24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 Yurtseverler ve dalkavuklar Dalkavuk: “Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı, hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskar, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı.” Türk Dil Kurumu böyle tarif etmiş. Kötü huy bu. Kimse etrafında böylesi olsun istemez. Siyasiler hariç. En kötü dalkavuk tipi “halk dalkavukluğu” yapandır. Kılıktan kılığa girerler, yaldızlı sözler ederler, çoğunlukla içinden çıktıkları toplumu felakete sürüklerler. Kişi kandırıldığından içinde bulunduğu koşulları doğru gözlemleyemiyor, tahlil edemiyor olabilir. Bir yere dek bunu anlarım. Ancak olan bitenin farkına varıp da susmak, alçaklıktır. Siyasilerin sık başvurduğu yoldur halk dalkavukluğu yapmak. Toplum buna alışmıştır bir ölçüde. Medyanın yaşamımızda bunca öne çıktığı dönemde, akademisyen, sanatçı, gazeteci, kanaat önderi, alabildiğine dalkavuktan geçilmiyor ortalık. Bir yandan saraya selam duruyorlar, ardından halka sürekli yalan söylüyorlar. Açıkça suç işliyorlar. HHH Bilge Melih Cevdet Anday’ı yazılarıyla ilgili, yoğun emek gerektirmesi ve dahası kişiyi düşünmeye sevk etmesinden ötürü “Halk anlamaz, halka in” diye uyardıklarında, sert tepki verir. Halka en büyük ihanetin bu olduğunu söyler. Halkın hoşuna gideni yazmak, söylemek dalkavukluktur, yani suçtur Melih Cevdet’e göre. Aziz Nesin: “Halkımızın yüzde altmışı aptal” dedi. Kıyamet kopmadı gerçi. Herkes kendini yüzde kırkta saydı, hak verdi Nesin’e. Nesin ayna tuttu halkına! Halka yaranmak, hoşuna gitmek için sözünden, düşüncelerinden, yaratısından ödün vermedi büyük yazar. Gerçeği söylemenin görev olduğunu bildi, Sivas’ta yakmaya kalktılar Nesin’i. O değil ama dünya güzeli canlar göz göre göre yobazların ateşiyle can verdi. Son nefesine dek bildiği yoldan dönmedi Nesin. Halk dalkavuklarıyla hep savaştı. Bu iki usta örneğinde olduğu gibidir yurtsever tavrı. HHH Yine TDK’dan okuyalım: “Yurdunu, milletini büyük bir tutkuyla seven, bu uğurda her türlü özveriye katlanan (kimse) vatansever, vatanperver.” İnsan yurdunu, halkını nasıl sever? Kaba milliyetçilik, ırkını herkesin üstünde sayma hamasetidir. Oysa yurtsever kişi aynı toprağı, dili paylaştığı insanlara hisseder bu bağı. Dahası tüm canlılarıyla, doğasıyla anlar yurt kavramını. Yetmez, biraz yukarıdan bakınca, kendini insanlık ailesinin, dünyanın parçası sayar. Sosyalistler etnik tarif yapmaz, kavramı geniş, doğru anlamıyla kullanır. Düşkün, çaresiz, yoksul halktır yurdun sahibi. Doğrudur bu yaklaşım. Haksız, sömürüyle zenginleşen her kişi yurt düşmanıdır. Onlar sevilmez, onlarla mücadele edilir! Para babasının yanında durarak yurdunu sevemez kişi! Üniversiteler çökmüş, çocuklar hamasetle uyuşurken yurtsever kimse susabilir mi mesela? İşçiler madende, havaalanı inşaatında can verirken iktidar güzellemesi yapar mı yurtsever kişi? Kadınlar vahşice katledilirken kafasını çeviren yurdunu sevebilir mi? Patronlar siyasal iktidarla büyük tezgâh kurmuşken, cehalet, vasatlık en yüce değer olarak sunulurken, yurtsever yastığa başını rahatça koyabilir mi? Memleket azgın gericilikle can çekişirken, maskeyi düşürmeyene yurtsever denebilir mi?  HHH Çoğu zaman halk dalkavukların peşine düşer. Yurtsever yalnız kalmayı göze almak zorundadır. Yarın kılıktan kılığa giren dalkavukları anlatacağım, halkı nasıl ahmak yerine koyduklarını göstereceğim. İki doktor şiddet mağduru Siirt ve Ordu’da iki doktor hasta yakınları tarafından şiddete maruz kaldı. İddiaya göre, Siirt Devlet Hastanesi’nde, Kadın Doğum Uzmanı Dr. Muhammed Sıraç Güneş, muayene sırası nedeniyle hastane personeli ve hasta yakını arasında çıkan tartışmaya müdahale ederken, hasta yakını S.G. tarafından darbedildi. “Beyaz kod” veren ve tedavi altına alınan Güneş’e darp raporu verildi. Güneş’in, hakkında şikâyetçi olduğu S.G. polis ekiplerince gözaltına alındı. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Anabilim Dalından Arş. Gör. Dr. Ahmet Yüce, görevdeyken bir hasta yakını tarafından sözlü saldırıya maruz kaldı. Darp edilmek istenen doktorun yardımına güvenlik görevlileri yetişti. Olayın ardından saldırgan, polis tarafından gözaltına alındı. l AA/İHA SAĞLIK REHBERİ SAĞLIK EPOSTA: [email protected] Çarşamba 5 Aralık 2018 EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TARASIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Günde 3 paket sigara içerdim’ Nefes darlığı, öksürük gibi belirtilerle kendini gösteren KOAH’ta en önemli risk faktörü sigara kullanımı. Bu hastalardan biri olan Küçükgirgin, yaşadıklarını anlattı Tüm dünyada 600 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 3 milyon Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tanısı konan kişi bulunuyor. Hastalık nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma gibi belirtilerle kendini gösteri yor. Hastalar nefes darlığı nedeniyle fiziki aktiviteninde azalması, yol yürümek istememek, günlük işlerinin azaltması, markete bile git meye çekinme ve zamanla evden çıkmamayı tercih etmeye varana dek çok sayıda sorun yaşayabiliyor. Yaşam kalitesini bozar KOAH hastası Haldun Küçükgirgin Solunum testi yaptırın KOAH, tüm dünyada kalp damar hastalıkları ve inmelerden sonra en sık ölüm nedeni olarak görülüyor. KOAH Hastaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, hastalığın nedenlerinin yanı sıra teşhis ve tedavi sırasında yaşanan sorunlara da dikkat çekiyor. Süerdem, tedavide geç kalmanın ve ilaçların doğru kullanılmamasının hastanın durumunu ağırlaştırdığını, sağlık maliyetlerini artırdığını belirterek, “KOAH hastalarının ve toplumun yeteri kadar bilgi sahibi olmadığını; hastaların geç tanı aldığını, ilaçlarını düzenli kullanmadığını ve sigara ile yeteri kadar mücade le edilmediğini görmekteyiz” diyor. Gazi Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Öztürk ise şunları söylüyor: “Ne yazık ki kadınlarda da sigara kullanım oranları artış gösteriyor. KOAH’lı hastaların yüzde 40’ı kadınlardan oluşuyor. Hasta öksürük, merdiven çıkamama ya da benzer şikâyetlerini sigaraya bağlıyor, üzerinde durmuyor. Doktora, şikâyetler arttığında başvuruyor, bu da tedavide geç kalınmasına neden oluyor. Tedavide geç kalınmaması için bu şikâyetleri yaşayan hastaların solunum testi yapılan hastanelere başvurması önem taşıyor.” Bu şekilde giderek artan fiziksel aktivite azalması, hastanın yaşam kalitesini bozarak hastalığın ilerlemesine neden olabiliyor. KOAH hastalarından 68 yaşındaki Haldun Küçükgirgin de bu sorunu yaşayanlardan yalnızca biri. 16 yıldır KOAH hastalığı ile mücadele eden Küçükgirgin, “Hasta olmadan önce çok sigara içerdim. Günde üç pakete çıktığım olurdu. Doktorlar ‘Eğer tedavi olmazsan uzanıp yatamazsın. Çünkü yatar vaziyette tıkanırsın. Koltukta oturur vaziyette uyumak zorunda kalırsın. İki tane yastık alırsın koltuğunun altına, koltukta uyursun. KOAH ilerledi mi uzanıp yatamazsın. Bu böyle bir hastalık’ dedi. Ben bundan çok korktuğum için doktorların dediğini harfiyen yaptım” diyor. Önce tüberküloz denildi İstanbul Cerrahpaşa’da yaşayan ve KOAH Hastaları Derneği üyesi de olan Küçükgirgin, 52 yaşında KOAH ile tanıştığını anlatıyor. Küçükgirgin, önce tüberküloz geçirdiğini, ardından da KOAH teşhisi konulduğunu belirterek “Cerrahpaşa Tıp Fakültesine gittim. Tüberküloz tedavisi oldum. Yapılan tetkiklerde KOAH olduğum da ortaya çıktı” diyor. Kü çükgirgin, yaşadıklarını şöyle özetliyor: Günde üç pakete çıktığım olurdu. Tüberkülozla birlikte KOAH olmanın ardından hemen sigarayı bıraktım ve doktorların dediğini harfiyen yerine getirdim. Beni en çok şu etkiledi. Bu hastalık öyle pis bir hastalık, uzanıp yatamamak, uyuyamamak beni çok ürküttü. Doktorlarım, tüberküloz nedeniyle KOAH’ı da ağır geçirdiğimi söylediler. Kendimi ciddi biçimde koruyorum. Sigaralı bir ortamda durmuyorum. Doktorlar ‘Gıdana, uykuna dikkat et. Bir kişi sigara içse durma yacaksın orada’ dediler. 15 yıl boyunca kendi başıma her işimi yaptım. Dışarı çıkarken sandalye kullanıyorum artık. Kendi kendimizi bu duruma getirdik. Kimse bana bir zarar vermedi. Son iki senedir biraz zorlanıyorum ama onda önce KOAH da olsam aktivitelerim de bir sorun olmadı. Sosyal hayatım canlıydı. Halen de öyle ama biraz harekette zorlanıyorum. İlaçlarımı düzenli kullanıyorum. Bir de evde bir kondisyon bisikletim var. Onda küçük egzersizler yapıyorum. Ben doktorun dediği her şeyi harfiyen yerine getirdim.” l İSTANBUL MS hastasının mutluluğu Prostata çare kahve tüketimi Üroloji Uzmanı Dr. Turgut Alp, Avrupa ve Amerika’da çok sayıda hastanın katılımıyla yapılan çalışmaların, kahvenin içindeki kafein ve flavonoidlerin prostat kanserinin oluşma riskini, agresifliğini ve ilerleme hızını azalttığını söyledi. Alp, “Hazır toz halindeki kahvelerin etkisi az, onun yerine kaynatılarak hazırlanan doğal kahveyi tercih etmeliyiz. Türk ve İtalyan tarzı kahveler ideal, günde 2 fincan içilmesini öneriyoruz” dedi. lDHA Sessiz sedasız kapatıldılar İkitelli ve Sancaktepe’de bulunan iki özel hastane sessiz sedasız kapandı. Borçları nedeniyle kapandığı öğrenilen hastanelerin çalışanları, mağdur olduklarını belirterek hukuki yollara başvurdu. Hastanelerin tabelaları duruyor ancak içleri boş. Sancaktepe Sarıgazi’de bulunan özel bir hastane iddiaya göre çalışanlarının uzun süre maaşlarını ödemedi. Hastanedeki tıbbı cihazlara icra yoluyla el konuldu. İkitelli’deki hastanenin kapısına da kilit vurulması nı da gazetemiz kasım ayında gündeme getirmişti. lDHA İzmir’de, ilaçsız tüp bebek yöntemiyle ikiz dünyaya getiren Multipl Skleroz (MS) hastası 30 yaşındaki Derya Akagündüz (30), 8 yıl sonra annelik duygusunu yaşadı. Akagündüz, 17 yaşındayken nörolojik bir hastalık olan MS nedeniyle atak geçirmeye başladı. 2012’de hastalığın teşhis edilmesinin ardından ilaç kullanmaya başladı. Tamer Akagündüz ile evliliğinden bebek sahibi olmak isteyen genç kadın, normal yollardan bebek sahibi olamayacağını öğrendi. Akagündüz’ün nöroloji doktorları, sık sık tekrarlayan MS ataklarını tetikleyen ilaçların kullanımı nedeniyle klasik tüp bebek uygulamasını da yasakladı. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülekli’ye başvuran çifte, tüp bebek uygulamasına alternatif olarak geliştirilen ve anne adayına ilaç vermeden yumurtaların dışarıda olgunlaştırılmasını sağlayan IVM yöntemi uygulandı. Tedavide ikiz Derya Akagündüz, Deren ve Beren’i kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor gebelik elde edildi. Alagöz, 37 haftalık gebeliğinin ardından, Deniz ve Beren’i kucağına aldı. ‘Bir mucizeymiş’ Anne Derya Akagündüz, “Her yere gitmiştim ama olmayacağını söylemişlerdi. Şimdi kızlarıma bakınca çok şa şırıyorum ve mutlu oluyorum. Bir mucizeymiş, rüyaymış gibi, benim değilmiş gibi...” dedi. Prof. Dr. Bülent Gülekli de MS hastası bir kadının ilaçsız tüp bebek yöntemiyle doğan ikizlerine ilişkin bilimsel yayın hazırlayacaklarını ve tıp literatürüne sunacaklarını da sözlerine ekledi. l AA 34 yılı silindi Hayata sıfırdan başladı Kocaeli’nin Derince ilçesinde, dengesini kaybetmesi sonucu başını kaldırıma çarpan Serdar Mete (38) hafızasını kaybetti. 5 yıllık eşini, çocuğunu ve hayatına dair hiçbir anısını hatırlamayan Serdar Mete, hayata sıfırdan başladı. Bir ilaç firmasında mümes sil olarak çalışan Mete, 2014 yılında Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitmek için evinden yola çıktı. Otomobilini bir ara sokağa park eden Mete, aracından indiği sırada dengesini kaybetmesi sonucu düşerek başını kaldırım kenarına vurdu. Bir ağacın dallarına tutuna rak kalkan Mete, bir daha yere düştü. Gözlerini hastanede açan Mete’nin, hafızasındaki 34 yılı silindi. Mete “Ne yapacağımı, kime nasıl davranacağımı da bilemiyordum. Herkes geliyor bir şey söylüyor, kendini anlatıyor. Çok zordu. 34 sene 2 saniyede gitti” dedi. lDHA Kış hastalıklardan koruyan 8 öneri Kışın günlerin kısalması, gecelerin uzaması, kapalı alanlarda da ha çok vakit geçirilmesi ve hareket siz yaşam mevsim hastalıklarına ze min hazırlıyor. Diyetisyen Özlem Tay, kış aylarında hastalıklardan korunma 1da şu önerilerde bulundu: BALIK: Kışın sofralardan eksik edilmeme si gereken besin grubundandır. İçerdiği omega3 yağ asidinden dolayı bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesini sağlar. Haftada en 2az 2 gün balık tüketilmelidir. D VİTAMİNİ: Değerleri kış ay larında güneşli günlerin azal masına bağlı olarak düşebilir. Ancak havanın güzel olduğu güneşli soğuk kış günlerinde de yürüyüşler yapıla rak güneş ışınlarından yararlanılabi 3 SIVI TÜKETİMİ: lir. Soğuk havada vücut ısısı düşer. Bu nu dengede tutabilmek için düzen li ve yeterli miktarda su tüketilmeli dir. Çay ve kahve yerine ise C vitami ni yönünden zengin ıhlamur, kuşbur nu, nane limon, adaçayı gibi içecekle 4ri tercih edilmelidir. STAINTILRILYAI NDIRIN: Abur cubur diye tabir edilen çerez tarzı yiyecek ve tat lı tüketimi sınırlandırılmalıdır. Özellik le kalorisi yüksek hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. Tatlı gereksinimi, haftada en çok iki kez sütlü tatlı ile karşılanabilir. 5 DOĞAL ANTİBİYOTİK: Sarmısak ve soğan doğal antibiyotiktir. Kış aylarında tü ketilmesi, bağışıklık sistemini güç 6lendirir. SEBZE MEYVE TÜKETİMİ: Sebze ve meyve bakı mından zengin kış sofraları hazırlan malıdır. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler, hem vitamin hem de mineraller açısından güçlü içerik yapılarıyla, hastalıklara karşı koruyucudur. 7 ÇİNKO DESTEĞİ: Çinko eksikliği bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar. Özellikle kırmızı ve beyaz et çinko bakımından en zengin besin kaynaklarıdır. 8 GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK: Kış aylarında bağışıklık sistemi, savunma hücreleri aracılığıyla çalışmaktadır. Savunma hücrelerindeki düşüş de vücut için sıkıntı oluşturmaktadır. Stres, depresyon, aşırı yorgunluk, mutsuzluk savunma sistemini düşürür. Kronik stresin yol açacağı depresyon bağışıklık sistemini zayıflattığından, depresyon belirtileri fark edildiği anda uzman yardımı alınmalıdır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle