14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Livaneli Senfonik Eserler’ Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası, sezonu “Livaneli Senfonik Eserler” konseriyle kapattı. Senfonik olarak düzenlenen çalışmaların sunulduğu Hikmet Şimşek Sa rak katıldı. Gecenin sonunda sahneye çıkan Livaneli ve Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Bilmem Şu Feleğin Bende Nesi Var” türküsünü birlik nat Merkezi’ndeki geceye Zülfü Livaneli de konuk ola te seslendirdi. (İzmir/ Cumhuriyet) Zülfü Livaneli 14 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] Körler ülkesindekiT‘Haabmoipyzlueanroduğelun’ gözlüler yine sahnede Pazartesi 11 Haziran 2018 Beşiktaş Kulübü ve Çerkezler 4 12 Eylül zindanları ne çok şair, ne çok öykü ve roman yazarı ve ne çok senarist yetiştirdi. Ergenekon döneminde ise Silivri zindanlarından araştırma, anı ve politik eserler bombardımanı başladı. KHK’lerle binlerce insanın işinden olduğu, uyduruk iddianamelerle birçok insanın tutsak edildiği bu dönemde ise Tabipler sahneledikle 4 Önce Haldun Taner’in “Timsah” oyununu sahneleyen Tabipler, şimdi de Timsah oyunundaki İvan rolünü oynayan Onur Hamzoğlu’nun hukuksuzca tutuklanmasını protesto için “Hamzaoğlu” oyununu sahneleyecek. Baskı dönemi böyle sürecek olursa Tabip Odası üyeleri profesyonel tiyatro Spor sayfasındaki arkadaşlarım kusuruma bakmasınlar, bu hafta sporla, daha doğrusu futbolla ilgili bir yazı yazma ihtiyacı duydum. Bunun en önemli nedeni Fenerbahçe kongresi. Bilen bilir, maçlarla, futbolla hiç ilgim yoktur, televizyonda mecburen seyrettiğim maç sayısı da herhal ri oyunlarla meydan okumaya başladı. Dilovası raporunu yayımladığında “tahrikçi”, “yalancı”, “sahte dırıyor. Hamzaoğlu ile dayanışmak adına sahnelenecek oyunda eski Tabipler Odası Genel Başka bilim adamı” olarak yaftalan nı Özdemir Aktan dışında, Musta mıştı tahrik ettiği işadamla fa Sülkü, Aslı Davas, Zelal Ekin rı ve idareciler tarafından. Ba MİYASE rış Bildirisi’ne imza attığında İLKNUR ci, Özgür Müftüoğlu, Aslı Odman, Cengiz Erçin, Ali Özyurt, Özlem ise “terör propagandası” yap Özkan, Ali Çerkezoğlu, Selçuk makla suçlanarak yüzlerce meslekta Erez, Taner Gören, Hüseyin Keskin, şı gibi üniversiteden kovulmuştu. Bu İncilay Erdoğan, Cem Terzi, Şebnem durumu protesto etmek için Haldun Korur Fincancı, Nazmi Algan, Meh Taner’in 1961’de kendileriyle aynı ka met Uhri, Naz Yeni, Haydar Durak, deri paylaşan akademisyenler için yaz Feride Aksu Tanık, Filiz Arıöz, Sadık dığı “Timsah” oyununu sahnelediler. Çayan Mullamahmutoğlu ve Samet Oyunun başrolünü, yani İvan’ı Prof. Dr. Mengüç rol alıyor. Onur Hamzaoğlu oynamıştı. Eşbaşkanı Oyunun provasını izlemek için ge olduğu siyasi platform adına çen hafta Selçuk Erez’le bu açıklamalar yaptığında luştuğumuzda, “Bu ikti ise “bu adamın rahat dar devam ederse ta duracağı yok” denip biplerimiz bu gi tutuklanarak ce dişle profesyo zaevine yollandı. nel oyuncu ola Hamzaoğlu, 15 cak” diye ta Şubat’tan beri kıldık. Selçuk tutuklu. Tabip Hoca’nın ya arkadaşları bu nıtı ilginçti: kez de onun “Eee ne yapa la dayanışmak lım? Demok için sahneye çı ratik ülkelerde kacaklar. insanlar itiraz Senaryosunu larını, protesto gazetemiz yazarı ve larını ya yürüyüş eski Tabip Odası Baş yaparak, ya basın kanı Selçuk Erez’in yaz toplantısı yaparak ya dığı “Hamzaoğlu” adlı oyun da bildiri hazırlayarak gös 13 Haziran 2018 akşamı Şişli Kent teriyor. Bizim ülkemizde yasalar Cemil Candaş Salonu’nda sahnelene da bu hak olmasına karşın pratikte uy cek. Oyunun yönetmenliğini Gülsüm gulamak imkânsız. Gösteri yaptığınız Soydan, danışmanlığını Genco Erkal’ın da sizi gaza boğuyor. Basın toplantısı yaptığı oyunda Hamzaoğlu’nu KHK ile yaptığında salonu basıyor, sizi gözaltı üniversiteden atılan Ümit Biçer canlan na alıyor. Bildiri yazıp açıkladığınızda cu olacaklar bu gidişle... Oyun, 13 Haziran’da Şişli Kent Cemil Candaş Salonu’nda sahnelenecek. hem işinizden hem de özgürlüğünüzü kaybediyorsunuz. Hoş dışarıda ne kadar özgürüz? O da ayrı tartışma konusu ya... Bu nedenle Tabipler Odası olarak biz de sanat yaparak eleştirilerimizi, itirazlarımızı dile getiriyoruz.” Selçuk Hoca’nın sözleri, baskı altındaki toplumlarda neden sanatın her alanında patlama olduğunun bir kanıtı. Çünkü sanat direnmektir. “Hamzaoğlu” oyununda iç içe üç öykü var birbiriyle bağlantılı. Birinci öykü Onur Hamzaoğlu’nun hapisteki ve hapisten çıktıktan sonraki öyküsü. Bu öykü içinde Selçuk Erez, Hamzaoğlu’nun yerel idarecileri ve bölgede halkı zehirleyen sanayicileri kızdıran tahrik eden Dilovası Raporu ile Hindistan’ın Bopal şehrindeki böcek ilacı patlaması sonucu 18 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açan olayda kapitalizmin yüksek kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan anlayışının benzerliğini gözümüze sokan ikinci bir öykü var. Bu iki öykünün içinde bir üçüncü öykü de Körler ülkesinde, daha doğrusu doğuştan gözleri olmayan bir ülkeye yolunu şaşırıp düşmüş bir gözlünün hikâyesi var. Senaryonun son kısmında ki bu “Körler Ülkesi”nde tek gözlü olan Nunez’in başına gelenleri okuyunca Âşık Mahzuni’nin “Körler meclisi’nde gözlü görünmez” dizeleri aklımıza geldi. Körler meclisinde ya da körler ülkesinde gözlü görünmez belki ama eğer o gözlü olan “Ben kör değilim olanı biteni görüyorum” demediği sürece bu geçerli. Olana bitene kayıtsız kalıp sırtını döner, görmezden gelirse gözü olmayan ya da gözü olup da görmeyenlerden görene bir zarar gelmez. Tersi olduğunda ise akıbeti, Onur Hamzaoğlu ve onunla dayanışmak için ikinci kez sahneye çıkacak olan KHK mağduru arkadaşları gibi olur. 13 Haziran akşamında Şişli Kent Cemil Candaş Salonu’nda sahnelenecek “Hamzaoğlu” oyunu umarız doktorlarımızın son oyunu olur. Dileriz bundan sonra sadece keyif için, zevk için sadece sanat yapmak için ve tabii kendileri isterlerse sahneye çıkıp oyun sergilerler. Körler ülkesinde gözleri olmayanların gözleri belki açılırsa hani diye... Yoksa oyuncu kadrosu tabiplerden olu şan daha çok oyun izleyeceğiz vesselam... de iki elin parmaklarını geçmez. Ama Fenerbahçe kongresini ilgiyle izledim. Çünkü orada kendini hissettiren değişim rüzgârı bir çekim alanı oluşturuyordu ve Türkiye’nin en önemli camialarından birinin temsilcilerinin ekranlara da yansıyan bu değişim isteğinin siyasi ortamdan bağımsız düşünülemeyeceği ortadaydı. Bence değişim isteği, sadece uzun yıllardır görev yapanın gitmesini istemekle, bir yüz ve vitrin değişikliği ihtiyacıyla açıklanmamalı. Daha modern yaklaşımları tam adını koyamasa da özleyen, tek adam yönetimlerinden ziyade daha paylaşımcı üslupları benimsemeye yatkın, gerilimden bıkmış bir dip dalgası söz konusu. Eğer bu durum Fenerbahçe ile sınırlı değilse ki bence değil yakın bir zamanda sonuçlarını hep birlikte göreceğiz demektir. Maçka’da bir konak Benim futbolla pek ilgim olmadı, ama erkekleri futbolla çok içlidışlı olan ve takım konusunda zıt tercihlere sahip, Maçka’daki ahşap bir konakta, geniş bir ailede büyüdüm. Anne tarafımda Sinan Dayım (Güzaltan) hakiki bir Beşiktaşlıydı ve kulüp üyesiydi. Engin Dayım ise Fenerbahçe maç kaybettiğinde hastalanacak ölçüde takımına bağlı bir taraftar olmasının yanı sıra, Fenerbahçe kulübünde çeşitli görevlerde de bulunmuştu. Baba tarafımda ise, bir dönem Fenerbahçe takımının kaleciliğini de yapan amcam Müfit Mesci, kulüpte de divan başkanlıkları gibi görevler üstlenmişti. Babam Muammer Mesci ise Galatasaray Lisesi’nde okuduğu için haliyle Galatasaraylıydı. Beni bir kere İnönü Pekineller’den konser... Dünyaca tanınan piyano ikilisi Güher ve Süher Pekinel 3 yıl aradan sonra İKSV ve IKSEV kapsamında bugün saat 21.00’de Efes Büyük Tiyatro’da, yarın ise saat 20.00’de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda konser verecek. Dünyanın en önem li müzik otoritelerince piyanonun sihirli parmakları olarak nitelendirilen Güher Süher Pekinel kardeşler, kariyer hayatları boyunca, Berlin Filarmoni, Viyana Filarmoni, New York Filarmoni, ve Amsterdam Concertgebouw başta olmak üzere dünyanın önde gelen tüm orkestraları eşliğinde sahneye çıktılar. Sıra dışı şiirsel müzikaliteleri, teknik mükemmellikleri ve özgün stil ve yorumlarıyla Amerika’dan Uzakdoğu’ya övgüler toplayan Pekinel’ler heyecanla beklenen iki önemli Türkiye konserinde Şef Gerard Schwarz yönetiminde İngiliz Oda Orkestrası ile sahne alacaklar. SSM’de sezon finali Karim Said’den İstanbul Resitalleri 11. Sezon Finali, Ürdünlü dahi Piyanist Karim Said ile yapılıyor. Yarın saat 20.00’de Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de sahne alacak olan Said resitalde Byrd, Schoenberg, Brahms, Tomkins, Webern ve Beethoven’den eserler çalacak. 10 yaşında dünyaca ünlü orkestra şefi Daniel Barenboim tarafından keşfedilen Ürdünlü piyano dehası Karim Said için, dünyaca ünlü klasik müzik eleştirmeni Norman Lebrecht “Onu daha fazla dinlemek istiyorum” der ken, gazetemiz yazarı Evin İlyasoğlu 2016’daki ilk İstanbul Resitalleri performansı sonrası “Günümüzde o kadar çok ve o kadar ünlü müzisyen var ki, onların arasından sivrilebilmek için ayrıcalık gerekiyor. Teknik sorunları aşıp ince ayrıntılarda ustalaşanlar, ses rengi özelliklerini nakışlarla işleyenler; üretilen sesi en nitelikli şekilde almak için derinlerde araştırma yapanlar, dinleyicide heyecan uyandırıyorlar. Buluşlarıyla, tekniğiyle ayrıcalıklı bir piyanist dinledik” diye yazmıştı. 40 öyküyle Star Wars Kerem Sanatel’in dilimize çevirdiği ve DEX logosuyls Doğan Egmont tarafından basılan “40. Yılında 40 Öyküyle Farklı Bir Açıdan Star Wars” adlı kitap raflarda yerini aldı. Kitapta, aralarında Christie Golden, Sabaa Tahir, Paul. S. Kemp, Ben Acker, Ashley Eckstein, Elizabeth Wein, Madeleine Roux, Star Wars temalı Shakespeare serisinin yazarı Ian Doescher ve “Star Trek”, “The Big Bang Theory” gibi yapımlardan tanıdığımız oyuncu Will Wheaton’ın da bulunduğu Kültür Bakanlığı, 20 yıldır ödenek desteği verdiği Uçan Süpürge Film Festivali’ne desteğini kesti Uçan Süpürge’ye ödenek yok... Kültür Bakanlığı, 20 yıldır ödenek desteği verdiği Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nden desteğini ‘uygun görülmediği’ gerekçesiyle kesti. Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdür Vekili Erkin Yılmaz imzalı yazıda şu ifadelere yer verildi: “21. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ adlı etkinliğe ilişkin destek talebiniz, Sinema Destekleme Komisyonu toplantı gündemine alınarak değerlendirilmiş olup, komisyonun 2018/3 sayılı kararı ile uygun bulunmamıştır.” Uçan Süpürge karara tepki gösterdi. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bu festival, bütün engellemelere, her türlü baskıya ve zorlamalara rağmen, 21 değil, 51 değil, 61 yıl devam edecektir. 20 yıldır desteklenen festival, 21. senesinde, festivalin son bulmasının ardından, üstelik, bakanlığın logoları, her yıl olduğu gibi, billboardlardan, el ilanlarına kadar bütün basılı ve görsel malzemelerde kullanıldıktan, festival ulusal ve uluslararası alanda bakanlığın desteğiyle yapılıyor göründükten sonra, neden uygun bulunmamış anlamak mümkün değil. Bakanlıktan gerekçeli karar talep ediyoruz.” 21. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 1017 Mayıs’ta düzenlenmişti. Festivalde 24 uluslararası, 6 ulusal seçki, 12 kısa film ve 16 belgesel olmak üzere 62 film gösterimi ve 8 mekânda 17 etkinlik gerçekleştirilmiş; Yeni Zelanda’nın ilk kadın başbakanı Helen Clark da festivalin konukları arasında yer almıştı. ‘GÖZ’ün yeni sayısı Ara Güler’e İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Ajansı (İAHA) muhabirleri, düzenli olarak yayımladıkları GÖZ dergisinin 8. sayısını usta foto muhabiri Ara Güler’e ithaf ettiler. “Ara Güler Ustamıza Saygı” üst başlığıyla çıkan dergide Çoşkun Aral’ın Ara Güler için kaleme aldığı “Ustam ve Ben” başlıklı yazısı da bulunuyor. Keman çalmayı rahatsızlığı nedeniyle bırakan Suna Kan ile Ankara’da söyleşi gerçekleştiren GÖZ muhabirlerinin ay rıca Betül Mardin ve Ali Nesin söyleşileri de dergide yer alıyor. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Kayıhan Güven, “Yaşar Kemal ustamızın on yıl boyunca yazdığı röportajlarının izini sürerek unutulan bu yazı türünü gündemde tutmaya çalışıyoruz. İletişim fakülteleri olarak akademik bir işimizin de bu olduğuna inanıyoruz. Yakında röportajlardan oluşan bir öğrenci kitabı ‘Yeni Hayat’ı da yayımlayacağız” dedi. Stadyumu’nda maça da götürmüştü. Gidiş o gidiş... O bağırtı, çağırtı, tezahürattan ürkmüş olmalıyım ki “Babacığım beni bir daha buraya getirme” dediğimi hatırlıyorum. Asırlık çınar Beşiktaş Peki dedem, saraylar mimarı Mazhar Güzaltan hangi takımı tutuyordu? Takım tutmak ve dedem birbiriyle pek bağdaşmayan kavramlar. Çok ölçülü, sakin, odasına kapanıp yazmaktan çizmekten, çalışmaktan keyif alan dedemin bildiğimiz ölçülerde bir takım taraftarlığı olabileceğini düşünemezdim. Geçenlerde, annemin günlüklerini karıştırırken, dedemin (ölüm tarihi 1967) defterlerinden temize çektiği bazı notlarla karşılaştım. Bunları paylaşmak istedim: “Beşiktaş KulübüMahalle Takımlığından Asırlık Çınarlığa Kurucuları: Ahmet Fetgeri (Aşeni)Mehmet FetgeriMehmet Şamil (Shaplı)Hüseyin BereketNazım Nazif (Ander) beylerdir. Tümü Çerkez asıllı akrabalardır. Yaşça en büyük olanlar 2122 yaşındadır. Beşiktaş kulübünü kurarken Mehmet Şamil Bey 16, Hüseyin Bereket 14, Ahmet Fetgeri 15, Mehmet Fetgeri ise 13 yaşındadır. Şeref Bey Beşiktaş futbol şubesini 17 yaşındayken kurmuştur. Beşiktaş kulübünün ilk lokali Osman Paşa konağı bahçesinde yer alan hizmetlilere ait kulübedir. Kulübün ilk ismi de Bereketiko Jimnastik Kulübü’dür.” Bu notu okuyunca, demek ki BJK’nin ilk açılımı buymuş diye düşündüm. Bereketiko, Serencebey’deki konağın sahibi olan Osman Ferit Paşa’nın babası Bereketiko Hasan Bey’den geliyor. Ailenin soyu da Kuzeybatı Kafkasya’da Soçi yöresinin Ibıh oymağından savaşçı komutan Shaplı Kubilayko Muhammed Bey’e kadar dayanıyor. Osman Ferit Paşa’nın eşi de Şeyh Şamil’in torunu Nefiset Hanım imiş. Çerkezlerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki tarihiyle Beşiktaş, dolayısıyla Türkiye spor tarihi arasındaki bu kesişme bana ilginç geldi. Çerkezlerin Osmanlı ve Türkiye siyasi tarihleriyle de çok kritik, belirleyici kesişmeleri var. Bunları da başka bir yazıda ele alacağım. toplam 40 isimden öyküler yer alıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle