28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER eposta: gorus@cumhuriyet.com.tr Pazartesi 24 Eylül 2018 R2 esmi bellek, Resmi TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Gazete yazılı baskı olmalı Bitmedi... Sürecek... Hüsnü MERDANOĞLU (E. Başbakanlık Uzmanı) Ülkemizde devlet belleği özelliğine sahip kaynakların başında, Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi ve bu gazetenin geçmişten günümüze kadar korunan arşivi gelmektedir. Öncesi Osmanlı dönemine dayanan “T.C. Resmi Gazete” başlığı altında yayımlanan bu devlet belleğinin arşivi düzenli ciltler halinde günümüze kadar özenle korunmuş, yararlanmak isteyenlerin hizmetine hazır bulundurulmuştur. Kuvayı Milliyecilerin haklı uğraşlarında kamuoyu oluşturma görevini bir süre, kâğıt ve dizgicisi gizli olarak İstanbul’dan Ankara’ya getirilen, çok zor koşullarda yayımlanan yarı resmi gazete özelliğindeki Hâkimiyeti Milliye gazetesi üstlenmiştir. Kuvayı Milliye’nin başkenti Ankara’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını izleyen dönemde adı “Cerideyi Resmiye” olarak yayına başlayan gazetenin yasal dayanağını; TBMM’nin ilk kanunlarından olan 6 sayılı Kanun ve TBMM tarafından yürürlüğe konulan 7 Ekim 1920 tarihli Kararname oluşturmuştur. Cerideyi Resmiye’den Resmi Gazete’ye 18 Temmuz 1921 tarihini taşıyan 21’nci sayıya kadar yayımlanan Ceridei Resmiye, Ulusal Kurtuluş Savaşının yoğun olarak sürdüğü birkaç ay yayımlanmamıştır. Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra, 22’nci sayıdan başlayarak ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Resmi Ceridesi” adı altında yayımını sürdürmüştür. Son yasal ve anayasal düzenlemelerle yazılı basımı sona erdirilip dijital olarak basılacak Resmi Gazete, bu ülkenin belleğidir. Belleğin kaydı için, arşiv malzemesi olarak az sayıda da olsa yazılı baskısı yapılmasına yeniden karar verilmelidir. 98 yıldır basılan Resmi Gazete, geçen günlerde ‘kâğıda’ veda etmiş, sadece dijital olarak hazırlanması kararlaştırılmıştı. “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Resmi Gazetesi” adını taşıyan “Resmi Ceride”, Cumhuriyet’imizin kurulmasından sonra, 7 Kasım 1923 tarihli 41’inci sayıdan itibaren “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Resmi Gazetesi” başlığı altında yayımlanmıştır. Sonra, devlet kurma ve yönetme ciddiyetine yaraşır bir sorumluluk bilinciyle, her konuda olduğu gibi Resmi Ceride konusuna da el atılmış ve 24.05.1341 (1925) tarihli “Resmi Ceridenin Neşri ve Tevzii Hakkında Kararname” (Resmi Gazete’nin Yayımı ve Dağıtımı Hakkında) yürürlüğe konulmuştur. 17 Aralık 1927 tarih ve 763 sayıdan itibaren günümüze kadar; “Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazete” başlığı altında aralıksız yayımlanan hukuk düzenimizi oluşturan kanun ve kuralların yayımlandığı, temel kaynak olduğu kadar temel resmi bellek özelliğini de taşıyan bu Resmi Gazete; 01.11.1928 tarihli “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Kanunu”nun yürürlüğe girmesine dek eski yazı ile bu tarihten sonra da Latin harfleriyle yayımlanmıştır. Bu görev; Başbakanlığın merkez birimlerinden olan Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü’nün sorumluğunda, Başbakanlık Basımevi ve Döner Serma ye İşletmesi Müdürlüğü’nce sürdürülmüştür. Ne var ki, son yasal ve anayasal düzenlemelerde Resmi Gazete yayın birimi kapatılmış, Resim Gazete’nin yayınının kâğıt ortamında değil de, dijital ortamda sürdürülmesi ve saklanmasına karar verilmiştir. Dijital dönem Dünyada ve ülkemizde yaşanılan teknolojik bulgulara koşut olarak birçok iş ve işlemler sanal ortamda yapılıp saklanmakta olduğu bir gerçektir. Ancak yazılı kaynakların daha güvenli olduğu da bir gerçektir. İlerleyen dönemlerde yeniden bir yazılı hukuk kurallarının derlenmesine ihtiyaç olursa, hiç kuşkusuz yazılı dökümün daha güvenli kaynak olma özelliğinde olacaktır. Devletimizin kurucu kadrosunun, nasıl bir özen ve düzenle gerekli yapılanmaları kurumlaştırdığının geçmişini, Resmi Gazete arşivlerini somut olarak inceleyerek, görüp anlamak mümkündür. İleriki günümüzden sonra yapılanları da somut bir şekilde görebilmek için, Resmi Gazete’nin hiç değilse arşiv malzemesi olarak az sayıda da olsa yazılı baskısı yapılmasına yeniden karar verilmelidir. Böylece bugüne dek korunan resmi kuruluşlardaki arşivlerin güvenilir şekilde varlıklarını sürdürülmesi, devletimizin sürekliliği bağlamında yaşamsal önem taşımaktadır. Bu konuda verilecek olumlu bir karar, geri adım atmak olarak değil, devlet aklının geleceğin güvenceye alınması olarak değerlendirilecektir. Her olumsuzluk cehaletten Halkımızın eğitim, aydınlanma, bilinçlenme yoksunluğuna hep birlikte, göz ardı etmeden, illüzyona başvurmadan, bir çare, bir çözüm aramalıyız. Prof.Dr. Coşkun Özdemir Sayın okurlar yadırgamayın başlıktaki bu yargıyı, bu sözcüğü kullanmaktan çekiniyoruz. Ama Doğan Kuban, Yılmaz Özdil, Özdemir İnce, Bekir Coşkun cehaletimizin çok çarpıcı örneklerini veriyorlar. Toplum bunalımdan bunalıma sürükleniyor. Televizyonda ardı ardına felaket haberleri, trafik kazaları... Erzincanda iki araba çarpışmış 3’ü çocuk, 7 ölü. Trafik kurallarına uymayı bilmiyoruz. Akşam saatleri yürüyüşe çıkıyorum. Yaya geçitlerinde bir tek araba yol vermiyor. Metroda engelli ve yaşlılar için yapılan asansörleri kullanmayı da bilmiyoruz. Her gün kadın cinayetleri okuyoruz. Her gün çocuklarını öldüren, intihar eden, balkondan atlayan... Kaybolan yüzlerce çocuk. Bazılarının cesedi bulunuyor. Anasını babasını öldürenler. Ayrıldığı karısına 28 bıçaklı ölümü reva gören, erkek oğlu erkekler. Denizde boğulanlar, rekor düzeyde işçi ölümleri. En çok sigara içiyor, en çok cep telefonu kullanıyor, en çok televizyon seyrediyor, en çok kadın öldürüyoruz. Hâkimlerin hali Yolsuzlukta en önlerde olduğumuza şüphe yok. Şu üniversite sınavları sonuçlarına bakın. On binlerce çocuk sıfır çekiyor. Kadına saygı kadına eşitlik tanımak bilmediğimiz şeylerden. Türk erkeği kadından itaat bekliyor. Çünkü erkeğe itaat kadının ibadetidir. Buna inanıyor. Hoşgörü, anlayış esneklik sabırla çözüm aramak bilmediğimiz şeylerden. Karı koca tartışmalarının cinayetle sonuçlanması bundan. Kadın yalnız sokağa çıkmasın, sesli gülmesin, hele kahkaha maazallah... Nişanlılar el ele tutuşmasın (Diyanet’ten). Bilenler Anadolu’da ensestin oldukça yaygın olduğunu yazıyor. Müziğin her türlüsü günahtır. Örtünmeyen kadın fuhuşu davet eder (ilahiyat profesörleri). Hele şu FETÖ’cülüğe kapılan hâkim ve generallere diyecek bir şey bulamıyorum. Hangi ortamda yetişti bunlar. Göz zinasından ötürü kadın meslektaşlarının yüzüne bakamazlarmış. Görüyor musunuz en hayati kararlara imza atan yüksek hâkimlerimizi? Kadına saygıyı eşitliği Atatürkle öğrendik. Daha doğrusu öğrenmeye çalıştık. Ama Atatürk 100 yıl yaşayamadı. O mucizeyi çabuk kaybettik. Onun ardından yobazlar, dini, İslamı saptıranlar yönetimde hatırı sayılır bir yer kazandılar. Neoemperyalizm bundan büyük yarar sağladı. Aydınlanmacı eğitimin önünü kestiler. Köy enstitülerini, halkevlerini kapattılar. İnkâr etmeyin Ey Türkiye’yi yönetenler! Ey Erdoğan, Ey Bahçeli, Ey Kılıçdaroğlu, Ey Akşener... Ey Türkiye’nin güçlü ayrıcalıklı insanları, işçi örgütleri, eğitimciler, psikolog ve sosyologlar, yurdunu halkını sevenler, bir çok olumsuzluğun nedeni olan temeldeki yozlaşmayı, bozukluğu, cehaleti inkâr etmeden halkımızın eğitim aydınlanma, bilinçlenme yoksunluğunu hep birlikte göz ardı etmeden, illüzyona başvurmadan, bir çare bir çözüm aramalıyız. Yazıktır insanlarımıza. İyi düşünelim... Hapislerle, idamlarla hiçbir şey düzelmez. Hamasetle, övünmelerle gerçeği değiştiremeyiz. Çok ama çok acı sayısız dram yaşanıyor bu ülkede. Demokrasiyi de bu şartlarda beceremiyoruz. Hayır aynı gemide değiliz. 505 hapishanemiz var. 3 bin çocuk (intihar edenler var) 150 bebek hapiste. Bölünmüş, kutuplaşmış bir toplumuz. Gerçekleri görüp hep birlikte rasyonel çareler aramalıyız. Tez elden gecikmeden. Sayın okurlar. Yeniden sizlerle buluştuğum için mutluyum. Ek göstergeyi hatırlayan var mı? Seçim vaatlerinin en heyecanlandırıcı ve umut taşıyanı 3600 ek göstergeydi. “100 günde yapılacak işler” listesinde yer almaması dar gelirli kitlenin umudunu kırdı. Şükrü KARAMAN Gazeteci 24Haziran seçiminin vaatleri arasında yer alan, bazı kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge hakkının tanınması unutuldu gitti. Memur ile emekli o sözün yerine getirilmesini üç aydan bu yana umutla bekliyor. Ne var ki şimdi hatırlayan bile yok. Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan “100 günde yapılacak işler” arasında ne de damat Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kamuoyuna duyurduğu “Yeni Ekonomik Programda” yer alıyor ek gösterge. Oysa Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim çalışmaları sırasında diğer liderler gibi öğretmen, polis, din görevlileri, sağlık çalışanlarının maaşlarında iyileştirilme yapılmasına yönelik 3600 ek göstergenin hayata geçirileceğini ifade etmişti. Seçim vaatlerinin en heyecanlandırıcı ve umut taşıyanı 3600 ek göstergeydi. Düzenlemeyi kamuda 25 yıl hizmeti olan ve birinci dereceye yükselmiş çalışan ile emekliler yıllardır bekliyordu. Seçim çalışmalarında gündeme gelince “tamam bu sefer bu iş oluyor” diye hayli sevinerek umutlandılar. Ek göstergenin “100 günde yapılacak işler” listesinde yer almaması dar gelirli kitlenin umudunu, sevincini burukluğa dönüştürdü. Hatta “Seçim vaatlerinin ilk sıralarında yer alan ek gösterge yine mi unutuldu?” diye sormaya başladılar. Gözler şimdi 1 Ekim’de yeni yasama çalışmalarına başlayacak TBMM’de. Tabii bu konuda son söz Erdoğan’da olacak. Seçim vaadini hatırlayarak ilgili yasanın çıkmasını sağlayacak mı? Yoksa “devlet tasarruf tedbirleri uyguluyor” diyerek ek göstergeyi başka baharı mı bırakacak? Aslında kamuda çalışan binlerce kişi emekli olmak için 3600 ek göstergenin verilmesini bekliyor. Eğer o hak tanınırsa bir dakika bile durmayarak emekliye ayrılacaklar. İntibak da bekleniyor Bu arada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan 2000 sonrası emekli olan işçi ve esnaf emeklilerine ilişkin yeni intibak yasası da beklentiler arasında. Milyonlarca emekli yasanın çıkmasına odaklandı. Çünkü olası intibak ile işçi emeklilerinin aylıklarında 50 ile 355 lira arasında artış olması söz konusu. Kuşkusuz bu artış çarşı pazar fiyatına yetişemeyen emekliye nefes aldıracak. TBMM tatile girmeden önce çıkarılan torba yasa ile emekli hekim maaşlarında 2 bin liraya varan miktarda artış sağlandı. Kuşkusuz tıp eğitimi alan, neredeyse ömrünün yarısını üniversite ve hastanelerde geçiren tabiplerin maaşlarına zam yapılması olumlu bir adım. Ancak emeklinin bir bölümüne bazı haklar verilip, iyileştirmeler yapılırken, diğerlerinin özellikle aylıkları çok düşük olan işçi ve esnaf emeklilerinin bu haklardan yoksun bırakılması doğrusu vicdanları incitiyor. Aynı zamanda sosyal devlete yakışmayan uygulama. Verilen söz ortada Dar gelirli milyonlarca emekli devlet eli ile oluşturulan haksızlığın ortadan kaldırılması için yeni intibak yasasının çıkarılmasını yıllardır bekliyor. Hem de bu konuda daha önce işbaşında bulunan AKP hükümetlerinin verdiği söz ortada iken. İç hukukta haklarını aradılar ama hep olumsuz yanıt aldılar. Son çare AİHM’ye başvurdular. Aradan dört aya yakın süre geçti oradan da hâlâ bir ses yok. Aslında AİHM kararı beklenmeksizin yasal düzenleme ile 2000 sonrası emeklileri kapsayacak yeni intibak yasası hayata geçirilir. Ancak Cumhurbaşkanlığı kabinesinden bu konuda bir umut, ışık, ses yok. Emekli yine düşük aylığa talim edecek gibi. Hayat pahalılığının giderek tırmandığı ortamda maaşlar ve aylıklar yüzde 20’ye ulaşan enflasyon karşısında giderek aşınıyor. Emeği ile geçinenlerin ücretlerinde her şeye zam geldiği dikkate alınarak iyileştirme yapmak zorunlu. Tasarruf uygulama kararı alınırken aylıklara ek zam gelir mi? Doğrusu çok zor. Yine yılbaşını bekleyecek milyonlarca sabit gelirli işçi, memur ve emekli maaş zammı için. T ürkiye ve dünya gündemini gazetenin gerçek sahibi okurlarımıza en iyi şekilde yansıtmak için yoğun bir çalışma içindeyiz. Her gün sabah bayiden aldığınız Cumhuriyet’in Türkiye’nin en iyi gazetesi olması için emek veriyoruz. Yoruluyoruz, ama bu “tatlı bir yorgunluk...” Manşette özel haberler Geçen hafta muhabirlerimiz yankı yaratan özel haberlere imza attı. Ankara’da yargı alanındaki özel haberleriyle yakından takip edilen muhabirimiz Alican Uludağ, “Saray’ın yargıcı” başlıklı haberiyle çok konuşuldu. Uludağ’ın haberiyle Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün yargıç kızının hızlı yükselişini okuduk. İstanbul’daki yargı muhabirlerimizden Seyhan Avşar ise farklı bir alanda “Devlet okulunda öğretmen borsası” başlıklı haberiyle eğitimde kanayan bir yaraya parmak bastı. Vedat Arık’ın Cumartesi Anneleri eylemindeki yine müthiş bir karesini gazetemizin manşetinden okurlarımızla paylaştık. Değerli yazarımız ağabeyim Özgen Acar’ın “İcradan satılık höyük” başlıklı yazısını ise manşetimizden duyurduk. Oğluna okul kıyafeti alacak gücü olmayan babanın bu nedenle yaşamına son vermesi Türkiyeyi sarstı, küçük İbrahim’in büyük dramını da kamuoyu Cumhuriyet’ten öğrendi. Yeni yazarlarımızdan merhaba Özdemir İnce, Adnan Binyazar, Yazgülü Aldoğan, Zafer Arapkirli ve Deniz Yıldırım geçen hafta okurlarımızla buluştu. Bu hafta da beş yazarımız Cumhuriyet okurlarına yazılarıyla “merhaba” diyor. Cumhuriyet’in olmazsa olmazı Kültür sayfasını ikiye çıkardık. Kültür dünyamızın saygın isimlerinden Hikmet Altınkaynak kültür sayfalarımızda okurumuzla buluşacak. Odatv’den yakından tanıdığınız ve cemaat kumpasında Silivri zindanında hapis yatan Barış Terkoğlu gençliğiyle bize güç katacak. Prof. Dr. Örsan K. Öymen ve Bartu Soral’ın uzmanlık alanlarında kaleme alacakları yazılarıyla okurlarımızın ufkunu daha da açacaklarına inanıyorum. Ve Zülal Kalkandelen... Cumhuriyet’in kadın yazarlar kadrosuna katılan Kalkandelen’in yazılarını merakla bekliyoruz. Kalkandelen vegan yaşamdan siyasete, hayvan haklarından dünya politikasına geniş bir yelpazede haftada iki gün sayfalarımızda olacak. Cumhuriyet’e 3 ödül... Yeni yazarlarımız okurla buluşurken, muhabirlerimiz gündeme dair önemli haberlere imza atarken Cumhuriyet ailesi bu hafta üç ödüle layık görüldü. Foto muhabirliğinin zirvedeki ismi Vedat Arık, Cumartesi Anneleri’nin polis müdahalesiyle engellenen 700. haftasında belleklere kazınan fotoğrafıyla Musa Anter Gazetecilik Ödülü’ne değer görüldü. İzmir’de başarılı haberlere imza atan arkadaşımız Hakan Dirik de kaleme aldığı “Lozan’ın aslını getirin” haberiyle Barış Selçuk Gazetecilik Yarışması’nda “Hande Mumcu Özendirme Ödülü”nü kazandı. Gazetemizin çevreye olan duyarlılığı ise emeğin başkenti Zonguldak’tan bir ödül getirdi. Çatalağzı Belediyesi ilçedeki termik santralların doğaya ve insana verdiği zararın kamuoyuna duyurulmasındaki katkıları nedeniyle gazetemize bir teşekkür plaketi verdi. Bizleri gururlandıran arkadaşlarımızı ve ekibimizi kutluyor, daha nice ödüllü fotoğraflara, haberlere imza atacaklarını biliyorum... Ekonomi Şehriban Kıraç’a teslim Gazetemizin Ekonomi Servisi Şefliği’ni bugünden itibaren Şehriban Kıraç üstlenecek. Kıraç da Cumhuriyet’te yetişen bir isim. 12 yıldan bu yana Ekonomi Servisi’nde Şehriban Kıraç muhabirlikeditörlük yaptı, önemli haberlere ve röportajlara imza attı. Kıraç her hafta imza attığı söyleşilere yine devam edecek. Bugün de sayfalarımızda Kıraç’ın Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç’la Almanya’da yaptığı röportajı büyük bir keyifle okuyacaksınız. Kıraç’ın ekonomi sayfalarımızda hem Türkiye hem dünya ekonomisini okurlarımıza en iyi şekilde yansıtacağına inancım tamdır... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle