27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 9 Mart 2018 ‘Irkçılığın Zülfü Livaneli’nin film müzikleri konseri... Ender Sakpınar, şefliğini üstlendiği İstanbul Sinfonietta Orkestrası ile birlikte 5 Mayıs Cumartesi akşamı “Livaneli Ustaya Saygı Film Müzikleri ve Besteleri” konseri ile Volkswagen Arena’da müzikseverlerle buluşacak. Konser, Zülfü Livaneli’nin film müzikleriyle başlayacak ve Livaneli belgeselinin gösterimi ile devam edecek. Livaneli’nin şarkılarının çalınacağı bölümde ise sanatçı, Ender Sakpınar şefliğinde üç eserini seslendirecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: eMİNE BİLGET [email protected] ve şiddetin 15 Yönetmen GatlIf karşısındayım...’ialdeaslineteimkaoynı uvşetuk “Milyarlarca insan hiç bir şey yiyemeden sokaklarda yaşıyorken, bir avuç insan dünyanın zevkini yaşıyor, sefasını sürüyor ve bu çok büyük bir adaletsizlik” diyen usta yönetmen Tony Gatlif ile sinemayı ve adaleti konuştuk. Suzan Güverte’nin moderatörlüğünde ya pılan Beyond24 İs tanbul etkinliği kap samında Türkiye’ye ÖZNUR gelen Gatlif, etkin OĞRAŞ ÇOLAK likte sinema üzerine ‘ustalık sınıfı’ adı al tında bir atölye gerçekleştirdi. Ro man asıllı, Cezayir doğumlu Fran sız yönetmen Gatlif’in Türkiye’de hayranları çok. Güverte Film’in or tak yapımcısı olduğu ve bir bölü mü Türkiye’de çekilen, dünyaca ün lü Fransız yönetmen Tony Gatlif’in son filmi “Djam” (Aman Doktor) dünya prömiyerini 25 Mayıs’ta Cannes Film Festivali’nde yapmış tı. “Aman Doktor” Türkiye’de ise 19 Ocak’ta gösterime girmişti. Gatlif, Çingene bir annenin ço cuğu... Cezayir’de geçen çocuk luğunun ardından 1960’ta, Ce zayir Bağımsızlık Savaşı sırasın da Fransa’ya gitmiş. 1966’da aktör Michel Simon ile tanışmış ve ardın dan piyeslerde rol almış. 1975’te “La Tête en ruine” filmini çeken Gatlif bugünün usta yönetmeni... ‘Önyargılara karşıyım’ n Kendinizi aktivist bir yönetmen olarak tanımlayabilir misiniz? Filmlerinizde göz ardı edilen, yok sayılan, ötelenen konuları işleyerek, mevcut duruma sert bir eleştiri yapıyorsunuz. Bu konu üzerinden filmlerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Ben, bir şeylere kendini adamış o şeye girişmiş bir yönetmen olarak kendimi tarif edebilirim. Bir konuda adaletsizlik olduğunu düşündüğümüz yerde o işe girişiriz ya da kendimizi ona adarız. Her anlamda sosyalekonomik yukarısının ve aşağısının dünyası diye bir ayrım var ve bu inanılmaz, bu kabul edilemez bir şey. Milyarlarca insan hiç bir şey yiyemeden sokaklarda yaşıyorken bir avuç insan dünyanın zevkini yaşıyor, sefasını sürüyor ve bu çok büyük bir adaletsizlik. Tabi ki ırkçılığa karşıyım tabii ki ön yargılara karşıyım tamamen kendini buna adamış bir kişiyim ve kesinlikle sonuna kadar da şiddete karşıyım. Bugün benim için modern olmak demek şiddet karşıtı ve şiddete karşı olmak demek. Çünkü şiddet dediğimiz şey insanların mağaralarda yaşadığı dönemde kalmış olan bir şey olması gerekiyor. n Filmlerinde gerçekçi oyunculuklar izliyoruz. Oyuncu seçimlerimi nasıl yapıyorsunuz? TÜRKİYE’NİN İLK FİLM ENDÜSTRİ KONFERANSI... Beyond24 İstanbul’un moderatörlüğünü üstlenen Suzan Güverte etkinlik için, “İki gün boyunca film yapmaya dair her şeyin konuşulduğu bir etkinlik oldu” diyor. Güverte ile usta isimlerin katıldığı etkinliği konuştuk. n Beyond24 etkinliği nasıl oluştu? Nasıl bir etkinlik oldu? Film endüstrisinde hepimiz sıkıntılardan bahsederiz, iş masaları bir zaman sonra karamsarlığa bürünür. Bunun da nedeni genelde bir araya gelememek ve bu sorunlardan bahsedememek. Biz Beyond24 İstanbul ile bilginin paylaşılması, aktarılması ve üzerine eklenmesi gerektiğine inanarak, Türkiye’nin ilk Film Endüstrisi Konferans Serisi ve Kariyer Alanını yaptık. Her bir seansta birbirine paralel 4 ya da 5 oturum ile katılımcıların kendi bilgi birikimleri ya da meraklarına göre seçim yapıp, iki günün sonunda kendilerini yapmak istedikleri iş konusunda bir adım daha ileride hissettirdi.  Ustalar kendi hikâyelerini anlatarak bizi bu yolculukta başlarına gelenleri, dirençlerini ve önemli anlarını anlattılar. Ustalık Sınıfları: Yavuz Turgul ve Tony Gatlif tarafından verildi. Diğer panellerimiz, oturumlarımız, sunumlarımız da aynı şekilde deneyim aktarmalı ama daha çok teknik bilginin paylaşılıp bir saatlik oturum sonunda o konu hakkında genel bir öğrenme sağlatmak amaçlı oldu. Oyuncunun numara yapmadığını sezdiğim zaman o kişiyle çalışmayı tercih ediyorum. Yani işin kolayına kaçmadan, gerçek olmadığını hissetmediğim zaman ancak onunla çalışıyorum. Ben de oyuncuydum o yüzden biliyorum nasıl bir şey olduğunu, o anda oyuncunun ne yaptığını, nasıl hissettiğini, ne düşündüğünü. Profesyonel oyuncuların ‘müzik her zaman var’ n Filmlerinizde müzik her zaman öncelikli bir ögedir. Sizin için müziğin yeri nedir? Müzik hangi aşamada ortaya çıkıyor? Benim senaryomun her zaman parçası oluyor. Müzik her zaman var, hep vardı. Yazarken de var müzik. Duvarların arasından çıkan müziği sevmiyorum. Yapma fabrikasyon müzikleri sevmiyorum. Hitchcock denizin ortasında çektiği bir filminde müzisyenine sahnenin biri için bir müzik yapmasını söylüyor ve müzisyen getiriyor yaptığı müziği Hitchcock’a dinlemesi için. Hitchcock, “Denizin ortasında böyle bir müzik olabilir mi? Olmaz.” diyor. Müzisyen de diyor ki; “Ama kamera da yok sonuçta”. Ben ikisine de hak veriyorum. Bu nokta da ben onlara da hak veriyorum. Sonuçta kamera varsa müzik de olur. Normalde de sonuçta denizin ortasında kamera da yoktur çekmek için ama müzik de yoktur. Hepsi varsa bu sinemadır zaten. çoğunlukla düştüğü bir hata var o da o karakterin olmadığı bir şeyi kendi kendilerine orada yaratıp oynamaya çalışıyorlar. Büyük oyuncular, çok iyi oyuncular bunu yapmazlar. Bu işin kolayına kaçmak demektir. Marlon Brando mesela böyle bir şey yapmaz. James Dean yapmazdı. Eskinin aktörleri ama onlar gerçektiler. Max von Sydow, Bergman’ın oyuncusu, o mesela bunu yapmazdı. Stanislavski’nin ekolünden olan oyuncular bu söylediğim kolayına kaçma ya da o sırada numara yapma olayına girmezlerdi. Benim aradığım oyunculuk tarzı bu. Actors Studio’nun tarzı bir şeyi iyi oynama üzerinedir ama Stanislavski’nin tarzında ise günlük hayatın gerçekliğini düşünerek bunun çevirisini yapıp hayata geçirme üzerinedir bu tarz ve o zaman gerçek olur. n Türkiye’de ilk kez gerçekleşen film endüstrisi konferans serisi Beyond24’te Masterclass verdiniz. Sizce yeni nesil yönetmenlere nasıl görevler düşüyor, kendi sinemalarını nasıl geliştirebilirler? Türkiye’yi çok seviyorum ve Türk gençliğini de çok seviyorum. Bundan zaten çok etkilendiğim için de ayrıca seviyorum Türkiye’yi. İstiklal Caddesi’nde yürüdüğüm zaman gördüğüm gençlik beni çok etkiliyor. 80’lerde ben buradaydım aynı İstiklal Caddesi üzerindeydim. Orayı o zamanlardan beri biliyorum. Bir şeyler yapmak isteyen insanlar için ya da sinema için özellikle başkalarının filmlerini yapmasınlar kendilerinin filmlerini yapsınlar. Sinemadan ve dünyadan bahseden filmler henüz daha yapılmadı. Yapılması gerekiyor, yapılmalılar. Bu yüzden daha bitmedi daha çok şey var yapacak, tekrar ediyoruz. Yaratmak lazım. Her şey var bütün materyaller bütün araçlar hepsi her şey var, her zaman yenileri çıkıyor ama yaratılacak şey her zaman var, henüz yapılmadı ama sinemayı yaratmak lazım. Ai Weiwei sergisi ikinci kez uzatıldı Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “Ai Weiwei Porselene Dair” sergisi yoğun talep üzerine ikinci kez uzatıldı. Daha önce 11 Mart’a kadar uzatılan sergi, 15 Nisan’a kadar SSM’de sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. 12 Eylül’de kapılarını açan sergi Ai Weiwei’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisi. “Ai Weiwei Porselene Dair” aynı zamanda sanatçının şimdiye kadar gerçekleştirilen en kapsamlı sergisi. Sakıp Sabancı Müzesi, büyük ilgi gören bu sergiyi özellikle İstanbul dışında yaşayan ve henüz ziyarete gelemeyenlerin yoğun talebi üzerine 15 Nisan’a kadar sanatseverlerle buluşturmaya devam edecek. LewInskI skandalı tiyatroDA Eski ABD Başkanı Bill Clinton ile Monica Lewinski arasındaki ilişkiyi konu alan “Mavi Elbiseli Şeytan” (Devil With the Blue Dress) adlı tiyatro oyunu Londra’da izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. 1998 yılında tüm zamanların en büyük politik seks skandallarından biri olarak ABD’yi sarsan olaydan hareketle Kevin Armento’nun kaleme aldığı oyun adını Lewinski’nin ünlü ‘lekeli’ elbisesinden alıyor. Hatırlanacağı üzre olay ilk kez günışığına çıktığı dönemde Bill Clinton her şeyi inkâr etmiş, ancak Lewinski’nin söz konusu elbisesinden alınan DNA örnekleri onu yalancı çıkarmıştı. Joshua Mc Taggart’ın yönettiği oyun 29 Mart 28 Nisan tarihleri arasında Londra’daki The Bunker Theatre’da sahnelenecek. Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan ve İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı. Film festivaline aranan sponsor bulundu... Geçen yıl ana sponsor desteği olmadan izleyiciyle buluşan İstanbul Uluslararası Film Festivali’ne bu yıl Vodafone Red markası sponsor oluyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “2010 yılından bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın resmi iletişim sponsorluğunu üstlenen Vodafone’la, İstanbul Film Festivali kapsamında başlattığımız yeni ortaklığı duyurmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İKSV olarak etkinliklerimizin her zaman izleyicilerimizin yaşamını zenginleştiren, yenilikçi, yaratıcı, nitelikli sanatsal içerikler sunabilmesi için çalışıyoruz. Vodafone’un festival sponsoru olarak verdiği destek, her yıl hem dünyadan hem de Türkiye’den öne çıkan yapımları izleyicilerle buluşturan İstanbul Film Festivali için büyük önem taşıyor. Değerli işbirliği için Vodafone’a gönülden teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi. Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali’nin 37’si, bu yıl, 617 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek. Müzik efsanesinden veda İngiliz müzik dergisi NME (New Musical Express) 66 yılın ardından son kez basılıyor. İlk kez 1952 yılında tabloid gazete formatında çıkan ve İngiltere’de müzik listesi yayımlayan ilk gazete olan NME, 1970’li yıllarda İngiltere’nin en çok satan müzik gazetesi olmuştu. Geçen yıllar içinde Melody Maker ve Select gibi önemli rakiplerinin kapanışını gören ve her şeye rağmen ayakta kalmayı başaran derginin sonunu getiren internet oldu ve 2015’ten bu yana bedava dağıtılan, belki de bu sebeple ekonomik baskılara daha fazla dayanamayan NME de sadece online olarak yayın hayatına devam etme kararı aldı. Yeşilçam filmleri yeniden salonlarda Eskimeyen Yeşilçam filmleri, yenilenmiş yüksek çözünürlüklü halleri ile yeniden Yeşilçam’ın kalbi olan Beyoğlu’ndaki Atlas Sineması’nda mart ayı boyunca her cuma, cumartesi ve pazar günleri seyirci ile buluşacak. Gösterimlerde Ertem Eğilmez’in “Hababam Sınıfı” (1975, 1976, 1977) serisinin yanı sıra “Neşeli Günler”, “Tosun Paşa”, “Bizim Aile”, “Mavi Boncuk”, “Aile Şerefi” ve “Süt Kardeşler” adlı filmler yüksek çözünürlükte temizlenmiş kopyalarla seyirci karşısına çıkacak. Yeşilçam Film Günleri 9 Mart’ta “Neşeli Günler” ve “Tosun Paşa” ile başlayacak. 14 Mart’ta ise kendi tarifleriyle bir “İstanbul müziği” topluluğu olan İncesaz’ın vereceği “Yeşilçam Şarkıları” başlıklı konser ile gala yapılacak. Yeşilçam filmlerindeki kimi zaman ağlatan, kimi zaman neşelendiren film müzikleri İncesaz Topluluğu tarafından canlı olarak seslendirilecek. Öğretmen, öğrenci, polis, asker, engelli, 16 yaş altı, 65 yaş üstü olanlar “Yeşilçam Film Günleri” gösterimlerine ücretsiz olarak katılabilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle