27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 25 Kasım 2018 TASARIM: ilknur filiz hafta sonu 11 Murat Yetkin YETKİN’DEN KARANLIKTA KALAN AYRINTILAR S oğuk Savaş’ın üç Türk casus şefi bölümünde başarılı casusluk faaliyetinin nasıl işlendiğini gösteren Murat Yetkin, şimdiye dek karanlık noktada bir siyasi cinayetin casuslukla ne gibi bir ilişkisi olduğunu sorgulayabilir. Oysa tarih, devletler gibi şirketlerin ve örgütlerin de istihbarat ta kalan ayrıntıları okurla paylaşıyor. Yetkin, kitapta istihbaratı, casusluk servisleri, istihbarat operasyonları olabileceğini gösteriyor. Devletler, faaliyetini küresel siyasetin görünmeyen tarafını, o görünmeyen taraf şirketler, örgütler, kendi ellerini çamura ya da kana bulaştırmamak için ta ise kimlerin bulunduğunu, aslında ne yapmış olduklarını anlatarak, “Ca başka devletleri, şirketleri, örgütleri paravan olarak, kukla olarak kullana susluk dünyası, siyasetin görünmeyen yüzüdür. Orada, yakalanmamak biliyor ya da kiralayabiliyor. Karlov cinayetinin de ileride bu tür bir eylem Solu bölen ajanşartıyla, aldatmak, çalmak, hatta öldürmek mubah görülebilir. Okurlar bu olduğunun anlaşılması beni şaşırtmayacak” diyor. Gazeteci yazar Murat Yetkin, son kitabı “Meraklısı için Caususlar”da Türkiye ve dünya siyasetinde ya şanmış casusluk olaylarını çarpıcı örnek lerle anlatıyor. “Casusluk da savaşın baş ka araçlarla devamıdır” diyen Yetkin, Kim Philby, Ruzi Na zar, Duane Clarridge, Haydar Aliyev ve Çiçero kod adlı İl yas Bazna’nın yaptığı casus LEYLA KILIÇ luk hikâyelerini de ortaya koyuyor. Yetkin yeni kitabına ilişkin Cumhuriyet’in sorula rını şöyle yanıtladı: n Kitapta yer alan belgeler, bilgiler ve hikâyeler kolay ulaşılır türden değil. Bu bilgilere ulaşmak kolay oldu mu? Dünya ve Türkiye gerçeğini yansıtan ya şanmış bu olaylar açık açık hiç anlatılma mıştı. Herkes bazı konularda afaki bilgilere sahip olabilir elbette ama kitapta yer alan olaylar tüm gerçekliği ile anlatılıyor. Yaşa nan olayların ortaya çıkması çok uzun za man alıyor. Bazı bilgilere 5060 yıl sonra ulaşılabiliyor. Olaylar sonradan aydınlanı yor ya da bilinmeze gömülüyor. Yüzyüze gö rüşmelerimin yanında yazılı kaynaklardan elde ettiğim bilgiler. Belki de bu bilgilere hemen herkes ulaşabilir. Ancak bilgileri ne rede bulabileceğinizi bilmeniz gerekiyor. Murat Yetkin ‘Meraklısı için Casuslar’ kitabında 19681972 yılları arasında Türkiye’ye gönderilen ‘karanlıklar prensi’ olarak da bilinen CIA ajanı Duane Clarridge’ye de yer veriyor Avcıoğlu ve Madanoğlu... n Peki, kitapta sizi en çok etkileyen casus ya da casuslar kimler? O kadar çok ki... Kitapta daha çok kişileri ve olayları anlattım. Mahir Kaynak, Haydar Clarridge Aliyev, Çiçero, Ruzi Nazar bunlardan bir kaçı. Mesela Mahir Kaynak dediğimiz kişi, 12 Mart döneminde gizli örgütlenmenin içi ğerlendirme raporu 2016 yılında ilk kez or ne girmiş bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) taya çıktı. 51 yıl gizlilik kararı olan bel ajanı. Hakkında şimdiye kadar birçok ki ge TİP için ‘nereden çıktı bunlar’ı açıkla tap yazıldı, kendisine ait anıları da mevcut. yacak bir değerlendirme raporu. O rapo Ama ilk defa onun adına bu kitapta yer alan run yazıldığı dönemde çok önemli bir Öz bilgiler var ve bu bilgiler okurun 12 Mart’a bek Türk’ü olan CIA casus şefi Ruzi Nazar bakışını değiştirecek. Örneğin, ben bu ki Türkiye’de görevlendiriliyor fakat sorumlu tapta verdiğim bilgilere dayanarak diyorum luk alanı sadece Türkiye ile sınırlı değil. Or ki, şimdiye kadar yaygın bilginin aksine 12 ta Asya, Kafkaslar, Sovyet coğrafyasını da Mart’ta iki tane cunta yoktu. 9 Mart cunta kapsayan görevleri var. Türkİslam sentezi sı ile 12 Mart cuntası diye bir şey yoktu. As nin temellerinin atıldığı dönemden bahse lında bir tane darbe faaliyeti vardı o da Do diyorum. Türkiye’ye Ruzi Nazar’ın altında ğan Avcıoğlu ve Cemal Madanoğlu ekibi ta çalışacak bir CIA ajanı gönderiyorlar. Ken rafından yürütüldü. Onun içine MİT tara disi solu bölme ajanı, adı da Duane Clarrid fından yapılmış bir sızma harekâtı oluyor ge (83). Clarridge daha önce Hindistan’da ve bir noktadan sonra o örgütlenmeyle bağ 1962 seçimlerine CIA lantılı subaylar açığa çıkıyor. Genelkurmay adına müdahale ede subayların saf değiştirmesini sağlı rek solu bölmüş ve sa yor. Böylece onların darbesi hali bote etmişti. Clarridge’in ne geliyor. Burada iki tane dar 1968 ile 1972 yılları arasında be hazırlığı yok. Bunu da Türkiye’de kalması da aynı neden birtakım bulgu ve belgelerle söylüyorum. TİP belgesi n Kitapta 51 yıl gizlilik kararı sonrası gelecek dendi. Türkiye’de sağsol çatışmalarının başladığı, ülkücü gençlere komando eğitimi verilen n “Meraklısı için Casuslar” kitabı “Benim gençlik yıllarımdan beri bir yerde hobim kampların açıldığı, devrimci gençlerin KGB ve Suriye istihbaratı El olan Türkiye İşçi ve merakım” diyen Yetkin, nedenini Muhaberat gözetimi Partisi hakkın şöyle anlatıyor: Bu konular biraz da altındaki Filistin da bir belge var. siyasetin görünmeyen yüzü. Bu çerçevede li grupların kamp Onun için ne baktığımızda hem soğuk hem sıcak savaş larına taşındığı, ler söyleyecek alanlarında Türkiye casusluk faaliyetlerinin solun parampar siniz? her zaman coğrafyası gereği ilgi alanı, ça olduğu 1968 1965 seçimle sahnesi, hedefi ve aktörü oldu. Ben de bu 72 yılları boyun ri Türkiye için çok konuda yaptığım tüm çalışmaları bir seri ca Türkiye’de, önemlidir çünkü ilk kez solcu ve sosyalist olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Meclis’e giriyor. Amerikan İstih halinde okurlara sunma kararı aldım. “Meraklısı için Entrikalar” ile başlayan yolculuğuma “Meraklısı için Casuslar” ile devam ettim ve sonrası da gelecek. Nazar’ın altında çalışmıştı. Nazar’ın birkaç ay sonrasında Türkiye’den ayrıldığı 12 Mart 1971 darbe baratı CIA’in 1965 seçim de sinin ilk sonuçlarından bi risi de seçim sisteminin değişmesi olmuştu. Bu çalışmanın toplumsal boyutunda ise Türkiye’de paramparça olmuş bir sol vardı. Bu bilgilerin ve raporun tarihe ışık tutacağını ümit ediyorum. ‘Maceracı sahtekâr’ n Çiçero kod adlı casusun Fevzi Çakmak’a yazdığı mektup için ne söyleyeceksiniz? Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan uzak tutulması gayesiyle çok başarılı kullanılmış biri. Çiçero kod adıyla bilinen İlyas Bazna, bana göre maceracı bir sahtekârdır. İlyas Bazna, İngilizler ve Almanlara belge satışını sağlarken bir noktada Türk istihbaratının fark etmesiyle, yaptıklarının Türk emniyetinin kontrolü altında yapıldığı ilk kez bu kitapta çıkıyor. İlyas Bazna’nın Fevzi Çakmak’a yazdığı ve kitapta yer alan mektupta daha önceden de Türk İstihbaratına çalıştığını ve parasız kaldığı için Çakmak’tan para istediği yazıyor. ‘Yıldırım’ hızıyla... n Türk yargısının en hızlı aldığı karar olarak nitelendirdiğiniz gurbetçi Hüseyin Yıldırım’dan bahseder misiniz? Kırşehirli Hüseyin Yıldırım, oto tamircisi olarak gittiği Almanya’da Soğuk Savaş’ın müthiş casusluk öykülerinden birinin başkahramanı oluyor. Hüseyin Yıldırım, Doğu Alman istihbaratı altında çalışmaya sözleşmeli muhbir olarak başlıyor. Almanlara acayip bilgiler satıyor. 1980’lerin en büyük casusluk maceralarından biridir. Kitapta yakalanma hikâyesini de bulacaksınız ama Yıldırım ile ilgili bir detay daha var; 29 Aralık 2003’te ABD’nin Pasifik sahilindeki Lompoc Cezaevi’nden tahliye edilir edilmez Türkiye’ye nakledildi. Türk yargısında eşine az rastlanan bir suratle 30 Aralık günü önce Bakırköy Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadesi alındı. Sonra Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi önüne çıktı ve casusluk suçundan 15 yıl, hapishaneden kaçmaya teşebbüs suçundan da 2 yıl cezaya çaptırılarak Metris Cezaevi’ne konuldu. Yıldırım, Metris Cezaevi’nde yalnızca bir gece kaldı ve ABD’de yattığı süre göz önüne alınarak ertesi gün serbest bırakıldı. Davutoğlu’nun odası... n Türkiye’de en büyük casusluk olayı nedir? Şimdiye dek Türkiye’nin doğrudan hedef olduğu en büyük casusluk olayı, 13 Mart 2014 günü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun makam odasının gizlice dinlenmesiydi diyebilirim. Kitabın sonunda buna da yer veriliyor. Bakanlıkta yapılacak bir Suriye toplantısının ön görüşmesi için makam odasında bulunan Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in konuştukları kaydedilmiş ve bazı bölümleri 26 Mart’ta YouTube üzerinden yayımlanmıştı. Suriye topraklarında muhtemel askeri operasyon senaryoları dahil, gizli toplantıda konuşulanlar bütün dünyanın hizmetine sunulmuştu. MİT ses mühendisleriyle ortak çalışarak odanın akustik modellemesini yapıp yayımlanan kayıtlarla karşılaştırarak neredeyse ikinci yılın sonunda kaydın Orgeneral Güler’in civarında, diz hizasında bir konumdan yapıldığını saptamışlardı ki, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi oldu. l İSTANBUL İSTANBUL’DAN TÜM DÜNYAYA Bu zillerin benzeri yok Müzik piyasasına 1623 yılında savaş kalkanı, kilise çanı ve mehter takımına bando malzemesi yaparak başlayan Zilciyan ailesinden mesleği öğrenen Mehmet Tamdeğer, şimdi küçük atölyesinde kalay kokusu içerisinde ürettiği bateri zilleri 160’dan fazla ülkeye satıyor. 78 yaşındaki Mehmet Tamdeğer 68 yıldır zil yapıyor BARIŞ ÖNAL İstanbul Esenyurt’taki küçük bir atölyede160’dan fazla ülkeye satılan “İstanbul Mehmet” zilleri üretiliyor. Atölyenin içerisine doğru girdiğimizde bizi keskin bir kalay kokusu karşılıyor. Her zil için önce bakırkalay karışımı eritilip kalıp tavalarına dökülüyor. Ardından istenilen boyuta uluşana kadar silindirden gecirilerek genişletiliyor ve soğutuluyor. Sonra da çekiçlenip müzik türüne göre ayırlıyor. Atölyenin üst katında bulunan ofise doğru çıktıkça çekiç sesleri ve kalay kokusu biraz da olsa azalıyor ancak burada da İstanbul Mehmet markasının tarihi karşılıyor bizleri. Markanın sahibi 78 yaşındaki Mehmet Tamdeğer, 68 yıllık bateri zili üretiminde birlikte çalıştığı gerek çalışma arkadaşları, gerek müşterileriyle olan fotoğraflarını duvara asmış. Kimler yok ki fotoğraflarda? Tamdeğer’in mesleğinde her şeyi öğrendiği Zilciyan ailesinden ustası Mikhail Zilciyan, ünlü bateristler Tony Williams, Billy Hart ve daha niceleri... Tencere kapağı yapıyorum oğlum Küçük yaşlarda babasını kaybeden Tamdeğer, ailesinin geçimini sağlayabilmek için 10 yaşında Samatya’da bulunan Zilciyan’ın zil atölyesinde çalışmaya başlamış. “Zilciyan ailesiyle 1950 yılında tanıştım. Kirkor Usta vardı kapının önünde çekiçle bir şeye vuruyordu. ‘Ne yapıyorsun’ dedim ‘Tencere kapağı yapıyorum oğlum’ dedi. ‘Usta, görüntü tencere kapağına benziyor da değil yani’ dedim ‘Tencere kapağı yapıyorum oğlum’ dedi tekrar. Bir iki gün geçti 10 yaşımdaydım o zamanlar babam yeni ölmüştü, bende iş bakıyordum Zilciyanın atölyesine gittim işe girmek istediğ imi söyledim ‘patrona soralım dediler’ ihtiyaç varmış aldılar” diyor. Tamdeğer meslekte öğrendiği her şeyi Zilciyan’dan öğrendiğini, “Kömür kırdık, su taşıdık yavaş yavaş ustalaşmaya Kurtuluş arı başladık. Uzun bir zaman sonra sağ kolu oldum. Zil hakkında tüm sırlarını anlatırdı bana. Amerika’ya gittiğinde uzun süre gelmezdi o zaman bütün işlerini ben yapardım, zilleri ben kontrol ederdim, ben tornasını yapardım” sözleriyle anlatıyor. Formülü biliyorduk Tamdeğer, Zilciyan ailesinin bu işe savaş kalkanı yaparak başladığını sonrasında kilise çanı yaptıktan sonra mehter takımının ekipmanlarını yapmalarıyla birlikte zil üretimine geçtiklerini belirtiyor. Zilciyan ölmeden bir sene önce fabrikayı kapattığını, 2 sene Kuveyt’te kuyumculuk yaptığını belirten Tamdeğer, “2 senenin sonunda Türkiye’ye geri döndüm. Zil işini biliyorduk. Zilciyan’ın yanında birlikte çalıştığımız Agop ile bu işi yapmaya karar verdik. Zilciyan’ın yerini tutabileceğimize dair bir umudumuz yoktu” diyor. Zilciyan öldükten sonra gazetelerde çıkan ‘Zilciyan öldü bu iş kapandı’ ‘Formülüyle birlikte gitti’ diye çıkan haberlere Tamdeğer, “Halbuki biz formülü biliyorduk” diyor. Tamdeğer, yurtdışına ilk satışlarını Zilciyan’ın Amerika’daki şubesine yaptıklarını söylüyor. Tamdeğer, yurtdışına kalıcı olarak satışlarının başlamasını ise, “Billy Hart diye bir davulcu var gösteriye gelmiş. Bizim atölyeye getirdiler zilleri çok beğendi. Çok sayıda zil aldı. Giderken bana dedi ki ‘bak şimdi sana kimleri yollayacağım’ ondan sonra arka arkaya müşteriler gelmeye başladı” sözleriyle açıklıyor. Tony Williams’a Zilciyan ile birlikte çalıştığı yıllarda bir zil yaptığını ama bu zilin geçen yıllarda kırıldığını ve aynı zili çok uzun uğraşlar sonrası yeniden yapmalarının kendilerini MİPA ödülünü aldırdığını, “2015’te bu ödülü biz 1’inci olarak aldık. Zilciyan 3. oldu. Ayaklarım yere basmıyor tüm düya duydu” sözleriyle anlatan Tamdeğer Türkiye’ye geldiklerinde tek bir gazetede fotoğraf altı olarak verildiklerini de söylemeyi unutmuyor. BİR RESSAMIN TABLOSU GİBİ Tamdeğer, yaptığı işi çok sevdiğini “68 senedir bu işi yapıyorum. Bu işi ölünce ancak bırakırım, para pulla bir işim yok bu işin hastasıyım. Ben öldükten sonra çocuklarım bu işi devam ettirecek” sözleriyle anlatıyor. Çalışırken zaman zaman bazı kazalar da geçiren Tamdeğer, zilin ana maddesi olan ba kır ve kalayı eritirken gözüne sıçradığını ve bundan dolayı bir gözünün görmediğini söylüyor. Yaptığı işin en sevdiği tarafını “Bu işin en güzel tarafı bir ressamın tablosu gibi olması yani yaptığım bir zilin aynısını bir daha yapamam, buradan aldığın zil dünyada sadece sende olacak” sözleriyle ifade ediyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle