18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 8 Aralık 2018 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Laiklik ilkesi anlayışıyla hizmet vermesi gereken Çocukları daDiyanetİşleri’nin İttifaklara göre yargı Başkanı Erbaş, Kuran okumayan çocukların şeytanla beraber kutuplaştırdıolacağını söyledi Bir soru: Bugün Türkiye’de özellikle politik konularda kimin yargılanıp kimin yargılanmaya Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kuran okumayan çocukla Erbaş, kalbin ve gönüllerin camilere bağlı olmasını isteyerek, şöyle konuştu: orada bulunan insanların üzerine melekler kanatlarını gererler. Sürekli şekilde rahmet yağdırırlar. cağına karar veren merkez neresidir? rın şeytan veya şeytani insanlar “Kuran’ın olmadığı yer karan Tıpkı şimdi Rabbimizin rahmetin Yanıt verelim, yürütmedir. Yürütme ise la beraber olacağını savundu. Er lık bir yerdir, Kuran’ın girmediği den, merhametinden istifade etti bugünkü sistemde tek kişidir. Kuvvetleri tekelleştirdi. Bu farklı bir aşama. Açalım. Türkiye’de yargı hep siyasaldı; sadece dozu değişiyordu. Fakat artık karşımızdaki durum yargının siyasallaşması değil; iktidar siyasetinin bizzat yargı gücü haline gelmesidir. Yargılama ölçüsünün hukuka göre değil, AKP’nin dönem dönem değişen ittifaklarına Erbaş, Mısıroğlu’nu da ziyaret etmişti baş, “Kuran’ın olmadığı yer karanlık bir yerdir, Kuran’ın girmediği kalp karanlık bir kalptir, Kuran’ın girmediği ev harabe bir evdir” dedi. Mardin’de temaslarını sürdüren Prof. Dr. Erbaş, beraberinde Vali Mustafa Yaman, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. kalp karanlık bir kalptir, Kuran’ın girmediği ev harabe bir evdir. O yüzden Kuran her zaman bizimle beraber olmalıdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki ‘Kim ki Kuran’dan uzak yaşarsa, Kuran’ı eline almazsa, kalbine zihnine koymazsa, yolunu Kuran’ın çizdiği sıratı müstakime çevirmez ğimiz gibi” dedi. Çocuklara 7 yaşına girdiklerin de namaz kılmanın öğretilmesi gerektiğini kaydeden Erbaş, “Önce doğru temel dini bilgilerini yavaş yavaş öğretmeye başlayacağız. Bu şekilde çocuklarımızın şahsiyet kazanmalarına vesile olacağız. Karakterlerini kazanırken, göre belirlenmesidir söz konusu olan. Bu iki düzeyde oluyor: Birincisi, başta da belirttik, kimin yargılanıp yargılanmayacağına, hangi konunun belirli bir dönem için suç, belirli bir dönem içinse suçsuzluk hali olduğuna iktidar; daha doğrusu iktidarın ittifak tercihleri karar veriyor. İkincisi, ortada bir suç varsa da, iktidar siyaseti kendi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’dan 1 gün önce Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine defalarca hakaret eden Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmişti. Gelen tepkilerin ardından görüşmeyi ‘İnsani bir ziyaret’ olarak niteleyen Erbaş’ın ziyareti resmi kıyafetleriyle gerçekleştirdiğine dikkat çekilmişti. Ramazan Muslu, İl Müftüsü İsmail Çiçek ve İl Emniyet Müdürü Hasan Onar ile Hacı İsmail Kaya Camisi’ne geldi. Burada namaz kıldırıp kürsüde vaaz veren Erbaş, insanın Kuran ile yaşamının her döneminde birlikte olması gerektiğini söyledi. se biz onun için bir şeytan yaratırız. O şeytan sürekli onunla beraber olur.” Kuran’la birlikte olmayan çocukların şeytan veya şeytani insanlarla beraber olacağını savunan Erbaş, “Her nerede Kuran’dan bahsedilirse, Kuran okunursa, Müslüman bir şahsiyet olma özelliğine sahip olacak çocuklarımız” ifadelerini kullandı. Erbaş ve beraberindekiler daha sonra Hacı İsmail Kaya Kuran Kursu’nun açılışını yaptı, ardından caminin taziye evinde ‘kanaat önderleri’yle bir araya geldi. l AA sini bunun dışında tutuyor, bir istisna alanı yaratıyor. Kendi payını “Rabbim affetsin, kandırıldık” diyerek örtüyor; böylece muhaliflere işletilen dünyevi yargılamanın yerini, iktidar için uhrevi, öte dünya yargılaması alıyor. Son olaylara baksak yeter. 5 yıl önce, 2013’te bu iktidar FETÖ ile müttefikti; PKK ile açılım müzakeresi yürütüyordu, bugün “Sorosçu” dediği liberallerle can ciğer kuzu sarmasıydı. O gün için ortada “suç” yoktu. Bugünse, Mart 2013’te iktidarın açılımının güvencesi altında yapılan ve yandaş medyanın manşetlerden överek verdiği miting konuşmalarına verilen cezalar, Erdoğan’ın AİHM kararına karşı “biz de hamlemizi yaparız” açıklamasından hemen sonra onaylanıyor. O gün için “suç” değil; ama bugün suç olduğu anlaşılıyor. Kanunlar aynı kanunlar olduğuna göre, işleyen mekanizma, iktidar siyasetinin tutumu. İktidar ken İlahiyatçı, yazar Cemil Kılıç’tan Erbaş’ın dünkü sözlerine sert tepki ‘IŞİD’le aynı anlayış’ yanları şeytanla beraber olmak biçiminde suçlamamıştır. Bu bakımdan da ‘gayri İslami bir açıklama’ olarak nitelenmesi gerekiyor’’ diye konuştu. Erbaş’ın açıklamasının insan hakları, laik İlahiyatçı, yazar Cemil Kılıç, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, “Kuran ile olmayan çocukların şeytan veya şeytani insanlarla beraber olacağına’’ ilişkin sözlerine sert tepki göstererek, “Bu açıklama Vahabi zihniyeti yansıtıyor. IŞİD terör örgütünün İslam’dan anladığı neyse sanki Diyanet İşleri Başkanı’nın da dinden anladığı o’’ dedi. Erbaş’ın açıklamasının iki bakımdan büyük bir sorun içerdiğine dikkat çeken Cemil Kılıç, şunları söyledi: “Birincisi devletin temel ilkelerinden biri olan laiklik il kesi açısından. Anayasada Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili madde bu kurumun laiklik ilkesi doğrultusunda çalışmalarını yürütmesi gerektiğini belirtiyor. Laiklik ilkesi gereği Diyanet İşleri Başkanı’nın bir devlet kurumunu temsilen bütün inançlar karşısında eşit olması icap ediyor. Ancak bu ilkenin tamamen göz ardı edildiğini görüyoruz. Bu açıklama, bundan evvelki başka açıklamalar ve yaptığı çalışmalar, Diyanet işleri Başkanlığı’nın anayasal konumunun dışına çıktığını ve Osmanlı’daki bir nevi şeyhülislamlık müessesine özendiğini, devletin de bir din devleti olarak yeniden inşa edilmesi noktasında bir amaç güttüğünü gösteriyor.’’ Açıklamanın İslami temel ilkelere de aykırı olduğunu vurgulayan Kılıç, “En temel Kuran ilkesi vardır. Dinde zorlama yoktur. Bu ilkeyi de gözardı eden, bunu hiçe sayan bir açıklamadır. İslam kendi emirlerinin, kendi kurallarının uygulanması noktasında bile insanların zorlanamayacağını belirtir. Bir Kuran ayetidir. Bu açıklama Kuran’a aykırıdır. İslam hiçbir zaman kendi kurallarını yerine getirmeyen, ilkelerine uyma lik ve İslami temel kriterlerler açısından olduğu gibi sosyal ilişkiler açısından da büyük bir sorun içerdiğini belirten Cemil Kılıç, şöyle devam etti: “Ağır bir hakaret var burada. Hem Kuran’a inanmayanlara hem de Kuran’a inandığı halde Kuran’ın birtakım kurallarını yerine getirme konusunda pek de hassas olmayanlara. Diyanet İşleri Başkanı’nın görüşü biraz Selefi, Vahabi zihniyeti yansıtıyor. Hatta IŞİD terör örgütünün İslam’dan anladığı neyse bu açıklamadan anlıyoruz ki sanki Diyanet İşleri Başkanı da İslam denildiğinde IŞİD’in anladığı gibi bir din anlıyor. Bu da kabul edilemez. ‘’ disiyle ittifak halinde olan kuvvetleri geçmişte “suç” alanı dışına yerleştirdi, bugünse kendisiyle ittifakı bozan kuvvetleri “suç” tanımı içine yerleştiriyor. Ya Gezi? Haziran 2013’te yaşanan Gezi’ye karşı 5 buçuk yıl sonra yargısal süreç işletiliyor. Gözaltı, tutuk MEB Ensar’ı kolluyor lama kararları; yüzlerce kişi hakkında iddianame hazırlıkları... Bir yandan sürekli “bizi devirmek istiyorlar” algısını canlı tutmak, “tehditler bitmiyor” korkutmasıyla tabanı sıkılaştırmak hedefleri; doğru. Ama ötesi? Gezi milyonların hareketiydi. Ve bu milyonlar ne FETÖ ile müttefikti, ne de PKK ile açılım masasındaydı. Şimdi Gezi’yi de “Soros”a, “dış güçler”e bağlama ve iddianamesi hazırlanmayan Kavala’yla ilgili sürecin “hukuken devam ettiği”ni dışarıya gösterme arayışı eşzamanlı Yargının yürütmeyi durdurma kararlarına karşın dinci vakfın etkinliklerine MEB organları tarafından izin verildiği ortaya çıktı Yargının okul kapısından kovduğu Ensar Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile düzenlediği çeşitli pro tokollerle çocuklara yöne lik faaliyetlerine devam ediyor. Din Öğretimi Ge nel Müdürlüğü ile geçen yıl imzalanan başka bir pro OZAN ÇEPNİ tokol kapsamında Ensar yürüyor. Vakfı’nın birçok ildeki okullarda, her yaş İyi de, Mart 2013’teki konuşmalar; tan çocuğa “Namazla diriliş” etkinliği kap Haziran 2013’teki Gezi bugün suç samında seminerler verdiği ortaya çıktı. olabiliyor ve 2013’te FETÖ ile irtibatlı Danıştay 8. Dairesi’nin çocuk istisma Emniyet ve yargı mensupları tarafından rı skandalı ile bilinen Ensar Vakfı ile MEB yürütülen soruşturmalar bugün geçerli arasındaki protokolün yürütmesini dur sayılıyor da, 1725 Aralık 2013’ten önce FETÖ ile bağlantılı olmak, siyasi ilişkide olmak niye suç olmuyor? Diyorlar ki “1725 Aralık milat”. Böyle olunca da ne bir “siyasi ayak” ortaya çıkıyor, ne de istifa ettirilen onlarca belediye başkanı hakkında soruşturma açılıyor. “İstifa et, konu kapansın”a dayanıyor iş. Bu istisnaya kim karar ‘Bahçeli’yle bu hafta görüşebiliriz’ durmasına karşın, dinci vakıf ile bakanlık arasındaki işbirliği hız kazandı. Yargı, ağustos ayında Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokolün yürütmesini anayasa ve Milli Eğitim Temel Yasası’na aykırı olduğu gerekçesi ile durdurdu. Gerekçede de ulusu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak iyi bireyler ye veriyor? “Yargılaşan siyaset”e kanıt bitmez. CErdoğan’ın “Sizde de bir papaz var; onu bize verin. Yapalım yargıda şeyini, size verelim” sözleri çok uzakta değil. Sahi, Brunson nerede şimdi? Apar topar yurtdışı yasağı kaldırılarak uçağa nasıl bindi? Diyebilirsiniz ki, “fena mı, milli çıkarlar belirliyor!” Suçla mücadeleye evet; ama evrensel hukukta ısrardan; iktidarın kişilere, dönemlere, iç ve dış ittifaklarının değişkenliğine göre istis ‘Millete değil ABD’ye hesap verdi’nalar yaratmasına karşı çıkmaktan, umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ile yapacağı planlanan görüşmeyle ilgili olarak, “Belki bu hafta Sayın Bahçeli ile bir araya gelebiliriz” dedi. Erdoğan, dün öğle saatlerinde Kısıklı’daki konutundan Üsküdar Hazreti Ali Camisi’ne gelerek, cuma namazını kıldı. Namaz çıkışı gündeme dair açıklamalar yapan Erdoğan, Bahçeli ile bir araya geleceklerini belirterek, “Cumhur İttifakı’nın hassasiyetleri son seçimlerde ortaya tam manasıyla çıkmıştır. Bizim birbirimize karşı olan dayanışmamız, birbirimizle geleceğe olan yürüyüşteki hassasiyetlerimiz, bunu da kıskanan bazı oluşumlar var. Bu oluşumların içerisinde her an değişik birçok şeyler olabiliyor. Bunun başında ana muhalefet var, bunun yanında dağdaki terör örgütünü yanına alanlar var. Biz Cumhur İttifakı’nı bozdurmamak noktasında kararlıyız. Şu anda teknik çalışmaları yürüten arkadaşlarımız var. Onlar bu çalışmalarını tamamlar tamamlamaz belki de bu hafta içerisinde biz Sayın Bahçeli ile bir araya gelebiliriz”dedi. l İSTANBUL tiştirilmesinin, devletin devredemeyeceği görevleri arasında olduğu vurgulandı. Ancak Ensar Vakfı’nın MEB ile benzer protokollerle çocukların eğitimlerine ortak olduğu öğrenildi. Ahlak Ensar’a kaldı Dinci vakfın okullardaki etkinliklerini, iptal edilen protokole karşın aynı zamanla MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Mart 2017’de imzalanan protokol kapsamında sürdürdüğü belirlendi. Bu kapsamda Ensar’ın yerel örgütlenme Türkiye’nin gerçek anlamda bir hukuk lerinin, valilik oluru ve il milli eğitim mü devleti olmasını savunmaktan daha dürlükleri ile ortaklaşa etkinlikler düzen MİT Müsteşarı Fidan’ın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ABD’de senatörlere bilgi vermesinemilli bir tutum yok. lediği öğrenildi. Son olarak, Ensar Vak i Hatırlayın; Ergenekon, Balyoz, Askeri fı Aydın Şubesi’nin Aydın İl Milli Eğitim teMpki gösteren CHP “Onun muhaEtrabdı Toürğk aminlle:tinin değil ABD’lilerin seçtiği” dedi Haberim yok n Casusluk kumpasları sürerken de siyaset yargının yerini almıştı. Ne demişti Erdoğan? “Ben bu davanın savcısıyım.” Onca hak ihlalinden sonra bu davanın kumpas karakteri yine hukuka göre değil, ittifakların yer değiştirmesine göre saptanabildi. Yalan mı? Yarın tersinin ittifaklar değişince olmayacağının, geçmişteki işler için “Gülen bizi kandırmış” diyenlerin, ileride bu sefer de “Milliciler bizi kandırdı” demeyeceğinin garantisi var mı?  Kumpas davalarda “özel yetkili mahkemeler” eliyle yargı hukuktan koparılıp iktidar siyasetinin hizmetine sunulmuş, cezalar onun ittifaklarına göre işletilmişti. Sonuçları “milli” mi oldu? Tasfiyeler sonrası ordu, FETÖ’ye teslim edildi. 15 Temmuz böyle gelişti.  Özetle yargıda ölçü, AKP’nin değişen ittifak ve ihtiyaçları değil, evrensel hukuk olmalıdır. İT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ABD Kongresi’ne Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkında kapalı kapılar ardında bilgi vermesinin ardından CHP’den sert tepki geldi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “Daha önce çeşitli olaylar hakkında bilgi vermesi için Meclis’e çağrılan ancak gelmeyen Fidan hakkında “Onun muhatabı, milletinin seçtiği milletvekilleri değil, Amerika’nın seçtiği senatörlerdi, onun için onların karşısında bilgi verdi, hesap verdi” dedi. Fidan’ın Amerikan Kongre’sine kapalı kapılar ardında Kaşıkçı cinayeti hakkında kongre üyelerine bilgi verdiği önceki gün basına yansımıştı. Fidan’ın “kendi inisiyatifiyle mi yoksa davetli olarak mı ABD Kongresi’ne gittiği” konusundaki soru işaretleri giderilmedi. CHP’li Özkoç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 20152016 yıllarında Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Latin Amerika seyahatlerinden sonra MİT başkanımız oradan Kanada’ya ayrıldı. Kanada’dan sonra böyle bir gelişme olmuş olabilir. Her an oraları da bilgilendirme arzusundayız. Fakat orada böyle bir bilgilendirmenin yapıldığın dan haberdar değilim” dedi. ki 33 bombalı saldırıda 363 kişinin hayatını kaybettiğini anımsatarak, o dönemde olaylara ilişkin bilgi alınması için Fidan’ın defalarca çağrıldığını ancak gelmediğini anlattı. Özkoç, “TBMM’yi hiçe sayan, muhalefet parti liderlerini hiçe sayan namuhterem, Amerikan senatosunda selam verdi. Önünü ilikledi bilgi ve hesap verdi. Onun üstleri Amerika’ydı, onun için Amerikan Senatosu’ndaydı” dedi. Özkoç, “Türkiye’nin, darbeyi Tayyip Erdoğan’ın eniştesinden öğrenmesini sağlayan, milletinin adamı olmaktan çıkıp, Amerika’nın adamı haline gelen bu zat, kendisine bu izni verenlerle birlikte derhal gitmelidir” diye konuştu. ‘Adresi şaşırmış’ İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ise “Bu durum Türk milletini incitmiştir. Bilgi vermesi gereken kurum parlamentoda bulunan siyasi partilerdir. Adresi şaşırmış olmalı ki, soluğu Amerika’da almış” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Hakan Fidan Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru 2 günde kabul edilerek valilik izni ile okul etkinliklerine dönüştü. “Namazla Diriliş” konulu seminer düzenlemek isteyen vakıf, “Öğrencilerimizin ahlaki ve kişisel gelişimlerine katkı sunmak amacıyla Mart 2017 yılında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Ensar Vakfı arasında gerçekleştirilen protokole istinaden” diyerek 2 günde toplam 7 imam hatip okulunda etkinlik izni aldı. Okullarda olmasına karşın ‘halka açık’ olarak izni alınan ve velileri de hedefleyen etkinliklere konuşmacı olarak Ensar Vakfı, TÜGVA ve İHH gibi derneklerden isimlerin katılacağı belirtildi. Ensar’ın etkinlik düzenlemek için izin aldığı bir diğer il ise Afyonkarahisar oldu. MEB ile imzalanan aynı protokol kapsamında “Değerler Eğitimi” adı altında okullarda “Edep ve hayâ”, “İlim”, “Sabır” konulu etkinlikler için izin verildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle