19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 9 Mart 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 3 Zübeyde Ana’yı karanfille andılar 8Mart Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Karşıyaka’da Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Anıt Mezarı’na yürüyüş düzenlendi. Belediye binası önünden başlayan korteje, Karşıyaka Belediye Bandosu da eşlik etti. Yürüyüşe katılanlar, Zübeyde Hanım’ın mezarına karanfil bırakırken temsili kıyafet ve makyajlarla da kadı na yönelik şiddet için farkındalık yaratıldı. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Ülkemizin içinde bulunduğu kötü tabloya karşın adalet, eşitlik ve özgür bir gelecek hayalimizin öncüleri kadınlardır. Çünkü biz inanıyoruz ki ancak ve ancak kadınlar, bu dünyayı yaşanacak hale getirebilirler” dedi. l HAKAN DİRİK/İZMİR Kocaoğlu’ndan sürpriz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, sabah erken saatlerde işe giden vatandaşlarla birlikte Mavişehir istasyonunda tramvaya bindi. Kocaoğlu, hem tramvaydaki hem de istasyonlardaki kadın yolculara karanfil dağıttı. Kocaoğlu ardından bindiği KarşıyakaKonak vapurunda ve sonrasında Konak Meydanı’nda karşılaştığı kadınlara çiçek verip, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı. l DHA Adam olmayacağız kadınız kadın Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) tarafından Diyarbakır’da düzenlenen “Vardık, varız, var olacağız” mitingine katılan yüzlerce kadın, zılgıtlar eşliğinde halaylar çekti, Türkçe ve Kürtçe türküler söyledi. Mitingde konusan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz Ceylan Önkol’un annesinin, Berkin Elvan’ın annesinin, 13 kurşunla katledilen Uğur’un annesinin, Taybet ananın ayaklarının altını öpüyoruz. Bu yüzden diyoruz ki AKP iktidarına, siz kadınların günü kutlamayın ve kadınlar üzerinden siyaset yapmayın. Biz adam olmayacağız, kadınız kadın” dedi. l MAHMUT ORAL /DİYARBAKIR ‘115 hamile çocuk skandalını’ ortaya çıkaran İclal’e yılın memuru ödülü İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 115 çocuğun hamile kaldığı, bu olayın gizlendiği, valiliğin de soruşturma izni vermediği skandalını ortaya çıkaran sosyal hizmet uzmanı İclal Nergiz’e, Batman Üniversitesi’nde çıkarılan kültür sanat dergisi tarafından “yılın memuru” ödülü verildi. Batman’daki törene katılamazken Nergiz’e, plaketi kargo ile gönderildi. l DHA Sağlık emekçisiPANKARTLARINI YIRTIP DARP ETTİLER kadınlara şiddet Sağlık ve Sosyal Hizmet F.A. kadınları darp etti. SES Ba Emekçileri Sendikası (SES) kırköy Kadın Sekreteri Hatice Bakırköy Şubesi ve İstanbul Ta Şeker, “Toplanmamızı bekleme bip Odası’nın (İTO) “8 Mart Dün den, basın açıklaması yapaca ya Emekçi Kadınlar Günü” ne ğımız esnada müdahale gerçek deniyle Bakırköy Sadi Konuk leşti. Hastane polisi açıklama Eğitim ve Araştırma Hastanesi yapmamıza izin vermesine rağ önünde yapmak istedikleri ba men, hastanenin güvenlik amiri sın açıklamasına güvenlik gö ve onun birkaç arkadaşı tarafın revlileri saldırdı. Kadınların dö dan şiddete maruz kaldık” dedi. vizleri yırtan güvenlik görevlisi l İSTANBUL/Cumhuriyet Feray’ın adı yaşayacak Mersin’de geçen eylül ayında bir polisin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren 23 yaşındaki Feray Şahin’in adı, Mezitli ilçesindeki Yeni Mahalle’deki bir parka verildi. Kızının adının verildiği parkın açılışına katılan anne Aysel Şahin, “Sadece adalet istiyorum” dedi. Feray’ın babası Bekir Şahin, Feray’ın öldürülmesiyle ilgili davanın 3. duruşmasının 13 Mart’ta görüleceğini belirterek, kamuoyunu ve kadın örgütlerini davaya duyarlı olmaya çağırdı. l ABİDİN YAĞMUR /MERSİN 04 11 18 6 BİLEN: 14 milyon 29 bin 814 TL (1 Kişi) 5 BİLEN: 7 bin 490’ar TL SONUÇLARI 29 36 49 4 BİLEN: 171.70’şer TL 3 BİLEN:14.55’şer TL 150/8 0 230/1 2 0 100/6 0 150/9 0 150/7 0 90/3 0 30/0 0 110/6 0 200/1 0 0 170/8 0 160/7 0 180/1 1 0 50/1 0 200/1 6 0 110/1 0 20/ 1 1 0 140/6 0 150/9 0 90/1 0 140/8 0 60/0 0 80/5 0 TARİHTE BUGÜN 1454: Amerika kıtasına adını veren kâşif Amerigo Vespuci doğdu. 1957: Türk ordusunun ilk kadın doktor subayı Sema Aran teğmen rütbesiyle göreve başladı. İktidarın bedenimizde dokunmadığı yer yok Halkevleri Eş Genel Başkanı Aktaş, OHAL ve kadın mücadelesini değerlendirdi: NECATİ Bu memlekette SAVAŞ mini etek bile cumhurbaşkanının derdi, hamileyseniz iktidar meselesi... Kadınlar bunlardan yıldı artık ŞEYMA PAŞAYİĞİT Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, OHAL süreci ve kadın mücadelesi için “İktidarın bedenimizde dokunmadığı yer kalmadı. Bu memlekette mini etek bile cumhurbaşkanının derdi, hamileyseniz iktidar meselesi... Kadınlar bunlardan yıldı artık. Kadınlar arasında, kadın özgürlüğünün iktidarı aşmadan erişilemeyeceğine dair bir bilinç var. Bu bizi militanlaştıran ve harekete geçiren ortak bir duygu” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında “Kadın mıdır kız mıdır” ifadeleriyle hedef aldığı Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, geçtiğimiz günlerde de gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Aktaş, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, OHAL’in kadın yaşamına ve kadın mücadelesine etkileri ve gözaltına alınması konusunda Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: n Erdoğan’ın ‘kadın mıdır kız mıdır’ söyleminin üzerinden yaklaşık 7 yıl geçti. Geçen süreç içinde kadınları hedef alan cinsiyetçi söylem arttı. Sizce bunun nedenleri nedir? Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz? 2011 dönemi, iktidarın ‘ustalık dönemi’ diye tarif ettiği konjonktür olarak özel bir dönem. İktidar, tüm toplumu kucaklayacağından bahsetmişti. O dönem, ‘sen kucakladıkça bir yerimiz kırılıyor’ demiştik. O dönemde kucaklamadığı kimse kalmadı, kucakladıkça da her yerimiz kırıldı. Bu dönemden nasibini alan kadınlardan biri de benim. Kendi adına ‘ustalık dönemi’ dediği dönemde, 2011’de, kadına şiddetin yüzde 1400 arttığını ilk kez gördük. Kürtajın yasaklanması ile kadın isyanlarıyla karşılaştık. Çok farklı kadın dinamikleri, iktidarın karşısında bir güç olarak belirmeye başladı. Kadınların hayatının bu kadar yukarıdan belirlendiği, kadın düşmanı siyasetin bu kadar her alana sirayet ettiği ve kadınların mücadeleden başka şansının kalmadığı bir dönem aslında. Dolayısıyla toplumsal yaşamı ele geçirmek demek; kadınları aşağılayarak, toplumdan dışlayarak, ev içine hapsederek, kadınların yaşamlarını gasp etmek demekti. Artık, kendi yaşamından vazgeçmek istemediği için ölesiye mücadele eden kadınlar var. Üniversiteden, sokaktan vazgeçmiyor ama hayatını korumak için önlemler alıyor. Ben bunu şöyle bir şeye benzetiyorum: Bir madenci, madene girdiğinde eve dönüp dönemeyeceğinden emin olamamıştır. Bence biz ka OHAL İKİ KERE ŞİDDET DEMEK n OHAL’i nasıl yorumluyorsunuz? OHAL, kadınların yaşamlarını ve kadın mücadelesini etkiliyor mu? OHAL, bütün süreci etkiledi. Herkes, hak gaspıyla karşılaştı. İktidarın kendisi bile ‘OHAL’i grev tehdidi olan yere müdahale için kullanıyoruz’ diyerek itirafta bulundu. OHAL, muhalif tüm kesimlere karşı baskı aracına dönüştü. Yoğun baskı ve polis şidde ti ortamında, toplumsal yaşamın tüm kesimlerinin etkilendiği bir atmosfer yaratıldı. Her türlü şiddetin hedefi haline gelen kadınlar da bu ortamdan etkilendiler. Erkek şiddetine karşı hayatta kalmaya çalışan kadınlar, OHAL ile birlikte iktidarın şiddetine karşı da kendini savunma mücedelesi içine girdiler. Dolayısıyla OHAL ile kadınlar, iki kere şiddetle karşı karşıya kaldılar. Demokratik haklar, hiçbir kırıntı kalmayacak şekilde törpülendi. Karşılaştığımız eril söylemler arttı. Daha gerici ve kadını ev içine hapseden söylemlerle karşı karşıya kaldık. Pek çok muhafazakâr kesimden bu söylemleri meşrulaştıran söylemlerle karşılaştık. OHAL sokağa yönelik bir müdahale olduğu için ancak sokakla özgürleşebilecek olan kadınların yaşam alanına müdahale edilmiş oldu. Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, Cumhuriyet muhabiri Şeyma Paşayiğit’in sorularını yanıtladı. dınların hayatı da böyle. İktidarın da bedenimizde dokunmadığı yer kalmadı. Bu memlekette mini etek bile cumhurbaşkanının derdi, hamileyseniz iktidar meselesi... Kadınlar bunlardan yıldı artık. Kadınlar arasında, kadın özgürlüğünün iktidarı aşmadan erişilemeyeceğine dair bir bilinç var. Bu bizi militanlaştıran ve harekete geçiren ortak bir duygu. ‘Haddini bilmiştir’ n Son gözaltı furyasında siz de gözaltına alındınız ve bir hafta boyunca da gözaltında kaldınız. O bir haftayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Savaşa taraf olan ve olmayanlar olarak toplumu ikiye ayırdılar. Biz darbe girişiminin hemen ardından 12 Eylül’ü yaşayan ve faşizmin nelere sebep olacağını bilen bir kurum olarak en demokratik tutumu sergiledik. 15 Temmuz sonrası toplumu taraflaştırarak yapılmaya çalışan ortam, ikidarın ya rattığı bir konseptti. Kendi bekasına göre savaşı gündemini de kullanmaya çalıştı ve bizim itiraz ettiğimiz nokta burasıydı. Bu memlekette ‘savaşa hayır’ demek, bir insanlık görevidir. Ben haksız yere orada tutulduğum için açlık grevine başladım. ‘Kendinize demokratik kitle örgütü diyorsunuz ama açlık grevi yapıyorsunuz, nasıl açıklarsınız’ diye bir soruyla karşılaştım. Kafalarındaki terör konseptini uyguladılar. Ben de ‘demokratik kitle örgütünü terörle mücadelede tutuyorsunuz’ diye sordum. Yanıt gelmedi. O bir haftalık süre içinde çok rahattık, çünkü kendi meşruluğumuzu biliyoruz. Halkın çıkarlarından başka bir şey gözetmedik. ‘Terör’ yaftası yapıştırmayı bugüne kadar onlarca gerici iktidar uğraştı, yapamadı. 15 yıllık AKP iktidarı mı yapacak? 86 yıllık bir kurumla uğraşıyor. Nafile çabalar.. Herhalde haddini bilmiştir. l ANKARA Kadın talepleri ertelenemez Aktaş, Türk Dil Kurumu’nun kadına yönelik ayrımcı kelimelerine karşı başlattığı hukuk mücadelesini gözaltındayken kazanmasına ilişkin şunları söyledi: “TDK süreci çok kritikti. Üzerinden çok zaman geçmişti. İçerdeyken bu haberi almak bir kadın olarak beni ayrıca güçlendirdi. Kadın mücadelesi, gündelik yaşamın bütün alanlarına sirayet etmek zorunda. Kadın talepleri ertelenemez taleplerdir. 8 Martlar, bizim bunu en coşkulu gösterdiğimiz alanlardır. Kadın hareketinin yenilendiği bir gün olarak ele alırız. 8 Mart ile mücadelesini yenileyen tüm kadınlar, erkek egemen iktidarı yıkma kararlılığına sahiptir. Bir araya gelerek durdurabiliriz n OHAL devam ettiği sürece başta kadın mücadelesi olmak üzere kendinize nasıl bir mücadele planı belirlediniz? 2019 alelade bir seçim süreci olmayacak, hepimiz bunun farkındayız. Seçime gelene kadar öncelikle OHAL olduğu sürece bir seçimin gerçekleşmeyeceğinin bilinciyle hareket etmemiz lazım. Buradaki birinci talebimiz, OHAL’in kaldırılması. İkincisi; Meclis ve parlamenter sistem de dahil olmak üzere tüm kürsülerin tüm demokratik alanların özgürleşmesi. Üçüncüsü; OHAL ile bağlantılı olarak toplumsal muhalefetin kendisini ifade edeceği bütün alanların özgürleşmesi. İnsanlık Anıtı’ndan Taksim Meydanı’na ve Saray’ın önüne kadar tüm demokratik haklarımızı ifade edebileceğimiz alanların halka açılması gerekiyor. Toplumun, tek adam rejimine duyulan itirazı sahiplendiğini düşünüyorum. Bu süreç içinde bu memleketin değerlerini savunan herkesin bir savunma stratejisine ihtiyaç var. Bir araya gelerek tek adam rejimine giden süreci durdurabileceğini düşünüyoruz. Bunun için de birtakım çalışmalara başladık. BATMAN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle