25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 24 Eylül 2018 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 3 Acıyı 320/1 6 0 340/2 1 0 310/1 9 0 140/7 0 TARİHTE BUGÜN 250/1 5 0 ?0/? 0 1882: İstanbul’da 270/1 8 0 330/1 4 0 270/9 0 230/6 0 310/1 1 0 330/2 0 0 150/4 0 150/7 0 170/6 0 320/1 9 0 140/8 0 290/2 0 0 Beyazıt Kütüphanesi kuruldu. 1996: ‘Sanat Güneşi’ Zeki Müren (64), TRT İzmir Stüdyosu’nda katıldığı program sıra 330/2 0 0 210/1 5 0 sında fenalaşarak 310/1 5 0 280/2 1 0 yaşamını yitirdi. paylaştılar Sedanur, ağıtlarla toprağa verildi. Ölümüyle Türkiye’yi yasa boğan Leyla’nın annesi de aileyi yalnız bırakmadı Sedanur’un annesi, kızının mezarına sarılıp toprağını avuçladı. Taziyeye gelen Leyla’nın annesi Aysel Aydemir, ‘Aynı acıyı paylaşıyoruz’ dedi. l DHA / AA Kars Kağızman’a bağlı Paslı köyünde kaybolduktan 7 gün sonra, ön Kağızman’a getirilerek ilçe devlet hastanesi morguna kaldırılan Sedanur Güzel’in cenazesi, ağıtlar yaktı. Cenaze törenine, Sedanur’un ailesi ve yakınlarının yanı sıra Kars Valisi Rahmi Aydemir’in (4) annesi Aysel Aydemir, Sedanur Güzel’in annesini ziyaret ederek acısını paylaş ceki gün cesedi bulunan 9 yaşın dün sabah saatlerinde alınarak Doğan, Kağızman Kay tı. Çocukları aynı kaderi yaşa daki Sedanur Güzel’in cenaze köyüne götürüldü. Evinin makamı Ercan Öter, yan Güzel ve Aydemir, bir araya si, köyünde toprağa verildi. Se önünde helallik alınması İl Jandarma Komuta gelerek gözyaşı döktü. danur Güzel’in otopsisinde teca nın ardından minik kızın nı Albay Osman Kı Anne Handan Güzel, gazete vüz bulgusuna rastlandığı iddia cenazesi, köy mezarlığına lıç, İl Emniyet Mü cilere yaptığı açıklamada, Leyla edildi. Ancak İçişleri Bakan getirildi. dürü Ümit Bitirik, Aydemir’in annesiyle aynı acı lığı, “Tecavüz bulgusuna dair herhangi bir veri yoktur” açık Annenin ağıdı bazı il ve ilçe proto ları yaşadıklarını söyledi. Güzel, kolü ile çok sa kızının arkadaşlarının okula git laması yaptı. Kars Cumhuriyet Başsavcısı da net sonuçların ancak patolojik inceleme sonucu belli olabileceğini söylerken, Kars Valisi Rahmi Doğan, “Otopsi sonuçları açıklandı bilgisi doğru değildir” dedi. Erzurum’daki Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı’nda 6 saat süren otopsinin ardından Anne Handan ve baba Abdullah Güzel gözyaşları içinde en büyük kızlarını son yolculuğa uğurlarken acılı anne, kızının mezarına sarılarak Sedanur Güzel yıda yurttaş katıldı. Ağrı’dan geldi Ağrı’da kaybolduktan 18 gün sonra ölü bulunan Leyla tiğini anımsatarak, “Çocuğumdan ne istediniz? Çantası, kalemi evde, arkadaşları okulda” diyerek yaşananlara tepki gösterdi. Leyla Aydemir’in bulunması için sürekli dua ettiğini kızının sonunun da Leyla gibi olduğunu belirten Güzel, “Sonu Leyla gibi oldu” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi İSTİSMAR Öğretmeni ortaya çıkardı Burdur’da eşinin yeğeni 13 yaşındaki kız çocuğu S.Y’ye cinsel istismarda bulunduğu ileri sürülen M.G. (27), tutuklandı. Durumu, okulda görevli rehber öğretmenin ortaya çıkardığı kaydedildi. Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, ilçedeki bir okulda görev yapan rehber öğretmen, 13 yaşındaki S.Y. isimli kız öğrencisine, teyzesinin eşi tarafından cinsel istismarda bulunulduğundan şüphelenerek durumu güvenlik güçlerine bildirdi. İhbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli M.G. (27) gözaltına alındı. Emniyet’teki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece, “çocuğun cinsel istismarı” suçundan tutuklandı. l AA ONLARA DERS ZİLİ ÇALMADI Şanlıurfa Siverek’te tarım işçiliğinde çalışan ailelerin çocukları okul yerine bu yıl da pamuk tarlasına gitti. Pamuk hasadının okulların açıldığı haftaya denk gelmesi nedeniyle ilçede 17 bine yakın öğrenci okula 1 ay geç başlayacak. Tarlada pamuk toplayan 9 yaşındaki Zeynep Alparslan, “Okulda derslerimden geri kalıyorum. Arkadaşlarımı ve okulumu çok özledim” diyor. l DHA Pamuk toplayan işçilerin arasında sırtında 1.5 yaşındaki çocuğu ile pamuk toplayan kadın dikkat çekti. Öyleyse yürüyelim Yağmurun kararsız kaldığı bir sonbahar sabahı doğdum. Kaçaklar bir yana, vatandaşların baştan sona sayıldığı günün ertesiydi. Darbecilerin iktidarıydı ama Cumhuriyet vardı. O gün gazetenin tepesinde bomboş sokağı süpürgesiyle temizleyen bir işçinin fotoğrafı görünüyordu. “Sayıldık” yazıyordu. Demirel kayıtlara “işsiz” diye geçmişti. Ecevit ise mesleği sorulunca “Müsaade ederseniz ‘gazeteci’ yazdıracağım” demişti. Benim için ilk nefes, bir ay sonra kapatılacak Cumhuriyet için zor şartlardaki soluktu. Harfleri tanıdığım, kelimeleri okumaya başladığım gün göğsüme kurdele takılmış, duvarda asılı elmam kızıla boyanmıştı. Özal’ın iktidarıydı ama Cumhuriyet vardı. O gün Cumhuriyet gazetesinin manşeti, “sağlık işletmeleri”ne dönüştürülen hastanelerdi. Sözleşmeyle alınan doktorların grev yapmak bir yana, demeç vermesi bile yasaklanmıştı. Sayfanın ortasında, Behice Boran’ın cenazesine katılanların nasıl coplandığı anlatılıyordu. Benim için çocukça bir heyecan, yeniden suikastlarla karşılaşacak Cumhuriyet için taviz vermez bir inattı. “Aslolan dünyayı değiştirmektir” sözüne vurulduğum günlerdi. Kendi gazetemi alıyor, en tepedeki logosunu dışarıda bırakacak şekilde katlayıp lise ceketimin cebine koyuyordum. Koalisyonlar, faili meçhuller, krizler dönemiydi ama Cumhuriyet vardı. O gün Cumhuriyet gazetesi, PKK’nin Çocuk Bayramı’nda kurşuna dizdiği üç öğretmeni yazıyordu. Altında 23 Nisan’ı sarık ve cüppeleriyle protesto eden gericiler görünüyordu. Çiller’in yolsuzluk dosyaları da, Uğur Mumcu’nun katledilmesini soruşturan savcının “Basın işe karışmasaydı katilleri yakalardık” sözleri de gazetedeydi. Benim için bitmez bir merak, Cumhuriyet için kelimelerle atılan çığlıktı. Üniversitenin kantininde öğrendiğimin, amfidekinden daha çok aklımda kaldığı dönemdi. Okulun kapısından şehrin caddelerine kimi aşkla, kimi öfkeyle, kimi kaygıyla yürüyordum. Sırtımdaki paltoyu kendi emeğimle almıştım. İşgal ve yıkım günleriydi ama Cumhuriyet vardı. Ülke tarihinin en büyük savaş karşıtı gösterisi, o gün manşetteydi. Beyazıt Camii’nden çıkan İslamcı gençler bile Erdoğan’ı “Amerikan işbirlikçiliğiyle” suç luyordu. “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü tezkereyi oylayacak vekillere hatırlatılırken, ABD ordusunun Türkiye’ye yerleşme hazırlığı haritada gösteriliyordu. Gazetenin ortasında, Abidin Dino’nun, Roma İmparatoru Neron ile Amerikan generallerini özdeşleştiren çizimi, adeta anıt gibiydi. Benim için “çok şükür” denilen bir an, Cumhuriyet için kalemin kurşunu yendiği bir zamandı. Haber yazmıştım, yayımlanmıştı. O gün yolda karşılaştığım arkadaşımın “ne yapıyorsun” sorusuna “gazetecilik” demiştim. Kumpas ve tutuklama günleriydi ama Cumhuriyet vardı. “Bağışlara hortum” manşetiyle Deniz Feneri’nin kurban paralarını nasıl iç ettiğini yazıyordu. Dincilerin devlet içindeki yükselişi haberini, birkaç ay sonra içeri atılacak yazarın savcıları eleştiren makalesi takip ediyordu. Gazete, sol sütununu Erdoğan’ın tehditlerine yanıt için ayırmıştı. Benim için belirsiz bir endişe, Cumhuriyet için “Tehlikenin farkında mısınız” diyen bir sirendi. Hapishanede kurşunkalemle yazdığımız kitabın yayımlandığı gündü. Avukatım “imzalar mısın” diye uzatmasa ben bile farkında olmayacaktım. “Bu davanın savcısıyım” ve “Ne istediniz de vermedik” günleriydi ama Cumhuriyet vardı. “Devlette kapışma” manşetiyle çıkan Cumhuriyet, perşembenin gelişini yazıyordu. Sol yanda ise ABD Elçiliği’ne brifing veren Fethullahçı polisler soruluyordu. Krizin başladığı günlerde Suriye’ye dış müdahale eleştiriliyordu. Benim için dikenli teller arasında açan bir çiçek, Cumhuriyet için meydan okumaydı. Ömrüm, ezeli ve ebedi tarih karşısında yere düşen bir yaprak büyüklüğünde bile değil. Oysa Cumhuriyet, kökleri bu toprakların en derinine kazınmış, yaprakları yıldızlara uzanmış bir çınar. Onu sökmek isteyenler kaybolup gitti. Cumhuriyet devrimciliğinin en güzel çiçeklerinin açtığı dallarına dokunanlar kırıldı. Ona kendinden başka gömlek giydirmek isteyenler çıplak kaldı. Üstüne “Ergenekoncu” etiketi yapıştırmak için mahkeme kuran hâkimlerin de, “FETÖ’cü” diye yaftalamak isteyen savcıların da çabaları hükümsüz sayıldı. Tanığıyım; başyazarı ya da kantincisi, kalemleri ya da muhabiri, yargılandıkları salonlardan hep alnı açık ayrıldı. Cumhuriyet ve biz; hep birlikteydik, yine birlikteyiz. Öyleyse yürüyelim... Hastane inşaatında göçük: 1 işçi öldü Bartın’da 400 yataklı hastanenin temel kazısı sırasın da meydana gelen göçükte, çalış ma yapan iş makinesi ile kamyon, toprak ve kaya parçalarının altın da kaldı. Kepçe operatö rü Erkan Cumhur (38) ya ralı kurtarılırken kamyon şoförü Hayati Erdoğan’ın (40) cesedine ulaşıldı. Yaklaşık 5 ay önce işe başlayan kamyon şoförü Hayati Erdoğan’ın, 20 Erdoğan gün önce 3’üncü çocuğunun dün yaya geldiği belirtildi. l İHA En lüks ‘nakliye’! Yukarıdaki görüntü İstanbul’da TEM Otoyolu Okmeydanı mevkiinde önceki gün çekildi. Lüks araç, arka koltuğuna yerleştirilen kırmızı koltukla bir süre dörtlülerini yakarak devam etti. Daha sonra Okmeydanı bağlantı yoluna giren araç gözden kayboldu. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle