini mi tartışsınlar? Hiçbiri değil. Bu eğitimin amacı, Sünni İslamın itikat ve ibadetini öğrenmeleri ve benimsemeleridir. Soru sormadan, tartışmadan, öğretilenden başka bir şey düşünmeden söylenene itaat etmek, söyleyene biat etmek, hiç itiraz etmeden kabul etmek, bu öğretinin temel kurallarıdır. Öğrencilere öğretilen din eğitiminin amacı da temeli de budur. Şimdi eğitimin her kademesine dayatılan bu öğreti ile çağımızın eğitim temelleri tam anlamıyla çelişmektedir. Açıktır ki... HHH Açıktır ki, çağımızın eğitiminin temeli, eleştirel düşünceye dayanmaktadır. Nedir eleştirel düşünce eğitimi? Söyleneni eleştirme, değerlendirme, “acaba öyle mi” diye düşünme. Söylenen, bilinen, aktarılan her şeyi sorma, sorgulama, başka seçenekler olup olmadığını araştırma. “Acaba öyle midir, değil midir? Ne zaman bulunmuştur? Nedenleri nelerdir? Süreç nasıl gelişmiştir? Sonuca nasıl varılmıştır? Koşullar başka olsaydı sonuç nasıl değişirdi?” Eleştirel düşünce bunları sorar, tartışır, sonuçtan emin olsa da sormayı, tartışmayı sürdürür. Batı uygarlığı yüzyıllardır bu yolla gelişmiş, bu yolda çatışmış, bu yolla bilimsel bilgiyi sınamıştır. Astronomi böyle gelişmiştir, astroloji ile çatışarak. Tıp bilimi böyle gelişmiştir, uydurmalarla çatışarak. Matematik, fizik, kimya böyle gelişmiştir. Tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji böyle gelişmiştir. Ortaçağın dogmalarıyla çatışarak hümanist aydınlanma felsefesi böyle doğmuştur. Ünlü “Ansiklopedi”, insan bilimlerinin başyapıtı böyle yazılmıştır. Seçilmiş maddeleri ile “Ansiklopedi” Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Okumanızı ve okutmanızı öneririm. İnsan aklını, zihinsel ambargolardan kurtarmanın tarihi çok aydınlatıcıdır. Çağımızın aydınlık eğitimi de işte bu temelde, düşünsel blokajları aşarak, duygusal kaçışları görerek “eleştirel düşünce eğitimi”ne ulaşmıştır. Çocukluk döneminin Montessori eğitimi, günümüzün Finlandiya modeli hep bu temele dayanır, “eleştirel düşünce eğitimi”. Şimdi siz bir yandan bu eğitim modellerini bileceksiniz, öte yandan sorunun yasaklandığı, tartışmanın suçlandığı itaat eğitimini çocuklara dayatacaksınız. Eğitimin temel sorunu bu çelişkidir. Bu çelişkiyi çözüme bağlamadan, kalabalık sınıfları, sözleşmeli öğretmenliği, akıllı tahtayı, eğitimde yapay zekâyı tartışmak önemini yitirmektedir. Çocuklarınızı ne için eğitiyorsunuz? Eğitiminizin amacı nedir? Önce bu soruyu yanıtlayın. Önce bu soruyu yanıtlayın ki, yapacağınız eğitimin geçerliliği olsun. Yoksa gündelik sorunlarla boğuşur durursunuz... Güzel Ana anıldı Geçen yıl ya şamını yitiren Cumartesi Anneleri’nden Güzel Şahin, Gülsuyu Mezarlığı’ndaki mezarı başında İnsan Hakları Derneği (İHD) İs Güzel Şahin tanbul Şubesi üyeleri ile ailesi tarafından anıldı. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Güzel Ana’nın direnişçi kimliğiyle beraber fedakârlığına vurgu yaparak, önünde saygıyla eğildiklerini ifade etti. Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız ise Güzel Ana için bir mektup kaleme alarak “Güzel Ana, bu düzeni bozuk dünyada seni aramızda ve yüreklerimizde yaşatmaya devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle