27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Ekmek, eğitim, özgürlük’ Atina ve Selanik sokakları, 17 Kasım’da, her yıl olduğu gibi, “Ekmek, eğitim, özgür lük! Psomi, pedia, eleftheria!” sloganını haykı ranlarla doldu. 1973’de iktidarda bulunan as keri cunta yönetimine karşı Atina Ulusal Teknik Üniversitesi’ndeki işgal ve direniş eyleminde ya şamını yitirenleri anma törenleri çerçevesinde düzenlenen yürüyüşe, sendikalar ve çeşitli öğ renci derneklerinin yanı sıra, siyasi partiler ve halktan 10 bini aşkın kişi katıldı. “Atina Politeknik” olarak da adlandırı lan üniversitede başlayan ve Amerikan Büyükelçiliği’nde sona eren geleneksel yürü yüşün ardından, akşam saatlerinde de, “anar şist” olarak tanımlanan bazı göstericiler ile po lis arasında çatışmalar yaşandı. Yangın bomba sı atanlara göz yaşartıcı gazla yanıt veren polis lerin yer aldığı bu sahneler Atina halkı için artık sıradanlaşmış gibi görünse de, 17 Kasım Öğ renci Ayaklanması’nın önemini yansıtan söy lemler hala kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Üç gün süren direniş, 1967 yılında askeri darbey le yönetime el koyan Albaylar Cuntası’na kar şı verilen halk mücadelesinin sembolü ola rak kabul ediliyor. Direnişe bizzat katılan ve Rı za Özlütaş’ın “Burası Politeknik” adlı kitabın da kendisiyle yapılan röportaja yer verilen Sifis Kafkalas’ın şu yorumu o günlerin belli bir kuşa ğa ne ifade ettiğini güzelce özetliyor: “Politek nik çok büyük bir miras bıraktı... Emperyalizme ve faşizme karşı verilmiş bir mücadele ve dire niştir. Egemenlere karşı bir başkaldırıdır” Askeri diktatörlüğe karşı mücadelenin dönüm noktası olarak görülen eylem sırasında öğrenci lerin kurduğu korsan radyodan bütün Atina’ya “Burası Politeknik! Özgürlük mücade lesi veren öğren cilerin ve Yunan Ayşe Ferliel Barounos ların radyo istasyonu size sesleniyor!” diye haykı ran kişi, sonradan politikaya atılan, Denizcilik ve Balıkçılık politika larından sorumlu AB komisyoneri olarak da gö rev yapmış olan Maria Damanaki idi. Aradan ge çen 45 yılda belleklerden silinmeyen bu cümle ler, 16 Kasım 2018’de Atina’nın merkezindeki bir ilkokulda (ve belki de birçok başka okulda) yine yankılanıyordu Politeknik ayaklanmasının anma törenlerinde. Politeknik yerleşkesindeki radyodan yayın ya pan öğrencilerin halkı, işçi ve emekçileri cun taya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya çağırdığı bildirilerle eylem dalga dalga büyür ken, polislerin üniversite önündeki müdahalesi nin yetersiz kaldığına karar veren Yorgos Papa dopoulos liderliğindeki cunta yönetimi, sonra dan askerleri de devreye sokmuştu. Bunun ar dından, 14 Kasım’da başlayan direniş, 17 Ka sım 1973’te sabaha karşı saat 03.00 sularında bir tankın Politeknik’in demir kapısını devirerek bahçeye girmesiyle sona ermişti. Resmi kayıt lara göre 24 kişinin yaşamını yitirdiği (ama hâlâ ölü sayısı hakkında polemiğin sürdüğü), yüzler cesinin yaralandığı ve tutuklandığı olaylardan sonra, cunta üyesi Tuğgeneral Dimitrios İoanni dis 25 Kasım’da Papadopulos ve (aynı yılın eylül ayında başbakanlığa atanmış olan) Spyros Mar kezinis yönetimini devirmeye yönelik bir kar şı darbe örgütlemişti. Bunun ardından, General Fedon Gizikis cumhurbaşkanı, Adamantios And ruçopulos başbakan ilan edilmişse de, “görün mez diktatör” olarak adlandırılan İoannidis arka planda ülkeyi yöneten kişi olmuştu. Politeknik ayaklanmasının, askeri dikta yö netiminin sonunu hazırlayan en önemli etken ler arasında yer aldığı tartışılmaz bir gerçek olsa da, bazıları tarafından, Ioannidis’in Mar kezinis tarafından başlatılan “liberalizasyon” dönemine son vermek için kullandığı bir araç olarak görüldüğünü de vurgulamak gerekir. Atina Politeknik’ten, Selanik ve Patras’a kadar yayılan direnişe Selanik’te katılarak o günle ri yakından yaşamış olan Batı Trakyalı Dr. İb ram Onsunoğlu, Azınlıkça.net web sitesinde yayımlanan bir söyleşide bu konuya da deği niyor. Onsunoğlu, “Papadopoulos cuntası si villeşme yönüne gitmişti. Tarihini hatırlamıyo rum ancak [Politeknik direnişinden] birkaç ay önce eski politikacı Spiros Markezinis’i, cum hurbaşkanı olan diktatör Papadopoulos baş bakan tayin etmiş, o da sivil bir hükümet kur muş ve bazı özgürleştirme önlemleri alınmış tı. Yani sivil hükümet ön planda, fakat arka da askeri cunta. Bu, yıllar sonra, Türkiye’deki 12 Eylül darbesinin gelişmesine benziyor, yani [Kenan] Evren cumhurbaşkanı seçildi ve [Tur gut] Özal’ı öne koydu fakat askeri diktatörlü ğün sivilleşmesi ‘normal’ bir süreçle gerçek leşti; Yunanistan’da Teknik Üniversite olayıy la bu süreç gerçekleşmedi ve ardından ikin ci bir darbe oldu. Böyle, gölgede yaşayan İo annidis, Papadopolos’u devirdi, yeni ve da ha sert bir askeri rejimle karşı karşıya kaldık. Spiros Markezinis sivil olduğundan şiddet kul lanılmasına pek taraftar değildi. İsyan gelişin ce, askeri cunta rahatsız olmaya başladı ve şiddet kullanma kararı aldı. Bu aynı anda hem Atina’da hem de Selanik’te gerçekleşti” ifade leriyle anlatıyor. Ioannidis’in 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cum hurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios’a kar şı darbe girişiminin ardından gelen Kıbrıs Ba rış Harekâtı’ndan kısa bir süre sonra cunta dev rilmiş, Fransa’dan çağrılan Konstantinos Kara manlis başbakan olmuştu. Bu süreçte oynadığı rolden öte, Politeknik direnişi kitlelere esin kay nağı olmaya devam edecekmiş gibi görünüyor. [email protected] PAZAR YAZILARI [email protected] Pazar 25 Kasım 2018 13 ok yok yanlış olmadı. Sinemaya Ygidip film izleniyor Sinemaya gitsek degenellikle.Amaanlataca ğım yerde istersek, vak tiniz de varsa, alışveriş merkezi içinde avare avare dolaşacağınıza kitap da okunabiliyor, piknik de yapılabiliyor... kitap okusak...Dünyasinemasek törünün beşinci büyük oyuncusu Güney Kore li CGV Entertainment ticisi, Türklere borçlarını düğümüz bazı salonlar ol layınca, koltuklarınız sallanıyor, perde Group, Türkiye’de ciddi sinema yatı ödemek istediklerini söy dukça akılda kalıcı. de uçuşan ilginç yaratıklar, sanki sizin rımı yapan bir şirket. 20 yıl öncesi lüyor yarıtımla ilgili. Diğer Orada görüp de en çok de kulağınızın dibinden geçiyor. Kula ne kadar ekonomileri çok benzer ol yandan, Türkiye’nin 80 sevdiğim örneklerden bi ğınıza çarpan bir şeyi kesinlikle hisse duğu halde son yıllarda önemli bir atak yaparak Kore mucizesini gerçekleştiren ülke, ekonomik olarak şimdi milyonluk nüfusuyla iştah kabartan bir potansiyele sahip olduğu da gözardı Olcay Büyüktaş rini küçük bir kütüphanesi de olan salon oluşturdu. Diyelim ki sinema diyorsunuz. Sesler, efektler... Sanki filmin için desiniz... Ama en güzeli, daha doğru Türkiye’den oldukça iyi durumda. On edilemez. ya gideceksiniz. Bileti il su benim en çok sevdiğim orman ko lar da 97’de ekonomik kriz yaşamış Film izlemeyi seven Gü la da gişeden almak zo kulu salon... Duvarlar neredeyse bir or lar, IMF’den borç almışlar, onların ku ney Koreli yılda ortalama 4.3 film izli runda değilsiniz. Ön salondan ban mana dönüşmüş, koltuklar yerlerde, uy rallarına göre hareket etmişler. Ama, yor. 20 yıl önce yılda satılan 50 milyon komatiklerden almanız mümkün. Bi gun masalar var. Filmden yarım saat söylediğimiz gibi bugün bizden epey film bileti bugün 220 milyona ulaşmış leti aldınız, ama vaktiniz var. Gerek önce giderseniz pikniğinizi yapabilir, sa farklı bir yerde. Orman kokulu salon Nüfusu Türkiye’nin yarısından biraz fazla. 1950’de başlayan savaşta kendilerine destek olan Türklere minnet duyuyorlar. CGV grup, kendisini küresel yaşam şirketi olarak konumlandırıyor. Gıda, lojistik, sinema ve medyada faaliyet gösteren ve iki yıl önce 800 milyon durumda. Film izleme oranı ABD’de 3.8. Türkiye’de de 0.7. Yani Türk insanı yılda bir film bile izlemiyor. Hal böyle olunca, sinema salonları da film izlemeyi seven Korelliler için iyice konforlu ve teknolojik hale getirilmiş durumda. CGV Mars Entertainment Group, 4DX, Starium, ScreenX, IMAX gibi ileri düzey film teknolojilerinin küçük bir kısmını Türkiye’ye de günlük, haftalık yayınların olduğu, orta büyüklükte bir kütüphaneye sahip salonda çayınızı, kahvenizi içebilir, bir yandan okumak istediğiniz kitabı, dergiyi okuyabilirsiniz. Tabii ki kitapları giderken, aldığınız yere bırakmanız gerekiyor. Salona girdiğinizde bileti kontrol eden görevli de yok. Diyelim ki bir bilim kurgu, macera ya da aksiyonu fazla bir filme gitti kinleştirici görüntüler ve müzik eşliğinde stresinizden uzaklaşırsınız. Hatta bu tip tematik salonlarda film öncesi gösterilen reklamlar bile yok. Her şey sizin kendizi iyi hissetmeniz için ayarlanmış. Tabii küçük bir bedel karşılığında. Normalde 1011 dolar civarı olan sinema biletleri orman kokulu salon için 1617 dolara çıkıyor. Ama ne denir böylesi durumlarda: Her şeyin bedeli var... dolarlık yatırım yapan şirketin üst yöne getirmiş durumda. Ancak Seul’da gör niz. Deprem olunca ya da bomba pat [email protected] Başkanın ruh sağlığı ‘Geleceğimizi’ kurtarın İngiltere’nin başkenti Londra’da Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı çevre hareketi dün bir protesto gösterisi düzenledi. Parlamento Meydanı’na yürüyen göstericilerden bazıları ellerinde “Geleceğimiz” yazılı tabutlar taşıdı. Eylemcilerin amacı, iklim değişikliğinin önüne geçmek ve 2025 yılına kadar sera gazı emisyonunu sınırlandırmak için İngiltere hükümetine baskı yapmak. İngiltere’de 1990 ve 2016 yılları arasında sera gazı emisyonu yüzde 40 azaltıldı. Hükümet, 2050 yılına kadar emisyon oranını yüzde 80’e kadar indirme konusundaki taahhüdüne bağlılığı yineliyor. Ancak Extinction Rebellion’ın destekçileri, 2025 yılına kadar emisyonun sıfıra düşürülmesi talebinde. Bernadette’in suçu ne? Barok öğelerle zenginleştirilmiş İtalyanFlaman NeoRönesans rin cami olarak tahsis edilmesi gerekir” önerisiyle geldi. Böyle bir öne üslubu ile dikkat çeken tarihi Scha riyi hiçbir Türk kökenli yapamazdı! erbeek belediye binasında düzenle Salonda bulunan oğlu ve kızı da nen 20122018 döneminin son be çocukluklarında kendilerine ayır lediye meclisi oturumu bir tür ve ması gereken zamanı sosyal aktivi da töreniydi. Girdiğimde Schaer telere, eylemlere ve partiye ayırdı beek Belediye başka ğı için kızdıkları anneleriy nı Bernard Clerfayt, le şimdi gurur duyuyorlar “eğitim, kültür ve sos dı. Bernadette’in yüzün yal yardım konuların de buruk bir sevinç var da verdiği örnek mücadele ve muhale ERDİNÇ UTKU dı. 13. sırada girdiği seçimlerde, onca hizme fet” nedeniyle Berna te rağmen sadece 268 dette Vriamont’a övgüler düzüyor oy alabilmiş, seçilememişti. Bıra du. 14 Ekim 2018 belediye seçim kın Bernadette’i, 2. sıradaki, üste lerine kendi listesiyle katılan ve yi lik Brüksel milletvekili de olan Han ne güçlü çıkan başkan, tekrar aday nelore Goeman bile 465 oy alabildi olmayan ya da seçilemeyenlere iç ve belediye meclisine giremedi. Pe ten, kısa ve sevimli veda konuşma ki Hannelore ve Bernadette’in su ları yapıyor, sembolik bir hediye ile çu neydi? hizmetleri için teker teker teşekkür Türklerin özellikle de Emirdağlıla ediyordu. rın yoğun olduğu belediyede Sosya Ezilenlerin yanında... list Partiler ittifakının çıkardığı 9 belediye meclisi üyesinden 4’ü Türk, Frankofon Sosyalist Partisi (PS) 4’ü de Fas kökenli. Türklerin ve Fas listesinden Schaerbeek belediye kökenlilerin çoğunun, birden fazla meclisine girmiş 55 yaşında bir Fla kişiye tercih oyu verilebilen seçim man Sosyalist Partisi (Sp.a) üye lerde blok halinde tercih oyu kul si Bernadette. Yıllarca sosyal amaç lanması, yani tanıdık gelen isimlerin lı derneklerde faaliyet gösterdi. 12 hepsine tercih oyu vermesi nede yıl boyunca, asıl tam zamanlı işi ya niyle Matthieu Degrez dışında hiçbir nında sosyal yardım kurumu yöne Belçikalı seçilemedi sosyalistlerden. timinde ve belediye meclisinde ezi Emirdağ kökenli Hasan Koyuncu 2 len kesimlerin hakkını korudu. Türk bin 581 oy aldı ve 1442 oy alabilen toplumuna çoğu Türk politikacı liste başı Matthieu Degrez’i nere dan daha fazla katkısı oldu. Yılan deyse ikiye katladı. hikâyesine dönen, 2006 yılında di Başkanın listesinde de Türkler kildikten sonra kaderine terkedilen blok halinde tercih oyu kullandı. Nasrettin Hoca heykelinin yaptırıl Mehmet Bilge 1071 oy alıp 39. sıra ması konusunu gündeme getirdi ve dan 6. sıraya fırladı ve seçildi. Blok ilgilenilmesini sağladı. tercih oyları sayesinde başkanın lis Faslıların camisinin bulunduğu so tesinden beş Türk birden meclise kakta oturan Bernadette, bayram girdi. Belediye başkan yardımcısı ol namazlarında müslümanların sokak masına kesin gözüyle bakılan Sa ta namaz kılmak zorunda kaldığını dık Köksal 2 bin177 gibi yüksek bir görünce bunu kafasına taktı. “Artık oy aldı. Yüzde 79.1’i yabancı köken kullanılmayan ve boş duran kilisele lilerden oluşan Schaerbeek’te 47 üyeli belediye meclisindeki dağılım henüz nüfusun çeşitliliğini yansıtmıyor. 9 Türk ve 6 Fas kökenli üye var. Ancak yabancı kökenlilere kucağını sonuna kadar açan sosyalistler, Türk ve Faslıların kendi vatandaşlarını öne çıkarması nedeniyle meclise girmekte zorlanıyor. Gürcan Gürsel ile bir karikatürümüzde bu duruma gönderme yapmıştık: Bir TürkBelçikalı politikacı, Pierre ile Emirdağlıların Brüksel’deki tanınan siması Metin Edeer’e geliyor ve “Abi Pierre Emirdağlılığa geçmek istiyormuş. Böyle bir şey mümkün mü” diye soruyor. Edeer de “Müslümanlığa geçmek ya da vatandaşlığa geçmeyi biliyorum da bu hemşeriliğe geçme işini ilk kez duydum. Emirdağ belediye başkanına bi sorayım” diye telefona sarılıyor. Seçilmek istiyorlarsa Hannelore ve Bernadette de Metin Edeer’i arayıp Emirdağlı olmanın yollarını mı arasalar acaba? Rue Gallait’de eski yıkık dökük devasa Nasrettin Hoca heykeli kendi haline terkedilirken, 14 Ekim seçimlerinden hemen önce Türk caddesi diye nitelendirilen Chaussée de Haecht üzerine geçici olarak bronz dökümden yapılma yeni bir heykel dikildi. Şu anda Brüksel’de iki Nasrettin Hoca heykelimiz var. Başkan Bernard Clerfayt’ya bu acayip durumu sordum. “Schaerbeek sakinlerine, heykelin nereye dikilmesini istediklerini, sorduk. Tercihlerine göre eski heykelin yeri, yeni heykelin yeri ya da Place de La Reine ile Ch.D’Haecht kavşağı arasına dikeceğiz. Yer belirlenip izin alınınca eski heykel de yerinden kaldırılacak” dedi. Kaldırmasalar da olur aslında. Brüksel’de birden fazla Nasrettin Hoca’ya yetecek kadar “Nasrettinlik” vaziyet var! [email protected] Her yıl 10 Ekim “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak kabul ediliyor. Ruh sağlığı bireysel olarak şüphesiz çok önemli ama ül ke yönetenlerin ruh sağlığı toplumlar, insan lık için daha da önemli bir hale geliyor. Tarihte olduğu gibi günümüzde de başkan ların, siyasetçilerin ruh sağlığı tartışılır. ABD’de Başkan Donald Trump’ın akıl sağ lığıyla ilgili tartışmalar da hız kesmiş değil. Michael Wolff’un yazdığı “Fire and Fury Ateş ve Öfke” isimli kitapta, Trump’ın ruh sağlı ğının pek de iyi olmadığına, tutarsızlıklarına ilişkin iddialar dikkat çekmişti. Avrupalı liderler de Trump’ın tartışmalı mi zacının yabancısı değil. Son olarak günde me Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yıldönümü anısına düzenlenen törenler için Paris’e giden Trump’ın hal ve tavırları dam ga vurmuştu. Bazı et kinliklere, anma lara katılma ması, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un mil YILMAZ POLAT liyetçiliği lanet lediği konuşmasını kendisine yönelik kişisel bir saldırı olarak algılaması kimi Batı basının da, sosyal medyadaki yorumlarda onun ruh haline bağlandı. Trump’ın basına yönelik sert çıkışları bili niyor. Neredeyse her basın toplantısında bir vukuat var... CNN televizyonuyla yıldızı bir türlü barışmadı. Geçen haftalarda CNN’in Beyaz Saray muhabiri Jim Acosta’ya yaptıkla rı tartışmaların merkezine oturdu. Acosta’nın basın toplantısında Orta Amerika’dan yo la çıkan göçmen kafilesine ilişkin sorusuna Trump’ın tepki göstermesiyle yaşanan geri lim, CNN muhabirinin Beyaz Saray akredi tasyon kartının iptaline kadar uzamıştı. Ba sın özgürlüğu tartışmaların alevlendiği sü reçte CNN, Acosta cephesi, Trump ile Be yaz Saray’ın basın, iletişim ile ilgili bölümle rinin üst düzey isimlerinin aleyhine ayrı ayrı dava açtı. Olayın dikkat çeken kısmı ise CNN muhabirine destek veren basın kuruluşları nın arasında Trump yanlısı Fox TV’nin de ol masıydı. Ülkede olaya ilişkin yorumlarda ABD Anayasası’nın birinci maddesinin ifade öz gürlüğünü güven altına aldığına vurgular ya pıldı. Beyaz Saray ise Acosta’nın basın top lantısında mikrofonu almak isteyen yetkilinin elini ittiği, akreditasyonu iptal hakkının oldu ğu iddiasındaydı. Konu mahkemeye taşındı. Ve federal mahkemeden geçen günlerde yar gı süreci tamamlanana dek Trump yönetimi nin CNN muhabirine Beyaz Saray basın kartı nı derhal iade etmesi gerektiği kararı geldi. Başkan Trump tarafından atanan yargıç olan Timothy Kelly, Acosta’nın Beyaz Saray’a giriş kartının derhal geri verilmesi gerekti ğini söyledi. Kararın ardından Beyaz Saray, Acosta’nın akreditasyonunu geçici olarak ye niden vereceğini açıkladı. Ve Acosta yeniden Beyaz Saray’a döndü. Acosta’yı 50’den faz la Beyaz Saray muhabiri karşıladı. Böylece Amerikan medyası Trump’a karşı iyi bir sınav vermiş oldu. Trump, Beyaz Saray’da işlerin düzgün yürüdüğünü, her şeyin ABD için mükem mel olduğunu ve dünyanın ABD’yi kıskan dığını söylüyor ama ruh haline ilişkin tartış malar da durulacak gibi gözükmüyor. He le bir de kongre ara seçimlerinde Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanan Demokratla rın önümüzdeki aylarda Trump soruşturma ları için harekete geçecekleri yönündeki ha berler arttıkça... Mal varlığından Rusya’nın seçimlere müdahale iddialarına ilişkin soruş turmaya kadar gündem dolu. Trump “halk düşmanı” diye muhalif haber lere yer veren basını hedefe oturtup “Yalancı medya iyice delirdi” derken gözler önümüz deki günlerde kimin kimi delirteceğinde.... [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle