Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                ‘Ekmek, eğitim, özgürlük’  Atina ve Selanik sokakları, 17 Kasım’da, her yıl olduğu gibi, “Ekmek, eğitim, özgür  lük! Psomi, pedia, eleftheria!” sloganını haykı  ranlarla doldu. 1973’de iktidarda bulunan as  keri cunta yönetimine karşı Atina Ulusal Teknik  Üniversitesi’ndeki işgal ve direniş eyleminde ya  şamını yitirenleri anma törenleri çerçevesinde  düzenlenen yürüyüşe, sendikalar ve çeşitli öğ  renci derneklerinin yanı sıra, siyasi partiler ve  halktan 10 bini aşkın kişi katıldı.  “Atina Politeknik” olarak da adlandırı  lan üniversitede başlayan ve Amerikan  Büyükelçiliği’nde sona eren geleneksel yürü  yüşün ardından, akşam saatlerinde de, “anar  şist” olarak tanımlanan bazı göstericiler ile po  lis arasında çatışmalar yaşandı. Yangın bomba  sı atanlara göz yaşartıcı gazla yanıt veren polis  lerin yer aldığı bu sahneler Atina halkı için artık  sıradanlaşmış gibi görünse de, 17 Kasım Öğ  renci Ayaklanması’nın önemini yansıtan söy  lemler hala kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Üç  gün süren direniş, 1967 yılında askeri darbey  le yönetime el koyan Albaylar Cuntası’na kar  şı verilen halk mücadelesinin sembolü ola  rak kabul ediliyor. Direnişe bizzat katılan ve Rı  za Özlütaş’ın “Burası Politeknik” adlı kitabın  da kendisiyle yapılan röportaja yer verilen Sifis  Kafkalas’ın şu yorumu o günlerin belli bir kuşa  ğa ne ifade ettiğini güzelce özetliyor: “Politek  nik çok büyük bir miras bıraktı... Emperyalizme  ve faşizme karşı verilmiş bir mücadele ve dire  niştir. Egemenlere karşı bir başkaldırıdır”  Askeri diktatörlüğe karşı mücadelenin dönüm  noktası olarak görülen eylem sırasında öğrenci  lerin kurduğu korsan radyodan bütün Atina’ya  “Burası Politeknik!  Özgürlük mücade  lesi veren öğren  cilerin ve Yunan  Ayşe Ferliel Barounos  ların radyo istasyonu size sesleniyor!” diye haykı  ran kişi, sonradan  politikaya atılan, Denizcilik ve Balıkçılık politika  larından sorumlu AB komisyoneri olarak da gö  rev yapmış olan Maria Damanaki idi. Aradan ge  çen 45 yılda belleklerden silinmeyen bu cümle  ler, 16 Kasım 2018’de Atina’nın merkezindeki  bir ilkokulda (ve belki de birçok başka okulda)  yine yankılanıyordu Politeknik ayaklanmasının  anma törenlerinde.  Politeknik yerleşkesindeki radyodan yayın ya  pan öğrencilerin halkı, işçi ve emekçileri cun  taya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya  çağırdığı bildirilerle eylem dalga dalga büyür  ken, polislerin üniversite önündeki müdahalesi  nin yetersiz kaldığına karar veren Yorgos Papa  dopoulos liderliğindeki cunta yönetimi, sonra  dan askerleri de devreye sokmuştu. Bunun ar  dından, 14 Kasım’da başlayan direniş, 17 Ka  sım 1973’te sabaha karşı saat 03.00 sularında  bir tankın Politeknik’in demir kapısını devirerek  bahçeye girmesiyle sona ermişti. Resmi kayıt  lara göre 24 kişinin yaşamını yitirdiği (ama hâlâ  ölü sayısı hakkında polemiğin sürdüğü), yüzler  cesinin yaralandığı ve tutuklandığı olaylardan  sonra, cunta üyesi Tuğgeneral Dimitrios İoanni  dis 25 Kasım’da Papadopulos ve (aynı yılın eylül  ayında başbakanlığa atanmış olan) Spyros Mar  kezinis yönetimini devirmeye yönelik bir kar  şı darbe örgütlemişti. Bunun ardından, General  Fedon Gizikis cumhurbaşkanı, Adamantios And  ruçopulos başbakan ilan edilmişse de, “görün  mez diktatör” olarak adlandırılan İoannidis arka  planda ülkeyi yöneten kişi olmuştu.  Politeknik ayaklanmasının, askeri dikta yö  netiminin sonunu hazırlayan en önemli etken  ler arasında yer aldığı tartışılmaz bir gerçek  olsa da, bazıları tarafından, Ioannidis’in Mar  kezinis tarafından başlatılan “liberalizasyon”  dönemine son vermek için kullandığı bir araç  olarak görüldüğünü de vurgulamak gerekir.  Atina Politeknik’ten, Selanik ve Patras’a kadar  yayılan direnişe Selanik’te katılarak o günle  ri yakından yaşamış olan Batı Trakyalı Dr. İb  ram Onsunoğlu, Azınlıkça.net web sitesinde  yayımlanan bir söyleşide bu konuya da deği  niyor. Onsunoğlu, “Papadopoulos cuntası si  villeşme yönüne gitmişti. Tarihini hatırlamıyo  rum ancak [Politeknik direnişinden] birkaç ay  önce eski politikacı Spiros Markezinis’i, cum  hurbaşkanı olan diktatör Papadopoulos baş  bakan tayin etmiş, o da sivil bir hükümet kur  muş ve bazı özgürleştirme önlemleri alınmış  tı. Yani sivil hükümet ön planda, fakat arka  da askeri cunta. Bu, yıllar sonra, Türkiye’deki  12 Eylül darbesinin gelişmesine benziyor, yani  [Kenan] Evren cumhurbaşkanı seçildi ve [Tur  gut] Özal’ı öne koydu fakat askeri diktatörlü  ğün sivilleşmesi ‘normal’ bir süreçle gerçek  leşti; Yunanistan’da Teknik Üniversite olayıy  la bu süreç gerçekleşmedi ve ardından ikin  ci bir darbe oldu. Böyle, gölgede yaşayan İo  annidis, Papadopolos’u devirdi, yeni ve da  ha sert bir askeri rejimle karşı karşıya kaldık.  Spiros Markezinis sivil olduğundan şiddet kul  lanılmasına pek taraftar değildi. İsyan gelişin  ce, askeri cunta rahatsız olmaya başladı ve  şiddet kullanma kararı aldı. Bu aynı anda hem  Atina’da hem de Selanik’te gerçekleşti” ifade  leriyle anlatıyor.  Ioannidis’in 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cum  hurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios’a kar  şı darbe girişiminin ardından gelen Kıbrıs Ba  rış Harekâtı’ndan kısa bir süre sonra cunta dev  rilmiş, Fransa’dan çağrılan Konstantinos Kara  manlis başbakan olmuştu. Bu süreçte oynadığı  rolden öte, Politeknik direnişi kitlelere esin kay  nağı olmaya devam edecekmiş gibi görünüyor.  iamail2005@gmail.com  PAZAR YAZILARI  dishab@cumhuriyet.com.tr  Pazar 25 Kasım 2018 13  ok yok yanlış olmadı. Sinemaya Ygidip film izleniyor Sinemaya gitsek degenellikle.Amaanlataca  ğım yerde istersek, vak  tiniz de varsa, alışveriş merkezi içinde avare avare dolaşacağınıza kitap da okunabiliyor, piknik de yapılabiliyor... kitap okusak...Dünyasinemasek  törünün beşinci büyük  oyuncusu Güney Kore  li CGV Entertainment  ticisi, Türklere borçlarını  düğümüz bazı salonlar ol layınca, koltuklarınız sallanıyor, perde  Group, Türkiye’de ciddi sinema yatı ödemek istediklerini söy  dukça akılda kalıcı.  de uçuşan ilginç yaratıklar, sanki sizin  rımı yapan bir şirket. 20 yıl öncesi  lüyor yarıtımla ilgili. Diğer  Orada görüp de en çok de kulağınızın dibinden geçiyor. Kula  ne kadar ekonomileri çok benzer ol yandan, Türkiye’nin 80  sevdiğim örneklerden bi ğınıza çarpan bir şeyi kesinlikle hisse  duğu halde son yıllarda önemli bir atak yaparak Kore mucizesini gerçekleştiren ülke, ekonomik olarak şimdi  milyonluk nüfusuyla iştah kabartan bir potansiyele sahip olduğu da gözardı  Olcay Büyüktaş  rini küçük bir kütüphanesi de olan salon oluşturdu. Diyelim ki sinema  diyorsunuz. Sesler, efektler... Sanki filmin için desiniz... Ama en güzeli, daha doğru  Türkiye’den oldukça iyi durumda. On edilemez.  ya gideceksiniz. Bileti il su benim en çok sevdiğim orman ko  lar da 97’de ekonomik kriz yaşamış  Film izlemeyi seven Gü  la da gişeden almak zo  kulu salon... Duvarlar neredeyse bir or  lar, IMF’den borç almışlar, onların ku ney Koreli yılda ortalama 4.3 film izli  runda değilsiniz. Ön salondan ban  mana dönüşmüş, koltuklar yerlerde, uy  rallarına göre hareket etmişler. Ama, yor. 20 yıl önce yılda satılan 50 milyon komatiklerden almanız mümkün. Bi gun masalar var. Filmden yarım saat  söylediğimiz gibi bugün bizden epey film bileti bugün 220 milyona ulaşmış leti aldınız, ama vaktiniz var. Gerek  önce giderseniz pikniğinizi yapabilir, sa  farklı bir yerde. Orman kokulu salon Nüfusu Türkiye’nin yarısından biraz fazla. 1950’de başlayan savaşta kendilerine destek olan Türklere minnet duyuyorlar. CGV grup, kendisini küresel yaşam şirketi olarak konumlandırıyor. Gıda, lojistik, sinema ve medyada faaliyet gösteren ve iki yıl önce 800 milyon  durumda. Film izleme oranı ABD’de 3.8. Türkiye’de de 0.7. Yani Türk insanı yılda bir film bile izlemiyor. Hal böyle olunca, sinema salonları da film izlemeyi seven Korelliler için iyice konforlu ve teknolojik hale getirilmiş durumda. CGV Mars Entertainment Group, 4DX, Starium, ScreenX, IMAX gibi ileri düzey film teknolojilerinin küçük bir kısmını Türkiye’ye de  günlük, haftalık yayınların olduğu, orta büyüklükte bir kütüphaneye sahip salonda çayınızı, kahvenizi içebilir, bir yandan okumak istediğiniz kitabı, dergiyi okuyabilirsiniz. Tabii ki kitapları giderken, aldığınız yere bırakmanız gerekiyor. Salona girdiğinizde bileti kontrol eden görevli de yok. Diyelim ki bir bilim kurgu, macera ya da aksiyonu fazla bir filme gitti  kinleştirici görüntüler ve müzik eşliğinde stresinizden uzaklaşırsınız. Hatta bu tip tematik salonlarda film öncesi gösterilen reklamlar bile yok. Her şey sizin kendizi iyi hissetmeniz için ayarlanmış. Tabii küçük bir bedel karşılığında. Normalde 1011 dolar civarı olan sinema biletleri orman kokulu salon için 1617 dolara çıkıyor. Ama ne denir böylesi durumlarda: Her şeyin bedeli var...  dolarlık yatırım yapan şirketin üst yöne getirmiş durumda. Ancak Seul’da gör niz. Deprem olunca ya da bomba pat  olcay@cumhuriyet.com.tr  Başkanın ruh sağlığı  ‘Geleceğimizi’ kurtarın  İngiltere’nin başkenti Londra’da Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı çevre hareketi dün bir protesto gösterisi düzenledi. Parlamento Meydanı’na yürüyen göstericilerden bazıları ellerinde “Geleceğimiz” yazılı tabutlar taşıdı. Eylemcilerin amacı, iklim değişikliğinin önüne geçmek ve 2025 yılına kadar sera gazı emisyonunu sınırlandırmak  için İngiltere hükümetine baskı yapmak. İngiltere’de 1990 ve 2016 yılları arasında sera gazı emisyonu yüzde 40 azaltıldı. Hükümet, 2050 yılına kadar emisyon oranını yüzde 80’e kadar indirme konusundaki taahhüdüne bağlılığı yineliyor. Ancak Extinction Rebellion’ın destekçileri, 2025 yılına kadar emisyonun sıfıra düşürülmesi talebinde.  Bernadette’in suçu ne?  Barok öğelerle zenginleştirilmiş İtalyanFlaman NeoRönesans  rin cami olarak tahsis edilmesi gerekir” önerisiyle geldi. Böyle bir öne  üslubu ile dikkat çeken tarihi Scha riyi hiçbir Türk kökenli yapamazdı!  erbeek belediye binasında düzenle  Salonda bulunan oğlu ve kızı da  nen 20122018 döneminin son be çocukluklarında kendilerine ayır  lediye meclisi oturumu bir tür ve  ması gereken zamanı sosyal aktivi  da töreniydi. Girdiğimde Schaer  telere, eylemlere ve partiye ayırdı  beek Belediye başka  ğı için kızdıkları anneleriy  nı Bernard Clerfayt,  le şimdi gurur duyuyorlar  “eğitim, kültür ve sos  dı. Bernadette’in yüzün  yal yardım konuların  de buruk bir sevinç var  da verdiği örnek mücadele ve muhale  ERDİNÇ UTKU  dı. 13. sırada girdiği seçimlerde, onca hizme  fet” nedeniyle Berna  te rağmen sadece 268  dette Vriamont’a övgüler düzüyor oy alabilmiş, seçilememişti. Bıra  du. 14 Ekim 2018 belediye seçim kın Bernadette’i, 2. sıradaki, üste  lerine kendi listesiyle katılan ve yi lik Brüksel milletvekili de olan Han  ne güçlü çıkan başkan, tekrar aday nelore Goeman bile 465 oy alabildi  olmayan ya da seçilemeyenlere iç ve belediye meclisine giremedi. Pe  ten, kısa ve sevimli veda konuşma ki Hannelore ve Bernadette’in su  ları yapıyor, sembolik bir hediye ile çu neydi?  hizmetleri için teker teker teşekkür  Türklerin özellikle de Emirdağlıla  ediyordu.  rın yoğun olduğu belediyede Sosya  Ezilenlerin yanında...  list Partiler ittifakının çıkardığı 9 belediye meclisi üyesinden 4’ü Türk,  Frankofon Sosyalist Partisi (PS)  4’ü de Fas kökenli. Türklerin ve Fas  listesinden Schaerbeek belediye  kökenlilerin çoğunun, birden fazla  meclisine girmiş 55 yaşında bir Fla kişiye tercih oyu verilebilen seçim  man Sosyalist Partisi (Sp.a) üye  lerde blok halinde tercih oyu kul  si Bernadette. Yıllarca sosyal amaç lanması, yani tanıdık gelen isimlerin  lı derneklerde faaliyet gösterdi. 12 hepsine tercih oyu vermesi nede  yıl boyunca, asıl tam zamanlı işi ya niyle Matthieu Degrez dışında hiçbir  nında sosyal yardım kurumu yöne Belçikalı seçilemedi sosyalistlerden.  timinde ve belediye meclisinde ezi Emirdağ kökenli Hasan Koyuncu 2  len kesimlerin hakkını korudu. Türk bin 581 oy aldı ve 1442 oy alabilen  toplumuna çoğu Türk politikacı  liste başı Matthieu Degrez’i nere  dan daha fazla katkısı oldu. Yılan  deyse ikiye katladı.  hikâyesine dönen, 2006 yılında di  Başkanın listesinde de Türkler  kildikten sonra kaderine terkedilen blok halinde tercih oyu kullandı.  Nasrettin Hoca heykelinin yaptırıl Mehmet Bilge 1071 oy alıp 39. sıra  ması konusunu gündeme getirdi ve dan 6. sıraya fırladı ve seçildi. Blok  ilgilenilmesini sağladı.  tercih oyları sayesinde başkanın lis  Faslıların camisinin bulunduğu so tesinden beş Türk birden meclise  kakta oturan Bernadette, bayram  girdi. Belediye başkan yardımcısı ol  namazlarında müslümanların sokak masına kesin gözüyle bakılan Sa  ta namaz kılmak zorunda kaldığını dık Köksal 2 bin177 gibi yüksek bir  görünce bunu kafasına taktı. “Artık oy aldı. Yüzde 79.1’i yabancı köken  kullanılmayan ve boş duran kilisele lilerden oluşan Schaerbeek’te 47  üyeli belediye meclisindeki dağılım henüz nüfusun çeşitliliğini yansıtmıyor. 9 Türk ve 6 Fas kökenli üye var. Ancak yabancı kökenlilere kucağını sonuna kadar açan sosyalistler, Türk ve Faslıların kendi vatandaşlarını öne çıkarması nedeniyle meclise girmekte zorlanıyor. Gürcan Gürsel ile bir karikatürümüzde bu duruma gönderme yapmıştık: Bir TürkBelçikalı politikacı, Pierre ile Emirdağlıların Brüksel’deki tanınan siması Metin Edeer’e geliyor ve “Abi Pierre Emirdağlılığa geçmek istiyormuş. Böyle bir şey mümkün mü” diye soruyor. Edeer de “Müslümanlığa geçmek ya da vatandaşlığa geçmeyi biliyorum da bu hemşeriliğe geçme işini ilk kez duydum. Emirdağ belediye başkanına bi sorayım” diye telefona sarılıyor. Seçilmek istiyorlarsa Hannelore ve Bernadette de Metin Edeer’i arayıp Emirdağlı olmanın yollarını mı arasalar acaba? Rue Gallait’de eski yıkık dökük devasa Nasrettin Hoca heykeli kendi haline terkedilirken, 14 Ekim seçimlerinden hemen önce Türk caddesi diye nitelendirilen Chaussée de Haecht üzerine geçici olarak bronz dökümden yapılma yeni bir heykel dikildi. Şu anda Brüksel’de iki Nasrettin Hoca heykelimiz var. Başkan Bernard Clerfayt’ya bu acayip durumu sordum. “Schaerbeek sakinlerine, heykelin nereye dikilmesini istediklerini, sorduk. Tercihlerine göre eski heykelin yeri, yeni heykelin yeri ya da Place de La Reine ile Ch.D’Haecht kavşağı arasına dikeceğiz. Yer belirlenip izin alınınca eski heykel de yerinden kaldırılacak” dedi. Kaldırmasalar da olur aslında. Brüksel’de birden fazla Nasrettin Hoca’ya yetecek kadar “Nasrettinlik” vaziyet var! erdincutku@binfikir.be  Her yıl 10 Ekim “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak kabul ediliyor. Ruh sağlığı  bireysel olarak şüphesiz çok önemli ama ül  ke yönetenlerin ruh sağlığı toplumlar, insan  lık için daha da önemli bir hale geliyor.  Tarihte olduğu gibi günümüzde de başkan  ların, siyasetçilerin ruh sağlığı tartışılır.  ABD’de Başkan Donald Trump’ın akıl sağ  lığıyla ilgili tartışmalar da hız kesmiş değil.  Michael Wolff’un yazdığı “Fire and Fury Ateş  ve Öfke” isimli kitapta, Trump’ın ruh sağlı  ğının pek de iyi olmadığına, tutarsızlıklarına  ilişkin iddialar dikkat çekmişti.  Avrupalı liderler de Trump’ın tartışmalı mi  zacının yabancısı değil. Son olarak günde  me Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100.  yıldönümü anısına düzenlenen törenler için  Paris’e giden Trump’ın hal ve tavırları dam  ga vurmuştu. Bazı et  kinliklere, anma  lara katılma  ması, Fransa  Cumhurbaşkanı Macron’un mil  YILMAZ POLAT  liyetçiliği lanet  lediği konuşmasını kendisine yönelik kişisel  bir saldırı olarak algılaması kimi Batı basının  da, sosyal medyadaki yorumlarda onun ruh  haline bağlandı.  Trump’ın basına yönelik sert çıkışları bili  niyor. Neredeyse her basın toplantısında bir  vukuat var... CNN televizyonuyla yıldızı bir  türlü barışmadı. Geçen haftalarda CNN’in  Beyaz Saray muhabiri Jim Acosta’ya yaptıkla  rı tartışmaların merkezine oturdu. Acosta’nın  basın toplantısında Orta Amerika’dan yo  la çıkan göçmen kafilesine ilişkin sorusuna  Trump’ın tepki göstermesiyle yaşanan geri  lim, CNN muhabirinin Beyaz Saray akredi  tasyon kartının iptaline kadar uzamıştı. Ba  sın özgürlüğu tartışmaların alevlendiği sü  reçte CNN, Acosta cephesi, Trump ile Be  yaz Saray’ın basın, iletişim ile ilgili bölümle  rinin üst düzey isimlerinin aleyhine ayrı ayrı  dava açtı. Olayın dikkat çeken kısmı ise CNN  muhabirine destek veren basın kuruluşları  nın arasında Trump yanlısı Fox TV’nin de ol  masıydı.  Ülkede olaya ilişkin yorumlarda ABD  Anayasası’nın birinci maddesinin ifade öz  gürlüğünü güven altına aldığına vurgular ya  pıldı. Beyaz Saray ise Acosta’nın basın top  lantısında mikrofonu almak isteyen yetkilinin  elini ittiği, akreditasyonu iptal hakkının oldu  ğu iddiasındaydı. Konu mahkemeye taşındı.  Ve federal mahkemeden geçen günlerde yar  gı süreci tamamlanana dek Trump yönetimi  nin CNN muhabirine Beyaz Saray basın kartı  nı derhal iade etmesi gerektiği kararı geldi.  Başkan Trump tarafından atanan yargıç  olan Timothy Kelly, Acosta’nın Beyaz Saray’a  giriş kartının derhal geri verilmesi gerekti  ğini söyledi. Kararın ardından Beyaz Saray,  Acosta’nın akreditasyonunu geçici olarak ye  niden vereceğini açıkladı. Ve Acosta yeniden  Beyaz Saray’a döndü. Acosta’yı 50’den faz  la Beyaz Saray muhabiri karşıladı. Böylece  Amerikan medyası Trump’a karşı iyi bir sınav  vermiş oldu.  Trump, Beyaz Saray’da işlerin düzgün  yürüdüğünü, her şeyin ABD için mükem  mel olduğunu ve dünyanın ABD’yi kıskan  dığını söylüyor ama ruh haline ilişkin tartış  malar da durulacak gibi gözükmüyor. He  le bir de kongre ara seçimlerinde Temsilciler  Meclisi’nde çoğunluğu kazanan Demokratla  rın önümüzdeki aylarda Trump soruşturma  ları için harekete geçecekleri yönündeki ha  berler arttıkça... Mal varlığından Rusya’nın  seçimlere müdahale iddialarına ilişkin soruş  turmaya kadar gündem dolu.  Trump “halk düşmanı” diye muhalif haber  lere yer veren basını hedefe oturtup “Yalancı  medya iyice delirdi” derken gözler önümüz  deki günlerde kimin kimi delirteceğinde....  ypolat@aol.com  C MY B   
            
    
